SÖZ AŞKI

By aysemmgulumm

5.1M 181K 17.1K

Yıllar önce verilen bir söz iki gencin hayatlarını nasıl değiştirir? 08.06.2018 14.04.2021 More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 47
Bölüm 48
Duyuru
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
FİNAL

Bölüm 46

56.9K 1.9K 263
By aysemmgulumm

İlk beğeni için @Mrvbrk09 ilk yorum için @idemTONKA teşekkürler :)

Gece heyecandan uyuyamayan yaren sabah erkenden kalkmış ve rahatlaya bilmek için uzun bir duş almıştı banyodan çıktıktan sonra odasına üzerine gündelik kıyafetlerinden birini giyip aşağıya mutfağa indi

"günaydın kızım, erkencisin ben kahvaltını odana getirecektim"

"öyle oldu elmas abla sağ ol ben burada atıştırırım bir şeyler" yaren sessizce bir şeyler yerken Fatma hanım mutfağa girdi yareni görünce biran şaşırsa da kendisine de bir çay koyup yanına oturdu

"günaydın güzel gelinim"

"günaydın anne deseydin ben koyardım görmedim geldiğini"

"yok kızım otur kahvaltını yap, iyi misin?" yaren yemese de bakışlarını oynadığı zeytinden çekmedi

"iyiyim anne sadece erken uyandım bende aşağıya ineyim dedim"

"iyi etmişsin kızım sen içini ferah tut her şeyini akışına bırak sıkıntılanma" yaren ilk gün ki ürkek bakışları ile Fatma hanıma baktığında Fatma hanım dayanamamış sarılmıştı

"o gözler gene ilk gün ki gibi bakar bana, sen sakin ol güzelce kahvaltını yap odana çık hazırlan ben kızları yanına göndereyim" yarenin bir an gözleri doldu

"sağ ol anne..." Fatma hanım gelininin titreyen sesi ile biraz geriye çekilip yarenin gözlerine baktı

"dolmasın o güzel gözlerin bugün senin en mutlu günün"

"öyle ama yanımda kimsem yok sadece bir odadan bir diğerine geçeceğim yani ben böyle olsun istemezdim"

"eğer istiyorsan hemen birileri gitsin aileni alıp getirsinler"

"hayır şimdi babam tatsızlık falan çıkartır daha da büyümesin"

"tamam o zaman sizde sonraki günlerde gidersiniz el öpmeye olur mu? Şimdi bunları düşünüp üzme kendini sonra Baran efendi benim gelinimi niye üzdünüz diye bize kızar bilesin" yaren hafifçe gülerken az da olsa neşesi yerine gelmişti

"daha evlenmeden bu gözler böylesine parlıyorsa annemin hatası güzel şeylere vesile oldu demektir"

"utanma benden bende sevda nedir bilirim bende senin gibi 20li yaşlarımın başındayken evlenmiştim o zaman Ömer beyin gözlerinin içine bakamazdım yüreğim titrer elim ayağım birbirine dolanırdı ama zamanla önce birbirimizi büyüttük sonra da birlikte çocuklarımızı büyüttük..." Fatma hanım ile yarenin sessizliği mutfağa gelen Dilan bozdu

"günaydın"

"gün ayalı çok oldu Dilan hanım hadi kahvaltını ette hazırlanın, yengen nerede"

"sedirlerde abim ile konuşuyor sanırım"

"tamam hadi acele edin ben hazırlanayım erken gelen misafir falan olur"

"tamam anne"

Kahvaltıdan sonra odalarına çıkıp hazırlanan kızlar kuaför geldikten sonra saçları ve makyajları yapılmış yavaş yavaş gelen misafirler ile konak kalabalıklaşmaya başlamıştı.

"ya o değil de bizim ailenin erkekleri çok şanslı baksana ikisi de kaptılar sizin gibi güzel kızları inşallah benim şansımdan çalmamışlardır da benim de karşıma şöyle kaslı, yakışıklı, boylu poslu biri çıkar"

"Ferman demişken Ferman ağa gelmiş Dilan" Feyza'nın on ikiden vuruşuna yaren kahkaha atarken Dilan istemsizce camın önüne geldi"

"Ferman ağa sağdaki siyah takımlı değil mi?"

