İdol: taekook

By aanonimyazarlik

993K 83.6K 82.2K

"Kararlarım beni iyi veya kötü yargılamanız için değil, istediğim hayatı yaşamak için varlar" 04.05.2019 More

1| Onunla olan her anım özel.
2| Çok safsın.
3| Seninleyken her zaman gülüyorum.
4| Seni büyütmüşüm gibi hissettim.
5| Tanrım, lütfen Taehyung benden önce iyileşsin.
7| Yedi güzel adam.
8| Hünerlerinizi görmek isterim, Bay Kim.
9| Fan kulübüme katılabilirsin, istersen tabi?
10| Altı mükemmel adamın kardeşi.
11| Neyse, en azından yabancıya gitmedi desene?
12| Gurur verici olurdu.
13| Uyanma vakti, sevgilim.
14| Lütfen pratiğimize devam edelim.
15| Kabul etmekten başka çarem yoktu.
16| Çok utanıyorum.
17| İçeri geç, yakından göreceksin zaten.
18| Taehyung'un ilgi saati gelmiş.
19| Burnu büyük olanın-
20| 'Hyung' fetişi mi?
21| Ödeşme zamanı.
22| Jungkook, hiç mi şans veremezsin bana?
23| Ben olmasını istemiyorum.
24| İlişkilerinin adını koydum bile.
25| Sen de gelsen keşke.
26| Hakkını akşama kullanacağını sanıyordum?
27| Sana gerçekten çok kızgınım.
28| Yeterince belli ettiğimi düşünüyorum.
29| Saç diplerin için üzgünüm sevgilim.
30| Aşırı masum olan çocuklar.
31| Değilim.
32| Güzel planmış.
33| You are the cause of my euphoria.
34| Gerçekten çok güzel görünüyoruz.
35| Benim kadar güzel değildi, değil mi?
36| Yoongi hyung yine her zamanki formunda.
37| Bana yeteceğini falan mı düşündün?
38| Eski defterleri açmayalım lütfen.
39| Tebrik ederim.
40| Gözlerime bak, Taehyung.
41| Sadece iyi hissetmeni istiyorum.
42| 7-1=0
43| Biz olarak kalmaya devam edelim.
44| Tırmalayınca birkaç gün sızlamaya devam ediyor.
45| İyileştirsen bile iz kalacak.
46| Final: Never Not.

6| Sevmen yeterli, Jungkook.

24.8K 2.2K 2.6K
By aanonimyazarlik

Çekimlerin bitmesinin hemen ardından, kısa süreli de olsa gecikme dolayısıyla, direkt olarak yoğun pratik programımız başlamıştı. Taehyung hyung her ne kadar zorlansa da bunu bize itiraf etmemekte ısrar ediyordu. Bense iyiydim, yani iyileşmiştim.

Yorgunluktan artık sızlayan ayaklarımı rahatlatmak için ayakkabımı çıkarıp bir yerlere fırlattıktan sonra kendimi yere bırakmıştım. Vantilatörler tam gaz çalışsa da şu an terli ve feci bir şekilde yorgun hissediyordum. Hoseok hyung ve Taehyung hyung dışında herkes buradaydı. İkisinin nerede olduğu hakkında bir fikrim yoktu.

"Yere yatma Kook, şuradaki pufların üzerine yat"

Seokjin hyung bana seslendiğinde bir süre cevap vermemiştim çünkü kendimi bunun için yorgun hissediyordum. Hastalığı yeni atlattığım için olsa gerek bu aralar daha çabuk yoruluyordum. Daha sonra yine bir şey demesem de yerden kalkıp dediği yere gitmiş kendimi büyük puflardan birinin üzerine bırakmıştım. Kapşonumla da nemli saçlarımı korumaya almıştım. Bir süre sonra terim soğumuş, gözlerim de kapanmıştı.

Uyumak üzereydim ki duyduğum seslerle birlikte gözlerim aralanmıştı. Taehyung ve Yoongi hyung büyük pilates topuyla oynuyordu. Umarım bana sataşmazlar düşüncesini aklımdan yeni geçirmiştim ki Taehyung hyungun topu yere koyup bana gülerek baktığını görmemle topun üzerime gelmesi bir olmuştu. Ani bir refleksle topu itip birden kalkmış ve kaçmak için hazırda bekleyen hyungumun peşinden koşmuştum. Koşarken telefonum düşmüştü ama çok da umrumda değildi.

