Perde Arkası

By blackswife

4.4K 358 79

"Göz... Nedir göz? Görmeye yarayan bir organ. Peki nasıl görür bir insan? Cisme yansıyan ışık göz bebeğinizde... More

Başlangıç...
1. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
Biri şu Wattpad'i düzeltebilir mi
6. Bölüm

2. Bölüm

498 48 8
By blackswife

Medya Aras ve Enes temsili

Sedyede oturmuş dalgın dalgın salladığım ayaklarıma bakıyordum. Hemşire abla bana bir ilaç ve poşet verdikten sonra yaklaşık iki ders revirde yatmıştım. Şimdi ise sınıfa dönmek için izin kağıdımı bekliyordum. "Çöpe yetişmek konusunda çok şanslıymışsın. Bu poşeti yanında tut ihtiyacın olursa kullanırsın tamam mı?" dediğinde başımı salladım ve izin kağıdını aldm. Sedyeden indim ve hemşire ablaya teşekkür edip arkamı döndüm ve kapıyı açtım. Yavaşça kapıyı kapattıktan sonra ayaklarımı sürüye sürüye koridorda yürümeye başladım. Ders başladığı için koridor karanlıktı ve sadece sınıf kapılarının camlarından gelen ışıkla aydınlanıyordu.

Şu anda 12'inci sınıfların katında olmuş olsamda ben 11-H sınıfında olduğum için ve 11'inci sınıfların katında yer kalmadığı için 11-G ve 11-H sınıfları 12'lerin katındaydı. Ne yazık ki revirle aynı kattaydık ve ne kadar yavaş yürürsem yürüyeyim dersi 5 dakikadan fazla kaynatamayacaktım.

Birkaç adım daha attıktan sonra kendimi sınıf kapısının önünde durdum. Kapıyı çalmadan önce parmak ucuna kalkıp -çünkü kısa olmak bunu gerektirir- sınıf camından içeriye baktım. Sınıfın bir yarısı kendi halinde takılırken diğer yarısı pür dikkat dersi dinliyordu. Kapıyı çaldığımda hocadan gelen "Gir!" izniyle kapıyı açtım ve içeri girdim. İşte en sevmediğim kısım: Herkesin bakışlarına maruz kalmak.

"Geçmiş olsun kızım daha iyi misin?" diyen fizikçiye yarım yamalak gülümseyip "Evet hocam, sabah fazla yedim sanırım." dedim. Hoca başıyla yerimi işaret edip "Geç yerine." dediğinde sınıftan baya bir kişi "Geçmiş olsun Almira." dedi. Gülümseyip teşekkür ettim ve yerime İdil'in yanına oturdum. İdil bana döndü. Gözlerinden endişelendiği bariz belli oluyordu. Ellerimi tutup "Daha iyi misin?" dediğinde başımı sallayıp "İyiyim kuşum iyiyim de senin bir derdin var sanırım gözlerin hiç iyi bakmıyor." dedim. Ellerimi yavaşça masanın üzerine koydu. "Aslında Almira, ben sana aynısını soracağım? Son zamanlarda canın sıkıldı mı hiç?" dedi.

İdil aklınıza gelip gelebilecek en ilginç kızdır. Rüya görür,tutar. Hisseder,bir şey olur. Kahve falı bakar tutar.O yüzden o kötü bir şey hisseti mi Ece de ben de korkuyla beklerdik olacak şeyi. İşte bu yüzden paniklemiştim. Ne söylemem gerektiğini düşündüm ve en sonunda yalan söylemeye karar verdim, onu tehlikeye atamazdım.

