canhıraş |bxb|

By monsterapa

69.2K 4.3K 2K

bir umuttur turuncu More

tanıtım
bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş (I)
yirmi altı (II)
yirmi yedi (III)
yirmi sekiz (VI)
yirmi dokuz (V)
otuz (VI)
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört (VII)
otuz beş

on yedi

1.7K 125 31
By monsterapa

*... - Dinle: Öte yanda da destek görmediklerinden yok olup giden binlerce genç diri güç var. Kocakarının manastıra bağışladığı parayla binlerce güzel gelişimin temelleri atılabilir! Yüzlerce binlerce insanın yaşamı düze çıkarılır, onlarca aile yoksulluktan, ahlaksal çöküşten, yok oluştan, cinsel hastalıklar hastanelerine düşmekten kurtarılabilir... Bütün bu işlerin hepsi kocakarının parası ile yapılabilir. Kendisini öldürüp parasını alacaksın, sonra da bu parayı tüm insanlığın yararına hayırlı işlere harcayacaksın. Ne dersin, bir küçük cinayet binlerce güzel işe değmez mi? Bir hayata karşılık kurtarılmış binlerce hayat. Bir ölüm ve yüzlerce hayat. Matematik bir işlem burada söz konusu olan. Kaldı ki toplumsal denge içinde bu veremli, aptal, kötü yürekli kocakarının ne gibi bir yeri ve anlamı olabilir ki? Bir bitin ya da hamam böceğinin hayatından daha değerli olmasa gerek. Bu kadının hayatı onlar kadar bile değildir. Çünkü kocakarı zararlı başkalarının hayatını tüketiyor. Geçenlerde öfkelenip Lizaveta'nın parmağını ısırmış az kalsın parmağından oluyormuş kadıncağız ...*

Tuna'nın sesi kulaklarıma dolarken tek düşündüğüm Raskolnikov'un birkaç sayfa sonra yapacaklarındaydı.

"Kocakarıyı öldürecek. Balta ile. Raskolnikov kapıyı kapıyı açık unutuyor. Açık kapıdan Lizaveta giriyor. Ve bam!"

Ellerimi birbirine vurup 'bam' diye yüksek desibelli bir ses ile bağırdığımda Tuna sırtını yatak başlığına çarpmıştı. Sırtım onun göğsüne yaslı olduğu için hissetmiştim. Konuşmasına izin vermeden kitap hakkındaki spoilerı aktarmaya devam ettim.

"Tek bir balta darbesiyle Lizaveta yerde. Başında bir yarık var. Iki ölü bedenden akan kanlar odanın ortasında bir kan göleti oluşturmuş. Çok güzel değil mi?"

Kafamı kaldırıp yüz ifadesine baktığımda şaşırmış bir yüz ile karşılaşmıştım. Böyle kitaplar okumayı sevmezdim eskiden. O yüzden bir sonraki kısmı bilmeme şaşırmış olmalıydı.

"Daha önce okumuş muydun bu kitabı?" dedi elindeki kitabı kapatıp küçük masanın üzerine bırakırken.

"Evet, okudum. Futbol kampına yazıldığım sırada." dedim düşünceli bir ifade ile. Hiç futbol kampına gitmemiştim ki.

"Evet kampta bu kalın kitabı bitirdiğine ve bolca resim yaptığına göre futbolu öğrenmeme sebebini bulduk." dedi gülen bir sesle.

"Komikti." dedim yattığım yere biraz daha sokulurken. Iki kolunu etrafıma sarıp yatışımızı değiştirdi.

"Sence Raskolnikov'un sonu ne olacak? Tamam sen okudun ama okumamış gibi yap ve konuş benimle."

"Okuduğum bir şeyi nasıl okumamış gibi yaparım Tuna?" dediğimde seslice nefesini saçlarıma üfledi.

"Ben bir yorum yapamam. Ama seni dinlerim." dedim gözlerimi kapatıp.

"Raskolnikov pişman olacak bence. Iki  cinayet işledi. Ve son okuduğum yerde ise yakalanma riski vardı. Umarım yakalanmaz. Ki yakalanmaz bence ya. Türk mantığı kurdum, iyi dinle, yakalanırsa kitap biter." dedi ve ardından sarsıla sarsıla gülmeye başladı. Komik değildi aslında.

"Spoi vermeyi ne kadar çok istesemde vermeyeceğim. Okuman gereken muhteşem bir kitap çünkü." dedim ve göğsünden kalktım. Kapının arkasında asılı olan kırmızı hırkayı aldım.

"Nereye?" dedi ardımdan kalkarken. Hâlâ iyi olmadığımı düşünüyordu geçen geceden sonra. Ki iyiydim. Bugün onunla yaptığım her şeyde biraz daha iyi olmuştum. Yemek yerken, temizlik yaparken, şarkı dinlerken ya da kitap okurken.