"evet o" Dilan ne kadar umursamıyormuş gibi konuşsa da Ferman ağayı incelemişti

"cenazedeki Ferman ağaymış o zaman, bu arada sen gerçekten az önce Ferman ağayı mı tarif ettin resmen sözlerinin vücut bulmuş hali de"

"ya ne alakası var yenge sende hemen şey yapıyorsun"

"yemedik ama doymuş gibi yapalım değil mi yaren" Feyza ile yaren kahkahalarla gülerken Dilan camdan Ferman'ın babası ile ve diğer ağalar ile tokalaşıp sohbet etmesini izliyordu, çalan kapı ile hepsi kendini toparladı

"buyurun gelebilirsiniz?"

"Osman" yaren hızla kardeşine doğru adımlayıp sarıldı

"abla çok güzel olmuşsun" yaren ıslanan yanaklarını umursamadan kardeşine doya doya sarıldı ve defalarca öptü kokladı onu

"nasıl geldin buraya"

"eniştem getirdi yapmam gereken bir şey varmış" Osman takım elbisesinin cebinden kırmızı kuşağı çıkarttığında artık ne Dilan ne de Feyza gözyaşlarını tutabilmişti

"bana yardım edersiniz değil mi ben şuan hatırladığımdan emin değilim" kızlar osmanın bu haline gülerken içeriye Fatma hanımda girdi ve osman Fatma hanımın dediklerini birer birer yaptı sonrada önünde eğilen ablasının alnından öptü, Dilan ağlasa da bu anı çekmeyi ihmal etmemişti

"artık gelinimi alabilir miyim osman" Baran kapıda göründüğünde yarenin bir an dizleri titredi

"ablamı üzersen seni döverim onu hiç üzme tamam mı?"

"merak etme onu üzmeyeceğim"

"eğer ablanı üzerse senden önce ben döverim onu adamım" Alparslan osmana göz kırparken herkes bu sahneye gülümsemişti

"aşağıya inelim mi artık çocuklar"

"tamam anne ama önce makyajlarımızı düzeltelim hemen geliyoruz" Fatma hanım osman ile çıkarken kızlar hemen aynanın karşısında makyajlarını düzelttiler ardından yaren Baran'ın koluna girip önden çıktılar Feyza ve Dilan da Alparslan'ın koluna girdi, Alparslan hafifçe Feyza'nın kulağına yanaştı

"çok güzel olmuşsun kadınım"

"hı hı ben önden gideyim isterseniz"

"çok konuşuyorsun Dilan"

"tamam abi sustum"

Baran ile Yaren nikah masasına geçip "evet" dedikten sonra nikah memuru aile cüzdanını yarene vermiş Baran da yarenin alnını hafifçe öpmüştü, dini nikah kıyıldıktan sonra konu mehire gelince yarenin imdadına Feyza yetişmişti kendi nikahlarında Fatma hanımın dediğini hatırlayarak "gelinimiz ağırlığınca altın ister" demişti

"battık oğlum battık" Alparslan Baran'a takılmıştı

"bu işler böyle oluyorsa ben evlenmeden önce biraz kilo alayım" Feyza ile Dilan gülerken Alparslan'ın sinirli bakışları ikisini de susturmuştu

"tamam ben susuyorum ve çıkıyorum" Dilan dışarıya çıkarken kapıda hafifçe tebessüm eden fermanı gördü

"yine karşılaştık"

"evet, hoş geldin"

"hoş bulduk" Ferman Dilan'ın sol eline baktı

"elin nasıl oldu"

"daha iyi ama bazen zorlayınca acıyor"

"dikkat et"

"ederim"

Hoca nikahı kıydıktan sonra Alparslan dışarıya çıkarken Ferman'ı Dilan ile konuşurken görünce hafifçe boğazını temizledi ve ikisinin de susmasına sebep oldu

"hayırlı olsun Alparslan, gitmeden damada hayırlı olsun demek istemiştim de girmem hoş olmaz diye bekliyordum"

"eyvallah, Baran bak bir abim" Alparslan hemen Baran'ı çağırdı

"buyur abi"

"Ferman Köroğlu rahmetli Yusuf ağanın oğlu" Ferman ile Baran tokalaştılar

"başınız sağ olsun"

"dostlar sağ olsun, ben hayırlı olsun demek istemiştim gitmem gerekiyor"

"teşekkürler ayağınıza sağlık"

"Ferman oğlum nereye gidiyorsun"

"işim çıktı Ömer ağa kusura bakmayın"

"olmaz öyle şey yemeğe kal"

"söylediğim gibi gitmem gerekiyor yoksa teklifinizi geri çevirmezdim"

"madem gitmen gerekiyor git ama ağalarla olan toplantıdan sonra bize gelirsin daha önceden davet edecektim ama ulaşamadım şimdi hazır buradan söylüyorum işini falan ona göre ayarla"

