Seni Unuttuğumu Hatırlamıyorum

By SelinBaytak

3.2M 156K 17.5K

''Senden sadece beni bırakmamanı istedim. Yanımda olmanı istedim. Çünkü sen farklıydın.Kalbimde ritim değişme... More

1.bölüm
2.bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20.bölüm
21.bölüm
22.bölüm
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26.bölüm
27.bölüm
28.bölüm
29.bölüm
30.bölüm
31.bölüm
33.bölüm
34.bölüm
Final
Playlist
2.kitap YAYINDA!!!!

32.bölüm

73K 3.5K 326
By SelinBaytak

"Yine aynı şey işte. Tekrar gidiyor. Hiçbir şey olmamış gibi. Beni hiç umursamadan yine bırakıyor."

Psikoloğum hiçbir şey söylemedi ve bir peçete daha uzattı.

Peçeteyi ondan alıp gözyaşlarımı sildim.

"Bu çok acıtıyor. Gerçekten çok fazla acıtıyor."

Cümlemi tamamladıktan sonra ağlamaya devam ettim.

"Ona aşıksın." dedi.

"İyi ki söyledin yoksa ben bilmiyordum." demek istedim ama ağlamaktan konuşamadım.

Başımla onayladım sadece.

"Şimdi bir de olaya Doruk'un açısından bakalım. İster misin?"

Cevap vermedim. Sadece söylediklerini dinliyordum.

"Tamam bak şöyle düşün. Bir çocuk var ve sana aşık olduğunu söylüyor. Sen ona aşık olduğunu söylemiyorsun ama onu sahipleniyorsun, kıskanıyorsun, tıpkı sevgiliymişsiniz gibi davranıyorsun ama bir gün kavga ediyorsunuz ve konuşmamaya başlıyorsunuz. Sonra bu çocuğun başkasıyla çıkmaya başladığını ögreniyorsun. Ne düşünürsün? Dur ben söyleyeyim. Artık seni sevmediğini düşünürsün. Ya Doruk'ta böyle düşündüyse?"

"Bu çok saçma. Onu hala sevdiğimi anlaması lazım."

"Bence bunu hissettirmen lazım.Ve başkasıyla çıkarak bunu hissettiremezsin."

"Kimin tarafındasın?"

"Erkek dayanışması."

dedi gülümserken.

Ters ters baktım. Ben burda ağlıyorum ama o espri yaptığını sanıp gülüyor.

"Sadece empati kurmanı istiyorum Günce."

"Empatiymiş. Hepsi saçmalık."

"Biliyor musun Günce, şimdiye kadar ki hastalarımın arasından e. duygusalı sensin."

"Aslında bu kötü bir şey bence."

"Neden?"

"Her şeyi o kadar derinden yaşıyorum ki bu acıtıyor. Bazen diyorum ki keşke duygusuz biri olsaydım. Ya da Doruk gibi umursamaz olsaydım."

"Doruk tekrar gidiyor olabilir ama sana söz veriyorum seni iki yıl önce bırakılan kıza dönüştürmemek için elimden geleni yapacağım. Ağlama krizleri falanda istemiyorum. Anlaştık mı?"

"Üzgünüm ama anlaşmadık. Sulugöz olmaya çok mu meraklıyım sanıyorsun? Ben istiyor muyum ağlamayı? Tabiki hayır. Ama elimde değil. Eğer ağlamazsam içime atmak zorunda kalacağım ve bu tıpkı..boğuluyormuşum gibi hissettiriyor."

Boğuluyormuşum gibi. Evet tıpkı böyle.

Aslında ağlamakta bir çözüm değil biliyorum, ama bu gerçekten elimde değil.

"Ben burda kendimi paralıyorum ama onun bundan haberi bile yok. Belki de bu da ağlamam için bir sebeptir ha?"

"Değil. Olmamalı. Neden Akın'a bir şans vermeyi denemiyorsun?"

"Deniyorum ya işte."

"Hayır Günce. Gerçek anlamda denemekten bahsediyorum."

"Tamam aslında düşününce Akın da yakışıklı biri ama Doruk kadar değil. Bana değer veriyor ama benim Doruk'a verdiğim kadar değil. Beni seviyor ama benim Doruk'u sevdiğim kadar değil. Kendimi iyi hissetmem için çabalıyor ama bir işe yaramıyor. Doruk hiçbir şey yapmamasına rağmen onun yanında olmam bile bana yeterince iyi hissettiriyor."

"Ona bu kadar bağlanman doğru mu sence?"

"Doğru olup olmamasıyla ilgilenmiyorum açıkcası."

"Bak Günce daha 17 yaşındasın. Şuan yaşadığın aşk fazlasıyla gerçekçi geliyor sana, biliyorum. Doruk'tan başkasını sevemem diye düşünüyorsun. Elbette seversin. Sadece doğru kişinin karşına çıkmasını bekle."

