Sonsuzluğum

Par queenwtr

16.3K 1K 368

Gerçekten şu dört ay içinde onun o mavi gözleri sonsuzluğum olmuştu.O gözlere bakınca kayboluyordum. Sen Deni... Plus

Bölüm 1:Son seneye geçiş
Bölüm 2:Neden?
Bölüm 3: Benim kızım
Bölüm 4:Aşığım Bu Adama
Bölüm5: Aşığım sana
Bölüm6:Biz çıkıyoruz
Bölüm 7:Parti
Bölüm 8:Beni Bırakma
Bölüm 9:Gerçekler
Bölüm 10:İlk Öpücük
Bölüm 11:Gizli numara
Bölüm 12:Mafyalar aşık olmaz!
Bölüm 13:Seni Asla Bırakmayacağım
Bölüm 14:Sana yemin ederim
Bölüm 15:Sensiz Uyuyamıyorum
Bölüm 16: İzmir
Bölüm 17: İyi ki doğmuşsun
Bölüm 18: Üniversite
Bölüm 20 : Haftasonu partisi
Bölüm 21
Bölüm 22

Bölüm 19:Romantik öküz

252 17 4
Par queenwtr

Sabah gerinerek uyan-

"Ahh"

Ulaş'ın acıyla bağıran sesini duyduğumda hemen ona döndüm.

"Ulaş ne oldu?!"

"Parmağını gözüme söktün galiba yavrum"

Şirince gülümsedim.

" Ehe, galiba biraz öyle oldu."

Beni "ehe" diye yüzünü buruşturarak taklit etti ve tabii ki yastığı kafasına yedi.

"Ne vuruyorsun kızım ya?"

"Çok konuşma Ulaş. Kalk Pembiş Sultanıma yardım et."

"Ben mi?" dedi şaşıran gözlerle.

Düşündüm ve " Hayır" dedim.

Çünkü o Pembe ablaya yardım etmeye kalksaydı, terlikler eşliğinde mutfaktan çıkartılırdı ve bunu istemiyordum.

"Bogon dors koçtoydo yo?"

"Ha?" diye bir tepki vermiştim çünkü yastığa yüzünü gömdüğü için bir halt anlamamıştım.

"Ders diyorum saat kaçta?"

"1'de"

"İyi beni 1.30'a kadar uyandırma"

"Ulaş ders 1 de diyorum?"

"O zaman 12.30'a kadar uyandırma."

Daha fazla bu uyku sarsuğuna dayanamayacağım için kalktım ve banyoya girdim.Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım ve çıktım. Ulaş hala hayvan gibi yatıyordu. Dolaptan kombin yapacak bir şeyler bakmaya başladım.

Sonunda giyecek bir kombin yapıp giyinme odasında giyindim.

Odadan çıktığımda Ulaş yatakta yoktu. Tam seslenecekken banyodan çıktı.

"Ne oldu ayıcık? Hani kalkmıyordun?"

"Bir şeyim geldi de. Yoksa kalkmayacaktım" dedi ve eliyle ensesini kaşıdı. Çok tatlı duruyordu.
Gidip yanağından öptüm.

"Hayırdır demin ayıcık diyordun?" dedi ellerini belime koyarak.

"Allah allah? Benim değil mi? İstediğimi söylerim!" dedim bende sırıtarak.

"Senin mi?" dedi ve gülerek yaklaştı.

"Hı hı" dedim ve gözlerimi dudaklarına indirdim, o da dudaklarıma bakıyordu.

Sırıtarak yaklaştı ve tam öpecekken Pembe ablanın sesi duyuldu.

"Çocuklar hadi kahvaltı hazır ne çok uyudunuz!"

Ulaş;

"Geliyoruz" diye cevap verdi ve bir klişe gerçekleşmeden beni öpmeye başladı.

Öyle nazik öpüyordu ki! İyi ki diyordum. İyiki benim sevgilimsin...

💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙

"Ya Ulaş oynama benimle!"

"E alsana kızım. Sen alamıyorsun?"

İki saattir Ulaş'ın bana uzattığı şeyleri yemeye çalışıyordum ama uzatıp çektiği için aç kalmıştım ve aç kalmaktan nefret ediyorum!

"Ulaş ver şu-"

"Tamam sus, aç kalmanı istemiyorum." dedi ve tabağıma her şeyden doldurmaya başladı.

