Karanlıkta Açan Çiçek (#Tamam...

By SemaSuder

973K 52K 13.1K

Çiçek Solmaz ince, uzun boylu ama bir o kadar da sert bir kız. Hasta babasına bakmak için küçük bir muhasebe... More

GİRİŞ
KADİR
YARDIM BALOSU
ÇİÇEK
ÇİÇEK-2
KAHVALTI
BLACK in BLACK
İŞ GÖRÜŞMESİ
ÇİÇEK'İN İŞ GÖRÜŞMESİ
RÜYA'NIN GERÇEK YÜZÜ
CASİNO
BALO
BASKIN
İNTİKAM
NİKAH
PARTİ
ÇİÇEK ve KADİR
GÜNAYDIN
ŞİRKET
GEÇMİŞİN HAYALETLERİ
PANTER DÜŞTÜ
HAYATA DÖNÜŞ
EVLENME TEKLİFİ
MİKASA
HASTANE
BARIŞMA
KAVGA
ÇİÇEK VE SIRRI
DÜĞÜN
ÇİÇEK
YENİ KOMŞU
YARDIM BALOSU
HASTANE
DAVETSİZ MİSAFİR
ENVER VE MANOLYA EVLENİYOR
KARA KALEYE DÖNÜŞ
POLİGON
DÜELLO
FATMA ANA
KADİR'DEN
KADİR'DEN DEVAM
HASTANEYE DÖNÜŞ
SÜRPRİZ
AYSEL ANNE
AYSEL ANNE
DÜĞÜN
TOPLANTI
HASTANE BASKINI
POLİS BASKINI
BALAYI
BALAYINDAN DÖNÜŞ
İLK KAVGA
BÜŞRA
NİŞAN
PATLAMADAN SONRA
EVİM
SORGU
SON
ÖZLENEN AŞK
KAÇAK GELİN
SENİ SEVEBİLİR MİYİM?

RÜYA

20.2K 1K 300
By SemaSuder

Çiçek işini hallettikten sonra onu Rafet'e devredip odasını hazırlatmaya gönderdim.

Evin bahçe katında üç tane misafir odası vardı. Bu bölüm diğerlerinden ayrıydı. Evet ev tam bir kale nereden nereye, kaç koridor çizen mimarın, yapan mühendisin bile yaparken kafası kaçmış babam öyle derdi hep. Çünkü evin projesi çizilirken babam hep müdahale etmiş ve eklemeler yaptırmış.

Çiçek'e verdiğim odaların özelliği üçünün aynı yere açılan kendi minik bahçesinin olması. Ayrıca evin diğer bölümlerinden bağımsız olması. O bölümü ona tahsis etmeye karar vermiştim. Birisi yatak odası, birisi çalışma odası son oda da oturma odası şeklinde döşenecekti.

Kış bahçesine baktığı için yaz kış yeşil bir manzarası vardı oranın. Lükstürümlerle çevrili kendi bahçesi odaların dışardan görülmesini engellerken önünde ki kış bahçesi de ona güzel bir manzara sağlıyordu.

Kış bahçemiz özeldi. Aysel Annenin isteğiyle nerdeyse yarım futbol sahası kadar bir bölüm kış bahçesine çevrilmişti. Evden cam bir geçitle giriliyordu içine.

Kelebekler ve çeşitli tropikal ağaçlar vardı içinde. Ayrı bir bölümünde de meyve ağaçları ve bunların arasında salık gezen muhabbet kuşları vardı.

Asım Baba özel bir bahçıvan tutmuştu bakımı için. Özel eğitimliydi. Müştemilatta diğer korumalarla kalıyordu. O hastalanınca yerine yeni bir bahçıvan getirttim yurtdışından. Aslında niyetim kış bahçesini tamamen kaldırmaktı ama Aysel Anne öyle bir şey yaparsam benim yüzüme dahi bakmayacağını söyleyince mecburen tropikal kış bahçemiz kaldı.

