Manyak Sevgilim

By masaldiyari

2.5M 94.2K 8K

♢İlk Hikâyem olduğu için, yazımım pek iyi sayılmaz. Bilginize!♢ "ABLAĞĞ!! VUR DEDİK ÖLDÜR DEMEDİK YAA!" diye... More

Manyak Sevgilim <3
1. Bölüm; lütfen gitme baba
2.Bölüm- Peki Ya Bu Kadın Kim??
3. BÖLÜM~Yine mi Yalnızım~
4. Bölüm; Pis sapık - Çikolata canavarı
5. Bölüm; Bu histe ne lan böyle ?
~KARAKTERLERİN ÖZELLİKLERİ~
6. Bölüm; Yok artık!
7. Bölüm; Bu ne rezillik!
8. Bölüm; Yaa ben böyle şansın..
9. Bölüm; Susman içindi ..
10. Bölüm; Seçimini yap..
11. Bölüm; Kötü Çocuk ..
12. Bölüm; Allah kahretsin..
13. Bölüm; Morluk..
14. Bölüm; Parti..
15. Bölüm; Çok özür dilerim ..
16. Bölüm; Oyun Bitti..
17. Bölüm; İtiraf..
18. Bölüm; İlk öpücük..
19. Bölüm; Sarhoş..
20. Bölüm; Tam bir rezillik..
21. Bölüm; Sürpriz..
22. Bölüm; Elektro Halay..
23. Bölüm; Gönlümün Eğlencesi..
24. Bölüm; Benimle misin ?
25. Bölüm; Anahtar..
26. Bölüm; Mavi göz..
27. Bölüm; Ne çektin bee Ceyhun!
28. Bölüm; Portakal..
29. Bölüm; Böbrek..
...
30. Bölüm; İzmir..
31. Bölüm; Git..
AÇIKLAMA
33. Bölüm; I'M A PENCİLLLLL!!
34. Bölüm; Bar
35. Bölüm; Son
36. Bölüm; Yalanlar
Final Hakkında
37. Bölüm; Hayriye Sultan
38. Bölüm; Lanet Olası Hormonlar
39. Bölüm; Sarı Kız
40. Bölüm; Kumanda
41. Bölüm; Yanma hissi
42. Bölüm; FİNAL
Özel Bölüm 1: Kadınım.
KISA BİR KESİT
Özel Bölüm 2; Yetimhane
Son Özel Bölüm; Seni Seviyorum ❤

32. Bölüm; Kader..

35.5K 1.4K 397
By masaldiyari

Anıların hepsi yarım yamalak,
Kalmadı solmayan tek bir çiçek,
Biliyorum herşey sahteydi fakat,
En azından yalanların gerçek!

(Yazarınızdan ufak bir dörtlük.)

-

-MİRA'NIN AĞZINDAN-

"Yarın uçak 1'de kalkacaksa 4 gibi orada oluruz demi ? Çünkü uçakla Almanya'dan İstânbul'a yaklaşık üç saat sürüyormuş. O zaman Ezgi'nin kep törenide 8'de olduğuna göre yetişi-" daha sözümü bitirmeden Cenk araya girdi.

"Ya bi sakin ol kızım. Lara'ya çıkma teklifi ederken böyle heyecanlanmadı bee." dedi. Konuyu yine Lara'ya bağlamıştı. Anlaşılan beyimiz çok seviyor Lara'yı.

"Neyse ben gidip bavulumu hazırlayayım." dedim. Kimbilir belki de hiç dönmezdim. Sonuçta Ceyhun'u unuttum ben. Evet unuttum.

'Ya ya kesin öyledir. O yüzden geceleri hep onu düşünüp ağlıyorsun, o yüzden uyku hapı almadan uyuyamıyorsun, o yüzden iyice alkolik oldun demi.' dedi iç sesim. Haklı olabilirsin ama... Ne haklısı bee.. Hiçte bile! Hayır bir kere ben unuttum onu.

U-NUT-TUM.

