Uzuuun bir aradan sonra yb ile geldim.
Umarım kitabı unutmamışsınızdır :)
Sizi kırmamak için yb attığım için bence sizde bol bol yorum yapıp oy atarsınız <3
Ve bu arada GOLD SAPIK'A yb attım :)
Okurken eğlenmeniz dileğiyle, İYİ OKUMALAR :))
Yüzüme vuran güneşin sıcak bir o kadar da huzurlu olan ışıkları uyanmamı sağlamıştı. İlk defa Vatan'ın o kapı gıcırtısı sesiyle veya annemin ağzını yırtarcasına Rüya diye seslenmesiyle uyanmamıştım. Bunun verdiği mutlulukla yatağımda oturur pozisyona geçtim ve kollarımı iki yana açıp gerindim.
Allah'ım ilk defa güzel bir şekilde güne başladım kesin kötü bir şey olacak.
Negatif düşünceleri aklımdan çıkararak saate bakmak için telefonumu elime aldım. Daha erkendi. Bu da demek oluyor ki, yatakta biraz daha keyif çıkarabilirdim. Yastığımın yüzünü çevirerek soğuk yüzüne kafamı koydum. Gerçi bunu yapmayan var mı ya ? En son işin daha ilerisine giderek, bir akşam yastığım soğuk değil diye üstüne soğuk su döküp öyle uyumuştum. Bu taktik de tavsiye edilir, işe yarıyor.
Telefonumun pin kodunu girdikten sonra üst kısımda çıkan bildirimlerden Kaan'ın mesaj atmış olduğunu gördüm.
bay sapık: Aşkım kalktın mı ?
Mesajı okuduktan sonra garip hissetmiştim. Bunun nedeni de, birbirimize aşkım canım cicim demek yerine daha kabaca iletişim kurduğumuz içindi. Gerçi ben ikimizi öyle daha çok seviyordum.
ayıcık: Bana aşkım deme, ağzına Vatan'ın mis gibi kokan çoraplarını sokarım
bay sapık: Yine ne halt yedim de hırlıyorsun
ayıcık: İşte bana böyle cümleler kur bebeğim scjbkjfbk
bay sapık: Tamam kayınço, istersen akşam bize gel de bir el maç atak
ayıcık: Ooooo sen istersin de gelmem mi beee
ayıcık: Bir iki el pişti de atak
bay sapık: Olur olur
bay sapık: Diğer vaktimizi de tsubasa, kral şakir , rafadan tayfa izleyerek geçirelim
ayıcık: Oha evet lan
bay sapık: Ha...Sen ciddisin ?
ayıcık: Eveeet. Son fikrini çok sevdim. Bütün bölümleri bitirelim. Nasıl olsa artık tatile de giriş yaptık.
ayıcık: Bugün sen veya ben, birimizin evine gidelim.Sabaha kadar uyumayıp kral şakir ve rafadan tayfa izleyelim
bay sapık: Tamam yapalım. Puzzle yapmayı sever misin ? Birlikte şarkı eşliğinde puzzle da yapabiliriz.
ayıcık: Çok severim
bay sapık: Bizim bir tane yazlık ev vardı istersen oraya gidelim.
bay sapık: Ormanın içinde çok güzel bir yer. Hem yalnız vakit geçirebiliriz.
