Soredemo | Taekook

By saturnfamesi

1.7M 197K 380K

Hiçbir insan kendisini ısıran vampirin suratını hatırlayamazdı, acıları saniyeler içinde kaybolur giderdi. Va... More

Bölüm 1: İlk Kanlı Karşılaşma
Bölüm 2: Üç Vampirin Arasında
Bölüm 3: "Bir İstisna"
Bölüm 4: "Acı Çektiğini Hissettim"
Bölüm 5: "Mor Leylak Çiçeği"
Bölüm 6: "Kullanılması Gereken İlaçlar"
Bölüm 7: "Dokun Bana"
Bölüm 8: "Vampir Sürüsü"
Bölüm 9: "Acılarımızı Paylaşıyorduk"
Bölüm 10: "Kırmızı Atkısını Çaldı"
Bölüm 11: İlk Kanlı Öpücük
Bölüm 12: "Melez Prenses"
Bölüm 13: "Senden Nefret Etmiyorum"
Bölüm 14: "İnci Kolye ve Küpeler"
Bölüm 16: "Panzehir"
Bölüm 17: "Çiçeğimize İyi Bak"
Bölüm 18: "Taehyung Üzerine Bir Anlaşma"
Bölüm 19: "Evimize Gidelim"
Bölüm 20: "Kayıp Eşyalar"
Bölüm 21: "Tavşan, Yuvasına Geri Dönecek"
Bölüm 22: "Ceylanı Andıran Kırmızı Gözler"
Bölüm 23: "Av ve Avcı Döngüsü"
Bölüm 24: "Güçsüz Kral"
Bölüm 25: "Avlarınızı Öldürün"
Bölüm 26: "Saklanan Vampir Cinayetleri"
Bölüm 27: "Taehyung'u Kaybetmek İstemiyorum"
Bölüm 28: "Seni Isıtabilirim"
Bölüm 29: "Bir Katil Olabilirdim"
Bölüm 30: "Beni Öldür"
Bölüm 31: "Ender Rastlanan Bir Aşka Kapıldım"
Final: "İmkansızlığın Ötesi"
TEŞEKKÜRLER
Birinci Yıla Özel Hiçbir Şey Yapmıyoruz

Bölüm 15: "Sana Güveniyorum"

60.5K 6.6K 17.2K
By saturnfamesi

Wattpad, Soredemo'yu hiç sevmediği için genelde bölümler yarım gözüküyor. Eğer bölümler yarım gözüküyorsa veya tuhaf şekiller görüyorsanız hikayeyi kütüphaneden çıkartıp yeniden ekleyin.

Keyifli okumalar *sonsuz kalpler*

--------------

Soojin, yılın son gününde bile hastanede nöbetçi olduğu için akşam yemeğini yapmak Taehyung'a kalmıştı. Eğer evinde olsaydı şu an kolay bir yemek yapıp o öğünü geçiştirirdi fakat Jungkook'un isteği üzerine sadece diyet listesindeki yemekleri yemek zorundaydı.

Kestiği sebzelere baktığında pek memnun olmamıştı. Arkasından sinsice yaklaşan Jungkook da aynı fikirdeydi. Taehyung sebzeleri beceriksizce keserken "Daha küçük kesmelisin." diyerek onu uyardığında bunu yaptığına pişman oldu.

Taehyung bıçağı tezgaha fırlattı ve kanayan parmağını tuttu. Parmağının ucundaki küçük kesik mutfaktaki tüm havanın değişmesine sebep oldu. Taehyung telaşla etrafına bakındı. Jungkook ise burnuna dolan koku yüzünden yüzünü buruşturup bir adım geriye çekildi.

"Beni korkuttun!" dedi, masadaki peçeteye doğru uzandığında. Canı yanıyordu ve korkudan dolayı kalbi hızla atıyordu.

"Bu kadar beceriksiz olacağını tahmin etmiyordum, üzgünüm." dedi Jungkook.

Taehyung, peçeteyi parmağındaki kesiğin üzerine bastırdı ve bir miktar kanı peçeteye bulaştı. Hızlıca mutfak kapısına koştuğunda Jungkook da arkasından geliyordu. Taehyung merdivenlere ulaşana kadar onu takip etmişti.

"Gelme peşimden!" diye bağırdı Taehyung. Parmağı bu haldeyken bir vampirin onu takip etmesi korkunçtu.

"Taehyung, köpekbalığı değilim. Biraz kan aktı diye seni yemem. Buraya gel, birlikte yapalım yemeği."