O misafir odaları da gelen misafirler için değildi aslında. Asım Babayla kavga edince Aysel Anne iner orada yatardı. Bilirdik ama bilmemezliğe gelirdik.

Evin arazisi çok büyüktü. Neredeyse bir tatil köyü kuracak kadar geniş bir arazisi vardı. Evin arkası koruluktu. Sık ağaçlar ve yüksek duvarlarla son buluyordu arazi. Oraların güvenliği hem kameralar, hem de özel eğitimli korumalarla ve köpeklerle sağlanıyordu gece ve gündüz.

Ağaçların eve doğru seyreldiği yerde yeşil alan başlıyordu. Burada korumaların açık hava sporu yapmaları için spor aletleri vardı. Her sabah askeri eğitim alırlardı. Ayrıca onların yatakhaneleri de buradaydı. Yatakhaneyle ev arasına kış bahçesi eklenmişti.

Evin hemen arkasında açık olimpik havuz vardı. Ben daha ziyade evin alt katındaki kapalı yüzme havuzunu tercih ediyordum yüzmek için. Oraya korumaların ve evde çalışanların dahi girmesi yasaktı. Sadece Rafet'in giriş izni vardı. Kapalı havuzun yanında yine spor salonumuz vardı. Bu büyük salonu daha ziyade ben, Rafet ve yakın korumalar kullanırdık. Evin içine mutfak hariç korumaların girmesi yasaktı. İçimize aldıklarımızı tartsak da, gözümüz keseni işe alsak da kolay kolay kimseye güvenemezdik. Düşmanımız da, rakibimiz de çoktu bu alemde.

Artık işleri biraz daha büyütmek istiyordum. Özellikle legal olanları. Legal işlerime bakan avukatım Can galeri fikrini attı ortaya. Aklıma yattı. İşlerini devretmek isteyen lüks araba bayiilerinden Songurlar tüm şubelerini devredecek birini arıyorlardı.

Can'la beraber gayri resmî olarak bir toplantı talep ettik. Öğlen bizim golf klübüne yemeğe davet etti Hakan Songur, kabul ettim. Yanıma sadece Yasin'i alacaktım şoför olarak. Yekta, Rafet ve diğerleri başka bir araçla bizi takip edeceklerdi. Kulübe Rafet'i de üye yaptığım için o ve Yekta'da arka masamızda olacaklardı.

Ben hazırlanmak için aşağıda ki odama geçtim. Makyöz geldi, yara izimi kapattı. Normalinde siyahtan başka renk giymeyi sevmem ama koyu gri takımım da karar kıldım. Gömleğim yine siyahtı ve siyah kravatımla takımı tamamladım.

Siyah saatim, siyah gözlüklerim ve siyah el yapımı ayakkabılarımı da giyince Kadir Kara olarak çıkmaya hazırdım.

Aşağı inerken Çiçek ve Yasin'in didişmesi ve Rafet'in onları ayırma çabası bana kadar geliyordu;

— Ya abi ama söz verdi bana dövüş dersi vereceğine dair, sözünde durmuyor, dedi mızmızlanarak Çiçek.

— Kızım elimde kalacan diye korkuyorum. Dokunmama gerek yok üflesem yıkılırsın, dedi Yasin alayla.

— İyi ya işte bana üflemeye kalkan olursa dersini veririm, dedi Çiçek eminim o sırada o minik burnunu yine havaya dikmişti.

— Sen artık buralı oldun. Bizden biri yanında olmadan şu kapıdan dışarı adımını dahi atamazsın. Yani artık birisi sana bir şey yapacak olursa karşısında bizi bulur, dedi Yasin kendinden emin.

— Ben haftasonları Pırıl'ın evinde kalacağım. İzin günümü de siz odunlarla geçirecek halim yok. İki kız arkadaşımla görüşüp östrojen depolayacağım yoksa bu kadar fazla testesterona maruz kalmam sonucunda erkeğe dönüşmekten korkuyorum, dedi Çiçek alayla.