Kafam iyice karışmıştı. Şuan allak bullak olmuştum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Menapoza girmiş kadınlar gibi hissediyordum kendimi. Of off.

'Al eline gitarı dök içindekileri.' dedi iç sesim. Valla şu dünyada bir ben varım birde iç sesim. Cenk'i ve abimleri saymıyorum çünkü hiçbiri iç sesim kadar mantıklı konuşmuyor. Bir zamanlar Ceyhun vardı ama zaten oda mantık özürlüydü. Üretim hatası ne olacak!!

Her neyse gitarım nerede benimm. Evet göründüğü üzere gitar çalıp şarkı söylemeyi seviyorum çünkü Ceyhun'dan sonra kendimi müziğe verip aklımı dağıttım ve gerçek hayatı müzikle tattım.

Gitarımı yatağımın kenarından alıp bacağıma oturttum. Akortunu ayarladıktan sonra hafifçe tıngırdattım. Ve işte tam anlamıyla bizi anlatan şarkıyı söylemeye başladım.

***

Bazı şeyler vardır affedilmiyor,

Aşk ihanetle bir evde kalamıyor,

Bıçak gibi kestim bağlarımızı,

Bir daha dinleyemeyiz şarkımızı.

Söyle uçurumdan atlayan dönebilir mi ?

Söyle kanadı kırk yerden kırılmış uçabilir mi ?

Söyle bu aşktan ne kaldı ki geriye ?

Yaptığının ne kadarı sığıyor sevgiye ? Ooff..

Unut beni,unuttuğum gibi seni,

Unut ki beni yanındakini aldatma!

Giden kaybedendir,

Gittin kaybettin.

Bir şehir yakınıma bile yaklaşma...

***

Şarkının sonunda gitarı yatağıma bırakıp bacaklarımı kendime doğru çektim. Başımı dizime çekip hüngür hüngür ağlamaya başladım.

Şarkının sözlerini beynimde tekrarladım.

'Bazı şeyler vardır affedilmiyor'.. Affedemezdim. Bunu o bebek için yapamazdım.

'Aşk ihanetle bir evde kalamıyor'.. Yapamadım işte. İhanete uğramayı gururuma yediremedim ve aşkımdan vazgeçtim.

'Söyle bu aşktan ne kaldı ki geriye'.. Ne kalmıştı ki ? Koskaca bir boşluk kalmıştı işte. Kısacası hiçbirşey!

'Yaptığının ne kadarı sığıyor sevgiye ?'.. Seven insan aldatır mıydı ? Bu yaptığı sevgiye sığar mıydı ? Tabiki de hayır.

'Unut ki beni, YANINDAKİNİ ALDATMA!'.. Beni unutmalıydı. Çünkü artık baba olacaktı ve beni sevdiği sürece çocuğunun annesini aldatacaktı.

Şimdi söyleyin bana.. Bu şarkı gerçektende bizi anlatmıyor mu ??

"Mira." Cenk içeri girip yanıma doğru ilerledi. "Hıçkırıkların içeriye kadar duyuluyor. Yine mi ağlıyorsun." dedi. Başımı kaldırmadan konuştum.

"Cenk gider misin lütfen." dedim. Yanıma gelip kollarını belime doladı.

"Sakin ol. Hadi bak sana ne getirdim." dedi. Başımı kaldırıp ona doğru çevirdim. Elinde duran şişeye baktım. 'Absolut vodka' yazısı beni benden almıştı adeta.

"Ver onu bana. Hemde hemen." dedim. Gülümseyip şişeden önce yanağını uzattı. Off git sevgilin öpsün seni bee. Hemen yanağına bir öpücük kondurup uzanıp elinde ki şişeyi kaptım.

"Teşekkür ederim. Gerçekten halden anlıyorsun." dedim. Sadece tebessum etmekle yetindi. İşte ben buydum. Onu uyku hapları, alkol ve sigarayla arkamda bırakabiliyordum. Hah birde şu agresif hallerimi hiç sormayın. Ahh Ceyhun ne yaptın bana böyle!!

