• Bᴀᴅ Bᴜɴɴʏ Π Jᴇᴏɴ Jᴜɴɢᴋᴏᴏᴋ •...

By ArmyLieber

1.9M 173K 132K

[05.12.17 / Aksiyon #1] [02.10.20 / Hayrankurgu #1] Alyssa Martin, sosyal görevi için bir akıl hastanesine g... More

◆1◆
◆2◆
◆3◆
◆4◆
◆5◆
◆6◆
◆7◆
◆'8'◆
◆'9'◆
◆'10'◆
◆11◆
◆'12'◆
◆13◆
◆'14'◆
◆15◆
◆'16'◆
◆17◆
◆'18'◆
◆19◆
◆20◆
◆21◆
◆'22'◆
◆'23'◆
◆'24'◆
◆'25'◆
◆A◆
◆26◆
◆'27'◆
◆28◆
◆'29'◆
◆30◆
◆31◆
◆'32'◆
◆33◆
◆'34◆
◆35◆
◆A◆
◆The Past◆
◆Revenge◆
◆36◆
◆'37'◆
◆Unattainable◆
◆A◆
◆Swagbeast◆
◆'38'◆
◆Taeji◆
◆Taeji/2◆
◆'39'◆
◆40◆
◆A◆
◆41◆
◆Monster◆
◆'42'◆
◆43◆
◆'44'◆
◆Kim Jimin◆
◆Cought In A Lie◆
◆45◆
◆A◆
◆Like The Spider Man◆
◆Tricked You Badly◆
◆46◆
◆A◆
◆47◆
◆'48'◆
◆'49'◆
◆Enemy Of Nightmare◆
◆'50'◆
◆You Killed My Son◆
◆A Little Help◆
◆51◆
◆52◆
◆53◆
◆54◆
◆A◆
◆Death◆
◆The End◆
◆Thanks◆
◆ Special For 1M ◆
Bad Bunny MV + Reklam
yeni fic bildirisi

◆A◆

27.5K 2.4K 2.8K
By ArmyLieber

Bu bölüm çok güleceğiniz yerler var, yani umarım gülersiniz kscşxkcjöckd

🎶 Exo - Overdose

İyi okumalar~

***

"Çünkü seni tanıyorum, Park Chanyeol."

Bad'in artık zar zor duyduğum sesinin ardından boynumu sımsıkı kavrayan adam sonunda beni rahat bırakmıştı. Gözlerim kararırken öksürerek derin nefesler aldım ve dirençsizce dizlerimin üstüne çöktüm. Adamlarla dövüşmekten fazlasıyla yorulmuştum ve gücüm kalmamıştı. Benim gibi böyle çabucak yorulan biri için ISD üyesi olmak aslında bir saçmalıktı. Nemesis'in bir an önce dönmesini ve kendi sıradan hayatıma dönmeyi iple çekiyordum.

Dayım öne fırlayıp beni kaldırırken Hope tüm öfkesiyle Chanyeol denen adama bakıyordu.

Chanyeol'sa şaşkın ama hala sinir akan gözlerini Bad'in üzerine dikmişti. "Kimsin sen?"

"Bad Bunny. Adımı mutlaka duymuşsundur."

Bad silahını indirmeden konuşurken arkadan gelen patırtı kütürtü seslerini duyup başımı çevirdim. Yoongi buraya doğru koşuyordu. Etrafa baktığımda kaos ortamı sona ermişti, çünkü her yer zemine yığılmış kanlı cesetlerle dolmuştu ve bu da midemin kalkmasına sebep olmuştu. Sadece Chanyeol'un arkasında duran birkaç adam vardı, onlar da oldukça gerilmiş ve korkmuş görünüyorlardı.

Dayımın kolları arasında zar zar ayakta dururken iyice fenalaşmıştım ve nefes düzenim bozulmuştu.

"Gerisini halledersin değil mi Bad?" dedi dayım onun omzunu sıkarak. Bad kısa bir şekilde başını salladı.