"İyi misin?" diyerek şaşkınca yüzüne baktım.

"Evet, neden sordun?"

"Hiiç."

Allah'ım sen bana sabır ver ya!

Yemeğimi yedim doyunca masayı toplamaya başladım. Pembe abla evine dönmüştü. Bu akşam Ulaş'la dışarıda yeme kararı aldığımız için yemek hazırlamasına gerek olmadığını söylemiştik.

"Saat 11" diyerek Ulaş'a baktım.

"Oh oh ne güzel?"

"Ya sen benim söylediklerimi niye ciddiye almıyorsun?!!" diyerek hızla yukarı çıktım ve kapıyı çarpıp ağlamaya başladım.

5 saniye içinde odanın kapısı kırılır gibi açılıp Ulaş içeri girdi.

"Git buradan, gelme benim yanıma!" diyerek bağırdım.

"Yav güzelim, noldu şimdi. Ben seni ciddiye almamazlık yapar mıyım?" dedi ve yanıma oturup sarılmaya çalıştı ama yatakta geri geldim.

"Yapıyorsun işte!" diyerek göz yaşlarımı sildim.

"Senin refil mi regal mi bir şey dönemin yaklaştı herhalde"

Bu söylediğiyle hönkürerek gülmeye başladım. Cidden regl pardon regal dönemim gelmiş olmalıydı.

"Hahahahahahah Ulaş hahahah dura- hahahaha mıyorum."

Ulaş gözlerini kocaman açmış bir şekilde bana bakıyordu. Sonunda gülmemi biraz durdurup ona döndüm.

Bana yaklaştı ve sarılıp başımı okşadı.

"Sakin ol, iyileşeceksin" dedi.

"Ne yani, sen bana deli mi de-"

"Yok yok, ne münasebet, ne dedim ben, Allah belamı versin mi benim. Hadi biz gidelim. Ben hiçbir şey demedim." diyerek kapıyı kapatıp çıktı.

Bende çantamı alıp aşağıya indim. Ulaş korkarak yanıma geldi(!) ve elimi tuttu. Arabaya binip okula doğru yola çıktık

💙💙💙💙💙💙💙💙💙

İlk ders bittikten sonra kantine indik ve Ulaş iki kahve aldı.

Zehra 'yı, selin'i ve cemre'yi özlemiştim baya. Hiç arayıp sormuyorlardı pislikler. Hemen çantamdan telefon çıkardım ve üçüyle ortak arama başlattım.

Kısa zaman sonra üçüde açınca

"Hayırsız arkadaşlarımı arıyordum da?" dedim soru sorar gibi.

"Burdalar beybisi" dedi selin.

"Salak salak konuşma selin" dedi Cemre.

"Sende bizi aramıyorsun 'hayırsız'" diye laf sokan tabii ki Zehra'ydı.

"Ama şimdi aradım. Kim bilir adımı görünce 'bu kimdi ya?' demişsindir" diye onu kapak eden de bendim 😏

"Her neyse, nasıl gidiyor?" diye sordu Cemre "

Herkes "İyiiiğğ" diye bir şeyler geveledi ama Selin ;

"Ay valla hiç iyi gitmiyor. Dersler çok zor ki ben ders çalışmaktan nefret ederim biliyorsunuz. Kendime vakit ayıramıyorum. Geçenlerde tırnağım kırıldı. Hala maniküre falan gidemedim!"

"Kızım sen moda tasarım okuyorsun. En fazla ne kadar zor dersiniz olabilir?"

"İnkılap var ya İn-kı-lap!"

"Bu senin için kötü olmuş" dedim çünkü Selin'in en kötü dersi İnkılap'tı.

"Berbat bir şey!"

"Ee cemre senden naber? Nasıl gidiyor Selim'le?"

"Bezdiriyordur kankamı. Ne olacak?" dedi bizi dinleyen Ulaş.

"Valla ben halimden memnunum kanka!" diye bağıran Selim'in sesi Ulaş'a kadar gitmişti.

"Evet Selim'de yanımda" dedi Cemre.

"Duyduk duyduk" diyerek güldüm.

"Neyse hadi ben oje sürüyorum şuanda, görüşürüz" diyerek telefonu kapattı Selin.

