cherry blossom | pjm

By jisakura

233K 19.7K 18.3K

Wattys 2018 Uyarlamacılar Kazananı "dünyanın geri kalmış tüm toprak parçalarına çiçekler ekiyorsun, tüm dünya... More

🌸 çiçek kokulu giriş 桜
1 🌸 sevgi düşüşü hafifletir 桜
2 🌸 çocuk ellerimizle kardan evler yapardık 桜
3 🌸 bana şarkı söyle 桜
4 🌸 beni yalnız bırak(ma) 桜
5 🌸 cesaretim küçüklüğümden 桜
6 🌸 hayal kurmayı bıraktıran şeyler 桜
7 🌸 saçlara güzel davranan erkek kırmaktan korkar 桜
8 🌸 her şey 'birlik'te 桜
9 🌸 ilk kavga ilk aşktandı belki 桜
10 🌸 darılma bana, hepsi sevdiğimden 桜
11 🌸 korkma, yanındayım 桜
12 🌸 hayalim olur musun? 桜
13 🌸 yağmurla akan gözyaşı 桜
14 🌸 sıkıca sarıl, ağladıkça iyiyim 桜
15 🌸 notalara saklanmış umut kırıntıları 桜
16 🌸 kalp yorgunluğumun sebebi misin? 桜
17 🌸 hislerimi arkama sakladım 桜
18 🌸 hiç mi ayrılmayacağız? 桜
20 🌸 kiraz çiçeklerinin kaderi 桜
21 🌸 bencillik yapıp 'kal' diyemedim 桜
22 🌸 sen gittiğinde soldum 桜
23 🌸 tavus kuşunun renkleri kayboluyor 桜
24 🌸 kaç bahar geçti üstünden 桜
25 🌸 ansızın gelen kavalye 桜
26 🌸 la vie en rose 桜
27 🌸 ayrılıklar, hep bir başlangıç 桜
28 🌸 uğruna feda ettiklerim 桜
29 🌸 keşke, şakaydı diyebilsem 桜
30 🌸 en çok öpücükler can yakar 桜
31 🌸 söyle sevgilim, bileyim 桜
32 🌸 bir adam çok sevdi, kaybetti 桜
33 🌸 portakallı turta 桜
34 🌸 kâbuslarımda da güzelsin 桜
35 🌸 fırtına öncesi sensizlik 桜
36 🌸 nefesinden tanırım seni 桜
37 🌸 zehrimi aldı kokun, ben yine sen oldum 桜
38 🌸 ben severken öldürüyorum 桜
39 🌸 söz, unutursak mutlu olacağız 桜
40 🌸 sona geldik pt.I 桜
40 🌸 sona geldik pt. II 桜
🌸 çiçek kokulu kapanış 桜
🌸 sen benim en güzel yaramsın 桜
🌸 olmuyor işte, ne için bu çaba? 桜
minik bir teşekkür

19 🌸 yıldızlara sarıldık bu gece 桜

4.2K 436 255
By jisakura

"Eğer dudaklarımı boynunun arkasında hissedersen lütfen korkma, öpmek değildi niyetim, sadece umutsuz bir aşk bu."


Kasvetli karanlığı sarmalayan milyarlarca umutlu yıldızın sessiz birlikteliğiyle çarpıyordu zayıf kalbim. Bir ışık parıldıyordu göz kamaştırırcasına. Aynı ışığın kıvrımlı çizgileri yansımıştı güzel gözlerine, çocukluğunun haylazlık dolu gülüşleri kıvrılmıştı dudaklarının üzerine. Berrak bir su gibi yalın ve açıktı teni. Ay ışığında bile yalnız bir sokak lambası gibi ışık saçıyordu etrafa. Hiç büyümeyen küçük ellerinin kısa parmakları kocaman sarmalamıştı benimkileri. Karnının üzerine yerleştirdiğinden her nefes alış verişinde havaya kalkıp iniyordu, öylesine güzeldi ki hissi içimdeki tekrardan ağlama isteğini bastıramıyordum.

Gece saatinde arabaların uğramadığı sıcak asfaltın misafirleriydik bugün. Yola yatırdığımız bedenlerimizi beraberliğimizin yalnızlığıyla ödüllendirmiş yalnızca göğe bakıyorduk. Dudaklarıma bahşettiği kelebek öpücüğünün bağlarına dolanmıştı ruhum. Bir örümcek ağı gibi dikkat ve incelikle örülmüştü sevgimin sırma telleri. İçimde yanıt arayan bir yığın soru dizilmişti beynimin ahşap masasının üzerine, fakat cevapları arayacak kuvvetim kalmamıştı artık. Öyle geçmiştim ki kendimden, aramaya mecalim yoktu. Sarhoşluğu içkiyi dudaklarıma değdirmeden yaşadığımdan, bilincim yerinde değildi.

