TUTSAK KALPLER

By yalnizlarlimani

52K 1.6K 334

Çocukluğunda yaşadığı bir olay yüzünden erkeklerden hem korkan hemde onlara karşı cesur gibi davranmaya çalış... More

Tanıtım
'Davetsiz Misafir'
'Bul Artık Beni!..'
'Asya'm!..'
'Gitme'
'Kız yok!..'
'Kork Benden!..'
'Kan kokusu!..'
'Benim Yüzümden!..'
'Âb-ı Hayat!..'
'Kül ve Ateş!..'
'Gece Gözlü Adam!'
'Kıskançlık!'
'İlk Utanç!..'
'Karmaşık Duygular!..'
'Nerdesin?..'
'Nefes!..'
'Karar!..'
'Ey Aşk!..'
'Sevgilim!..'
'Takip'
'tehlike'
'İntikam!'
'Hasret'

'Sil Baştan'

4.1K 101 11
By yalnizlarlimani

Yepyeni bir bölümle yine karşınızdayım canlar...Umarım begenirsiniz. Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın!..

Multi medya: Asya Sancaktar
Melih Kaplan

KEYİFLİ OKUMALAR!..

*********

Gördüğü rüyanın etkisinden çıkamayan genç adam yatakta oturur vaziyette dururken halen dudaklarından aynı kelimeler dökülüyordu:
"Kimsin?.."

********
Sabaha karşı havalimanının dış hatlar kapısında heyecanla dönüp duran adam artık sabrının son demlerindeydi.Uzun süredir görmediği ve burnunda tüten biricik kızkardeşi geliyordu sonuçta.Artık ayrılmak yoktu onlara.Artık tüm hasret bitecekti. Ve bundan sonra birbirlerinin yanında birbirlerine derman olacaklardı...
Kapı usulca aralanırken adam gözlerini dikmiş gelenlere bakıyordu. Kalabalık biraz dağılınca arkadan bir kız ve bir kadın belirdi kapıda. Ellerinde valizler,etrafına bakınan iki kadın...Abisini gördüğü an gözlerinin içi parlamıştı. Hızlı adımlarla ona doğru ilerlerken birden ağırlık yapan valizi bırakıp koşarak adamın boynuna atlamıştı...

"Alii'mm!..Abiimm!.."dedi genç kız.

Sıkıca sardığı kollarındaki kızı kendi etrafında döndürürken adam:

"Asya'm!.. Mavişim!.." dedi aynı hasret dolu bir sesle.

Yanlarına gelen yaşlı kadın gençlerin ayrılmadıklarını görünce öksürmeye başladı.Bende burdayım der gibi.Adam yaşlı kadını farkedince boynuna dolanan kolları usulca çözüp kadına döndü.

"Ayşe Sultan!.. Hoşgeldin!.."dedi ve aynı içtenlikle kadına da sarıldı.
"Hoşbuldum paşam!.. Bakıyorum da kardeşini görünce dünyayı unuttun hemen!.." dedi biraz sitemli biraz da muzur bir sesle.
"Olur mu hiç Sultanım..Seni unutmak mümkün mü hiç?.."
"Bilmem artık paşam! Unutursan elimden kurtulamazsın zaten biliyorsun değil mi?.." dedi gülerek.

Adam bir kolunun altına kardeşini diğer kolunun altına yaşlı kadını alıp arabaya doğru yürümeye başladılar. Arkalarından da korumalar valizleri arabaya taşıdılar. Bunu farkeden genç kız:
" Abi korumalar halen yanında! Bir sorun yok değil mi? Yada bilmem gereken birşeyler?"dedi tedirgin bir şekilde.
"Yok mavişim! Biliyorsun Suat babam hep tedbirli adamdır.Buna sende alışsan iyi edersin güzellik!.. Sen nereye korumalar oraya.Tamam mı maviş?.."
"Ama ben böyle kalabalık dolaşamam ki! Hem çok dikkat çekiyor bu şekilde. Beni sen korursun zaten..."
Genç kız abisine öyle masum bir bakış attı ki sanki minik yavru kedi gibiydi.Bu bakış Ali'yi kandırmak için hep işe yaramıştı.Ama unuttuğu birşey vardı ki o artık yurt dışında değil Türkiye'deydi.

"Olmaz ufaklık! Ben seni yine korurum ama senin yanında herzaman olamam biliyorsun! Hem şu bakışını hemen düzelt yoksa seni elimden kimse alamaz!.." derken ellerini gıdıklama pozisyonuna getirdi.

Duruma el atan kişi tabiki yaşlı kadındı.

