Karanlıkta Açan Çiçek (#Tamam...

By SemaSuder

969K 51.7K 13.1K

Çiçek Solmaz ince, uzun boylu ama bir o kadar da sert bir kız. Hasta babasına bakmak için küçük bir muhasebe... More

GİRİŞ
KADİR
YARDIM BALOSU
ÇİÇEK
ÇİÇEK-2
KAHVALTI
BLACK in BLACK
İŞ GÖRÜŞMESİ
ÇİÇEK'İN İŞ GÖRÜŞMESİ
RÜYA
RÜYA'NIN GERÇEK YÜZÜ
CASİNO
BALO
BASKIN
İNTİKAM
NİKAH
PARTİ
ÇİÇEK ve KADİR
GÜNAYDIN
ŞİRKET
GEÇMİŞİN HAYALETLERİ
PANTER DÜŞTÜ
HAYATA DÖNÜŞ
EVLENME TEKLİFİ
MİKASA
HASTANE
BARIŞMA
KAVGA
ÇİÇEK VE SIRRI
DÜĞÜN
ÇİÇEK
YENİ KOMŞU
HASTANE
DAVETSİZ MİSAFİR
ENVER VE MANOLYA EVLENİYOR
KARA KALEYE DÖNÜŞ
POLİGON
DÜELLO
FATMA ANA
KADİR'DEN
KADİR'DEN DEVAM
HASTANEYE DÖNÜŞ
SÜRPRİZ
AYSEL ANNE
AYSEL ANNE
DÜĞÜN
TOPLANTI
HASTANE BASKINI
POLİS BASKINI
BALAYI
BALAYINDAN DÖNÜŞ
İLK KAVGA
BÜŞRA
NİŞAN
PATLAMADAN SONRA
EVİM
SORGU
SON
ÖZLENEN AŞK
KAÇAK GELİN
SENİ SEVEBİLİR MİYİM?

YARDIM BALOSU

10.6K 731 337
By SemaSuder

Dün akşam içimde solan çiçeklerim tekrardan hayat bulmuştu. Artık bir işim vardı, Kadir'in elinin uzanamayacağı bir yerde üstelik.

Hızlıca hazırlandım. Siyah etek, ceket takımım ve takımın bej rengi gömleğini giydim. Soğuğa inat stilettolarımı da giyince hazırdım. Saçlarımı sıkı sıkı topuz yaptım, hafifte bir makyaj, görüntümden memnun olunca çantamı aldım tam kapıdan çıkacaktım ki kapı çaldı. Karşısında beni hazır gören Selim çok şaşırdı.

— Sen ne ara hazırlandın?, diye sordu baştan aşağı beni süzerken.

— Baloya gitmiyoruz ya, çabucak hazırlandım işte, dedim gülerek. Beraber apartmandan çıktık ve  son model spor bir arbaya bindik. araba bizim mahalle için fazlaca gösterişliydi. Hoş bence araba her yer için fazlaca gösterişliydi. Siyah Lamborghini'ni batmobil gibi duruyordu.

Oh suyundan da koy. Mahalleli ardımdan davul çalıyordur şimdi. Nesrin Teyze sabah kahvaltısının üzerine çay yanında tatlı olarak beni gömüyordur kesin.

Beraber önce sağlık bakanlığına gittik. Sağlık bakanı zaten bekliyormuş. Odasına aldı sekreteri hemen. Hulki Önder yakından daha bir uzun boylu geldi gözüme. Selim'le tokalaşmadılar direk birbirlerine sarıldılar. Selim beni takdim etti. Hulki Bey elimi öptü. Bizi koltuklara yönlendirdi "Buyrun oturun" diyerek ve "Ne içersiniz?", diye sordu. Birer sade Türk kahvesi istedik ve Selim hemen konuya girdi. Çabuk çabuk yapmak istediklerini anlatırken Hulki Bey araya girdi;

