Çaresizlik

By pizzaa_love

603K 32.9K 9.3K

Tek bir hareketi, tek bir sözü hayatımı değiştirmeye yetiyordu işte. Uğur benim güneşimdi ve ben onun yörünge... More

Tanıtım
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
Karakterler
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
?
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
Açıklama
41.Bölüm
?
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
Final
Özel bölüm
Özel bölüm 2

49.Bölüm

8.7K 446 164
By pizzaa_love

Tüm gece ders çalışmıştım ve bu yüzden uykumu yeteri kadar alamamıştım. Zorlukla ayaklarımı sürükleyerek okula gidiyordum. Aslında kalbim büyük bir mutlulukla doluydu, çünkü Barışı görücektim ve bu okulu sevmeme yeterli bir sebepti.

Barışın bana hissettirdikleri aklıma gelince yine tüm vücudum mutlulukla kaplanmış ve onu biran önce görmek istememe neden olmuştu. Yüzümdeki gülümseme genişlerken karşıma çıkan sınıf arkadaşlarımla kaşlarımı çatmıştım. İçimi bir huzursuzluk kaplamıştı o an. Nedenini bilmiyordum ama bana yönelttikleri bakışları fazla rahatsız ediciydi.

Benden biraz uzun olan Okan onlardan uzaklaşarak bana yaklaştığında merakla söyleyecek şeyi beklemiştim. Bir şey vardı ve benim bunu bilmediğim aşikardı.

"Okula gelebilecek kadar yüzsüzsün yani?"

Söyledikleriyle çatılı olan kaşlarım daha fazla çatılmıştı. Ne diyordu bu çocuk?

"Anlamadım? Ne diyosun sen?"

Okan arkadaki arkadaşlarımıza bakarak hahlayarak gülümsedi.

"Demek anlamamazlığa yatıyorsun."

Ne ima ettiğini anlamadığım için gözlerinin içine sinirle bakmayı devam ettirdim ama o ezici bakışlarını üzerimde gezdirmeye başladığında sinirle omuz atarak oradan uzaklaşmaya çalışmıştım ama malesef bunda başarılı olamamıştım. Okanın kolumdan tutarak beni sertçe geri atmasıyla sendeleyerek geri gittim.

"Derdin ne senin Okan?"

Sinirle burnumdan soluduğumda yüzüme bir yumruk atarak yere yığılmama neden olmuştu. Bedenimdeki sinir yerden aniden kalkmama yardımcı olmakla beraber yüzüne güzel bir yumruk atmama sebep olmuştu.

"Noluyor lan?! Kavga mı istiyorsun durduk yere?!"

Bağırdığımda yerden kalkarak beni ittirdi ve iğrenek bana bakmaya başladı.

"İbneymişsin."

Söylediği kelimeyi duymamla sanki yere çivinlenmiştim. Bedenim sinirle titrerken ben hareketsiz kalarak ona bakmayı sürdürüyordum.

"Sensin lan ibne. Senin gibi zihniyyetler ibne."

Dişlerimi sıkarak sinirle konuştuğumda kahkaha atmaya başlamıştı. Diğerleride ona katıldığında karşımdakilere iğrenerek bakma sırası bendeydi. Hepsi birer zavallıdan farksızdı benim gözümde.

"Uğur doğru söylüyor yani. İbne olduğunu kabul ediyorsun."

Uğur ismini duymamla kalbimin acıyla kasıldığını hissetmiştim ama bu aşık olduğum için, ya da sevdiğim için değildi. Onunla bunca sene geçirdikten sonra gerçekten bunu yapacağına ihtimal dahi vermediğim içindi. Sonuçta hep beni kardeşi gibi görmüştü ve şimdi eşcinsel olduğumu söyleyecek kadar değerim yoktu gözünde.