"tamam Ömer ağa öyle yapalım, şimdi müsaadenizle gitmem gerek" Ferman giderken Baran'ın ve Alparslan'ın gözleri Dilan'ın üzerindeydi

"ne bakıyorsunuz ikiniz iki yandan"

"ne konuşuyordunuz Ferman ağa ile"

"bir şey konuşmadık abi"

"nereden tanıyorsun sen Ferman ağayı"

"şşş kardeşinizi rahat bırakın Ferman ağa geçen Dilan'ı tatsız bir durumdan kurtarmış"

"ne oldu neden benim haberim yok"

"benim haberim var şimdi kapatın şu konuyu zamanı değil" Dilan babasının arkasından sıvışıp içeriye Feyza'nın yanına gitti

"ne oluyor kapının önünde"

"sorma yenge abim Fermanı soruyor bak sana falan da sorar sakın bir şey deme tamam mı babam anlatır"

"tamam bir şey demem, geliyorlar"

Alparslan gün boyu Dilan'a öldürücü bakışlar atmış bu meselesi öğrenmeyi kafasına takmıştı, nikah kıyıldıktan sonra misafirlere yemek verilmiş ardından önce Baran ve Dilan karşılıklı oynamış sonrasında ise Alparslan ile Baran oynamışlardı. Eğlence bittikten sonra gelen misafirler takılarını takmış ardından konaktan ayrılmışlardı.

Takı merasimi bittikten sonra Fatma hanım yareni alıp yeni odalarına çıkardı önce takılan takıları çıkartıp kutuya koymasına yardım etti tüm takıları çıkarttıktan sonra yarenin ellerini sıkıca tuttu

"hep çok mutlu olun kızım rabbim gözlerinizdeki ışıltıyı yüzünüzdeki gülümsemeyi hiç eksik etmesin" Fatma hanım gelininin kırmızı duvağını kapattıktan sonra odadan ayrıldı, herkes odasına dağılırken Baran da eski odasının önüne geldi hafifçe kapıyı tıklatıp ardından kapıyı yavaşça araladı içeriye girdikten sonra kapıyı kapattı ve eski odasının yeni haline göz gezdirdi.

Yarenin yanına gelip elindeki kutuyu açtı içinden aldığı kalın zincirli altın kolyeyi yarenin boynuna taktı duvağını açıp alnından öptü

"artık benimsin, benimlesin" Baran elleri hafifçe yarenin yanaklarına değdirdi yarenin titreyen bedenini ve ısrarla kapattığı gözlerinin farkındaydı

"hazır değilsen olmayabilir seni zorlamak istemiyorum sen ne zaman hazır olursan" yaren duyduklarını anlayınca hafifçe gözlerini araladı

"bakma öyle senin de istemeni istiyorum o yüzden beklerim"

"istiyorum... ama korkuyorum"

"şşş korkma sen ne zaman dur dersen duracağım söz veriyorum şimdi gel önce saçlarını şunlardan kurtaralım" Baran özenle ve nazikçe yarenin saçlarındaki tel tokaları çıkarttı yarenin onaylayan bakışları ile hafifçe yareni kendine çevirip dudaklarına uzandı yaren ne kadar heyecanlıysa Baran da o kadar heyecanlıydı.

Feyza ile Alparslan odalarına geçtiklerinde Alparslan hemen ellerini Feyza'nın beline doladı

"özledim..."

"bende seni özledim ama ben şey olmuşum bir süre daha sabretmemiz gerek"

"hay ben şansımı... neyse az daha sabrederiz bizde hadi o zaman üzerimizi değiştirelim de uyuyalım" üzerlerini değiştirip yatağa girdiklerinde Feyza Alparslan'ın kolları arasına girdi ve kaç gündür huzurla uyuyamadığı yatakta şimdi Alparslan'ın kollarında çok huzurluydu

"seni çok seviyorum Alparslan"

"bende seni çok seviyorum ceylan gözlüm" Alparslan Feyza'nın saçlarından öptükten sonra karısına sıkıca sarıldı

Feyza sabah uyandığında akşam ertelediği duşa girdi ardından da Alparslan'ın yanına gidip yanağından öptü

"Alparslan"

"hı" Alparslan gözlerini aralayıp Feyza'yı yanına çekti

"hadi kalk bugün ailecek kahvaltı yapacağız geç kalmayalım"

"tamam kalkıyorum" Alparslan hafifçe doğruldu ve yataktan çıktı ve banyoya geçti, Feyza da önce yatağı düzeltti ardından Alparslan'ın kıyafetlerini yatağın üzerine koydu ve odadan çıktı

