NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)

By selin-visne

1.8M 105K 38.6K

Kiraz Mahallesinin yaralı abisi Halit ve masum kızımız Nazenin'in hikayesi... Başlama Tarihi : 2017 More

TANITIM
TANITIM II
TANITIM III
1. Yeni Bir Hayat
2. Göğe Bakma Durağı
3. Çiçek Kız
4.Muhallebi Çocuğu!
5. Dedikodu
6.Pamuk Şeker
7. Umutları Elinde Kalır
8. İmtihan Bu Ya..
9. Biçare
10. Bak Aşk Diyorum
11. Uzaktan Sevmek
12. Çıkmaz Sokak
13. Çok Eskiden Karşılaşacaktık
14.Kendini Bulmak Senin Elinde
15. Hüzün Sessizliğin Olmuş
16. Rüzgarım Olan Adam
17. Seni Zamana Bıraktım
18. Sensiz Olmaz
19. Senden Öğrendim
20. Bu Şehirde Sen Varsın
21. Mavi Hareler
22. Bitmesin
23. İlkler
24. Bir Çıra Meselesi
25. Bir Sen, Bir Ben, Bir De Bebek
26. Küçük Osman (Osman&Yeliz)
27. Kaynanam Baldan Tatlı!
28. Naz Evi !
29. Beklenmeyen Misafir
30. Dönüm Noktası
31. Meftun Bir Adam
32. Anne Kız
33. Ay Şahit
34. Meydanlar Bizim!
35. İstemeyle Topyekün Mücadele
36. O Kurnadan Bu Kurnaya !
37. Sevda Kervanı
38. Anılar
40. Bir Olmak -1-
41. Bir Olmak -2-
42. Hazırlıklar Başlasın
43. Son Dokunuşlar
44.Kınayı Getir Aney!
45. Hayat
46.Bir Şarkısın Sen
47. Oy Oy Güzelim
48.Sevince
49.
50.
Minicik Bir Duyuru
51. Hızla Geçen Günler
52. Bölüm (Final)

39. Bir Pazar Kahvaltısı

17.6K 1.3K 459
By selin-visne

İyi okumalar

~~

Duygu banyoda işlerini halledip makyaj masasına oturdu. Aynadan, uyandırmasına rağmen halen uyanmakta direnen kocasına baktı. Sabahları Alihan'ı uyandırmak çok zordu çünkü kocası kuru bir uyan demeyle uyanmıyordu. Küçük çocuk gibi ilgi bekliyordu uyanırken bile !  Biraz saçlarını okşama, güzel bir çift söz, yanaklarına konan öpücüklerle uyanıyordu. Duygu yüzüne birkaç bir şeyler sürdükten sonra aynada görüntüsüne baktı solgun görüntüsü gitmiş yerine daha canlı bir görüntü gelmişti. Üstünü düzeltip yatağın boş olan tarafına geçti.

Ellerini başına destek yapıp boşta kalan eliyle siyah saçları okşamaya başladı ufaktan. Saçlarının okşanmasıyla yüzünü karısından tarafa döndü Alihan. Sanki daha çok yap der gibi karısına doğru yaklaştı. Yanağına konan öpücükle de kolunun bir tanesini karısının beline sardı. Güya uyuyordu !

"Uyan uyan uyan
Gönlüm uyan
Dayan dayan dayan
Ruhum dayan
Seni de bir gün severler "

Alihan karısının söylediği şarkıyla gözlerini açıp yatakta doğruldu. "Ne demek seni de bir gün severler."

Tabi ki de kocasının şarkının bu kısmına takılacağını biliyordu Duygu. Takılmazsa kocası değildi zaten.

"Nasıl uyandın ama " diyip gülmeye başladı Duygu. Bilerek bu şarkıyı söylemişti kalkacağını biliyordu.

Alihan ters ters bakıyordu karısına. Gayet güzel gidiyordu uyandırmanın ilk başları. Ne demekti yani "seni de bir gün severler." Kendisini sevmeyen ölsündü.

"Sevda yüklü trenler
Boş raylarda ilerler
Sevenleri üzenler
Hep o yolda giderler"

Ayağa kalkmış üstüne doğru gelen kocasına bakarak şarkısını söylemeye devam ediyordu Duygu aynı zaman da geri geri de gidiyordu. Alihan hızlı bir hareketle karısını kolları arasına aldı.

