'Davetsiz Misafir'

2.9K 93 19
                                    

  Herkese merhaba! Yepyeni bir bölümle karşınızdayım yine...

Biraz erken gelen bir bölüm oldu ama umarım beğenirsiniz...

KEYİFLİ OKUMALAR

******

"Beyler davetsiz bir misafirimiz var!"dedi ölüm soğuğu sesiyle.

*****
Geldiğinden beri tam anlamıyla bulunduğu şehre adapte olamayan genç kız o sabah günün ilk ışıklarıyla uyandı. Bir süre yatakta miskinlik yaptıktan sonra usulca ayaklarını yataktan soğuk zemine bıraktı. Odanın içindeki banyoda işlerini halledip dolaptan yürüyüş için rahat birşeyler çıkardı. Altına siyah bir tayt seçerken üst kısmına beyaz salaş bir tişört geçirdi. Beyaz spor ayakkabılarını da giydikten sonra yatağın yanındaki komidinin üstünde duran telefon ve kulaklığı alıp odasından çıkmıştı.
Merdivenlerden aşağıya inip kapıya yöneldi ve açtığında olduğu yerde mıhlanıp kaldı.

Tabi yaa! Nasıl unuturdu ki bu korumaları!.. Ahh birde bunları atlatması gerekiyordu değil mi? Yüzüne en masum ifadeyi takıp bir kaç adım attığında:

"Asya hanım birşey mi istemiştiniz?"dedi kapının önünde bekleyen izbandut gibi koruma.

"Hayır! Sadece yürüyüşe gitmek istiyorum!"

"Size eşlik edelim efendim. Biliyorsunuz Suat Bey'in kesin talimatı var! Yalnız başınıza bahçeden dışarıya gidemezsiniz!"derken sesi ifadesiz ve soğuktu.

"Biliyorum babamın dediklerini! Ama ben uzağa gitmiyorum ki...Ormanın içinde ve konaktan fazla uzaklaşmadan dönerim zaten. Gelmenize gerek yok yani!"derken başını sağ omzuna doğru hafif yatırıp en masum bakışlarını yolladı.

İçinden dua ediyordu. Bu bakışlar işe yarasın ve tek başına yürüyüş yapabilsin diye. Gerçi aklında biraz farklı sorularda vardı ama onları çıktıktan sonra düşünmeye karar vermişti şimdilik. Mesela ormanda kaybolmaktan korkuyordu. Yada başına bir bela açmaktan gibi... Ama dediğimiz gibi kızımız bunu dışarı tek başına çıktıktan sonra düşünecekti...

"Yürüyüşünüz ne kadar sürer Asya Hanım!.. Ona göre hareket edelim!"dediğinde genç kız içinden sevinç çığlıkları atmıştı.

Eveett bee! İşte bu! Bu bakışlar hep işe yarardı zaten. Buna kanmayan tek kişi de babasıydı(!)... Haklı olarak tabi. Sonuçta kız babası olmak zordu değil mi?..

"Merak etmeyin! Bir saat yada en fazla bir buçuk saate burdayım!.."dedi gülerek.

Hızlı adımlarla bahçeden çıkıp konaktan uzaklaşmaya başladı. Bir süre sonra dönmesi gerektiğine karar vermişti. Fakat konağa giden yol üçe ayrılınca kafası karıştı. Zaten birisinde geldiği yöndü. Geriye iki yol kalıyordu.Ama konağa giden yolu hatırlamayınca rast gele yürümeye başlamıştı. Önce kendine kızdı. 'Neden onca yıl buraya hiç gelmedim ki!'diyerek. Ama zaten her gelmek istediğinde babası karşı çıkıyordu. 'Ahh baba ahh!..'diye söylenerek yola devam etti. Bir süre sonra etrafında hiçbir şey göremeyince biraz panikledi. Yola devam ederken ağaçların arasında bir yapı farketti. Belki yardım isterim umuduyla o yöne doğru ilerledi. Ama yıkık dökük binanın etrafında takım elbiseli adamların dolaştığını görünce biraz korktu. Fakat merakına yenik düşüp gizlice binaya yaklaştı. Kimsenin kendisini fark etmediğini düşündüğü bir anda yerde duran kütüklerin üzerine çıkıp pencereden içeri bakmaya başladı. Gördüğü manzara karşısında nerdeyse küçük dilini yutacaktı. İçerdeki adamlar birini sandalyeye bağlamış vücuduna elektirik akımı veriyordu. Adamın yüzü gözü şişmiş fakat çektiği acı her halinden belli oluyordu.

TUTSAK KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin