GÜN DOĞUMU

By zeynrs123

6.3M 237K 54.1K

"Birbirimize en yakın olduğumuz an, Gün doğumu." Baran ARSLANOĞLU: Bir şehre sahiplik yapan gözü kara,delikan... More

♦️MERHABA♦️
♦️BÖLÜM 1♦️
♦️BÖLÜM 2♦️
♦️BÖLÜM 3♦️
♦️BÖLÜM 4♦️
♦️BÖLÜM 6♦️
♦️BÖLÜM 7♦️
♦️BÖLÜM 8♦️
♦️BÖLÜM 9♦️
♦️BÖLÜM 10♦️
♦️BÖLÜM 11♦️
♦️BÖLÜM 12♦️
♦️BÖLÜM 13♦️
♦️BÖLÜM 14♦️
♦️BÖLÜM 15♦️
♦️BÖLÜM 16♦️
♦️BÖLÜM 17♦️
♦️BÖLÜM 18♦️
♦️BÖLÜM 19♦️
♦️BÖLÜM 20♦️
♦️BÖLÜM 21♦️
♦️BÖLÜM 22♦️
♦️DUYURU♦️
♦️BÖLÜM 23♦️
♦️BÖLÜM 24♦️
♦️BÖLÜM 25♦️
♦️BÖLÜM 26♦️
♦️BÖLÜM 27♦️
♦️BÖLÜM 28♦️
♦️BÖLÜM 29♦️
♦️BÖLÜM 30♦️
♦️BÖLÜM 31♦️
♦️BÖLÜM 32♦️
♦️BÖLÜM 33♦️
♦️BÖLÜM 34♦️
♦️BÖLÜM 35♦️
♦️2019♦️
♦️BÖLÜM 36♦️
♦️BÖLÜM 37♦️
♦️BÖLÜM 38♦️
♦️BÖLÜM 39♦️
♦️BÖLÜM 40♦️
♦️BÖLÜM 41♦️
♦️BÖLÜM 42♦️
♦️BÖLÜM 43♦️
♦️BÖLÜM 44♦️
♦️BÖLÜM 45♦️
♦️BÖLÜM 46♦️
♦️BÖLÜM 47♦️
♦️BÖLÜM 48♦️
♦️DUYURU♦️
♦️BÖLÜM 49♦️
♦️BÖLÜM 50♦️
♦️BÖLÜM 51♦️
♦️BÖLÜM 52♦️
♦️BÖLÜM 53♦️
♦️BÖLÜM 54 ♦️
♦️BÖLÜM 55♦️
♦️BÖLÜM 56♦️
♦️BÖLÜM 57♦️
♦️BÖLÜM 58♦️
♦️BÖLÜM 59♦️
♦️BÖLÜM 60♦️
♦️BÖLÜM 61♦️
♦️BÖLÜM 62♦️
♦️BÖLÜM 63♦️
♦️BÖLÜM 64♦️
♦️BÖLÜM 65♦️
♦️BÖLÜM 66♦️
♦️BÖLÜM 67♦️
♦️BÖLÜM 68♦️
♦️BÖLÜM 69♦️
♦️BÖLÜM 70♦️
♦️BÖLÜM 71♦️
♦️BÖLÜM 72♦️
♦️BÖLÜM 73♦️
♦️BÖLÜM 74♦️
♦️BÖLÜM 75♦️
♦️BÖLÜM 76♦️
♦️BÖLÜM 77 (FİNAL)♦️
♦️VEDA♦️
♦️ ÖZEL BÖLÜM ♦️

♦️BÖLÜM 5♦️

75.6K 3.1K 427
By zeynrs123

İyi okumalar.❤

▪ 1 ay sonra ▪

Baran,elindeki çay bardağından bir yudum daha alarak karşısındaki hırçın dalgaların vurduğu denize çevirdi gözlerini. Bütün yaşananlara inat hiç durmadan geçen zaman,ilk kez ona aldığı her nefesi zehir etmişti.Geçirdiği bir ay, hayatından yıllar götürmekle beraber iştahını kesmiş,uykusuzluk ve huzursuzluk adamı hem bedenen hem de ruhen yıkmıştı.