"Demek seni de bir gün severler ha Duygu hanım ? " karısını yatağa yatırıp gıdıklamaya başladı. "Başla beni sevdiğini söylemeye yoksa durmam gıdıklarım." Derken kendisi de gülüyordu.

"Ya Alihan dur." Gülmelerinin arasından parça parça seni seviyorum dese de tabi ki Alihan'ı tatmin etmiyordu.

"Anlamadım canım bi daha söyle" diyerek daha çok gıdıklamaya başladı. Nefes nefese kalan karısına biraz müsaade etti.

"Çok seviyorum ama beni bırakmalısın Nalan teyzeyle Nazenin kahvaltıya çağırdı unuttun mu ? Onlara gidelim. Hatta biraz erken gidelim yardım edeyim."

"Unutmadım gönül çiçeğim. Gideriz ya acelemiz ne ?" Gözünü kırpıp çapkınca karısını süzdü.

"Hayır Alihan" gözlerini kocaman açtı Duygu. Hayır olmazdı o kadar hazırlanmıştı. Hem kahvaltıya gideceklerdi.

"Çok ayıp kocaya hayır denir mi hiç ? Senin gibi akıllı, güzel, tatlı, bebeksi bir kadına yakıştı mı hiç ? Şu güzelliğe bak şu yüze bak yarabbim özene bezene yaratmış. Tü tü tü maşallah"

Kocasının sözlerine kahkahasını koyverdi Duygu. Bu adama hiç hayır diyemeyecek miydi ? Hep böyle yapıyordu ne zaman hayır dese olmaz dese hayır evet olarak olmaz olmuş olarak kendine dönüyordu. Şeytan tüyü vardı bu adamda tek kendisi değil ki aileden arkadaş çevresinden kimse hayır diyemiyordu. Tatlı dilli adamdı kocişi.

"Hadi hadi hadi
Duygum evet de
Dayan dayan dayan
Aliş dayan"

Şarkının sözlerini kendine göre çevirip karısına söyledi. Eğilip öpecekken çalan telefon anı bozdu.

"Açma bırak"
"Hayatım senin telefonun çalıyor."
"Çalar çalar susar işte."
"Saçmalama Alihan ya önemli bir şeyse."

Alihan telefonu alıp arayanı görünce sinirle açtı.

"Ne var Yılmaz."

"Kayınço bu ne şiddet bu ne celal. Zamanlama kötü sanırım" derken gülüyordu Yılmaz.

Burnundan derin bir nefes alıp bıraktı Alihan. "Boş yapma söyle."

"Kahvaltı için pide almayı unutma diye aramıştım da ama sen şimdi bu asabiyetle fırını da yakabilirsin."

"Ben gelince yakmaya senin çırandan başlıcam" diyip kapattı telefonu umutsuz gözlerle karısına baktı. Yanağına konulan öpücükle kulağına söylenen sözlerle keyfi yerine geldi. Karısını öpüp hazırlanmak için yataktan kalktı.

Duygu kocasının ardından bakıp gülümsedi. Neyse ki can eşinin asılan kızgın suratına neyin iyi geleceğini biliyordu yoksa ne yapardı ?

~~

Yeliz dizlerinin üstünde yere çökmüş gardrobunda ne giyeceğine karar vermeye çalışıyordu. Kendiyle ilgili yakındığı tek konu hazırlanmasının uzun sürmesiydi, birazcık da sivri dilinden de yakındığı olmuştu. Hazırlanmaya çözüm buluyordu da sivri diline pek çözüm bulamamıştı bu gün bazen kendinden bağımsız hareket ettiğini bile düşünüyordu dilinin. Hızlıca gözleriyle tekrar taradı kıyafetlerini kalın taytla uçuk pembe kazağını çıkarıp yatağına koydu. Kıyafetlerini üstüne giyip aynasının önünde daha önceden fişe taktığı saç maşasını kontrol etti. Isınmıştı.

Cebinde titreyen telefonuna bakıp gözlerinden kalpler çıkarak ekrana gülümsedi.

"Güneşim" diyen sesi duyduğunda gözlerini huzurla kapadı Yeliz. O sesin sıcaklığına, samimiyetine, sevgisine aşıktı.