— Selimciğim sakin. Zaten bunları konuşmuştuk seninle telefonda da. Bu kadar heyecan yapma arkadaşım. Her şey hazır sen merak etme, dedi çekmecesinden bir dosya çıkartırken.
Senin herhangi bir vakıf kurmana gerek yok. Hali hazırda var olan bir vakıf üzerinden de işlemleri yapabilirsin, dedi Hulki Bey. Selim hemen atıldı;

— Hulki o zaman çok fazla bürokrasi girer işin içine. Ben rahmetli annem adına bir vakıf kurmak istiyorum. Hastanede onun adını taşıyacak, dedi kararlılıkla.

— Sen bilirsin dostum ben sana çok fazla masraf olmasın diye dedim, dedi Hulki Bey.

— Yok onun parası hazır zaten abi. Annem ölünce kalan miras olduğu gibi bankada duruyor. Zaten ta o zamandan aklımda bu vakfı kurma fikri, dedi Selim samimi bir şekilde.

— Tamam o zaman. Dosyada neler lazım olduğu yazılı zaten. Vakıflar genel müdürlüğünden senin için istettim, dedi Hulki Bey. Selim dosyaya şöyle bir baktı;

— Yalnız Hulki Abi ben hastanenin bir kısmını özel klinik olarak kullanacağım. Ünlü ve estetik yaptırdığını açıklamak istemeyen hastalar için, dedi Selim dosyayı kapatıp.

— Normalinde vakıf hastanelerinde olmaması gereken bir yaklaşım ama sana bir ayrıcalık yapabiliriz. Vakıf merkezi nerede olacak?, diye sordu Hulki Bey.

— Annemin dedemden kalma arsası ve köşkü burada o yüzden vakfı burada kuracağım, dedi yanında getirdiği tapuları gösterirken. Belliki Selim Beyler aileden zengindi.

— Tamam sen tüm evraklarını tamamla, vakıflar genel müdürlüğüne git. Sonrası zaten çabucak hallolur. Bu arada istediğin hastane için eski sahibiyle konuştum, seninle yüz yüze görüşmek istiyor, dedi Hulki Bey. Selim de "Tamam", dedi ve düğmeye basılmış oldu.

Bundan sonrası hızlı geçen bir süreçti. Bu koşturma içersinde yeni yılın geldiğini bile anlamamıştım.

Yeni yıl akşamı güzel yemekler hazırladım ve babamı, Enver'in babası Rasim Amcayı, Annesi Gülizar Teyzeyi, Enver'i, Manolya'yı ve Selim'i bize davet ettim. Hepsi kabul ettiler. En önemlisi o gece Enver hepimizin içinde Manolya'ya evlenme teklifi etti. Manolya'da utana sıkıla kabul etti.

Bunca geçen zamanda ara ara izlendiğimi hissettiğim anlar dışında Kadir ile ilgili hiçbir şey olmadı. Ne aradı ne de sordu. Adamlardan da kimseyi görmedim. Boşanma ile ilgili bir evrakta elime ulaşmadı. O inat ben ondan inat, bu işin sonu acaba nereye varacaktı.

Yılbaşından bir hafta sonra vakfımızın ilk balosu yapılacaktı. Balodan iki gün önce kapım çalındı. Takım elbiseli bir bey bana üç tane kutu uzattı.

— Ben bir şey sipariş etmemiştim, dedim kutulara bakarak.

— Çiçek Solmaz?, dedi adam.

— Evet benim ama...

— Sizin adınıza sipariş verilmiş hanımefendi, dedi ve gitti adam. Yakamoz'un en lüks mağazası Nymphe'dendi kutular. En üstteki kutunun üzerinde bir zarf vardı. Açtım. İçinden çıkan kartta;

"Benim için çok önemli olan vakıf gecesine bana eşlik edip ev sahibeliği yaptığın için küçük bir teşekkür hediyesi. Gelirken bunları giyersen çok sevinirim. Selim" yazıyordu.