Dinlenmiştim.

"Balkona. Sigara içeceğim."

🍁

Hava ne soğuktu ne de sıcak. Ilık bir hava sahipti bu gece ... Kafamı kaldırıp  dolunaya çevirdim bakışlarımı. Çevresindeki bulutlara rağmen bir şey kaybetmemişti parlaklığından. Tüm şehri aydınlatıyordu hâlâ.

"Tuhfe?"

'Hm' tarzı bir ses çıkartıp sigaramı içmeye devam ederken soğuk ellerini tişörtümün içinde, belimde hissedince yerimden sıçramıştım. Dilimin ucunda kadar gelen küfürleri geri yollarken sert bakışlarım ile ona bakıyordum.

"10 kere seslendim sana pezevenk. Sonuncusunda götünden gelen 'hm' sesine tepki olarak say bunu." dedi ve beni kolunun altında çekip, balkonda olan salıncağa oturttu.

Romantik olmuştu ortam.

Hiç sevmem.

"Bir şey soracağım sana?" dediğinde ona çevirdim gözlerimi.

"Hadi sor."

"Sen şey yapabilir miydin? Yani Raskolnikov gibi birini öldürebilir miydin?" dediğinde dudaklarımda bir gülümseme oluşmuştu.

"Yapardım. Raskolnikov'dan daha iyisi hemde." dedim ona yandan bir bakış atarak.

"Nasıl yapardın? Anlat."

"Neden? Eline ne geçecek ben sana bunları anlattığımda?" dedim aşağıdan ona bakarken. O ise bana bakmıyordu.

"Sadece merak ediyorum." dedi, kafamı omzuna yaslayıp tekrar dolunaya çıkarttım gözlerimi. Tüm ihtişamı ile parlıyordu hâlâ.

"En dinç anında öldürürdüm öldüreceğim insanı. En sağlıklı anında. Raskolnikov gibi kesici bir aletle." dedim gözlerimi gökten çekmeyip.

"Bunu zevk için yapardım. Birisi beni kızdırdığı ya da bana kötü davrandığı için değil. Zevk için."

"Nasıl zevk için bir insan sex yapabiliyorsa bende insan öldürebilmeliyim." dedim göğsünden kalkarken. Karşısına dikildim. Şaşkın gözleri üzerimde gezinip duruyordu.

"Nasıl bir insan, bir insanın duygularını sikip  atabiliyorsa bende bunu yapabilirdim." dedim yerimde ufak adımlar atarken.

"Bıçak ile yapardım. Düşünsene elinde bir karambit olduğunu ve karşındaki insanın her yerini delik deşik ettiğini. Ya da m48 cyclone. Direkt olarak değil de acı çektire çektire, kanın o sıcaklığını elinde hissede hissede."

"Otopsi yaparcasına tüm vücud parçalarını ayırabilirdim. Kalbinin atışını avuç içlerimde hissetmek isterdim."

"Bir meditasyon bu. Bir rahatlama arzusu. Sex gibi, kitap okumak gibi."

Tabiki 'de delirmemiştim. Tüm bunlar her insanın yapabileceği türden şeylerdi. En sessiz insan ya da en aktif insan, ne fark vardı aralarında? Bilinçaltımız leşti, kimse aksini iddia edemezdi.

Tuna'yı yüzündeki şaşkınlık ifadesi ile bana bakarken bulmuştum. Bir yere gitmemişti aslında. Tam karşımda, hâlâ salıncakta oturuyordu.

"Sen," Derin bir nefes alıp ayağa kalktı. "Sen delirdin mi amına koyayım?" dedi garip bir ses tonuyla. Onu korkutmuş muydum?

"Ah güzelim ben delirmedim. Beni delirttiler."

🍁

*suç ve ceza, fyodor mihayloviç dostoyevski



Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 171K 55
Irmak, 14 Şubat'ın özel bir gün olduğuna inanır ve o gün bir randevuya çıkmanın nasıl bir şey olduğunu merak eder. Ama hiçbir zaman Sevgililer Günü'n...
184K 16.2K 28
İki senedir oturduğu apartmandaki Ev sahibi Taehyung'un fazla ses yapmasından rahatsız olan Jungkook, bunu dile getirmek için ev sahibine yazar.
1.7M 167K 60
Ulaş: Hani sen bana ilk mesajında demiştin ya Ulaş: Dizi, film ve kitaplarda herkesin sevdiği yan karakterler gibisin diye Ulaş: O zamanlar bu benim...
155K 5.1K 25
"Çıkacağım piknik için ne giyeceğim konusunda kararsız kaldım. Arkadaşıma danışayım derken görevde olan bir komutana yazdım." [Yarı Texting]