ayıcık: Çok güzel oluuuuur
ayıcık: Çocuklara döndüm iyice, çok mutluyum şu an
bay sapık: İşte benim sevgilim böyle küçük şeylerden mutlu oluyor
ayıcık: Mrrrrrr
bay sapık: Sana kendi ellerimle mis gibi yemekler de yaparım
ayıcık: Obaaa
ayıcık: Sen yemek de mi yapıyorsun
bay sapık: Yapabildiğim iki çeşit yemek var jdbjkfebkj
bay sapık: Ama tariflere falan bakarsam yaparım
bay sapık: Sevgilin diye demiyorum ama on parmağında on marifet yani
ayıcık: Bilirim canım ;)
bay sapık: Tamam o zaman. Bugün cuma,yarın yola çıkarız. Bu akşam bizimkilerle vakit geçirelim
ayıcık: Yalnız ben daha annemgile sormadım dbfjknkj
bay sapık: Hallederiz güzelim, yeter ki sen 'he' de
ayıcık: Şey dermişim
ayıcık: Seninle mezara bile giderim brooo
bay sapık: Vzgçtm bn gdyrm
bay sapık: Sn ystğnla svgli ol bndn bu kdr
ayıcık: Gitmeeeğğğ
ayıcık: Şaka yaptım
ayıcık:
ayıcık: Ya sen bu tipe kıyabilir misin ?
bay sapık: Sana olan zaafımı kullanmazsanız sevinirim hanımefendi :)
ayıcık: Ayayayy
bay sapık: Bu arada attığınız fotoğraf gözlerimi bozdu. Bu kadar güzel bir kız tüm dengemi alt üst etti
ayıcık: Deprem mi oldu ya
bay sapık: Şurada kırk yılda bir kez romantiklik yapıyoruz kız deprem diyor aq
ayıcık: Ay pardon beyefendi
ayıcık: Deprem kalbimde gerçekleşmiş
ayıcık: Malum, az önce çok sevdiğim bir kişiden kendisi gibi tatlı olan mesajlar aldım
bay sapık: Zelzelee oluyeaaahh
bay sapık: Kalbim piçu piçu diye atiyeaaah
ayıcık: Malajbdbkjkb
ayıcık: Oha saat sekiz olmuş ya, sekiz buçukta okul var, gidiyorum ben
ayıcık: Nasıl hazırlanacağım ben, bir de yürüyeceğim.
bay sapık: İki dakikaya evin önünde olurum. Sen rahat rahat hazırlanmaya bak.
ayıcık: Tişükkür edirim
bay sapık: Reca ederim
Gülümseyerek konuşmamızdan çıktım. Günüm çok güzel bir şekilde ilerliyordu. Bakın kesin çok kötü bir şey olacak. Gökten kafamıza Ozan falan mı yağacak ki ?
Bunları düşünmeyip hızlıca yatağımdan kalktım. Çok oyalanmıştım ve dersin başlamasına az kalmıştı. Bu kadar stres yapmamın sebebiyse son dört gündür okula geç gitmem...Hoca "Yarın son gün, geç kalırsan bozuşuruz." dediği için bu kadar acele ediyordum. Şurada son bir sene kalmış, hocanın kazığını yemeyelim.
İşlerimi hallettikten sonra giysi dolabımın kapaklarını açtım. Okul kıyafetlerinin gözü kör olsun, tabi ki de serbest gidecektim. Konbin tercihim kot şort, üstüne de beyaz renginde yazılı kısa bir t-shirtten yanaydı. Boş kalmasın diye de üstüme t-shirtümün uzunluğunda salaş gri bir ceket giymiştim. Saçlarımı da hafif maşa yapıp daha güzel bir şekil alması için üstünden taradım.Makyaja ihtiyaç duymayıp sadece hafif rimel ve parlatıcı sürünce sonunda hazırdım.
"Of yine çok güzelim be."
Çantamı yatakta bırakarak yanıma sadece telefonumu aldım. Kaan'ı daha fazla bekletmemek için merdivenlerde Usain Bolt gibi koşmuştum.
Anam at mıydı bee.
"Anne ben çıkıyorum,okula çok geç kaldım."
Annem eliyle git işareti yaptı ama Vatan durur mu ?
"Anne yine Rüya'yı almaya bir erkek geldi. Bak sonra uyarmadı deme. Bu kızında bir şeyler var."
Annem Vatanın dediklerini takmayıp televizyon izlemeye devam etmişti. Artık bu halime alışmıştı, bunun yanında Kaan ve annesini de tanıyordu. İkimizin anneleri her gün birbirlerinin evine gitmeye başlamış yakın arkadaş olmuşlardı.