Bir şeyler daha söylediğinde onu umursamdan yanlarından çekip gittim ama arkadan diz arkama yediğim tekmeyle yere yığıldım. Yerde yatan bedenime sayısız tekmeler sıralamaya başladıklarında ellerimle başımı kormaktan başka bir şey yapamıyordum. Beş kişiydiler ve onlara karşı tek hiçbir şey yapamazdım. Tekmeleri vücuduma her çarptığında acıyla inlememek, onlara istediklerini vermemek için dişlerimi sert bir şekilde bir birine kenetlemiştim. Söyledikleri küfürler, aşağılamalar attıkları tekmelerden daha fazla canımı yakmaya sebep oluyordu.

Bir kaç dakikanın ardından tamamen baygın bir şekilde yerde öylece yığılıb kalmıştım. Hırslarını aldıktan sonra beni bırakıp, defolup gitmişlerdi. Gözlerimi bulutların arkasından azıcık görünen güneşin kamaştırmasıyla acıyla kapadım ve buda bilincimi tamamen kaybetmeme neden olmuştu.

Gözlerimi açtığımda kendimi hastane odasında bulmuştum. Acıyla başımı hareket ettirdiğimde odada annemin, Barışın ve Uğurun olduğunu fark ettim. Barış ağladığını belli eden gözlerini bana dikerek parmaklarını hafif bir şekilde yanağımda gezdirdi. İstediğim huzuru bulmuştum işte. Ağrı kesici falan hikayeydi. Tek dokunuşuyla vücudumdaki tüm acılarımı unutturmaya sebep olan çocuğun varlığı huzurumdu benim.

Dudağımın acısını umursamadan gülümsediğimde annem ağlayarak elimi tutmaya çalıştığında elimi hızla çekerek tutmasına izin vermedim.

"Oğlum, iyisin çok şükür."

Söylediği hiçbir söz, yaptığı hiçbir hareket samimi gelmediği için dümdüz sesimle konuştum.

"Barıştan başka kimsenin kalmasını istemiyorum."

Annem huzursuzca söylendiğinde gülümseyerek yüzlerinde gezdirdim bakışlarımı.

"Yanımda beni asla yalnız bırakmayan kişiyi istiyorum. Şimdi anladınız mı nedenini?"

Yüzleri pişmanlıkla kaplandığında gözlerimi devirdim.

"Şimdi bizi yalnız bırakır mısınız?"

İkiside bana bakıp kafalarını salladıktan sonra odadan çıktılar. Bakışlarım yine Barışı bulduğunda gülümsedim. Elimi hafif havalandırarak tutmasını bekledim. Bunu hemen anladı ve elimi canımı acıtmayacak bir şekilde yavaş hareketlerle tuttu. Dudaklarını elimde hissetmemle gözlerim huzurla kapandı.

"Kendini nasıl hissediyorsun?"

Sorduğu soruyla gözlerimi araladım.

"Şimdi daha iyiyim."

"Kim yaptı bunu?"

Bunu sorduğu zaman yüzündeki az önceki ifade yerini sinirli bir ifadeye bırakmıştı. Kaşlarını çatmıştı ve sinirden çenesi titriyordu resmen. Gözleri kısılmış, alev püskürüyordu.

"Bunu konuşmak istemiyorum."

Başını belaya sokmasını istemediğim için bu konuyu konuşmayı ertelemiştim. İyileştikten, yani onu zapt edebilecek duruma geldikten sonra söylemek daha mantıklı bir karar gibi gelmişti bana.

"Ama Efe söylemen gerekiyor. Hiç değilse neden olduğunu söyle."

Gözlerim hafiften dolmaya başladığında gözlerimi kapatarak kendimi sakinleştirmeyi denedim. Sırf eşcinsel olduğum için bu muameliyi görmüştüm ve bu gerçekten iğrenç bir duyguydu. Resmen kendim olduğum için aşağılanmış, üstüne birde dayak yemiştim.