Ha-ha-ha

Doğru kişi öyle mi?

Doruk'tan başkasını da sevebilirim demek.

Hı hı.

Tabi.

"Ah söyler misin o zaman neden Doruk'u tanıdığımdan beri ondan başkasını görmüyorum? O koskoca iki yıl boyunca yanımda değilken bile başkasına aşık olamadım. Neden? Yoksa doğru kişi karşıma çıkmadığı için mi? Bunların hepsi saçmalık."

"Günce-"

"Söylediklerinin hiçbiri kendimi iyi hissetmemi sağlamıyor."

Söylediklerimden sonra yüz ifadesi değişti.

Artık onunla daha rahat konuşuyordum.

Enazın sizli-bizli konuşmayı bırakmıştım.

Ona hitap ederken rahatlıkla 'sen' diyebiliyordum.

"Öyle mi? Ne yapalım o zaman Günce? Doruk gidiyor diye birlikte ağlayalım olur mu?"

sesini yükseltip konuşmasına devam etti.

"Sevseydi bırakmazdı diyip daha fazla mı üzeyim seni Günce? Ya da klasikleşip dönerse senindir falan mı demeliyim?"

Cevap vermedim.

Kalkıp gitmek istiyordum.

Yalnız kalabileceğim bir yere.

Kimsenin olmadığı bir yere.

Rahat rahat, hıçkıra hıçkıra ağlayabileceğim yere.

"Bana bakmanı istiyorum."

dedi. Sesi sakin çıkıyordu.

Başımı kaldırıp dolan gözlerimle ona baktım.

"Eğer ağlamak sana bir şey kazandıracaksa susup ağlamanı izleyebilirim."

Yine cevap vermedim.

Haklı olabilirdi.Belki.

Yeni bir peçete aldım ve göz yaşlarımı sildim.

Durup ne yapacağımı izliyordu.

Derin bir nefes aldım.

Oldukça derin.

"Benden iki yıl öncesini anlatmamı istemiştin. Doruk'un bıraktığı günü."

Başıyla onayladı.

"Ve bende hazır olmadığımı söylemiştim."

Sustum ve yutkundum.

"Artık hazırım."

"Emin misin?"

"Evet."

"Bu kadar duygusalken bu iyi bir fikir olmayabilir."

"Hayır hayır. Hazırım. Anlatmak istiyorum. Eğer şimdi anlatmazsam başka bir zaman anlatabileceğimi sanmıyorum."

"Pekala. Seni dinliyorum."

Elindeki kağıtları bırakıp arkasına yaslandı.

Bende biraz rahatlamaya çalıştım.

Bir türlü unutamadığım o gün, daha dün gibi aklımdaydı.

- İki yıl önce -

Telefonuma gelen mesaj sesiyle yastık savaşımızı sonlandırdık.

Mesajın kimden geldiğine baktığımda ufak çaplı bir kalp krizi geçirdim.

Hemen mesaji açıp okudum.

"Buluşalım?"

Mesajı okumamla sevinç çığlığı atmam bir oldu.

"Böyle sevindiğine göre mesaj kesin Doruk'tan gelmiştir."

dedi Özlem bana gülümseyerek.

"Buluşmak istiyor."

"Bu kadar sevinmen gerekmiyor."

"Kızım duymadın sanırım, buluşmak istiyor diyorum. Ne yazsam ki cevap olarak?"

"Bu kadar heyecanlanma Günce."

Omuz silkip mesaj yazdım.

"Bana uyar."

Çok geçmeden mesaj geldi.

"Okulun oralardayım. Gelince beni ara."

"Tamam. Görüşürüz."

"Ne giyeceğim ben şimdi ya?"

"Bir sürü kıyafetin var, buluruz bir şeyler."

Omuzlarımdan tutup dolabımın önüne sürükledi.

Eline kıyafetlerimden birkaçını alıp inceledi.

"Kendini bu kadar kaptırmanı doğru bulmuyorum."dedi.

"Onu seviyorum Özlem,biliyorsun."

"Biliyorum ama yinede kaptırma kendini. Sonuçta Doruk okulda oldukça populer ve henüz 9.sınıf."

"Ve benimle buluşmak istiyor."

"Çok mu iyimsersin sen?"

"Bence sen çok kötümsersin. Tamam kabul Doruk popüler ve etrafında bir sürü kız var. Ama o kadar kızın arasından beni sahipleniyor. Sadece beni."

"Seni sahipleniyor ama diğer kızları da etrafından uzaklaştırmıyor."

"Ve bu ona aşık olduğum gerçeğini değiştirmiyor."

"Aptal aşık."

diye mırıldandı Özlem ve seçtiği kıyafetleri bana uzattı.

