Acı Sevda(Tutkun Serisi-2-)

By ayseyda2322

657K 19.7K 4K

Tutkun Serisi'nin 2. Kitabıdır ve farklı karakterlerin hikayesini anlatıyor. Cayır cayır yanıyorduk ikimiz... More

TANITIM
1-AŞKIN PENÇESİNDE
2-UTANÇ
3-ÇARPIŞMA
4-TATLI SEVDAM
5-ÖZLEMİŞİM
6-KISKANÇLIK
7-ÇİÇEK KOKULU
8-TARTIŞMA
9-HAYAL KIRIKLIĞI
10-ACI SEVDA
11-KIYAMET
Kitap Tanıtımı(Bakın Lütfen!)
12-VAZGEÇ
13-İLK DANSIMIZ
14-DİĞER YARIM
15-MEFTUN
16-RÜYA TATİLİ
17-KARANLIK
18-İTİRAF
19-CEZA
20-VURGUN
21-SÖZ
23-TUTKUN
24-HATA
25-KÜL
26-KALP KASILMASI
27-ÇİL
28-AYRILIK
29-CAN KIRIKLARI
30-YAS
31-YANLIŞ
32-KALBİMDEKİ AĞRI
33-KALBİMDEN VAZGEÇMEK
34-GİTME
Duyuru!
35-KALBİMDEKİ ACI
36-KORKU
37-MİLAT
38-YANGINIM
Kitap Önerisi!
39-GEL HAYALİM
40-DAĞ EVİ|İLK ÖPÜCÜK
41-KIZIL CENNET
42-YÜZLEŞME
43-KIRIK İHTİMAL
44-MAVİ TUTKU
45-MUCİZE

22-YANIK HİSLER

26.3K 463 32
By ayseyda2322

Lütfen bölümü yorumlayın olur mu?

Oy vermeyi de unutmayın..

#Sena Şener - Teni tenime

Keyifli okumalar güzelliklerim. ♥️

¦~YANIK HİSLER

Günçiçek

"Asaf, artık gözlerimi açabilir miyim?" diye sabırsız bir sesle sordum.

"Daha değil," cevabını aldığımda ise ofladım.

Asaf beni omuzlarımdan kavramış yürütürken, "Az kaldı, sabret," dedi.

"Peki," dedim.

En sonunda durduğumuzda rahat bir nefes verdim.

"Şimdi açabilirsin," dediğinde gülümseyerek gözlerimi araladım.

O kadar uzun süre gözlerim kapalı kalınca bir kaç kez kırpıştırmak zorunda kaldım. Görüşüm netleştiğinde ise kalakaldım. Etrafı şaşkın gözlerle süzerken, "Neden buraya geldik?" diye anlamayarak sordum.

Asaf ise doğruca mavilerini mavilerime saplamış bakarken,"Hem burası kime ait?" diye de sordum ama ondan herhangi bir cevap alamadım. Yalnızca bana bakıyordu. Hem de nefesimi kesecek şekilde güzel gözlerle..

Bende bu bakışlar karşısında utanarak, hem de bana cevap vermeyeceğini bildiğimden ona arkamı dönerek hayranlıkla güzel ve geniş daireyi incelemeye koyuldum. Neden bu evde olduğumuzu anlamaya çalışıyordum. Asaf beni neden buraya getirmişti çözemedim doğrusu.

Evin içini gezmeye koyuldum. Salon ağırlıklı olarak bej ve krem renkli eşyalarla donatılmıştı. Karşılıklı iki koltuğun ortasına cam bir masa yerleştirilmişti. Hemen karşılarında ise büyük plazma bir televizyon ünitesi vardı. Adımlarım boydan boya pencerenin bulunduğu kısma doğru kendiliğinden yöneldi. Pencerenin önüne iki berjer karşılıklı koyulmuştu. Bakışlarımı resmen ayağımın altında kalan İstanbul sokaklarına çevirdim. Kaçıncı katta olduğumuzu bilmiyordum fakat resmen İstanbul ayaklarımın altındaydı. Bu daireye bayılmıştım ama hala anlayamıyorum, biz ne için geldik buraya?

O sıra adım sesleri tam arkamdan gelmeye başladı. Bir zaman sonra güçlü kolu belime sarındı. Seve seve sırtımı sert göğsüne yasladım.