"Süslü ya" diyerek söylendim.

"Neyse canım bizim derse girmemiz lazım" diyen Cemre'yle de vedalaştık ve telefonu kapattı.

"Zehroşum hadi görüşürüz"

"Tamam kanka Bye Bye" telefonu kapatıp 1-2 dk da Arda'yla konuştuk.

Oradan memnun değilmiş ve İzmir'e bizim yanımıza gelmek istiyormuş, tabii Ulaş'ın 'acaba bizim aynı evde yaşamamıza tekrar karışır mı?' diye bir tarafı tutuştu ama sonuçta en son izin vermişti. Sorun çıkarmazdı... İnşallah...

Birden arkadan Ulaş'a yaklaşan ve bana 'Şşş' işareti yapan Bora'yı gördüm ve sırıtarak sandalyede yayıldım.

Ulaş 'ın ensesine tokat atınca Ulaş sandalyeden küfür ederek kalktı ve Bora 'ya tekme attı.

"Ulan piç, sen miydin!!"

"Sakin ol abicim ya, benim"

"Birdaha böyle bir şey yaparsan kantin mantin dinlemem dalarım sana" diyerek karizmatikçe bağırdı ve tüm kızların ağzının salyalarının sümüğü (o derece) akınca gidip dövesim gelse de Ulaş'a ;

"Ya otursanıza" demekle yetindim.

Ulaş son bir küfür ederek sandalyeye oturdu. Ama derse geç kalacağımız aklıma gelince hep birlikte amfiye geçtik.

Hoca gelince herkes hiç takmadan konuşmaya devam ediyordu.

"Defterleri açın ve yazmaya başlayın tekrar etmeyeceğim" diyerek yazdırmaya başladı hoca. Hemen defterimi çıkardım ve yazmaya başladım.

Ulaş yazmıyordu ama.
Aynı şekilde Bora'da yazmıyordu.

"Siz niye yazmıyorsunuz?"

"Uğraşamam sende yazma" dedi Ulaş.
Bora'da kafasıyla onayladı.

"Sınav zamanı ne halt yiyeceksiniz?"

"Birinden alırım?"

"Vermezlerse?"

"Ben zenginim kızım!"

Göz devirip önüme döndüm. Hoca biz konuştuğumuzdan beri hiç yazdırmıyordu. Merakla hocaya bak-

"Konuşmanızı bitirdiyseniz devam edebilirsiniz küçük hanım, beyler zaten yazmıyor sanırım"

Şirince gülümseyip önüme döndüm. Hep Ulaş'ın suçuydu! Tamamen yani...

💙💙💙💙💙💙💙💙

Birkaç derse daha girip eve döndük. Saat 6'ydı. Bu akşam dışarıda yiyeceğimiz için hazırlanmaya başladık. Üstüme beyaz kalem tarzı, dizlerimin biraz üstünde, sırt tarafı siyah tüllü transparan bir elbise giymiştim. Saçlarıma maşa yapıp gözlerime siyah ağırlıklı bir makyaj yaptım ve diğer kısımları hafif tuttum ve altına siyah fiyonklu bir ayakkabı giyip siyah çantamı aldım.

Deniz ve elbisesi 👆

Ayakkabısı 👆

Çantası👆

Aynadan kendime baktığımda gayet şık duruyordum. Yavaşça kapıyı açarak aşağı indim. Ulaş takım elbisd giymişti ve beni bekliyordu.

"Nasıl olmuşum?" diyerek yanına gittim.

İlk önce bir afalladı ama sonra ;

"Önden idare eder, arkanı dön" dedi.

"Tabii" dedim şirince sırıtarak. Bugün baya bir şirince sırıtmam gerekmişti ama hiçbir şeye yaramadığı da ortadaydı.

Yavaşça arkamı döndüm ve Ulaş'ın vereceği tepkiyi bekledim. Ona döndüğümde ceketini çıkardığını gördüm.

"Tövbe tövbe. Ulaş! Napıyorsun?"

"Aklına gelen şeyi henüz yapamayız güzelim. Ama bu elbiseyle gidebileceğimizi düşünmüyorsun herhalde. Üstümü çıkarıp geliyorum. Sende atıştırmalık bir şeyler hazırlarsın.

O merdivenlere yönelince benim de gözüm seğrimeye başlamıştı. Bu ne ya?!