Yoongi adamları ittirip hışımla karşıdaki bir kapıdan geçti. Sanırım tutsak olan insanların bulunduğu yer orasıydı. Dayım beni kucaklayıp götürürken son gördüğüm şey Hope'un endişeyle bakan gözleriydi.

~•~

"Daha iyi misin?"

Başımı sallayıp üşüyen ellerimle sıcak çikolata dolu bardağı kavradım. Jimin büyük bir gayretle poposu üstünde sürüne sürüne yanıma gelmiş, onunla oynamam için paçamı çekiştiriyordu. Birkaç dakika sonra Yumin de ona katılmıştı. Onlara doğru dudak büzdüm.

"Üzgünüm Minie'ler. Bu ablanız şu an çok yorgun, o yüzden sonra oynayalım."

"Neden birden böyle oldun ki?" dedi Jasmin yengem tezgahta bir şeylerle uğraşırken.  Mutfak yemek kokularıyla kaplanmıştı ve üşüyen bedenim yavaş yavaş ısınıyordu.

"Böyle işlerde iyi olmadığımı biliyorsun." dedim omuz silkerek.

"Neden? Jin bana planından bahsetti. Gayet akıllıcaydı. Tam bir ISD üyesine göre."

"Evet ama keşke aynı şey, uzun süre dövüşebilmek için de geçerli olsa. Çabuk yoruluyor olmam sinirlerimi bozuyor."

"Uzun zamandır doğru düzgün uyuyamayıp yemek yiyemediğin için böyle olmuştur." dedi Jimin'i kucağına alırken. Onu bebek masasına oturttuktan sonra aynı şeyi Yumin'e yaptı.

"Sen ne zaman döneceksin?"

"Yakında. Eskisinden daha iyi bir halde hemde. " deyip bana göz kırptı.

Güldüm. "Böylece ben de huzura erebilirim."

"İnan bana, Jimin ile Yumin'e bakmak adam öldürmekten çok daha zor. Cidden neler çektiğimi bilemezsin." dedi masaya otururken.

Güldük ve içeceklerimizi yudumladık. 

"Sen bu konuda şanslısın, hem çocuklarla hem de hayvanlarla iyi anlaşıyorsun."

"Bu yüzden ISD'den ayrılmak istiyorum ya." dedim alayla.

"Cidden istiyor musun?" dedi kaşlarını kaldırarak.

"İstememek için ne sebebim olabilir?"

Yengemin yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. "Ne bileyim, yani Hope orada ve..."

"Yenge!"

Güldü. "Hadi ama, kabul et artık."

Somurttum. Bu sırada içeriye benim gibi yorgun olan dayım girmiş, ağır hareketlerle masaya oturmuştu. Yumin ve Jimin babalarını görmenin heyecanıyla çığırırken dayım onlara birer öpücük verdi.

"Açım ve uykum var." dedi bıkkın bir suratla. Başını masaya koydu.

Yengem ona zavallı kocam bakışı attıktan sonra kalkıp tabaklara yemekleri doldurmaya başlamıştı.

Yemek sırasında dayımın anlattığına göre, Chanyeol tıpkı Yoongi gibi Trap'in zorla kendisi için çalıştırdığı biriydi. Bilgisayar uzmanıydı ve Trap onun hack yeteneklerini elinde tutmak istiyordu. Fakat Chanyeol sonunda dayanamayıp başkaldırmıştı, bu da tam benim o binaya girip ortalığı karıştırdığım sırada olmuştu. Beni Trap için çalışan biri zannettiği için rehin almıştı. Sonrasında bizimkiler olaya el atınca Chanyeol onların da aynı şekilde Trap'in adamı sanmıştı. Fakat Bad Bunny'i görünce nevri dönmüştü tabii. Sonunda onu ikna edip ISD kalesine götürmüşlerdi.

Jungkook, onu lise döneminden tanıdığını ve çok iyi bir çocuk olduğunu, kendi isteğiyle kötü işlere bulaşacağını zannetmediğini söylemişti. Chanyeol ise Bad Bunny'in gerçekte kim olduğunu ve onu nasıl tanıdığını deli gibi merak ediyordu.

