Benden Sana

tugcaa द्वारा

547K 24.7K 3.9K

Bana Ne Yaptın #3# •Bana Ne Yaptın serisinin üçüncü ve son kitabıdır. •Bu seri iğneleyici bir mizaha sahiptir... अधिक

Tanıtım
-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-Final
ÖZEL 1- KISKANÇLIK

-6-

14.8K 744 86
tugcaa द्वारा


"O yastığı atarsan öldün kuzi!" der demez Esen elindeki eşek kadar yastığı bana attı. Şimdi bu kızı öldürmem için üç neden var. Bir. Atma dedim. İki. Atma dedim. Üç. ATMA DEDİM. Ama o attı. Öldün kızım sen!!

"Gel buraya." Esen'i kovalarken kafama bir yastık daha yedim. Yağmur. Süpürgesiz cadı. "Siz ikinizin benimle derdi ne ya? Gelin buraya!" dedim ve ikisini kovalamaya başladım. Yağmur çığlık atarken Esen gülüyordu. O sırada içeri Baran girdi.

"Annem pasta bırakmış. Hemde çikolatalı!" dedi gülerek. Üçümüzde durup ona bir saniye bakıp işimize devam ettik. En sonunda Esen'i yakaladım. "Aha! Kötü kuzi seni! Yakalandın!" dedim.

Esen beni üstünden itmeye çalıştı. Kalkmıyorum işte. Yastık attı bana. O sırada bir yastık daha... "Yağmur! Gel buraya cadı! Kendi isteğinle gelirsen daha az ceza vereceğim." dedim. Yağmur her zaman ki gibi dil çıkardı. Bu kız kime çekti acaba? Bana çekmediği kesin. Bana çekseydi mükemmel biri olurdu bir kere.

"Baran tut şunu." dedim Esen'i bırakıp. Baran pastayla Esen arasında durakladı ama Esen'i seçti. Aferin oğlum. Adam oluyor bu çocuk.

"Ne oldu Yağız? Hira aşkın hiç sana yastık atmadı mı?" dedi Yağmur. Bu kız kıskanmasın. Valla içindeki şeytan ortaya çıkıyor.

"Bir. Hira aşkım değil. İki. Evet atmadı. Üç. Ölümlerden ölüm beğen tatlı üçüzüm!" dedim ve ayağından yakaladım. İşte bu oğlum. Seçkin kanı yine kendini konuşturdu adamım, mükemmelim. MÜ-KEM-MEL! Bu dünyaya fazlayım.

"Bırak Yağız." dedi Yağmur.

"Ne özür mü diledin? Duyamadım." dedim elimi kulağıma götürüp
"Hayatta özür dilemem senden. Egoist manyak." dedi Yağmur.

"İltifat etmen gerek hakaret değil cadı!"  dedim ama cevap vermeyince omzuna eğildim ve ısırdım. Ah evet. İşte bunu seviyorum.

"Acıdı ya... hödük!" dedi Yağmur. Kahkaha attım. Aynı Hira gibi söyledi. Hira... o ne yapıyor acaba?

Ayağa kalktım. "Evet kızlar. Bir daha dediğimi yapmazsanız ısırmakla kalmam." dedim. "Baran lan. Pasta var mı hala?"

"Var ama burada Esen'i tutup enerji harcadım. Benim hakkım o." dedi Baran pastayı arkasına saklayıp.

"Ben iki saattir koşuyorum oğlum!"dedim. Baran omuz silkti. En son böyle olduğunda futbol oynadık, vazo kırıldı ve kovuldum. Vazgeçmek en iyisi bence. "İyi be ye! Kilo alırsın inşallah. Amin. Çok amin." dedim ve koltuğa yığıldım.

"Bugün maç vardı. Açın televizyonu!" dedim. Esen hemen televizyonu açtı. Hadi bakalım.Almanya mı Fransa mı? Bence Almanya. Fransızları sevmiyorum. Çok kıl insanlar. Adamların 200 küsur odalık sarayında tuvalet yokmuş be. Kusasım geldi.

☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮

Rüya'dan...

Alp dağılmış saçlarının arasından bana baktı. O kadar tatlıydı ki... Ama bir dakika. Yatak odasındayız. Şimdi ne yapacağız?

"Ee sen yatakta uyursun. Bende salonda uyurum. Yani alışana kadar." dedi Alp.