" Eeeehh yeter be. Sen gelmezsen gelme. Ben gidiyorum. Hem ne var kıyafetimde, sadece sırtı transparan, hiçbir yerim görünmüyor. Bir tarafıma kadar giyip mi çıkmamı isterdin?" diyerek kapıyı açarak dışarı çıktım.

Ve bingo. Tabii ki Ulaş peşimden geliyordu.

"Of Allah'ım dünyada insan bıraktırtmayacak bu kız bana!Beni bekle beni!"

Yerimde durarak bekledim. Elimden tutup arabaya soktu ve restoranta doğru sürmeye başladı.

Resrorant gerçekten çok güzeldi. İçini siyah ve gold renkler oluşturuyordu.

Ulaş neredeyse arkama yapışık geliyordu.

"Ulaş kimse bakmıyor sırtıma falan."

"Nah bakmıyor"

Etrafıma baktığımda kimsenin bakmadığını gördüm.

"Evet bakmıyor"

Sonunda bir masaya oturmuştuk. Garson saniyesinde gelip ;

"Hoşgeldiniz Ulaş Bey! Her zamankinden mi getireyim efendim."

"Evet bana her zamankinden olsun ama hanımefendi için bir menü alalım" dedi.
Garson başıyla onayladı ve bana menü getirdi.

"Teşekkürler" diyerek gülümsedim.

Garson gidince onu taklit etmeye başladım.

"Hişgildiniz iliş biy! Hir ziminkindin mi gitiriyim"

Ulaş kahkaha attı ve buraya daha önce birkaç kez babasıyla geldiğini söyledi.

Ben de sipariş verdim ve beklemeye başladık.

Birden Ulaş yerinden kalktı ve yanımdaki sandalyeye oturdu. Cebinden büyük siyah bi kutu çıkardı. İçini açtığında ise

"Ulaş bu çok güzel!" dedim. Sesim fısıltı gibi çıkmıştı ama.
Cidden çok mükemmeldi.

Ucunda sonsuzluk işareti olan kolyeyi çıkarıp arkama geçti ve

"Senin kadar güzel olamaz" diye kulağıma fısıldadı.

Takması için saçlarımı kaldırdım. Kolyeyi taktı ve kulağıma eğilip

"Sen benim SONSUZLUĞUMSUN. Ve hep öyle kalacaksın" dedi ve boynuma küçük bir öpücük kondurdu.

İçim ürperirken ;

"Ne gerek vardı buna şimdi?" diyerek mahcupça yüzüne baktım.

"Sen beğendin mi onu söyle"

"Bayıldım tabii ki. Teşek-"

"O zaman sus" dedi

"Ya şu romantikliğini iki dakika sürdürsen ne olur? İki ya iki!"

Güldü ve sandalyede yayıldı. O sırada yemeklerimiz geldi ve yemeye başladık.

Bu gece çok güzel ilerliyordu. Ulaş'la sohbet ederek yemeklerimizi yemiştik ve şimdi de kahvelerimizi içiyorduk. Saate baktığımda 9.25 olduğunu gördüm. Yorulmuştum biraz. Kahvelerimizi içtikten sonra Ulaş hesabı ödedi ve eve dönmek üzere arabaya bindik.

Eve vardığımızda direk kendimi banyoya atıp yorgunluğumu attım.
İç çamaşırlarımı ve pijamalarımı giyip yüz bakımı yapmak için aynanın karşısına geçtim. Öyle aklıma estikçe yapıyordum işte.

Tam o sırada aynadan bakarken kolyem dikkatimi çekti. Cidden harikaydı, parlıyordu resmen!

Ufak bir yüz bakımı yapıp odaya geçtim. Ulaş yatmış beni bekliyordu. Hemen yanına sokuldum. Alnımı öptü ve beni mest eden o kelimeyle iyi geceler diledi.

"İyi geceler sonsuzluğum."

💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙

Evett
Bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir.

Bölümlerde olmasını istediğiniz şeyleri yorum bırakabilirsiniz.

Oylarınızı bekliyorum. Sizi seviyorum 🌹 💙

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

1.7M 90.9K 48
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
YUVA Par _twclr

Roman pour Adolescents

551K 28.6K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
1M 62K 42
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
1.4M 53.5K 54
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...