İdil'i daha fazla bekletmeden "Yooo." dedim. İdil biraz rahatlamış olsa da hala dedikleri bitmemişe benziyordu. "Seni dün akşam rüyamda gördüm." dediğinde iç sesim al işte yemin ediyorum korkuyorum ha bu kızdan dedi. Benimde kalp atışlarım hızlanmıştı. Paniklediğimi belli etmeyerekten "Hayırdır inşallah, nasıl gördün?" dediğimde fizikçi "Almira ve İdil, sohbetiniz baya koyu gibi gözüküyor bizde katılabilir miyiz?" dediğinde İdil "Teneffüste anlatırım." dedi ve ikimizde önünüze dönüp özür diledik.

Çantamdan defterimi,kitabımı ve kalem kutumu çıkartıp sıranın üzerine koydum. Hocanın olduğu sayfayı İdil'in kitabından bakıp açtım ve dersi dinlemeye devam ettim. 5 dakika sonra aklıma yine cinayet geldi. Midem yine kalksa da bu sefer kusacak bir şeyim olmadığı için endişelenmemiştim.

Öldürürlen kişinin Orhun olmasından daha kötü bir şey varsa o da şu anda Orhun'un sevgilisi Delfin'in ikizi Enes ve onun en en en yakın arkadaşı Aras'ın yan sırada oturuyor olmasıydı. Enes çoğu erkek kardeş gibi kız kardeşine karşı korumacıydı ve doğal olarak Orhunla da araları limoniydi. Bazı aptallar Orhun'u Enes'in öldürebilme ihtimalini öne sürse de ben böyle bir şey yapabilecek kapasiteyi Enes'te görmüyordum.

Enesle de Arasla da çok büyük bir diyoloğumuz yoktu ama 9'uncu sınıfta da onlarla aynı sınıftaydım ve sınav haftalarında hep beraber çalışırdık. Çok iyi,samimi bir çocuktur Enes ama albenisinin aksine çok da atılgan bir çocuk değildir. Ya nasıl anlatsam ki... onun atılganlığına 10 üzerinden 6 veririm mesela öyle.

Ama Aras, o bildiğimiz suskun,çekingen ve içine kapanık bir çocuktu. Ders çalışırken bile çok konuşmaz,dinlerdi. Ciddi ifadesi olan bir çocuktu ama yakınlarına öylemidir hiçbir fikrim yok. Aras hakkında bildiğim şeyler Enes hakkında bildiklerimin çeyreği bile etmiyor hani o derece.

Enes'in babası iyi bir özel hastanede beyin cerrahı ve annesi ise başka bir hastanede kadın hastalıkları uzmanıydı. Her ikiside iyi birer kariyere sahip oldukları için biraz idealisttiler ve bu Enes'i biraz yoruyordu. Enes her ne kadar aptal bir çocuk olmasa da bir şeyi zor kavrayan çocuklardandı. Ayrıca Enes okulun masa tenisi takımının kaptanı. 4 kez il birincisi 1 kez de Türkiye şampiyonu oldu.

Aras annesi hakkında pek konuşmamış olsa da babasının bir polis olduğunu biliyordum. Aras,Enes'in aksine pratik zekalı ve çabuk kavrayan bir çocuktu. Ama bazen öyle şeyler soruyor ki hani ''Bunu nasıl sorarsın?!' diyesi geliyor insanın. Bunun sebebini tam olarak çözememiş olsamda böyle bir yanı olduğunu biliyordum. Beyefendinin 195 olduğunu söyleyerekten hangi takımda olduğunu tahmin etme işini size bırakıyorum.

Yani uzun lafın kısası ben Enes'i kafamda çoktan elemiştim. Zaten Enes o geceki adam gibi kuzguni siyah saçlara sahip değildi. Daha böyle Türk kahvesi ve kestane tonları arasındaydı saçları. Aras'ın direk kumral saçları vardı yani betimlememe hiç gerek yok.

Zilin sesini kulaklarımda duymamla hayal dünyamı bırakıverip gerçekliğe döndüm. Ama dönmemle sürüklenmem bir oldu. İdil beni bileğimden tutmuş dışarı götürüyordu. Bir yandan onun adımlarına ayak uydurmaya çalışırken bir yandan da kimselere çarpmadan ilerleme çabası içerisindeydim. ''İdil yavaş!Ah ya oğlum önüne baksana!'' diye çarptıklarıma cırlarken en sonunda bahçeye kendimizi atmayı başardık.

