KOR

By ilaydaatac

5M 153K 16.1K

GENÇ KURGU İÇİNDE # 2 Kitap içerisinde cinsellik mevcuttur! More

1.Bar
2.Gece
¤ Ev ¤
¤ Okul ¤
¤ Yanlış Alarm ¤
¤ Dedikodu ¤
¤ Ceza ? ¤
¤ Kamp ¤
¤ Dövüş ¤
¤ Makarna ¤
¤ Aptal ¤
¤ Şeytan Görümce ¤
¤ Ziyaret ¤
¤ 'Biz' ¤
¤ 15.Bölüm ¤
¤ Sinema ¤
¤ Sürpriz ¤
~ 'İstiyorum' ~
'~ Emrivaki ~'
~ 'Yakınlaşma' ~
~' Spor '~
~ 'Yanlış olan?' ~
~'Arenciğim ?'~
~ 'Benim' ~
~ 'Gerçek' ~
Taze evli çiftler gibi
26.Ben bu gece hiç içmedim
27.Sen Benim
28.Davetsiz misafirler!
29.Sana aşığım ben!
30.O Aren di
31.Üfle De Söneyim
32.Seni Seviyorum
33.Ben ve müstakbel sevgilim
34.Beklentilerimin Arasında
35.Aren sorunsalı
37.Doğanların Kuşu
38.Ne yapardım?
LÜTFEN OKUYUN!
39.Mezuniyet
40.Delilik
41.Aile albümümüz
42.Evleneceğim!
43.Bu da mı değil!
44.Güzel bir yürüyüş?
45.Ailem
46.Mezar
47. 14 Şubat
48.Adım adım
49.İyi ki...
50.Nikah
51.Bekarlığa veda
52.Nikahı ertelemek
53.Final-28 Temmuz
Özel Bölüm 1

36.Arenin Kayıp Kuzeni

76K 2.7K 368
By ilaydaatac

Son birkaç günüm çoğunlukla Aren'den kaçarak geçiyordu. Düşündüğüm gibi kıyafetimin yırtmacını on santim kadar diktirmiştim. Evet, on beşe hatta belki yirmiye bile müsaitti ama o kadar kapatmaya da gönlüm el vermemişti. Hala açık olduğunun ve Arenin görmesinin tehlikeli olduğunu bildiğim için de teorik olarak kaçıyordum. Yani aslında kıyafeti kaçırıyordum. Bir ara o kadar bunalmıştım ki "Acaba beyaz giyececeğim için pişman olur muyum ?" "Gidip rengini mi değiştirsem ?" diye sormuştum kendi kendime. Bu adam henüz medeni halim bekarken bu kadar üzerime geliyorsa evlenince ne yapar tahmin bile edemiyordum. Ama diğer yandan da "Elbiseyle ilgili hiçbir şey hoşuna gitmese bile beyaz oluşunu seveceğini bildiğim için çıkarttırmak gibi bir delilik yapmaz." diye düşüyordum. Çıkarttırmak? Evet, her türlü deliliği bekliyordum. Kıyafet evimde bile değildi , kendisini kuru temizleme de muhafaza ediyordum!

Şimdi benim evimde karşılıklı yemek yerken bana ve etrafa attığı kurnaz bakışlarından tekrar ne kadar doğru bir karar verdiğim kanısına varmıştım. Araya giren mezuniyet telaşıyla bunun dışında kalan olumsuzluklar unutulmuştu ve buna memnundum. Su ve Onat dan o günden sonra tek bir ses seda duymamıştım.

"Smokinimi yarın almaya gideceğim , senin kıyafetini de alalım mı?"

"Bakmayacağına söz verirsen, neden olmasın." dedim bitirdiğim tabağımı kaldırırken.

"Abarttın değil mi?" "O yüzden günlerdir böyle kaçmaların."

Tezgaha yaslanarak yüzümü ona döndüm. "Belki biraz."

"Ne kadar?" dedi hesap sorar gibi bir ifadeyle.

"Derin bir yırtmacı vardı" yüzü birden şekil değiştirince hemen ekledim "Ama ben yırtmacı diktirdim."

"Niye kaçmaya devam ediyorsun o zaman?" "Gerçekten diktirdin mi?"