— Ya kızım varya sen zaten erkek gibi bir şeysin. Zaten sen çenenle dövüşüyorsun fiziksel güce ihtiyacın yok, dedi Yasin aynı alaycılıkla.

— Ya Rafet Abi şuna bir şey söyle ya ama ben dövüşmeyi öğrenmek istiyorum, dediği noktada salona girdim. Çocuk gibi kollarını göğsünde kavuşturmuş, dudaklarını sarkıtmış, küskün küskün Yasin'e bakıyordu. Beni görünce hepsi sustu.

— Yasin manda kasa siyah arabayı getir. Bugün şoförlüğümü sen yapacaksın. Rafet sen Yekta'yı, Vahap ve Haşmet'i al başka bir araçla bizi takip edin. Klübe sen ve Yekta girersiniz. Vahap'la Haşmet dışarda beklesinler. Bize yakın bir masaya oturursunuz. Can kendisi gelecekmiş, dedim sert bir şekilde. Yasin hızlı hareketlerle garaja doğru giderken Rafet'te adamları toparlamaya dışarı çıktı. Salonda baş başa kalmıştık.

— Sen de eşyalarını toparla. Yarın aşağı taşınacaksın, dedim ters bir şekilde. Ters davranmazsam gözlerinde kaybolmaktan korkuyordum çünkü.

— Biliyorum Rafet Abi söyledi. Benim eşyalarım zaten toplu. Fazla bir şey getirmediğim için, dedi saçma sapan konuşup, gözümün içine bakarak. O berrak yeşil-mavilik beni benden almıştı yine. Bir şey demeden hemen oradan uzaklaştım. Adem'e seslendim.

— Buyur Abi, diyerek koşarak geldi.

— Adem biz çıkıyoruz. Ev sana emanet. Telsizlerinizi ve gözlerinizi dört açın, dedim ciddi bir şekilde.

— Emrin olur abi, dedi başıyla selam verdi ve dışarı çıktı. Arkamı dönmeden;

— Sen de çok ortalıklarda dolanma. Adem ne derse onu yap. Biz gelene kadar mutfağa falan da girme, dedim ve kapıdan çıkmadan gayri ihtiyari arkamı döndüm. Son bir kez o gözlerde kaybolmak istedim ama gördüğüm manzara sinirlerimi tepeme çıkarttı. Ellerini beline koymuş o koca dilini çıkartmıştı arkamdan. Yakalanınca da nereye bakacağını, nereye kaçacağını şaşırdı. Neredeyse koşarak merdivenlere hamletti. Ah vaktim olacaktı ben o dilin hesabını sana nasıl sorardım ama neyse...

Gömleğimin kollarını düzelttim, sinirle boynumu kütlettim ve kapıyı açtım. Siyah, camları film kaplı, kurşun geçirmez arabayı çekmişti Yasin kapının önüne. Hoş tüm araçlarımız kurşun geçirmezdi.

Golf klübüne kadar Songurların dosyalarını inceledim. Anladığım kadarıyla ülkeyi terk etmeye hazırlanıyorlardı. Tüm şubeleri tek bir kişiye devretme nedenleri de biran önce devredip kurtulmaktı.

Can ve Hakan Bey arka arkaya geldiler. Hakan Songur yirmi sekiz yaşında hafif playboy havasında tiki biriydi. Öyle ciddi bir işadamı elektriği alamadım kendisinden.

Biraz galerilerini övdü. İşte bilmem kaç tane  araç varmış hepside lüks araçlarmış. Şöyleymiş böyleymiş. Dinliyor "muş" gibi yapıp kafa salladım. "Hepsinin kaydı ben de var geri zekalı.  Sen ne kadar istiyorsun onu söyle" diyemedim. En sonunda nihayet istediği rakamı söyledi. Ödeyemeyeceğim bir tutar değildi ama yine de "Biz bir düşünelim" dedi Can. Çünkü pazarlığı babası Oğuz Beyle yapacaktık.