Arka taraflara doğru koşan Taehyung hyungu son sürat takip edip elbette kolayca yakaladığımda ise gülmeye devam ediyordu. İstemsiz bir şekilde ben de güldüğümde onu sıkıştırdığım duvara biraz daha sinmiş ama sonrasında boynuma sarılınca duraksasam da hemen toparlayarak ben de tek elimle beline sarılmıştım. Bir elimde duvardan destek alıyordum çünkü.

"Bir şey olmadı değil mi?" Dediğinde olumsuz mırıltılar çıkararak soluklarımı kontrol altına almaya çalışmıştım. "Biraz canlandırayım dedim" diye mırıldandığında da istemsizce kıkırdamış ve ondan ayrılmıştım.

"Çok güzel canlandım gerçekten" dediğimde gülerek belim sarılmış ve ikimizi yürütmeye başlamıştı. Ben de kolumu omzuna atıp ona ayak uydurduğumda birlikte pratik odasına geri dönmüştük. Ben yine yerime yattığımda bu sefer o da boynuma sarılarak yanıma uzanmıştı. Sesimi çıkartmayarak gözlerimi kapattığımda uyumadan önce hatırladığım tek şey Taehyung hyungun beni kollarıyla sıkıca sarmasıydı.

Ama uyuma sürem elbette uzun olmamıştı. On beş, yirmi dakika anca uyumuştum. Herkes pratik odasında toplanınca çıkan gürültüye uyanmıştım. Taehyung hyung bundan etkilenmiyor gibiydi fakat ben hareketlenince o da mecburen kalkmıştı. Gözlerimi ovuşturarak etrafa baktığımda hyungların tekrardan ısınmaya başladığını görünce istemsizce iç geçirmiştim. Bugün nedense hiç halim yoktu ve pratik yapmak istemiyordum. Normalde pratik odasından en son ayrılan kişi ben olurdum ama bugün nedenini bilmediğim bir şekilde durgundum.

"Jungkook, neyin var bugün?"

Namjoon hyung ilgiyle ve nazikçe sorduğunda omuzlarımı kaldırıp indirmiştim.

"Bilmiyorum, bugün hiçbir şeye hevesli değilim. Sadece uyumak istiyorum"

"Doğru yoldasın evlat"

Yoongi hyungun ciddi durmaya çalışarak söylediği şey hepimizi güldürürken Taehyung hyungun bana yaslanmasıyla birlikte ben de ona yaslanmıştım.

"İstersen bugünlük dinlen. Zaten bir sorunun yok kareografiyle ilgili. Yeterince hazırsın. Bir gün dinlenirsen bir şey kaybetmezsin"

"Doğru söylüyor, yurda gidip biraz dinlen Jungkook" diyerek Seokjin hyung da ona katıldığında ne yapacağımı bilemeyerek etrafa bakmıştım. "Balık gibi bakma oraya buraya, Taehyungla birlikte gidin işte. O da dizini fazla zorlamasın. Deli çocuk bir şeyleri kanıtlamak için koşup oynuyor ortalıkta ama koşarken nasıl göründüğünün farkında bile değil. Dinlensin biraz. Şu haline bak, nasıl da uyukluyor"

"Böyle de içim rahat etmez ki ama" diye mırıldandığımda Namjoon hyung omzumu sıvazlamış ve gidip rahatıma bakmamı söylemişti. İç geçirerek onu onayladığımda Taehyung hyung mızmızlanarak ayağa kalktığında ben de kalkmış ve onun peşinden gitmiştim. Pratik odasından çıkıp duş almış, kıyafetlerimizi değiştirmiş ve sonra çıkıp yurda gitmiştik. Yani, ayrı ayrı tabi.