Kurumuş dudağımı dilimle ıslattıktan sonra fısıltıya benzer bir şekilde konuştum.

"Eşcinsel olduğumu öğrenmişler."

Gözlerimi gözlerine kenetlediğimde yüzündeki sinirli ifadenin usulca silindiğinin ve yerini şaşkın ifadeye bırakmasına şahit oldum.

"Ama bunu nasıl öğrenebilirler? Kimse bilmiyorduki?"

Elimin üzerinden duran elini sıkıca tutarak ona güven vermeye çalıştım.

"İnan bana bunların hepsini sana anlatacağım ama şimdi bu konuda konuşmak istemiyorum."

Kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra yatağıma oturarak yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Gözlerine bu kadar yakından bakmak kalbimin hızlanmasına neden olmuştu. Elimi yanağına götürerek parmak uçlarımı yüzünde gezdirdim usulca. Dudaklarına geldiğimde orada durdurdum ve parmaklarımın ikisini öpmesiyle vücuduma yayılan duyguyu keyifle hissettim.

"Seni seviyorum."

Fısıltıyla söylediği cümleye karşılık gülümsedim.

"Seni seviyorum."

Ama benim cevabım onu gülümsetmemişti. Yüzündeki acı ifade bir türlü silinmiyordu.

"Efe çok korktum. Senin öylece yerde hareketsiz yattığını gördüğümde çok korktum. Yüzündeki, vücudundaki yaraları kendi bedenimde hissettim resmen. Kalbim, vücudum acıyla kıvranırken hiçbir şey yapamıyordum."

"Ama iyiyim şimdi, değil mi? Artık endişelenmeyi bırak. Yanındayım, sana dokunuyorum ve mutluyum."

Gözleri yüzümde gezindikten sonra gözleri yine sinirle bakmaya devam etti.

"Sana bunları yapanlara neler yapacağımı biliyorsun, değil mi? Doğduklarına pişman edeceğim kesin."

"Barış olmaz. Ben iyileştikten sonra bu konuyla kendim ilgileneceğim."

Kaşlarını çattığında gözlerimi devirdim.

"Olmaz dedim Barış. Sen karışmayacaksın."

"Ama Efe, onlara gününü göstermem gerektiğini çok iyi biliyorsun."

"Ben halledeceğim ama inan bana yardıma ihtiyaç duyarsam sana söyleyeceğime emin ol."

Kafasını olumlu anlamda salladığında bunu sadece konunun şimdilik kapanması için yaptığını anlamıştım.

"Şimdi dinlen biraz."

Cevap vermek için aralanan ağzım kapının tıklatılmasıyla geri kapandı. Uğur kapıyı aralayarak başını içeri sokmuştu ve gerçekten üzgün olduğu belliydi ama artık umrumda bile değildi. Sonuçta burada yatmama neden olanlardan biride Uğurdu.

"Efe konuşabilir miyiz? Lütfen, sadece beş dakika."

Barışa baktığımda gözleriyle Uğuru onayladı. Olanlardan haberi olmadığı için Uğurun üzgün olması onuda yumuşatmışa benziyordu.

"Tamam."

Konuşma istememe tek neden içimdekileri Uğura söyleyerek rahatlamak istediğim içindi.

"Ben dışardayım."

Barışı kafamı sallayarak onayladığımda eyilerek başıma öpücük kondurdu ve bizi Uğurla odada yalnız bıraktı.

Uğur kafasını yere eğmişti ve konuşacağa hiç benzemiyordu. O yüzden onun konuşmasını beklemek yerine kendim konuştum.

"Neden söyledin?"

Buz gibi çıkan sesime karşılık olarak hemen gözleri gözlerimi bulmuştu. İşte o an üzgün olduğuna gerçekten emin olmuştum. Uğuru tanıyordum ve üzgün olduğunu anlamak için gözlerine bakmam yeterli oluyordu.

