OYUN

Oleh ozgurhayal

21.5K 8.7K 1.6K

Hayatın bize kurduğu tümseklere çarpıp parçalanan, yara alıp yoluna devam eden, kurtarılmayı bekleyen, geriye... Lebih Banyak

Tanıtım
DEĞİŞİM
TEKLİF
KARAR
KATİL
ANLAYIŞ
BULUŞMA
GERÇEKLER
ZARFLAR
İPUCU
ÖZGÜR
YALNIZ
TUZAK

BAŞLANGIÇ

2.9K 798 267
Oleh ozgurhayal

"Evrendeki her şeyin bir sonu vardır ve elbet iyi ve kötü zamanlarının da sonu gelecektir.Karamsarlığa düşme, anını değersiz görerek mahvetme."

Pencereden giren rüzgar, not defterimin sayfalarını karıştırırken o anki ruh halimi anlar gibi bu sözün olduğu sayfada durdu.İçimde her yeni işe girişirken yaşadığımız o garip huzursuzluk vardı ama kararlıydım.Yeni bir yer, yeni insanlar bana iyi gelecekti.Psikolojik bunalım yaşayan insanların, bulunduğu yerden uzaklaşmasının -örneğin odasındaysa dışarı çıkması gibi - bireye iyi geldiğini okuduğumda bunu hayatımda büyük çapta uygulamaya karar vermiştim.İşimin yerini değiştirmek atacağım ilk adım olmuştu.Bu yüzden bu şirkete iş başvurusunda bulunmuş ve mülakata çağrılmıştım.Adımımdan pişman olmayacağımı umuyordum.

Stresten sabah, doğru düzgün kahvaltı edemediğimden etrafta içinde atıştırmalık olan bir otomat aradım ancak sadece kahve makinesi vardı. Ayağa kalkıp kahve makinesinden sütlü kahve almaya yönelmiştim ki ismim okundu.Mülakatın yapıldığı kapıya yöneldim, içeri girip ortada duran sandalyeye oturdum ve görüşme başladı.

İş görüşmesi tüm stresiyle devam ederken odanın kapısı açıldı ve içeri sarı saçlı, uzun boylu bir adam girdi.Bu adamın karşımdaki avukatlardan en yaşlı görüneniyle aralarında kısa ama hararetli bir konuşma geçti.Konuşmaları bitince sarışın adam, çıkmak için kapıya yönelmişken bana baktı ve göz göze geldik.Yüzü bana çok tanıdık gelse de kim olduğunu çıkaramamıştım.Onun da beni tanıdığını gözlerinde beliren parıltıdan anladım ama uzun süre bakışmamızdan rahatsız olup gözlerimi hemen ondan çektim.Adamın gözleri üzerimde olmaya devam ederken bakışlarından ciddi derecede rahatsız olduğum için bana sorulan bir soruyu algılayamadım ve tekrar sordum.O da rahatsızlığımı anlamış olacak ki gözlerini tamamen üzerimden çekti ve dışarı çıktı.

Mülakattan çıktından sonra hızlıca asansöre doğru ilerledim.İyi geçmişti,en yakın zamanda arayacaklarını söylemişlerdi,olumsuz bir cevap almayacağımı umuyordum.

Asansöre gelince otopark katının numarasına bastım.İki kat sonra birkaç kişi daha asansöre bindi ve finans hakkında ilgimi çekmeyen bir konuşma yaptılar.Dolar çıkmış,bitcoin düşmüş,devlet meseleleri...

Ne zamandır televizyon izlememiş, gazete bile okumamıştım.Gündem hakkında neredeyse hiçbir fikrim yoktu.Zaten bünyem daha fazla sorunu kaldıramayacağından bakmamak en iyisi diye düşünüyordum.Asansörden indim.Arabama doğru ilerlerken arkadan Hazal diye bir ses duydum.Döndüm.Mülakatta içeri giren sarışın adamdı.

"Hazal, Hazal'dı değil mi?"Diye tekrarladı ve yanıma geldi.Şaşkınlık içinde adama bakıyordum.