"günaydın elmas abla bir şey mi oldu" sabahın erken saati olduğu için elmasın bu katta olmasını yadırgamıştı

"çarşafı istemek için geldim"

"şu mesele doğru" Feyza gözlerini devirip mutfağa indi

"günaydın yenge hayırdır ne bu suratının hali" domates ve salatalık dilimleyen Dilan'ın yanına gidip bir bıçakta o aldı ve aldığı domatesi doğramaya başladı

"ya anlamıyorum sabah ilk işleri çarşaf istiyorlar bu ne saçmalık ya, insanın biraz özeli olmalı"

"ah yengecim burası Mardin ne kadar saçma olsa da yapacak bir şey yok hem bunlara alışmasan bile kabullensen iyi edersin çünkü iki gün sonra ağalık toplantısı varmış ve sen iki gün sonra ağa karısı olacaksın"

"haberim yoktu"

"bende dün babamdan duydum"

"anladım" Feyza hafifçe gerilmişti Alparslan bunun olacağını söylese de şimdi bu durum Feyza'yı ürkütüyordu

"takılma çok yenge, melemen yapacağım yeter değil mi bunlar"

"yeter herhalde getir ben yıkayayım"

Yaren gözlerini açtığında bellerine dolanmış Baran'ın kolları ile gece yaşadıkları unutulmaz anlar aklına gelince kızarmıştı ve bir an evvel yataktan çıkmaları gerektiğini de bildiğinden yavaşça Baran'a döndü

"Baran" yaren titrek çıkan sesinin Baran'a etki etmediğini anlayınca daha sesli seslendi

"Baran hadi uyan" Baran bir şeyler mırıldandı ve uyumaya devam etti bu hali yareni gülümsetse de yaren tekrar seslendi

"Baran kalkmamız lazım uyan hadi" Baran bu defa gözlerini aralayıp karşısında yareni görünce yüzünde büyük bir gülümseme oluştu

"günaydın karıcım" Baran yareni daha çok kendine çekerken yaren ellerini Baran ile arasına koydu

"günaydın"

"nasılsın, ağrın yok değil mi" Baran'ın ilgi ile bakan gözleri yareni utandırmaya yetmiş ve gözlerini kaçırmıştı

"iyiyim"

"çok güzelsin; uyku mahmuru bakan gözler, dağılmış saçlar, pembeleşen hatta kızaran yanaklar ve tenime değen bu ten bu sıcaklık çok güzel" Baran elini hafifçe yarenin belinde gezdirdi, yaren duydukları ve belinde gezinen ellerle ürperdi ve heyecanlandı

"kalkmalıyız" yaren kendinin bile zor duyduğu sesini Baran'ın duyduğundan emin değildi, çalan kapı ile ikisi de bulundukları atmosferden çıktılar

"her kimsen müsait değiliz" yaren hızla elini Baran'ın ağzına kapattı susması için

"ne yapıyorsun ne demek müsait değiliz yuh ya annem ise kadın kim bilir ne sanmıştır" Baran ağzını sıkı sıkıya kapatan yareni hızla altına alırken yarenin şokla açılmış gözleri ile çapkınca güldü

"ne sanırsa sansın biz daha dün evlendik"

"ya Baran in üzerimden sana diyorum çekil kalkacağım ben" yaren yatakta debelenirken Baran bu durumdan zevk alıyordu

"ağam çarşafı alacaktım"

"ya ne çarşafı elmas abla, hem bizim işimiz var sen git" yaren şu an yerin dibine girmek istiyordu

"ben sonra şey yapayım o zaman"

"çekil şuradan çekil ben şimdi sana işi de gücü de göstereceğim terbiyesiz" yaren Baran'ın altından kaçmayı başarınca hemen kendini banyoya attı ve kapıyı sertçe kapattı

"karıcım banyoda bana da yer var mı?"