Keten mini bir şort ve beyaz salaş bir tişört seçti.

Zaman kaybetmeden üstümü değiştirdim.

Daha sonra saçımı ve hafif makyajımı yapıp Özlem'le birlikte evden çıktım.

Biraz yürüdükten sonra ayrıldık. O eve giderken ben de okula doğru yürüdüm.

Doruk'la bu sene tanıştık.

Kendisi zaten yeterince popüler ben ise ah hayır popüler falan değilim. Yani değildim.

Doruk'la tanışana kadar.

Onu ilk gördüğüm andan beri beğenirdim ama ona karşı bir şeyler hissetmiyordum.

Etrafında o kadar kız varken bana mı bakacak diye düşünürdüm.

Onunla sakarlıklarım sayesinde tanıştım.

Daha sonra beni sakarlığım sayesinde farketti.

Konuşmaya başladık ve ben kendimi kaptırıp ona aşık oldum.

Doruk okuldaki her kızın istediği türden bir erkek.

Ona aşık olmamak mümkün değil.

Onunla takılıyoruz,konuşuyoruz, beni sahipleniyor, öpüyor ama sevgili değiliz.

Onunla sevgili olmayı isterdim ama bunu dert edecek değilim.

Yanımda olması yetiyor zaten.

Okula iyice yaklaştığımda telefonum çalmaya başladı.

Arayan kişi Doruk olunca bekletmeden açtım hemen.

"Efendim."

"Arkana bak."

Arkamı döndüğümde Doruk'u arabasına yaslanmış bir şekilde gördüm.

O kadar harika görünüyordu ki bütün gün burada durup onu izleyebilirim.

"Günce gelecek misin artık yanıma?"

"Ge-geliyorum."

Telefonu kapatıp yanına doğru yürüdüm.

Önce beni baştan aşağı süzdü, sonra da belimden tutarak beni kendine çekti ve öptü.

Arabanın kapısını açtıktan sonra binmen için başıyla işaret verdi.

Bir şey söylemeden arabaya bindim, o da bindikten sonra arabayı çalıştırdı.

Konuşmuyordu.

"İyi misin?"

Cevap vermedi.

"Doruk iyi misin?"

"Hı hı."

"Emin misin?"

"Evet."

"Ama sanki-"

"İyiyim dedim Günce,uzatma."

Bu çocuk bu kadar çabuk sinirlenmek zorunda mı?

Onu düşünüyorum, onun iyiliğini istiyorum ama o sinirlenip tersliyor.

Şeytan diyor ki tokadı geçir şunun suratına sonra da in arabadan eve git.

Ama tabiki de bu konuda şeytana uymayacağım.

Bugünün güzel geçmesini istiyorum. Bu yüzden de sakin olmam lazım.

Bir de Doruk'u fazla sinirlendirmemeliyim.

Araba durduğunda geldiğimizi anladım.

Manzara gerçekten çok güzeldi.

Büyüleyici.

Arabadan inip etrafa biraz göz gezdirdim.

"Beğendin mi?"

diye sordu Doruk yanıma gelirken.

"Çok güzel."

"Senin gibi."

dedi fısıldayarak.

"Ne dedin?"

"Hiçbir şey."

"Benim güzel olduğumu mu söyledin?"

"Çok soru soruyorsun."

"Emin olmak istemiştim."

"Sus ve anın tadını çıkar."

Söylediği gibi yaptım.

Sustum ve anın tadını çıkardım.

Şuan Doruk'un yanındayım. Bundan daha güzel ne olabilir ki?

(Burada multimedia'da ki şarkıyı açın. Taylor Swift-Safe and Sound)

Elimden tutup beni kendine çevirdi.

Gözleri mavinin en güzel tonuydu.

Hiçbir şey söylemeden sadece gözlerime bakıyordu.

Bir tuhaflık vardı ama ne?

"Bir sorun mu var?"

diye sorduğumda bakışlarını kaçırdı.

Elimi yanaklarına koyup bana bakmasını sağladım.

"Doruk ne oluyor?"

"Sana söylemem gerek bir şey var."

"Dinliyorum."

Elini saçlarının arasından geçirdi.

"Günce ben gidiyorum."

"Ama daha yeni geldik."

"Hayır öyle değil, yurt dışına gidiyorum."

"Off ne kadar kalacaksın? Bir-iki gün? Bir hafta? Çok kalma tamam mı? Ben seni özlerim."

Nefesini dışarı verdi.

"Geri dönmeyeceğim Günce.Temelli gidiyorum."

"Ne-neden?"

"Eğitimimi orada tamamlayacağım."

Gözlerim dolmaya başlamıştı.

"Lütfen şaka yaptığı söyle.Lütfen."

"Şaka değil. Gidiyorum."