Odama girer girmez yatağıma yatmış ve telefonumla uğraşmaya başlamıştım. Twitterda gezindiğim sırada Taehyung hyung gelince kısa bir an ona bakıp sonrasında yine telefona dönmüştüm. Yanıma gelerek kaymamı söyleyince dediğini yapmış ve yanıma yatmasına izin vermiştim. Bana sokularak o da telefonuma bakmaya başlayınca sebepsiz yere gerilmiştim. Bu aralar çok fazla saçma duygular içerisine gidiyordum.

Mesela üyelerden sakladığım hiçbir şey yoktu ama telefonuma dokunduklarında, kitaplarıma baktıklarında falan geriliyordum. Anlayamıyordum bu halimi, çünkü cidden garipti.

Belki de denk gelip okuduğum loveship twitleri beni etkiliyordur ama neyse. Bu konu hakkında düşünmek istemiyordum.

Yine de Twitterda gezmeye devam etmiştim. Fotoğrafların altına gelen yorumları okuyordum. Gözlerim sadece iyi yorumları arasa da elbette çok fazla da kötü yorum vardı ve bunları göz ardı etmek de imkansızdı. Taehyung hyung birden elimdeki telefonu alıp diğer yatağa fırlatınca irkilmeden edememiştim. O ise rahatça kolunu belime sarıp başını boyun girintime yerleştirmişti.

"Uyu biraz" demişti sessizce. "Orada uyuyamadın doğru düzgün"

Sessiz kalmıştım çünkü haklıydı. Biraz uykum vardı. Belki de uykusuz olduğum için bu saçma haldeydim. Uyursam iyi olabilirdi. Gözlerimi kapatıp ben de ona sarıldığımda kollarımın arasında ne kadar küçük kaldığını fark edip istemsizce gülmüştüm. Bu elbette dikkatinden kaçmamıştı.

"Neye gülüyorsun?" Demişti boğuk bir sesle.

"Küçücük görünüyorsun" dediğimde onun da güler gibi bir ses çıkarttığını duymuştum.

"Dedi bir yıl öncesine kadar ortalıkta bebek gibi dolaşan çocuk"

"Hyung, ne yapayım, küçüktüm"

"Hala küçüksün" diyerek elini saçlarıma daldırdığında içgüdüsel olarak ona sırnaşmak istemiştim.

"Bazen" demiştim gülerek. "Bazen öyleyim. Ama her zaman değil" dediğimde gözlerini aralayıp biraz geri çekilmiş ve gözlerime bakmıştı. "Mesela şu an bebek olan sensin. Şu haline bak, birazdan biberonla süt içerken uyuyakalacakmışsın gibi bir halin var"

"İlgi istediğimdendir" diyerek gülümsediğinde kaşlarımı kaldırmıştım hafifçe. "Belki de senden ilgi istediğimdendir?"

"Ben açık konuşmazsan seni anlayamam. Ben mi uyutayım şimdi seni?" Diyerek yan dönmüş ve bir kolumu başının altından geçirmiştim. "Seni sevmemi mi istiyorsun?"

"Evet, beni sevmeni istiyorum" diyerek o da yan dönmüş ve bir elini belime atarak aramızdaki mesafeyi her zamanki gibi sıfırlamıştı. Söz konusu Taehyung olunca benim için asla kişisel alan diye bir kavram kalmıyordu artık ve ben bundan asla rahatsız değildim. Jimin hyungla da yakınlaşmaya başlamıştım ama Taehyung, diğer hyunglardan biraz daha farklıydı bu açıdan. Onunla yakın olmayı seviyordum. Onun bu hallerini görebildiğim için mutluydum. Onun her halini tanımak ve yaşamak istiyordum.

"O zaman severim ben de seni" demiş ve üzerine yatmadığı boştaki elimi saçlarına yerleştirmiştim. Ama o dudaklarını büzerek elimi tutmuş ve yanağına yerleştirmişti.

"Böyle sev" demişti mırıldanarak. Biraz utanmış gibiydi. Bu hali bana gerçekten büyük bir zevk veriyordu. Grupta benden başka utanan birilerini gördüğümde mutlu oluyordum gerçekten.