Bu sırada arka masaya üç tane genç hanım oturdu. Klübün sessiz ambiyansına inat baya bir gürültücü çıktılar. Garsonlardan biri ikaz etti. Tabii bizim tiki Hakan'ın anında dikkatini çektiler. Sonra Hakan birden yerinden kalktı;

— Rüya n'aber?, diye kızlardan birisiyle konuşmaya başladı. Kızla belliki çok bir samimiyetleri yoktu. Çünkü kızın vücut dili direk olarak "Nerden çıktı bu y.v.ş.k" modunda kendini uzak tutuyordu. Bana sormadan kızları masaya davet etti.

Kızlardan biri ( tam tabiri en kaşar olanı) beni tanıdı ve teklife balıklama atladı. Masamıza geldiler. Rüya, diye tanıştırdığı kız bana yabancı gelmemişti. Dayanamayıp kendisine sordum.

— Sizi bir yerden tanıyorum ama çıkartamadım, diye.

— Rüya Erim ben "Yağmurun Dansı" filmi ile Cannes Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu altın palmiye ödülünü aldım, dedi gururla. Şimdi hatırlamıştım. Ben de festival dolayısıyla davetli olarak gitmiştim ama orada bir araya hiç gelmemiştik. Yani şahsen kendisini tanımıyordum.

— Memnun oldum, dedim gülümseyerek. O da bana gülümsedi ve;

— Ben de memnun oldum, dedi. Kızın muhabbeti hoşuma gitmişti. Üstelik kafamı Çiçek'ten uzaklaştırıyordu. Bir şekilde telefon numarasını aldım ve bu akşam için yemeğe davet ettim. Hayır demedi.

Klüpten çıkıp önce şirkete gittik Can ve diğerleriyle beraber. Rafet Abi, Can ve ben Oğuz Beyle konuşup anlaşma sağladık. Satış sözleşmesini hazırlatıp avukatıyla göndereceğini söyledi. Ben de Yasin'i alıp eve geçtim. Çiçek Hanım ortalarda gözükmüyordu. Adem'i çağırdım.

— Her hangi bir vukuat oldu mu?, diye sordum.

— Hayır abi asayiş berkemal, dedi ellerini önünde birleştirip. İstemeden ağzımdan;

— Çiçek Hanım?, diye sordum.

— Yeni gelen mobilyaları odasına yerleştirmekle meşgul. Sanırım oturma odasını yerleştiriyor. Bizim yeni çocuklardan Kemal'i verdim yanına yardım etsin diye ama en son çocuk telsizden "Yangın vaaar! Beni kurtarın" diye yardım çığlığı attı. Hala gidip bakmadım neler olduğuna, dedi sırıtarak.

Sırf merakımdan odaların genel kapısını açtım.

— Evladım adam gibi tutsana şu kitaplığı. Ya sen nasıl korumasın daha şu kuş gibi kitaplığı kaldıramıyorsun. Çekil çekil ben yaparım, diye söyleniyordu çocuğa. Odaya girdiğimde koca kitaplığı kucaklamış televizyon ünitesinin yanına götürüyordu. Altında kalsa canı çıkacak manyağın. Gittim elinden aldım ve yerine koydum. Kemal'e dönüp;

— Hadi sen görev bölgene, diye yolladım. "Baş üstüne" deyip resmen kaçtı. Çocuk kan ter içinde kalmıştı.

— Şey ben teşekkür ederim. Yani size zahmet oldu, dedi yanakları kızararak.

— Önemli değil. Kendinizden ağır kitaplığı niye yüklendiğini sorabilir miyim?, dedim merakla.

— Çocuk sabahtan beri çok yoruldu artık taşıyacak gücü de kalmadı. Ben de alışığım zaten. Evde tüm eşyalarımı yıllardır kendin taşırım yani zor bir şey değil, dedi omuzlarını silkerek.