"Canım" diyerek karşılık verdi.
"Hazırlanıyor musun?"
"Evet canım, saçım kaldı tek."
"Tamam güneşim hazır olunca haber ver beraber geçelim." Biraz daha konuştuktan sonra kapattılar.

Yeliz saçını yaparken aynanın önünde duran çerçeveye daldı. İsteme gününde yüzükler takıldıktan sonra  sevdiğiyle olduğu fotoğraftı. Gülerek birbirilerine bakarken çekilmişti. İkisinin de gözlerinin içi gülüyordu mutlulukla.

Çok seviyordu Osman'ı. Sevdiği kadar sevildiğinden de kendi sevgisinden emin olduğu kadar emindi. Bir an önce son senesinin de hemen bitmesini iple çeker hale gelmişti artık. Babası söz yüzükleri takılırken okulunun bitmesiyle evlilik olabilir daha öncesine iznim yok demişti. Okulu da bu dönem sonunda bittiğine göre önlerinde engel kalmıyordu. Atanmak için dersine de dört elle sarılıyordu, aksatmadan derslerine çalışıyordu.

Yeliz'e evlilik konusunda çok acele ediyorsun yaşın küçük diyenlerde vardı. Ama kendisini hazır hissediyordu ve sevdiği adamda bu süreçte yanında elinin uzandığı yerdeydi. Elimi tut demeden tutacak birisi vardı hayatında. Ömür çok kısaydı 5 dakika sonrasının bile ne olacağı kesin değilken, sevdiğiyle aynı yuvayı paylaşmak için beklemek istemiyordu.

Osman'la aile olmak istiyordu. Onun eksik kaldığı sıcacık bir yuvayı ona sunmak istiyordu. Kış günü sıcacık eve girdiğinde burnuna dolan portakal aromalı kek kokusunu koklamadan büyümüştü Osman. Hiç anne kurabiyesini yememişti, tadına yabancıydı. Kendi evine girerken zile basmadan cebindeki anahtarıyla kapıyı açarak büyümüştü Osman. O evin kapısını sevdiğine kendisi açmak istiyordu. Belki basit gelirdi çoğu kişiye. Ama çaldığın  zille o kapının sevdiğin biri tarafından sana  açılmasını yaşayamayanlarda vardı.

Osman her gün evde yalnız yemek yiyordu. Bazen doğru düzgün yemiyordu bile. Yeliz çoğu akşam Osman'ı arayıp sen şu yemeği seversin ben sana anlatayım sende yap diyerek, yaptırıyordu. Hafta içi abisiyle dükkanda yiyorlardı. Akşamları da bazen annesiyle babası yemeğe çağırıyordu. Bunlar arada olan şeylerdi. Yalnız başına evde oturuyordu, karşılıklı sohbet edecek kimsesi yoktu.Sonuç olarak dört duvar arasında yalnızdı sevdiği adam. O böyleyken, evde yediği her lokmada aklına geliyordu Yeliz'in. Akşam annesiyle babasıyla sohbet ederken, sevdiğinin evde tek başına oturması aklına geldiğinde yüreği cız ediyordu.

Düşüncelerini odasından içeriye süzülen tombik beden dağıttı. Annesi beğeni dolu gözlerle kendisini süzüp yanağından makas aldı.

"Naber Aysel sultan? Kahvaltıya çağrılmadığın için üzgün müsün yoksa?" diyerek annesine takıldı Yeliz.

"Ay üstüme iyilik sağlık neden üzülecek mişim? Nalan Hanım arayıp söyledi bize. Nazeninle Halit'in istemesinde gençler hazırlık kısmında çok yardımcı oldular aynı zamanda da ortalığı şenlendirdiler. Onları ağırlamak istiyorum dedi. Siz bugün gidin biz her gün görüşüyoruz şekerim."

Saçını bitirip eliyle düzeltti Yeliz. Annesinin yanına oturup yanaklarını sıktı. "Merak etme sultanım önemli bir dedikodu duyarsam hemen anlatırım sana."

Aysel sultan kızına bakıp güldü. Görünüşüyle zaten kendisine benzeyen kızı tavırları, hareketleri, beyninde dolaşan tilkiler bakımından da kendisine benziyordu giderek. Ee armut dibine düşermiş.

Yeliz Osman'a hazır olduğuna dair bir mesaj yolladı. Dolaptaki montunu alıp üstüne giyindi.