İnsanların heybetinden korktuğu adam erimiş gitmişti günden güne. Ailesini Mardin'e yolladıktan bir hafta sonra artık babasının ısrarlarına dayanamamış çok sıkıntıya gelirse ona da bir şey olucağından korkup zorlukla ayrışmıştı İstanbul'dan.

Mardin'e vardığında ise nefes alacak bir zaman dilimine dahi kavuşamamıştı.Bir yandan eve baş sağlığı dilemek için gelen misafirler ile ilgilenmiş diğer yandan hayatını karartan o katilleri aramaya koyulmuştu.Bir ay içerisinde gitmediği şehir, aramadığı delik kalmamıştı.Bu süre için de kendisine düşman olanlara da iyice saldırmış düşmanlıklarını körüklemişti.

Hem kendi ailesiyle ilgilenmiş hem Berfin'in ailesiyle ilgilenmişti.Kaybetme korkusu bütün bedenini sardığından herkesi korumak için siper olmuştu. Bulamadığı şerefsizlerin başka birine daha zarar verme ihtimali her seferinde kalbine bir bıçak gibi saplanmıştı. Kendisi ise katili bulamamın siniri ve Berfin'e olan özlemi ile bitip gitmişti.

Herkese kendini feda edip kendi halini hiç düşünmeyen adamın bu halini gören yakınlarının içi acırken gözlerinde büyüyen ateş, fiziki olarak çökmüş olmasına rağmen düşmanlarını korkutuyordu. Bütün Mardin biliyordu ya Baran Ağa'nın içindeki ateş Mardin'i bile yakardı.

İki gün önce ise Berfin'in kırkı için ailecek tekrar İstanbul'a gelmişlerdi. Buradaki mevlitler bitince tekrar Mardin'e dönülüp orda daha büyüğü verilecekti.

Baran ise az önce sevdiğinin mezarına gidip yine içini döktükten sonra ayrılmıştı ordan. Evdeki kalabalıktan uzak kalmak istediğinden küçük bir çay bahçesi görmüş ve oturmuştu.Biraz kafasını dinlemek istemiş ama geçmiş yine peşini bırakmamıştı. Biliyordu ya o şerefsizleri bulmadıkçada rahata ermeyecekti. Çayından bir yudum daha alırken karşısına tanımadığı bir kadın dikildi. Baran kafasını kaldırıp karşısındaki kadına ' hayırdır' bakışı atınca konuşmaya başladı kadın.

"Bey efendi kusura bakmayın rahatsız ediyorum. Fakat size söylemem gereken bir şey var."

Adamın kaşları çatılırken sakin kalmaya çalıştı.

"Kimsin sen önce bi onu söyle?"

"Söyleyeceğim. Her şeyi anlatacağım size. Oturabilir miyim?"

Baran işkillenmişti kadından ama ne söyleyeceğini merak etiiğinden başını onaylar anlamda sallayınca kadın direkt oturdu.

"Öncelikle siz çok aradım ama bulamadım. Öğrendim ki Mardin'deymişsiniz. Ben de buraya sevdiğiniz kadının kırkı için geleceğinizi bildiğimden sizi bekledim."

Duyduğu sözler hassas noktasına ulaştığında sakin kalmak adına sarfettiği çaba uçtu adamın ve sesinin yükselmesine engel olamadı.

"Bana bak! Kim olduğunu söyle önce,canımı sıkma benim. Bunları nerden biliyorsun?"

Sarfedilen sözlerden akan öfke, genç kadını korkudan gersede sakin kalmaya çalışarak konuştu.

" Sizin başınızıdan geçenleri biliyorum. Ben sevgilinizin ameliyat edildiği hastanede kalp cerrahıyım. Sevgilinizi getirdiğiniz gün ben de oradaydım. Hatta ameliyatına ben de girdim Roza hanım ile beraber."