"Hadi hadi! Evde şımarıklık yaparsınız. Yoruldum ben!"derken arabaya binmişti bile.
Yol boyunca iki kardeş hem sarılmış hemde şakalaşmıştı. Şehir merkezinden biraz uzakta sakin ve ormanlık alanın içindeki koca konağa geldiklerini ancak aracın durduğunda anlamışlardı. Asya yine abisinin kollarında eve doğru yürürken kapının önünde onu bekleyen yaşlı adamı görünce abisinden ayrılıp koşarak yaşlı adama sarıldı.

"Babacığım!.." dediğinde tüm ev sanki kızın sesiyle çınladı.
Aynı içtenlikle yaşlı adam da kıza sarılıp:

"Hoşgeldin güzel kızım!.." dedi.
Sonra yaşlı adamın hemen arkasında duran kadına da aynı şekilde sarıldı.

"Anneciğim!.." dedi titreyen sesiyle.

Evet bu anı çok beklemişti.Onları çok özlemişti üstelik. Suat Bey' in eşi Nihal Hanım sık sık ziyaretine gidiyordu ama bu onlara yetmiyordu.Bir süre de salona geçip hasret giderdikten sonra herkes odalarına çekilmişti. Çok yorucu bir gündü Asya ve Ayşe Sultan için.Tabi ki diğerleri de beklemekten yorulmuştu...

*****

Genç adam sabah sporunu yapmış, kahvaltıdan sonra şirkete geçmişti.Yeni ihale için ilgilenmesi gereken dosyalarla uğraşırken bir yandan da gelen tehditleri düşünmüştü. Karşı firma onu kardeşinin canı ile tehdit ediyordu.
Babası bir çatışma sırasında ölmüş, annesi ise ondan kısa bir süre sonra kalp krizi geçirip ölmüştü. Geriye bir tek kardeşi vardı. Hayatına bugüne kadar hiçbir kadını da dahil etmiyordu.Çünkü yeteri kadar tehlikeli bir hayatı vardı ve kimseyi bu hayata kurban etmek istemiyordu. Haklı olarak tabi...

Odanın kapısı hızla açıldı ve içeriye önden Semih olmak üzere  yakın korumaları olan Çetin ve Samet'de girdi.
"Abi yolda gelirken üzerimize ateş açıldı! Ve Tilki'nin selamı var dediler. Bu ne demek oluyor?"dedi sinirli bir sesle.
  "Ne diyorsun sen Semih? İyi misin peki? Birşeyin yok değil mi?"derken yerinden fırlayıp bir çırpıda kardeşinin önünde durdu.

   Elleriyle yaralanıp yaralanmadığını kontrol etti. Genç adam kardeşi için çok korkmuştu. Belli ki Tilki lakaplı Selim Ertuğrul rahat durmayacaktı. Tehdit edilirken pek umursamak istememişti. Ama yaptığı şeyde büyük cesaret isteyen birşeydi.Sonuçta Kaplan kardeşlere savaş açmış oluyordu. Bu saatten sonra Melih durur muydu? Tabiki hayır...

"Biz iyiyiz de bu Tilki ne istiyor bizden  abi?"
   "Biliyorsun Semih büyük bir ihaleye girdik.Ve Tilki de bu ihaleden çekilmemizi istiyor.Sonuçta milyon dolarlık ihale... O da farkında tabi. Biz varsak başkası alamaz ihaleyi.Bu yüzden şerefsizlik yapıyor it herif!.."
   "O öyle istiyor diye çekilecek değiliz herhalde! Biz dünkü çocuk muyuz da kuyruğumuzu kıstırıp saklanalım?"
   "Tabi ki saklanmayacağız kardeşim! Sadece ihaleyi değil Tilki'nin de elindekileri alacağım!.. Benim aileme el uzatanın sadece canını değil herşeyini alırım!"
   "Keşke daha önce haber verseydin be abi! Hazırlıksız yakalandık heriflere!"dedi gülerek.
  Sanki az önce çatışmadan kendi çıkmamış da eğlenceden geliyormuş gibiydi.

  " Bu kadar cahil cesareti olduğunu bilmiyordum kardeşim! Bilirsin havlayan köpek ısırmaz derlerdi ama bizim it kuduz çıktı birader! Dikkat et kendine! Yalnız dolaşmak yok! Hele de Çetin ve Samet olmadan tuvalete bile gitmek yok! Anladın mı Semih?"
   "Abi naptın yaa! Kız gibi bir de oda hapsi ver tam olsun bari!"dedi sitemli bir şekilde.
   "Ben diyeceğimi dedim kardeşim. Bundan sonra itiraz yok!"dedi ve tekrar masasına doğru ilerledi.Oturduktan sonra:
   "Çetin ve Samet,sizde bundan sonra çok dikkatli olun! Hem bu haytayı hemde kendinizi koruyun!.." dedi sert bir sesle. Onlarda hiç itiraz etmeden:
   " Tamam abi!"dediler.