Yoongi annesine ve kardeşine kavuşmuştu.

Şimdi Fearless Warriors'un amacı, Chanyeol'un da yardımıyla Trap'in nerede olduğunu bulmaktı.

~•~

Hani şu tam yavaş yavaş uykuya dalmakta olduğunuz, o en tatlı an vardır ya...

İşte bu anı zar zar çalan telefonum mahvetmişti. En nefret ettiğim şeyler sıralamasında uyumak üzereyken rahatsız edilmek vardı.

Oflayarak telefonu komidinin üstünden alıp, gözlerimin ekran ışığına alışmasını bekledim.

Horseok

Cidden mi?! Bu saatte beni neden arıyordu bu toynak beyin?

Nedensizce heyecanlanmıştım, hatta yatakta doğrulayım derken telefonu yere düşürmüştüm.

"Öff..." telefonu yapıştığı zeminden aldıktan sonra boğazımı temizleyip neden titrediğini bilmediğim elimle kulağıma götürdüm.

"Alo?"

"TANRIM! CİDDEN AÇTI! TAEHYUNK PARAMI İSTERİM!"

Yüzümü buruşturarak telefonu kılağımdan uzaklaştırıp ekrana baktım. Tekrar telefonu kulağıma götürdüğümde kahkaha sesleri geliyordu.

"Hoseok? İçtin mi sen?"

"Aee~ Aee~"

"Ne?"

"Tae gerçekten inanmıyordu.. Ahaha- o senin, bana bu saatte telefonu açmayacağına dair benimle iddiaya girmişti ve kaybetti! Bana 10 won borçlusun Tae!"

10 won mu? Tanrım...

Bıkkınca bir nefes verdim. "İyi geceler Hoseok."

Tam kapatmak üzereydim ki neşeli kahkahası tekrar duyuldu. "Biliyor musun, senden önce Jin hyungu aradım. Onunla dalga geçtiğimi zannetti." -kahkaha- "...sonra eve gitmek istediğimi söyledim. O da bana 'Git Bulut Tepesi'nden aşağıya atla, evine ulaşmış olacaksın. Serseri herif' dedi. Ben de şimdi eve gidiyorum."

Gözlerimi kocaman açarak, yataktan fırladım. "Hoseok?! Dayım seninle alay ediyordu! Orası senin evin değil!"

"Yah, ne diyorsun~? Hyunguma güvenim tam benim. Ona gücenmeyeceğim de kime güveneceğim? O öyle diyorsa öyledir."

"YAH! Aklını mı kaçırdın sen?! Uçurum orası, uçurum! Atlarsan öleceksin!"

"Hyunguma yalancı mı diyorsun sen? Tch tch, sana hiç yakıştıramadım."

Elimi saçıma geçirdim. Dayım ona nasıl böyle bir şey söylerdi?!

"Hoseok neredesin şimdi?!"

"Evim çok yukarıda... Ah bu yorucu..."

Gelen ayak seslerinden anladığım kadarıyla tepeden yukarıya doğru yürüyordu.

"H-Hoseok bekle! Ben de seninle geleceğim. Dinlenmek için orada otur ve beni bekle tamam mı?"

Güldü. "Neden geleceksin ki? Sen benden nefret ediyorsun..."

Öyle konuşmuştu ki, ses tonu kalbimi parçalara ayıracak kadar hüzün barındırıyordu.

"Senden nefret falan etmiyorum. Saçmalama. Olduğun yerde durup beni beklemeni istiyorum, sakın telefonu kapatma."

Hızlıca üstüme bir şeyler geçirip odamdan fırladım.

Salonda oturmuş televizyon izleyen mutlu Kim ailesi kapıya doğru koşmamla gözlerini bana çevirmişti.

İşaret parmağımı dayıma doğru uzattım. "Seninle sonra görüşeceğiz!"

Onlar şaşkınlıkla bana bakarken hızla portmantodan araba anahtarını alıp ayakkabılarımı giydim ve dışarı fırladım. Range Rover'a neredeyse uçacak gibi koştururken diğer yandan da Hoseok'un saçma sapan şeyler gevelemesini dinliyordum. Neyse ki dediğimi yapıp yere oturmuştu.