"Severim" demiştim yanağını okşamaya başlarken. "Hadi, gözlerini kapat"

Sessizce konuştuğumda dediğimi yapmıştı. Parmaklarımı yüzünde narince gezdirmeye başladığımda suratında oluşan huzurlu ifade gülümsememe neden olmuştu.

O kesinlikle ilgi görmeye bayılıyordu. Birinin onu sevmesine, ona dokunmasına bayılıyordu. Temas etmeyi çokça seven biriydi. Sevecendi ve herkesle kolayca anlaşabiliyor, herkesi kolayca kendine hayran bırakabiliyordu. O gerçekten harikaydı.

Dudaklarının ani olarak hafifçe titremesi dikkatimi çekerken gözlerim dudaklarına takılmıştı. Elim çenesinde oyalanırken ara sıra bükülen dudağı biraz kafamı karıştırmıştı. Yani ağlamaklı bir halde miydi yoksa uyumadan önce sürekli yaptığı bir şey miydi bilmiyordum. Bu yüzden onu bir süre dikkatle incelemiştim ama ağlamaklı bir ifade göremeyince alışkanlık olduğunu düşünerek boşvermiştim.

Parmağımı yavaşça burnunun üzerinden kaydırıp minik tatlı beninin üzerine bir kez çok hafifçe vurmuştum. Çok belirsiz de olsa bir gülümseme dudaklarında yer alırken kendimi durduramayarak dudaklarımı da minik bene bastırdığımda gülümseyişi büyümüştü. Geri çekilip parmaklarımı alnında gezdirmeye devam ettirdiğimde kıpırdanarak bana biraz daha yaklaşmıştı. Alnı yanağıma yaslanırken yüzüne dokunmayı bırakıp ona sıkıca sarmış ve saçlarıyla birlikte alnına da bir öpücük bırakmıştım.

Bu aralar yine üzerinde olan can sıkıntılı tavrının gidip yerine pozitif enerjili tavırlarının gelmesini istiyordum. Bu öpücüklerim de 'ben yanındayım' demekti. Bunu konuşmasak bile anladığında emindim. Çünkü biz konuşmadan sadece birbirimizin gözlerine bakarak bile saniyeler içinde her şeyi anlayabilirdik.

-

Uyandığımda henüz üyeler geri gelmemişti. Taehyung boynuma sokulmuş, sıkıca belimi sarmış bir şekilde uyumaya devam ediyordu. Üzerine yattığı kolum uyuşmuştu. Yüzündeki elim çenesinde dursa da bazı parmaklarım hafifçe aralık olan dudaklarının üzerindeydi. Ben kıpırdanadak kendime gelmeye çalışırken parmak uçlarımın üzerinde hissettiğim hafif baskılar kendime gelmemde yardımcı olmuştu. Elimi çekerek ona hafifçe -biraz da utanarak- gülümsediğimde gözlerini çok hafif bir şekilde aralayıp öylece bana bakmaya devam etmişti. Belliydi, kendinde olmadığı belliydi.

Yavaşça ondan ayrıldığım sırada gözlerini biraz daha aralamış ve belimdeki kolunu sıkılaştırmıştı. Ama kalkmam gerekliydi, bu yüzden kolunu tutmuştum.

"Tuvalete gideceğim" diye mırıldandığımda mırıltılar çıkararak beni bırakmıştı.

"Ama geri gel" dediğinde istemsizce gülümseyerek görmeyeceğini bilesem de başımı sallamıştım. "Yataktan çıkmak istemiyorum"

"Tamam, geleceğim" diyerek tuvalete girdiğimde hızlıca işimi halletmiş ve ellerimle yüzümü de yıkandıktan sonra odaya dönmüştüm. Taehyung aynı şekilde yatmaya devam ediyordu. Saçları yastığın üzerinde dağılmış, üstü kırışmış ve kıvrılmış, eşofmanı dizinin üzerine kadar sıyrılmıştı. Gözleri oldukça şişti. Ve yüzü de.

Sevimliydi. Aşırı sevimliydi.

"Ne?" Demişti güldüğümü görünce. Gözlerini yavaşça kapatıp açmıştı. "Ne gülüyorsun?"