Duyduğu isim istemsizce germişti Baran'ı sebepsiz yere ve bu mümkünmüş gibi sesini daha da yükseltmesine neden oldu.

"Bana bunları anlatmaya mı geldin? Ne söyleyeceksen kısa kes!"

"Şey ben size ameliyatta yaşanan talihsiz bir olayı bildirmek istemiştim. Sevgilinizin ameliyatını ben yapmak istemiştim fakat Roza uygun görülmüştü ama yanıldılar işte. Ameliyatta Roza üçüncü kurşunu çıkarırken yapmaması gereken bir şey yaptı. Bir anlık dalgınlık mı yaptı bilmiyorum ama kurşunu tam çıkaracakken bistüriyi kalbe değdirdi ve hasar oluştu. Öyle olunca kalp travmaya dayanamayarak durdu."

Dile gelen sözlerin üzerine boğucu bir sessizlik ve hareketsizlik oluştu. Bu süreç adamın duyduklarını algılaması için geçiyordu. Keza bu söylenenler çok ağırdı. Çok ağır ithamlardı. Ve eğer doğruysa sonucu da çok ağır olacaktı. Eziyet gibi geçen dakikaların sonunda kendine gelebildiğinde ilk yaptığı elindeki bardağı sıkarak paramparça etmek oldu.

Bunun üstüne yüksek bir çığlık atan kadının sesiyle tekrar ona döndü ve sert bir şekilde kalkarak aralarındaki masayı alıp fırlattı ve kadının kollarına yapıştı.

" Sen...sen ne dediğini farkında mısın kadın!?"

Korku kadının bütün bedenini ele geçirmiş kalbini zorlamak üzereydi ama buraya kadar konuşup yarım bırakamazdı. Zor çıkan sesiyle konuşmaya devam etti.

"Daha sonra da ameliyattan çıktı. Ben elimden geleni yaptım fakat kurtaramadım.Daha sonra sizin o halinizi görünce çok vicdan azabı çektim ve söylemeye karar verdim. Sevdiğiniz kadın Roza yüzünden öl.."

Henüz cümlesini bitiremeden boğazında bir baskı hissetti kadın. Nefes almakta yoğun bir güçlük çekmeye başlarken buna sebep olan adamın kendini kaybedişine an an şahit oluyordu.

Ellerini boğazına yapışan elin üstüne koyup ondan kurtulmaya çalışırken gittikçe fenalaşan haline karşın imdadına çevresindeki adamlar yetişmiş ve onu güçlükle çekip almışlardı delirmiş vaziyetteki adamın elinden.

İnsanlar genç kadını kendine getirmeye çalışırken Baran, olanları görmezden geliyor,duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu.

"Yani o doktor. O doktor hata yapmasaydı Berfin ölmeyecek miydi?"

Nasıl olurdu yani o doktor bir anlık daldı diye mi Berfin ölmüştü? Gerçekten her şey bir hata sonucu mu olmuştu?Mantıklı düşünme yetisini kaybetmiş olan beyni,algılamaya çalıştığı düşüncelerin nihayetinde büyük bir darbe yemiş,delirecek noktaya gelen adam duyduklarını sorgulamadan doğruluğunu kabullenmiş gibiydi.

Zira şu anda bu kadının yalan söyleyeceğini düşünmüyor,yalan söylemesi için bir sebep olmadığını düşünerek zaten en başından itibaten sevmediği doktor Roza'yı anında en büyük düşmanı ilan etmişti. Ve o andan itibaren can düşmanı olan kadına ulaşmak için hiçbir kelime etmeden hızla olduğu yerden ayrılıp arabasına yöneldi. Dışarıdan aklını kaybetmiş gibi görünen adamın bu hali etrafta donmuş halde onu izleyen herkes farkına varıp korkutmuşsada en çok korkması gereken kişi şüphesiz ki onu bu hale getiren olacaktı.

Öfkeyle arabasına bindiğinde önemli adamlarından Cengiz'i aradı ve adamı telefonda olmasında rağmen kulağını rahatsız edecek bir ses tonuyla bağırdı.