Jungkook'a güvenmiyordu. Vampirler avlarına ulaşmak için türlü türlü bahaneler uydururlardı. Şu an ona güvenemezdi. Sakin tavırlarının altında sakladığı vahşi tarafı her an ortaya çıkabilirdi. Taehyung merdivenleri hızla çıktı ve ikinci kata ulaştı. Odasının kapısına doğru koşarken Jungkook sakince onun peşinden yürüyordu.

Odasının kapısını kapattığında kilidin üzerinde anahtar olmadığını fark etti. Bedenini kapıya yaslayarak vampirden kurtulmayı ümit etti. Kapıya yaslanır yaslanmaz Jungkook da kapıyı zorlamaya başladı.

"Aç kapıyı Taehyung." dedi sakin ses tonuyla.

"E-en azından birkaç saat görüşmeyelim."

"Birkaç damla kan aktı diye seni ısırmam."

"Sana güvenmiyorum."

"Kapının arkasından çekil."

"Hayır."

"Kapıyı açacağım. Kapının arkasından çekilmezsen canın yanar. Çekil hemen."

"Jungkook, yapma..." diye sızlandı. "Eğer ısırmayacaksan git işte. Neden zorluyorsun beni?"

"Çünkü benden korkman canımı sıkıyor."

Taehyung, canının yanacağını bile bile sırtını kapıya iyice yasladı. Parmağına yapışmış olan peçeteyi çıkardı ve kesik parmağına baktı. Kanama durmuştu. Kanlı peçeteyi ne yapacağını bilemezken sırtına bir darbe almasıyla bir adım ileriye doğru sendeledi.

Nefes alışverişleri hızlanırken tekrardan kapıya yaslandı. Jungkook'un onu yeniden ısıracağı düşüncesiyle korkudan tir tir titriyordu.

"Sana çekilmeni söylemiştim!"

Jungkook'un bağırışından sonra koridorda Seulgi'nin yumuşak sesi yankılandı, "Neler oluyor?" diye sordu melez vampir.

"Yok bir şey," diye cevapladı Jungkook, "Odana dön."

"Taehyung'a bir şey mi oldu?"

Taehyung'un kokusunu alan sadece Jungkook değildi. Seulgi de alıyordu ve buraya kadar gelmişti.

"Sadece bir kesik. Odana dön şimdi."

Seulgi'nin tereddüt ettiğini fark eden Jungkook, daha çok sinirlenmişti. Yumruklarını sıktı. "Aklından ne geçiyorsa hepsini unut ve odana dön."

Jungkook, Taehyung'u asla paylaşmazdı.

"Aklımdan hiçbir şey geçmiyordu." dedikten sonra arkasını döndü ve odasına doğru ilerledi. Jungkook onun gidişini izlemeyi bırakıp Taehyung'un kapısına iki kez vurdu. "Umarım kapının arkasından çekilmişsindir." dedikten sonra kolaylıkla kapıyı itti.

Taehyung, açılan kapının karşısındaki duvara yaslanmış, elini arkasına gizlemişti. Sanki böyle yaparsa Jungkook bundan etkilenmeyecekmiş gibi saçma bir düşünceye kapılmıştı. Jungkook odanın kapısını kapattı ve Taehyung'a doğru ilerlemeye başladı.

"Bu eve ilk geldiğinde sözümü dinlemen konusunda anlaşmıştık. Öyle değil mi?"

Taehyung'un önünde dikildiğinde Taehyung başını öne eğmiş, göz temasından kaçınmıştı. Jungkook, bir süre sorusuna cevap verilmesini bekledi fakat Taehyung sessiz kaldı. Uzun parmakları Taehyung'un çenesini kavrayıp başını kaldırdı.

Göz göze geldiklerinde, "Ayrıca sana soru sorduğumda cevap vermen konusunda da anlaşmıştık öyle değil mi?" dedi, ardından çenesini serbest bıraktı.

"Evet, biliyorum ama korktum."

"Taehyung benden ne zaman korkmalısın biliyor musun?" elleri Taehyung'un belini buldu ve onu duvardan ayırıp kendi kolları arasına aldı. Taehyung'u kollarının arasına aldığında onun tam olarak kendisine uygun olduğunu, birbirleri için yaratıldıklarını düşünüyordu. Taehyung'un kulağına doğru eğildi ve sıcak nefesini üflediği anda Taehyung ürperdi. "Benim iznimin dışında bu evden dışarıya adım attığında korkmalısın."

Taehyung onu itmek adına ellerini Jungkook'un göğsüne koydu. Kuvvet uygulamasına rağmen hiç etkilenmeyen hatta onu daha da sıkıca saran Jungkook, Taehyung'un bileğini yakaladı. Parmağındaki kesiğe baktı, ardından kesiğin üzerine bir öpücük kondurdu.