"Beni tanımadın herhalde."Kafamı onaylarcasına salladım."Adım Anıl Arslan,abinin eski bir arkadaşıydım."Abin kelimesini duyunca ürperdim.Adamı bir yerden çıkartacaktım ama..."Liseden arkadaşıydım,sonra yollarımız ayrıldı,uzun zamandır görüşmüyorduk."Aaa şimdi hatırlamıştım,abim ve Kıvanç'ın lise sonda kavga dövüş küstüğü adamdı bu.Neden kavga ettiklerini hiç söylememişlerdi.Şu anda bu şirketin başındaydı sanırım, Anıl Arslan.

"Hatırladım."

"Sevindim, demek bizim şirkette çalışmak için başvurdun."Biraz duraksadı."İşe alınacağına eminim."Kaşlarımı çattım."Korkma, etkim olacağından değil ama senin baya başarılı olduğunu duymuştum çevreden, bizimle çalışman işimize gelir."Hafifçe güldü.

Yaşça benden büyük olduğunu tahmin ediyordum.Sarı saçları güneş gibi parlıyordu, ciddiyim gözümü kamaştırmıştı.Mavi gözleri vardı sanırım.Yakışıklı bir adamdı ama umrumda bile değildi, konuşmayı bitirip koşarak uzaklaşmak istiyordum.

Kısa bir sessizliğin ardından,
"Direkt gidiyor musun?"
"Anlamadım?"
"Yani gitmeden önce bir şeyler içsek olur mu?Seninle konuşmak istiyorum."Hayır,hayır,hayır insanların sorularından gerçekten bıkmıştım.Artık inadıma yaptıklarını düşünüyordum ancak hayır diyemedim her zamanki gibi.

İnsanı en çok dışarıya karşı gösterdiği iyiyim maskesi bitiriyordu.Konuşmak istemiyorum çünkü konuşunca mahvoluyorum demek, ne kadar zordu!Özellikle ben de bu hat safhadaydı.Dışarıya karşı duygularımı belli edeceğim diye ödüm kopuyordu.Ne kadar kötü olsa da duygularımı içimde yaşamayı seviyordum.Duygularını dışarıya belli edince ve sorunlarından bahsedince insanların aklında o kelimelerinle kalıyormuşsun gibime geliyordu.Ayrıca sanki anlattıkça sorunum büyüdükçe büyüyormuş gibi hissediyordum.Bir de derdini tam anlamadıkları halde kendilerince öğüt vermeye başlamaları beni iyice sinir ediyordu.Anlatmayınca da dertlerinle baş başa kalıyordun ve yalnız savaşman gerekiyordu.İki türlüsü de kötüydü ama çoğu insana göre anlatmak daha iyi bir seçenekti.Ben, bunun üzerine uzunca bir süre düşünüp derdimi dışarıdaki normal bir insana anlatmak yerine bir psikoloğa anlatmayı tercih etmiştim ve arada gidiyordum.Ancak eskisine göre seanslarımın arası çok açılmıştı.Artık bazı şeyleri sindirmeye başlamıştım ve çok kötü hissetmedikçe gitmiyordum.

Yakınlardaki bir restauranta girdik ve karşılıklı olarak masaya oturduk.Sessizliğimi bozmadım, ne söyleyeceğini merak ediyordum ve önce o konuşsun istiyordum.O da zaten cümlelerini toparlamaya çalışıyormuş gibi gözüküyordu.Konuşmaya başladı.

"Abinle aramız bozuktu ama arada görüştüğümüz oldu, iletişimi kesmedik yani.İnsan böyle bir şey olacağını tahmin edemiyor.Çok yazık oldu çok...Ne kadar üzüldüğümü anlatamam."

Ben de üzgündüm hem de çok.Abim bir kavgayı ayırmaya çalışırken kimvurduya gitmişti.Zanlıları bulunamamıştı hâlâ.Kaçıp gitmişlerdi olaydan sonra.Beni bu kadar etkilemesinin en önemli nedeni hepsinin gözümün önünde olmasıydı.Abimi gözlerimin önünde vurulurken görmüş ve hiçbir şey yapamamıştım!Konuşmaya devam etti.

"Kıvanç,hala yurtdışında değil mi?"