"Bana Berfin'in ameliyatını yapan doktoru bulun!"

Kanayan elini umursamadan arabasını tozu dumana katarak harekete geçirdiği arabayı nereye gideceğini bilmeden sürüyordu. O kadının söyledikleri beyninde yankılandıkça hızını arttırıyordu adam.

'Bir anlık daldı ve bistüriyi kalbe değdirdi.'

'Eğer öyle yapmasaydı ölmezdi.'

Hızını arttıran her kelime,öfkesini harlarken kanayan elini direksiyona geçirdi defalarca. Somut bir öfkenin dolduruduğu arabası ne kadar sürdüğünü bilmediği kısa bir süre sonra yine her zamanki uçurumda durdu.

Hızla indi arabadan. Ne yapacağını bilmeden bir oraya bir buraya yürüdü. Beynini kavurmaya devam eden kelimeler her geçen saniye mantığından olmasına neden olurken çalan telefonu ile duraksayıp hızla çıkardı ve Cengiz'in aradığını görünce hemen açtı.

" Söyle"

"Bulduk,çalıştığı hastaneden çıkıyor şu an ne yapacağız?"

"Alın, götürün.Geliyorum."

Biten konuşmanın ardından telefonunu elinde bir hayli sıktığından habersiz uçurumun sınırına yaklaştı genç adam ve tüm gücüyle haykırdı biraz olsun öfkesini akıtmak adına.

"Sana yapılanın intikamını alacağım Befin! Önce bu kadından başlayacağım sonra diğerlerini de bulacağım. Allah şahidim Befrin, Dünyayı onların başına yıkacağım!"

İçindeki ateşi biraz olsun dindirmek adına yükselttiği sesi bir fayda etmedi ona. İçini yakan ateş biraz olsun dinmezken daha da harlayacak olan doktora gitmek için kararlı adımlarla arabasına yöneldi.

Mekana gelir gelmez ani fren sesiyle inlettiği ortamdaki adamları kendisini izlerken o,hızla indi arabadan ve içeri doğru ilerledi. Cengiz,adamın bu halini görünce korkmadan edemedi. Zira gözlerinden saçan alev korkulucak,kaçacak delik aratacak cinstendi.Derin bir nefes alıp cesaretini topladıktan sonra koşarak yanına gitti.

"İçeride."

Baran,kısa bir bakış attığı Cengiz'e çok net bir dille iki kelime etti.

"Gidin buradan."

Bir cevap vermesine müsade etmeden ilerledi. Cengiz ise ne olduğunu bilmesede içerideki kadının haline acımakla yetindi.Buradan ayrılıp ayrılmama konusunda kararsız kalsada Baran'ın gazabını düşününce mecburen gitmeye karar verdi.

Diğer adamlara dönüp eliyle 'gidiyoruz' hareketi yaptı. Arabasına binince Bedirhan'ı aramaya karar verdi. Biri Baran Ağa'yı durdurmazsa yemin edebilirdi ki o kadının katili olacaktı Baran Ağa. Telefonu birkaç çalışın ardından açılınca direk söze girdi.

"Bedirhan. Baran, benden Berfin'in ameliyatını yapan doktoru bulup mekana getirmemi istedi. Getirdim ben de. Baran'da geldi ama halini görmen lazım.Alev saçıyor. Doktora bir şey yapacak."

Bedirhan duyduklarının etkisi ile şaşkınlık içinde doktoru neden kaçırttığını düşünürken hızla ağabeyinin yanına gelmek için harekete geçti.

"Tamam ben geliyorum."

Yüzüne kapanan telefonun ardından Cengiz haber vermesinden dolayı Ağasının yapacaklarından korktu ama kadın için endişelenmişti. Olacaklara razı gelmekten başka caresi olmadığını düşünüp uzaklaştı ordan.

