AYICIK

By muzlu_passta

252K 18K 32.4K

Gülmek istiyorsan, koş ! Tamamen eğlenmek ve sizleri güldürmek amaçlı yazılmıştır. Mizah kitabı seviyorsan se... More

1- Vatan-tatatatan...
2-"Sütüm ol,seni bir ömür içeyim."
3- Şşşt yavru alıyım mı seni ?
4- En sevdiğim renk mordur...
5-"Boşver dondurmayı beni yala."
6-"Seni yiyebilir miyim tatlı panda ?"
7-"Sus lan don lastiği."
8-"He kanka böyle musluk gibi şarıl şarıl."
9- Gülü seven dikenine katlanır.
10-Senin portakallar kaça ?
11."Şimdi ben sana gireceğim."
12-"Ayıcığın ağzına sıçsın."
14-"KAOS BEBEĞİM KAOS."
15-"Tut beni."
16-"Ama ben senin yanında durmak istiyorum."
17-"Odada sinek var."
13- "Öpeyim de geçsin."
18-"Kaan ben seni seviyorum."
19- "Şimdi seni öpsem ne yaparsın?"
20- "Senin annen arı mı ?"
21- Sahi nedir sevmek ?
22- Bütün yıldızlarım sönmüştü...
23- Çikolata gibi tatlısın.
24- Her yüreğin harcı değildir dokunmadan sevmek...
25- Artık ayıcık öldü. Onu sen öldürdün.
26- Çok severdim.Ama yetmedi.
27- Nodır Grother ?
28- Sana hala çok aşığım
KARAR ANI
29- Hav love you
30- "Evlenmeden olmaz."
31-"Boş yapma be moruk."
32- Sessizlik ve yalnızlık...
33-Uiyy baa bişiyler oliyy
34-Beni kendine aşık etme...
35- Üç gün...
36- Yok oluş...
37-Hassiktir bok.
♡Yeni Kitap♡
38-Ay gözüme soğan kaçtı.
39-"Kiss me yazan boxer ?"
♡ Sohbet amaçlı ♡
40-Bak bakayım göbek var mı ?
41-Yılanca anlamıyorum canım.
42- Gulik gulik, fırt, boliloliiiiiii.
44-Evet salağım.
45-Melekler,güzel kalbinden öpsün sevgilim.(final part 1)
46-Sen pudingime krem şanti oldun.(final part 2)
-FİNAL SON-
Final Konuşması

43-CZN RÜYA

2.2K 233 424
By muzlu_passta

Yeni Bölüme Hoş Geldinizzzz.

Finali yapacağım ama o iki bölümü üç dört bölüme yaymaya karar verdim. Yani iki üç bölüm sonra final olacak.

Lütfen bol bol yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın. Özellikle de bol bol yorum istiyorum.

İyi Okumalar <3

-----

Kaan ile birbirimize baktık. İkimizde yalnız kalacağımızı düşünürken yine hayallerimiz yerle bir olmuştu. O hiçbir şey demeden elindeki bavulları yukarıya götürmek için yanımdan ayrılmıştı. Ben de onun arkasından ilerlerken Ozan beni durdurup kolunu omzuma attı.

"Nasılsın yenge ? Bizi gördüğüne çok sevindin dimi ?"

Gözlerimi devirerek kafasına bir tane vurmamak için kendimi zor tuttum. "Bir kere de yakamızdan düşün be. Bir kere de bizi yalnız bırakın be."

"Aaa aşk olsun yenge, merak etme biz uslu uslu durarız. Mesela her an odanızı basmayız, sizi yalnız bırakmamak için uğraşmayız, sonra..."

Daha fazla onu dinlemek istemediğim için elimdeki annemin yaptığı demir kabın içindeki sarmayı Ozan'ın ağzının ortasına indirdim. Nasıl acıdığını tahmin edebiliyordum çünkü bu kabı bir keresinde Vatan kafama fırlatmıştı. O gün boyunca kafam yerine gelmemişti, hatta öyle devrelerim atmıştı ki annem babam ve Vatan salonda otururken onların önündeki  masaya çıkıp 'bılı bende' şarkısında twerk yapmıştım.