Arabayı sürerken telefonumun şarjının bitmesi hayattaki şansımı bir kere daha yüzüme vurmuştu. Gaza yüklenip Bulut Tepesi'ne doğru hızla sürdüm. İçim içimi yiyordu. Ya o aptal gidip uçurumdan atlarsa?!

Mesafe uzaklığına bir küfür savunurken endişe kat sayım artıyordu.

Sonunda tepeye çıkan yola vardığımda arabadan hızla indim ve etrafa bakındım. Hoseok ortalıkta yoktu.

Ah tanrım! Korktuğum şey olmamıştı değil mi?!

Tüm gücümle tepeye doğru koştum. Yukarı çıktıkça korkum da katlanıyordu. Cidden dayım onun sarhoş olduğunu fark etmemiş miydi?! Nasıl git uçurumdan atla gibi saçma bir şey söylerdi?!

Sonunda büyük ağaç görüş alanıma girdi. Hemen ardındansa geçen seferki gibi uçurumun dibinde duran şapşal Jung Hoseok.

Fakat bu sefer Hoseok yerde yatıyordu ve eğer ay ışığı beni yanıltmıyorsa başı kanıyordu!

Çok yorulmuştum ve nefesim bana yetmiyordu. Ellerimi dizlerimin üzerine koyup derin soluklar aldım.

Yere düşmesine ya da başının kanıyor olmasına aldırmadan yalpalayarak ayağa kalktı. Dengesini kaybedip uçurumdan düşmesi an meslesiydi. Çıkardığım seslere rağmen beni duymuş gibi görünmüyordu. Bu sefer bağırmamaya dikkat ederek sessizce yanına vardım. Kolundan tutarak onu uçurumdan uzaklaştırdım.

"Aptal." dedim nefes nefese. "Kafanın içinde saman mı taşıyorsun sen?!"

Üstünde kolları siyah olan yeşil bir ceket, beyaz tişört ve askılı kot pantolon vardı. Dalgalı-kıvırcık saçlarının arasından alnına doğru bir kan damlası süzülüyordu.
Pekala, itiraf etmeliyim ki nefes kesiciydi. Ama şimdi bunu düşünmenin sırası değildi.

Şaşkınca bana baktı ve yalpalayarak ağaca yaslandı. "S-Sen... Bizim Aeda'ya benziyorsun.. Yoksa sen... Onun bir kopyası mısın? BİR UZAYLI MI?!" dedi son cümlesinde sesini yükselterek.

Gözlerimi devirdim. "Ben Aeda'yım zaten. Şimdi buradan gidiyoruz, hemen. Aish... cidden çok korktum."

Söylene söylene onu kolundan çekiştirirken birden bire durdu. Dönüp ona baktığımda uçuruma doğru kaşlarını çatarak bakıyordu.

"Bu eski fizik öğretmenim! Baksana şuna! O şerefsiz sınavları hep çok zor yapıyordu! Hah, bir de bana hareket çekiyor! Döverim ben bunu!"

Hışımla uçuruma doğru ilerlediğinde bağırarak onu durdurdum.

"Yah Hoseok! Orada kimse yok, görmüyor musun?! Şimdi de ayakta hayal görmeye mi başladın?!"

"Bir de sana bakıp gülüyor! Cidden mahvedeveğim onu!"

Uçuruma doğru ilerlemekte inat eden Hoseok'u döndürüp sertçe sırtından ittirdim. Bir an düşecek gibi olduğunda onu sıkıca tutup ilerlemeye devam ettim ama şapşal şey yine beni durdurmuştu.

"Yah, benim evim o tarafta değil. Neden o tarafa gidiyorsun?" dedi sanki çok mantıklı bir şey söylemiş gibi bana bakarak. Eliyle uçurumu işaret etti. "Benim evim o tarafta. "

Kolumdan çekip beni uçuruma doğru yürüttü. "Hyung söyledi ya, benim evim burada. Hadi gidelim."

