İdol: taekook

By aanonimyazarlik

993K 83.6K 82.2K

"Kararlarım beni iyi veya kötü yargılamanız için değil, istediğim hayatı yaşamak için varlar" 04.05.2019 More

1| Onunla olan her anım özel.
2| Çok safsın.
4| Seni büyütmüşüm gibi hissettim.
5| Tanrım, lütfen Taehyung benden önce iyileşsin.
6| Sevmen yeterli, Jungkook.
7| Yedi güzel adam.
8| Hünerlerinizi görmek isterim, Bay Kim.
9| Fan kulübüme katılabilirsin, istersen tabi?
10| Altı mükemmel adamın kardeşi.
11| Neyse, en azından yabancıya gitmedi desene?
12| Gurur verici olurdu.
13| Uyanma vakti, sevgilim.
14| Lütfen pratiğimize devam edelim.
15| Kabul etmekten başka çarem yoktu.
16| Çok utanıyorum.
17| İçeri geç, yakından göreceksin zaten.
18| Taehyung'un ilgi saati gelmiş.
19| Burnu büyük olanın-
20| 'Hyung' fetişi mi?
21| Ödeşme zamanı.
22| Jungkook, hiç mi şans veremezsin bana?
23| Ben olmasını istemiyorum.
24| İlişkilerinin adını koydum bile.
25| Sen de gelsen keşke.
26| Hakkını akşama kullanacağını sanıyordum?
27| Sana gerçekten çok kızgınım.
28| Yeterince belli ettiğimi düşünüyorum.
29| Saç diplerin için üzgünüm sevgilim.
30| Aşırı masum olan çocuklar.
31| Değilim.
32| Güzel planmış.
33| You are the cause of my euphoria.
34| Gerçekten çok güzel görünüyoruz.
35| Benim kadar güzel değildi, değil mi?
36| Yoongi hyung yine her zamanki formunda.
37| Bana yeteceğini falan mı düşündün?
38| Eski defterleri açmayalım lütfen.
39| Tebrik ederim.
40| Gözlerime bak, Taehyung.
41| Sadece iyi hissetmeni istiyorum.
42| 7-1=0
43| Biz olarak kalmaya devam edelim.
44| Tırmalayınca birkaç gün sızlamaya devam ediyor.
45| İyileştirsen bile iz kalacak.
46| Final: Never Not.

3| Seninleyken her zaman gülüyorum.

26.3K 2.4K 1.8K
By aanonimyazarlik

Fanmeeting bittiğinde hepimiz mutlu bir şekilde herkese veda edip sahne arkasına geçtiğimizde çalışanları selamlayarak bizim için ayrılan odaya gitmiştik. Biraz yorulmuştuk çünkü sonda oynadığımız oyun biraz hareketliydi. Herkes kendini koltuklara bırakırken bana yer kalmayınca mecburen masaya yaslamıştım kalçamı.

"Tae" diyerek ona seslenmişti Jimin hyung ayağa kalkarken. "Biraz gelir misin?"

Taehyung itiraz etmeden ayağa kalkıp onunla birlikte odadan çıktığında arkalarından bakmayı kesmem biraz zaman almıştı. Boş kalan yere oturup yayıldığımda Jin hyung Namjoon hyungla uğraşmaya başlamıştı. Onlara bakıp gülerken Jin hyungun nasıl bu kadar hareketli olduğunu düşünüp gülüyordum.

"Ya! Demek sessiz olayım ha? Tamam Namjoon, sus."

"Konuşmuyorum zaten" diyip yüzünü ovuşturmuştu Namjoon hyung. Jin hyung gözlerini devirip onun kolunu cimcikledikten sonra yaslandığı yerden doğrulup benim tarafıma yaklaşmış, bana yaslanmıştı. Gülerek yerimde yayıldığımda Jin hyungun asılan suratı bende onu gülümsetme isteği uyandırınca yanaklarını sıkmıştım.

"Hyung, yurda geçince overwatch oynayalım mı?"

"Hayır Jungkook. Beni hep yeniyorsun. Ama başka oyun oynayabiliriz. Benim yenebileceklerimden bir tane tabi" dediğinde gülerek onaylamış ve ellerimi saçlarına daldırmıştım. Saçlarıyla oynandığında uysallaşıyordu Jin hyung.