Ozan afallayarak yerinde sağa ve sola gitti. Ağzını yamulttu ve şaşı şaşı bakmaya başladı.

"Niye deprem oluyor ya ? Rüya niye yerinde zıplıyorsun geri zekalı ?"

Ona şaşkın şaşkın bakarken kendine gelmesi için yanağına hafif bir tokat attım. "Kendine gel !"

Ozan bunu hiç hissetmemişcesine koşturarak koltuğun üstüne çıktı ve karga taklidi yapmaya başladı. (Berkcan style)

"Gağğğğk gağğğğk gağğğk" 

Elleri koltuk altındaydı ve onları kanat gibi kullanarak hareket ettiriyordu. "Gaaaağğk gağğk gağğğkk"

Serkan tezgahın üstündeki tuzluğu eline aldı, açıkcası ne yapacağını çok merak ediyordum.

"Gaklayan Ozan'ı tuzluklarlar." dedikten sonra tuzluğu Ozan'a doğru fırlattı. Gözümün önünden fişek gibi geçen tuzluk tam da Ozan'ın kafasına denk gelmişti. 

"HEADSHOOOOT !!!"

Ozan "Ayh,kafam yarıldı galiba." dedikten sonra koltuktan yere doğru zıpladı. "Ben şimdi şuraya bayılıyorum itfaiyeyi çağırın." 

Yere oturup pembe halının üzerine kendini bıraktı. Gözlerimi sinirle Serkan'a çevirdim. "Komik misin sen ya ? Çocuğun kafası zaten gidikti bir de sen tuzluk attın tam oldu."

Bir de 'Meyve veren ağacı taşlarlar.' sözünü espri yaptım sanarak değiştirmişti, salak...

"Aman ne haliniz varsa görün, ben gidiyorum. Şunu da yerden almayı unutmayın."

Yere bıraktığım eşyaları tekrar elime alarak Kaan'ın çıktığı merdivenden ilerledim. Odamın neresi olduğunu bilmiyordum ve şu an bilmediğim bir koridordaydım. 

Labirent mi yoksa ev mi belli değil.

"Kaan ! Elma dersem çık, armut dersem çıkma."

Etrafıma baktım ve ses gelmeyince bağırdım. "Çileeeeek !"

Bir odanın kapısı açılmıştı ve içinden de benim kabağım çıktı. Elimdeki eşyaları alırken söylenmeden de edemiyordu.

"Lan bir kere de yalnız kalalım ya. Bir kere de seni doya doya seveyim."

Eline aldığı poşetleri bıraktırdım ve yüzünü bana çevirmesini sağladım. Yüzünü ellerime alıp kendi yüzüme yakınlaştırdım. "Kendimizi odaya kilitleriz, hiçbir şey yapamazlar." Kaan bu fikri beğenmiş olamalı ki hemen gülümsedi."Sende az şeytan değilsin be hatun."

Son dediği 'hatun' kelimesine yüzümü buruşturup yüzündeki ellerimi çektim. "Iyy bu kıro tavırlarını hiç sevmiyorum Kaan. Git şu köşede geber."

Bunu  Kaan'a Herifim diyen kız söylüyor.Neyse orayı fazla karıştırmayalım biz...

Onun yanından gidiyordum ki parmaklarımın ucuna kendi parmaklarını değdirdi.

"Gitme Rüya...Beni sensiz bırakma."

Nesin sen ya ? Kadir inanır dublörü mü ?

Onun kurduğu oyunu bozmamaya karar vererek eski Türk filmlerinde olduğu gibi kafamı sola çevirerek parmağımı ısırdım.

"Gitme kujum, seni çok seviyorum."

Yüzümü ona çevirerek ağlarmış gibisince baş parmağım ve işaret  parmağımla burnumu tuttum. "Gitmek zorundayım. Anam izin vermiyor."

"Nayıııırr. Nolaamaz."