-CEYHUN'UN AĞZINDAN-

"Kestikk." yönetmenin sesiyle hemen kendimi çekim alanından dışarı atıp bir şişe suyu kafama diktim. Ah şu modellik ne zor işmiş bee.

"Aşkımmm." Azra'nın sesini duymamla kaşlarımı çattım. Neredeyse doğuracak bir durmuyor yerinde. Bana doğru hızlı adımlarla gelip boynuma atladı. "Yine muhteşemdin. Neydi o hareketler yaa! Aklımı başımdan aldın yemin ederim." dediğinde ellerimle hafifçe onu bedenimden uzaklaştırdım.

"Ben her zaman muhteşemim. Hadi gidelim." dedim. Başıyla onaylayıp koluma girdi. Ahh başımın belası.

"Seni seviyorum Ceyhun." dedi. Her fırsatta söylüyordu ve hiç bıkmıyordu.

"Bende." diye mırıldandım. 32 diş sırıtıp başını omzuma gömdü. Öyle kalmasına izin verdim.

"Neyse üzerini değiş ben seni burada bekliyorum hayatım." dedi. Zorlada olsa gülümsedim.

"Tamam." dedim. Ona iyi davranıyorum çünkü o benim birtanem. Ona aşığım Mira ne ki onun yanında. Sonuçta Azra oğlumun annesi ve benim hayatımın anlamı. Artık Mira'dan nefret ediyorum. O Cenk'le mutlu. Bana güvenmedi ve beni kaybetti. İyi ki o gece Azra ile birlikte olmuşum, baksanıza hayatımın aşkını buldum. Tek gerçeğim o benim.

SİZDE YEDİNİZ !!

Tam tersine Azra'dan nefret ediyorum. Mira'yı kalbimden atmaya çalıştıkça sanki mümkünmüş gibi ona tekrar ve tekrar bağlandım. Unutmaya çalıştım. Kendimi şirket işlerine verdim, gecelere kadar çalıştım. Peki ne mi oldu bir saniye bile aklımdan çıkmadı. Şu an babamın şirketinde patronum ve aynı zamanda hafta sonları modellik yapıyorum. Oysa ki herkes modelliği keyfimden yaptığımı sanıyor. Asıl sebebi Mira. Evet Mira çünkü geçen yıl dergilere göz atarken "Keşke modellik yapsan sana çok yakışırdı." demişti. Şimdi o dergi kapaklarında benim resimlerim yayımlanıyor. Hah birde kendime ayrı bir ev tuttum. Küçük, şirin bir apartman dairesi. Niye mi ? Çünkü o evde durdukça Mira ile geçen tüm anılar aklıma geliyor ve bu beni deli ediyor!!

"Aşkım hazır mısın ?" kapının arkasından Azra'nın sesini duymamla bedenimde bir tiksinti oluştu. Ona iyi davranıyorum çünkü aptal en ufak birşey olduğunda kendini hırpalıyor ve bebeğe zarar veriyor. Şuan onu sevdiğimi, ona değer verdiğimi sanıyor. Tek kelime ile aptal.

"Hazırım." dedim ve son olarak tişörtümü giyinip soyunma odasından çıktım. Yönetmenim hemen yanımda bitti.

"Ceyhun tek kelime ile harika bir çekimdi. Seninle gurur duyuyorum evlat." dedi. Yarım ağız gülümseyerek hafifçe omzuna dokunduktan sonra, yönetmenin gözlerine bakıp konuştum.

"Ben her ışte harikalar yaratırım patron." dedim ve omzuna hafifçe vurup ilerledim. Arkamdan seslendi.

"İşte bu özgüvenin bile bir harika." dedi. Ahh bu adam gerçekten egomu yükseltiyor. Benden yaklaşık 10 yaş büyük olmasına rağmen çok kafa birisi.

"Ne yapıyoruz aşkım ?" dedi Azra. Tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Seni evine bırakıyorum ve sonra bende evime gidiyorum." dedim. Dudaklarını büzdü. Off yine neyin peşindesin Azra! Biri şu kıza dudaklarını büzünce çok berbat gözüktüğünü söyleyebilir mi ???