"Osman gelir şimdi bende gideyim annem." Aysel sultan önde kızı arkada merdivenlerden iniyorlardı.

"Dün reçel yapmıştım kavanoza koydum. Yersiniz orada. Eli boş gitme." Hazırladığı torbayı kızının eline tutuşturdu. Yeliz salonda oturan babasını da öptükten sonra çalan zille kapıya koştu. Annesi açmıştı.

"Günaydın Aysel anne. Hazır mısın Yeliz ?"

"Günaydın oğluşum. Hazır hazır. Anca bitirdi süsünü püsünü saçaklı."

Ayakkabılarını giyinen Yeliz elindeki torbayı Osman'a verdi. Annesini yanağından öpüp kulağına fısıldadı.

"Bende evde yokken babamla romantik dakikalar geçirmenin tam zamanı Aysel sultan" kıkırdayarak hızlıca indi evin önündeki üç basmaktan. Geriye dönüp baktığında annesinin kıpkırmızı suratını gördü. Demek ki Aysel sultan da utanabiliyordu.

Sevdiğinin elini tutup yokuşu yürümeye başladılar.

~~

Nalan Hanım salondaki hazırladıkları masaya bakıp kontrol ediyordu. Her şeyi hazırlamışlar görsel sunumu da gayet iyiydi. Nazenin elindeki tabakta fırından yeni çıkardığı küçük poğaçaları masada boş yere iliştirdi.

"Ne zaman gelirler ?"

"Gecikeceklerini tahmin etmiyorum hepsi birazdan gelir."

Nazenin cebinden telefonunu çıkarıp yarım saat önce arayıp da ulaşamadığı İpek'i bir kez daha aradı. Bu sefer çalıyordu ama açan yoktu.

"Allah allah uyanmadı mı acaba? Ama İpek erken uyanır. Niye açmıyor ki telefonumu?"
Nazenin kendi kendine konuşurken bir yandan da düşünüyordu. Unutmuş muydu acaba ? Dün konuştuklarında geleceğini söylemişti unutması imkansızdı yani.

5 dakika geçmeden telefonuna mesaj geldi İpekten. "Nazenin abla üşütmüşüm karnım ağrıyor ben gelemeyeceğim." Yazıyordu. Nedense bu mesaja inanmamıştı. Birazda işkillenmişti. Vesveselerini bir kenara bıraktı belki de gerçekten üşütmüştü kızcağız. Ama İpek'in karın ağrısına yenileceğini de zannetmiyordu.

"Geçmiş olsun ablacığım, dikkat et kendine bir şey olursa da söylemen yeterli" yazıp gönderdi.

Annesi menemen tavasını masaya koyarken yüzüne baktı. "Geliyor mu İpek, kızım?"

"Karnı ağrıyormuş gelmeyecekmiş."
"Havalar tam hastalık havası üşütmüştür yavrum. Dinlenmezse geçmez." Annesinin söyledikleriyle aklındaki vesveseler dağılır gibi oldu ama hala bir şey vardı içinde.

Zilin sesiyle anne kız kapıya açtılar. Gelenler Meltem, Levent ve Hüsamettindi.

"Hoşgeldiniz" merhabalaşma fasılından sonra salona geçtiler.

"Valla kurt gibi acıktım" çekinmeden masadaki kızarmış patatesten bir tane ağzına attı Levent.

"Levent" Meltem uyarırcasına baktı. Yolda gelirken acıktığı için bir tane simit yemişti buraya gelince sözlüsünün masaya saldıracağını tahmin etmemişti.

"Ne ya, acıktım işte. Hem bu evin oğlu sayılırım. Nazenin'in abisiyim çekinmem. Dimi Nalan teyzem."

Masadaki yiyeceklerden tırtıklamaya devam eden oğlana bakıp güldü Nalan Hanım. "Öylesin tabi oğlum, çekinirsen üzülürüm. Hepiniz için geçerli." Derken Meltem'e de bakıp göz kırptı.

Nazenin koluyla Hüsamettin'i hafifçe dürttü. "Ne var ne yok ?"

"Adım adım ilerliyorum sevda yolunda." Gülümseyerek arkadaşına baktı Nazenin. Gözlerindeki mutluluğu sevinci görebiliyordu.

"Tez zamanda Fatma'yı yanında görmek istiyorum."