  Semih masanın yanındaki siyah deri koltuğa otururken Çetin ve Samet dışarı çıkmıştı.Melih tekrar önünde duran dosyalara göz atmaya başlayınca tekrar kapı çalmıştı.

"Gell!"dedi Melih başını kaldırmadan.

İçeri giren Faruk:

"Abi işlem tamam! Bizi bekliyorlar!"dedi soğuk kanlı bir şekilde.

"Nerdeler şuan?"
"Kuyudalar abi..."

Genç adam önündeki dosyaları kasaya koyup kardeşinede başıyla kalkmasını söyledi. Hep beraber şirketin önünde bekleyen siyah son model arabalara binip yola koyuldular. Kısa bir süre sonra kuyuya gelmişlerdi. Etrafı kolaçan eden adamlar gelenleri görünce önlerini ilikleyip başlarını eğerek yol verdiler. İçerde ellerinden tavana bağlanmış ayakta duran ve yüzü kandan görünmeyen bir adam vardı. Yanına gittiğinde  Semih:

   "Ooo... Kimler buradaymış? Çakı Fikret!"dedikten sonra göz ucuyla abisine baktı ve geri dönüp adamın yakasını tuttu.

"Hangi rüzgar attı seni buraya lan it herif?.." dedi buz kadar soğuk sesiyle.

  "Abine sor! Yorma beni küçük Kaplan!"derken yüzüne çarpık bir sırıtma eşlik etmişti.
 
"Ben daha seni yormadım Çakı! Sabırsızlanma! Vaktimiz bol nasılsa! Sabaha kadar ateşli bir gece geçireceğiz seninle!"dedi ve yumruğu suratına savurdu.

  "İnan Melih kadar zevk veremezsin bana küçük Kaplan! Hiç yorma kendini!.."dedi aynı sırıtmayı sürdürerek.

   "Merak etme Çakı! Aynı zevk çığlıklarını bana da atarsın hatta daha da fazlasını!.."derken boğazını tek eliyle sıkmaya başladı.

Melih bu duruma sırıtırken bir yandan da Faruk ve Asaf'a başıyla işaret edip kardeşini adamdan uzaklaştırdı. Onlar içerdeki kapalı kısma geçerken Melih adama yaklaşıp:

  " Hoşgeldin Çakı! Çok mu yordular seni yaa! Daha küçücük bir Kaplanla baş edemiyorsun? Bana nasıl dayanacaksın çok merak ettim doğrusu?.."dedi alaylı bir sesle.

   "Ne istiyorsun Melih? Açık konuş benimle!"
   "Bence sen gayet iyi biliyorsun ne istediğimi Çakı!.. Tilki'nin çevirdiği dolaplardan haberin var herkes gibi.Ben herşeyi istemiyorum . Bana sadece birşey vereceksin o kadar!"
   "Neyi verecekmişim sana?"
  "Tilki'nin kara para aklama yöntemlerini ver seni azat edeyim!.."

Adam duydukları karşısında kahkaha atmaya başlayınca Melih de güldü. Ama bu normal bir gülme şekli değildi.Onu tanıyan herkes bu gülüşün ne kadar tehlikeli olduğunu bilirdi.Ki zaten Çakı 'da bunun farkındaydı.

  "Demek oyun istiyorsun Çakı? Bana uyar! Nasılsa vaktimiz bol. Bekle beni geleceğim birazdan!.."dedi ve arkasını dönüp oda kapalı kısma gitti.

İçerde herkes Melih'i bekliyordu. Neye karar verirse o yapılacaktı. Genç adam gözünü kararmıştı bir kere geri dönüşü yoktu artık. Kimse ona kafa tutamazdı.

"Abi neden Çakı burda?"dedi bir çırpıda Semih.

"Çünkü Tilki'ye yardım ediyor.Bu ihaleyi kaybetmemiz için adını gizli tutup Tilki'ye destek oluyor tüm gücüyle."

  "Vay or*pu çocuğu! Bak sen şu Çakı'ya hele! Nasıl bilenmiş öyle? Bıçak olmadan adam kesmeye mi başlamış şerefsiz herif!.."
 
  "Sakin ol birader! O bilenirse bizde onu köreltmesini biliriz evelallah!.."

  " Ne yapacağız abi? Karar verdin mi?"dedi Asaf.

  "Evet Asaf! O bize istediğimizi verecek bizde onu en güzel şekilde ağırlayacağız!.."dedi.

   "VIP ağırlama mı olsun yoksa ekonomik mi olsun?"dedi Faruk gülerek.

"Sence?"dedi Melih.Ama cevabı kardeşi verdi.
"Tabiki VIP olacak Faruk!"dedi Semih ve gülmeye başladı.