Merakla önce büyük kutuyu açtım. İçinden bej rengi üst kısmı kalçanın altına kadar saten, üzeri işlemeli, kolları ve etekleri tül ki muhtemelen yürürken o tüllerden bacaklarım gözükecekti. Kollarında ve boynunda satenin üzerindeki işlemelerden olan bir elbise çıktı. Elbiseye resmen aşık olmuştum, tarzım olmamasına rağmen. Kutulardan birinden kıyafete uygun ayakkabı, diğerinden de çantası çıktı. Kıyafeti koltuğun üzerine bırakıp doğru Selim'e gittim ve kapısını çaldım.

— Niye zahmet ettin Selim. Beni çok utandırdın ve mahçup ettin, dedim boynuna sarılırken.

— Saçmalama Çiçek senin bana yardımların karşısında küçük bir jest. Kabul edip giyersen beni çok memnun edersin, dedi gülümseyerek.

— Normalinde kabul etmezdim ama o gece bizim için çok önemli o yüzden kabul ediyorum. Çok teşekkür ederim düşündüğün için, dedim ve yanağına arkadaşça bir minik buse kondurup koşarak eve geçtim.

Davetiyeler Selim tarafından hazırlanıp yollanmıştı. Kadir'e de davetiye gitmiş olabilirdi ama bunu düşünmemeye çalıştım. Artık benim hayatımda Kadir Kara diye biri yoktu ve hayatıma hiç girmemişti. Ben sadece Enver ve Manolya'yı davet etmiştim geceye.

Selim'e isterse, hastanede bizimle çalışması  için Manolya'yla konuşabileceğimi söyledim ama Selim hastanenin yeni kurulacağını, onların evlenecekleri için paraya ihtiyaçları olduğunu, o yüzden de düzenlerini bozmamız gerektiğini söyledi. Bana da mantıklı geldi.

Kadir'e inat Murat'ı söyledim Selim'e işe alsın diye. Onu da araştırdı ve çok iyi bir doktor olduğunu ama bize çok pahalı geleceğini söyledi. Onun yerine iki tane genel cerrah bulabileceğini söyledi. Sonuç ekiplerini kendisi kurdu. Çoğu Mikasa'da ki daha önce çalıştığı hastaneden tanıdıklarıydı. Neredeyse yabancı olarak bir tek ben vardım içlerinde.

Balonun yapılacağı sabah erkenden kapının zili alacaklı gibi çalmaya başladı. Kapıyı açtım. Karşımda Selim vardı.

— Çiçek ben şimdi berbere gideceğim, seni de kuaföre bırakayım. İşini çabuk hallet çünkü otele geçeceğiz beraber son hazırlıkları kontrol etmeye, dedi.

— Tamam ama kıyafetler, dedim ellerimle içeriyi işaret ederek.

— Topla onları hemen çıkalım, dedi ve gitti. Aldığı elbiseyi, ayakkabıları ve çantayı elbise torbasına aceleyle koyup, üzerimi değiştirdim. Şaşkın Selim hala pijamalarımla olduğumu fark etmemişti.

Zile yine parmağını dayadığında hemen kapıya açtım.

— Tamam basıp duruma şu zile hazırım, dedim elbise torbasını eline tutuştururken. Evin kapısını kilitledim ve apartman kapısından neredeyse koşarak çıktık. Arabaya bindik. Telaşe müdürü Selim;

— Direk otele gidelim. Oranın kuaföründen ve berberinden ikimize de randevu aldım, dedi. Başımı salladım sadece. Yollar boştu Allah'tan hoş dolu olsa ne yazar son model spor Lamborghini'si ile hız değil, sörf yapardı bu sefer.

Otelin önüne gelince arabasını her zamanki gibi valeye teslim etmeyip, kendisi park etti ki otoparkın en ücra ama aydınlık köşesine, yanına araba park edemeyecek şekilde bıraktı. Arabadan eşyalarımızı aldık ve otelin içine girdik. Önce beraber balo salonuna geçtik.