"Biraz gezsek ne güzel olurdu." dedi. Kaşlarımı çattıktan sonra hiçbir şey demeden ilerledim. "Birşey söylesene." dediğinde 'Bir çeneni kapat gerizekalı senden nefret ediyorum. Seninle bir saniye bile geçirmek bana ölüm gibi gelirken sen benimle daha fazla vakit geçirmek için çabalıyorsun. Yüzüne her bakışımda Mira'ya ihanet edişim ve onun o piç kurusu ile gidişi geliyor aklıma. Lanet olsun al bebeğinide s*ktir git!!' demek istedim fakat diyemedim çünkü eğer dersem eminim kendi canına kastedecekti.

"Yarın Ezgi'nin kep töreni var biraz dinlenmeliyim ve gerçekten bugün hiç havam yok başka zaman." deyip ajansın önüne parkettiğim arabamı açıp sürücü koltuğuna geçtim. Azra'da hemen yanıma geçti. Ahh kokusundan bile nefret ediyorum.

***

"Ege iyiki geldin lan." dedim. Karşımda ki koltuğa yayılmış sipariş ettiğimiz pizzalardan yiyordu.

"Acıkınca kafaaaan dominosa gideeeer." dedi. Ben ne diyorum, o ne diyor. Yemin ederim bu çocuk gerizekalı.

"Mal mısın ??" dediğimde yüzüme bir süre baktıktan sonra konuştu.

"Kanka benim kafa dominosa gitti ben anlamadım ne dedin." dedi. Gözlerimi devirdim.

"Anan diyom, çok güzel." dedim. Pişkince sırıttı.

"Ee tabi kimin anası o." dedi. Yemin ederim bu çocukta ki beyni kuşa taksak ters uçar.

"Hıhı." dedim. Çünkü uzatarak onun beyin seviyesine düşmek istemiyorum. Allah korusun!

"Kanka sen niye yemiyon ?" dedi. Ona 'Sen ciddi misin ?' bakışımı attım.

"Benim hakkımıda sen yedin ya." dedim. Masaya baktığında ağzı şaşkınlıkla aralandı.

"Hadi canım farketmemişim ben. Ama bak orada bir dilim kalmış. Al ye." dedi. Yok bence bu beyin bizim toplumumuz için cok fazla ortadan kaldırmalıyız.

"Allah razı olsun." dedim. Hiçbirşey demeden elindeki pizzayı yedi bende kalan son dilimi elime aldım ve yemeye başladım.

"Kanka fenerle beşiktaş maçı var bugün lan. Ana saat sekiz olmuş ya la. Açsana lig tv'yi." ışte Ege'nin söylediği kelime karşısında donup kaldım. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve o günü hatırladım.

***

"Hadi baroni bastır koçum. HADİİİ!!" dedim. Baroni kapmış topu yardırıyordu.

"Olcay kap oğlum şu topuuu!!" diye bağırdı Mira. Yanaklarına siyah - beyaz iki çizgi çekmiş, beşiktaşlı forma ve atkısını giyinmişti. Bende sadece forma vardı.

"Hadi Boroni.. HADİİİ!!" ve top ağlarla buluşur. "GOOOOOOLL!!" diye bağırıp o anki heyecanla Çağlar'ı kucağıma aldım. Sonra ne yaptığımın farkına varıp Mira'yı kucaklayıp döndürdüm.

"İndir beni bee!! Pis fenerli!!" dedi. Hemen indirdim. "Sıçayım Olcay senin yapacağın işe! Bir topu kapamıyorsun." diye bağırdı. Ben o anki heyecanla marşımızı söyleyerek koltukta tepinmeye başlamıştım. İşte fenerli olmak bunu gerektirir.

" Aşkınla coşkunla sen cok yaşa..
Yükseliyor bayrağın arşa..
Aşkınla coşkunla sen cok yaşa..
Yazdık büyük ismini dağa taşa..
Yüzyıl önce doğdu şanlı efsane..
Yüz yaşında mutlu ol Fenerbahçe."