"aklından bile geçirme Baran" banyodan gelen yarenin sesi Baran'ı güldürürken kapı yeniden çaldı Baran üzerine bir şeyler giyip kapıyı açtı

"elmas abla bir rahat bırakmadın" Fatma hanım Baran'ın kulağını asılırken Baran acı ile inledi

"anne ne yapıyorsun ya"

"eşek sıpası seni" Baran elini kulağına götürdü

"ne yaptım ben şimdi ya, ah çekmesene ya" Fatma hanım Baran'ın kulağını daha da çekerken hala arsızlıkla konuşan oğluna kızıyordu

"sen elmasa neler demişsin öyle kadın pancar gibi bir suratla geldi yanıma, oğlum sen ayıp nedir bilmez misin onlar denilecek laflar mı? senin karın var oğlum yuvan var atık biraz kendine gel bunlar çocuk oyuncağı değil ağzından çıkanı da kulağın duysun. Karınla neler yaptığını bizim bilmemize gerek yok bir daha görmeyeyim de duymayayım da Baran duydun mu beni git karından da onu böyle bir duruma düşürdüğün için özür dile"

"tamam anladım anne kusura bakma"

"git çarşafı getir elmasdan da özür dilemeyi unutma" Baran çarşafı annesine verip kapıyı kapattığında yaren de banyodan çıkmıştı

"bir şey mi oldu?"

"annem geldi çarşafı almaya"

"anladım tamam" yaren kızgın olduğu için fazla konuşmayıp dolabının önüne geçti ve beyaz elbisesini ve iç çamaşırlarını alıp banyoya ilerledi, Baran yareni izlerken onun ne kadar kızgın olduğunu anladı

"yaren" Baran yarenin kolundan tutup banyoya girmesini engelledi

"efendim Baran"

"ben özür dilerim biraz ileriye gittim sanırım seni de üzdüm bundan sonra söylediklerime yaptıklarıma dikkat edeceğim artık eski Baran olmayacak" yaren elini hafifçe Baran'ın yanına koydu

"ben senden değişmeni istemiyorum Baran sadece biraz olgunlaşmanı istiyorum aramızda geçenleri başkasının bilmesine gerek yok bu oda ikimizin özeli sadece ikimize ait bir yer senden tek beklediğim şey özelimizi dışarı yansıtma başka bir şey istemiyorum"

"tamam söz dikkat edeceğim karıcım ama sende benimle küs kalmayacaksın tamam mı"

"tamam anlaştık, şimdi izin verirsen üzerimi değiştireyim"

"burada değiştirebilirsin"

"Baran"

"ben banyoya gireceğim ama yok ben illa banyoda değişmek istiyorum diyorsan gelebilirsin tabi ki" yaren Baran'ın koluna vurdu

"yok ben almayım sen gir banyoya"

"tamam ama artık kocanım yani benden utanmana gerek yok karıcım" Baran yarenin dudağına öpücük kondurup banyoya girdi, yaren Baran'ın arkasından bir süre baktıktan sonra üzerini değiştirip yatağa yeni takımlardan birini serdi ve odayı toparladı, Baran'ın giyeceklerini hazırladıktan sonra bugün gelen misafirler için hafif bir makyaj yaptı ve altınlarının hepsini takmak istemediği için setlerden birini takıp kutuyu kapattı

"hazırlanmışsın bile"

"evet sana da bunları çıkarttım ama eğer beğenmezsen başka bir şey vereyim" Baran yatağın üzerindeki kıyafetlerine baktı

"gayet iyi, bekle de birlikte inelim" Baran üzerini giyinirken yaren olabildiğince farklı şeylerle ilgilenmeye çalışsa da arada kaçamak bakışlarla Baran'a bakıyordu

"hadi karıcım gidelim" yaren kendine uzatılan eli tutup oturduğu koltuktan kalktı

"gidelim kocacım"

Baran ile yaren aşağıya inerken ellerini bıraktılar

"ben mutfağa bakayım" yaren mutfağa giderken Baran da sedirlerde oturmuş telefonu ile ilgilenen Alparslan'ın yanına gitti

"günaydın"

"günaydın gelincik nasılsın iyi misin?" Dilan'ın sırıtışı yareni güldürürken Feyza Dilan'ın kolunu dürttü

"yaren ile uğraşmasana Dilan"

"sizde ikiniz bir oldunuz bana oynuyorsunuz fark etmedim sanmayın"

"hak ediyorsun ama biz ne yapalım"

"kızlar hazır mı her şey, günaydın kızım nasılsın iyi misin?" yaren hafifçe başını salladı

"iyiyim çok şükür anne"

"aman kızım iyi olun, hadi masaya geçelim artık babanız iner birazdan" kızlar masaya gidecekleri ellerini alıp masaya geçtiklerinde Ömer ağa da merdivenlerden iniyordu

"günaydın çocuklar, bu masada hepinizi böyle mutlu ve eksiksiz gördüm ya artık ölsem de gam yemem. Yaren kızım sana da teşekkür ederim biz bunca yıldır bu haytayı zamanında sofrada göremedik ama şimdi senin sayende onu da gördük"

"estağfurullah baba" yaren hafifçe başını eğdi

"daha sırada Dilan var baba"

"Dilan Baran ne diyor yoksa öyle bir şey mi var"

"ya abi allah aşkına dünden beri benden sana göründüler herhalde her şeye laf ediyorsun hem farkındaysan Baran diyor ben demiyorum kızacaksan ona kız"

"çocuklar tamam artık hem bu konu kapanmadı mı?"

