Perde Arkası

By blackswife

4.4K 358 79

"Göz... Nedir göz? Görmeye yarayan bir organ. Peki nasıl görür bir insan? Cisme yansıyan ışık göz bebeğinizde... More

Başlangıç...
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
5. Bölüm
Biri şu Wattpad'i düzeltebilir mi
6. Bölüm

4. Bölüm

337 35 5
By blackswife




Enes ben ve Metin amca odada boş boş oturuyorduk. Enes kulaklığını takmış camdan dışarı bakarak müzik dinliyordu, Metin amca birkaç evrakla uğraşıyordu. Bense parmaklarımla oynuyordum. Annem beni gelip kendisi almak istediği için itiraz etmedim ve karakolda kaldım ama şu anda kaldığım için oldukça pişmanım. Gerçekten odadaki sessizlik yakında beni öldürecekti o kadar sıkıldım ki inanamazsınız. Neyse ki bu sesslik 2 saniye içinde Aras'ın odaya ani dalışıyla bozulmuştu.

Kaşlarını çatmış babasına cevap arar ifadeyle bakıyordu. Enes ve Metin amca onu böyle görünce ayağa kalktı. Bende onları oturarak izlemeye devam ettim. Ne gerek var kalkmaya değil mi?

Enes Aras'ın önünde durup kolunu omzuna koydu. ''Aras bir sorun mu var?'' ona baktı sonra babasına en sonunda bana. Tekrar Enes'e bakıp "Yok bir şey kardeşim hadi sende git ifadeni ver sonra çıkalım burdan." dedi. Enes sinirimi bozan adamla beraber dışarı çıktığında bakışlarım Aras ve babası arasında gidip gelmeye başladı. Aras sinirli bir şekilde bakarken Metin amca ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Bir anda Aras'ın bakışları bana dönünce irkilip gözlerimi kaçırdım. Kulağıma bilmediğim bir dilde konuşmaların dolmaya başlamasıyla kaşlarımı şaşkınlıkla havalandırıp tekrar onlara baktım. Benim gibi Metin amcada şaşırmıştı. Ama bozuntuya vermeden oda ona cevap verdi ve ben orada mal gibi kaldım. Hadi ama! Karşımda ilginç bir olay dönüyor ve siz farklı bir dilde konuşuyorsunuz!

Metin amca en sonunda "Türkçe konuş Aras doğru düzgün konuşamıyorsun zaten anlamıyorum seni." dedi ve Aras göz devirip "Bana neden söylemedin?" dedi daha sakin bir şekilde, Metin amca istifini bozmadan "Senin buna karışmanı istemiyorum Aras, biliyorum Enes en yakın arkadaşın ama sen bir polis değilsin." dedi. Aras sert bir bir nefes bırakıp "Öyle olsun baba." dedi ve aralarındaki bu gerginlik beklemediğim şekilde sonlandı. Ama bu demek değil ki hala ortam gergin değil. Aras biri ona dokunsa patlayacak gibi dursa da Metin amca gayet sakindi. Saatime baktım. Saat 4'e geliyordu.

Okul bitmişti ve birazdan büyük olasılıkla bizimkiler beni arayacaklardı. Bu ortamda onlarla konuşamayacağım için telefonumu sessize aldım. Aras koltuğa yaklaşıp yanıma oturdu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Odayı nefes seslerimiz ve sokaktaki sesler dolduruyordu. Uzun süre bu durum devam etti ve Enes'in odaya girmesiyle sessizlik bozuldu. Hepimiz ayağa kalktık ve ona baktık. Niye ayağa kalktığımızı pek anlamamıştım ama neyse. Enes asık bir suratla içeriye girdi. Hiçbir şey demeden çantasının yanına gitti ve çantasını yerden alıp omzuna attı. Aras'a dönüp "Çıkalım." dedi. Aras başını sallayıp çantasını aldı ve omzuna attı.

Annem gelecekti ama ben daha fazla burda kalmak istemiyordum, işte tam o sırada annemden mesaj geldi. Aras ve Enes  Metin amcayla konuşurken telefonumu cebimden çıkardım ve annemin attığı mesaja baktım.

Gönderen: Anneyyy
Güzelim bugün geç çıkmak zorundayım, sen kendin eve dön.