Birkaç dakika sonra hep birlikte sohbet etmeye başlamıştık. Fanlarımızın bize sorduğu soruları konuşuyorduk. Bu arada Taehyung ve Jimin hyung hala gelmemişti. Gözlerim kapıda gezinirken Hoseok hyungun konuşmasıyla birlikte ona dönmüştüm.

"Jungkook?"

"Oh?"

"Aklın nerede?" Demişti gülerek. "Sana ne sordular da o kadar utandın diyoruz?"

"Ne?"

"Cidden.. hani bugün yeşil saçlı bir fan sana soru sordu ve sen öksürük krizine girdin ya? Onu soruyoruz?"

"Oh.. sadece boğazıma tükürük kaçmıştı. O yüzden öksürdüm" demiştim yanaklarımın yeniden kızarmasına engel olamayarak.

"İnanamıyorum, tekrar kızardın" diyerek kahkaha attığında diğerleri de gülmüştü. O sırada Taehyung ve Jimin hyung içeri girdiğinde iyi insan lafın üstüne gelirmiş diye düşünmüştüm. Yani, söylememiştim tabi ama gelen soru Taehyungla ilgiliydi.

Birbirimize çok yakıştığımızı, aslında gerçekten beraber olduğumuzu bildiğini ve onunla ne zaman evleneceğimi sormuştu o fan. Utançtan su içtiğimde o da boğazıma kaçmıştı. Ne yapayım? Utanmıştım işte.

"Biliyor musunuz?" Demişti Jimin hyung daha konuşmaya bile başlamadan gülmeye başlarken. "Bugün hayatımda alabileceğim en sevimli tehdidi aldım"

"Ne oldu ki?" Demişti Hoseok hyung merakla.

"Bir fan elimi tuttuktan sonra birden gözlerini kısıp yalancı bir sinirle sevimli bir şekilde bana bakmaya başlayınca şaşırdım ve ne olduğunu sordum. Ve bana dedi ki" diyip bana ve Taehyunga bakmıştı sırayla. "Taehyung ve Jungkookun arasına girmene izin vermeyeceğim. Onlar evlendiği zaman tekrar yanına gelip bu söylediklerimi hatırlatacağım"

Söylediği şeyle birlikte herkes kısa bir şaşkınlığın ardından kahkaha atmıştı. Ben utanarak Jimin hyunga vurduğumda o kahkaha atarak saçlarımı karıştırmıştı.

Sanırım bunu söyleyen o kızdı. Yeşil saçlı kız.

"Tamam çocuklar, gülmeyin" demişti Namjoon hyung kendini tutarak. "Şuna bakın, nasıl da utandı"

"Hyung!"

Sitemkâr çıkan sesim hepsini güldürürken Hoseok hyungun beni bileğimden çekmesiyle birlikte bir bacağına oturmuştum. Böyle şeylere yeni yeni alışıyordum.

"Agucuk bugucuk" diyip benimle dalga geçerek yanaklarımı sıktığında ellerine vurarak ayağa kalkmıştım. İstemsizce ben de gülerken ayağıyla beni popomdan ittirmişti. Sağ ayağıma ağırlık vererek düşmekten son anda kurtulmak isterdim fakat acısı henüz geçmemiş olan bileğime ani bir sancı girince yere düşüşüm kaçınılmaz olmuştu. İnlememek için kendimi zor da olsa tutup gülmeye çalışmıştım. Ama bu çok zordu. Acı yüzünden gözlerim dolarken dişlerimi birbirine bastırarak gülmeye devam etmiştim. Ama bu sefer fark etmişlerdi. Hepsi çatık kaşlarla bana bakarken derin bir nefes bırakmıştım. Gözlerimi kırpıştırarak buğuyu giderdiğimde istemsizce Taehyung hyunga dönmüştü bakışlarım. Kaşları çatılmıştı ve dişlerini birbirine bastırıyordu.

"Jungkookie? İyi misin?" Demişti Seokjin hyung yanıma gelerek.

"İyiyim hyung. Hiçbir sorun yok" diyerek gülümsemiştim.