"Doğruyu söylemek gerekirse şu an ince derini dişlerimle ezmek ve tatlı kanını bir kez daha tatmak istiyorum." gözlerini parmak ucundan çektikten sonra Taehyung'un dudaklarına sabitledi. "Fakat tatmak istediğim başka şeyler de var."

Taehyung'un bileğini serbest bıraktı ve parmaklarını Taehyung'un parmaklarına kenetledi. Ellerinin uyumuyla alakalı saatlerce düşünebilirdi fakat şu an bebeğinin dudaklarını bir kez daha tatmak istiyordu.

Taehyung'un üst dudağını iki dudağının arasına hapsettiğinde zevkle mırıldandı. Üst dudağını emmeye başladığında Taehyung nefesini tutmuştu. Jungkook'un dilinin dudaklarına dokunduğunu hissettiği anda mantığı devre dışı kaldı ve dudaklarını aralayıp Jungkook'un öpüşmeyi derinleştirmesini kabul etti. Dilleri buluştuğunda bu sefer zevkle mırıldanma sırası Taehyung'a geçmişti.

Kendini öpüşmeye iyice kaptırmışken Jungkook'un göğsünde duran elini yavaşça onun ensesine çıkardı. Ensesinde parmaklarını yavaş yavaş hareket ettirmeye başlayınca Jungkook onun bu halinden güç alıp onu yatağa doğru sürüklemeye başladı. Dudakları ayrılmadan geri geri yatağa doğru ilerlediler. Jungkook, Taehyung'u yatağa ittiğinde hızlıca üzerindeki yerini almıştı.

Dudakları Taehyung'un boynunda gezinirken bebeğinin bu kadar uysal olması, ona karşı gelmeden kedi gibi mırıldanması hoşuna gidiyordu. Taehyung çabuk etkileniyordu. Jungkook bunu fark ettiğinden beri daha rahattı. Onun tecrübesizliğinden yararlanıyordu.

Kapıya sertçe iki kez vurulmasıyla Jungkook başını Taehyung'un boynundan kaldırdı. Çatık kaşlarla kapalı kapıya bakarken Seulgi'nin sesi duyuldu, "Bogum geldi. Konuşmamız gerekenler var."

Jungkook bıkkınlıkla bir nefes verdi. Taehyung'u bırakmak istemiyordu fakat önemli bir mevzuyu da es geçemezdi. Vampirlerin teker teker zehirlenmesi aklına takılıyor, onu huzursuz ediyordu. Bir an önce çözmesi gereken bir mevzuydu.

Bebeğinin kıpkırmızı olmuş yanaklarına baktığında tüm sıkıntılı düşüncelerine rağmen gülümsedi. "Gitmem lazım." dediğinde Taehyung elleriyle yüzünü kapattı.

"Git." dedi boğuk çıkan sesiyle. Utanmıştı. Bu halleri Jungkook'un gözünde çok hoştu. Onu utandırmaya ve kıpkırmızı olan yanaklarına bayılıyordu. Taehyung'un üstünden kalktığında Taehyung da bacaklarını kendine doğru çekmiş, yatakta sağ kolunun üzerine yatmıştı. Jungkook çıkmadan önce son kez onun cenin pozisyonu almış bedenine baktı. Ardından kapıyı açtı ve Seulgi'yle göz göze geldiler.

Kapıyı arkasından nazikçe kapattı. Merdivenlere doğru sessizce ilerlerken Seulgi de arkasından geliyordu. "İçeride ne yapıyordunuz?"

"Bilmeni isteseydim kapıyı kapatmazdım."

"Soojin'den sonra kendine yeni bir yatak arkadaşı mı edindin?"

Merdivenin ilk basamağını indikten sonra duraksadı. Seulgi'ye doğru döndü. "Taehyung'u seviyorum."

"Doyumsuzluğun yüzünden hem kendini hem de onu lanetledin. Şimdi de karşıma geçmiş onu sevdiğini söylüyorsun."

"Benimle böyle konuşabilme hakkını nereden buldun?"

"Dibe batıyorsun. Gün geçtikçe dibe batışını izliyorum." kollarını göğsünde birleştirdi ve sakin kalabilmek adına derin bir nefes aldı. "Taehyung gerçekleri öğrendiğinde ne olacak?"

"Benim suçum yok. Babasını zorlamadım. Ona bir seçenek sundum ve o da kabul etti."

"Bu bir seçenek değil. Bir anlaşmaydı."

"Doğru, bir anlaşmaydı. Sonsuz bir ömür karşılığında Taehyung'u aldım. Oldukça iyi bir anlaşmaydı."

"Taehyung babasının vampir olduğunu öğrendiğinde hem seni hem de babasını suçlayacak. İkinizden de uzaklaşacak. Ne yaptığınızın farkında değilsiniz."

