İdol: taekook

By aanonimyazarlik

995K 83.6K 82.3K

"Kararlarım beni iyi veya kötü yargılamanız için değil, istediğim hayatı yaşamak için varlar" 04.05.2019 More

2| Çok safsın.
3| Seninleyken her zaman gülüyorum.
4| Seni büyütmüşüm gibi hissettim.
5| Tanrım, lütfen Taehyung benden önce iyileşsin.
6| Sevmen yeterli, Jungkook.
7| Yedi güzel adam.
8| Hünerlerinizi görmek isterim, Bay Kim.
9| Fan kulübüme katılabilirsin, istersen tabi?
10| Altı mükemmel adamın kardeşi.
11| Neyse, en azından yabancıya gitmedi desene?
12| Gurur verici olurdu.
13| Uyanma vakti, sevgilim.
14| Lütfen pratiğimize devam edelim.
15| Kabul etmekten başka çarem yoktu.
16| Çok utanıyorum.
17| İçeri geç, yakından göreceksin zaten.
18| Taehyung'un ilgi saati gelmiş.
19| Burnu büyük olanın-
20| 'Hyung' fetişi mi?
21| Ödeşme zamanı.
22| Jungkook, hiç mi şans veremezsin bana?
23| Ben olmasını istemiyorum.
24| İlişkilerinin adını koydum bile.
25| Sen de gelsen keşke.
26| Hakkını akşama kullanacağını sanıyordum?
27| Sana gerçekten çok kızgınım.
28| Yeterince belli ettiğimi düşünüyorum.
29| Saç diplerin için üzgünüm sevgilim.
30| Aşırı masum olan çocuklar.
31| Değilim.
32| Güzel planmış.
33| You are the cause of my euphoria.
34| Gerçekten çok güzel görünüyoruz.
35| Benim kadar güzel değildi, değil mi?
36| Yoongi hyung yine her zamanki formunda.
37| Bana yeteceğini falan mı düşündün?
38| Eski defterleri açmayalım lütfen.
39| Tebrik ederim.
40| Gözlerime bak, Taehyung.
41| Sadece iyi hissetmeni istiyorum.
42| 7-1=0
43| Biz olarak kalmaya devam edelim.
44| Tırmalayınca birkaç gün sızlamaya devam ediyor.
45| İyileştirsen bile iz kalacak.
46| Final: Never Not.

1| Onunla olan her anım özel.

68.6K 3.2K 4.2K
By aanonimyazarlik

Gerçekten çok zorlanıyordum.

Her gün saatlerce pratik yapıyor, çekimlere gidiyor, yurda gelip egzersiz yapıyor ve bazen sadece bir-iki saatlik uykuyla konserlere çıkıyordum. Konserlerde fanlarımızın bizi ne kadar sevdiğini görünce desteklerini hissettiğim her saniye kendimi daha fazla zorlamak istiyordum ve evet, zorluyordum. Daha iyisini yapmak için, onlara istediği şeyleri verebilmek için çabalıyordum.

Eğlenceli anlar olsa da, her istediğimi alabilsem de, birçok kişinin sevgisini hissetsem de idol olmak çok zordu.

Yine de mutluydum. İstediğim işi yapıyordum. İdol olduğum için hiçbir zaman pişman olmamıştım ama bazen keşke biraz daha kolay olsaydı diyordum. Keşke, dışardan göründüğü kadar kolay olsaydı.

Gözlerimi silip acıyan ayak bileklerime masaj yapmaya devam etmiştim. Şu an pratik odasında tek başıma pratik yapıyordum. Daha doğrusu yapamıyordum çünkü bileklerim çok acıyordu. Hyunglarım yurda dönmüşlerdi. Ben biraz daha kalmak istediğimi söylemiştim çünkü çok yorulmuştum. Biraz da dolmuştum. Kafam da kalbim de çok karışıktı. Yorulmuştum. Hem ruhum hem bedenim.

Kapının tıklandığını duyunca gözlerimi silerek yanımdaki havluyu elime alarak yüzümü siliyormuş gibi yapmaya başlamıştım. Boğazımı temizlediğim sırada kapının açıldığını duymuştum. Yanıma doğru geldiğini duyuyordum ve terlik sesinden anladığım kadarıyla Taehyung hyung gelmişti. Bilerek bastıra bastıra yüzümü silmiştim çünkü her tarafı kızarırsa, gözlerimin kızarıklığına bir şey demezdi. Ya da farketmezdi. Yani, umarım.