Zaferle gülümserken istanbul kartımda para kalmadığını hatırlayınca saatlerdir sesi çıkamyan ben bir anda "Hiiğ!" diye feryat edince haliyle dikkatleri üstüme çektim. Metin amca "Noldu kızım bir şey mi oldu?" dedi. "Ya annem mesaj attıda geç kalıcakmış benim kendim dönememi istedi ama benim istanbul kartımda para yok. Ayrıca yanımda da para yok" dedim. Harbi benim niye param yoktu? Aras ve Enes aynı anda "Nereye gidiyorsun?" dediğinde "Maltepe." dedim. Aras Enes'e dönüp "Tamam ben Almira'yı bırakırım sen eve git kardeşim uzatma yolu." dedi. Enes "Sorun değil ya gelirim ben de nereye gidicez?" dediğinde "Maltepe metro durağının 2. çıkışına 15 dakika uzak"(Şu an sallıyorum Maltepe'ye metroyla hiç gitmedim) dememle Enes "Evet en en iyisi gelmeyeyim ben." dedi. Sonra saatine bakıp "Vapura anca yetişirim." dedi.

Aras'a 'ya zahmet olmasın ya' demeyecektim çünkü BEŞ PARASIZDIM. O yüzden salaklığa gerek yok. Aslında bana para verebilirlerdi. Bende yarın onlara getirebilirdim. Neyse, eve giderken banan eşlik edecek birini reddetmezdim.

Çantamı omzuma attım ve en sonunda odanın kapısına doğru ilerlerledik ve Metin amcaya "Görüşürüz" dedikten sonra odadan çıktık ve çıkışa doğru yürümeye başladık. Uzun süre floresan ışığa maruz kalan gözlerim güneşi görünce kısıldı.  Enes Aras'a "Hadi kardeşim akşam konuşuruz." dedi. Aras başını salladı "Dikkatli ol." dedi ve Enes başını salladı. Ardından o sola biz sağa yürümeye başladık. Başımı kaldırıp -çünkü o 195 ve ben 160'ım- "Umarım evin ters yönde değildir." dedim bana bakıp "Kadıköyde oturuyorum eve Enes'ten daha erken varma şansım bile var." dediğinde başımı salladım.

Sessiz sakin yürürken bir anda "Neden ağladın sorgu sırasında?" dedi. Gözlerimi büyüttüm. O nerden biliyordu ağladığımı? "Nerden biliyorsun ağladığımı?" dediğimde "Bizi odaya götüren abi var ya o söyledi. Emniyet müdürünün oğlu olunca herkesi tanıyorsun,herkes de seni. O yüzden her şey kulağıma gelir." dedi. Yavaşladım biraz. Çantam ağırdı ve yorulmuştum. Yine yalan söylemem gerektiğinin verdiği yük de olabilirdi. Ya da ne gerek ona ne yani ağlayamaz mıyım? "Boşver." dedim.

Bana kısa bir bakış atıp yola geri döndü. Sessizce yürümeye devam ettik. Burnuma dolan güzel kokularla başımı sağa çevirdim. Büyük bir pastanenin önünden geçiyorduk. Açlıkla oraya baktım. "Açsın galiba." dediğinde başımı salladım. "Güzel çünkü bende açım." dediğinde ikimizde güldük ve pastaneye doğru yürümeye başladık. Aslında bakarsanız, Aras sandığım kadar soğuk değilmiş. Ama yine de bu onun mesafeli biri olmadığı anlamına gelmiyordu.

Pastaneden içeriye girdiğimizde içerisinin oldukça dolu olduğunu gördüm. "Yürürken mi yiyelim yoksa oturalım mı?" dediğinde saate baktım. Asla oturamazdık. 6.30 gibi evde olmam lazımdı. "Paket yapalım, eve geç kalmamam lazım." dedim. Aras başını salladı ve sıraya girdik. Biraz bekledikten sonra "Hangi otobüse bineceğimizi biliyorsun değil mi?" dedi. Başımı sallayıp "Bir zahmet." dedim. Ama 10 dakika içerisinde buradan çıkmazsak bineceğimiz otobüsü kaçırma ihtimalimiz vardı. Neyse ki sıra bize çabuk gelmişti. Siparişlerimizi aldıktan sonra umduğumdan kısa sürede pastaneden dışarıya çıktık.

Eklemek gerekirse, bunların parasını da Aras'a kitlemiştim.

"Borcum olsun." dedim elimdeki sıcak açmadan bir ısırık alırken "Sorun değil." dedi ve açmalarımızı yerken yürümeye devam ettik.  Durağa vardığımızda saate baktım. Otobüsün gelmesine az kalmıştı. Tam vaktinde yetişmiştik. Rahatlayıp son lokmamı da yuttuktan sonra elimdeki peçeteyi sıkıştırıp çöpe attım. Geri dönerken bineceğimiz otobüs gözüktü. Mutlulukla gülümsedim. Eve erken gidecektim. Otobüs durağa yaklaşınca yavaşlamaya başladı. Aras'a dönüp "Buna biniyoruz." dedim. Başını salladı. Montunun iç cebinden cüzdanını çıkardı ve cüzdanını açtı. O sırada otobüs durakta durdu ve insanların inmesini bekledik.