Gülümsedim. Bu kadar anlayışlı olması benim şansım. Onu yedi yıl boyunca boşuna sevmediğimi biliyordum. Ah bu endişem heyecanım boşuna. Alp'i ondan iyi tanıyorum. Hareketlerini davranışlarını biliyorum. "Yok... yani gerek yok. Birlikte uyuyabiliriz ya da ben salonda uyurum." dedim. Yine seçkin cesaretim tuttu. O ne özgüven kızım ya!

"Sen rahatsız olmazsan benim için farketmez." dedi Alp gülerek.

"Yok ne rahatsızlığı." dedim.

Hepsi Alp'in suçu. Bana çok güzel güldü ve aklımı karıştırdı. Şu an ne yapıyorum ben ya? Sinir bozucu arkadaşlarımın bozamadığı konsantrasyon ve disiplinimi, karşımda masum masum duran şu tatlı yaratık nasıl bozuyor ki? Bunların hepsi annemin... hatta babannemin suçu. Alp ile evlenmek mi? Rüya mı bu? "Rüya? Aşkım iyi misin?"

"Ha. Evet iyiyim. Ben... daldım öyle."

Üçüncü kez aşkım dedi. Dört mü yoksa? Ah bana aşkım diyor! Gerçekten aşkı mıyım onun? "Yemek yiyelim mi?"

"Olur. Ben hazırlarım."

"Bende yardım ederim aşkım."

Bu kelimeyi sevmeye başladım. Hemde baya baya sevmeye başladım. Alp'i onaylayıp mutfağa girdim. "Taze çiftin ilk yemek hazırlama denemesi bölüm bir."

Güldüm. Bu çocuk benim için fazla iyi. Ben onun gibi sıcakkanlı ya da komik değilim. Onun gibi hemen rahat olamam. Ama o da sanki bunu biliyormuş gibi bana çok... çok doğru yaklaşıyor. Ne aşırı yakın ne aşırı uzak. O mükemmel biri ve benim kocam.

"Peki. Kocacığım yapalım şu işi!" Alp'in yüzünü şaşkınlık alırken buzdolabından malzemeleri çıkardım. Aşk dolu bir yemek ha...

☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮

Doruk'tan...

"Eylül koş! Çabuk!"

Eylül mutfaktan fırladı ve yatak odamıza geldi. "Ne oldu Doruk?"

"Bunu nasıl görmezsin? Bak!" Elimle karnımı gösterdim. Eylül eğildi ve yakından baktı. "Ne var Doruk?"

"Görmüyor musun? Bir baklavam gitmiş. Yaşlanıyorum galiba."

Eylül bir bana bir karnıma baktı ve gülmeye başladı. "Ne var?"

"Hiç."

"Ne var Eylül?"

Eylül ellerini boynuma doladı. "Sen bir dedesin. Yaşıtlarına göre genç göstersen de yaşlısın hayatım."

Ellerimi beline yerleştirdim. "Hım. Sen hala taş gibisin ama."

"Karın kendine iyi bakıyor Doruk bey!"

Eylül'ün omzuna minik öpücükler kondurmaya başladım. "Bana iyi bakmıyor ama! Karpuz kesme mevsimi geldi de geçiyor."

Eylül tam konuşacaktı ki bir ses durdurdu. "Anne! Yemek nerede ya acıktım ben."

Rüzgar... Baran aynı ona çekmiş. "Zil sesini duydunuz Doruk dede. O iş sonraya kaldı yine."

"Kızım delirtiyorsun beni ha."

Eylül dudağıma minik bir öpücük kondurdu ve kollarımdan sıyrıldı. Ah be. Bu kadınla bir ömür geçirdim. Bir koca ömür. Sevginin bir erkek için ne olduğunu çoğu kişi anlamaz. Erkek için sevgi sadakattir. Erkek kadınından sadece sadakat ister. Ve kadın bunu verirse, Eylül gibi, bir nefeslik değil bir ömürlük sevgi olur.

Odadan çıktım ve salona geçtim. Burak ve Poyraz her zaman ki köşemizde oturuyordu. "Abi ne oldu? Moralin bozuk!" dedi Burak.

"Sorma. Bir baklavam gitmiş." dedim somurtarak.

"Zaten taş gibisin. Üzülme!" dedi Poyraz. Başımla onayladım. Poyraz artık dostum. Evet onu hiç çekemez ve kıskanırdım. Ama torunlar olunca her şey değişti. Hepsi en çok beni sevmeliydi. Öyle de oldu zaten. Poyraz'a bakıyorum da kılıbık bir şey. Hazan'a çok değer verdiği belli. Bende vazgeçtim inattan. Tabi bunda Eylül'ün karpuz kesme sözü de önemli rol oynadı. Neyse.