"Kör değiliz" demişti Hoseok hyung. "Neyin var? Yurtta da gariptin. Anlat bize"

"Gerçekten iyiyim" demiştim gülümsemeye çalışarak. Ben böyle konularda sulu göz bir insandım.

"Üzerine gitmeyin" demişti Yoongi hyung. "Huyunu biliyorsunuz zaten. Asla anlatmaz"

"Hyung.."

"Yalan mı Jungkook?" Demişti sitemkar bir şekilde. "Bazen öyle şeyler oluyor ki, seni tanımadığımızı düşünüyorum."

Duyduklarım beni şoka uğratırken diğerlerinin Yoongi hyungu susturmaya çalıştıklarını fark etmem biraz zaman almıştı.

"Her zamanki Yoongi işte" demişti Hoseok hyung gülümseyerek saçlarımı karıştırırken. "Aklına geleni söylüyor. Ne dediğinin farkında bile değil. Aldırma sen ona. Sadece küçük kardeşinin canı yandığında yanında olmak istiyor, o kadar"

"Sorun değil" demiştim gözlerimin dolmasını engelleyemezken. "Haklı olabilir. Üzgünüm"

"Ben seni tanıdığımı düşünüyorum" demişti birden Taehyung. "Ve Jimin de, ve Hoseok hyung da, Namjoon hyung ve Jin hyung da tanıyor seni. Yoongi hyung da. Yıllardır birlikteyiz. Herkes, herkesi tanıyor. Hyung, Jungkookun hassas olduğunu biliyorsun. Lütfen kelimelerine daha fazla dikkat et. Zaten biz üzüldüğümüzde bizden daha fazla üzüldüğünü biliyorken ona böyle şeyler söylemen doğru değil" diyip benim yanıma gelmiş ve kolumdan tutarak ayağa kaldırmıştı beni. Canım yansa da üzerine basmaya çalıştığımda bu canımı fazlasıyla acıtmıştı.

"Basma" demişti Taehyung kolumun altına girip bir kolunu belime sararken. "Sana yardımcı olacağım"

Diğerlerinden ses çıkmazken çekinerek onlara bakmış ve gülümsemiştim.

"Sadece bir an acıdı. Önemli bir şey olmadığına eminim" dediğimde Taehyung derin bir nefes alıp vermişti.

"Aptalsın" diye fısıldamıştı sessizce. "Çok aptalsın Jungkook"

-

Yurda geri geldiğimizde herkes benimle ilgilenmeye çalışmıştı. Jimin hyung sürekli beni güldürmüş, Hoseok hyung benimle oyun oynamıştı. Jin hyung benim için kalorisiz enfes bir yemek yapmıştı. Taehyung hyungsa başımdan ayrılmamış, neye ihtiyacım varsa hepsini getirmişti. Yoongi hyungsa uzaktan izlemişti bizi. Kitap okuyormuş gibi yapıyordu fakat görebiliyordum. Bizi kaçamak bakışlarla izliyordu. Ve benim tanıdığım Min Yoongi, asla ama asla ilk adımı atmazdı.

"Bu jeli sürelim" demişti Jimin hyung yanıma otururken. "Daha iyi hissedeceksin. Bir keresinde bana da olmuştu. Hemencecik geçiriyor, alıyor acısını" dediğinde gülümseyerek başımı sallamıştım.

"Doğruyu söyleyin, ölecek miyim? İlgi manyağı oldum şu an"

"Sen bizim oğlumuzsun Jungkook" demişti Jimin hyung babacan bir tavırla elini omzuma koyup sıkarken.

"Hadi oradan" demiştim gülüp elini iterken. "Alt tarafı iki yaş küçüğüm"

Söyleyiş tarzım hepsini güldürürken Hoseok hyung yenileceğini anladığında birden oyunu kapatmış ve kendini koltuğa bırakmıştı.

"Yah hyung! Hep böyle yapıyorsun!"

"Ne yaptım ya?" Dese de gülüyordu. Oflayarak oyun konsolunu sert gelmeyeceğine emin olduğum bir şekilde ona fırlatmıştım. Gülerek eliyle yakaladığında gözlerimi devirerek arkama yaslanmıştım.