Bir yığın insan indikten sonra otobüs boşladı diye ümitlensemde aynı oranda insan bizim duraktan bindiği için otobüs yine tıklım tıklım dolmuştu. Otobüse bindiğimizde Aras ikimiz içinde kartı bastıktan sonra daha az insan bulunan bir yer aramaya başladık. Bu serüvenimiz üç adım atarak son buldu çünkü insanlar yüzünden otobüste ilerleyemiyorduk bile. Siz siz olun iş çıkışında bir yere kımıldamayın, tabi işten çıkmıyorsanız.

Aras oflayıp üstteki demire tutunduğunda "İş çıkışlarından nefret ediyorum." dedi. Araba hareket ettiğinde yanımdaki direğe tutundum. Ben 190 değilim, o demire uzanmam tamam mı! Tabi o sırada Aras'ın isyanını da unutmadan çok bilgece(!) bir cevap verdim. "Bir gün iş çıkışları için dakika sayacaksın biliyorsun değil mi?" dediğimde "Ya iş çıkışımı kendim belirleyebileceğim bir işim olursa?" dediğinde "Hmm, o da var tabi. Madem böyle diyorsun öyleyse ne olmak istiyorsun?" dedim. Omuzlarını kaldırıp indirdi ve "Bilmiyorum." dedi. İçimden yalnız değilmişim diye geçirdikten sonra "Bir polis,doktor,öğretmen ya da psikolog olmak istemediğimi biliyorum." dediğinde kaşlarımı kaldırıp "Psikolog ne alaka?" dediğimde "Bana göre bir meslek değil." dedi.

Olabilir yani ama zor da bir meslek açıkçası, öyle her ay ben çok iyi dinleyiciyim çok iyi tavsiye veririm diyen yapamaz. Sağlam bir psikolojisi ve güçlü bir duygusal mekanizması olması lazımdı. Tabi bir de iyi bir sinir sistemi.

"Sen ne olmak istiyorsun?" dediğinde bende omzumu havaya kaldırıp indirdim ve "Bende kararsızım." dedim. Ve konuşma bitti. Metroya gelene kadar da konuşmadık. Metro'nun girişinin olduğu durağa geldiğimizde otobüsten indik ve metroya indik. İstanbul kartı basıp yürüyen merdivenlere yürüdük. Aşağıya indiğimizde Tavşantepe yönüne doğru yürüdük ve metroyu beklemeye başladık.

Oldum olası metroları sevmemişimdir. Havasız,boğucu,gürültülü,leş gibi kokuyo... anlayın siz işte. Ama başka çarem yoktu ve binmek zorundaydım. Metro'nun sesini duymamla içim rahatlasa da diğer tarafım 'şimdi o iğrenç kalabalığa gireceğiz hayıııır' diye isyan ediyordu. Açıkçası eve erken gitmeyi nefessiz kalmaya yeğlerdim. Metro durduktan bir kaç saniye sonra kapıları açıldı ve yığınla insan kendini dışarıya attı. Aras ve benim de içinde bulunduğum kalabalıkta metroya bindi. Hemen kendime tutunabileceğim bir direk buldum. Aras da kendine uygun bir yere tutunduktan sonra metronun kapıları kapandı ve hareket etmeye başladık. 3 durak ve 20 dakikalık yürüyüş sonrası evde olacaktım.

Umarım biz inene kadar çok kişi binmezdi çünkü şimdiden oksijen kıtlığı çekiyordum. Ayrıca yakında tost olacaktık bu metroda. Aras'ın yanındaki boşluğa doğru ilerledim. "Metrolardan nefret ediyorum." dedim. Bana baktı. "Sürekli bir yorumda mı bulunacaksın böyle?" dediğinde biraz alınma ve kızmayla kollarımı bağladım. Metronun yavaşlamasıyla dengemi kaybettim ve direğe koala gibi sarıldım.

Aras'ın kahkahası bütün metroyu doldurunca kaşlarımı çatıp ona baktım. "YA SEN ÇOK KÖTÜSÜN YA!" dedim. O hala gülerken koluna vurup "Gülme be oğlum millet bize bakıyor." dediğimde yavaş yavaş kendini kontrol altına aldı ve gülmesini durdurdu.  Bana bakıp hala içinden kıkırdıyordu ama. "Bir insan nasıl bu kadar şapşal ve komik olabilir aklım almıyor." dedi. Dilimi çıkarıp normale döndüm. Beni de eğlence belledi resmen.