"Ya aşkım diktirdim ama , çok da kapalı sayılmaz."

"Şimdi anladım." dedi derin bir nefes alırken.

"Ama ne yapayım aşık oldum bir kere , insafsız o kadar güzel tasarlamış ki!"

Mimiklerinde ufak bir değişme olduysa da ciddiyetini bozmadı. "Yarın elbiseyi almaya gidiyoruz ve ben o elbiseye bakacağım."

"Söz ver o zaman , yoksa asla kabul etmem."

"Bakacağım dedim" diyerek masadan kalktı ve mutfaktan çıkarak salona kaçtı.

Pislik! Son gün yana yana kıyafet arayacak halim yoktu ya öyle de böyle de onu giyecektim!

Yediklerimizi bulaşık makinesine kaldırdıktan sonra bende peşinden gidip kanepeye yanına oturdum. Survivor izliyordu! Benim evimde!
"Utanmıyor musun sevgilinin evinde şu çıplak hatunlara bakmaya sen?"

Elindeki kumandayla bir anda televizyonu kapatınca öylece şaşırıp kaldım. "Sana bakayım o zaman?"

O günden sonra hiç birliktelik yaşamamıştık. Ya ben kaçmıştım ya da fırsat olmamıştı. Sanırım bir hafta kadar oluyordu. Öyle korkmuştum ki bana kalsa kendimi evlenene kadar sıkar bir daha da onunla yatmazdım. Ama ona ne diyecektim? Daha önce zaten birlikte olduğun bir adamı hiç bir engel yokken nasıl uzaklaştırırdın? Ve gittikçe de bana yaklaşıyordu şu anda!

"Kızlar gelir şimdi." dedim aklıma ilk geleni anında sallayarak.

"Yatak odana gidelim zaten."

"Hayır."

"Ne?"

"Şey, ben." dedim ve sustum. Nasıl olsa konuşturacaktı beni, bari yorulmamış olurdum.

"Korkuyorum." "Korunmuyorsun ve ben de beceriksizce korunmaya çalışıyorum." "Olmuyor, bir daha öyle bir korku yaşamak istemiyorum." "Yapamam Aren."

Bakışlarımı konuşmam boyunca sabitlediğim kanepeden kaldırıp Aren'e baktım. Sakin, ılımlı gözüküyordu.

"Tamam." dedi gözüktüğünden daha sakin bir ses tonuyla.

Nasıl bir şey demez? Sanırım bir yaşıma daha giriyorum!

"Uyuyalım o zaman olur mu ?"

"Olur." diye onayladım şaşkın bir şekilde. Allah allah.

Kalkıp yatak odama doğru yürüyünce bende peşinden ayaklandım.

"Üzerimi çıkarabilirim öyle değil mi?" diye sordu eli kemerinde izin alır gibi.

Anlayamıyordum. Darılmış mıydı bana?

"Tabiki." diye cevapladım. Dolaptan şort atlet pijama takımımı çıkartıp üzerimi değiştirirken bana hiç bakmadı. Kendi işini hallettiğinde yatağa girdi ve gözlerini belli bir yere sabitleyip oraya bakmayı sürdürdü. Çok mu yanlış bir şey söylemiştim ben ?

Işığı kapatıp yatağa girdiğimde hiç kıpırdamadı. Bir süre gözlerimin karanlığa alışmasını umarak bekledim. Uyumadığını biliyordum. Kesin kızmıştı bana.

Bir iki dakika içerisinde birden Areni yanımda hissettim. "Ne yapıyorsun?" dememe kalmadan dudaklarım dudaklarıyla örtülmüştü. Beni dinlemeyeceğini , tahmin etmeliydim. Sonuçta söz konusu Arendi!

Ellerim onu durdurmak istercesine omuzlarına gitti ama bu tabiki imkansızdı. Bedeninin yanında öyle küçücük kalıyordum ki onu sözlü ikna etmekten başka çarem kalmıyordu.

"Beni dinlemiyorsun!" diyebildim en nihayetinde dudaklarını aşağıya indirdiğinde.

"İstiyorsun , bana karşı koyma."

"Hayır gerçekten istemiyorum."