''İdil napıyosun kızım! Ölüyödüm az kalsın!'' diye ona yapay bir kızgınlıkla söylenirken İdil, lafımı kesip ''Almira bak bana karşı dürüst ol; bir derdin,can sıkıntın var mı?'' dediğinde duraksadım. İdil'in kahverengi gözleri üzerime kilitlenmiş bir şekilde bana psikolojik baskı uyguluyorken başımı olusuz anlamda sallayıp ''H-hayır, ne olmasını bekliyorsun ki?'' dedim.

İdil omuzlarını kaldırıp indirdi. ''O kadarını bilemiyorum ama dün akşam seni gördüm rüyamda Mira. Simsiyah bir elbise giymiştin ve sırtında kocaman bir taş vardı. İncecik bir ipin üzerinde yürüyordun ve desteğin yok gibiydi yani ben görmedim öyle bir şey.'' dedi. Yutkundum ve hayretle İdil'e baktım.

''B-bu ne demek yani?'' dedim kekeleyerek. İdil ''Açıkçası bende bilmiyorum. Ama rüyadan ben uyandıran şey senin ayağının kaymasıydı.'' dedi. ''İdil rüya tabircisi olan sensin lütfen bana bunları açıklar mısın?'' dediğimde İdil ''Siyah sıkıntı demektir. Birinin bir yerden düşmesi de onun sıkıntılı bir durumda olduğunu gösterir. Üstünde bir ağırlıkla incecik bri ipin üzerinde yürüyordun... Bunu bilmiyorum ama sanırım baya büyük bir problem geldi gelecek sana.'' dedi.

''Peki düştüğümü gördün mü?'' dediğimde ''Hayır.'' dedi. En azından ölmedim bu da bir şey?

''Bak Almira,beni biliyorsun hislerim kuvvetlidir. Ama sizin hakkınızda bir şey görmem genelde ve gördüğümde bu kadar endişelenmem. Eğer böyle bir zorluğun ya da problemin varsa bizden saklama tamam mı? Ne olursa olsun.'' dediğinde uzunca süre bakıştık. Kapana kısılmıştım. Yalan söylemem gerektiğini biliyordum ama... O benim en yakınımdı. Anlayacaktı. Bunun farkındaydım.

Zilin sesi kulaklarıma dolduğunda. ''Söz veriyorum İdil. Size her şeyi anlatacağım.''

**************

Diğer tenefüs Ece'yi görmemiştik. Kütüphanedeydi herhalde diyerekten sınıfımıza geri dönmüştük. Öğlen tenefüsünde onu da Uzay'ı da bulup yemeğe inmiştik ama şöyle tuhaf bir olaya şahitlik etmiştik. Delfin, Enes'le konuşmuyordu. Enes'in sürekli ona bir şey demesine rağmen hemde. Bunun üzerine Uzay ''Acaba o da Enes'in bundan suçlu olduğunu düşünüyor olabilir mi?'' dediğinde Ece ''Olabilir belki ama o zaman da Delfin'in şu an da Enes'e karşı sergilediği tavrı çok saçma bulurum. Hangi kardeş kız kardeşinin sevgilisini öldürür ki?'' dediğinde İdil ''Kimin neler yapabileceği kapasitesi konusunda bence tartışmamalıyız. En beklemediğimiz kişi bile katil çıkabilir.'' dedi.