"Ev nasıl?"

"Güzel. Hatta oldukça güzel," yanıtını verdim.

Yüzü saçlarımın arasına gömüldü. Gözlerimi kapadım. "Beğenmene sevindim çünkü burası artık bize ait," dediğinde şoka uğradım.

Gözlerim hızla geri açılırken başımı yana çevirip gözlerine baktım. "Şaka yapıyorsun?" dedim inanamayarak.

Asaf yavaşça gülümsedi. "Şaka değil, gerçek.." diye fısıldadı.

Kollarında ona doğru döndüm." A-ama neden? "

Belimdeki kolunu sıkılaştırdı. Bana doğru eğilirken merakla ona baktım. Yakışıklı yüzü tam yüzümün önündeydi." Neden mi? Çünkü sen ve ben ilerde bu evde kalacağız," deyince kaşlarım düşünceli bir şekilde çatıldı. Asaf gözlerini devirdi.

"Anlasana be kızım bize ev tuttum işte. Sen ve ben evlendikten sonra burada yaşayacağız."

O an nefes almayı unutmuş olabilirim. Beynim tüm fonksiyonlarını kaybederken adeta bedenime kal gelmişti. Ben az önce yanlış duymuş olmalıydım.

"Günçiçek?"

Onu duyuyordum ama ne yazık ki herhangi bir tepki veremiyordum. Bir daha adımı seslendi. "Günçiçek, kendine gel korkutuyorsun beni!" diyerek bir elini yanağıma çıkarıp okşadı. "Güzelim.."

"A-Asaf," diye kekekedim. "Ben az önce..az önce doğru duydum değil mi?" dedim safça.

"Evet, şaşkın doğru duydun?" dedi keyifli bir ses tonuyla.

Şaşkınlıkla gülümserken hala duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Evlenmek.. Biz evlenecek miydik?

Kollarımı kaldırıp yavaşça Asaf'ın boynuna doladım.

"Biz evlendiğimizde mi?" dedim kısıkça.

Asaf başını salladı. Sıcak nefesi yüzümü yalayıp geçtiğinde, "Evlendiğimizde.." diye fısıldadı.

Mutlulukla gülümserken bir anda parmak uçlarımda yükselip dudaklarımı kan kırmızısı dudaklarına kapattım. Dudaklarımı uzunca bastırıp geri çekildim. Gözlerine hayranlıkla ve saf bir mutlulukla baktım. Asaf dudaklarını yaladı. Kanım ısındı. " Sadece bu kadarcık mı?" dediğinde kıkırdadım.

Bir daha dudaklarımı dudaklarına bastırdım. İkimizden de bir gülücük firar etti. Dolgun dudaklarına gülerek ardarda öpücük bıraktım. O sıra ayağıma bir şey süründü. Ufak bir çığlık atarken bakışlarım yere kaydı. Ağzım kocaman aralandı.

"Bu da ne?" diyerek kollarımı Asaf'tan ayırdım ve yere eğildim.

Golden cins köpeğin başını okşarken,"Sende nereden çıktın böyle?" diye kısıkça söylendim.

Asaf'ın da yere çöktüğünü farkettim. Ona merakla baktım. "Seni yeni dostumuzla tanıştırmayı unuttum," dedi.

"Nasıl yani?" dedim heyecanla.

Asaf sevimli köpeğin çenesini okşayarak kaşıdı. "O da bizimle bu evde yaşayacak," deyince sevincim ikiye katlandı.

Ben köpekleri çok severdim ve Asaf bunu çok iyi biliyordu. Bir ara birini sahiplenmeyi bile düşünmüştüm fakat annem izin vermemişti. Asaf'ın gözlerinin içine hayranlıkla ve aşkla baktım.

" Sen çok güzel bir adamsın.. "dedim, yoğunlukla kısıklaşan sesimle.

Asaf ise bana yalnızca gülümsedi ve benim de o an içim gitti.

🌸

Asaf'ın geniş sırtına gözümü dikmiş onu süzerken o da bizim için yemek hazırlamakla uğraşıyordu. Gerilen kürek kemiklerine baktığımda kanımın damarlarımda gitgide ısındığını hissedebiliyordum. Yanağımın iç kısmını sertçe dişledim. Rahat çalışmak adına tişörtünü çıkarmıştı ve bana şu an oldukça hoş bir manzara sunuyordu.