Bir çırpıda üzerimdeki atleti çıkartıp göğüslerime kapandığında demin söylediklerimi sorguluyordum. Beni ikna etmeye çalışıyordu!
"Aren!" "Benim isteklerimin de önemi var!"

"Evet var , bende sana istediklerini veriyorum ya."

Ben engel olamadan şortum ve çamaşırım üzerimden çıkmıştı ve ağzı bana başka hiçbir şans bırakmıyordu. Hissettiğim şehvetten dolayı gözlerimi açık tutmakta zorlanırken tam anlamıyla teslim oldum. Bu hissettiğim onu itemeyeceğim kadar mükemmeldi.

Rekor sayılacak bir sürede büyük bir inleme koyvermemle ağzı benden ayrıldı ve az önceki yerini bedeni kapladı. Kendini içime iterken sadece "Bunun hesabını soracağım!" diyebildim. Gerisi yoktu. Onunla kaybolmuştum.

Yeni güne gözlerimi açarken ruh halimde ki huysuzluğun etkisiyle kaşlarım çatık ve yüzüm asık bir şekilde uyandım. Bir de yanımda yatan herifin yüzündeki huzura bak! Of, niye bu kadar yakışıklı gözüküyor!

Evet, dün gece ona göre garip davranmıştım ama bu başıma gelen şeyden kaynaklanıyordu. Beni tahrik edip benimle birlikte olmasını değil anlayış göstermesini tercih ederdim.

Yataktan kalkıp banyoya geçtim. Hava oldukça sıcak olduğu için ılık suyla kısa bir duş aldım. Çıktığımda Aren hala uyuyordu. Gözlerimi zorla çıplak gövdesinden alıp derin nefesler aldım. En iyisi kahvaltı hazırlamak olacaktı.
Kendimi odamdan dışarı atıp yolumun üzerindeki Senanın odasını kontrol ettim. Gelmemişti. İkisi bir haltlar karıştırıyordu belli. Nasıl olsa bir iki güne kalmaz dökülürlerdi.

Mutfağa geçip dolaptan kahvaltılıkları çıkarmaya koyuldum. Bir yandan da tezgaha krep malzemeleri koyuyordum. Canım feci şekilde kaşar ve maydanoz karışık krep çekmişti. Tüm bunları halledip geriye sadece pişirmek kaldığında odamdan gelen takırtılara kulak verdim. Çok geçmeden Aren kapıda göründü. "Günaydın" dedi yanıma gelip dudaklarıma yönelmişken sesinden mutluluk akıyordu. Onu itmek yerine suratımı çevirip yaptığım işe devam ettim.

"Huysuzluk etme , beni özlemiştin kabul et."

İşte bu sinir bozucuydu. İsteyerek ona karşılık verişimi yüzüme vurması hiç adil değildi! "Hislerimi önemsemiyorsun!" dedim her ne kadar sinir olsam da az önce söylediğini duymazdan gelerek.

"Hislerini en çok ben önemsiyorum."

"Neden görmüyorum?" dedim tek kaşım havada bir anlık ona bakarak.

"Eninde sonunda göreceksin."

"Bu ne demek oluyor?"

"Birlikteyiz ve uzun zaman daha bu böyle olacak , illaki göreceksin işte."

Cevap veremeden bu sefer içeriye giren kızlar oldu. Kılık kıyafetlerini bakılırsa dün gece eğlenmişlerdi. Peki ama yarın zaten eğlenecekken dün gece nereden çıkmıştı? İkisinin yüzünde de yer alan aynı bezgin ifadeye bakılacak olursa iyi de geçmemişti üstelik.

Direk masaya yerleştiklerinde , pişirdiğim krepleri ortaya koyup bende oturdum. "Neredeydiniz?" diye sordum sorumu ikisine de yönelterek.

"Senaya sor." diye söylendi Yeşim.

"Eren dün gece bir mekana gitmiş ,biz de gittiğini duyunca oraya gittik."

Aren tabağına aldığı krepten başını kaldırıp şaşkınlıkla Senaya baktı. Çünkü dün Aren bana geldiğinde Erenle konuşmuş Eren de nereye gideceğini o zaman söylemişti. Yani Sena aslında gizli gizli Areni dinlemişti.