🍁

Roza az önce yaşadıklarının etkisinden hâlâ çıkamamıştı.Önünde iki araba durmuş,daha ne olduğuna anlam veremeden onu zorla alıp arabaya bindirmişti. Gözlerini, ağzını ve ellerini arkadan birleştirerek bağlamışlardı. Daha sonra kendisini bir yere getirip bağladıklarını açma gereği duymadan bırakıp çıkmışlardı. Ağlamaktan sızlayan gözleri ve titreyen bedeni aniden duyduğu sesle irkilerek başını sesin geldiği yöne çevirdi.

Adam büyük bir sinirle girdiği odada bağlı bir halde duvarın dibinde oturmuş, titreyen kadını görünce duraksamak zorunda kaldı.Yumruk yaptığı ellerini var gücüyle sıkarken sinirle birkaç küfür savurdu. İçine düştüğü bu duruma lanet ederek hızla yaklaştı kadının yanına ve önüne çökerek hızlı bir hareketle gözlerinde ki ve ağzındaki bandajı açtı.

Görüş alanına çevresini kızıllığın sardığı ve korkunun ev sahipliği yaptığı bir çift yeşil göz girmişti. Roza ise karanlığa alışmış olan gözlerini birkaç kez kırptıktan sonra dibinde bitmiş olan adamın yüzüne dikkatle bakabildiği an tanıdı o alev saçan siyah gözleri.

Fakat bu kez alev saçan gözlerin ev sahipliği yaptığı kin,kalbinin korkudan deli gibi çırpınmasına neden olmuştu Roza'nın. Aklı henüz ne olduğuna bir anlam verememişken Baran kadının çenesinden tutup bakışlarını kenetledi kendi gözlerine ve sıcak nefesi kadını yakarken öfkeyle konuştu.

"Bana iyi bak. Bu suratı iyi ezberle. Ben senin ölümün olacağım."

Duyduklarını idraak etmekte güçlük çeken kadın bir türlü anlam veremiyordu yaşananlara. Bildiği tek bir şey varsa o da bu adamı ilk gördüğü andan itibaren bedeninde hissettiği korkuydu.Hissetmişti belki de bir şeylerin olacağını. Korkunun etkisiyle hızlanan nefes alışverişlerinin arasından güçlükle yutkundu ve konuşmaya çalıştı.

"Ne?Neden... neden yapıyorsun bunu?"

Fısıltı gibi çıkan sesinin ardından başının hemen yanında,duvarda yankılanan bir yumruk darbesi zaten titreyen bedeninde daha büyük bir korku yarattığında çaresizce gözlerini yumdu.

Duvara yumruk attığı elinde en ufak bir sızlama hissetmeyen adam yüreğindeki acı sızının iliklerine kadar kazındığını hissediyordu.Elini duvardan çekmeden biraz daha yaklaştı kadının yüzünde ve tehlikeyle fısıldadı.

"Neden mi yapıyorum ? Sen...sen Berfin'in hatırlıyor musun? Hani o ameliyatını yaptığın kadını. O benim canımdı. Sen onu salaklığından aldın benden. Ben de senin canını alacağım."

Roza yüzünde hissettiği yakıcı nefesin arasından dökülen hiçbir kelimeyi idrak edememişti. Korkusu iradesinin önüne geçmiş ve deli gibi can çekişiyordu.

Aralarında geçen kısa süreli ölüm sessizliği Baran'ın öfkeyle kadını izlemesinden ibaretken bu halleri kaç dakika sürdü bilinmez, bir anda sertçe açılan kapının ardından içeri giren Bedirhan'ın Baran'ı hızla geri çekmesi ile bozulmuş ve o an ancak kendine gelebilmişti Baran.

Bedirhan kadının haline dehşetle bakarken içinin acıdığını hissetti. Gözlerini sertçe yumup sakin kalmaya çalışırken ağabeyini hızla çıkardı odadan.Bedirhan' ın kendisini odadan çıkarmasına sinirlenen adam tekrar içeri yönelecekken Bedirhan önüne geçti.

"Ağabey bir dur gözünü seveyim. Ne yapıyorsun sen ?"

Kardeşinin sorusunu es geçerek bağırdı Baran.

"Çekil önümden!"