"baba sen şu meseleyi anlat kafama takıldı"

"Dilan sen anlatmak ister misin kızım yaptıklarını"

"ya baba özür diledim hala neden üzerime geliyorsun"

"üzerime gelmiyorum sadece kendi yaptıklarını kendin anlat dedim hem yaptıklarının arkasında durmalısın"

"ben yaptıklarımın sonuna kadar arkasındayım aklım yapamadıklarımda"

"kızım ben ders alırsın dedikçe sen ne konuşuyorsun"

"Dilan anlat artık şunu"

"özet geçeyim bari adamın birinin kafasında şişe kırdım biraz hırpaladım sonra Ferman ağa adamı komalık etmiş o yani" Dilan kahvaltısını yaparken Alparslan elindeki çatalı sıkıyordu

"Dilan kahvaltıdan sonra her şeyi en ince detayına kadar istiyorum eksiksiz yalansız duydun mu" Dilan tereddütle kafasını sağladı

"tamam abi"

Kahvaltı yaptıktan sonra Alparslan Baran ve Dilan ile çalışma odasına çıktılar

"yalansız anlat"

"her şeyi anlatacağım ama bak kızmak yok söz mü?" Alparslan Dilan'ı süzdükten sonra kafasını salladı

"babama da anlatmayacaksınız?"

"Dilan biraz daha uzatırsan kafanı kıracağım anlat artık"

Dilan ferma ağa ile olan şeyleri es geçerek yaşanan olayları eksiksiz ve yalansız bir şekilde anlatırken Alparslan'ın öfkelenen bazen şaşıran gözleri devamlı Dilan'ın üzerineydi

"böyle oldu işte dün de Ferman ağa elimin nasıl olduğunu sormuştu"

"şerefsiz pezevenk onun belasını s*ikeceğim" Dilan duyduğu küfürlerin fazla üzerinde durmadı

"abi dediğim gibi Ferman ağa ben gittikten sonra baya dövmüş babam adamın neredeyse komalık olduğunu söyledi"

"o Ferman kimmiş sen niye beni aramadın gelseydim de onun gelmişini geçmişini...."

"abi tamam istersen sakin ol hem Dilan da dersini vermiş, helal olsun be senin gibi ikizim olduğu için çok mutluyum öyle süslü püslü kokoş değilsin" Baran kardeşinin sırtından vuruşturup sarıldı

"o Ferman'a da borçlanmış sayılırız, bir daha yalnız hiçbir yere gitmiyorsun duydun mu Dilan bir şey olursa da ilk benim haberim olacak"

"tamam olaylardan ilk senin haberin olur ama yalnız giderim"

"Dilan lafımı ikiletme yoksa evden dışarıya çıkartmam seni"

"tamam sen bilirsin abi bana fark etmez, başka bir emrin yoksa ben odamdayım" Dilan odadan çıkarken Alparslan sinirle saçlarını karıştırdı

"görüyorsun demi Baran bir de gider yapıyor hanımefendi"

"iyi de abi Dilan'ın da boş olmadığını biliyorsun yani zamanında babam onu bizden ayırmadı"

"ne olursa olsun Baran o bir kadın bir erkekle bir kadının gücü bir değil ben onu düşünüyorum ama o ise sadece inatçılık yapıyor"

"biraz sakinleşsin abi gitme üzerine"

"şu Ferman da beni huzursuz eden bir şeyler var babam falan babası gibi diyor ama bilmiyorum ben çok güvenemiyorum"

"abi adamın ailesini katlettiler normal olmasını bekleyemezsin"

"neyse zamanla göreceğiz Baran ben şirkete gideceğim sen istersen evde kal ben hallederim"

"yok abi ya zaten kadınlardan gelen olur evde ne yapacağım geleyim bende"

"tamam sen bilirsin hazırsan çıkalım"

Alparslan ile Baran evden çıktıktan 10 dakika sonra Dilan gayet şık giyinmiş hali ile mutfağa girdi

"hanımlar evin erkekleri nerede?"