"Acıkan var mı?" Diyerek gülüşmemizi bölen Jin hyung ayağa kalkmıştı. Jimin hyung, Namjoon hyung ve Hosoek hyung aynı anda 'Ben!' diye bağırdıklarında Jin hyung onu takip etmelerini söyleyerek mutfağa ilerlemişti. Onlar da peşinden giderken dudaklarımı büzerek Taehyung hyunga bakmıştım. Telefonuyla uğraşıyordu.

"Sen aç değil misin?" demiştim ona yaklaşarak. "Doğru düzgün bir şey yemedin"

"Aç değilim" dediğinde başımı koluna yaslayarak telefonda ne yaptığına bakmaya başlamıştım. Twitterda geziyor, attığı fotoğrafın altına gelen twitleri okuyordu. Bunları okumak istemediğim için gözlerimi Yoongi hyunga çevirdiğimde bize baktığını görmüştüm. Ama anında gözlerini kitabına çevirince istemsizce gülümseyerek Taehyunga yaslanmaktan vazgeçmiş ve yavaşça ayağa kalkmıştım.

"Ne yapıyorsun? Otursana?" Dediğinde Taehyunga iyi oldumu söyleyip kendimi Yoongi hyungun yanına bırakmıştım. Bana bakmıyor, saatlerdir olduğu gibi bir kez bile değiştirmediği aynı sayfayı okumaya devam ediyordu.

"Ne okuyorsun?" Demiştim başımı onun koluna yaslarken. "Demian mı?"

"Hayır, bu başka. Çok ünlü bir kitap"

"Adı ne?"

"Söylesem bilecek misin?" Dediğinde gözlerimi devirmiş ve kitabın kapağını kendime çevirip geri bırakmıştım.

"Sefilleri okuduğunu söylemek bu kadar mı zordu?" Dediğimde olumsuz anlamda başını sallamıştı.

"Hayır. Sadece seninle uğraşmak istedim"

Açık sözlülüğüne alıştığım için gülmekle yetinmiştim.

"Senin gibi birinin, Sefiller'i bu zamana kadar okumamış olması büyük kayıp" demiştim bilmiş bilmiş ona bakarak.

"Bence de" demişti iç geçirerek. "O yüzden okumaya çalışıyorum. Ama çok vaktim olmuyor. Ve ben kitap okumaya başladığımda en fazla iki üç gün içinde bitirmek isterim. Süre uzadıkça okuma hevesim kaçıyor. Bu yüzden hep başlayıp yarım bıraktım bu kitabı" dediğinde anladığımı belirten mırıltılar çıkarmıştım. Ardından tekrar sessizlik oluşmuştu.

Taehyung hyung oturduğu yerden kalkıp odasına doğru ilerlemeye başlayınca gözlerimi tekrar kitaba çevirmiştim.

"Üzgünüm" demişti Yoongi hyung birden. "Seni üzmek istememiştim. Sadece bize uzak kalman sinirlerimi bozuyor"

"Size uzak değilim ki hyung.." diye mırıldandığımda sesim beklediğimden daha ince çıkmıştı.

"Değilsin. Ama aynı zamanda uzaksın da. Bize neler yaşadığını anlatmalısın Jungkook. Moralinin bozuk olduğunu, canının yandığını bir yere kadar görebiliriz elbet ama daha büyük soruların olduğunda bize bahsetmeyeceğine eminim. Bunu yapman sinirlenmeme neden oluyor. Bak bana, rahatsız olduğum şeyi direkt söylüyorum"

"Ama bir sorunun olduğu zaman söylemiyorsun ki. Sadece rahatsız olduğunda söylüyorsun" dediğimde iç geçirerek bir kolunu başımın altından geçirerek beni kendisine çekmişti.

"Hyunglar bazen fedakarlık yaparlar" demişti gülümseyerek. "Ama küçük kardeşler bunu yapmamalılar. Çünkü istemeden yanlış bir şeyler yapabilirler. Sen akıllı bir kardeşsin. Ama yine de bir sorunun olduğunda anlat bize. Hepimize olmasa da en azından birimize anlat. Tamam mı Jungkook?"

"Tamam hyung. Özür dilerim"

Gülümseyerek başını başıma yasladığında istemsizce ben de gülümsemiştim. Yoongi hyung tıpkı benim öz abim gibiydi. Gerçekten huyları çok benziyordu. Bu yüzden ona kendimi yakın hissediyordum.