Birkaç ağlama taklidi ve tekrar ona baktım. "Biz ayrı dünyaların insanlarıyız Kaan."

Kaan beni kendine çekti ve elime küçük bir buse kondurdu. "Bu bir engel değil kujum."

Ben ona saf kız bakışları atıyorken o bana daha da yaklaşıyordu. "Şimdi seni öpeceğim,sonra bana tokat atacaksın tamam mı ?  Ben de yere düşerken ağzımla 'ŞLAP' sesi çıkartacağım."

Gülerek başımı salladım. Biz gerçekten delinin tekiydik. Resmen koridorun ortasında durmuş Türk dizisi çekiyorduk.

Bana sırıtarak yaklaşırken bir kişinin sesini duymamızla o tarafa döndük. 

"Durun ! Siz evlenemezsiniz çünkü kardeşsiniz."

Kader'e gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Oyunu bozmayıp devam ettirdim.

Ağzımı şaşırmış gibi yaparak elimle kapattım ve yine başımı sola çevirdim. Kaan ise bunu devam ettirmeyip gülmeye başlamıştı.

"Yaaa devam ettirmen gerekiyordu !"

Gülmeye devam ederken kendi odasına doğru yürümeye başladı.  "Ya nereye gidiyorsun ? Odamın yerini söyle bari."

Beni duymamazlıktan gelmiş ve çoktan odasına girmişti. "Öküz !"diye ciyakladığımda hala daha da tepki vermemişti.

Ben onun arkasından mal gibi bakarken Kader yerdeki poşetlerin yarısını aldı."Ben biliyorum senin odanı, gel götüreyim."

Büyük bir of çekerek Kader'in yönlendirdiği odaya ilerledim. O koridor biraz karanlık olduğu için telefonumun el fenerini açmıştım. Beyaz kapısının kulpuna elimi uzatıp açtığımda bembeyaz ışık gözümü kör etmişti.

"Bismillahirrahmanirrahim. Beyaz ışığı gördüm Kader ! Ben ne ara öldüm ? Kaan'a dayanamayıp liseli ergenler gibi bileğimi mi jiletledim ? Vatan'ın çoraplarından birini yanlışlıkla yiyip, zehirlendim mi ?"

Arkadan yediğim darbeyle kendimi birden yerde buldum. "Mal mısın Rüya ? Telefonun el fenerini gözüne tutuyorsun."

Bana doğru olan telefona bakıp "Ha." diye bir ses çıkardım. Kafamı yukarıya çevirip ellerimi dua etmek için açtım. "Allah'ım bu genç, güzel yaşımda canımı almadığın teşekkür ederim."

Yerden kalkarak elimdeki eşyaları bir kenara fırlattım ve odayı incelemeye aldım. Kocaman bir yatağı ve dolabı vardı. Sıradan bir odaydı işte, yatak odası ve lavabodan oluşuyordu. Şanslı olmalıyım ki manzara tarafı da tam bana denk gelmişti, camlarla çevrili yerden ormanları maksimum kalite görebiliyordum.

Ne manzara ama...

Dünyadaki en güzel manzaranın kendim olduğunu biliyorum,bunu söylemenize gerek yok. 

Odanın ortasında kollarımı iki yana açıp gerindim. "Oh be dünya varmış. Valla çok yoruldum, ben direk yatıyorum."

Yumuşak sandığım yatağa balıklama atlamıştım ve neredeyse belimi kırıyordum. Kader'e kaşlarımı kaldırıp öpücük attım. "Gelsene bebeğim, yanım boş görmüyor musun ?"

Kader bana boş gözlerle baktıktan sonra hiçbir şey demeden odadan çıktı. Yalnız kalmanın verdiği avantajla üstümdeki T-shirtü rahatlamak  amacıyla yere fırlattım. İç çamaşırla yatakta rahatça uzanmak gibisi yoktu. Komodinin üzerinde koyduğum telefonumu alarak garip garip selfieler çekilmeye başladım.

Ben telefonumu ağzıma sokarcasına fotoğraflar çekilirken kapı birden açıldı ve Ozan başını içeriye uzattı.