"Yurtta olduğunu sanıyordum" demiştim havluyu omzuma doğru atarken. Beni dikkatle inceleyip yere, karşıma oturmuştu.

"Yurttaydım. Gelmeyince merak ettik. Telefonunu da açmadın"

"Ah, duymamışım. Pratik yapıyordum"

"Jungkook, kendini çok zorluyorsun"

"Sorun yok hyung, yorulmaktan hoşlanıyorum" diyip güldüğümde inandığına dair bir ifade yoktu yüzünde.

"Hadi yurda gidelim" demişti oturduğu yerden kalkarak. "Biraz atıştırıp, uyu. Yorgun görünüyorsun, yarın fanmeeting var. Bang PD-nim yine kızacak sana"

"Önemli değil" diyip gülümsemiştim. İç geçirerek kapşonunu takmış ve ayağıyla hafifçe ayağıma vurmuştu.

"Hadi kalk da gidelim" dediğinde başımı olumsuz anlamda sallamıştım.

"Sen git, ben daha sonra gelirim. Merak etme çok kalmam"

"Jungkook uzatma işte, hadi gidelim diyorum sana" diyerek kaşlarını çatmıştı. Ne diyebilirdim ki? Ayaklarımın üzerine basamıyorum, beni sırtında taşı mı?

"Neden gelmek istemiyorsun? Yoongi hyung sana bir şey söylediğinde hemen yapıyorsun. Neden ben söylediğimde yapmıyorsun? Ben de senin iyiliğini düşünüyorum"

Birden değişen ses tonuyla birlikte biraz şaşırmıştım. Onu dinlemediğim için alınıyor muydu yani?

"Oh.. hyung. Öyle değil"

"Neyse, tamam. Ne de olsa benim tek başıma geri döndüğümü görüp seni almak için gelecektir Yoongi hyung. Ben gidiyorum" diyerek yürümeye başladığında kendimi kötü hissetmiştim. Söylemek istememiştim ama beni yanlış anlamasını da istemezdim.

"Hyung!"

Sesimi yükselterek ona seslendiğimde duraksamış ve bana bakmıştı. Yutkunarak gözlerimi kaçırdığımda bana dikkatle bakmaya devam etmişti. Nedense şuan tekrar ağlayasım gelmişti.

"Hyung.. bileklerim çok acıyor" demiştim sessizce. Az öncekine oranla mırıltı sayılabilecek bir ses tonuyla konuşmuştum. İstemsizce ağlamaklı çıkan sesime karşı tekrar yanıma geldiğini duymuştum. "O yüzden biraz dinlenip öyle gitmek istiyorum" diye eklediğimde yanıma oturmuştu.

"Jungkook.. neden kendini bu kadar zorluyorsun ki?" Demişti karşıma oturup iki elini de ayak bileklerime yerleştirirken. İnce parmakları bileklerimde hafif baskıyla masaj yaparcasına hareket etmeye başlamıştı. Sessiz kaldığımda iç geçirmişti tekrardan.

"Bana baksana, doğru düzgün dans edemiyorum bile. Mükemmel olmak zorunda değilsin, hiçbirimiz değiliz. Fanlarımız için endişeleniyorsan da eğer sen ufak bir hata yaptın diye sana hakaret edeceklerse bırak gitsinler. Eminim ki onlarda sen yorgun olduğun zaman çok üzülüyorlar. Yorumları okumadın mı hiç? Senin zayıfladığını fark edip twitterda gündeme taşımışlardı. Gördün mü?"

"Gerçekten mi?" Dediğimde gülümseyerek başıyla onaylamıştı.

"Evet. Artık bu kadar çok pratik yapmayacaksın, anlaştık mı?" Diyerek bacaklarını uzatmış ve iki bileğimi de bacaklarının arasına yerleştirerek masaj yapmaya devam etmişti.

"Anlaştık" dediğimde utangaç çıkan sesime karşı gülümsemiş ve başını hafifçe iki yana sallamıştı. Utanarak gülümsediğim sırada birinin içeri girdiğini duyunca gözlerimi o tarafa çevirmiştim. Gelen Namjoon hyungdu.