"şirkete gittiler ne oldu ki" Dilan bozularak topuğunu yere vurdu

"anne ben şirkete gidiyorum haberin olsun" Dilan öfke ile bastığı yerden ses getiriyordu topuk sesleri sert bir ritim ile uzaklaştı

"çok kızmış, bugün yaklaşmayın yanına" yaren ile Feyza Fatma hanımı sessizce onayladılar

"Dilan hanım nereye gidiyoruz"

"Bilal abi ben şirkete gidiyorum sen burada kalıyorsun"

"olmaz Dilan hanım Alparslan ağamın emri var"

"başlatma şimdi abimden ben yalnız gidiyorum" Dilan Bilal'den önce arabaya binip kapıları kilitledi cama varan bilalı umursamayıp arabayı çalıştırdı ve şirkete sürdü

"hoş geldiniz Dilan hanım ben lerzan, odanız hazır bir ihtiyacınız olursa bana söyleyebilirsiniz"

"teşekkürler lerzan, sen sadece abime burada olduğumu haber versen yeterli benim için" Dilan odasına girip kapıyı kapattı düğün telaşından dolayı odasına ilk gelişiydi, odasındaki bazı eşyaların yerlerini değiştirirken kapısı sertçe açıldı

"Dilan ben sana ne dedim" Alparslan sertçe kapıyı çarptı

"yalnız başıma evden çıkartmayacağını söyledin bende bana fark etmez dedim çünkü her türlü o evden çıkacağım hem de yalnız"

"Dilan çıldırtıyorsun beni, benim tek düşündüğüm sensin ama sen inat ediyorsun ne yapacağız biz seninle"

"bir şey yapmayın abi sadece biraz olsun rahat bırakın hepiniz her yerden sıkıştırıyorsunuz"

"tamam Dilan sen kazandın zaten şirkete gelirken birlikte gelir gideriz haricinde de haberimiz olduğu sürece yalnız hareket et ama ne olursa olsun o telefon açık olacak bir şey olursa da delilik yapmayacaksın kendini düşüneceksin duydun mu beni"

"tamam abi duydum teşekkür ederim" Dilan Alparslan'ın yanağından öpüp abisine sarıldı

"tamam cadı tamam düğündü dernekti derken işleri çok aksattın işerin seni bekliyor hadi bakalım"

"tamam kolay gelsin görüşürüz" Alparslan odadan çıkarken az da olsa sakinlemişti

"ben demiştim zaten karşındaki Dilan" Baran elleri ceplerinde kapıda bekliyordu"

"tamam ikizini benden iyi tanıyorsun anladık, kabul ettim ama bu tedbirler almayacağımı göstermez"

"abi aklında ne varsa umarım Dilan daha da delirmez"

"merak etme delirmez, ben çıkıyorum işim var sonra da eve geçerim siz Dilan ile gelirsiniz"

"tamam abi" Alparslan giderken Baran da kapıyı çalıp içeriye girdi

"hayırlı olsun Dilan hanım"

"teşekkür ederim Baran bey buyurun lütfen ne içersiniz ne ikram edeyim"

"şimdilik çay içelim ama bir ara yemek ısrarlarsın"

"ayıp ediyorsun ikiz, sen nereye gideceğimize karar ver" Dilan lerzanı arayıp iki çay söyledi

"merak etme hallederiz, abimi gördüm gelirken delirtmişsin gene" Dilan gözlerini devirdi

"ben bir şey yapmadım sadece verdiği kararın bir önemi olmadığını gösterdim ne kadar çabalarsa çabalasın kimseyi peşime takmasını istemiyorum ki zaten kabul etti artık bir sorun kalmadı"

"sen gene de kendini her şeye hazırla çünkü abim çıkarken izin verdiysem de tedbir almayacak değilim dedi sonra da gitti"

"ciddi olamazsın zaten ben abimin hemen kabul edişinin altında bir şeyler aramalıydım, neymiş peki düşündüğü bir şey dedi mi"

"yok sadece delirmeyeceğin bir şey olduğunu söyledi neyse onu yakında öğreniriz de sen şu meseleyi bir daha anlatsana biraz gurur duyayım seninle"

"of Baran dalga geçmesene ya"

"ne dalga geçmesi kızım ben harbi diyorum Amerika da o kadar kursa gittin birlikte çalıştık yani emeklerimizin karşılığını aldığımızı görmek güzel"

"deli"

"sen benden delisin kızım ben neysem oyum ama senin gözün döndü mü ben bile korkuyorum senden içinden zeyna falan çıkıyor"

"sende dikkat et o zaman ne olur ne olmaz" kapı çalınıp elinde çay tepsisi ile lerzan girmiş çayları verdikten sonra tekrar çıkmıştı