Balo salonuna vakfın adının ve ambleminin olduğu flamalar asılmıştı. Renklerimiz beyaz ve bejdi. Bana gönderdiği elbisenin o yüzden bej rengiydi. Ev sahibesi olduğumu belirtir nitelikte.

Her şeyin düzgün olduğuna inandıktan sonra beraber balo salonundan bir kat daha aşağıya indik. Ben kuaföre o berbere girdi. Önceden tüm programı, saçımı bile düşünmüştü Selim. Sıkı bir topuz yapıldı saçlarım. Makyajım çok doğal ama çarpıcı olmuştu, gözlerim tüm berraklığıyla ortaya çıkmıştı. Topuz yaptıkları saçım boynumun uzunluğunu vurgulamıştı. Kıyafetimi de giyince hazırdım.

Misafirleri karşılamak üzere salonun kapısına geçtim. İçim pır pırdı. Her ne kadar inkar etsem de onu bekliyordum. Bekliyordum, yıkılmadığımı anka kuşu gibi küllerimden yeniden doğduğumu görmesini istiyordum. Ya da çok özlemiştim. Artık burnumda tütüyordu. "Saçmalama kızım ya ne özlemesi bitti gitti o artık önümüzdeki maçlara bakacağız", dedi iç sesim ki ilk defa hak verdim ona. Artık önüme, kendi yoluma bakacaktım. Kadir yoktu, olmamalıydı da.

Konuklar birer ikişer gelmeye başladı. Tüm güler yüzümle herkese "Hoş geldiniz" diyor ve kokteyl salonuna alıyordum. Kokteyl saati bitmek üzereydi ama gelmedi. Demek ki gelmeyecek, diye düşündüm. Yemek için yerlerimize geçmeden önce Selim açılış konuşması yaptı;

"Değerli misafirlerimiz hepiniz bu geceki Beyhan Sağlık Vakfı kuruluş yemeğine hoş geldiniz. Annemi kaybettiğimden beri en büyük hayalimdi bu vakfı kurmak. Şimdi sizinde desteklerinizle vakfımızın bir de hastanesi olacak. Hepinize katıldığınız ve katkılarınız için çok teşekkür ederim. Tekrar hoş geldiniz. Afiyet olsun", dedi alkışlar arasında kürsüden indi.

Sonra yemek başladı. Yemeğin ardından beni elimden tuttu ve piste çıkarttı. Ben Vals yapacağız diye gayet rahat piste çıktım ama çalan müzik vals müziği değil bir tangoydu.

Günlerdir beraber olduğumuz için yemeklerde hatta kahvaltılarda da hep beraberdik. Tabii geçmişten de sohbet ettik, sadece iş konuşmadık. Dansçı olduğumu, tüm dansları bildiğimi ama özellikle tangoyu çok sevdiğimi anlatmıştım.

Tango pozisyonumuzu aldık ve sanki yıllardır partnermişçesine, sayısız prova yapmışçasına uyum içinde tango yapmaya başladık. Salon sanırım büyülenmiş gibi bizi seyrediyordu. Elbiseyi özellikle seçtiğini anladım. Kafasında bu sürprizi planlamıştı. Bacağımı dizine doladığım pozisyonda sırtımda bir ürperti hissettim ama dansa devam ettim. Dikkatim biraz dağılmıştı. Allah'tan Selim iyi bir dansçıydı da beni güzel idare etti.

Dans bitti selamları verdik ve onunla göz göze geldim. Yaklaşık iki aydır görmüyordum. Kadir Kara olarak karşımdaydı. Lenslere rağmen gözlerinden çıkan ateşi görebiliyordum. İçim titredi, bu vücuduma sirayet etti. Selim'le hala el eleydik.

— Üşüdün mü?, diye sordu Selim bana dönüp.