"Baba. Bizim evi arasana bir." dedi Yaprak telefonu bana uzatıp. Numarayı çevirdim. "Alo." dedi tatlı ses.

"Kerata. Ne yapıyorsunuz?"

"Sorma dede ya. Baran tüm yemeği yedi. Yemek yapıyoruz." dedi Yağmur.

"Baran... ah bu çocuk. Ne yapıyor benim prenseslerim?"

"Makarna!" diye bağırdı Esen. Güldüm. "Oo şu güzel sosunuzdan da yapın."

"Tabi ki dedeci... ya dur... ah... alo dede."

"Yağız. Vazo falan kırma yok değil mi yakışıklım?"

"Yok dede. Ben dersimi aldım. Bu Baran var ya ayı gibi yiyor hayvan. Pastayı bitirdi. Üstüne yemeği bitirdi. Şimdi uyuyor. Tam bir ayı!" dedi Yağız. Erkeksi sesini telefon bile değiştirmiyordu.

"Kardeşine deme öyle. Ablanızı aradınız mı?"

"Yok ya hiç aklımıza gelmedi. Değil mi kızlar?" dedi Yağız.

"Benim geldi." diye bağırdı Yağmur.

"Onu takma dede sen." dedi Yağız.

"Tamam ben onu arayım birde. Dikkat edin evi yakmayın ha!"

"Tamam dedem." dedi Yağız.

"Seni seviyorum dede!" diye bağırdı Esen.

"Ben daha çok seviyorum." diye bağırdı Yağmur.

"Güle güle dede. Selam söyle oradakilere." dedi Yağız ve kapattı. Gülerek telefona baktım. Bazen yaşlandığım için üzülüyorum ama bazen yaşlanmak dünyanın en güzel şeyi gibi geliyor. Ne garip.

Kafamı kaldırdığımda herkesin garip garip bana baktığını gördüm. "Ne var?" dedim.

"Hiç. Sadece üzgündün ve şimdi yüzünde güller açıyor baba." dedi Eser.

"Keratalar adamı mutlu ediyor. Ne yapayım?" dedim omuz silkerek.

"Anne! Yemek hazır değil mi hala?" dedi Rüzgar.

"Sakin ol abi." dedi Eymen. Sanırım Eser ve Eymen'in evliliği çok doğru kararlarımdan biri oldu. "Hazır oğlum. Hadi yemeğe!" dedi Eylül.

Herkes masaya geçti. Eylül'ü kolundan yakaladım. "Karpuz var mı karpuz?" dedim fısıltıyla. Eylül güldü. Masa başındaki yerimi aldım ve yemeğe başladık.

Bazen bu kadar çok mutlu olmanın kötü bir şey olduğunu düşünüyorum. Ama sonra farkediyorum ki, mutluluk insanın kendi elinde. Kendine fırsatı bulup değerlendiren de insan, o fırsatı tepende.

Ve benim fırsatları değerlendirmemin sonucu gerçekten mükemmel ötesi. Yıllar öncesindeki delikanlı halimi hatırlıyorum da ne toydum. İnsan yaşlandıkça anlıyor her şeyi. Olgunluk bu olsa gerek!

☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮

Yağız'dan...

Dün hiç uyuyamadım. Çünkü sevgili kardeşlerim ve kuzim manyak dehşet bir korku filmi izlediler. Ee bende izledim tabi. Sonuç uykusuzluk!

Kafamı sıraya koydum. "İyi misin?" dedi Hira.

Başımla onayladım. "Kahvaltı ettin mi?" dedi ardından. Baran'dan kaçırabildiğimi yedim. Yani ettim galiba. "Biraz."

"Al."

Kafamı kaldırıp uzattığı şeye baktım. "Anneannem hazırladı."

Gözlerini kaçırdı. Bence sen hazırladın Hira hanım. Sandviçi aldım ve yemeğe başladım. Bu kız çok güzel sandviç yapıyor. Onu en iyi sandviç yapıcı ilan ediyorum. "Dün ne yaptın polyanna torunu?"

"Hiç. Ders çalıştım."

"Valla mı?"

"Evet. Seneye lys ve ygs var."

"Beni de çalıştırsana!" Hira bir an dondu kaldı. Kız beklemiyordu tabi. Şaşırtmayı severim bebeğim. "Olur... tabi."

"Tamam. Bugün başlarız o zaman."

"Neye?" dedi Yağmur.

"Sanane kızım. Dön önüne!"dedim.

"Hödük!" dedi Yağmur ve önüne döndü. Hira kıkırdadı. "Ne oldu?"

"Benim dediğim gibi dedi."

