CREATURA -TAEJIN-

By Army__Bangtan_

60.4K 8.4K 9K

Mors Certa, Vita İncerta. [Ölüm kesindir, Hayat değil.] * Kitap @justtaejinn 'e ithafendir 💜 * [TAMAMLANDI] ... More

°MONO°
°Dİ°
°TRİ°
°TETRA°
°HEGZA°
°HEPTA°
°OCTA°
°NONA°
°DECA°
°HENDECA°
°DODECA°
°TRİDECA°
°TETRADECA°
°PENTADECA°
°HEGZADECA°
°HEPTADECA°
°OCTADECA°
°NONADECA°
°VİGİNTİ°
°VİGİNTİ UNUM°
°VİGİNTİ DUO°
°VİGİNTİ TRES°
-BÖLÜM DEĞİL-
°VİGİNTİ QUATTUOR°
°VİGİNTİ QUİNQUE°
°VİGİNTİ SEX°
°VİGİNTİ SEPTEM°
°ULTİMA°
°🌙°
KÜL OLMUŞ HAYATLAR
SON MEKTUP

°PENTA°

2K 341 197
By Army__Bangtan_

Jin, kendisini rahatsız eden bir ışıkla çattı kaşlarını. Rahatsız bir yatakta yatıyordu ve boynu ağrımıştı. Vücudunun bazı yerlerinde yanma hissetti. Derisinin sıyrıldığını düşünüyordu. Derin bir nefes aldığında doldu hastane kokusu burnuna. Sağ elini yumruk yaptığında kolunda bir şeyin varlığını hissetti. Bunun damar yolu olduğunu anlaması zor olmazken, araladı gözlerini. Hemen kafasının üstünde duran beyaz, aydınlık ışık gözlerini alsa da, umursamadı. Bakmaya devam etti etrafına. Bomboş odada tek başına yattığını görünce hafifçe doğruldu. Aklına gece gelirken, daha da çatıldı kaşları.

"Taehyung?" diye fısıldadı boş odada. Kafasına bir darbe almadan önce onun Jin diye bağırışını duyduğuna emindi. Kalbi hıphızlı atarken gözleri doldu. Kendisi kaçabildiyse, Taehyung neredeydi?

Jin hızla söktü damar yolunu. Canının acımasını önemsemeden hızla kalktı hastane yatağından. Bir anda kalktığı için başı dönse de, umursamadı. Önemli olan Taehyung idi. Onun yaşıyor olması için her şeyini verirdi.

Küçük bir sehpanın üzerindeki kumandayı aldı. Hızla haberleri açarken, neredeyse hıçkıra hıçkıra ağlayacaktı. Yalvarırım diye fısıldadı Tanrı'ya. Ne olur benim gibi kurtulmuş olsun.

Haberleri açtığında kalbinin ağzından çıkacağına yemin edebilirdi. Tüm hücreleri zangır zangır titrerken, aklına anılar doldu. Jin, onu da ölü bir şekilde bulmak istemiyordu. Kendisi yüzünden birinin daha ölmesini kaldıramazdı. Zaten yaşıyor sayılmazdı fakat işte o zaman ölürdü.

"Dün gece bir acı haber daha alındı. Sabah genç bir erkeğin çürümüş cesedi bulunduğunda, acıdı kalbimiz."

Jin, haberi duyunca gözlerinden yaşlar düştü. Kesik kesik nefes alırken, elleriyle kapattı yüzünü. Ve kendi sesi yankılandı yine kafasının içinde.

"Kardeşim! Ne olur ölme!"

Diyebileceği hiçbir şey yoktu. Nefes alsa da, yaşamıyordu. Ve şu an emindi ki, Jin çoktan ölmüştü.

"Üzerinden çıkan kimlik, cesedin Park Hi San'a ait olduğunu söylüyor."