"Eeh yeter bee sus, maç izliyoruz şurada. İçine etme!!" dedi Mira. Susup televizyona kilitlendim.

Maçın bitmesine 3 dakika vardı ve 1-1 berabereydik. Yani kim atarsa kazanacaktı. Ben böyle bunları düşünürken Fernandes topu Webo'nun ayağından kapıp Volkan'a doğru sürmeye başladı.

"S*ktir!! Lan Emenike kap lan şu topu!! Seni lanet olası kara böcük !!" diye bağırdım. Mira'da diğer yandan bağırıyordu.

"Fernandes.. Hadi şutla bebeğim.. Hadi aşkım.. HADİİİ!!" ne oluyor lan!! Bi sevişmedin lan çocukla!! Resmen Yavşıyor lan.. Hemde sevgilisinin yanında!!

"Elin zencisine mi yavşıyon sen ?! Benim gibi bir meteor duruyorken hemde!! Hiç yakıştıramadım." dedim fakat hanımefendi televizyona kitlenmişti beni hiç takmıyordu.

"Evet.. Evet.. Aaaaaa.. GOOOOOOLL!!!" diye bağırıp Ege'nin boynuna atladı. Ne oluyor lan ?!?!?!?!?!?!

"Hop hop!!" dediğimde Mira hemen geri çekilip sırtıma atladı. Ve atkısını elinde sallayıp marşını o ipekimsi sesiyle söyledi.

"Gücüne güç katmaya geldik,
Formanda ter olmaya geldik,
Beşiktaş seninle ölmeye geldik.. Beşiktaşşşş!!" (ve beşiktaş kazanır. Çünkü yazarınız beşiktaşlı asadfdg :D)

"Tamam bee sus artık." dedim. Sırtımdan inip, bana doğru döndü ve ellerini boynuma doladı. Söylediği söz karşısında donup kaldım.

"Kim kazandıysa kazandı. Benim için önemli olan seninle bu maçı izlemekti aşkım."

***

Yanaklarımdan akıp giden yaşlarla gözlerimi araladım. Ege öylece durmuş bana bakıyordu.

"Off yine mi Mira. Hiç mi unutamadın lan ?!" dedi. Ellerimle gözyaşlarımı silip kendimi toparladım.

"Unutamadım. Unutamıyorum. Unutamam. Anlasana öyle kazınmış ki kalbime ne yapsam kurtulamıyorum. Bende unutmak istiyorum, ama yokluğu gibi unutmak bile nefessiz kalmama neden oluyor. Belki hiç aşık olmadığın için anlayamazsın ama inan bana çok ama çok zor. Sanki birisi boğazıma görünmeyen bir halat bağlamış, onsuz nefes almama izin vermiyor. Ne yapacağım Ege ? Benim sadece Mira'ya ihtiyacım var." dedim. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Ege yanıma gelip elinde ki pizzayı ağzıma tıkıştırdı.

"Sakin ol lan. Tamam oğlum gider kaçırırız gerekirse, toparla kendini. Yarın Ezgi'nin kep töreni var nasılda büyüdü kereta." dedi. Aklı sıra konuyu değiştiriyor aptal. Hafifçe tebessum ettim.

"Haklısın lan daha dün altına işiyordu." dedim. Kahkaha attı.

"Burnunu karıştırıp sümüğünüde yiyordu. Ne pislikti lan." dedi. Bende kahkaha attım. Ne iğrenç bir kardeşim var benim yaa.

"Hee valla. Çok salaktı çok. Ha birde köpek beni ısırmaz ben onu ısırırım deyip köpeği ısırmıştı." dedim. Artık karnını tutarak kahkahalarına devam etti.

"Hahaha- bunu hatırlamıyordum lan -Hahaha- Çağlar'da birgün ısıracak onu -Hahaha- Öleceğim lan gülmekten -Hahaha-" dediği an boynuna yapışmamak için kendimi tuttum. Çağlar kim ki kardeşimi ısıracak. Onun olmayan beynini patlatırım.