"Su-ah?" İsmimin en çok yakıştığı dudaklar kıpırdandığında başımı çevirmeden "Hmm?" diyebildim yalnızca. Karnındaki elimi daha çok sıkarak utanç seviyemi artırdığında gözlerimi kapadım. Cennet kıkırtısı kulaklarımı doldurdu anında.

"Bak," dedi boştaki elinin işaret parmağıyla bir grup yıldızı gösterirken. "Şu Andromeda. Zincirli Prenses de deniyor." Ardından ayın güneybatısında olan oldukça parlak dikdörtgen şeklindeki grubu gösterdi. "Bu da Orion, avcı takım yıldızı. Oldukça parlak olduklarından dünyanın her yerinden rahatlıkla görülebiliyorlar."

Kepçe biçimindeki yıldız takımını gösterirken kolay kısmı ben devraldım. "Bu da Ursa Major, Büyük Ayı. Sap kısmındaki Merak ve Dubhe yönünde beş birim gidince Polaris'i buluruz."

"Kutup yıldızı." dedi gülümserken. "Küçük Ayı'nın en parlak olanı."

Kafasını bana çevirdiğini, yanağıma usulca çarpan sıcak nefesinden hissettim. Ben de başımı çevirdim aynı yöne yavaşça. Duygularım, yapraklarını güzün soluk ellerine kaptırdığı bir ağaç gibi çırılçıplaktı, bunu yıldız dolu gözlerinin arasına sinmiş yansımamdan gördüm.

"Min Sujin yine en kolayı seçti." Sıra sıra dizilmiş inci dişlerinin küçük ve minik kusuruyla önüme serilişi kalbimi tekletti. "Bunu herkes bilir. Ama bunu," parmakları birbirine dolanmış ellerimizi havaya kaldırarak bir grup yıldızı ve onun en parlak olanını göstertti "Muhafaza edilmeyi, güveni ve mutluluğu ifade eden Arabacı takım yıldızının en, gökyüzünün on birinci parlak yıldızı Capella'yı herkes bilmez. Özelliği onu görebilmek isteyen gözlere ait olduğundan daima kutup yıldızının gölgesinde kaldı. Halbuki en parlak yıldız olma kategorisinde ondan çok daha ön sıralardaydı."

Biz ne yapıyorduk? Burada böyle yatmış yıldızları seyre dalarken kenetli ellerimiz, gülümsemekten yorulan gözlerimizle neyi kanıtlıyorduk? Biz neydik?

Jimin'in konuşması bittiğinde umursamadığım tüm gerçekler bir bir suratıma çarpıldı acımasızca. Capella'nın parlaklığının bilinmeyişinde sönük kalması gibi soğurduğum duygularımın kalbimin izbe odalarında unutuluşunu unutuyordum. Burada elimi tutan bu küçük adamın dudağından çıkan tek bir harfin melodik ritmine kapılıp gidebilecek haldeydim ama hala onun ne düşündüğünü bilmiyordum. Yaptığının, attığı o kocaman adımın neye tekabül ettiğinin farkında olup olmadığını bilmiyordum.

"Yapamadım." dedi ben uzun süre suskun kalınca. Gözleri hala gözlerime kenetli haldeyken arkasında kalan okyanusun uyumayan dalgalarının kıyıya vuran sesi ilişti kulaklarıma. Bir taraftan da bu eşsiz senfoniye katılmak isteyen milyonlarca cırcır böceğinin seslenişi vurdu kıyılara. Boştaki eli savunmasız boşluğuma öpücükler kondurarak yanağıma düşen saçı geriye doğru iterken bu anın fotoğrafını çekti beynim. Böylece her gece izleyip o anda söyleyemediğim her şeyi söylerdim mercan bakışlarına karşı. Lütufsuz bir ruhun kasvetine kapılmadan haykırırdım sevgimi, korkmadan.

Neyi yapamadın, diye sormama kalmadan devam etti biçimli kaşlarını hafifçe çatarak.

"Seni uzun zamandır bir dosttan fazlası olarak gördüğümü öylece itiraf edemedim. Ne her şeyin başladığı o oyun parkında ne de her yılın Şubat ve Mart aylarında, hiçbirinde."

Her şeyin başladığı oyun parkı...

Şubat ve Mart ayları...

İnanamıyordum. Gözlerimi daha çok irileştirirken inanmaya ihtiyaç duyan beynimin de umutsuzca kollarını gerçekliğe açışını izledim. Hayır, bu imkansızdı. Bunca zaman tüm duyguları tek başıma sırtlandığımı zannederken o başından beri bununla yaşamış olamazdı.

"Ama sen nasıl..."

"Korktum." diye mırıldandı burukça gülümserken. "Beni reddettiğinde eskisi gibi olamayacağımızdan, benimle eskisi gibi rahat olamayacağından en çok da birlikte olursak ve sonumuz kötü olursa seni kaybedeceğimden korktum."