"Sadece sevimli görünüyorsun" dediğimde gülümsemişti o da. "Sevimli, ilgi isteyen bir bebek gibi"

Sözlerime sadece gülmekle yetindiğinde tekrardan yanındaki yerimi almıştım. Başının altından kolumu geçirmemi sağlayıp bir süre öylece gözlerime baktıktan sonra dudaklarını aralamıştı yine.

"Bu gece için arkadaşlarımla buluşmayı planlamıştık." dediğinde gülümsemiştim usulca. Ne diyeceğimi bilememiştim. "Ama hyunglara ayıp olur diye korkuyorum. Bugün doğru düzgün pratiğe bile katılmadım çünkü"

"Sorun edeceklerini sanmıyorum. Kendileri gitmeni söylediler zaten. Sadece dizini yoracak şeyler yapmayacağın konusunda onlara güvence verirsen kimsenin bir şey diyeceğini sanmıyorum"

"Açıkçası en çok Yoongi hyungdan korkuyorum. Yani korkmaktan çok, ona gerçekten büyük bir saygı duyuyorum. Bu yüzden benim hakkımda olumsuz bir şey düşünmesini istemiyorum."

"Yoongi hyung sert görünse de isteğini anlayışla karşılayacaktır. Ve olumsuz bir şey düşüneceğini hiç sanmıyorum."

"Sen peki?" Dediğinde duraksamıştım. "Sen ne düşünüyorsun? Gitmeli miyim?"

"Elbette gitmelisin hyung. Onlar senin arkadaşın"

Sanki istediği şeyi söylememişim gibi hafif bir duraksamayla birlikte gülümsemiş ve başını sallamıştım. Ama cevabımdan memnun olmadığı çok belliydi.

"Yanlış bir şey mi söyledim? Üzgünüm-"

"Hayır hayır, o an aklıma bir şey geldi sadece. Teşekkür ederim Kookie"

Gülümsemekle yetindiğim sırada dış kapının açıldığını duymuştum. Hyungların sesleri de geldiğinde Taehyungdan ayrılarak yataktan kalkmıştım.

"Seokjin hyung yorgundur şimdi" demiştim elimi ona uzatırken. "Yemeği biz yapalım bugün"

"Olur"

Mırıldanarak elimi tutmuş ve yavaşça kalkmıştı. Onu önüme alıp kollarından tutarak itmiş, yürütmeye başlamıştım. Birlikte odadan çıktıktan sonra o odasına gidip üzerine daha rahat bir şeyler giyeceğini söylemişti. Üzerindekilerin zaten rahat şeyler olduğunu düşünsem de onun rahatlık anlayışının daha değişik olduğunu hatırlayarak boşvermiştim.

"Ne yemek istersiniz?" Demiştim salona dökülen hyunglarımın yanına giderek. Seokjin hyungun arkasında durup omuzlarına masaj yapmaya başladığımda başını geriye atarak gözlerini kapatmıştı. "Bugün yemekler bizden"

"Taehyung ve sen mi? Yemek mi? Gözlerim yaşarıyor"

Yoongi hyung dalga geçtiğinde gülmekle yetinmiştim.

"Karışık şeyler yapamayız elbette. Ama bir şeyler yapabiliriz sonuçta. Tavuk kızartabiliriz veya haşlarız. Yanına ramen ve pilav da yaparız. Kimçi bitmek üzere ama onu da çıkarırız. Salata da yaparız. Yeterli mi?"

"Canım patlamış mısır çekti" demişti Hoseok hyung. "Biriniz gidip alsa çok güzel olur"

"Tamam, alırız. Zaten tavuk da almamız lazım" diyerek onayladığım sırada Taehyung içeri gelmişti. Yanıma gelip öylece durduğunda yemek planımızdan bahsetmiştim ona. Üzerine bakıp iç geçirse de onaylamıştı.

"O zaman ben üzerime düzgün bir şeyler giyineyim" dediğinde üçüncü kez üstünü değiştirmesine müsaade etmemiştim.

"Hyung, benim büyük hırkalarımdan birini giyinebilirsin. Kamufle eder seni. Zaten şortun da normal bir eşofman şort işte. Gerek yok bence. Bekle burada, alıp geleceğim" Diyerek odama gitmiş ve en büyük hırkalarımdan birini almıştım. Para da aldıktan sonra salona geri döndüğümde Jimin hyungun Taehyungla uğraştığını görmüştüm.