"Şey kanka Kader yemek..."

Gözleri beni bulduğunda ikimizde aynı anda çığlık attık. Kapıyı direk kapatıp çığlık atmaya devam eder bir şekilde odadan uzaklaştı. 

Allah'ım niye hep ben ? Niye beni sütyenlerle sınıyorsun ? 

Dolabıma ilerleyip üstüme Doralı pijamalarımı giydikten sonra hemen bizimkilerin yanına gittim. Mutfak ve salon birleşik olduğu için herkesin neler yaptığını geniş kapsamlı bir şekilde görebiliyordum.Kader ve Ceren mutfakta yemek yapmaya çalışıyorken Serkan telefondan oyun oynuyor, Ozan ise...

Ozan gözlerini kapatmış hala çığlık atıyor.

"Ya bunun sesini kim açtı ?" Serkan koltuğun üzerindeki kumandayı alıp Ozan'a doğrulttu ve ses yerinden eksiye bastı. Ozan'ın sesi gittikçe kısıldı ve en sonunda nihayet sustu.

Elimi yine dua etmek için açtım.

Allah'ım lütfen şunlara beyin ver.

Kader kafasını bana doğru çevirdiği an hemen merdivene koşturdum. "Çabuk buraya gel, kaçamazsın. Sende yardım edeceksin Rüya."

Ayaklarımı sürüye sürüye onların yanına gittim. "Ne yapıyorsunuz ?"

Ceren unlu yüzünü bana çevirdi ve saçını yüzünden çekmeye çalıştı ama bu yüzünü daha da batırmasına sebep olmuştu.

"Yemek yapıyoruz."

Kader hemen onu düzeltti."Yapmaya çalışıyoruz."

Tezgaha iğrenir gibi baktım. Her yer batmıştı. Bütün malzemeler birbirine girmişti.

100/100 HİJYEN.

"Bu kirlilikte benim gibi tatlı bir şey yapsanız bile yemem. Bu ne böyle her yeri kendinize benzetmişsiniz."

Yüzümü buruşturarak onlardan uzaklaştım. Kader dilini ağzında yuvarlayıp tehdit dolu bakışlarını üzerimde gezdiriyordu.

"Rüya en azından bir şey yapmaya çalışıyoruz. Senin gibi kıçımızı devirmiyoruz." Tekrar tezgaha döndü ve domates doğramaya başladı. "Valla Kaan yandı. Her akşam yemek yerine birbirinizi yersiniz artık."

Göz devirdim, bir kere yapma isteğim olsa her yemek elimden gelirdi. Mesela yumurta kızartmasını çok güzel yapardım. Arada yerken ağzıma yumurta kabukları ve çiğ yerler gelip kussam da bence güzel yapıyordum. Hakkımı yemeyin şimdi...

Kendimi bir aşçı gibi hissederek bileğimdeki tokamla saçlarımı dağınık topuz yaptım. Onların takmadığı önlüğü ben taktım ve elime bir kepçe aldım.

Açılın CZN RÜYA geliyor.

Kader beni mutfakta gördüğü için şaşırmış ama bir şey dememişti. "Eee ben ne yapıyorum şimdi?"

"Sana beceriksiz olduğun için kolay görevleri vereceğim. Yoğurt ezeceksin dolaptan yoğurt getir içine azıcık su kat ve çırp. Ama ayran yapma."

Alayla sırıttım. Bunda yapılmayacak ne vardı ? Peh, bebek oyuncağı... Buz dolabındaki yoğurdu alıp tezgaha koydum. Kaselerin olduğu yerden yuvarlak çukurlu bir tabak alıp içine iki kepçe yoğurt kattım. 

Hatta biz ayıyız hepsini boşaltayım. Özellikle de ben...

Daha büyük bir tabak alıp hepsini içine kattım ve çeşmeyi açıp akan suyu yoğurt dolu tabağa boşalttım. Çeşme suyu iyidir. Çeşme suyu içmeyen gitsin kendisini uçurumda atsın.