Kıvanç,abimin en yakın arkadaşıydı, kardeşi desem daha doğru olurdu, benim de abim sayılırdı.Olaydan sonra her şeyi bırakıp yurt dışına gitmişti.En çok etkilenenlerden biri de oydu.Arada konuştuğumuzda bunu daha net görüyordum.İyiyim diyordu ama öyle olmadığı sesinden bile belliydi.Mahvolmuştu.

"Evet,ne zaman geri döneceğini bilmiyorum.Arada telefonla konuşuyoruz ama."

O sırada beklemediğim bir şey yaptı ve kısa bir süre güldü.Anlamsız gülüşü bittikten sonra,

"Ben abinin alalede bir kavganın ortasında vurulduğuna inanmıyorum, nedense anlatılanlar olayın daha çok planlı yapılmış olduğunu gösteriyor gibi.Senin de içten içe böyle düşündüğünü sanıyorum."

Bir anda konuyu buraya getirmesine şaşırmıştım.Haklıydı, böyle düşündüğüm zamanlar olmuştu.Ama ortada herhangi bir kanıt olmadığı için düşüncemi destekleyen bir şey yoktu.

"Abin polisti Hazal.Düşmanı olabilecek birileri muhakkak vardır.Yanlış düşünmüyorum değil mi?"

Üzerine bu kadar düşünmesine şaşırmıştım,eski bir arkadaşıydı sadece neden bu kadar umrundaydı.

"Haklısın,benim de böyle düşündüğüm zamanlarım oldu ama ortada herhangi bir kanıt yok.Hem polis araştırmalarında da herhangi bir şey çıkmadı."

"Üstü kapatılmış olabilir."Suyundan bir yudum aldı."Sadece tahmin yürütüyorum tabi.Konuyu açıp seni üzdüğüm için üzgünüm."

Elini bir anda masanın üzerindeki elimin üzerine koydu."Ne zaman yardıma ihtiyacın olursa beni bulabilirsin, ne de olsa aynı şirkette çalışıyor sayılırız artık."Ellerimi yavaşça çektim. "Yardıma ihtiyacım yok.Yine de teşekkür ederim.Ben artık kalkabilir miyim?Halletmem gereken birkaç işim var da."

"Tabi.Umarım işe kabul edilirsin Hazal.Tanıştığıma çok memnun oldum."Gitmeden önce bana ne olur ne olmaz diyerek telefon numarasını verdi.

"Ben de."Hızlıca masadan kalkıp arabama doğru ilerledim.Gözlerim dolmuştu.Bu konuda çok hassastım ve üzerine konuştukça kalbim sıkışıyordu sanki.Otoparka ulaştığımda arabama bindim ve eve doğru sürdüm.

İş görüşmesininin olduğu günün akşamında şirket tarafından aranıp işe kabul edildiğim ve hemen yarın işe başlayabileceğim söylenmişti.Ertesi gün her şey normal başlamış,uyandıktan sonra üstümü giyip kahvaltıya inmiştim.Babam gazete okuyordu.Hala gazete okuyanların kalmış olması ilginçti.Sahi bu adamlar nasıl para kazanıyorlardı.Gazetelerin magazin sayfalarını okumayı seviyordum gerçi ama telefonumdan okumayı tercih ediyordum.

Magazin sayfası okumak evet, insanlar özellikle okuduğumu duyunca hep şaşırırlardı,öyle bir profil çizmediğimden olsa gerek.Ama hayatın tüm o mantığı içinde dünyanın en saçma haberlerini okumak iyi geliyordu.Ayrıca başkalarının hayatları ve fikirleri hakkında bilgi sahibi olmak izlediğim yol değişik olsa da işim açısından da iyiydi.

Ekmeğe doğru uzanırken gazetenin en arka sayfasında bana benzeyen birini gördüm.Ben olamazdım herhalde değil mi?Habere dikkatlice baktım.Bir an için dondum.Bu, dün Anıl denen o herifle yemek yerken çekilen bir resimdi.Genç aşıklar olarak manşet atılmıştı.