Zafer eşliğinde Vatan'a baktım ve gözlerimi şaşı yapıp dil çıkardım.
"Özürlü özürlü hareketler yapma."
Ona cevabımı çok güzel bir şekilde verecektim ama korna sesini duymamla hızlı ayakkabılarımı giymeye başladım.
"Koş koş kaçırırsın çocuğu."
"Vatan sen..." Cümlemi tamamlayamadan tam kafasının ortasına pembe bir terlik inmişti. Ağzım açık anneme baktım.
"Şurada bir televizyon izletmedin,senin ne halt yediğini bilmiyor muyum sanki ? Dün tuvalete giderken telefonunu açık bırakmışsın İrem midir nedir, bir tane kızla yazışmalarını gördüm. Daha senin yaşın kaç, bir de gelmiş ablana laf ediyorsun."
Thug life owowoowowwo.
Annem bütün kinini kusarken Vatan ağzını şaşkınlıkla açmış, bir yudum aldığı limonata da ağzından akıyordu. Canım anacım tekrar kafasını televizyona çevirip sesini seksene çıkartmıştı. Vatan ile gözlerimiz buluştuğunda annemin duymayacağı bir şekilde kapak yaptım.
İkinci kez korna sesi kulaklarıma ilişince bu sefer evden fırladım. Kaan arabanın içinde dikiz aynasına bakıp saçını düzeltiyordu. Bu sahne gülümsememe sebep oldu.
Kapıyı yavaşça açıp yanına oturdum. "Ben geldim." Bana yan gözle sırıtarak baktı ve beni baştan aşağıya gözleriyle sözdü. Dudağını 'Vay' dermişcesine büküp hiçbir şey demeden arabayı hareket ettirdi.
"Ya güzel olmuşsun falan demeyecek misin ?" Sitem dolu sözüme hiç beklemediğim bir yanıt aldım.
"Bilinen bir şeyi niye dile getiriyim ki ? Her zamanki halin işte."
İster istemez utanıp oturduğum koltukta küçüldüm. Arabada Kaan'ın güzel gülüşü yankılandı. "Dediğim her iltifata böyle utanacaksan ileride işimiz zor." diyip göz kırptı.
Çok mu belli oluyordu ya ? Bunu anlamak için telefonumun ön kamerasını açıp yüzüme baktım. Yanaklarım ve burnum kıpkırmızı olmuştu. Gözlerim yüzümden saate kaydığında şok geçirdim.
"Dört dakika kalmış, nasıl yetişeceğiz ?"
Kaan bu söylemimle hızını biraz arttırdı, aklımda dönüp duran şarkıyı söylememek için kendimi zor tutuyordum.
"Rüya sakın o şarkıyı söyleme. Kendimi arabadan atarım."
Ona inat iğrenç sesimle söylemeye başladım. "Bas gaza aşkım baz gazaaa."
Kaan hemen eliyle ağzımı kapattı. "Bak geldik, söylemene gerek kalmadı." Kafamı sallayıp onun ellerinden kurtuldum. Arabadan kendimi atıp okula doğru koşturmaya başlarken, bir yandan da Kaan'a sesleniyordum.
"Benim derse yetişmem gerekiyor. Bıraktığın için teşekkürler."
Hiç bir yere takılmayarak sınıfa ulaşmıştım. Tam geldiğimde hoca kapıdaydı. Hocaya tatlı talı selam verip sınıfa istemeyerek adımımı attım. Kader anında elini sallamaya başladı.Ay buda körmüşüm gibi davranıyor.
"Heheyt be, bu nasıl güzellik ?" Kadere sırıtıp yanına oturdum. "Sen hiç kendine baktın mı acaba ?"
"Bakmaya gerek duymuyorum bebeğim, ben her halimle güzelim."