"İmkansız..." Düşüncelerim seslice dilimden dökülüp karanlığa karışırken karnıma saplanan krampın geçmesini diledim. Tamamen aynıydık. İnanılamayacak derecede aynı hem de. Bu beni öylesine şaşırttı ki tekrardan elinden çikolatası alınan bir çocuk gibi ağlayacağım sandım. Aptallığımızın bedelini yıllarca birbirimize ödetişimizin cezasını çektiğimizi ancak fark ediyordum.

"White Day günü...beyaz çikolata almıştın." Gözlerindeki ifade çok daha derindi şimdi. Siyah saç tellerinden birkaçı kirpiklerini okşarken tatlı bir yaz meltemi onları uçurdu. "Bana aldığını sanmıştım aslında. Vereceğin anı sabırla bekledim..."

Tüylerim diken diken olmuş bedenimi titretirken sırtımı yasladığım asfaltın soğuduğunu hissettim. "Ama ben veremedim." diye mırıldandım hüzünle.

"Ben de sana gelemedim." dedi aynı tavırla. "Bir kız gibi aldığım çikolatayı seninle aynı şekilde düşünüp sana veremedim. Korkak bir tavuk gibi adım atamadım."

Gözlerimi kapatıp histerik bir şekilde gülerken "Ve bunca zaman-" diye başladım cümleye,

"-duygularımızı bastırıp acı çektik." diyerek tamamladı.

"Sana soğuk oluşum değiştiğimden değildi Su, seni sevmediğimden ya da arkadaşlığımızı bitirmek istediğimden de değildi. Eğer soğuk davranırsam kontrol edemediğim hislerimi bastırabileceğimi sandım. Ne aptalmışım."

İkimiz de gecenin avutucu sessizliğine kahkahalarımızı salarken huzur doluyduk. Baş parmağıyla elimin üstünü okşarken aramızdaki mesafeyi kapatıp kokusunu içime çekebileceğim kadar yakınlaştı. Başımı izin istemeden boyun girintisinin birazcık aşağısına koyup gözlerimi tekrardan gökyüzüne çevirdiğimde nefesini saç diplerimde hissettim. Tıpkı otobüsteki rüyamda olduğu gibiydi. Kokluyordu sararacak bir manolyaymışım gibi narince.

"Ben de çok korktum Jimin. Düşündüklerinin aynısını her gece yastığa başımı koyduğum andan ertesi gece aynı şeyi tekrarlayana kadar düşündüm. Deli olacak raddeye gelinceye kadar tuttum kendimi. Her defasında kalbimi ele geçirmeyi başarsan da teslim olmadım."

Güldü. "Bu geceye kadar."

"Korkmakta haklı mıyız bilmiyorum ama ben artık sıkıldım Su. Sürekli yarını düşünerek güvencesi olmayan bir hayata güvenmeye çalışmaktan çok yoruldum. İstediğim duyguları tadamayacaksam, yaşamanın ne anlamı var ki? Hem, biz birbirimizi asla bırakmayız ki..."

İnip kalkan göğsünün ritmiyle nefesimi ona göre düzenlerken boştaki elimi kalbinin üzerine götürerek yumdum gözlerimi. Ah, bu anlar annemin bana hediyesi olduğundan mı böyle güzeldi? Aşık olmak hep böyle mutluluktan delirtir miydi insanları? Hissetmek... bu kadar sarsar mıydı kalbi? Öylesine güzel, öylesine sonsuz, parlak. Aşık mıydım?

"Artık korkmayalım." dedim kafamı kaldırıp yüzüne bakarken. Küçük burun delikleri dudaklarına yerleşen gülüşle genişlerken gözlerine yansıdı sevincim. Bakışları kıvrılan dudaklarıma kaydığında tekrardan aynı şeyin olacağını çoktan anlamıştım. Gözlerimi yumup beklerken gelişini bu seferkinin çok daha kalp titreten olduğunu dudaklarımı aralamak için izin isteyişinden anladım. Birkaç dakikanın ardından ayrıldığında ay ışığının vurduğu pembelikler mora bulanmıştı sanki. Karanlığa hiç bu kadar yakışacağını düşünmediğim beyaz teni ışıl ışıldı.

Yüzünü yüzümden fazla uzaklaştırmadan alınlarımızı yaslarken tekrardan gözlerimi kapattım. İliklerime kadar hissedip tüm hücrelerime mühürlemek istiyordum. Nefesi kısık kısık sesi şarkı söylercesine melodikti.

"Korkmayalım Su. Korkmayalım minik Capella'm."

kalbim Bay Park, kalbim...

Continue Reading

You'll Also Like

92.5K 17.8K 15
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
11.8M 576K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
24.6K 1.6K 10
"Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık Fotoğraflarımı yı...
35K 1.5K 69
Burada size kapak tasarım ipuçları vererek sizin kapak yapmanızı daha da kolaylaştırmaya çalışacağım. Umarım biraz da olsun yardımcı olabilirim sizle...