Üçünün arasında geçen bu konuşmayı sessizce dinlerken Uzay ''Sen bir daha evde kahvaltı etme. Erken de kalkma. İyice suskunlaştın valla.'' dediğinde hafifçe gülümseyip ''Ne dememi bekliyorsunuz ki? Açıkçası ben Enes'in kardeşine böyle bir şey yapacak kadar acımasız olduğunu sanmıyorum. Aras'ın da.'' dedim. Sıra bana gelmişti. Tabldotuma ( yemekhanelerde veriliyo ya okullarda) mercimek çorbası ve pilav koyduktan sonra İdil'in oturduğu masaya oturdum. Ece ve Uzay'da gelip oturduğunda muhabbete devam ettik.

Daha doğrusu onlar konuşuyor bense sessizce yemeğimi yiyordum. Benim derdim var diye bayrak açmadığın kaldı Mira diyen iç sesime hak verdim ve anında konuşmaya daldım. ''Sınav haftasına ne kadar kaldı?'' dememle masadaki herkes bana baktı. Ece durdu,düşündü ve bir anda panikle ''Lan 3 hafta sonra sınav haftası var!'' dedi. Demesiyle de rahatladım. Ama bu süre onu paniğe sokmaya yetmişti.

Bu cevaptan da anlamış olduğunuz üzere çalışkan olanımız Eceydi. Zeki olanımızsa İdil. Ben ve Uzay da tipik 75 öğrencileriydik. Ne çok çalışırdık ne çalışmazdık. Hep son dakikada çalışırız ya da dersi sınavda öğreniriz. Bence siz dediğimi gayet iyi anladınız. Yalnız, sözlülerimiz genelde iyi geldiği için birçoğu sınavımız 65-70 arası gelse de ortalamamız 80'leri buluyordu. Bu da bana yetiyordu açıkçası.

Neyse Ece iyice paranoyaya bağlamadan konuyu değiştirdik. O sırada masanın başında Aras ve Enes belirdi. Biz ve iki kişilik boş kalan yere bakaraktan ''Oturabilir miyiz?'' dediklerinde ''Tabi.'' dedik. İkisi oturduğunda masaya bir sessizlik çöktü. Ne onlar ne de biz konuşuyorduk. Bende iyice pilavı bulamaca çevirmiştim ve bunu nasıl başardığımı bile bilmiyordum.

Başımı kaldırıp onlara baktığım sırada Aras'la göz göze geldim. Hemen gözlerimi geri yemeğime çevirdim. Ay yeter daa sıkıldım! ''Enes başınız sağ olsun. Kardeşin nasıl, daha iyi mi?'' dediğimde herkes bana ''Hadi toprakla elma suyunu karıştırıcıya koyup içelim'' demişim gibi baktı. ''Yani başınız demene gerek yok sonuçta sana daha yakındı Orhun ama sağ ol yine de ayrıca Delfin hala iyi değil uzun süre de olacağa benzemiyor.'' dediğinde başımı salladım. Harbi neden böyle bir şey dedim ki şimdi ben?

Masadaki sessizlik yine başladı ve zaten beş dakika sonra da hepimiz kalktık. Aras ve Enes'e afiyet olsun dedikten sonra elimizdekileri yemekhanenin çıkışındaki yere bırakıp merdivenlere ilerledik. Ece ''Neden öyle bir şey söyledin Allah aşkına Mira? Hani daha ne kadar boş konuşabilirim sorusuna cevap verdin az önce!'' dedi. Ona dil çıkartıp ''Ne yapayım çok sessizdiniz,sıkıldım bende!'' dedim. Hepsi bana göz devirdikten sonra merdivenleri çıkmaya devam ettik.

Merdivenleri çıkmayı bitirdiğimizde sola döndük ve uzun koridorda bahçeye doğru ilerlemeye başladık. Tam o sırada telefonum titredi. Arka cebimden telefonumu çıkartıp mesajı açtım.

Bilinmeyen Numara

Bu ders 3 polis ifadeni almak için seni almaya okula gelicekler. O polislerden biri benim adamım olucak,kısacası dediklerine dikkat et Almira Özden.