"Önce bir anlat noldu seni böyle delirten?"

Baran tam Bedirhan'ı itmiş içeri girecekken duyduğu ses ile olduğu yerde kaldı.

"Oğull!"

Arkasını dönüp babasını gördüğünde içinden bir küfür savurdu. Bunların burda ne işi vardı?

"Baba niye geldin?"

Babası ise istifini bozmadan konuştu.

"Duydum ki oğlum bir kadını zorla tutar olmuş, ben de gelip göreyim dedim."

Baran duyduklarıyla iyice sinirlendi. Zaten yaptığının doğru olmayışının altında ezilmesine rağmen bunu düşünemeyecek kadar delirmişti. Babası da bu söyledikleriyle işi zorlaştırıyordu. İşini biraz sonraya erteleyerek önce olanları babası ve kardeşine anlatmaya karar verdi. Babasına doğru ilerlerken Bedirhan'a döndü.

"Ağzını bağla."

Daha sonra babası ile bir odaya girdi. Bedirhan ise kadının bulunduğu odaya girdi. Onun bu haline karşın içi gitmişti. Ağabeyine bunu yaptıran sebebin ne olduğunu merak ediyordu. Utançla kadının acı dolu bakışlarını görmezden gelerek agzını bağladı ki zaten şoka uğrayan kadın konuşamamıştı bile. Daha sonra o da ağabeyinin yanına gitti.

🍁

Agit ağa ve Bedirhan duyduklarının şokunu yaşarken Baran ise anlattıklarıyla iyice sinirlenmişti. Karşısındaki iki adam da susuyordu ya bu da onun haklılığını gösteriyordu. Konuştu tekrar.

"Şimdi sen söyle baba ne yapayım ben ?"

Babasından ses çıkmayınca Bedirhan'a döndü.

"Sen söyle Bedirhan ne yapayım ha ne yapayım?"

Yine sessizilik oluşunca ayağa kalktı ve bağırmaya başladı.

"Bittim ben bittim. Görmüyor musunuz halimi. Öldüm şu bir ayda bunu yapanları bulacağım diye. Şimdi öğreniyorum ki bir anlık dalgınlık sonucu hayatım kaymış.Ne yapayım lan ben?"

Silahını çıkarıp kafasına tuttu.

"Kendimi öldüreyim baba o zaman. Yeter artık ben de kurtulayım siz de."

Baran'ın hareletiyle ikisi de korkuyla ayağa kalktı. Ağit ağa endişeyle konuştu.

"Oğul bırak onu kurbanın olayım."

Bu sefer Bedirhan konuştu.

"Ağabey bırak onu tamam sakin ol."

Baran ikisine bakarak başındaki silahı indirdi.

"İkiniz de bana karışmayaksınız.
Yarın sabah ben bu işi bitireceğim. Şimdi siz eve gidiyorsunuz."

Ağit ağa başını olumsuz anlamda salladı ve sitem dolu,çaresiz bir ses tonuyla konuştu.

"Bir kadını öldürmekten bahsediyorsun oğul."

Babasının gözlerine gerçekleri biliyor olmanın acısıyla fakat acısını bildiği bu gerçeğin kendi doğrusu olduğunu anlatan gözlerle baktı ve belki de en aciz savunmayı,başka söyleyecek bir sözü olmadığından yaptı.

"Berfin de kadındı."

Oğlunu ilk kez bu halde gören babası,yüreğini sıkıştıran bir nefes aldı. Öyle bir bakıyorduki oğlunun siyah gözleri,o kendisi yanlış olduğu bu gerçeği kabullenmişken ne söylese yetersiz kalacağını hissetti. Son kez dilenir gibi çıktı sesi.

"Başka bir yol..."

"Tek yol,benim seçtiğim yol. Boşuna nefesini tüketme ve Bedirhan'la gidin buradan."

Gözlerini oğlundan çeken yaşlı adam,yenilgiyi kabullendi. Yanlışları canını yakacak olan oğlu,her şeye rağmen oğlu olduğundan itiraz istemeyen,çaresizliğin sıkışmış olduğu sesiyle konuştu.