"Sen aç değil misin?" Demiştim o kitabını okumaya devam ederken.

"Diyetteyim"

"Hyung, buna ihtiyacın yok ki. Bence kilo vermemelisin. Aksine, kilo alman gerek. Hem Jiminnie hyunga diyet yapmamasını söylüyorsun ama sen yapıyorsun. Sözünü bu şekilde dinletemezsin ki"

"Sen çok biliyorsun" demişti kolunu çekip beni şakasına hafifçe iterken. Oturduğu yerden ayaklarını sarkıtmış ve sonra oflayarak ayağa kalkmıştı.

"Nereye gidiyorsun?"

"Stüdyoya geçeceğim"

"Oh.. anladım. İyi çalışmalar hyung"

Anlamadığım bir şeyler mırıldanarak kendi odasına gittiğinde burada boş boş oturmanın saçma olacağını düşünerek kalkmış ve Taehyung hyungun odasına doğru ilerlemiştim. Odasına kapıyı tıklamadan girdiğimde tahmin ettiğim gibi kulaklıklarını takmış bir şekilde telefonuyla uğraştığını görmüştüm. Bana sırtı dönük olduğu için geldiğimi fark etmemiş olmalıydı. Gülümseyerek sessizce kapıyı kapatmış ve birden arkasındaki boşluğa kendimi sıkıştırmıştım. İrkilerek başını telefonunun ekranını kapatmış ve başını bana çevirmişti.

"Beni korkuttun" demişti şaşkın bir yüz ifadesiyle bana bakarken.

"Bunu amaçlamıştım zaten" dediğimde birkaç saniye yüzüme öylece bakmış ardından gülümseyerek derin bir nefes verip tekrar başını yastığa koymuştu. Biraz yana kayıp bana yer açtığında gülerek iyice yatağa yerleşmiştim.

"Gittikçe yaramaz bir maknae olmaya başladın" demişti gülerek.

"Sen de gittikçe sessiz biri olmaya başladın. Eski zamanlarımızı özlüyorum" dediğimde gülüşü yavaş yavaş solmuş, ardından beni şaşırtmayarak gözlerini kaçırmıştı.

"Değil mi? Ben de özlüyorum"

"Hyung, neden artık farklı davranıyorsun? Bunu daha geçen günlerde konuştuk ama hala değişen bir şey yok. Ben gerçekten üzülüyorum. Seni bilmeden kırıyor muyum? Bana söyleyebilirsin. Ben alınmam"

"Saçmalama Jungkook" diyerek hafifçe gülümsemişti. "Sen beni niye kıracakmışsın ki?"

"Bilmiyorum. Başka bir açıklama gelmiyor aklıma"

"Keşke benim de gelmese" demişti birden. "Keşke benim de aklıma başka bir açıklama gelmese. Ama geliyor Jungkook. Ve inan duymak isteyeceğin şeyler değil bunlar. O yüzden bana aldırma tamam mı? Üzülmen, en son isteyeceğim şeylerden biri bile değil. Lütfen daha fazla bunu sorma. Olur mu?"

Söyledikleri istemsizce moralimi bozarken gülümsemeye çalışmış ve başımı sallamıştım. Gözlerimi başka tarafa çevirdiğimde gereksizce neden buraya geldiğimi sorgulamıştım. Ve bir an burada olmamam gerektiği düşüncesi belirmişti kafamda.

Tam o sırada karnımın üzerinden belime dolanan kolla birlikte hafifçe irkilmiş ve hemen ardından yanağıma değen dudaklarla birlikte şok olmuştum. Minik minik bir sürü öpücük bıraktıktan sonra geri çekilince ona şaşkınca bakmıştım. Gülüyordu.

"Ne? Öpemez miyim?"

"Öpebilirsin.." diye mırıldandığımda kaşları eğlendiğini belirtircesine havalanmıştı.

"Öpebilirim yani? Bunu senden duymam iyi oldu. Çünkü bazen çok sevimli oluyorsun ve insanın yanaklarını sıkıp öpesi geliyor"

Söyledikleri beni utandırırken gözlerimi kaçırarak utangaçça gülümsemiştim.