"Taehyung bunu öğrenmeyecek çünkü eski ailesine asla geri dönmeyecek. Onun tek ailesi benim. Artık benden başka kimsesi yok."

"Yasak hafta gerçekten de vampirleri delirtiyormuş. Ne söylediğini bilsen kendinden nefret edersin. Böyle biri değilsin sen."

"Seulgi," dedi kısık ses tonuyla, "Sağlığını düşün. Taehyung ve beni düşünme. Tehlikedesin."

Seulgi başını salladı. Her an ağlayacakmış gibi görünüyordu. Avuç içlerindeki yaralara baktı. "Evet, farkındayım. Yaralar derinleşiyor ve tüm vücuduma yayılmaya başladılar."

***

Jimin, oturma odasındaki çift kişilik koltuğa kıvrılmışken dış kapının açıldığını duydu. Kendini kötü hissetmişti. Annesi onun yalnız olduğunu duyunca eve geldi sanmıştı. Kısa süre içinde oturma odasının kapısında görünen kişinin annesi olmadığını fark edince koltukta oturur pozisyona geçti. "Hyung? Neden buradasın?" diye sordu.

"Asıl sen neden buradasın? Arkdaşlarınla planın yok mu yılbaşı gecesinde?"

"Vardı ama hepsi beni ektiler." dudağını büzdü. "Hepsinin sevgilisi var."

Yoongi elindeki poşeti koltuğa bıraktı ve kendisi de koltuğun bir köşesine oturdu. Jimin'in gözleri poşetteydi. "Bu ne?" diye sordu. Yoongi cevap vermedi. Gözleri televizyon ekranındaydı ve Jimin'i umursamıyor gibi görünmek için elinden geleni yapıyordu.

"Bana almamışsındır herhalde." poşeti açtı ve içinden şarap şişesini çıkarttı. "Biri mi gelecek eve?"

"İkimiz bu ev için yeterli değil miyiz?"

"Benimle içmek mi istiyorsun?"

"Olabilir."

"Lafı ne çok dolandırdın."

"Lafı dolandıran sensin işte, kadehleri çoktan getirmiş olman gerekirdi. Sonuçta bizim için aldığım çok belli. En azından bu kadarını yapmalısın."

"Nezaketten uzaksın." dedi, ardından şişeyi eline aldıktan sonra ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Yoongi onun arkasından, "Sana iyilik de yapılmıyor ki!" diye bağırmıştı.

Jimin, kapıdan çıkmadan önce Yoongi'ye döndü, "Umarım yeni yılda hayatındaki kadınlar da sana karşı böyle davranırlar. Böylece sen de bir yıl boyunca eline kalırsın."

"Park Jimin!" ayağa kalktı ve Jimin'in peşinden koşmaya başladı. Jimin elinde şişeyle mutfağa doğru koşarken Yoongi de hemen arkasındaydı. Bomboş ve sessiz evin içinde onların ayak sesleri ve Jimin'in koşarken heyecandan dolayı çıkardığı kısık çığlıklar yankılanıyordu. Mutfağın girişine geldiğinde kapıyı Yoongi'nin suratına kapatmayı planlıyordu fakat bu planı kısa sürmüştü. Yoongi onun bileğini yakalayıp kendine doğru çevirmişti.

Jimin kıkırdıyordu. Yoongi ise onu geri geri götürmeye başladı. Mutfakta onu tezgaha kadar bu şekilde ilerletmişti. Ellerini Jimin'in beline yerleştirdi ve onu kaldırıp tezgaha oturmasına yardımcı oldu.

"Nasıl da sinirlendin bir yıl boyunca yalnız kalmayı düşününce." hâlâ suratında aptalca bir gülüş vardı. Yoongi ellerini tezgaha yasladı ve Jimin'e iyice yaklaştı. Yüzlerinin arasında fazla mesafe yokken, "Ağabeyinle uğraşmak çok mu hoşuna gitti Park Jimin?" dedi. Şarap şişesini Jimin'in elinden aldı ve ondan uzaklaştı.

Jimin'in gözleri kadehleri dolduran Yoongi'nin sırtında geziniyordu. "Kan bağımız yok. Seni ağabey gibi görmüyorum. Sırf saygıdan ötürü böyle sesleniyorum. Seni kabullendiğimi düşünme."

Yoongi kısa süre içinde elinde iki kadehle Jimin'e doğru yeniden yaklaştı. Kadehlerden birini ona uzattığında Jimin bunu kabul etmişti. Hâlâ tezgahta oturmaya devam ederken şarabından bir yudum aldı. Yoongi onun şarapla ıslanan üst dudağını ve yutkundukça hareket eden adem elmasını izliyordu.