Bu adam benimdi değil mi? Çünkü inanması çok güçtü. İlahi bir güzelliğe sahipti ve onu izlerken varlığından şüphe ediyordum kimi zaman.

"Çek o delici bakışlarını benden!" diye söylenince irkildim.

Şaşkınlıkla kıkırdarken,"Neden çekeyim ki, manzara bu kadar hoşken haksızlık olmaz mı sencede? " diye kısıkça söylendim.

Şu an bu sözleri ben söylüyor olamazdım. Gerçekten bu adam benim kimyamla feci oynuyordu. Gitgide edepsizleşiyordum.

Asaf omzunun gerisinden bana kısık gözlerle baktı. Dudaklarımı birbirine bastırdım.

" Sen var ya.. "diye mırıldanıp önüne geri döndü.

Alt dudağımı dişimle sıyırdım. Biraz onunla uğraşsam ne olurdu ki?

Sessiz ve oldukça yavaş adımlarla yanına vardıktan sonra kollarımı ince ama kaslı beline sardım.

" Günçiçek senin amacın ne? "dediğinde yüzümü sırtının ortasına gömdüm.

Dudaklarımı sırtına sürterken bedeni gerildi.

Sertçe yutkunduğunu işittim. Benim de boğazım kupkuru kesilmişti. Bedeninin sıcaklığını tüm hücrelerimde hissederken baştan ayağa ürperdim. Sıcaklığı tenimi uyuşturuyordu. Dayanamayıp dudaklarımı çıplak sırtında gezdirmeye başladım. Planlı bir şey değildi, yalnızca içimden gelmişti. Dudaklarımda, tenim gibi uyuşmuştu. Asaf'ın nefesinin ıslık tarzında dudaklarından döküldüğünü işittim.

"Kızım dudaklarınla beni taciz etmeyi kes, işimi yapamıyorum!" diye boğuk bir sesle söylendi ama onu umursamadım.

Belindeki ellerimi bedeninden sürterek yukarılara çıkardım ve sert göğsüne yerleştirdim. Yanağımı sırtına yasladım. Asaf kaskatı bir halde kollarımda hareketsiz dururken bende huzurla ona sarılmanın keyfini çıkardım.

"O kadar huzurluyum ki yanında, anlatamam Asaf," diye mayışmış bir sesle mırıldandım. "Hep böyle kalalım mı?" dedim çocukça.

Güldüğünü bedeninin hareket etmesiyle anladım. Bir anda kendimi tezgahla onun arasında bulurken nefesim kesildi. Öyle aniydi ki çığlık bile atamadım. Ellerim gevşekçe göğsünde asılı kalırken onun da elleri belime gitti.

Dudakları varla yok arası kıvrılmıştı. "Benim bir itirazım yok. Sana böyle bir ömür sarılı kalabilirim."

Ona hafifçe gülümsedim. Beni biraz daha kıskacı altına alırken kalçam iyice tezgahla bütünleşti. Sertçe yutkundum. Sert bedeni üzerime yıkılınca bir elim göğsünden yukarıya ahenkle kayarak ensesine yerleşti. Asaf başını bana doğru eğerken bende biraz daha ona doğru yükseldim.

Dudaklarımız büyük bir hızla birleşmeden hemen önce konuştu.

"Sana bir ömür tutuklu kalacağım."

(+18)

Asaf'ın sıkı ve dolgun dudakları dudaklarımın üzerinde hükmünü sürdürürken ensesini sertçe ovaladım.

Belimdeki eli tenimi sıktı. Ağzımı daha hevesle araladığım vakit dillerimiz birbiriyle kaynaştı. Ağzımın içine yayılan tadı öyle muhteşemdi ki adeta beni sarhoş etmişti.

İki dakikada çıra misali tutuşmuştuk.

Bu nasıl oldu anlayamamıştım. Aramızdaki çekim kuvveti fazlaydı. Buna şimdi daha da emin olmuştum.