"Sen de çok sevimli oluyorsun hyung"

"O zaman sen de istediğin zaman beni öpebilirsin"

Cümlesini bitirir bitirmez gözlerim büyürken iyice utanmış ve ne yapacağımı bilemeyerek yutkunmuştum. Tekrar ona baktığımda hala beni izlediğini görünce kalbim kendi kendine triplere girip hızlanmaya başlamıştı.

"Beni utandırmaya çalışma" demiştim sesim kısık çıkarken.

"Neden? Utanınca çok sevimli oluyorsun ama?"

"Hyung!"

Mızmızlanarak ona baktığımda küçük bir kahkaha atıp yatakta oturur hale gelmişti.

"Gitmeliyim" demişti telefonundan saate bakarken. "Pratik yapmam gerek"

"Ama bugün boş günümüz?"

"Hala eksiklerim var Jungkookie. Ben senin gibi harika dans edemiyorum"

"Öyle söyleme ben de çok iyi değilim. Ayrıca bu aralar çok fazla pratik yapıyorsun. Sen de en azından bugün dinlen lütfen. Yoksa ben de gelirim seninle. Çok ciddiyim bak" diyerek kaşlarımı çattığımda dudaklarına sevimli bir gülümseme oturmuş ve birden yanaklarımı sıkmıştı.

"Neden bu kadar sevimlisin?"

"Sen sev diye" Dediğimde yüzünün aldığı şekil gülmeme neden olmuştu. Bu cevabımı beklemediği kesindi. Ardından gözlerini hilal şekline getirip üzerime eğildiğinde devamında ne olacağını bildiğim için bileklerini tutmaya çalışmıştım.

"Tamam! Tamam bir daha ukalalık yapmayacağım! Yeter ki gıdıklama"

Cidden, Taehyung beni gıdıkladığında bütün gün gülüyordum. Sanki her an parmakları belimdeymiş gibi hissediyor ve sürekli huylanıyordum.

"Çok geç" demişti başımı olumsuz anlamda sallarken. "Bunu engelleyemem artık" der demez beni gıdıklamaya başladığında anında kahkaha atmaya başlamıştım. O da gülerek beni gıdıklamış ve her zaman olduğu gibi gülmekten nefessiz kaldığımda durmuştu. Kahkahalarım zor dururken derin bir nefes alıp vermiştim.

"Uzun zamandır böyle gülmemiştim" demiştim samimi bir şekilde ona bakarken. "Teşekkür ederim"

"Keşke seni hep güldürebilsem" demişti gülümseyerek. "Bunu yapabilmeyi çok isterdim"

"Yapıyorsun zaten" demiştim çekinmeden. O da iyi hissetsin istiyordum. "Seninleyken her zaman gülüyorum"

"Son zamanlarda seni üzüyordum" diyerek elimi tuttuğunda utanmamak için kendimle savaş vermiştim. "Özür dilerim Jungkook. Artık seni üzmeyeceğim. Bana güven" dediğinde gülümsemiş ve elini daha sıkı tutmuştum.

"Güveniyorum" demiştim yanaklarım birazdan söyleyeceğim şeye şimdiden hazırlık yapıp kızarırken. "Ve hyung.. ben seni gerçekten çok seviyorum. Bunu hiçbir zaman unutma olur mu?"





__

Yakında zaman atlaması olacak, muhtemelen 4 bölümde bir değişir zamanlar, bölüm başlarına (unutmazsam tabi) yazarım ben ❤️

Kendinize iyi bakın ❤️

Biraz yorum bırakırsanız çok mutlu olurum ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

287K 33.2K 32
Yüreğime, kor gibi düşen bir engeldi. Kumral saçları ile bal köpüğü gözleri beni içimdeki cinayetlere sürüklüyor, gülüşü ile kalbimin intiharına sebe...
200K 19K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
1.1M 86.1K 40
O kadar konuşmasından sonra tek sorduğum soru şuydu. "O kim?" Üçü de bunu cevaplamak istemiyordu bunu anlamıştım.Ve bu kadar şey anlatıldıktan sonra...
32K 3.6K 23
"Arabanız da sizin gibi öylesine temiz ki, onu feci halde kirletmek istiyorum Dedektif Jeon." #𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺 #𝐂𝐫𝐢𝐦𝐢𝐧𝐚𝐥 [01.03.2021] ©Bety