Bu mal sohbetimize ikimiz de gülüp konuşmaya başladık. Son gün olduğu için bütün hocalar serbest bırakıyordu.
"Ee bu akşam ne yapıyoruz ?"
"Bence bir klübe gidip çılgınlar gibi eğlenelim." Klişeydi ama başka ne yapabilirdik ki ?
"Bizimkilere sorduktan sonra karar erelim."
"Tamam."
KALORİFER BÖCEKLERİ
esmer bombam: Bugün ne yapıyoruz
küçük danam: Ben eve gidip yatmayı düşünüyorum
esmer bombam: Ne yatması,eğlenmemiz lazım
küçük danam: Yoo ben ağlamayı düşünüyorum
küçük danam: Artık son sınıfız
serko: Of bugünden düşünmeye mi başladın
serko: Rahat ol abi
yenge: Ben senin stresini nasıl geçiririm biliyorum
küçük danam: Ehehe
bay sapık: Konu buraya nasıl geldi, anlamadım
bay sapık: En son ne yapacağımızı konuşuyorduk
rüya: Buldum
rüya: Hayvanat bahçesine gidelim
rüya: Hiç gitmedik değişiklik olur
küçük danam: Gitmene gerek yok ki, her gün oradasın zaten
küçük danam: Okul hayvanat bahçesi gibi
serko: Aynen,sen maymunsun mesela
küçük danam: Sen de lama
esmer bombam: Sevgilimin neresi lama acaba ?
küçük danam: Yılanca anlamıyorum canım
esmer bombam:
bay sapık: Ben de at oluyorum galiba
serko: He karşim, ayn atsın
yenge: Tipi tarlabaşı,egosu nişantaşı amk
küçük danam: lakwkaksk
rüya: Ben neyim pekiii
bay sapık: Sen aslansın
bay sapık: Ormanın değilde, kalbimin kraliçesi :))
küçük danam: Reis naptın la
rüya: Yiaa şapşalll
yenge: Yalnız konu nerelere geldi yine yow
rüya: O zaman gidiyor muyuz ?
küçük danam: Bana uyar
esmer bombam: Bize okey
bay sapık: Tamam o zaman okuldan sonra gidelim. Uyar mı ?
rüya: Akşam da kulübe gidelim, azıcık eğlenelim
yenge: Ben akşam gelemem babaannemgile gideceğiz :(
küçük danam: Nayırrrr
küçük danam: Aptallık etme, sevgilini bırakma
yenge: Gitmek zorundayım, hem çok özledim onları
yenge: Ozan'a göz kulak olun
yenge: Ozan şeker verirlerse kabul etme tamam mı ?
esmer bombam: Ben onun elinden tutarım yanımdan ayrılamaz
küçük danam:
Konuşmadan zilin sesiyle ayrıldım. Kader ile sıramızdan kalkıp her zaman grupla oturduğumuz yere gittik. Onlar çoktan yerlerini almış bir şeyler konuşuyorlardı.
"Selaaam."
Kaan beni görünce kolunu açtı, açtığı kolunun altına girerek ona sarıldım. Yine bayıldığım kokusu üzerindeydi. Gözlerimi kapatarak kokusunu mutlu mutlu içime çektim.
"Tinerci oldun iyice."
Kafamı onaylayarak salladım. "Beni afallatan çok güzel bir kokun var." Bugün ikimizde sevgi pıtırcığı olmuştuk. Daha önce hiç söylemediğimiz şeyler söylüyorduk.Omzuna koyduğum kafamın üstüne kendi kafasını koydu. Diğerlerinin duyamayacağı boğuk bir sesle fısıldadı.
"Seni seviyorum."
Yüzümdeki gülümseme daha da arttı. Masada olan elinin üstüne elimi koydum ve birbirine kenetledim. Ve aynı kısık sesle cevap verdim.
"Ben daha çok seviyorum."