Sessiz sakin iki durak daha atlattıktan sonra güç bela kendimizi dışarı attık. Oksijen solumanın verdiği mutlulukla "SONUNDA O2." dedim. Aras bana habitatından kaçmış ayı bakışı atarken -ki bunun nasıl bir bakış olduğunu henüz bende çözemesemde- ben içime bolca oksijen çekmeye devam ettim.

Güzel bir oksijen molasından sonra yürümeye başladık. "Gelmene gerek yok biliyorsun değil mi?" dedim. Bana baktı, "Biliyorum ama olsun, şu son zamanlarda olan olaylardan sonra en iyisi eve kadar eşlik edeyim." dedi. Sıcakça gülümsedim. Mesafeli Aras düşünceli bir arkadaşmış.

"Teşekkür ederim. Tekrardan. Her şey için." Göz devirdi. "Almira sanki seni ölümden döndürdüm, alt tarafı seni eve bırakıyorum, bir şey değil." dedi. "Olsun ya ben şeyimdir biraz şey ... şey" diye kelimeyi ararken "Sen o güzel beynini yorma Almira gelir bir gün o kelime." dediğinde kafasına vurdum.

Üç saniye içerisinde Aras bana yapmacık bir tehditle baktı. Diğer üç saniyede ayvayı yediğimi anladım. Son üç saniyede de depar attım.

Evet çocuk gibi sokağın ortasında ben önde Aras arkada koşuşturuyorduk. Kızlara göre hızlı koşsamda Aras'ı alt edebilir miyim sorusu benim içinde büyük bir bilinmezliğe kapı açıyordu. Ama günün galibi ben oldum!

Evimin kapısının önündeki merdivene gülerek oturdum. Bir yandan da öksürüyordum. Aras'ta yanıma oturduğunda "Hızlıymışsın." "Öyleyimdir, sadece gerektiğinde koşarım ama." dedim. O da güldü bende. Biraz oturup dinlendikten sonra "Koştuğumuz için 10 dakika erken geldik." dedim. "Ayarladım." diyip gülerken bende güldüm.

Birkaç dakika sessizce oturduktan sonra çantamdan anahtarımı çıkardım ve ayağa kalktım. Aras'ta ayağa kalkınca "Ben yavaştan eve gireyim. Sende çok geç kalma eve git hemen." dediğimde gülüp "Peki annecim,akşam yatarken süt de içeyim mi?" "Hayır tabikide 195 adam olmuşsun ne sütü." dedim. Yine güldü. Sonra "Komik kızmışsın ya sen aslında." dedi. "Yok be, sen çok gülüyorsun. Neyse, oyalama beni eve gireceğim. Hadi sana iyi akşamlar ve iyi yolculuklar." dedim.

"İyi akşamlar Almira." dedi. Arkamı ona dönüp kapıyı açtıktan sonra ona doğru baktım. Çoktan yürümeye başlamıştı. Bende içeriye geçtim ve evin kapısına ilerledim. Anahtarımla kapıyı açtıktan sonra eve girdim ve hızlıca kendimi yatağıma attım. Uzun ve yorucu bir günün ardından kestirmeyi haketmiştim.

Dırırırırı bittiiiii!

Nasıl buldunuz? Karakterler hakkında yorumlarınız nelerdir? Hikayenin akışı hakkında yorumlarınız neler? Ayrıca okunma oranı çok düşmüş hemen onu yükseltmeliyiz! İki haftada 68 okunmayı geçmemiş son bölüm! Benim şekerparelerim bunda daha iyisini yapabilirler inanıyorum  en onlara. Yorumlarınızı bekliyorum. İyi geceler

Continue Reading

You'll Also Like

İHTİLAL By Fatma Demir

Mystery / Thriller

812K 28.5K 63
"Benimle oynarken iyi düşün." diye hırladı. Sesi karnımı burkarken dudaklarıma kilitlenmiş bakışlarını görünce karanlığın verdiği cesaretle güldüm. "...
66.9K 270 2
Kitap düzenlemeye girmiştir anlam hatları olabilir düzenleme bitene kadar başlamamız önerilir "Ada abla biraz gezelim mi Babam sen ben üçümüz " dedi...
3.6M 85.7K 62
🔞+18 içerik vardır, 18 yaşından küçük ve rahatsız olanların okumaması tavsiye edilir.🔞 Elini bacak aramdaki sıcaklığa soktu.Kadınlığıma dokunduğund...
209K 3.5K 42
Bolca +18 sahne ve biraz şiddet olacak arkadaşlar ona göre okursanız sevinirim "Bana attığın o tokat'ın karşılığı olmayacak mı sandın hemde tüm sını...