"İşin bitince buradan beraber gideriz."

Ardından oğlunun konuşmasına fırsat vermeden çıktı odadan. Olanları kabullenmekten başka seçeneği olmadığını düşünmesinin nedeni oğlunun kendisine bir şey yapmasından korkmasıydı. Her şeye dayanırdı da buna dayanamazdı.
Bedirhan ise diyecek tek kelime etmeden ağabeyine kısa bir bakış atıp babasının arkasından çıktı.

Baran ise kadına gitti yine içinde ki ateşi söndürmek için.Içine düştüğü bu durumun hırsını çıkarabileceği tek kadına yöneldi. Kapıyı açıp içeri girdiğinde kadını duvara yaslanmış ve bacaklarını kendine çekmiş vaziyette buldu.

Roza korkuyla,gelen adamın üzerinde bakışlarını gezindirirken Baran yavaş adımlarla yaklaştı ona. Tam karşısına geldiğinde aralarında neredeyse mesafe kalmayacak bir şekilde önüne çömeldi. Gözleri kadının,bir dal gibi titreyen bedeninde yavaşça gezindi ve tekrar yeşil gözlerinde durdu.

Korkudan feri sönen,ağlamaktan beyazları kızıllaşan gözlerinin tam içinde kendini görecek kadar odaklandı kadına. Baktıkça izin verdi içindeki öfkenin bütün kalbini doldurup yumuşamasına engel olmasına. O,yeşil gözlere baktığı sürece binlerce yeminler etti intikamını alacağına.

İlk kez bir kadına,hayatının en büyük düşmanı olarak baktı,ve onu yenmek adına canını alacağına dair inandırdı kendini. Yanlış doğru düşünmeksizin bütün acımasızlığının hakimiyeti altına girdi.

Belli ki bakışlarından rahatsız olan kadın,yerinde huzursuzca kıpırdanarak başını yere eğmeye yeltendi fakat adam,parmaklarını çenesine yerleştirip başını sabitleyerek izin vermedi bakışmalarının kopmasına. Öfke saçan gözlerinden akan ateş yaksın istedi kadının. Canını almadan önce kavrulsun istedi. Neredeyse bakışlarıyla canını alacağı kadın, bulunduğu baskının altında daha fazla dayanamayarak usulca kapattı gözlerini. Kapanan göz kapaklarının altından dökülen göz yaşları korkusunu adamın gözlerinin önüne sererken ağlayan kadını bir süre izledi Baran.

Eziyet veren bir süre boyunca izlediği kadına dair en acımasız planını hesapladı duygusuzca. Gözleri hâlâ kapalı olan kadına,yüreğine can çekiştirecek sözleri usulca dökerken yüzü öfkeye pusu kurmuş, hiç olmadığı kadar duygusuz ve sesi soğuk ama kararlıydı.

"Yarın bana Berfin'in ölümünü haber verdiğin saatte öleceksin."

| | |

Umarım beğenmişsinizdir yeni bölümü. ❤

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
Kendinize iyi bakın. ❤

Continue Reading

You'll Also Like

506K 23.1K 35
Suskun şehir Amed. Yıkık kentin masalı. Acıların feryat olup yürek yaktığı şehir. Güneşin kızıllığa kanla büründüğü. Acının çiçek olup büyüdüğü. Ye...
168K 12.1K 28
Zamanın ikiye böldüğü o günün gündüzü ben gecesi oydu. Günün gece ile, gecenin gün ile karışması imkansız sanırdım. Onu tanıyana kadar. Onu tanıyıp k...
4.9K 1.4K 200
Hergün bir tane Sevgili Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) 'in İsimi Şeriflerini öğreniyoruz 🌹 Sizde biz...
6.3K 358 4
Beritan ayakta durmuştu. Elindeki silahı sımsıkı tutmuştu. Boran,karşısında sevdiği kadını bu hâlde görünce yüreği yanıyordu. Beritan silahı tamda ka...