"Al hyung, ben tencereye suyu koyup geliyorum. Biz gelene kadar kaynasın"

Mutfağa gidip büyük tencereye su koyup altını kısık ateşte açmıştım. Market zaten yakındı, hemen gidip gelirdik.

"Küçücük kaldın" Jimin hyung Taehyunga gülüyordu. Kapşonu kapatıp iplerini de sıktığında ben de gülmüştüm. Yanaklarını sıkıp onu ittiğinde hepimiz gülmüştük. "Hyung olan sen misin Jungkook mu belli değil" dediğinde Seokjin hyunga gülerek omuz silkmişti. Yanına giderek omzuna vurmuş ve ayakkabımı giyinmiştim. O da hazır olduktan sonra hemen çıkmıştık.

Bir üst sokaktaki markete hızlıca giderken birkaç kişinin bize dönüp baktığını görsem de görmemezlikten gelmiştim. Gün geçtikçe daha çok kişi tanıyordu bizi. Sınırları nereye kadar genişleteceğimizi çok merak ediyordum. Şarkılarımızla, mesajlarımızla çok fazla insana ulaşmak istiyorduk. Umarım hayallerimiz bir bir gerçekleşirdi.

Markete girdiğimiz gibi hemen tavuğu ve gerekli olan birkaç şeyin yanında patlamış mısır, biraz da başka abur cuburlardan aldıktan sonra kasaya gidip parayı ödemiştik. Kasadaki kadın bize uzun uzun baksa da bunu görmemiş gibi yapmıştık ikimiz de. Sonra hızlıca poşetlediğimiz yiyecekleri alarak yurda dönmüştük.

İçeriye girdiğim gibi ellerimi yıkadıktan sonra mutfağa girmiş, kaynayan suya tamamen hazır olarak satın aldığımız tavuğu atmıştım. Ramenleri de ayrı bir tencereye koyduğum sırada Taehyun hyung gelmişti yanıma.

"Ben ne yapacağım?"

"Salatayı hazırlayabilirsin" demiştim ramenlerle ilgilenirken. "Dolaptan kimçiyi de çıkart lütfen. Ve bıçağı kullanırken dikkatli ol"

"Tamam anne" diye mırıldanarak söylediklerimi yapmaya başladığında gülerek pilav için gerekli malzemeleri çıkarmıştım. Bildiğim gibi pilavı yaparken arada bana sataşan Taehyunga istediğini vermemiştim. Oyun istiyordu fakat hyunglar fazlasıyla açtı. Ve ben de açtım. Ayrıca arkadaşlarıyla buluşacaktı, istediği kadar onlarla oynardı artık.

Sonunda her şey hazır olduğunda hyungları çağırmıştık. Herkesin tabağına önceden kalan çorbamızdan biraz biraz koymuştum. Sırasıyla diğer yemeği de onlara verdiğimde herkes yemeğin tadından memnundu. Sohbet ederek geçirdiğimiz yemek saatimizin bitmesi beni biraz üzmüştü çünkü gerçekten birlikte sohbet ettiğimiz bu saatleri çok seviyordum.

Her şeyi toplayıp bulaşığı da yıkadıktan sonra hepimiz salona geçmiştik. Taehyung da bizim yanımıza geldiğinde anlamayarak ona bakmıştım. Masadayken yemekten hemen sonra çıkmak istediğini söylemişti çünkü. Bakışlarımı fark etmiş olacaktı ki gülümseyerek yerinden kalkmış ve benim yanıma oturmuştu.

"Ne oldu? Neden hazırlanmıyorsun?" Diye sorduğumda omuz silkmiş ve gülümsemişti. "Çekiniyor musun?" Demiştim sessizce. Ama başını iki yana sallayıp sırtını bacağıma yaslamıştı.