Ama benim sesim pek de fazla sessiz çıkmamıştı galiba.Ozan duymuş olmalı ki bir şarkı söylemeye başladı.
(Dinlemek istiyorsanız multiden açabilirsiniz. İnsanı rahatlatan bir tınısı var <3 )
"I love you babby. And if it's quite all right. Gerisini bilmiyorum hebele hübeleee."
Ortam sessizleşmişti,herkes nedense susmuştu. Ben ise Kaan'ın kollarında huzur buluyordum.
"Eee yaz tatiline girdik, eğlencenin dibine vururuz artık. Yapmadığımız şey kalmasın. Bence tatilin ilk ayı dinlenmeye ayıralım sonra derse ağırlık verelim."
Herkes bu fikri onayladı. Şimdiden çok eğlenceli olacağını hissediyordum.
"Bugün okul erken bitiyor değil mi ?" Ceren'in sorusunu onayladım. On ikide bitiyordu, son gün olduğu için erken eve gidecektik.
"O zaman hayvanat bahçesinden sonra basket maçı da atarız."
"Kaan yine kaşınıyor kızlar. En son maç yaptığımızda biz yenmiştik. Of be, ne zamanlardı ya. Neredeyse tanışalı bir yıl oluyor, okulun ilk gününden beri birlikteyiz."
Kader'in konuşmasıyla gülümsedim, Kaan ile ilk karşılamamızı hatırlatmıştı bana.
Eskilerden konuşurken zilin çalmasıyla sınıflarımıza doğru yöneldik.
•••••
Müdürün istiklal marşı okunduktan sonraki boş konuşmasından sonra nihayet okul bitmişti.
"İlk defa hayvanat bahçesine gidiyorum lan." Kaan'ın arabasına yürürken Ozan heyecanını dile getiriyordu.
"Arkadaşlar, Ozan kendi türünden birilerini göreceği için çok heyecanlı." Kader yine Ozan'a laf sokmadan duramıyordu.
Küçük danamın bakışları alayla Kadere bakmaya başladı.
"Mizahşör seni..."
Kader Ozan'a dil çıkararak arabada Serkan'ın yanına oturdu. Herkes yerleştikten sonra Kaan arabayı çalıştırdı.
"Evet yol paralarını alayım. Araba sırf size çalışıyor, su yakmıyor bu. Her boka benim arabayla gidiyoruz."
Ozan arka cebinden para çıkarmaya çalışıyordu. Kaan'ın açtığı elinin üstüne elli kuruş koydu. Diğerleri de bir lira ya da elli kuruş koymuşlardı.
"Allah razı olsun ya. Ne alacağım ben bununla, sakız mı ?"
Dördü birden kafasını salladı. Cebimden elli lira çıkarıp Kaan'a uzattım. "Al herifim, sana feda olsun."
Kaan kaşlarını kaldırarak gülümsedi. "Bakın sevgilime. Bakın da utanın." Kaan avucumun içini öptü ama parayı almadı. "Sana beleş çalışıyoruz güzelim."
Dayanamayıp yanaklarını sıktım ve sesli bir şekilde yanağını öptüm.
"Iyy burası aşırı sevgi koktu, camları açın." Ozana gözlerimi devirdim. "Seninde ne boklar yediğini biliyoruz Ozan. Kaşınma istersen."
Bir Saat Sonra...
"Sonunda geldik amk. Kusacaktım az daha."
Ceren mızmızlanırken, Kader de söyleniyordu. "Kaan araba kullanırken Rüya ile cilveleşmeseydi eminim daha önceden gelirdik."
Gülerek Kaan'ın koluna girdim. Hayvanat bahçesinin önünde durmuştuk. Neden durduğumuzu ben de bilmiyorum. Kaan endişeyle sordu. "Umarım hayvanat bahçesine girmeniz için yeterli paranız vardır." Herkes birbirine beklentiyle baktı. Ozan hemen ortamıza geçti.