Etrafımıza çöken yoğun sis bulutları bizi bu ana acımasızca hapsetmişti. Mantık tamamen kapı dışarı edilmiş yanık hislerle baş başa kalmıştık. Ensesindeki elim saçlarına kayarken onun da belimdeki eli kalçama kaydı. Kalçamı avuçları arasında ezerken sanki avuçlarında elektrik akımı taşıyormuş gibi irkilerek ona doğru sıçradım ve tek beden halini aldık. Sert ve ihtişamlı vücudunun her karesini kendi bedenimde rahatlıkla hissedebiliyordum. Göbeğime yaslanan sertliği yumuşak bedenime batarken kanımın damarlarımda fokurdadığına şahit oldum. Aklımızı kaçırmış gibi hararetli bir öpüşmenin içinde kaybolmuştuk. Asaf dudaklarımı içine çekercesine emerken kalbim göğsümü tekmeledi. Yerine sığmaz oldu.

Bu yanık hisler bizi yakıp kül etti. Darmaduman olduk.

Alt dudağımı sivri dişleri arasına kıstırıp acımasızca ısırıp kendine doğru çekiştirip bıraktı. Nefes nefese benden ayrılırken sertçe yutkundu. Hemen ardından bende yutkundum. Gözlerimi hala daha açamamıştım. Bu yoğunlukla açamıyordum ki. Nefeslerimiz birbirine karışırken gözlerimi en sonunda kırpıştırarak araladım. Çenemi kaldırıp ona baktığımda nefesim ciğerlerimi yakar oldu.

Bana öyle yoğun bakıyordu ki gözlerinde kayboldum. Kayboldum ama yine onda kendimi buldum.

Bir eli yanağım ve boynum arasında bir yere usulca yerleşti. Yanan tenimi okşarken gözlerimi gözlerine hapsettim. Orada alev alev yanan bir beni gördüm. Onun için yanıyordum..

Gözleri okyanusum olan adamın gözlerinde idam ediliyordum.

"Bunu yapmak istediğine emin misin?" dedi boğuk ve kısık sesle.

Bu soru anlık beni duraksattı. Emin değildim..ama onu seviyordum. Kahretsin ki ona ihtiyaç duyuyordum. Bu yeni tanıştığım hisler beni çılgına çevirmişti. Sanki o tenime dokunmasa solacak bir gül gibiydim. Bana dokunmazsa şayet ölebilirdim.

Sertçe yutkunurken sızım sızım sızlayan dudaklarımı araladım.

"Eminim," diye fısıldadım.

Asaf bir süre gözlerimin içine bakıp sözlerimi kafasında tarttı. Kabarmış ve aynı zamanda kızarmış dudakları usulca yukarı kıvrıldı. Gözlerimi yavaşça dudaklarına düşürdüm. İçimde onu yeniden öpme isteği uyandı.

Bu sefer hiç düşünmeden ben onun dudaklarına atıldım. Eğer yanacaksam sevdiğim adamla yanmaya hazırdım. Asaf bu ani saldırımla birlikte afallasa da kısa sürede kendine gelip bana karşılık vermeye başlamıştı.

Islak dili bir kez daha ağzımın içine sızdığında beni bacaklarımdan kavramış ve tezgahın üzerine oturtmuştu.


Asaf bir anlık ayrılma sonucu tişörtümü tek hamlede başımdan çekip çıkarmış sonrasın da ise sutyenimle kaldığım için utanmama fırsat tanımadan hemen iki bacak arama yerleşip dudaklarımı çıldırmış gibi öpmeye devam etmişti. Bir elim hoyratça saçlarında dolaşırken diğer elim omuz başına çıkmıştı. Tırnaklarımı teninde gezdirdiğimde ağzı ağzımdayken inledi. Bu beni de inletti. Bacaklarımı kalçalarına dolayıp onu daha da kendime çektim. Ve bu yaptığım hamleyle birlikte Asaf'ın sertliği orama dayandı. Bu ikimizin de gerilmesine yol açtı.