"Çağlar'a mı yoksa sana mı dalsam karar veremedim." dediğimde gülmeyi kesti.

"Tamam abi, kusura bakma." dedi. Çok mu ciddi baktım acaba ? "Ha birde hatırlıyor musun bilmem ama. Böyle erkekleri görünce eteğini kaldırıp 'gel gel' yapardı. Ahh az mı koştum o eteğin peşine." dedi. Yok yok gerçekten beyin diye bir kavram yok bu çocukta.

"Beni katil etmek için mi çabalıyorsun ??" dedim. Yüzüme baktı sonra birden ayağı kalktı.

"Ee ben eve gideyim sende uyu kardeşim. Yarın büyük gün hadi muck." dedi. Lan çok mu korkunç gözüküyom. Niye tırstı ki bu. Neyse o muck nedir yaa karı gibi. Hah bu arada gitmiş lan Ege. Neyse artık bende biraz uyusam iyi olur. Şirket, ajans, Azra derken canım çıktı. İyi bir istirahat etmem lazım.

***

"Ayy aşkım çok yakışıklı olmuşsun yaa. Karizmaya bak bee." dedi Azra. Of off. Bıktım şu yılışıklığından!!

"Her zaman ki halim." deyip ablamların yanına doğru ilerledim. Ee tabi ki Azra'da peşimden geliyordu.

"Abla çok şık görünüyorsun. Enişte sende öyle." dedim. Ablam, yeşil dizinin altında biten, kalın askılı, fırfırlı bir elbise giyinmişti. Kıvanç abi ise, lacivert bir takım elbise ve ablamla uyumlu olmak için yeşil kravat takmıştı.

Kıvanç abi, "Eyvallah. Sende jilet gibi olmuşsun valla." dedi. Bende siyah bir takım elbise, siyah gömlek ve siyah kravat tercih etmiştim.

Ablam gülümseyip, "Teşekkür ederim birtanem. Asıl şık olan sensin." dedi. Gülümsemekle yetindim. "Bu arada gelsene bir konuşmamız lazım." diyede ekledi. Kıvanç abiyi bırakıp önden ilerledi, bende peşinden gittim. Azra ise öylece durmuş bize bakıyordu.

"Ceyhun çok üzgünüm, canım sana söylemeyi unuttum ben." dedi. Neden bahsediyordu ki böyle ??

"Neyi söylemeyi unuttun abla ?" dedim. Hafifçe alt dudağını ısırdı. Heran kep töreni başlamak üzereydi. Eğer kapalı ve toplu bir alanda olmasaydık, 'Yeter lan söyle çatlatma adamı!' diye bağırırdım. Ama nafile.

"Ezgi'nin kep töreni olduğu için.. Şey.. Mira'da burada olacak.. Yani heran gelebilir.." dedi. Beynim o an işlevini kaybetti.

"Neee ?!?!" dedim. Sesim olduğundan fazla çıktı. Beni öylece bırakıp giden kadın şimdi aniden hayatıma giriyordu.

"Almanya'dan geliyor Ceyhun. Gelme, geri dön diyemem. Hem dönmesinide isteyen yok. Sen hariç." dedi. Onun gelmesini bir yanım istiyor, bir yanım istemiyor gibiydi. Sanırım aylar sonra ilk defa aşık olduğum kadının yüzünü görecektim.

"Gelecekse gelsin banane. Ne yapıyorsa yapsın, gerçekten umrumda değil." dedim ve ablamın yanından ayrılıp, Azra'nın yanına gittim. Sonuçta sevgilim. Evet Mira geleceği için gerçek birer sevgili olacağız.

"Ne oldu aşkım ?" dedi Azra. Kendimi sıkarak gülümsedim.

"Yok birşey canım. Birazdan tören başlar, hadi sen burayla ilgilen." dedim. Gözüm durmadan etrafı tarıyordu. Onu görmek istiyordum. Fazlasıyla özlemiştim. Arka taraflara göz atarken birden omzumda bir el hissettim. 'Mira mı acaba' diye düşündüm.