"Sakin olun kankalarım. Benim yanımda Ceren ve bana yetecek para var. Kaderi zaten ücretsiz alırlar, malum o da bir hayvan."
Kader sinirli sinirli Ozan'a baktı."Lan yeter !"diye bağırarak kimsenin beklemediği bir anda Ozan'a yumruğu geçirmişti. Ozan koca bir çığlık atarken Serkan Kader'i belinden tutarak Ozan'ın üstünden aldı. Kader Serkan'dan kurtulmaya çalışıyordu.
"Bırak da, az daha şunun yüzünü dağıtayım."
Ozan kanayan burnunu tuttu. "Görevli abi, güvenlikçi ! Çabuk yetişin bir hayvan kafesinden çıkmış, bana saldırdı !" Kader Serkan'ın kucağında daha da tepinmeye başladı. "Lan sıfatına sıçtığım ! Serkan bırak beni !"
"Lan güzelim rahat dur bi. Ozan sen de kes sesini, iyice cacığını çıkardın ha." Ozan gülerek kanayan burnunu elinin tersini sildi. "Ya seninle de dalga geçilmiyor. Özür dilerim kanka, affet."
"Tamam Serkan bırak beni artık. Sakinleştim gibi." Serkan Kaderi yavaşça yere bıraktı. Ozan Kadere sarılmak için kollarını açtı. "Hadi gel barışalım."
Kader Ozan'a tam sarılacakken fake atıp omzunu ısırdı. Ozan bir daha haykırarak omzunu tuttu.
"Bir de buna hayvan deyince inanmıyorsunuz. Kuduuuz, pis yılan. Görevli abiii ! Aşısı tam olmayan bir hayvan var burada. Buranın müdürü yok mu ? Müdür Beeeey !"
"Geberirsin inşallah."
"Sen görürsün şimdi." Ozan Kader'e doğru koşmaya başlayınca Kader de çığlık atarak kaçtı. Onların ikisi kovalamaca oynarken biz de giriş bileti almak için danışmana yürüdük. Hepimizin biletlerini Serkan ve Kaan ortak almıştı. Gözlerimizi Ozan ve Kader'e çevirdiğimizde ikisini de yerde bulduk. Kader Ozan'ın üstüne cıkmış Ozan'ın saçını çekiştiriyordu.
"Kız yolarım seni, saçımı bırak çabuk !" Serkan oflayarak onlara doğru yürüdü, Kader'i tek eliyle belinden tutup sırtına attı. Minyon bir tip ve zayıf olduğu için onu taşımak hiç de zor olmuyordu.
"Ya bıraksana beni çocuk. Ne güzel dövüyordum onu. Hem ben senin kıçını görmek zorunda mıyım ya ?"
"Kader bırakırsam kafa üstü yere çakılacaksın, bence sus."
Kader yenilgiyi kabul ederek ofladı. Onlar önden giderken yerdeki Ozan'a baktım. Yüzü Kader'in yaptığı çiziklerle doluydu. Ceren yüzünü avucunun içine almış üzgün bir şekilde ona bakıyordu. "Oha Ozan ya, kızdan dayak yedin farkında mısın ?" diye sordum.
"Kız olmasa gösterirdim gününü." Ceren Ozan'ı alnından öptü. "Mahvetmiş yüzünü ya. Çok sinirlendim şu an. İlacımızda yok yanımızda."
Ozan ortamı yumuşatmak için konuşmaya başladı."Gerek yok aşkım. Ben de onun yüzünü çizdim, bir de onun extra dizleri yerlerde süründüğü için kanadı yaralandı falan. O yüzden o güzel kalbini yorma. Ve benim ilacım tam da şu an yanımda."
Kaan kolunu omzuma attı. "Biz yavaştan kaçalım."
Gülümseyerek "Bence de." dedim.