*****

Aradan günler geçmiş ama Melih ve kardeşi istediği bilgiyi tam olarak elde edememişti. İhaleye üç gün kalmıştı ve bir an evvel adam akıllı birşeyler bulmak istiyorlardı.
   Melih şirket işleriyle uğraşırken Semih de kuyudaki adamla itina(!) ile ilgileniyordu.
  Ormanın içinde dağınık halde bulunan birkaç konak dışında çevresi sakindi.Semih burada Çakı'nın üzerinde birçok deney yapmıştı ama şerefsiz adam bilinen bilgilerden başka birşey söylemiyordu. İhale vakti yaklaşınca Semih dahada agresif olmaya başlamıştı.Sanki daha fazlası mümkünmüş gibi.
   Bir sabah yine erkenden kuyuya gitti.Adam ellerinden tavana bağlanmış,başı önüne eğik bir şekilde ayakta duruyordu. Sinirle yine yakasından tuttu ve baygın olduğunu görünce Samet'e işaret verip az ilerde yerde duran kovadaki soğuk suyu üzerine döküp uyanmasını sağladılar.

  "Nihayet! Uyuyan kurbağa da uyandı mı? Ne dersin gençler!"derken alaylı çıkmıştı sesi.

  " Bence yeteri kadar dinlendi abi! Artık işimize bakalım!"dedi Çetin soğuk sesiyle.

   "Benimde avuçlarım kaşınmaya başladı."dedi Samet.

  "Pekala! O zaman başlayalım beyler!.. Ama yinede ilk önce medeni insanlar gibi bir soralım bakalım adam gibi anlatacak mı? Yoksa yine bizi eğlendirecek mi?"
    Adamın kandan görünmeyen yüzünü Çetin sert bir şekilde yukarı kaldırdı. Semih açık ve net bir şekilde hergün sorduğu soruyu tekrar sordu. Ama sırf kibarlıktan yani! Yoksa kimse yanlış anlamasın(!)...

  " Evet Çakı! Bugün bize anlatmak istediğin birşeyler var mı? Yoksa biz yine bildiğimiz yoldan devam edelim mi?"derken sesi bir ölüm kadar soğuktu ama aynı zamanda  dudağının kenarından beliren alaycı kıvrımı da yüzünde eksik etmedi.
Adam sadece kafasını kaldırıp başını iki yana doğru salladı. Gözleri aldığı darbelerden şişmiş ve açılmazken,dudakları da en az gözleri kadar şiş ve derin yarıklarla doluydu.Semih genç adamın konuşmayacağını anlayınca,bir işaretiyle ellerini çözüp az ilerdeki tahta sandalyeye doğru sürüklediler.Adam başına gelecekleri anlayınca acıyla inledi ama kimse duymadı tabi.
  
Evet doğru tahmin ettiniz! Bu korkulacak kadar kötü bir sandalye idi. Elekrikli sandalye...
    
Bileklerini sandalyenin iki yanından dizlerinin üst kısmında duran kol yerine sıkıca sabitleyip aynı işlemleri ayak kısmına da yapıp doğruldu Samet. Sandalyeye bağlı olan düzeneğin başına Semih geçmişti. İlk olarak düşük volt vererek acıya alışmasını sağladı. Her voltu yükselttiğinde adamın gözlerin yaşlar geliyordu.Bir kaç denemeden sonra durup adamın ağzındaki tahta parçasını çıkarıp tekrar sordular.Lakin tek kelime etmemekte ısrarlı olan adama yeniden yüksek voltlarda akımı vermeye devam ediyorlardı.
    Taki Çetin ellerinin arasında çırpınan bir afetle kapıdan çıkana kadar. Üzerinde siyah bir tayt ve üst kısmına da beyaz salaş bir tişört vardı. Ayağında ise beyaz spor ayakkabıları ve boynundan göğüslerine doğru sarkan turkuaz rengi kulaklıkları... Herkes kapıya  bakarken yüz ifadeleri şok geçirdiklerinin kanıtı taşıyordu. İçerdeki diğer adamlarda dahil olmak üzere herkesin ağzı açık kalmıştı. Bu sessizliği Çetin'in sesi bozdu.

   "Beyler davetsiz bir misafirimiz var!.." dedi ölüm soğuğu sesiyle.

********

Eveetttt!.. Yeni bölümü nasıl buldunuz canlarım? Umarım beğenmişsinizdir...

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın canlar!
SEVİLİYORSUNUZ :))

Continue Reading

You'll Also Like

162K 11.5K 35
Agra bebeğiyle çaresizce sokakta yaşarken bir gece karşısına çıkan adamla hayatı tamamiyle değişir. Ferişte - Masum, melek ve günahsız demek. Not: +...
1.3M 56.5K 46
~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kate...
822K 16.2K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
4M 115K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.