"elin nasıl oldu zorluyor mu seni" Dilan bandajlı olan sol eline baktı

"yok sadece banyoda falan zorlanıyorum hatta bugün pansumana gideceğim"

"tamam erken çıkar birlikte gideriz"

"tamam olur" Baran bir süre sessizce çayını içtikten sonra sormadan edemedi

"Dilan bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin"

"of Baran gene ne oldu gerçekten bu lafı son birkaç gündür çok duydum ve artık duymak istemiyorum"

"siz yani sen ve Ferman ağa, aranız da bir şey var mı?" Dilan içtiği çayı neredeyse püskürtüyordu

"saçmalama Baran onu nerden çıkardın yok öyle bir şey"

"ikinizde aynı anda aynı yerdeymişsiniz, adam dün de nasıl olduğunu falan sormuş hani bilmemiz gereken bir şey varsa yolun başındayken söyle bilelim"

"yok artık adam bana yardım etti diye neler düşünüyorsun ayıp yani hem allah aşkına biraz mantıklı düşün ben Ferman ağa ile nerede tanışacağım da aramızda bir şeyler olsun adam cenazede gelmişti bir de o gün karşılaştık yani"

"neyse ben gene de söyleyeyim de sonra ters köşe olmayalım bir şeyler olacak olursa haberimiz olsun"

"ya Baran gelsem desem ki Ferman ile aramızda bir şeyler var haberiniz olsun sence abim beni sağ bırakır mı aklın alıyor mu senin"

"ne bakıyorsun öyle haksız mıyım gelip söylesem vereceğiniz tepkiyi tahmin ediyorum"

"neyse sen abime babama demesen de bana söyle ben bileyim ben senin ikizinim"

"tamam Baran olursa ilk sana söylerim şimdi müsaade et de çalışayım"

"resmen odandan kovuyorsun"

"of Baran git hadi" Baran odadan çıkarken Dilan sıkıntıyla iç çekti iki günde duymadığı kadar Ferman ağanın adını duymuş bu da yetmez gibi çeşitli yakıştırmalar yapmışlardı. Dilan olabildiğince kafasını toparlayıp önündeki birkaç dosyayı inceledi ama en sonunda dayanamayıp toparlandı ve Baran'ın odasına gitti, kapıyı çalıp içeriye girdi

"Baran artık çıkalım mı?"

"tamam gidelim" Baran telefonunu alıp Dilan ile birlikte şirketten ayrıldılar

"ver ben kullanırım sen elini zorlama" Dilan sessizce anahtarı Baran'ın avcuna bıraktı ve arabaya bindi düşünceli bir şekilde dışarıyı izlerken gördüğü boş dükkan ile hemen Baran'a döndü

"Baran büfeyi abim mi boşalttırdı biliyor musun" Baran Dilan'ın baktığı dükkana kısaca baktıktan sonra geri yola döndü

"abim şirkete gelirken o adamı Mardin de barındırmayacağını söyledi ama önce babama soracaktı yani abimin işi değildir, büyük ihtimal adam Karahan soyadını duyunca korkup kaçmıştır"

"olabilir" Dilan bu işin arkasında Ferman ağanın olduğunu düşünse de bunu yapması için mantıklı bir sebep bulamıyordu o yüzden adamın korkup kaçması daha mantıklı gelmişti.

Hastanede ki pansuman işlemini yaptırdıktan sonra düşünceli bir yolculuktan sonra konağa gelmişlerdi, Dilan arabadan inip odasına çıkarken Baran Dilan'ın arkasından bir süre baktı

"bir şeyi var ama hayırlısı"

Baran arabadan indikten sonra odasına çıktı ve yareni yatakta uyur halde buldu, sessiz adımlarla üzerini değiştirip karısının yanına uzandı ona sıkıca sarılıp gözlerini kapattı.

Continue Reading

You'll Also Like

3K 224 18
TANITIM. Herşey üniversite için arkamda bırakıp geldiğim bu şehir de başladı... Aşktan nefret etmiştim. Bir daha kimseyi sevmeyeceğime yemin etmiştim...
258K 10.4K 29
''Sahte Karısı olmanı istiyor. Numaracıktan. Yani... Bir evcilik oyunu gibi düşün bunu.'' Çalıştığınız ajansın yetkilisinden böyle bir teklif duysayd...
5.9K 233 13
aley hakkinda farkli bir hikaye 🌹💫 hem mutluluk var hem uzuntu💫 ama her ne olursa olsun her zaman birlikteyiz 💫💫 lutfen okuyun ve oy verin 🙏🙏�...
411K 15.6K 48
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...