Nasıl yani? diye geçirdim içimden. Telefona nasıl bir bakış attıysam artık Uzay ''Ne o Sena Uğurlu öldü de seni mi suçladılar?'' dedi. Göz devirip ''Ha ha ha çok komiksin canım(!)'' dedim. Uzay da saçlarını elleriyle geri itip ''Öyle derler.'' dedi. Sırtına elimle bir tane geçirdiğimde ''Ah yavaş kızım!!'' dedi, haince gülümseyip yürümeye devam ettim. Kankalık vibes :)

Bahçeye çıktığımzda esen rüzgarla ilk önce ürpersemde sonrasında alışmıştım. Yürümeye devam ederken öteki taraftan da mesajı düşünüyordum. Neden benim ifademi almak istesinler ki? Acaba beni gören mi oldu? Olduysa bile doğruyu söyleyemem. Bu da yalancı şahitliğe girer ve başıma dert alırım. Söylersem de anneme bir şey olabilir. Ne yapacağım ya ben!!

Ha bir de şöyle bir durum da var eğer beni tek götürürlerse okulda bu sefer herkesin odak kaynağı ben olurum. Ya da olmam bilemiyorum. Tamam az önce dediğim şey çok gereksiz bir umuttu, elbette herkes neden karakola gittiğimi merak ederdi ama onlardan kurtulmanın yolunu illa bulurdum. Sonuçta cinayeti benim işlemediğim ve işlemeyeceğim bariz bir biçimde belliydi. Dedikodu kazanına düşmekten daha çok korktuğum şeyler olduğu için eskiden sakınmaya çalıştığım durumu artık düşünmüyordum bile.

Peki ya bu mesaj atan kişi bana blöf yapıyorsa? Yani bunu da düşünmüyor değildim ama canı söz konusu olan kişi annemdi. Üstelik şu anda neden konuşmamı istemediğini de anlamıyordum bu şahsiyetin. Bu cinayeti bu kadar özel ve gizemli yapan neydi? Evet bunun bir cinayet olması ona zaten özel,gizemli ve önemli olma özelliklerini yüklüyordu ama bu cinayette farklı bir durum söz konusuydu. Sanırım zamanla bunları görecektim. Birilerinin bundan zarar görmesini her ne kadar istemesem de zaten gören zararı görmüştü eminim ki bu daha başlangıçtı. Bunları kendi kendime düşünürken zilin çalmasıyla bizimkilerle beraber okulun içine girdik ve sınıflarımıza gitmek için ayrıldık.

Mesaj -eğer doğruysa- polisler beni bu ders almaya gelecekti. Düşüncesi ellerimin terlemesine ve stres olmama sebep olsa da suçlu olmadığım için daha sakin olmam gerektiğini düşündüm. Teknik olarak yalancı şahitlik yapacağın için suçlusun aslında diyen iç sesime kulak aldırmadım. Kendimin Pretty Little Liars'daki kızların konumunda olduğunu fark ettim. Umarım onlar kadar yalan söylemek zorunda kalmazdım. Fakat bu olayı o mesajın sahibinin yanına bırakmayacaktım elbette lakin ilk önce neyin peşinde olduğunu çözmem gerekiyordu.

Bir kat daha çıkıp İdille sınıfa girdiğimizde hızlıca yerime geçip oturdum ve beklemeye başladım. Bir yandan da mesajın bir yalan olmasını umut ediyordum. Edebiyat hocası derse girdiğinde ayağa kalktık günlük ritüelimiz olan ölü tünaydın seremonisinden sonra hepimiz yerimize oturduk. Hoca eşyalarını öğretmen masasına koyduktan sonra ''Evet sınıf lütfen sessiz olun sizlere bir ödevinizi açıklayacağım.'' dedi. Hepimiz suspus olduk ve hocayı dinlemeye başladık.