"Evet, kan bağımız yok. Ben de seni küçük kardeşim olarak görmüyorum zaten."

Jimin alayla güldü. "Sen sadece beni yatağa atmak istiyorsun. Bu evde kaldığım süre boyunca çok fazla soruna sebep oldun. Senden uzak durmak için elimden geleni yapıyorum, farkında değil misin?"

"Annen bana evde yalnız olduğunu söyleyince tüm planlarımı iptal edip buraya geldim." baş parmağını Jimin'in yanağında gezdirmeye başladı. Karşısındakinin içini titretmek istercesine, "Jimin..." diye fısıldadı. "Benden uzak durma."

Jimin gözlerini Yoongi'den çekti ve yutkunabilmek için kendini zorladı. "Eğer birbirimizi kardeş olarak görmüyorsak..." dedi, titremeye başlayan sesiyle, "Birlikte içmemiz hatta aynı evde olmamız bile yanlış."

"Yanlış değil."

Yoongi'nin sesi öylesine kararlı ve net çıkıyordu ki Jimin onun bu hallerine hayret etti. "Çok rahatsın." dedi, hâlâ şaşkınlığını gizleyemiyordu. "Beş gün sonra senin babanla benim annemin düğünleri var. Nasıl bu kadar rahatsın?"

"İkimiz de yetişkiniz. Kendi kararlarımızı kendimiz verebiliriz. Onlar evlenecek diye senden uzak durmayacağım. Bu benim kararım. Kimse buna müdahale edemez."

"Sen delirmişsin!" dedikten sonra titreyen elindeki kadehi tezgaha bıraktı ve ayaklarını yere bastı. Mutfaktan ayrılmak için iki-üç adım atmıştı ki bu akşam ikinci kez Yoongi tarafından engellendi.

Sağ bileğini kelepçe gibi saran parmaklara baktı. "Dışarı çıkacağım. Belki Hyejoo işlerini bitirmiştir ve ona uğrarım. Bırak bileğimi."

"Gitme Hyejoo'ya. Burada kalmaya devam et." Jimin'in bileğini serbest bıraktı. Çünkü kollarını onun bedenine sarmak istiyordu. Jimin'in geri çekilmesine izin vermeden onu kollarının arasına aldı. "Mezun olduğun zamanda gitme. Benimle kalmaya devam et. Benden uzaklaşma."

Jimin ne yapacağını bilemez bir haldeydi. "Kafamı karıştırma." dedi, ses tonunun tıpkı Yoongi gibi net çıkması için uğraşıyordu fakat beceremiyordu. Her an kırılacakmış gibiydi. "Beş gün sonra evlenecekler."

"Umrumda değil. Ben sadece bana yakın olmanı istiyorum, Jimin."

Jimin'den alabildiği tek yanıt omzunda hissettiği baskıydı. Jimin çenesini Yoongi'nin omzuna yaslamıştı. Yoongi, Jimin'in ona karşılık vermesinden ne kadar hoşlanmış olsa da burnuna dolan tatlı kan kokusu onu aniden cezbetmişti.

Bu yüzden ilk ayrılan Yoongi olmuştu. Jimin'le göz göze geldiklerinde sonunda onun cevabını duyabilmişti:

"Mezuniyetten sonra düşüneceğim her şeyi."

***

Taehyung, sıcak suyun altında duşunu alırken aklını kurcalayan bazı şeyler vardı. Seulgi, Jungkook ve Bogum'un ne hakkında konuştuklarını merak ediyordu. Bir odaya kapanmışlardı ve arada Jungkook'un itiraz ettiğini, Bogum'un sesini yükselttiğini duyuyordu. İkilinin kavga ettikleri çok açıktı. Taehyung bu kavganın sebebini anlayamıyordu bir türlü.

Sıcak su hâlâ Taehyung'un başından aşağı akmaya devam ederken banyonun kapısı açıldı. Taehyung irkilerek başını kapı tarafına çevirdi. Kilitlediğine emindi.

"Sen... nasıl içeri girdin?"

Jungkook kapıyı sertçe çarptıktan sonra, "Kilitli miydi? Ben de neden açarken zorlandığımı düşünüyordum. Meğer kilitlemişsin." dediğinde Taehyung sinirlenmişti.

"Bilerek yaptın! Su sesini duymaman imkansız."

Jungkook, Taehyung'a aldırmadan üzerindeki tişörtü çıkarttı. "Bilerek yapmadım. İşin çok uzun sürdü. Gerginim ve duş alıp rahatlamaya ihtiyacım var."

Pantolonundan da kurtulduğunda sırada Taehyung arkasını dönüp sabır diledi. "Gerçekten hiç utanman yok."