Jin kafasını kaldırdı bir anda. Gözleri faltaşı gibi açılırken, sesini açtı televizyonun. Birinin daha ölmesine üzülmedi o an. Sevinmişti, Jin. Taehyung için hala bir umudu olduğu için sevinmişti. Sildi göz yaşlarını ve dua etti. Onun yaşıyor olması için yalvardı Tanrı'ya.

Tık tık tık!

Jin, kafasını kapıya doğru çevirdi. Kapı açıldı ve içeriye profesör girdi. Jin'i gördüğünde neredeyse ağlayacaktı, profesör. Onu oğlu gibi görüyordu ve ona bir şey olduğunu öğrendiğinde yaşlı bacakları hiç olmadığı kadar hızlı koşmuştu.

"Oğlum?"

Profesör nefes nefeseyken, Jin'e doğru gitti. Ona yaşlı kollarını sardığında, Jin de sarıldı. Profesör çok fazla sevgisini göstermezdi. Jin şaşkındı biraz da olsa... O sarılmayı sevmezdi.

"Profesör... Ben iyiyim."

Profesör, Jin'e baktı. Onun damar yolu çıktığı için hafifçe kanayan kolu dışında bir şeyi görünmüyordu. Birkaç sıyrık olduğunu ve kafasında kurumuş kanın olduğunu fark etti.

"Sabah seni hastanenin önünde baygın bir şekilde bulmuşlar." dedi profesör, Jin'den ayrılırken. Jin'in dudakları aralandı. Nasıl hastaneye kadar gelebildiğini bilemezken, tekrar çatıldı kaşları.

"Peki başka biri yok muymuş yanımda?"

Profesör kafasını salladı. Sonra Jin'i yatağına doğru çekiştirdi. Jin tekrar yatağına yatarken, profesör merak ettiği o soruyu sordu.

"Creatura'larla karşılaştın mı?"

Jin hafifçe kafasını salladı. Aklına o iki Creatura gelirken, hafifçe yutkundu. Profesör ise şaşkındı. Jin'in kurtulmuş olması mucizeydi çünkü.

"Nasıl kurtuldun, Jin? Bu imkansız."

Jin, bileğini baktı bir anda. Creaturalardan birinin onu koruduğu geldi aklına. Creatura'nın, Jin'i bileğinden çekip kendi arkasına aldığı an tekrar gözlerinin önünde belirdi. İki Creatura'nın kavga ettiğini hatırladı.

"Profesör..." dedi Jin, sessizce. "Sence Creatura'ların arasında da iyiler var mıdır?"

Profesör kaşlarını çattı. Jin'in bu sorunun cevabını bildiğini düşünüyordu. Onlar korkunçtu. Onlar yaratıktı.

"İnsan öldüren onlar." dedi profesör, Jin'im sorduğu soruya şaşırarak. "Hiçbiri iyi olamayacak kadar korkunç yaratıklar."

Jin tekrar baktı bileğine. Diğer eliyle, Creatura'nın tuttuğu yeri kapattı ve kafasını salladı. Profesör doğru söylüyordu. Creatura'ların ne kadar iğrenç yaratıklar olduğunu unutmamıştı ve unutmayacaktı. Jin bir daha böyle hissetmemek için tembihledi kendini.

Bir anda kapı açılınca profesör geri çekildi. İçeriye Kwang Soo girince neredeyse ağlayarak koştu, Jin'e. Onun hasta yatağında yattığını gördüğünde, kolu kopmuşçasına bir tepki verdi.

"İnanamıyorum, doktor!" diye çığırdıktan sonra profesörü gördü. Profesör hafifçe eğilip soğuk bir şekilde "Geçmiş olsun." dedi ve hızlıca çıktı odadan. Kwang Soo, kaşlarını çatıp, profesörün arkasından baktı.

"O, Creatura'ları inceleyen Profesör Park Seo Joon değil mi?"

Jin hafifçe yutkunup güldü. "Ah, bende nereden tanıdık geliyor diye düşünüyordum! Hastanedeymiş de, bir doktorun yattığını görünce geçmiş olsun dilemeye gelmiş."