Bir. Çok güzel gülüyor. İki. Benimle aynı düşündü. Üç. Bu heyecanımın sebebi ne?

Sandviçi bitirdim ve başımı sıraya koyup uyudum. Ah bu öğrencilerin çektiği çile. Rahat sıra yapsanız ölürsünüz ya! "Hira?"

"Hım."

"Başımı omzuna koyabilir miyim?" Bunun için izin mi istiyorsun gerizekalı Yağız! Hira başıyla onayladı. Başımı omzuna koydum hemen. Hira'nın kokusu yine burnuma geldi. Bu koku...

"Hödük."

"Abim...gitti."

"Bir insan uykusundan kalkar kalkmaz nasıl bu kadar sinir bozucu,gıcık ve..."

Her yer... Hira... Bana ne oluyor böyle?

☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮

"Bu benden sana ilk gülüş. Herkese güldüğüm gibi gülmedim sana. Hep ayrıydı yerin. Hep farklıydın sen. Ve ben sendim aslında. Sen hiç anlamasan da..."

☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮╰☆╮

Yağmur'dan...

"Sen git Esen. Ben lavaboya gidip geliyorum."

"Tamam." Okul bitti ve çıkış vakti geldi. Esen dışarı çıktı. Bende lavaboya doğru yürüdüm. Tam o sırada biri ağzımı kapatıp beni tuvaletin yanındaki depo benzeri yere soktu. Bende refleks olarak dirseğimi kasıklarına geçirdim. Adam acıyla bağırdı.

"Kızım ya senin benim kasıklarımla derdin ne? Çocuğum olmayacak lan!"

Işığı açtım ve bu yüz... "Ne işin var burada?"

"Hem suçlu hem güçlü ya!"

"Oh iyi olmuş Bora Bey! Neden geldin sen?"

Bora acılı yüz şeklini değiştirip gülümsedi. "Belki gezeriz diye düşündüm."

"Rüyanda görürsün canım." Kapıyı açıp dışarı çıktım. Bora da beni takip etti. Tuvalet kısmını geçip direkt dışarı yöneldim. "Kahve de mi içmeyiz?"

"Hayır."

"Tamam çay içelim."

"Hayır."

"Meyve suyu?"

Bora'ya döndüm. "Hayır kelimesinden ne anlıyorsun acaba? Gayet açık bence."

"Dondurma da alırım."

Derin bir of çekerek Esen'in yanına gittim. "Aa sen Alp'in kardeşisin değil mi?" dedi Esen Bora'ya.

"Evet. Sende Esen olmalısın. Kuzen olan." dedi Bora. Esen'in elini sıktı.

"Merhaba dostum." dedi Baran. Onlarda tokalaştı. Bu çocuğu herkes seviyor mu ya?

"İşiniz yoksa yemek ısmarlayayım size." dedi Bora. Hayır.Baran'ı can alıcı yerinden yakaladı. Hayır. Hayır.

"Ne işimiz olacak ya. Değil mi kızlar?" dedi Baran. Bu çocuk çok obur yemekten başka düşündüğü bir şey yok ama baktığı zaman çok pis bakıyor. Kıskandığında çok pis kıskanıyor. Her şey aşırı bunda.

"Yok tabi ki." dedi Esen.

"Hadi gidelim o zaman!" dedi Bora ve okulun önündeki kırmızı ferrariye doğru yürüdü. Ciddi misin?! Bu bebeğin senin olduğunu bilseydim seve seve gelirdim be! Of of yavruya bak be! Ama bir dakika. Bora ile yemek mi? Neler olacak acaba...

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

276K 14.9K 40
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...
Zırdeli | Tamamlandı| zzelistan द्वारा

सामान्य साहित्य

2.1M 7.8K 4
Kapak tasarımı: @bilinmezQ Yazım Tarihi 25 Mayıs 2018 Mizah #1 🖤 20.11.2019 Macera #1 🖤 26 Aralık 2019 *** Haydi durma, kapı herkese açık! 🥂❤
Saklı Parçam Esin द्वारा

किशोर उपन्यास

10.8K 688 25
"Küçük yaşlarda içimde yaşadıklarımı uyutmaya çalışırken uyanık kalmak beni yorardı. Dindirdiğimi sandığım duygularımı yansıtmamak için büyük bir gül...
Melek Rüzgarı Şule İbiş द्वारा

किशोर उपन्यास

2.5M 134K 64
Kül kedisi olmak bana göre değil. Ben hayatımı değiştirmek için hiç tanımadığım, üzerimde güzel kıyafetler olmadan beni tanıyamayan bir salağa aşık o...