Suyu da doldurduğumda yoğurdu kepçeyle ezmeye başladım. Kader'in bana garip garip bakışlar attığını hissedebiliyordum. 

"Rüya ne yapıyorsun kanka ?"

Sırıtarak kaseyi kaldırdım ve gösterdim bunu yaptığımda ağzına kadar doldurduğum için yoğurdun birazı yere dökülmüştü.

Kader elini alnına vurup elimdeki kepçeyi sertçe aldı ve gözüme sokarcasına gösterdi."Bu çorbalar için ya da bir yemeği tabaklara pay etmek için kullanılır. Yoğurt ezmek için değil."

Bana çatal verip nasıl ezeceğimi gösterdi. "Tamam ya salak değiliz yaparız o kadarını..."

Elinden çatalı alıp yoğurdumu ezmeye başladım ama çok koyu olduğu için biraz daha su eklemeye karar verdim.

İçine biraz daha çeşme suyu doldurduktan sonra tekrar ezdim. Ezdiğim yoğurda bakarak dudağımı ısırdım.

"Kader...Bu ayran oldu."

Kader yaptığı tarhana çorbasından kafasını kaldırıp bana baktı. Gözlerini kapatıp sabır dilercesine ellerini açtı.

"Tamam,senden bunu beklerdim zaten. Ayran olsun artık yapacak bir şey yok."

Yoğurt kabındaki dibinde kalan yoğurtları da ayranıma kattım. Belki de tekrar koyulaşırdı.

"Koyulaş yoğurt, koyulaş."

Kaseyi kucağıma almış yoğurtları eziyordum. Arkamdan gelen ve beni 'BÖÖÖ' diye korkutan Kaan yüzünden elimdeki kase bir anlık korkuyla elimden fırladı. Ağır çekimle kaseden boşalan ayran havada geziniyordu. Ben ise dökülen ayranları tutmak için avucumu açmıştım.

Ve 'PAAAT'...

Cam kase yere büyük bir sesle çarpıp kırılmıştı. Her yer ayran olmuştu. Kader'in üstü, Cerenin üstü ve en çok da benim. Saçıma kadar ayran olmuştum.Kader ve Ceren dayanamayıp aynı anda çığlık atarken Ozan da çığlık attı.

"Sana ne oluyor Ozan ?"

Ozan bana iğrenç gülümsemesiyle bakıp konuştu."Birileri bağırınca benim de bağırasım geliyor."

Derin bir nefes vererek Kaan'a döndüm. Cani, ayran olan yoğurdumu katletmişti.Her şeyin suçlusu oydu...

"Kaan seni gebertmemem için bir sebep söyle."

Masum masum sırıtmaya başladı. "Çünkü beni çok seviyorsun. Bensiz yaşayamazsın." 

Sinirden büyük bir kahkaha attıktan sonra aniden ciddileştim. Hızlıca tezgahın sütündeki yumurtaları alıp taramalı tüfek gibi Kaan'a fırlatmaya başladım. 

"Cani ! Pis cani !"

O öğürmeyle karışık bağırırken ben durmak bilmiyordum. "Yoğurt katili !"

Kader hemen arkadan düzeltti "Ayran."

En son yumurtayı da ona fırlattığımda yumurta kabını yere fırlattım. Kaan eliyle sakladığı yüzünü açığa çıkardı ve bana doğru yürümeye başladı.

Diğerleri müdahale etmek yerine film seyredercesine bizi izliyorlardı.

Kaçmaya çalışırken beni omzuna atmasıyla büyük bir şekilde bağırdım. Her yeri vıcık vıcıktı ve yumurta kokuyordu. 

"Kaan bırak !"

"İntikamımı alacağım,kusura bakma."

Ben tepinirken evden dışarı çıkmıştık. Ozangil de bunu kaçırmamak için hemen bizimle birlikte dışarıya çıkmıştı.

Kaan beni çimlere bıraktığında dışarıdaki büyük çeşmeye bağlı olan hortumu eline aldı.

"Hayır,hayır,hayır. Kaa.."