Kabinin buğulanmış kapısını açtı ve tereddüt etmeden içeri girdi. Taehyung geri çekilmek istiyordu fakat çekilebileceği neredeyse hiç alan yoktu. "Diğer banyoyu kullanabilirdin. Evde bir tane banyo varmış gibi davranıyorsun."

Jungkook çenesini Taehyung'un omzuna yasladı ve başından aşağı akan suya karşı gözlerini kapattı. "Kızgın mısın bana?"

"Hayır, değilim."

"Aniden gittiğim için kızmadın mı?"

"Jungkook, sorun yok. Seulgi senin için önemli bunu biliyorum."

"Hayır, senin kadar önemli değil." Jungkook'un dudakları Taehyung'un ıslak boynuna öpücükler bırakmaya başlamıştı. Taehyung ise sızlandı.

Jungkook, onun sızlanışlarına karşılık, "Başladığımız işi bitirmeliyiz, öyle değil mi Taehyung?" dedi.

"Sana yüz verdim diye benimle sevişebileceğini düşünüyor musun?"

"Evet, tam olarak bunu düşünüyordum." parmak uçları Taehyung'un karnından yukarıya, göğsüne kadar çıktı. "Benden etkileniyorsun."

"Biraz."

"Sana bu şekilde sarılmam, seni korumam içinde farklı hisler yaratıyor değil mi? Kız arkadaşınla birlikte olmaktan daha iyi hissettiriyor." Bir elinin parmakları Taehyung'un göğüs ucunda oylanırken diğer eliyle Taehyung'un kalçasını avuçladı. "Sen kesinlikle baskın olmamdan hoşlanıyorsun. İçgüdülerini bastıramazsın. Kendini kandırmaktan başka bir şey yapmıyorsun."

Taehyung'un dudakları bir şeyler söyleyebilmek adına aralandı fakat Jungkook'un soğuk ve ıslak parmağını deliğinin girişinde hissedince dudaklarını birbirine bastırmıştı.

"Sana daha iyi hissettirebilirim. Kız arkadaşından daha iyi hissettirebilirim. Sadece bana izin ver." kulağının arkasına bir öpücük kondurdu. "Güven bana."

Onun soğuk parmakları Taehyung'u okşuyor, onu tamamen yoldan çıkarıyordu.

"Korkuyorum." diye yanıt verdi Taehyung.

"Nazik davranacağım. Güven bana sadece."

"Isırılmaktan korkuyorum."

"Hayır, böyle bir şey olmayacak bebeğim. Sana zarar vermeyeceğim. Seni ne kadar arzuladığımı görmeni istiyorum."

Elini kestiği an geldi aklına. Jungkook sakince karşılaşmıştı bu durumu. Bir ihtimal Jungkook değişmiştir diye düşündü. O, ne olursa olsun saf bir oğlandı. "Sana güveniyorum." dediğinde Jungkook'un parmağını içinde hissetti.

Sanki içinde hareket eden şey bir buz parçası gibiydi ve bu durum beklediğinden daha çok hoşuna gidiyordu. Jungkook, dar deliği genişletmeye çalışırken Taehyung'un göğüs ucunu sıkıştırıyor ve ondan kısık kısık inlemeler kazanıyordu.

Taehyung, göğsünde oyalanan parmaklardan fazlasıyla huylandığı için Jungkook'un soğuk elini sıkıca kavradı. Bunu durdurmak için yapmamıştı. Jungkook da bunu çok iyi bildiği için onun göğüs ucunu ezmeye devam etti. Taehyung'un sızlanışlarına alışıktı, bu sefer zevkten dolayı sızlandığını bilmek ona iyi hissettiriyordu. On sekiz yaşındaki genç bir oğlana ilk deneyimini yaşatıyordu. Onun dudaklarından kopan iniltiler ve sızlanışlar özeldi. Jungkook zaten Taehyung'u unutmayacağına emindi, Taehyung'un da onu unutmasını istemiyordu. Ona bu şekilde dokunan ilk kişi olduğunu biliyordu. Son olmama ihtimaline karşı Taehyung'un aklına sonsuza dek kazınmak istiyordu.

İkinci parmağını da Taehyung'un içine ittiğinde Taehyung da başını duşun camlarından birine yasladı. Kalçasını Jungkook'a doğru iterken bunu yaptığından haberi bile yoktu. Jungkook haklıydı, kendini kandırsa bile içgüdülerine hakim olamazdı. Tamamen aldığı bu zevkin kölesi olmuştu.

"Bebeğim, başını değil ellerini cama yasla." Taehyung, arkasındaki adamın söylediklerini dinleyip iki elini de cama yaslayıp başını ayırdı. "Seulgi duyarsa?" diye sordu çekinerek.