İleride çimenlerde oturan Serkan ve Kader'i gördüğümüzde onlara doğru yürüdük, arkamızdan da Ozangil geliyordu. Kader'e baktığımda yüzünde çizikler olduğunu gördüm ama Ozan kadar fazla değildi. Ama onun da dizleri çok fena kanamıştı.
Ah gerçekten bunları anlayamıyorum. Çocuk gibi kavga ediyorlar.
Bütün grup birleştikten sonra gezmeye fillerden başladık. Hayatımda ilk defa gerçek bir fil görüyordum. Bu yüzden tepkilerim de biraz saçma olabiliyordu.
"Oha çok büyükler."
"Küçük olmasını mı bekliyordun Rüya ?"
"Evet küçük bekliyordum. Beynin kadar falan, ne kadar küçük olduğunu anlamışsındır."
Filleri yeterince izledikten sonra maymunlara geçtik. Bizim grup maymunlarla fotoğraf çekilirken Kaan elimi tutarak beni kağıt helvanın satıldığı yere götürdü.
"Yer misin ?"
Ona bakarak sinsice sırıttım." Yemeyi çok isterim." Kaan bu cevabı beklemediği için gözlerini fal taşı gibi açıp "Ne ?" dedi. Elleriyle de göğsünü kapatmıştı.
Tabi ki de şaka yapıyorum arkadaşlar. Ben de espri yapabilirim dimi yani ?
Elimi saçlarından geçirdim. "Ne dediğimi duydun."
Kaan kulağıma doğru yaklaşıp fısıldadı.
"Burada mı ?"
Böyle bir soru yöneltince gülmeye başladım. Daha fazla bunu sürdürmeyecektim. Kâğıt helvacı adamın bize garip garip bakışlar attığını hissedebiliyordum. Bu biraz utanmama sebep olmuştu.
Kaan iki tane aldıktan sonra bizim gruba geri döndük.
"Hadi keçi görmeye gidelim."
Ozana ciddi misin bakışı attım. " O kadar hayvan varken keçi mi görmek istiyorsun gerçekten ?"
"Evet ne olmuş ?"
Kimse itiraz etmeyince keçi görmeye gittik. " Ya burası bok kokuyor."
Ozan Kader'e döndü. "Bok kokusuna alışıksın sanıyordum. Kendi kokun değil miydi ?"
Kader bu sefer onu takmayıp önüne baktı. Yine salak saçma selfielerimizi çekilip diğer hayvanları görmek için yola koyulduk. Gözlerim yerdeyken Ozan'ın 'Iyy' diyen sesini duydum.
Boka basmıştı salak. "Köpeklerinize sahip çıksanıza kardeşim. Geliyorlar her yere yapıyorlar." Ozan isyan ederken çimenlerin üstünde köpekle oturan kaslı bir adam Ozan'a döndü. "Efendim birader ? Bir şey mi dedin ?"
Ozan korkuyla adama baktı ve sertçe yutkundu. "Köpeğiniz mükemmel sıçmış demiştim. Yani hayatımda böyle şekilli yapan hiç görmedim."
"Dalga mı geçiyorsun oğlum ?"
Kaan hemen olaya el attı. "Kusura bakma abi, arkadaş biraz rahatsız da."
Kaan Ozan'ı alıp oradan götürürken biz de onların peşinden gittik. Gülmemi durduramıyordum. Ozan'ın endişeli hallerindeki ne dediğini bilmez tavırları beni gerçekten bitiriyordu.
"Ben böyle korkaklık görmedim." Kader Ozan ile dalga geçecek yer bulmuştu ve bu fırsatı da kaçırmıyordu.
"Sus be, adamı görmedin mi ? Benim iki katım."
"Errrrrkeeeek bee." Kader dalga geçmeye devam ediyordu. Ozan ise kulaklarını kapattı."Seni duymuyorum ki lala lala lala."
Gezme sırası yılanlara gelmişti. Upuzun yeşil bir yılan ağaca zikzaklar çizerek dolanıyordu. "Ayy benim yılana fobim var."