"Çocuklar?" Demişti soran gözlerle bize bakarken. Panikleyerek bacaklarımı kendime çektiğimde sanki yanlış bir şey yapmışım gibi hissetmiştim. Taehyung hyungun bana şaşkınca baktığını görebiliyordum.

"Efendim hyung?"

"Ne yapıyorsunuz burada? Taehyung? Jungkookla oturman için değil, onu yurda geri getirmen için yollamıştık seni"

Ah, kendisi gelmemişti yani. Diğerleri yollamıştı.  Kötü hissetmiştim nedense. Benim yüzümden yorulmuş olmalıydı. Belki de zorla gelmişti.

"Geliyorduk zaten şimdi. Sen niye geldin ki?"

"Bang-PDnim çağırdı. Bir şey konuşacakmış" dediğinde ikimiz de onaylayan mırıltılar çıkartmıştık. "Hadi, yurda dönün artık. Bende geleceğim birazdan" dediğinde başımı sallamıştım. Veda edip odadan çıktığında gözlerimi Taehyung hyunga çevirmiştim.

"Benim yüzümden buraya kadar gönderdiler seni. Özür dilerim hyung. Bir dahakine telefonuma gelen aramalara daha çok dikkat edeceğim"

"Saçmalama. İstediğim için geldim. Yani merak ettim seni" dediğinde istemsizce gülümsemiştim. Ve biraz da utanmış.

"Daha fazla yorulma o zaman. Hadi gidelim" diyerek yerden kalktığımda bileklerimin ağrısı hala hissedilir derecedeydi.

"Yavaş olsana, bileklerin acımıyor muydu senin?"

"Sen dokununca geçtiyse demek ki" diyerek güldüğümde oda gülmüştü. Elini omzuma atıp yürümeye başladığında bende ona ayak uydurmaya çalışmıştım. Odadan çıktığımızda elini çekmiş ve yanımda yürümeye devam etmişti. Gözlerimi önümden çekmeyerek asansörü çağırdığımda bana baktığını hissetsemde ona bakmamıştım. Az önce beni o şekilde gördüğü için kendimi garip hissediyordum.

"Hyung.." demiştim ellerimi önümde birleştirerek. Bana bakmıştı. "Az önceki şeyden.. hyunglarıma bahsetmesen olur mu?"

"Neden?" Demişti tek kaşı kalkarken. Küçülüyormuşum gibi hissediyordum.

"Önemli bir şey değildi sonuçta ve onların boşuna endişelenmesini istemiyorum"

"Her zaman bunu yapıyorsun" demişti gözüme gelen saçı biraz yana iterek. "Ne olursa olsun iyi olduğunu söylüyorsun, ama değilsin. Bunu görebiliyorum. Bizden saklamamalısın Jungkook. Biz senin hyunglarınız ve sana yardımcı olacağız tabiki. Sorunlarını bizimle paylaşmalısın ki sana yardımcı olabilelim. Şimdilik bir şey demiyorum ama, bir daha denk gelirsem o zaman susmam" dediğinde hafifçe gülümseyerek başımla onaylamıştım. Asansör gelince binmiş ve inene kadar konuşmamıştık. Ben telefonuma gelen bildirimleri okuyarak asansörden indiğimde o da peşimden gelmişti. Biraz baktıktan sonra geri kalanına yurtta bakarım diyerek telefonu cebime tıkıştırmış, hala burada olan çalışanlara selam vererek binadan çıkmıştım. Taehyung hyungla birlikte yürümeye başladığımızda bileklerimin acısı beni yavaşlatıyordu.

"Çok mu acıyor?" Demişti bana dönerek.

"Oh? Hayır. İyiyim" diyip gülümsediğimde gözlerini bileklerimden çekmemişti. Önüme bakmaya devam ettiğimde ilerdeki bedeni tanımış ve biraz garip hissetmiştim. Yoongi hyung bize doğru gelmeye devam ederken Taehyunga kaçamak bir bakış atmadan edememiştim. Ah, yani Taehyung hyunga.

"Nerede kaldınız?" Demişti bana bakarak.