— Neyse hayırlı olsun güzel olmuş, dedim umursamaz bir tavırla. Tavrım umursamazdı ama o kitaplıkla onu öyle sarmaş dolaş görünce içim cız etmişti. Bir yerine bir şey olacak diye yüreğim hoplamıştı.

— Teşekkür ederim, dedi ve minik bir sehpayı cam önündeki koktuğun yanına koyarken. Sanırım bu bana odayı terk et demekti. "Kolay gelsin" deyip yukarı çıktım. Kafamı fena halde kurcalayan bu kızın büyüsünden bir şekilde kurtulmalıydım. Umarım Rüya bu işi becerir diye düşünerek, üzerimi değiştirip, aşağı indim.

Sık gittiğim için her daim masamın hazır bulunduğu Chief's Lounge'a gidecektik. "Orada buluşalım" diye mesaj attı bir saat kadar önce. Ben de "Tamam" diye mesaj attım.

Tabi ki hanımefendi benden sonra mekana teşrif etti. Tam tamına sözleştiğimiz zamandan yarım saat geç. Bunun acısı gece çıkar güzelim, dedim viskimden bir yudum alırken.

Binbir kere özür diledi. İşinin uzadığını o yüzden geç kaldığını söyledi. Hemen siparişleri verdik. Ben sadece salata yiyenlere alışıktım kız kelli felli koca bir biftek sipariş etti yanında da tam o etin yanına yakışacak kırmızı şarap.

Aynından sipariş ettim bende. Yemek yerken devamlı konuştu. Konuştuğu hızlada şarap içti. İçtikçe bugünden uzaklaşıp geçmişe gitti. Geçmişe gittikçe daha çok içti, içtikçe içindekileri döktü. Yahu benim gibi ciddi görünüşlü bir adama bu kız niye açılmıştı? Anlamlandıramadım.

Çok sevdiği bir erkek arkadaşı varmış. Annesi bu oyuncu diye istemeyince kızı bırakmış. Kız o zaman hamileymiş. Mecburen bebeği aldırmış. Hala daha çocuğu unutamadığını, çocuğunda onu unutamadığını anlattı. Ara ara evinin önünden geçtiğini, bazen film platolarında bir anda karşısına çıktığını, tekrar ona dönmesi için kariyerini hatta ödülünü bile feda edeceğinden bahsetti. Kızın adına üzüldüm açıkçası. Sonra, sonra kız masada sızdı.

Basın ve diğer müşteriler görmeden Yasin kızı kucağında arka kapıdan çıkarttı. Daha yirmi dört yaşında küçücük kızdı benden on yaş küçük. Bizim gibi yetimhanede büyümüştü üstelik. Ben bu kızla sevgili olmazdım ama onu eski sevgilisinden korumak adına sevgili rolü yapabilirdim. Ben de kendimi Çiçek'in büyüsünden korurdum belki böylece...

Eveet Kadir'in yeni sevgilisini nasıl buldunuz? Bakalım zaman nelere gebe...

Rüya ile Kadir'in oyunu ve daha pek çok olay bundan sonraki bölümde bizlerle olacak...

Bir sonraki bölümde buluşmak dileğiyle...

Beğendiğinizi umarım...
Sevgiyle kalın...❤️

Continue Reading

You'll Also Like

19.9M 1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
2.3M 133K 89
Bu kapının arkasında kaderi vardı... "Evet kabul edildiniz" dendiğinde hayat onu alıp mutluluğa mı taşıyacaktı yoksa derin elemlere mi? .... Peki ke...
ŞAH By Elly

Teen Fiction

14.4K 833 19
"Sen ne saçmalıyorsun? Şu her şeyin üstesinden gelirim, herkes beni dinler havalarından çık artık!" diye yüzüne püskürdüğümde alayla kalktı kaşları...
3.1M 158K 66
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...