"Bunu şimdi mi söylüyorsun Rüya ?"
Kaan beni döndürerek yüzümü göğsüne koymamı sağladı. Böylelikle yılanlara bakamıyordum. Bunu fırsat bilerek kollarımı belinden geçirdim ve sımsıkı sarıldım. Biraz daha böyle durduktan sonra nefes alamadığım için sarılmayı bıraktım. "Kaan.Boğuluyorum amk." Gülerek belimi saran kollarını serbest bıraktı.
Aslında yılanlar o kadar da kötü değillerdi. Sonuçta zehirsiz ve zararsızlar değil mi ? Ne yapabilirler ki ?
Biz hayretle onlara bakarken yanımıza bir görevli gelmişti. Boynunda diğerlerinden daha küçük olan kahverengi kremsi renginde bir yılan vardı. "Kimler boynuna dolamak ister ?"
"Tövbe tövbe." Kaan'ın kısık sesini duyduğumda gülmemek için dudağımı ısırdım.
Kader meydan okurcasına Ozan'a baktı. "Ozan cesaretini gösterme zamanı bence. Bu sefer de korkaklık mı yapmak istersin ?"
"Hayatta almam boynuma, baksanıza çok ürkütücü ve sevimsiz bir şekilde bana bakıyor."
Ozan tiksintiyle yılana baktı,huylandığı çok belliydi. Kader zafer edasıyla Ozan'a bakıyordu. "Biliyordum zaten. Ben istiyorum, boynuma koyabilirsiniz. Bazıları gibi korkak değilim."
Ozan gözleri kısık bir şekilde Kader'e bakıyordu. "Tamam, verin korkmuyorum."
"Vaaay. Ozan'a bir alkış arkadaşlar."
İkisine de gülümseyerek bakıyordum. Kader Ozan'ı kışkırtmaya çalışıyordu ve başarmıştı da...
Ozan yılan boynuna konulduğunda kaskatı kesilmişti.
"Ay bu aşağılara iniyor."
Görevli de Ozan'ın bu haline gülüyordu."Bir şey yapmaz merak etme."
Yılan kuyruk kısmını gevşek bir şekilde Ozan'ın boynuna dolamış kafasını ise belinde gezdiriyordu.
"İğrenç gerçekten iğrenç. Çabuk şunu alın ben..."
Ozan cümlesini tamamlayamadan her yer onun çığlığı ile yankılanmıştı. Görevli hemen yılanı ondan almış sağlık görevlilerini çağırmıştı.
Evet...Ozan'ı yılan ısırmıştı.
"Yaaandııımmm. Götümü emin zehiri çıkarın heemeeen."
Ozan böyle bağırmaya başlayınca herkes onun etrafını sarmıştı.Sağlık görevlileri kısa süre içerisinde gelmiş Ozan'ı götürmüşlerdi. O giderken hala daha bağırıyordu.
"Hepinizi dava edeceğim. O yılanı da dava edeceğim !!"
Onun için üzülmek yerine çimenlerine üstüne oturmuş yarılarak gülüyordum.
Bu çocuk başına bela almadan duramıyordu.
Bölüm Sonuuu...
Of ben hiç beğenmedim bu bölümü. İçime sinmedi.
Kaan ve Rüya'yı bu bölümde ponçik bir çift yaptım. Sizce :
Ponçik (okuduğunuz bölümdeki gibi) halleri mi ?
Kaba halleri mi ?
Ozanımı da yılan soktu fbkjfkbkk. Bir içim yanmadı değil.
Peki sizce Kader ve Ozan kavgasında kim haklı ?Tabi buna kavga denirse jbjkjk
Bir sonraki bölüm daha eğlenceli olacak, basket maçımız var. Kızlar vs erkekler yapmayı düşünüyorum. Takımınızı şimdiden seçin :)
Oy atmayı unutmayın aşkolar <3
Bir sonraki bölümde görüşmek üzereee...