Babam pürdikkat gazetenin arka sayfasına baktığımı görünce kafasını o sayfaya çevirdi.Şok olmuş bir ifadeyle bana bakarken,

"Hazal,bu da ne demek oluyor?Ne zamandan beri böyle bir durum var?Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?"diye sorularını sıraladı.Ne cevap vereceğimi bilememiştim çünkü ben de şok olmuştum.

Hızlıca masadan kalktım ve kapıya doğru ilerledim."Baba,daha sonra konuşsak olur mu?"Cevap vermesini beklemeden evden çıktım.

Nasıl,nasıl?Gazeteciler ne ara görüp fotoğrafımızı çekmişti?Kesin restauranttan biri çekip göndermişti.Magazin okumak güzeldi de magazin malzemesi olmak berbattı.İnsanlar,hakkınızda bilip bilmeden konuşup sizi dedikodu malzemesi haline dönüştürüyordu.Bense tamamen eğlencesine okuyup geçerdim.En nefret ettiğim şey yanlış anlaşılmaktı ve bu haber tamamen öyleydi.Hızlıca şirkete gittim ve asansörle yönetim katına çıktım.Umarım gelmiştir diye düşünüp kapılardaki isimlere bakmaya başladım.Selim Arslan, bu babasıydı herhalde.Evet sonraki kapı Anıl Arslan'dı.Sekretere gelip gelmediği sorduğumda beni bir süre süzdü ve gelmediğini söyledi.Ne zaman gelir diye sordum. "Bilmiyorum Hazal Hanım."Demek o da görmüştü haberi.Asansöre binip aşağıya şirket avukatlarının çalıştığı kata indim.Birkaç kişi bana dikkatlice baktı.Bir kişi yanıma gelip odamın yerini gösterdi.Kapıda ismim yazılıydı her şeyi ne çabuk halletmişlerdi!

"Odanız temizlenip düzenlendi, rahat olabilirsiniz.Yarım saat sonra yeni gelenlerin de katılacağı bir toplantı olacak orada sizi bilgilendirirler.Toplantı salonunu girişte görmüşsünüzdür herhalde, yeni işiniz hayırlı olsun."Teşekkür ettim ve gidip odamda duran sandalyeye oturdum.

Oda çok küçük sayılmazdı.Camdan bir masa, bilgisayar, benim oturduğum sandalye dışında masanın önünde iki sandalye, bir de sağ tarafta kitaplık vardı.Odayı incelerken gazete haberini unutmuştum. Bilgisayarı açıp biraz içini kurcaladım, yanımda getirdiğim defter ve birkaç kalemi masanın üzerine koydum.Eksikleri sonra hallederdim.Her şey güzel gibi duruyordu.Mutlu olacağımı ve her şeyin güzel devam edeceğini umarak odadan çıktım ve katta dolanmaya başladım.

Katta dolanırken 18-19 yaşında olduğunu tahmin ettiğim bir çocuk;

"Abii baksana kaç almışım,ortalamayı 4 yapacağım demiştim sana."diyerek bir odanın içine hızlıca girdi.O tarafa doğru gitmeye karar verdim.Bu çocuğun burada ne işi vardı ki?

Odanın önüne geldiğimde uzun boylu,beyaz tenli,kahverengi saçlı,otuz yaşına yakın olduğunu tahmin ettiğim bir adam,az önceki çocuğu kolunun altına almış saçlarını karıştırarak gülüyordu.Beni görünce yüzü değişti ve anlayamadığım bir ifadeye büründü ama sonra hemen toparladı.Çocuğu bırakıp bana tamamen döndü ve gülerek garip bir tonla "Tiyatro gösterimizi izlediğiniz için teşekkür ederiz."deyip hafifçe eğilerek selam verdi.

Yorum yazmayı ve oylamayı unutmayalım lütfen.Fikirleriniz benim için çok değerli.😁😁😉😍

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

158K 6.9K 29
siz: askerim biçim biçim siz: ölürüm asker için siz: teröristler bana düşmandır siz: asker sevdiğim için Siz: çevik asker giderken siz: teröristler ç...
44.7K 2.3K 10
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
2.7M 143K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
143K 14.3K 34
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...