"Duyarsa duysun. Burası benim evim sonuçta."

Jungkook, Taehyung'a daha çok değer verdiğini her seferinde ona göstermeye çalışıyordu fakat yanlış anlaşılmalar peşlerini bırakmıyordu. Tıpkı bugün yataktan kalkıp Seulgi'yle birlikte aşağı inmesi gibi...

Jungkook, Taehyung'un hazır olduğunu fark edince parmaklarını onun içinden çekti. "Sertleşmem için seni bu pozisyonda görmem yeterli oldu Taehyung." penisini birkaç kez sıvazladı, "Senden daha beter durumdayım." diye mırıldandığında Taehyung'un gülümsemesine sebep olmuştu.

Jungkook'u aniden içinde hissetmesiyle inledi ve gözlerini sımsıkı kapattı. Çenesinden tutulmasıyla gözleri hâlâ kapalıyken başını yana çevirdi ve Jungkook'un dudaklarıyla buluştu. Jungkook, hareket etmekte zorlanıyor olsa da bu durumun zevk verdiği gerçeğini değiştirmiyordu. Taehyung'un dar duvarları onu daha sert olması için teşvik ediyordu. Söz verdiğinin aksine hiç nazik değildi. Taehyung onu tamamen baştan çıkarmıştı. Nasıl nazik olabilirdi ki böylesine masum bir oğlana? Bir vampirin doğasında böyle bir şey yoktu. Merhamet çoğu zaman insanların kullandığı bir kelimeden ibaretti onlar için.

Taehyung, kalçasındaki acıyı görmezden gelmeye çalışırken dudağının üzerindeki dişleri hissetti. Acı, alt dudağına öyle bir saplanmıştı ki sanki bıçak kesmiş gibi hissettirmişti. Jungkook'un sivri dişleri Taehyung'un alt dudağını parçalamış ve tatlı kanıyla buluşmuştu.

Taehyung'dan en büyük inlemeyi o an kazanmıştı. Dilini kanayan alt dudakta gezdirirken vuruşlarını hızlandırmış ve şu ana kadar yaşamadığı hazzı kısa süre içinde yaşamıştı. Taehyung'u istediği gibi tamamen elde etmişti.

O an Taehyung'un onu durdurmak istemesi gerekirdi fakat Jungkook tam vaktinde onun zevk noktasını bulmuştu. Taehyung'un acı dolu inlemelerinin yerini kayan gözleri ve zevk çığlıkları almıştı.

Hatta Taehyung, o kadar kendinden geçmişti ki kanayan dudağını farkında olmadan yalamıştı. Metalik kan tadını alınca bir an durmuş fakat daha fazla umursamaya vakti kalmadan inlemeye devam etmişti. "J-jungkook..." dedi, dudağı sızlarken, "Bana dokun... lütfen."

Jungkook, Taehyung'un arsız isteğine kulak vermiş, parmaklarını Taehyung'un penisine sarmıştı. Taehyung'u çekmeye başladığında kendisi de sona yaklaşıyordu. Vahşi içgüdüleri yüzünden Taehyung'un sırtına kendine ait izlerini bırakmak istiyordu. "Doyumsuz" lafı Jungkook için uygundu. Taehyung'un kanından az önce bir miktar tatmış olduğu halde daha fazlasını istiyordu.

Taehyung, boşaldığında Jungkook durdu. Nefes nefese kalan bebeğinin cama başını yaslamasını ve soluklanmasını izledi. Son kez kendisini sertçe Taehyung'a ittiğinde son bir derin inleme kazandı ve kendisi de onun içine boşaldı. Su hâlâ akıyordu, onların seslerini biraz olsun gizliyordu.

Taehyung'un içinden çıktığında onu kendine çevirdi. Kıpkırmızı olmuş yanaklara, baygın gözlere ve kanamış olan dudaklara baktı. Ardından titreyen bacaklarını gördü. Taehyung ayakta duramayacak kadar yorgundu.

Taehyung'un beline kollarını sardı ve kendine çekti. Taehyung anında karşılık vermiş, kollarını onun boynuna dolamış ve dudaklarını onunkilere bastırmıştı. Jungkook'un dili bir kez daha Taehyung'un alt dudağında dolaştığında Taehyung acıyla inlemişti. Geri çekildiğinde çatık kaşlarıyla Jungkook'a baktı.

"Dudağımı... parçalamışsın."

"Anın etkisiyle oldu."

"Sözünü tutsaydın gerçekten şaşırırdım."

"Öncelikle kucağıma gel. Ayakta duramayacak gibisin."

"Bunu yapmamalıydık."