"Efe ben çok üzgünüm. Ben sadece..."

Öfkeyle konuşmasını bölerek cümlesini ben devam ettim.

"Sen sadece yine egona yenildin, değil mi? Her defa bir hata yaptığında bunun arkasına sığınıyorsun. Gerçi bunun senin egonla ne alakası var onu anlamış değilim ama sen illaki bir şey bulmuşsundur."

"Hayır, öyle değil. Ben sadece..."

Elleriyle yüzünü kapadıktan sonra derin bir nefes aldı ve tekrar konuştu.

"En başından anlatacağım. Biliyorsun hayatımda arkadaş dediğim insanlar çok var ama sen benim güvendiğim tek arkadaşım sendin. Seni kendi hatalarım yüzünden kaybettikten sonra konuşacak, içimi dökeceğim kimsem kalmamıştı. Sadece Asu vardı ve ben kendimi kötü hissettiğim o gün her şeyi ona anlattım. O sırada konuştuklarımızı Okan duymuş. Sana yemin ederim Efe bunu okula anlatmak düşüncesi aklımdan bile geçmemişti. Ben sadece Asuya anlatarak yeniden seninle nasıl eskisi gibi olabiliriz diye ondan yardım alıyordum, hepsi bu. Seni kaybettiğim için çok kötüyüm. Sana hep değer verdim ben."

"Bana her zaman değer verdiysen neden canımı yakacak hareketler yaptın? Saçma sapan davrandın?"

"Sana öfkeliydim. Arkadaşlığımızı mahv ettiğini düşündüm. Sonra Barışla yaklaştığını gördüğüm zaman delirdim. Biz hep beraberdik eskiden ama sonradan Barış hayatına girdikten sonra benimle barışmak için çabalamıyordun bile. Ben senin beni arkadaş gibi değil, sadece aşk anlamında sevdiğini düşündüm. O yüzden Barışa hep bana aşık olduğunu kanıtlamaya çalıştımki, senden vazgeçsin. Sende arkadaş gibi olmasa bile, aşık olduğun için yanımda kalacaktın o zaman."

Söyledikleri beni şaşırtmıştı. Böyle düşündüğünü hiç düşünmemiştim. Beni kaybetmemek için saçma sapan davrandığı aklımdan bile geçmemişti.

"Uğur yaptıkların çok saçma, bunu biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum ama o an seni kaybetmemek için salakca davrandım. Çok özür dilerim. Barışlada konuşacağım. Her şeyi onada anlatacağım."

"Sakın."

Verdiğim tepkiyle kaşları çatılmıştı.

"Neden?"

"Yani diğerlerini anlat ama Okan konusunu sakın anlatma. Başının derde girmesini istemiyorum. Bu konuyu sonra kendim halledeceğim."

"Onu gerçekten seviyorsun."

Gülümseyerek söylediği cümle benide gülümsetmişti.

Arkadaşlar bu hikaye fazla uzadı ve tadında kalmasını istiyorum. O yüzden sonraki bölüm final olacak.
İlk kitabımdı ve gerçekten yazmak, sizin yorumlarınız, mesajlarınız fazla heyecan vericiydi. Hepinize çok teşekkür ederim.
Seviliyorsunuz❤

Bu arada yeni bir hikaye yazmaya başladım. Umarım onuda beğenirsiniz❤

Continue Reading

You'll Also Like

248K 17.5K 40
(bxb) Tamamlandı. Aşk aslında bir obsesifliktir. -Bu Şehri Yakın hikâyesinin yan karekterleri olan Şafak ve Gökhan 'ın hikâyesidir. Bağımsız bir şeki...
883K 61.3K 36
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.8M 32.9K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
1.3K 161 25
Hiç olmaz ya merak ettim... Kimse tamamen göründüğü gibi değildir. Bunu bilir, bunu söylerim ama karşımdaki adam yargılarımla oynuyor... Haklı olduğu...