"Ah Nazenin emin ol ben daha çok istiyorum" diyip hülyalara daldı Hüsamettin. Zaten son zamanlarda ya hayal kuruyordu ya da dalıp dalıp gidiyordu.

Zil tekrar çaldığında bu sefer gelen Halit'ti. Elindeki sıcak pideleri Nazenin'e verip önüne konan terlikleri giydi.

"Hoşgeldin oğlum"
"Hoşbulduk Nalan anne" diyip elini öptü Halit.

Nalan Hanım kızının elindeki pideleri alıp salona geçerken Nazenin montunu asıyordu. Halit hızlıca göz atıp ortada kimsenin olmadığını fırsat bilerek sarılıp öptü.

"Hoşgeldin"
"Hoşbulduk güzelim" Halit eğilip boynundan öpecekken ısrarla çalan zil bozdu. Bezgince kapıya baktı.

"Niye geç açtınız kapıyı" Alihan karşısındaki ikiliye bakıyordu. Duygu kocasına gözlerini devirerek yanından geçip Nazenin'e sarıldı.

"Lütfen bir daha bizi 5,6 saniye kapıda bekletmeyin sonra kocam kök salıyor"Alihan'a bakıp montlarını astı.

Alihan elinde tuttuğu sıcak pideleri Halit'in eline tutuşturdu. "Oğlum sen bu evin damadı değil misin pideyi senin alman gerek, kızın manevi abisi almaz. Hanene bir eksi yazıldı."

Yarım ağız gülerek konuştu."Ben pideleri aldım ki sen neden pide aldın."

"Ulan Yılmaz"derken soludu Alihan. En güzel anlarını bölmüştü pide pide diye.

"Biz geldik" henüz kapanmamış olan kapıdan çekirdek aile Yılmaz, Ahsen ve Yiğithan üçlüsü girdiler.

Alihan Yılmaz'ın kucağındaki yeğenini kucağına alıp öptü. "Ulan dua et çocuk var yoksa çıranı yakmaya başlayacaktım. En güzel anlarımın katilisin."

Yılmaz umursamaz tavırla gülüyordu kayınçosuna. Alihan kucağındaki yeğenini Duyguya verip Ahsenle Nazenin'i kollarının altına aldı.

Buyrun hatunum önden" karısına göz kırpıp geçmesi için müsaade etti. "Sizde gelin lan damatlar" diyip kızlarla kolunun altın içeriye girdi abi Alihan.

Bu sefer çalan zille kapıya yakın olan Halit açtı. "Hoşgeldiniz gözümüz yollarda kaldı nerelerdesiniz" derken Yeliz'in yanağından makas aldı. Osman'la tokalaştı.

"Vay resmen bu evin bireyiyim diyerek kapıyı açtı Halit abim." Yeliz'in geldiği şen şakrak halinden hemen anlaşılmıştı.

"Ee artık o kadar olsun Yelizcim. Az kaldı düğüne."

"Allah'ım düğün diyor ağlayacağım. Yârimle düğün hasreti çekerken gözümüzün önünde düğün yapacaklar" alt dudağını sarkıtarak Osman'a baktığında saçına yumuşacık bir öpücük kondurdu yari.

"Yavaş Yeliz yavaş" Yılmaz kendisini görmeyen kardeşine uyarırca konuştu. Ses çıkarmıyor diye neler diyordu saçaklı.

"Ay Abicim." Abisinin beline sarılıp yanaklarından sulu sulu öptü Yeliz. Dilini kontrol edemediği günlerden bir gündü.

Hepsi Yeliz'in bu haline gülüp, birlikte içeri geçtiler.

Masada herkes yerlerini almıştı. Baş köşeye kurulan Nalan Hanımın sağ ve sol tarafına çiftlerimiz sıralanmıştı. Herkes kahvaltılıklardan tabağına dolduruyordu. Masada çeşit çeşit kahvaltılıkların, salatanın, böreklerin, poğaçaların olmasıyla önce gözlerini ardından karınlarını doyurmaya koyuldular.

Ahsen kucağında oturan oğluna böldüğü minicik pideye peynir sürüp yedirmeye çalışıyordu. Ek gıdaya geçmişlerdi artık yavaş yavaş her besinden tattırmaya özen gösteriyordu.