"JUNG HOSEOK! İkimizi de öldürmek mi istiyorsun sen?!" omzuna bir tane patlattığımda bebek gibi dudağını büzerek bana baktı.

"Dayım sana şaka yapmış, orası evin değil. Ben seni gerçek evine götüreceğim. Hadi gel." elini tutup onu çekiştirdiğimde kurtulmaya çalıştı.

"Ben evime gitmek istiyorum! Benim evim o tarafta değil bu tarafta!" inatla uçurumu işaret ediyordu.

"O zaman benim evime gidelim. Hem benim ok koleysiyonum var biliyor musun? Sana onları göstereceğim."

Kaşlarını kaldırarak bana baktı. "OK mu? Prezervatif koleksiyonu mu yapıyorsun?"

Gözlerim kocaman olurken ağzım yere yapışacak kadar açılmıştı. Omzuna sertçe vurdum. "HAYIR SENİ GERİ ZEKALI! O OK DEĞİL, SİLAH OLAN OK! HANİ SENİN KULLANDIĞIN!"

"Haa... O muydu..." dedi ve kahkaha atmaya başladı.

"Pisliksin Hoseok!" dedim sinirle. "Nasıl bu kadar fesat olabilirsin?!

O sarhoşça gülmeye devam ederken kolundan tutup onu sürüklemeye devam ettim. Sonunda arabaya vardığımızda hâlâ alayla sırıtıyordu. Onu ön koltuğa bindirip arabanın bagajından yardım çantası aldım ve şoför koltuğuna geçtim.

Kaşlarını çatarak bana baktı. "O ne? Yoksa ölecek miyim?"

Derin bir nefes aldım. "Hayır Hoseok. Başına pansuman yapmamız lazım." dedim gerekli malzemeleri yardım çantasından çıkarırken.

"Hayır! Ameliyat olmak istemiyorum!" dedi başını hızlıca sağa sola sallayarak.

"Ameliyat olmayacaksın. Pansuman bu. Gel buraya."

Onu yakasından çekip kendime yaklaştırdım ve saçlarını geriye ittirip dikkatlice pansumanını yapmaya başladım.

"Acıyor..." sızlanarak dudak büzdü.

Bu kadar sevimli olması normal miydi?

Yarasına üfleyerek pansumanı tamamladım ve ne olur ne olmaz diye bandajla başını sardım. O'ysa gözlerini kırpmadan dikkatle beni izliyordu. Geri çekilip malzemeleri yerine koymaya başladım.

Pantolonuna baktı ve yüzü şaşkın bir ifadeye büründü. "Hey Ae..."

"Ne?" onun baktığı yere baktığımda pantolonunda kan lekeleri gördüm.

"Sanırım... Regl olmuşum."

Yüksek sesle bir kahkaha patlattım. Cidden! Sarhoş olunca Taehyung'dan daha manyak olabilen birisi varsa, bu da Hoseok'tu.

Kollarını göğsünde birleştirip kaşlarımı çatarak bana baktı. "Niye gülüyorsun?"

Gülmeme engel olamadan konuştum. "Hoseok, sen cidden..." -kahkaha- "...cidden regl olmuş kızlar gibi davranıyorsun."

O sinir olmuş bir şekilde bana bakarken bu kadar tatlı olması gülme isteğimi bastırmış, onun yerine yanaklarını mıncırma isteğimi getirmişti.

Boğazımı temizledim ve ciddi bir hale bürünmeye çalıştım. "O kan başından damlayan kandı Hoseok. Sen erkeksin. Yani regl olamazsın."

Çatık kaşları havalandı ve onaylarcasına başını salladı. "Oh... Anladım."

Gülümsedim. O da gülümsedi ve bir süre boyunca birbirimize baktık. Kaç dakika geçmişti bilmiyorum ama kalp atışlarımın ani hızlanışı ve ellerimin terlemeye başlaması beni geriyordu.

Birden bire gözleri dolmaya başlayan Hoseok, iç çekerek bana baktı. "B-Ben... Kendime söz vermiştim."