"Hoşuna gitmedi mi?"

Elbette gitmişti. Zaten hoşuna gittiği için yapmaması gerektiğini düşünüyordu.

"Taehyung sana daha da iyi hissettirebilirim."

"Ne?" diye sordu yorgun çıkan sesiyle.

"Kucağıma gel öncelikle."

Jungkook, Taehyung'u belinden kavradığında Taehyung da bacaklarını onun vücuduna sardı. Kolları da Jungkook'un boynunu sardığında yorgunluktan dolayı neredeyse oracıkta uyuyacaktı.

Jungkook, kucağındaki oğlanın boynuna yöneldiğinde Taehyung, "Sana izin vermemeliydim." dedi. Vampirin sivri dişlerinden korktuğu için kendini kastı. "Canımı yakma."

"Sadece öpücükler." dedi, Jungkook. "Sana daha iyi hissettirmeye çalışıyorum. Korkma."

"Öperken beni ısırdın."

"Özür dilerim, bebeğim."

"Daha fazla ısırma."

"Sadece öpeceğim."

"Güvenmiyorum sana, Jungkook."

"Sadece öpeceğim." dediğinde tekrardan onun boynuna eğildi. "Bana güvendiğin o özel vakte kadar seni öpeceğim Taehyung."

"Sana güvenirsem ne olacak? Beni öpmeyecek misin?"

"Bana güvendiğin zaman ikinci turu yapacağız. Şimdilik sadece öpücüklere ihtiyacımız var. Beni tanımanı istiyorum. Ben de seni tanıyorum, keşfediyorum..."

***

Taehyung, uyku sersemliğiyle yumuşak yatakta Jungkook'a doğru döndü. Kendisini izleyen gözlerin farkına varmadan üzerindeki battaniyenin bir kısmını Jungkook'un üzerine örttü ve başını onun göğsüne koydu. Sıcacık elleriyle Jungkook'u ısıtmak istercesine Jungkook'un kolunu sıvazladı.

"Taehyung..." diye fısıldadı, Jungkook. Yaptığı şeyi anlamış, bu duruma kahkaha atmamak için zor duruyordu. Yorgunluktan ve uykusuzluktan dolayı ne yaptığının farkında değildi bebeği. "Beni ısıtamazsın."

Taehyung bir gözünü açtı ve Jungkook'a boş boş baktı. Söylediği şeyi birkaç saniye sonra anlayabilmişti. "Ah, doğru ya." dedi boğuk sesiyle. Gözlerini ovuşturdu. "Susadım."

"Susadın mı? Bekle, sana getireceğim."

Taehyung bir şey söylemedi. Öylece gözleri kapalı uzanmaya devam etti. Jungkook hızlıca odadan çıktığında koridordan bir gürültü duydu. Jungkook kapıyı kapatmıştır diye düşünüp gözlerini kapalı tutmaya devam etti.

Adım seslerini fark edene kadar yatmaya devam etti. İçinden bir ses ona gözlerini açması için emrediyordu. Yorgunluk üzerine çöktüğü için sese bir türlü kulak veremiyordu.

"Jungkook?"

Cevap gelmeyince gözlerini korkuyla açtı. Yatakta aniden doğrulduğunda kalçasındaki acıyı umursamadan kapıya baktı. Seulgi'yle göz göze gelmişlerdi. Taehyung titredi. Melez prensesin kıpkırmızı gözlerini gördüğünde titremişti.

"J-jungkook..." dedi fakat sanki boğazında iki el varmış gibi hissettiğinden devam edemedi. Bir şey onu nefessiz bırakıyordu. Melez, Taehyung'u kontrol ediyordu. Her vampir yapardı bunu. Avlarını kolayca kontrol edebilirlerdi. Taehyung ne sesini çıkarabiliyordu ne de hareket edebiliyordu.

---------

Jungkook ne yapıyorsun su alacağım derken sevdiğinden olacaksın. FGHJKLKJHGHJKLJHG aceleye gelmiş bir bölümdü. Umarım buna rağmen hoşunuza gitmiştir. Lütfen biraz oy verin, hayalet okuyucu olmayın...

Continue Reading

You'll Also Like

993 109 9
jjk: Şeytanlarımla savaşmalıyım Taehyung. jjk:Senin için.
231K 22.1K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
10.6K 1.1K 15
park jimin'in hayatı min yoongi'yi gördüğü anda tepetaklak olmuştu •texting+düzyazı
95.4K 9.5K 34
"Jimin," dedim Jungkook görüş açıma girerken "Onu üzme." "Yoongi, dedi Jungkook'un yanımıza ulaşmasına birkaç adım kala "Birimiz üzülmek zorunda."