Kwang Soo kafasını kaşıdı. "Fazla kibarmış." dediğinde Jin hızlıca kafasını salladı. Bu konuyu kapatmak adına başka bir şey söyledi.

"Biri seansa geldi mi bugün?" dedi hızlıca. Taehyung'un gelip gelmediğini merak ediyordu hala.

"Sadece Mi Ka geldi ve kaza geçirdiğini duyunca, bir türlü seansa giremediğini söyleyip gitti. Soyeon ise minik bir kaza atlattığını söyleyerek gelmeyeceğini belirtti."

Jin hafifçe gülümsedi. Mi Ka, onun kardeşi gibiydi ve ona hiçbir zaman kızamıyordu.

"Bu önemli değil, doktor. Nasıl oldu bu?"

Jin dudaklarını yaladı. Yalan söylemeye alışmıştı. Dudaklarından süzülüveriyordu en güzel sözcükler. Ve engel olamıyordu buna. Kendi doğrusu, yalan olmuştu.

"Sabah motor çarptı." dediğinde, Kwang Soo'nun dikkatli olması gerektiğini söyleyen bir şiir dinledi. Şiir dinletisi bittiğinde, yarın işte olacağını söyledi ve sonra dinlenmesi gerektiğini söyleyen bir şiir başladı.

Jin, birkaç saat daha hastanede kaldı. Sonra taburcu olması için işlemler başladı. Jin, işlemleri tek başına hallediyordu çünkü Kwang Soo'yu, Taehyung'un ya da annesinin numarasını bulması için danışma merkezine göndermişti. Jin hastaneden çıktığında telefonu çaldı. Kwang Soo'nun aradığını görünce hızlıca çaldı telefonu.

"Onlara ulaştığını söyle." dediğinde, Kwang Soo yavaşça bir nefes verdi.

"Ulaşamadım."

Jin, yavaşça bir nefes verip kapattı telefonu. Bir taksiye bindi ve derin düşüncelerle gitti evine. Taehyung'un cesedi bulunmadığı takdirde bir umudu vardı. Onun iyi olduğunu inanıyordu; inanmak istiyordu.

Eve gittiğinde direkt yatağa attı kendini. Yapacak hiçbir şeyi yoktu çünkü düşünmekten başka. Aklı ikiye bölünmüştü, Jin'in. Bir tarafı kendisini tutup arkasına saklayan Creatura'yı düşünürken; diğer tarafı Taehyung için endişeleniyordu. Fakat aklının sağı da, solu da endişeliydi. Başı ağrıyana kadar düşündü. Fakat en son kendini uykuya teslim etti.

***

"Günaydın, Kwang Soo." dedi Jin, hızlı adımlarla odasına ilerlerken. Kwang Soo ise Jin'i görünce tüm işini gücünü bırakıp ona koştu.

"Daha iyi misiniz, doktor bey?"

Jin gülümsedi ve kafasını salladı hafifçe. İyi olduğunu söyledikten sonra içinden dualar ederek tekrar araladı dudaklarını.

"Taehyung'tan haber var mı?"

Kwang Soo kafasını iki yana sallarken, Jin'in neden Taehyung'u sorup durduğunu düşünüyordu. Taehyung'un psikolojik durumunun gerçekten kötü olduğunu düşündü, Kwang Soo. Yoksa Jin hiç kimseyi bu kadar sormamıştı.

Jin odasına geçti ve defterini çıkardı. Defterinin arasına koyduğu alpaka kalemini aldı eline. Taehyung'u hatırlarken, alt dudağını ısırdı. Onu cidden merak ediyordu.

"Jin!"

Jin'in bakışları, kapının önüne kaydı. Profesörü gördüğünde gözleri kocaman açıldı. Onun burada ne işinin olduğunu sorgularken hemen ayaklandı.

"Profesör, burada olmamalısınız!"

Profesör bunu hiç umursuyormuş gibi değildi. Hızlıca Jin'in masasına yaklaştı. Gözleri dehşet verici bir şekilde büyümüştü. Jin ise onun neden bu halde olduğunu merak etti.