"Napıyon lan ?" Evet beyin özürlü arkadaşım Ege.

"Ne yapıyor gibi gözüküyorum." dedim. Sırıtıp kulağıma doğru yaklaştı.

"Kimi dikizliyon lan ?" dedi fısıldayarak. Off fesat yaa!!

"Ege çeneni kapat bence." dedim ve gözlerimi ablamların oraya diktim. Yoktu.

"Oha!!" dedi Ege. Hemen baktığı tarafa baktım. Kesin Mira'yı gördü. Evet kesinlikle.

"Ne oldu ? Söyle ne oldu ?" dedim. Eliyle öndeki kızı gösterdi.

"Kanka eteğe bak. Neredeyse hiç yok ve ahh o bacaklar ahh!" dedi. Kafasına sert bir şamar attıktan sonra inlemesini takmadan, gözlerimi kapıda ve kapıdan sonrada pencerelerde gezdirdim. Bir gelemedin bee.

"OHAAAAAAA!!" dedi Ege. Off o önde ki karıyı da senide. "Cenk lan bu.. Ana ex yenge."

CENK VE EX YENGE!!!

Ege'nin sözleriyle kafamı o tarafa doğru çevirdim.

Yeşil gözler, kahverengi saçlar, minik şirin bir burun ve dolgun dudaklar. Kısacası her gece gözümün önüne gelen manzara karşımda duruyordu. Giyindiği kırmızı kalem elbise ve dağınık topuzuyla fazla olgun gözüküyordu. Tek sorun ise o narin kollarına girmiş olan piç kurusu ve şuan neredeyse benimle bütünleşmiş olan kadındı.

Onun Almanya'da gününü gün ettiği sevgilisi vardı yanında, benim ise günümü zindan eden çocuğumun annesi.

Aklımdan sadece şu sözleri geçirdim.

~ Herşey bir oyun gibidir aslında. Kader size bir oyun oynar ve siz o oyunu kurallarına göre sürdürürsünüz. Sonunda ise ya kaybedersiniz ya da kazanırsınız. Aslında bu oyunun adı aşktır. En önemli kural ise bakışların kesişmemesidir. Çünkü tek bir bakış bile insanı herşeyinden vazgeçtirir..~

..Ve işte beklenilen an gelir. Onun su yeşili gözleri benim karanlık gözlerimle buluşur ve oyun biter..

-

BOL BOL YORUM İSTİYORUM. VOTELERİNİZİDE EKSİK ETMEYİN TABİKİİ :D SİZLERİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM MANYAKLARIM. <3 HOŞÇAKALIN. ÖPÜLDÜNÜZZ :*

Continue Reading

You'll Also Like

970K 100K 41
İngilizceden nefret eden Han Jisung ve onun ingilizce ögretmeni Lee Minho.
2.3M 114K 43
Mizah içinde #1 Her bir yumruk inerken bir başka bedene, onun yüzüne aldığı her bir darbe benim yüreğime inmişcesine acı veriyordu. Normal olan bu m...
15.7K 3.5K 35
Annesi ve babası öldükten sonra ailesinin en yakın arkadaşları tarafından evlatlık olarak alınan Eylül, ansızın onu evinin önünde ilk defa gördüğü ad...
2K 334 45
𝑅𝑢ℎ𝑢𝑚𝑑𝑎𝑘𝑖 𝑐̧𝑖𝑐̧𝑒𝑘𝑙𝑒𝑟𝑖𝑛 𝑜̈𝑙𝑚𝑒𝑠𝑖𝑛𝑒 𝑖𝑧𝑖𝑛 𝑣𝑒𝑟𝑑𝑖𝑔̆𝑖𝑚 𝑖𝑐̧𝑖𝑛 𝑜̈𝑧𝑢̈𝑟 𝑑𝑖𝑙𝑒𝑟𝑖𝑚. 𝑂𝑛𝑙𝑎𝑟ı 𝑦𝑎𝑠̧𝑎𝑡𝑎�...