İki elim sert göğsüne dayandı. O sıra Asaf'ın ıslak ve sıcak dudakları dudaklarımdan ayrıldı. Öperek çeneme kadar indi. Başımı geriye attığımda ellerim vücudundan aşağıya kaydı. Asaf sesli ve ıslak bir şekilde boynumu öperek gerdanıma inerken bende elimi sıra sıra dizili karın kaslarında gezdirdim. Asaf'ın dokunuşumla kasları elimin altında dalgalandı. Bu inanılmaz bir şeydi. İçimi titretti. Asaf köprücük kemiğimi dudakları arasına alıp emince ellerimi ondan çektim ve arkaya atıp iki yandan tezgahın üzerine yerleştirdim. Başımı tamamen geriye atmıştım. Boyun kaslarım sızım sızım sızlasada umursamadım.

Asaf'ın dudakları göğüs olduğuma kaydı. Dudakları yerini burnunun ucuna devretti. Önce kokumu seslice içine çekti.

"Beni deli ediyorsun."

Hızlı soluklar alırken, "Asaf," diye fısıldadım.

"Neden bu kadar güzel olmak zorundasın, neden bu kadar aklımı başımdan almak zorundasın."

Tenime doğru fısıldadığı sözlerle baştan ayağa titredim.

Bir anda dudaklarını göğsümün ortasına yerleştirip koklayarak öptü. "Günçiçeğim.." dedi boğuk boğuk.

Erimiştim. O böyle deyince ben erimiştim. Elleri göğsümün orta yerinden başlayarak aşağıya inerken doğrulup ellerimi omuzlarına çıkardım. Gözlerimi kısık bir şekilde aralayıp ona baktım. Gözleri şehvetle yanıp sönüyorken eli pantolonumun kıyılarında dolaşıyordu. Parmağını karnımın alt bölgesinde gezdirince içime bolca bir nefes çektim. Dudakları kulağıma sürtündü.

"Kendimi ne kadar zor tutuyorum bilemezsin."

Fısıltısı kanıma karışıp beni anında zehirledi. Eğilip boynuma ıslak ve derin bir öpücük bıraktı.

Ondan sonra tamamen kendimizi tutkunun sıcak ama günahkar kollarına bırakmıştık. Asaf tek hamlede sutyenimin kopçasını açtı. Askılar cansızca omuzlarımdan düşerken,"Bizi öyle dağıtacağım ki, ikimiz de yanacağız sevgilim, ikimiz de.." dedi. Sesi şehvetle kısılmış ve titremişti.

Çıplak göğüslerim karşısına açık bir büfe misali serilirken utançla dolup taştım. Asaf'ın delici bakışları dolgun göğüslerimdeydi. Tenim hafif hafif ürperirken Asaf eğilip göğüs ucumu dişledi." Ah! "

Başım geriye doğru düştü. Kızıl saçlarım belime bir kamçı misali çarptı.

Asaf'ın işbilir dudakları göğüs ucumu kana kana emerken gözlerim kaydı. Başımda binlerce yıldız dans etti. Resmen ağzı cehennemdi ve göğüs ucumu ateşe verip yanmasına neden oldu. Kesik kesik inlerken elimi başının arkasına atıp ona sıkıca tutundum. Şu an içinde bulunduğum ortam fazla erotikti. Dudaklarının çıkardığı sesler fazla edepsizdi. Asaf çıplak belimi okşayıp bana sürtününce nefesim soluk boruma tıkandı.

Sıcak kollarında bedenim yüksek voltaj verilmiş gibi tir tir titrerken Asaf göğsümü çekiştirip bıraktı.

"O kadar muhteşem ki!" diye hırladı.

Ağzı diğer göğsüme kapanınca boğukça inledim. Ona da aynı tatlı işkenceyi uygularken iç güdüsel olarak ona sürtündüm. Kaya gibi sertleşmişti. Alt dudağımı ısırdım. Asaf bu yaptığımla beraber göğüs ucum ağzındayken boğazdan hırıldadı. Dişleri, sertleşmiş göğüs ucumu ısırırken nefes nefese ve çığlık çığlığa,"Asaf!" dedim.

Aklımı yitirmek üzereydim. Hem anlamadığım bir şekilde kadınlığım bir nabız gibi atmaya, zonklamaya başladı. Hem de içimde gür şelaleler dalgalandı, taştı.

Asaf beni duymazdan gelerek çıldırmış gibi göğsümü emerken bir eli boşta kalan göğsüme kapandı. Boğulur gibi bir ses çıkardım. Hassaslaşan ve sertleşen göğüs ucum avuç içine battı.