İtiraz etmeme kalmadan içime işleyen derecedeki soğuk suyu üstüme fışkırtmıştı. Yine ve yine kıçımı yırtarcasına bağırıyordum. Ne yapacağımı bilmeden yerimden kalktım ve sudan kaçmaya çalıştım. Ama Kaan nereye gidersem suyu oraya fışkırtıyordu.

"Ço...çok soğuk."

Kaan'ın kahkahalarını kulağımda işitince daha da sinir oluyordum. "Tamam bu kadar yeterli." dedikten sonra suyu kapatmıştı. 

Tir tir titriyordum. Kesin hasta olacaktım, kesin.

Put gibi durmaya karar verdim, yediğim soğuktan hareket edemeyecek hale gelmiştim. Kaan beni tekrar omzuna attığı zaman da bir tepki vermedim.

Beni odama kadar götürdükten sonra banyoda omzundan indirdi. 

"Biliyorum bana kızgınsın ama üstünü değiştirmene yardımcı olabilirim. Çok kötü üşüyorsun ve bunu  yaptığıma şimdiden pişman oldum." Askılıktan aldığı havluyu saçlarımla buluşturmuş kurutuyordu.

"Şu an çok tatlı gözüküyorsun." Kaan'ın söylediği laflarla daha da sinirim bozuluyordu.

Kaan'a yaklaş dercesine elimi hareket ettirdim. "Sana bir şey söyleyeceğim."

Bana yaklaştığında kulağına fısıldadım. "Senden nefret ediyorum."

Onu konuşturmadan devam ettim. "Ve şimdi buradan git. İlgine ihtiyacım yok."

Kırıldığının farkındaydım ama o an çok sinirliydim. Sessizce banyodan ardından da kapıyı sertçe çarparak odadan çıkmıştı.

 "Pişman olmuşmuş. Bunu yapmadan önce düşünecektin Kaan efendi." 

2 Saat Sonra

Bütün grup masada oturmuş kuru ekmek yiyorduk. Kader ve Ceren'in yaptığı yemeklerin içine Ozan çaktırmadan bol acı ve tuz koyduğu için yenilmez hale gelmişti. Şu an ise buraya gelmeden  önce Kaan ile aldığımız beş ekmeği paylaşarak öylesine yiyorduk.

"Ozan hala çok sinirliyim."

Kader gerçekten burnundan soluyordu, her an ağzında ateş çıkaracak gibi görünüyordu. Ozan'ın kurduğu her cümle onu daha da çileden çıkarıyordu.

"Ya ama ben şaka yapmak istemiştim."

"Bak hala şaka diyor." Masanın üstündeki kaşığı Ozan'a doğru fırlatmıştı. Ozan son anda sola kayarak alnının ortasına bir darbe daha almaktan kurtulmuştu.

"Tamam Kader sakin ol."

"Ya nasıl sakin olayım ? O kadar emek vererek yaptığım şeyi bozdu. Bir de bu ormanların içinde bir şey sipariş de veremiyoruz."

Ozan Kader'e dil çıkardı. "Ben zaten yemeklerin tadına bakmıştım. Yapamamışsın ki, güzel olmamıştı. Ağla, kudur, zırla."

Kader birden yükselişe geçip masanın üstünden Ozan'a atladı. "Seni geberteceğim !"

"Yeter artık da, yeter da." diye bağırıp masaya yumruğumu sertçe vurdum. Anında gözlerim doldu ve ağlamaya başladım. Kaan'a elimi gösterdim. "Uf odu öp çabuk."

Kaan elimin her yerine beni gıdıklayacak şekilde buseler kondurmuştu. Sonra bana yaptığı şeyi hatırlayıp yine bir sinirlenme geldi ve yanağına hafif bir tokat attım. Yanağını eliyle tutup bana şaşkın şakın baktı.

"Ne oluyoruz be ! "

"Niye öpüyorsun elimi ? Sana öp dedik mi ?"