"Oyalandık biraz" dediğinde bakışlarım ona dönmüştü. Bize değil ileriye bakıyordu. "Çok geç oldu gerçekten, gidelim hadi"

"Bir buçuk saat mi oyalandınız?" Dediğinde beynimden kaynar sular dökülüyormuş gibi hissetmiştim. Bir buçuk saat önce geldiyse.. beni ağlarken görmüş müydü? O zaman neden bilmemezlikten gelmişti?

"Çalışanlarla konuştum biraz, benim hatam." Demişti gerçekten öyle olmuş gibi. Ama nedense yalan söylüyormuş gibi hissediyordum.

"Neyse, hava soğuk. Yurda geçelim" diyerek koluma dokunduğunda bir şey demeden peşinden gitmiştim. Hiçbirimizden ses çıkmazken yurda geldiğimizde Taehyung hyung bir şey demeden odasına çekildiğinde kendimi kötü hissetmiştim. Söylediği şey aklımdan çıkmıyordu.

"İyi dinlen, yorgun görünüyorsun" demişti Yoongi hyung koluma hafifçe vurarak. Gülümsemiş ve başımla onaylamıştım.

"Tamam hyung, iyi geceler"

O odasına gittiğinde ben de odama geçmiş ve temiz kıyafetler alarak banyoya ilerlemiştim. Hoseok hyungun içerde olduğunu görünce oflayarak banyodan çıkmış ve kısa süreli bir düşünme aralığından sonra odadan çıkarak Taehyung hyungun kapısını tıklamıştım.

"Gel"

İçeri girdiğimde yatakta uzandığını görmüştüm. Namjoon hyung yoktu zaten. Tek başınaydı yani. Neyse.

"Banyoyu kullanabilir miyim?" Demiştim biraz çekinerek. Hala giyinip soyunma ve banyo konusunda tam olarak alıştığımı söyleyemezdim. Utangaç bir yapım vardı.

"Tabi" diyerek kısa kestiğinde bir şey demeden banyoya girmiştim. Kapıyı kapattıktan sonra kilitlemeyi düşünsem de bu kadarının fazla olacağını düşündüğüm için kilitlememiştim. Üzerimdekileri çıkarıp kendimi duşakabine atmıştım. Soğuk su vücudumla temasa geçtiği an her bir hücrem titrerken ayaklarımım ağrısına dayanamayarak yere çökmüştüm. Yere oturarak bileklerime hafifçe masaj yapmış ve biraz rahatlayana kadar da devam etmiştim. Sonra tekrar kalkıp kısa bir duş aldıktan sonra havluma sarılarak çıkmıştım. Hızla üzerimi giyindikten sonra havluyla saçlarımı biraz kurulamış ve banyodan çıkmıştım. Taehyung pozisyon değiştirse de hala yatıyordu. Gözleri beni bulduğunda yanına doğru giderek Namjoon hyungun yatağına oturmuştum. Gözleri üzerimde dolaşırken hafifçe yutkunarak ellerimi birleştirmiş ve biraz ona doğru eğilmiştim.

"Bir şey mi söyleyeceksin?" Demişti konuşmadığımı görünce.

"Evet" diyerek gözlerimi kırpıştırmıştım. Neden bilmiyorum ama onun karşısında geriliyordum. "Son zamanlarda bana karşı biraz garip davranıyorsun, bunun nedenini öğrenmek istiyorum. Yanlış bir şey mi yaptım?"

"Garip derken?"

"Bilmiyorum, eskisi gibi değiliz. Yani, hyunglarım arasında en iyi seninle anlaşıyordum ama son birkaç haftadır benden uzaklaştığını hissediyorum"

Söylediklerime karşı hafifçe gülümsemiş ve yastığına sarılarak bacaklarını kendisine çekmişti. Bu şekilde.. fazla tatlı duruyordu.

"Sadece biliyorsun kafam karışıktı, sana konuyu söylemesem de zor zamanlar geçirdiğimi biliyordun. Gerçekten zor bir dönem atlattım Jungkook. Bu yüzden sadece sana değil herkese karşı mesafeliydim. O yüzden endişelenme, bir hatan olmadı"

"Peki şu an nasılsın? Eğer konuşmak istersen, ben her zaman dinlerim. Bunu biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum biliyorum. Merak etme iyiyim. Zor oldu ama kendimi olduğum gibi kabullenmeyi başardım" dediğinde istemsizce kaşlarım kalkmıştı.

"Derken?"