"Sizinle kalmak istedim. Uzun zamandır doğru düzgün birlikte vakit geçirmedik" dediğinde dudaklarım istemsizce kıvrılmıştı. Bir elimi yanağına atıp sıktıktan sonra bacaklarımı aralayarak onu kendime çekmiş, sırtını göğsüme yaslamasını sağlamıştım. Ellerimi karnına yerleştirdikten sonra gülüşen hyunglarıma dönmüştüm.

"Ama Jin hyung, ben gerçekten bilerek yapmadım"

Jimin hyung utançla isyan ederken Jin hyung kahkaha atıyordu.

"Benden etkilendiğini biliyordum Jimin, sorun yok bebeğim" diyerek saçlarını okşadığında Jimin hyung utançla da olsa kahkaha atarken onu itmişti.

"Ne oldu ki?" Dediğimde Hoseok hyung Jiminin yanlışlıkla Seokjin hyungu ellediğini hevesle anlattığında istemsizce gülmeye başlamıştım.

"Seni hain, sen de mi gülüyorsun?"

Jimin hyung bana yastık fırlattığında onu havada yakalamıştım. Biz konuşup gülüşmeye devam ederken Taehyungun çok da gülmediğini fark etmiştim. Gözleri kapalı bir şekilde başını dik tutmaya çalışıyor, arada gülümsüyordu. Bu aralar gerçekten üzerinde bir dinginlik vardı. Hiçbir şeye tepki vermiyor gibiydi. Üstelik normalden daha fazla ilgi görmek istiyordu. Bir sorun olup olmadığını sorduğumda sadece içinde anlayamadığı bir sıkıntı olduğunu söylüyor, başka hiçbir sıkıntısını olmadığını söylüyordu. Buna inanmasam da onu zorlamak istemiyordum.

Elimi saçına çıkarıp parmaklarımla geriye doğru taramaya başladığımda başını boynuma yaslamıştı. Kimseye fark ettirmeden saçlarına minicik bir öpücük bıraktıktan sonra saçlarını geriye doğru taramaya devam etmiştim. Dudaklarının kıvrıldığını ve bacağımın üzerindeki elinin sıkılaştığını hissetmiştim. Hyungların hala Jiminle dalga geçerek gülüşmelerini fırsat bilerek dudaklarımı Taehyungun kulağına yaklaştırmış, çok kısık sesle sormuştum.

"Hyung, iyi olduğuna emin misin?"

Bir cevap vermemişti. Ne reddetmişti ne de kabul etmişti. Ama cevap belliydi. Değildi. İyi olduğuna emin değildi. İyi değildi.

"Biraz konuşmak ister misin?"

Bu sefer cevaplamıştı. Başını iki yana salladığında derin bir nefes almadan edememiştim. Onun böyle moralinin bozuk oluşu beni de üzüyordu. Zaten onlarla tanıştığımdan beri bana en zor gelen şey hyunglarımın acı çektiğini görmekti.

"Senin için ne yapabilirim peki?" Diye mırıldandığımda bir elimi tutup parmaklarımızı birbirine dolamış, elimin üzerine de minik bir öpücük bırakmıştı.

"Sevmen yeterli, Jungkook" demişti sessizce. Kısık da olsa ses tonunun ve kullandığı basit görünen ama samimiliğini derinden hissettiğim kelimelerinin iliklerime kadar işlediğini, omurgama tatlı bir titreşim yolladığını itiraf edebilirdim sanırım. "Sadece sonsuza kadar beni sevmeye devam etmen yeterli"




__

İyi geceler dilerimm ❤️

Kendinize iyi bakın ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

287K 33.2K 32
Yüreğime, kor gibi düşen bir engeldi. Kumral saçları ile bal köpüğü gözleri beni içimdeki cinayetlere sürüklüyor, gülüşü ile kalbimin intiharına sebe...
11.8M 577K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
135K 17.7K 23
Bu yedi varlığa sahip olacak yedi kudretli kişi, yok olmanın eşiğindeki Dünya'nın kaderini değiştirecek, Dünya'nın dengesini tamamen alt üst edecekti...
8/25 By sena

Fanfiction

916K 88.1K 24
hırçın çocuklar, hoyrat öpüşler. itlik ve serserilik. paylaşılamayan sigaralar, ağlarsan devrileceğim. 1 haziran 2020.