— Yok hayır. Dans edince heyecanlandım sanırım, dedim titreyen bir sesle.

— Gerçekten çok güzel dans ediyorsun, dedi elime minik bir öpücük kondururken. Ben fırtına yanıma gelir dedim ama onun yerine yanında getirdiği hatunun beline sarılıp yerine geçip oturdu.

Vakıf yararına çekiliş yapılacaktı. Birde açık arttırma vardı. Ben açık arttırma ödülünün ne ne olduğu bilmiyordum. Çekiliş için biletleri sattım. Onların olduğu tarafa başka birisini yönlendirdim bilet satması için. Kendim gidemedim, gözüm yemedi.

Çekilişin ödülleri ufak tefek hediyelerdi. Çift kişilik akşam yemeği, spa masajı, kalem seti falan ama bilet fiyatları oldukça yüksekti. Çekiliş yapıldı, hediyeler sahiplerini buldu ve açık arttırma için Selim kürsüye çıktı.

— Bu gecenin büyük ödülüde benim sevgili hanımlar beyler, dedi gülümseyerek. Açık arttırmada kazanan benimle az önceki dansı tekrar edecek, dedi. Salondan kahkahalar yükseldi. Birisi yerinden kalkmadan;

— Seninle değil Selim partnerinle olursa ben açık arttırmaya girerim, dedi. Kürsüde Selim'in yanında duruyordum, yine yeniden Şeytan dürttü bu sefer karşı koymadım;

— Neden olmasın, dedim kürsü mikrofonuna yanaşıp,
Bu vakıf hastanesi yetimhanede kalan çocuklara da, sokakta ki evsizlere de ücretsiz bakacak. O yüzden bu kutsal amaç için bir dansa hayır demem, dedim. Başımı kürsüden kaldırdığımda artık gözleri simsiyah, akları kıpkırmızı bakan bir Kadir vardı karşımda. Elini masaya hırsla bastırmış, sırtını kırmak istercesine sandalyeye dayamış, yüzüme bakıyordu. Umursamaz bir tavırla yüzüne baktım ve kenara çekildim.

— Eh madem öyle açık arttırmayı yirmi bin ile açıyorum, dedi Selim. İlk teklifi veren kişi elini kaldırdı ve "20 bin" dedi bir başkası el kaldırdı "25 bin" dedi. Bir "30 bin" dedi en son bir ses "Bir milyon", dedi. Salondan bir uğultu yükseldi. Selim şaşkın sesin sahibine baktı. Toparlandı;

— Bir milyon var mı arttıran. Satıyorum, satıyorum saaaattım, dedi ve salondan kocaman bir alkış yükseldi. Kadir yerinden kalktı ceketini ilikledi, elindeki çeki Selim'e uzattı ve benim elimi tutup piste götürdü.

— Demek f.h.ş.lik yaparak para kazanmaya başladın ha, dedi alayla pozisyonumuzu aldığımızda.

— Kara ağzını topla yoksa bir müddet ağzınla değil başka yerlerinle konuşup, yemek yiyeceksin, dedim hırsla.

— Yalan mı kızım az önce bir milyona kendini bana sattın. Buna akşam yatakta dahildir herhalde, dedi sert bir şekilde beni bırakırken. Bacağımı dizine doladığımda;

— Avucunu yalarsın Kara. Gördüğün, göreceğin, bana dokunabileceğin son an bu. Bundan sonra bana anca uzaktan bakarsın, dedim beni kaldırıp sola doğru önüne alıp yürürken;

— Unutma Çiçek hala benim karımsın ve hala benim soyadımı taşıyorsun. Haline, hareketlerine dikkat et. Burada bulunan insanların neredeyse tamamı bizim düğünümüzde vardı, dedi dişlerinin arasından. Şimdi yüzü yüze bakıyorduk.