Aniden duygusallaşması bana da etki etmişti. Onun ağlayacak olması, benim de ağlamak istememe sebep oluyordu.

"Ne için?" dedim boncuk gözlerine bakarak.

Çatallaşan sesiyle konuştu. "Kimseyi sevmeyecektim bir daha... Güvenmeyecektim. Ç-Çünkü.." -iç keti- "..aynı şeyin tekrar olmasını istemiyordum..."

Onu aldatan yellozdan bahsediyor olmalıydı. Hoseok, temiz ve masum kalbiyle o kızı sevmişti, o kızsa her insanın eline geçmesi çok zor olan bu değerli kalbi paramparça etmişti. Bunu düşündükçe sinirlenmemek elimde değildi. Onu elime bir geçirirsem-

"Ama sen her şeyi mahvettin.." gözünden bir yaş damladı ve elmacık kemiğinden çenesine doğru süzüldü. "Söz vermiştim. Kalbim bir daha böyle bir şey için o kadar hızlı atmayacaktı. Bu denli güvenip sahip çıkmak istemeyecekti bir daha. Kıskanmayacaktı. A-Ama sen.." iç çekip gözlerini yere indirdi. "...mahvettin."

Ağladığımı yanağımda hissettiğim ıslaklıkla fark etmiştim. Beni sevdiğini bu şekilde belirtmesini hiç beklemiyordum. Şu anın öncesine kadar Hoseok'a karşı karmaşık şeyler hissediyordum, şimdiyse gerçeği görüp kabullenmiştim.

Gözlerimi kırpıştırıp elimin tersiyle yüzümü sildim ve derin bir nefes alıp Hoseok'a döndüm. Bana bakamıyordu. Elimi uzatıp biçimli çenesinden tutarak kendime çevirdim. Şaşkınca bana baktı. Sonra iki elimle yüzünü avuçladım.

"Ben seni asla bırakmam Hoseok. Asla." dedim başımı hafifçe sağa sola sallayarak. Sonra aramızdaki mesafeyi sıfıra indirip, dudaklarımızı birleştirdim. Kalbim patlayacak gibi atıyordu. Çok geçmeden karşılık verdi, ben kollarımı boynuna sararken o da yanağımı okşuyordu. Birazdan tansiyonum çıkarsa şaşırmayacaktım.

Cidden o kız, nasıl bu kadar saf olabilirdi? Ne kaybettiğinden muhtemelen haberi bile yoktu. Çok büyük bir hazineyi kaybetmişti ve o hazine, artık bana aitti.

Dudaklarımızı yavaşça ayırıp, alnını alnıma yasladı. "Beni sakın bırakma.. İkinci kez toparlanamam. İkinci kez bu acıya katlanamam."

"Aynı şeyi tekrar yaşamana izin vermeyeceğim. Sen de beni bırakma." dedim ensesindeki saçlarla oynayarak
Kısa bir an gözlerime baktı ve tekrar dudaklarımızı birleştirdi.

Hoseok'un yarın bunları hatırlamama ihtimali vardı, ama ona hatırlatabileceğimden emindim.


***

Allahım feelsten ölüyorum :')))

Aehope şipırs where are u

Bu arada en içten dileklerimle ALLAH BELANI VERSİN ÖSYM

Continue Reading

You'll Also Like

309K 15.8K 30
Sen benim en güzel günahımsın...
220 151 5
"Kos koca dünyada, neden başka biri deilde, neden sadece benim sevdiğim çocuk?"
109K 1.9K 73
BTS ile ilgili herşey.Bir A.R.M.Y olarak BTS hakkında bilinmeyenleri yazmak istedim.Bazılarının BTS hakkında çok yanlış düşünceleri ve yanlış bildi...
742K 50.8K 23
Yola çıktı, hayatı boyunca tahmin bile edemeyeceği şeyleri yaşayacağını bilmeden.. [#fantastik ~ #1/ 26.04.20] [#hayrankurgu ~ #1/ 06.09.20] 13/01/2...