"Yapamazsın. Gidemezsin. Ben ne yapacağım sensiz hiç düşündün mü? Ne hissettiğim hakkında en ufak bir fikrin var mı?"

Gözyaşlarım saklayamayacağım.kadar fazlalaşmıştı.

Beni kendine çekti ve eliyle gözyaşlarımı sildi.

"Ağlama."

"Gitme."

"Benim yüzümden asla ağlama."

"Benim için lütfen gitme."

"Günce-"

"Doruk gitme."

Gözyaşlarım yüzünden etraf bulanıklaşmaya başlamıştı ama hala onun mavi gözlerini net bir şekilde görebiliyordum.

"Neden yapıyorsun bunu? Seni sevdiğimi biliyorsun? Neden canımı acıtıyorsun?"

"İstediğim şey bu değil. Üzülmen için yapmıyorum. Canını acıtmak falan istemiyorum."

"Ama acıtıyorsun. Gitmeni istemiyorum."

"Kararım kesin Günce."

"Sana bu kadar bağlanmışken beni bırakamazsın."

"Gidiyorum işte böyleyim ben. Kimseyi umursamam. Anladın mı?"

"Madem gidecektin neden sana bağlanmama izin verdin? Eğer bana böyle davranmasaydın, kendimi özel hissetmemi sağlamasaydın belki de sana aşık olmayacaktım."

"Sana özel hissettirdim çünkü farklıydın tamam mı? Bana bağlanmana izin verdim çünkü beni gerçekten sevebilecek tek kız sendin."

"Şimdi ne değişti? Bırakma o zaman beni."

"Bak artık ne söylersen söyle ne yaparsan yap gideceğim.Fikrimi değiştiremezsin."

"Bunları söylemek için mi buluşmak istedin? Ah gerçekten çok aptalım. Sana aşık olduğum için çok aptalım."

"Değilsin. Sadece haketmeyecek birine aşık oldun."

Gözyaşlarıma hıçkırıklarımda eklenmişti.

Artık başa çıkamayacağım şekilde şiddetli ağlıyordum.

"Lanet olsun. Ağlama."

"Ağlatma."

"Kendini yıpratmaktan başka hiçbir şey yapmıyorsun."

"Sende beni üzmekten başka hiçbir şey yapmıyorsun."

"Ağlaman bir şey değiştirmeyecek."

"Bu kadar duygusuz olduğuna inanamıyorum."

"Sevgilim bile değilsin."

"Peki ya olsaydım yinede bırakıp gider miydin?"

"Günce-"

"Cevap ver. Gider miydin?"

"Sevgilim olup olmananın bir önemi yok. Seninle geçirdiğim her dakika güzeldi."

"Seninle geçirdiğim her dakika özeldi."

"Ama gidiyorum işte. Ve bir daha ağlamanı istemiyorum."

"Doruk lütfen-"

"Şşş yeter tamam mı? Başkasına aşık olursun. Bensiz de yaşayabilirsin."

"Ama bunu istemiyorum. Sensiz yaşamak istemiyorum."

"Üzgünüm ama bundan sonra olmayacağım."

Bakışlarımı gözlerine sabitledim.

Birden bire böyle bir karar almasına bir anlam veremiyordum.

Eğitim için gidiyorum demesine de inanmıyordum.

Belki de benden sıkıldığı için gidiyordu. Bilmiyorum. Sadece bunu istemiyorum.

Ben bunları düşünürken Doruk çenemi kavradı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Bu ayaklarımın yerden kesilmesine, midemde kelebeklerin uçuşmasına sebep oluyordu ama biliyorum ki bu hiçbir şeyi değiştirneyecek.

Onu kendimden uzaklaştırdım.

Bunu beklemiyordu.

Aslında bende kendimden beklemiyordum.

Sadece yaptım işte.

Beni hapseden mavi gözlerine son kez baktıktan sonra Doruk'u öylece bırakıp koşmaya başladım.


Şimdiki zaman

Bakışlarımı psikoloğuma çevirince dikkatli bir şekilde beni dinlediğini gördüm.

"Nerden bilebilirdim ki o andan sonra iki yıl boyunca sürekli ağlayacağımı."

"Ve şimdi de aynı şeylerin olacağını düşünüyorsun."

"Evet. Yine bırakıyor işte. Umursamadan.Bundan bıktım. Gerçekten bıktım. Yoruldum."

"Sana söz veriyorum Günce, aynı şeyleri yaşamaman için elimden geleni yapacağım. Güven bana."


Finale son 3 bölüm

Diğer bölüm Doruk'tan olacak ve Doruk'un sakladığı şeyi öğreneceksiniz.
Daha doğrusu Günce'yi neden bıraktığı.

Diğer bölümde de 2 yıl öncesine gideceğiz.

Bölümü beğenmişsinizdir umarım. Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.

Öpüldünüz <3








Continue Reading