Benim karşısında ezilip büzülmemi beklemişti ama daha çok beklerdi. Ona bu kadar yakın olmaktan dolayı midemde uçuşan kelebeklere inat dimdik durdum karşısında. Sonra da kolumu kaldırdım elimi ensesine koydum;

— Hani şu beni nikah masasında reddettiğin düğün öyle değil mi Kara? Geçti Bor'un pazarı geçmiş olsun, sen o treni kaçırdın, dedim alayla ve devam ettim.
Artık benimle dans edebilmek için bir milyon vermen gerekiyor Kara. Ben senin karın değilim, olmadım, asla da olmayacağım, dedim ve biten müzikle beraber selam verdim. Elimi tuttu öperken;

— Asla asla deme karıcığım. Sen benimsin ve hep öyle kalacaksın. Daha önce de dediğim gibi ne Enver'e ne de bu doktora güvenme. Burası Yakamoz benim şehrim. Bir bakmışsınız bir gün kapının önüne konmuşsunuz, hastanenizin kapısına kilit vurulmuş, dedi gözlerime bakarken. Yutkundum. Tutkunun ve aşkın dansı tangoyu nefret ve öfkeyle yapmıştım ama beni bıraktığı noktada üşümeye başlamıştım bile. Ardından pistte kala kaldım. Selim yanıma geldi;

— Çiçek çok teşekkür ederim. Benim için bunun anlamı çok büyük, dedi ve normal bir müzikle dans etmeye başladık. Aklım az önce Kadir'in söylediklerinde, Selim'e ayak uydurmaya çalışıyordum ki Kadir yanındaki hatunla kalktı ve kapıya doğru gitti. Muhtemelen hatunu Kara Kaleye götürecekti elbisenin hakkını vermek için.

Onlar gidince Selim'den izin alıp tuvalete doğru hızlı adımlarla gitmeye başladım. Manolya peşimden geldi, beni tenha bir köşeye götürdü;

— İyi misin Çiçek. İstersen Enver hemen gelip bizi eve götürebilir, dedi telefonunu göstererek. Başımla olur işareti yaptım çünkü nefes alamıyordum.

Beni en çok ne etkilemişti bilemiyordum. Konuşmalarımız mı? Onunla uzun süredir yakın olmadığım kadar yakın olmak mı? Yoksa başka bir kadınla eve gitmesi mi? Hiç bilemiyordum. O an için tek bildiğim kalbimin buz tuttuğu, vücudumunsa alev alev yandığıydı. Ben bu adamın büyüsünden nasıl kurtulacaktım acaba?...

Kadir ve Çiçek yaklaşık iki ay sonunda karşılaştılar. Sert bir çatışma oldu. Bakalım bundan sonra nerede ve nasıl karşılaşacaklar?
Tabii bir de Çiçek'in federal olduğunu Kadir ne zaman ne şekilde öğrenecek?
Bu ve daha fazlası bir sonraki bölümde bizlerle olacak...

Beğendiğinizi umarım...
Sevgiyle kalın...❤️

Çiçek'in kıyafeti...

Continue Reading

You'll Also Like

255K 10.3K 29
''Sahte Karısı olmanı istiyor. Numaracıktan. Yani... Bir evcilik oyunu gibi düşün bunu.'' Çalıştığınız ajansın yetkilisinden böyle bir teklif duysayd...
SIR By Aybüke Çilingir

Mystery / Thriller

3K 1.5K 16
Gerçeklerim aydınlığa kavuşmayı beklerken benim ise karanlığı ayırt etmem gerekiyordu. Öyle çıkmaz bir yolun ortasındaydım ki yolların birbirinden hi...
2.7M 111K 42
© Bütün hakları saklıdır Bir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu? İLK'İM DEĞİLDİN SON'UM OLDUN!..
2M 22.2K 10
Eski bir köy kurgusudur. İnsanların bilinçsiz ve cahil olduğu "dönem" kurgusu olduğunu unutmadan okumanızı rica ediyorum. Bu bir kitap, gerçek hayata...