"Boşver" demişti gülümseyerek. "Yorgunsun. Git ve uyu"

"Başından mı savıyorsun?" Demiştim gülerek. Moralinin bozuk olmasını istemiyordum, durgun halini sevmiyordum. Her zaman gülsün istiyordum. O, gerçekten çok güzel gülüyordu.

"Ya, ne alaka şimdi? Senin için söyledim"

"Anladım tamam. İstemiyorsun beni" diyerek yalandan burnumu çektiğimde oflayarak başını yastığa gömmüştü. Gülerek yanına yattığımda şaşırarak bana bakmıştı.

"Ne yapıyorsun?"

"Uyuyorum?" Diye mırıldandığımda kıpırdanarak bana dönmüştü.

"Burada mı uyuyacaksın?"

"Uyuyabilir miyim?" Dediğimde duraksamıştı. Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra başını yastığa koyup gülümsemişti.

"Uyuyabilirsin"

Ben de gülümseyerek ona bakmış, ardından ona arkamı dönerek elini tutup belimin üzerine koymuştum.

"Bir şeye sarılmadan uyuyamadığını, ben gittikten sonra oyuncak ayılara sarıldığını biliyorum. O yüzden bu gece de bana sarılarak uyu. Sonuçta benim yüzümden ayılarına sarılamıyorsun, değil mi?"

"Çok biliyorsun sen.." diye mırıldanıp kolunu sıkılaştırmış ve beni biraz kendine çekip sırtımı göğsüyle buluşturmuştu. Dudaklarım kıvrılırken kalbim biraz hızlanmıştı. Eh, sonuçta her gün böyle yatmıyorduk. Ensemdeki saçlarda dudaklarını hissettiğimde kalbim teklerken istemsizce yutkunmuştum. Vücut ısım artarken utanmıştım da.

"İyi geceler" demişti biraz boğuk çıkan sesiyle. Daha sonra eklediği cümle ise gülmeme neden olmuştu. "Umarım altımda ezilmez ve sabah sapasağlam uyanırsın"

Vücudumun verdiği tepkilere anlam veremesemde gülümseyerek rahat olmaya çalışmıştım. Biz yakındık her zaman. Kamera önünde benden ne kadar uzakta kalsa da, yurtta, yemeklerde, bir yere gidildiğinde sürekli benimleydi ve gerçekten eğleniyorduk.

Onunlayken her zaman mutluydum ve onunla olan her anım özeldi.











--

Selamlar, yine ben ❤️

Bu konuda birçok kurgu olsa da ben de her zaman yazmak istiyordum ama sınav seneme girdiğim için erteliyordum, nasip bugüneymiş ❤️

Çok uzun sürmeyecek bir fic olacak, comeback tarihleri aralarında zaman atlamaları olacak. Bunu zaten belirtirim bölüm sonlarında ama haberiniz olsun yani.

Ve elbette onların yaşantısı hakkında hiçbir bilgimiz olmadığı için tamamen uydurma bir hayat kurgusu olduğunu unutmayın. Ama momentları da gerçek momentlardan esinlenerek yazacağımı da söyleyebilirim ❤️ Gerçeklik ve gerçeküstü durumlar bir arada olacak yani. Buna edebiyatta ne deniyordu ya unuttum jgmakvmakfnakfnd neyse edebiyat çalıştığımı da belli ettiğime göre gidebilirim artık, yeni ficler gelmeye devam edecek ❤️

Not: Ben böyle atıyorum falan ama umarım yazın yetişebilirim jsmgkwnfjsjfjsj

Kendinize iyi bakın ❤️🤘

Continue Reading

You'll Also Like

220K 20.5K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
256K 14K 31
(Dersler dolayısıyla birkaç kaç hafta ara ! ) Kırılgan bir ruhu , sert bir çehresi , kalın buzdan duvarları olan bir bordo bereli Sevginin anlamı o...
2.1K 276 6
kingdom au / mini fic / mpreg / switch! . prens park; gladyatör min'in lacivert tutamlarına, özenle çiçeklerini iliştirirdi.
350K 36.1K 46
Redenia'nın Omega Prensi Jungkook düşman hanedanlığın varisi Delta Taehyung'a aşık olur. Kurt adamların ve sihirbazların hüküm sürdüğü, orkların ve i...