"Burada olmamdan daha önemli şeyler var." dedikten sonra çantasını masanın üzerine koydu. Hızlıca fermuarları indirdi ve tabletini çıkardı. Tabletinden bir yerlere girerken, konuşmaya devam etti.

"Kaldığın hastanenin kamera kayıtlarını aldım, Jin. Buna inanamayacaksın."

Tableti Jin'in eline verdi, profesör. Jin, tableti aldığında bir video izlemeye başladı. Kamera görüntüsü ilk başta boş hastane kapısını gösteriyordu. Geceleri Creatura'lar çıktığı için hastaneler de sabahtan akşama kadar hizmet veriyordu. Creatura'lar sağlığı, eğitimi, yaşamı ve her şeyi etkiliyordu.

Sonra bir gölge göründü kamerada. Bir Creatura görüş alanına girdi. Upuzun bacakları ile sakince hastane kapısına yaklaştı. O kadar uzundu ki, onun kucağındaki şeyi ilk önce göremedi Jin. Creatura, hastane kapısının önüne geldi ve durdu. Kucağındaki şeyi yere koyduğunda, Jin neredeyse tableti düşürecekti.

"Beni hastaneye taşıyan..." dediğinde profesör tamamladı Jin'in cümlesini. "Creatura idi."

Jin'in tüyleri ürperirken devamını izledi videonun. Creatura, Jin'i yere bıraktıktan sonra orada kalmaya devam ettiğini gördü.

"Sabah olana kadar yanında bekliyor, Jin. Güneş çıkmadan önce de, gündüzleri ne yapıyorsa oraya kaçıyor. Belki uyuyor, belki saklanıyor. Fakat dün gece başka Creatura seni yakalamasın diye başında bekliyor."

Jin'in dudakları aralandı ve gözleri doldu. Bu neydi? Bu gerçek miydi? Elleri titrerken nefes alamadığını hissetti. Creatura, cidden onu korumuştu.

"Kim bu?" diye fısıldadı profesör, videoya bakarken. Jin ise bir şey demezken, kapı tıklandı. Jin daha bir şey söylemeden biri açtı kapıyı. İçeriye doğru bir adım attı kapşonlu genç. Jin'in dolu gözlerinden bir yaş akarken dudakları aralandı.

"Taehyung." diye fısıldadıktan sonra tableti masaya koydu. Taehyung'u canlı görmek, tüm her şeyi unutturmuştu ona. Hızlı adımlarla onun yanına gitti. Hiçbir şey düşünmeden yaklaştı Taehyung'a.

"Yaşıyorsun..." dedikten sonra sardı kollarını Taehyung'un bedenine. Taehyung öylece kalakalırken, Jin rahatça bir nefes verdi ve daha da sıkı sarıldı ona.

Ve Taehyung'un kapandı gözleri. İlk defa birinin ona sarılışıydı; doya doya hissetmek istedi.

***

Kiss Now benim arkadaş çevremi anlatırken; bu kitap benim dünyamı yansıtıyor. Kiss Now'a bölüm yazmayı denedim fakat kafamın içindeki düşünceler engel oldu bana. Duygularımı yansıtmak istedim sadece... Umarım beğenirsiniz. 💜

Ay lab yu bebekler 💋

Continue Reading

You'll Also Like

Forced ✓ By ♖

Fanfiction

41K 4.6K 21
FORCED | Gerçek hayattan alınmayan ama en gerçekçi aşk hikayesi. Not: Zorla güzellik olur. && jungkook sabahlara kadar kod yazıp oyun oynarken, camı...
thief By sibyl

Fanfiction

919 120 4
[jeon jeongguk & park jimin] ❧ jeongguk, soymak için geldiği marketin kasiyeri tarafından ödüllendirildi.
169K 7K 35
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
11.2K 1.1K 36
Hadi al götür beni, Hala benimlermiş gibi, Evime yurduma...