"Ya ben seni yerim halasının aşkı nasılsa güzel yiyor tombul surat" Yeliz karşısında oturan yeğenine bakıp gülünce Yiğithanda bakıp güldü. Duyulan minik kıkırtıyla hepsinin odağı Yiğithan olmuştu.

Kendince çıkardığı seslerle elindeki tuttuğu çay kaşığını masaya vururken gülmeye devam ediyordu minik adam. Yiğithan'a bakan Alihan yanında oturan karısının dürttü. Gözleriyle yeğenini gösterdi.

"Bende istiyorum" dediğinde masada kahkaha koptu. Alihan sessiz söylediğini sanmıştı halbuki demek ki çok istiyordu ki sesi de yüksek çıkmıştı.

"Adam nasıl istiyorsa sesi bile yükseldi."dedi Levent.

Duygu kocasının bu hallerine alıştığı için eskisi kadar utanmıyordu. "Tabi canım hatırlat bana Ahsenden tarifi alalım" diyerek olayı şakaya vuracağını sanırken kocasının muzip gözlerini görünce sustu.

Nazenin yanında annesinin kucağında oturan minik adamın küçük elini tutup öptü. Hareketli bir bebek olan Yiğithan heyecanla yerinde kıpırdandı kollarını uzattı.

"İtiraf etmeliyim ki oğlum en çok Nazenin teyzesini seviyor. Bak nasılda hareketlendi annesinin ballı kuzusu" diyip öptü oğlunu Ahsen.

Kucağına aldığı Yiğithan'ın boynunu koklayıp öptü Nazenin. Bu dünyadaki en güzel koku şüphesiz bebek kokusuydu. Mis gibi, huzur gibi kokuyordu. Yanında oturan Halit de minicik peyniri ağzına dikkatlice veriyordu. Yiğithan peyniri yiyince yanağından öptü.

"Vallahi yakıştı Halit." Yılmaz arkadaşına göz kırptı. "Onay verdim senden baba olur."

"Nazenin'in de eline yakıştı" dedi Meltem de.

Nalan Hanım kızına ve damadına baktı. Artık o da istiyordu kızının bir an evvel mürüvvetini görmeyi anneanne olmayı. Kızının kendi yuvasının olmasını.

"Sen ne diyorsun Nalan teyzem olur mu bunlardan ana baba ?" dedi Alihan.

"Anne babalık öyle bir şey ki çocuklar. Her duyguyu içinde barındıran ama hiçbir duyguya benzemeyen çok farklı bir şey. Eminim Ahsenle Yılmaz dışında hiçbiriniz beni anlamıyorsunuz, çünkü bunu yaşamadınız. Anne babalığı size anlatamam bunu yaşamanız lazım. Lakin söyleyebileceğim birkaç önemli nokta var kendi deneyimimden,  gördüklerimden."

Gençlerin hepsi yemek yemeği bırakmış karşılarında kızına hem anne hem baba olan elinden bir sürü çocuk geçmiş olan öğretmene dikkatle baktılar.

"Bir çocuk yetiştirirken içinizde insanlara karşı koşulsuz bir sevgi olsun, merhamet olsun, vicdan olsun. Bir kadın bebeğini rahmine düştüğü ilk anda hisseder anneliğini. Bilir ki o canlı hayatı boyunca korumakla mükellef olduğu biri. Baba ise doğduğunda kucağına aldığında hisseder baba olduğunu. İşte zor olan kısım doğduğundan itibaren başlar. Esas annelik babalık şimdi başlar. Size bahşedilen bembeyaz kağıdana ne yazdığınız nasıl yazdığınız çok önemi. O kağıda yazılanlar çıkmıyor bilesiniz. Size anne ya babanın nasıl olmasını gerektiğini anlatamam. Yalnız şunu söyleyebilirim gerçekten annelik babalık iç güdüsü olan biri çocuğu için en iyisini ister, bilir. Ve bugüne kadar gördüklerimden de söyleyebilirim ki doğurmakla anne, bebek için gerekli olan spermleri vermekle de baba olunmaz."

Çiftlerin hepsi kendi içinde sessizleşti şuan akıllarında tek bir soru vardı ? "Biz nasıl anne baba olacağız?"