Kaan oturduğu sandalyeden kalkıp, sandalyeyi sinirli bir şekilde yere fırlatmıştı. Yine kendi odasına ilerlerken arkasından bağırdım. "Artiste bak artiste. Ay bir yerimin kenarı."

Gözlerimi Kaan'dan alarak masaya ayaklarını uzatmış Serkan'a döndüm.

"Ya Serkan şunları birbirinden ayırsana, sana bunları biz mi öğreteceğiz ?"

Serkan 'bu sefer karışmıyorum' dercesine elini kaldırdı.

Ozan ve Kader'in yanına gittim ve onları durdurmak için konuştum.

"Oppo Renonun sunduğu kedi savaşı sona erdi."

İkisi de anında yerden kalkıp başka yönlere gittiler. İşte bir kavgayı durdurmak için tek cümlem bile yeterdi.

Daha sonra hiçbir şey yaşanmamış gibi herkes koltuklarda yerlerini almıştı ve şu an televizyon seyrediyorduk. Peki ne mi seyrediyorduk ?

Survivor...

Çünkü başka seyredecek bir şey yoktu.

"Şu sarı papatyayı hiç sevmiyorum ya."

Ozan'a ilk defa hak vermiştim. Bende ona alayla cevap verdim. "Ona bir şey deme abisi, ameliyatlı o."

Of bunu da izlemekten çok sıkılmıştım. Kaan da bir türlü odasından çıkmıyordu. "Ben Kaan'a bakmaya gidiyorum."

Beni, izledikleri oyunun heyecanıyla duymamışlardı. Hele Kader desem, resmen oyunu kendi oynar gibiydi. Atış olacağı zaman kızın içine bir şey girmiş gibi bir sağa, bir sola, öne, arkaya hareket edip duruyordu.

Merdivenlerde parmak ucuyla ilerliyordum, belki uyumuş olabilirdi.Ki bugün neredeyse hiç dışarıya çıkmamıştı. Yavaşça odasının kapısını açtığım zaman yatakta yattığını gördüm.

Ona yaklaştığımda yüzümdeki gülümseme daha da arttı. Sen beni korkutmuştun Kaan'cığım, bir kere de biz korkutsak bir şey olmaz değil mi ?

Ama korkutamadım...

 Aramızda az bir mesafe kaldığında hıçkırık sesleri duymuştum.

Yüzüm birden ciddileşti, ağlıyor muydu ?

Ona sakince yaklaştım,beni gördüğünde hemen gözündeki yaşları silmişti. "Sen mi geldin, kusura bakma fark etmedim."

Yatağında oturur pozisyon alıp bana gülümsedi. Ağladığını belli etmemeye çalışıyordu. Bende onun önüne oturdum ve gözlerine baktım. Neden ağladığını anlamaya çalışıyordum. Daha önce yanımda ağladığını hiç görmemiştim. Bu yüzden ağlaması tuhafıma kaçmıştı.

Tutamadığı yaşları gözlerinden usul usul akarken yüzünü ellerimin arasına aldım ve her akan yaşını baş parmağımla sildim.

"Neden ağlıyor benim sevgilim ?"

Başını eğmiş yatağın kumaşıyla oynuyordu. "Regl oldun ve karnın mı ağrıyor ?"

Onu gülümsetmek veya itiraz edip didişmemiz için söylediğim sözlere de bir cevap vermeyip sessiz kalmaya devam etmişti.

"Kaan ne oldu ?"

Başını kaldırıp bana baktığında burnunun ve gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördüm. Bir şey söylemek istiyor gibiydi ama dilinin ucu varmıyordu.

Kendimi ona daha da yakınlaştırdım, burnunun ucuna ve sıcak dudağına küçük buseler kondurup geri çekildim. "Hadi anlat Kaan."

Gözlerinin kırmızılığından daha da belirginleşen mavi gözlerini tekrar aşağı indirip başını eğdi. Yatağın kumaşının yerinde olmak isterdim, çocuk oynaya oynaya bir hal oldu.

Küçük burnunu tatlı bir şekilde çekip nihayet cevap verdi. "Su aralar çok duygusalım. O yüzden ağlamak istedim."