''Her birinize beş duyu organdan birini vericem ve bana bu duyu organının hayatımızdaki önemi yeri ve katkıları hakkında kompozisyon yazacaksınız. En çok beğendiğim yazıyı okulun dergisinde basacağız.'' dediğinde herkesten sesler yükselmeye başladı. ''Yapıcak çok işimiz olduğu için hepinizin duyu organlarını söylüyorum şimdi.'' dedi. Alel acele sınıf listesini eline aldı ve isimlerimizi okuyarak her birimize bir duyu organı adı söyledi hoca.

Sıra bana gelince ayağa kalktım ve kızıl kıvırcık saçlı hocamıza baktım. ''Göz.'' deyince peki diyip yerime oturdum. Göz... Sanırım şu anda bana verip verilebilecek en iyi konu gelmişti. İyi bir edebiyatçı değildim, iyi bir kalemim de yoktu ama yine de bu ödevde iyi bir performansım olucağını sezmeye başladım.

Kapı çalınca bir anda duruldum. Polisler olabilir miydi? Hoca ''Gir!'' diyince kapı açıldı ve korktuğum başıma geldi. Polisler beni almaya gelmişti. Kısa ve kilolu olan polis ''İyi dersler hocam kusura bakmayın böldük ama ifade vermeleri için 3 öğrenciyi almamız lazım.'' dedi. Hoca şaşkınlıla ''Sorun değil memur bey de kimi alacaksınız?'' dediğinde kalbim daha da hızlı atmaya başladı. Sonra duraksadım. Üç mü? Mesajda beni alacakları yazıyordu?Diğer iki kişi kimdi ki?

''Hocam Enes Gündoğdu,Aras Özemir ve Almira Özden'i alabilir miyiz?'' dediğinde herkes Aras ve Enes'in gitmesini normal karşılamış ama benim gidiş sebebimi anlamadığı için bana dönmüştü. Aras ve Enes bile. Mala yatmak için ''Neden ben?'' dedim. Memur bey ''Her şeyi açıklayacağız merak etmeyin. Sizi suçlayan biri yok sadece ifadeniz alıncak.'' dediğinde peki anlamında başımı sallayıp eşyalarımı çantama koydum.

''Bir şey olursa haber verirsin bana.'' dedim İdil'e o da başını salladı. Daha sonra Aras,Enes ve ben polislerle beraber şok içindeki gözlerle eşliğinde dışarıya çıktık.


DIDIDIDIIIII DIIIIIIII

Sorumsuz yazarınız geç yazılmış bir bölümle karşınızda. Valla sınav haftam olduğu için şu anda biraz sıkışığım ama zor derslerin çoğu geçtiği için rahatım biraz. Umarım bölümü sevmişsinizdir. Hikayeni akışı ve karakterler hakkındaki yorumlarınızı yazmayı unutmayın. Ayrıca koyduğum fotoğraflar gerçek karakterlerin yüzleri değil sadece temsili. Bu hikayede karakterleri az çok betimleyeceğim ve gerisi sizin hayal gücünüze kalacak. Bence böylesi daha iyi olucak ama bazı karakterlere çok benzeyen kişiler bulduğum için arada onların bazı sahnelerini o kişilerle göstericem. Neyse artık uyusam iyi olucak çünkü gece yarısı oldu ve benim sınavlara çalışmam gerekiyo vesayre... Hepinize iyi geceler ya da günaydın her neyse işte seviyorum sizi şekerparelerimmmm

-Buse

Continue Reading

You'll Also Like

445K 14.9K 39
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
1M 35.2K 24
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
PROFESYONEL [F•] By HaKuGu

Mystery / Thriller

1M 101K 80
O bir hırsız. Dahası dolandırıcı ve yalancı. O bir profesyonel. Üstelik gerçek bir dâhi. Ve şimdi polisin ona ihtiyacı var.
2.8M 216K 38
*14 Kasım 2023 güncellemesi* İlerleyen bölümlerde yorumlarda birçok spoi ile karşılaşabilirsiniz. Her ne kadar uyarı geçsem, o yorumları silsem de ma...