Sertliği yine bana sürtündü. Hafif çığlık atar gibi oldum. Önündeki kabarıklık bariz bir şekilde büyümekteydi ve bu yanağımın içini sertçe ısırmama yol açtı. Ağzımda metalik tadın yayıldığını hissettim fakat umursayacak kadar kendimde değildim.

"Banyodayken öyle zor tuttum ki kendimi Günçiçek. Tenini tenimde hissetmek.. Aklımı başımdan alıp götürdü. Bir an için içimdeki o canavarın serbest kalacağını düşündüm," dedi anlık benden ayrılırken.

Başını kaldırıp bana baktı. Bende ona baktım.

"Senin için çıldıran bir yanımı zor zaptettim."

Elleri yüzümü avuçladı. "Ama şimdi.. Şimdi daha beter durumdayım," deyip derin bir nefes aldı.

"Bana dur demelisin yoksa duramayacağım," dediğinde alnımı alnına yasladım.

Gözlerimi kapadım. "Durmalıyız," diye fısıldadım.

Asaf terden sırılsıklam olmuş alnını en az onun kadar terden sırılsıklam olmuş alnıma sürttü.

"Evet güzelim, durmalıyız.."

(-18)

Mutfakta yalnızca nefes seslerimiz yankı uyandırırken bir süre o şekilde kaldık. Nefeslerimiz yeni düzene binerken Asaf alnını alnımdan çekti. Gözlerimi aralayıp ona utançla baktım. Demin olanlar akıl dışıydı. Nasıl kendimizi bu denli kaybedebildik aklım almıyordu. Aramızdaki bu şey çok yoğundu. Bizi alt üst ediyordu.

Terli saçlarımı geriye doğru tarayarak okşadıktan sonra alnıma şefkat dolu bir öpücük bıraktı. Hala hafifçe titremeye devam ediyordum. Tenim tatlı tatlı ürperiyordu.

Asaf birden kendini geri çekip mutfaktan çıkınca bir kolumu göğüslerimin üzerine siper edip tezgahtan indim. Utançla dudaklarımı kemirirken bir daha Asaf'ın yüzüne bakamayacağımı düşünüyordum. Asaf gittiği gibi geri gelirken bakışlarımı ayak uçlarıma düşürdüm. Ona bakamazdım. Utançtan ölüyordum. Halbuki demin ne istekle ona karşılık veriyordum. O sis bulutları yayılınca demek ki büyü de bozulmuştu. Bu yüzden bu kadar utanç duyuyordum.

Asaf tam karşımda dikildi.

"Kollarını kaldır güzelim," dedi şefkatle.

Dediğini yerine getirirken zorlanmıştım. Başımdan aşağı kendi tişörtünü geçirip bana giydirdi. Çıplaklığım gizlenirken ona minnet duydum.

"Gel buraya!" diyerek bir anda beni kolları arasına çekip hapsetti. Yüzümü terli göğsüne gömdüm. Başımın üzerinden öptü.

"Utangaç şirin!" dedi muzipçe.

"Hiçte bile!" diye huysuzlandım.

"Ya ya bende inandım," deyip güldü.

Ter ile karışmış okyanus kokusunu bolca içime çektim. Bu adam tabiri caizse az önce beni cayır cayır yakmıştı. Kendime gelmem uzun sürecek gibi görünüyordu.

Bölüm sonu🌸

Felaket derecede güzel bölümdü hadi itiraf edin😅😅

Ay kendilerini nasıl kaybettiler ama🙊

Alev aldı mı hep buralar🔥🔥

Neyseeee lütfen satır aralarına bol yorumlar bırakın. Hiç bırakmıyorsunuz üzülüyorum sonra. Hadi üzmeyin beni yorum yapın azcık.

Asaf ve Günçiçek aşkı epey tutkulu bir hale geliyor bakalım neler olacak?

Bana buradan ulaşabilirsiniz.

İg, ayseenurayydinhikayeleri

SEVİLİYORSUNUZ ♥️

Continue Reading

You'll Also Like

158K 10.6K 19
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
1.7M 100K 61
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
5.9M 193K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
819K 53.2K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...