Ahsen oğlunu kucağına alıp konuştu. "Nalan teyze çok haklı emin olun gebelik süreci, doğurmak işin en kolay kısmıymış. İş doğduktan sonra başlıyor yani annelik. Yiğithan her ağladığında onunla birlikte ağladığımı da bilirim. Ağladığında ya da bir şey istediğinde onu anlayamamaktan öyle korkuyorum ki sanki ona yetemeyeceğim gibi geliyor. Sonra o dişsiz damağını açarak gülünce dünyalar benim oluyor."

Sevgi dolu gözlerle Yiğithan'a bakıyordu herkes.

"Yiğithan büyüdükçe korkularım daha çok artıyor. Ya yanlış bir şey öğretirsem ya istemediği gibi bir baba olup onu kırarsam? Ahsenin de dediği gibi ya ona yetemezsem? Bu sorular daha niceleri kafanızda dönüp duruyor. Sonra alıyorum onu kucağıma sımsıkı sarılıyorum. Birlikte öğreneceğiz oğlum diyorum. Ben baba olmayı seninle öğrenirken birlikte büyüyeceğiz diyorum. İnsan çocuğu olunca büyüyor."

Ahsen kocasının elini sımsıkı tuttu dediği gibi hep birlikte büyüyorlardı.

"Çiçeği burnunda anne baba çözmüş bu işi. Gelelim senin soruna Alihancım. Kızımdan da damadımdan da annelik babalık konusunda şüphem yok. Aslına bakarsanız bu masadaki hiçbirinizden şüphem yok. Kalbiniz gibi çocuklar yetiştirirseniz zaten olur bu iş." diyerek sözü noktaladı Nalan Hanım.

Nazenin yerinden kalkıp biten çayları tazeledi. Tekrar yerine oturduğunda kapı çaldı tam açacakken annesi ayağa kalkıp açtı.

İçeriye fırtına gibi Demir girmişti. Koşmaktan nefes nefese kalmış yüzü gözü kızarmıştı.

"Demir ne oldu?" Duygu telaşla kardeşinin yanına geçip ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Nazenin abla"

Nazenin adını duyduğunda içindeki vesvese boy gösterdi tekrardan. Yutkunup konuşması için Demir'in yüzüne baktı.

"Nazenin abla İpeklerin evine haciz geldi eşyaları götürüyorlar, ev sahibi de evden çıkarıyor"

Nazenin'in avucunda tuttuğu çay bardağı kırılıp yere düştü. Biliyordu işte hissetmişti bir şeylerin olduğunu. Küçük arkadaşının, kardeşinin bir karın ağrısının olduğunu anlamıştı.

Büyük bir sessizliğin hakim olduğu salonda kimse hiçbir şey söyleyemiyordu. Bazı anlarda susmak belki de en iyisiydi.

~~

Merhaba canlarım ben geldim 🥰 biraz sizi malum bende okul dönemini açtım tatilim bitti 😄 Üniversitemin son dönemine geçiş yapmış bulunmaktayım 🙋🏻‍♀️🙊

Nasıldı bölüm fikrilerinizi merak ediyorum. Özlenilen Alihan&Duygu, Yeliz&Osman çiftini de tadımlık yazdım. Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olmuştur.🥰

Gelecek bölüm hakkında yorumlarınızı tahminlerinizi de yazın lütfen bakalım Kiraz Mahallesi bu durumda ne yapacak ? Neler olacak ?

Kendinize iyi bakın diğer bölümde görüşmek üzere ♥️🎈

Continue Reading

You'll Also Like

733K 50.9K 59
-TAMAMLANDI- Mevlana derki aşk ateşi önce sevilene, oradan sevene düşermiş. Yani bir insan aşık olmuşsa, maşuk ışığını yaktığı için olmuştur. Eğer...
776K 46.7K 90
[11.09.2021 - 09.03.2022] Şüphe #zor 1.sırada (17.10.2021) #boşanma 1.sırada (28.10.2021) #yanlışanlama 1.sırada (03.11.2021) #spiritüel 1. sırada (...
303K 19.4K 35
Bir kördüğümdü aşk. Tabancadan çıkan kör kurşundu. Hedefi tekti, istikameti belliydi. Ateş aldıktan sonrası yoktu kurşun için, hedef için kaçış yoktu...
14.9K 929 28
Piyanonun tuşlarında ince zarif parmaklarını gezdirirken tam karşısında yer alan adama kıvrımlı kirpiklerinin altından baktı. "Kalbini kırabilirim." ...