Buna tabi ki de inanmıyordum. Başka bir şey vardı.

"Bak Kaan şu an tam mıncırmalık duruyorsun eğer seni yememi istemiyorsan bana hemen gerçekleri anlatırsın."

Kumaşı oynamaya devam ederken yine burnunu çekti. "Beni artık sevmiyor musun Rüya ? Her yaptığım şeye gıcık oluyorsun ve beni kovuyorsun. Sana sıkıcı mı gelmeye başladım ?"

Ah Kaan...Üzümlü kekim...

Seni sevmemem ne mümkün ?

Tamam arada ayılık yapıyor olabilirim ama asla senden vazgeçmem.

"Ya Kaan, bunlar ne saçma sözler böyle ? Bunun için mi ağladın gerçekten ?"

Kafasını 'evet' anlamında salladı.

"İkimiz için bir sürü planım vardı ama bunlar ortaya çıkınca bütün planlarım suya düştü. Seni mutlu edemediğim için her zaman seni kızdırdığım için özür dilerim."

"Ya şapşal...Sana kızsam bile seni sevmekten asla vazgeçmem. Sana mağazada karşılaştığımız ilk günden beri aşığım ve son nefesime kadar da aşık olmaya devam edeceğim."

Güzel kırmızı gözlerini benim gözlerimle buluşturup tatlı bir şekilde konuştu. "İnanayım mı ?"

"İnanmazsan seni ısırırım."

"Tamam, inanıyorum o zaman."

Gözlerindeki yaşları kazağının ucuyla sildi. Galiba önümde ağladığı için utanmıştı. Bu sefer de utançtan kumaşı oynamaya başladı. "Tamam,bana artık öyle bakma."

Onu daha fazla utandıracaktım.

Niahahhaha.

"Oy sen benim için ağladın mı ? Beni çok mu seviyorsun sen ? Hanimiş Kaan, agucuk bugucuk."

Yanaklarını mıncırarak onu utandırmaya devam ediyordum. Onu mıncırmaya devam ederken beni belimden tutarak ikimizi yatağa yatmamızı sağladı. Yüzüm onun boynunda huzur bulurken konuştu.

"Her şeyi unutarak sadece böyle duralım. Senin kollarımda yaydığın kokuyu doya doya içime çekeyim. Beni sarhoş eden varlığında rahatça uyuyabileyim."

Sözlerine gülümseyerek ona daha da sımsıkı sarıldım. "Seni seviyorum Kaan..."

"Bende seni ayıcığım...Ben de seni seviyorum."

(Temsili)

Bölüm Sonu...

Beğendiniz mi ?

Düzenleme: Diğer bölümler lgs sınavından sonra gelecektir.

Bölüm kısa gelmiş olabilir çünkü dediğim gibi iki bölümlük şeyi dört bölüme yaydım ki bölüm sayımız artsın diye.

İnşallah artık 100k olabiliriz.

Sizleri seviyorum.

Diğer bölümde görüşmek üzere...

Continue Reading

You'll Also Like

6.3K 1.5K 31
Sıkılırsan güneşten, gece oluruz erkenden.. Hiç duymadığınız bir aşk hikayesi mi? Hep istediğimiz? Ama sadece aşk yok. Gece ve Emir'in aşkına engel...
ENGEL By z'

Short Story

457K 26.1K 60
#tamamlandı. | kısa hikâye | texting Sevdiğiniz adam sizi hiç engelledi mi? Onu engelledi ama yinede vazgeçemedi. Peki, sevdiğiniz adamdan nefret ett...
1.1M 67.6K 57
Cihat= Aramızda mesafeler olmasına rağmen yanımdakilerden daha yakınsın bana. Cihat= Bunu nasıl yapabiliyorsun bilmiyorum ama bu his hep sürsün istiy...
3.8K 355 16
"Anka, senin annen kurtların soyundan geliyordu. Yani o bir kurt kadındı, baban ise insan. Annen bildiğin kişi senin düşmanın, ona sakın güvenme. Bir...