"Gerçekten kulak misafiri oldum." dedi Areni inandırmaya çalışarak.

Ben yememiştim tabiki. "Gittiniz de ne oldu peki?" diye sordum bu dinleme mevzusunu kapatarak.

"Hiç bir şey, bizi tanımamazlıktan gelip sabaha kadar arkadaşlarıyla eğlendi." diye cevapladı beni somurtarak.

İçimden gelen gülme hissini engellemeye çalışarak Arene baktım. Onun engellemeyip bir kahkaha koyvermesiyle kendimi tutmaktan vazgeçip ona katıldım. Yeşim bile tüm gece eziyeti çekmesine rağmen gülüyordu.

Sena hepimize bir göz gezdirip Arene döndü. "Sen de nasıl oldu da böyle üç yüz altmış derecelik bir dönüş yaptın?" "Ben ne yapabilirim daha?"

"Bak, ilgisini çekmiş olsaydın seninle olurdu zaten." "Onu böyle her yerde takip ederek rahatsız ediyorsun." "Sana karşı bir şey hissetmiyor ,hissetseydi bilirdim."

Derin bir nefes aldım ve tuttum. Çünkü Sena aşk acısı çekiyor gibi duruyordu. "Eyvah!" dercesine Yeşime baktım. Yanmıştık biz! Sessizliği bile bunun kanıtıydı.

Usul usul kahvaltımızı ettikten sonra masayı kızlara bırakarak kalkıp hazırlanmaya gittim. Arenin smokinini aldıktan sonra kıyafetimi almaya geçecektik. Sonrasında eve gelip uyumayı düşünüyordum çünkü yarın erkenden kuaföre gidilecekti.

Yatağımın üzerine uzanmış ben hazırlanırken benim cep telefonumla meşgul olan Aren bu şekilde vakit öldürüyordu. Evet benim cep telefonumla!

"Telefonumda ne yapıyorsun?" diye sordum sıra makyaj yapmaya geldiğinde aynamın önüne oturmuşken.

Hiç bana bakmadan sorumu yanıtladı. "Sana mesaj atan herifleri instagramından engelliyorum."

"Aynı şeyi umarım kendine de yapıyorsundur." dedim. Ne diyebilirdim ki zaten bende aynı şeyi yapıyordum bir kaçını arada kaçırmıştım muhtemelen.

Beni duymazdan gelerek konuşmaya devam etti. "Bunu yapıyorlar çünkü hiç bir fotoğrafımızı paylaşmadın."
"Yalnız olduğunu sanıyorlar." "Şimdi bir tanesini paylaşıyorum."

"Koskoca herifsin hala böyle numaralar." diye dalga geçtim. Çocuklaşıyordu.

"Bunlar aşık adam halleri." "Bir de dalga mı geçiyorsun sen halimle?" derken bana doğru yaklaşıyordu. Niyetini anlayıp odanın içinde koştururken kahkaha atıyordum.

"Benim niye böyle hallerim yok?" dedim beni yakalayıp yatağa düşürdüğünde.

Üzerime uzanıp çok samimi gelen şu cümleleri söyledi. "Aren ilk ve son kez birlikte olduğum adam." "Aynı zamanda evlendiğim adam olacak."

"Sus, sus diyorum sana!" dedim utançla ağzını kapamaya çalışırken. Avcuma bir öpücük kondurup elimi yanağına yasladı. "Aslında o zamandan beri aşıktın bana, hatta evlenmeyi bile düşünüyordun baksana." "Ama sen kendi ağzınla söylemeden inanmak, avutmak istemedim kendimi." "Söyleyene kadar da aklıma her türlü saçmalık geldi." "O şerefsizin hala aklında olduğu, onu sevdiğin düşüncesi bile!"

Yüz ifadesi anlattığının aynısı eziyet çekermiş gibi bir hal alınca daha fazla dayanamadan kafasını kendime eğdim. "Seni seviyorum" diye fısıldadım öpüşmemizin arasından. "Senden öncesi de yok , senden sonrası da."

"Seni çok seviyorum." diye karşılık verdi bana.

Hazır böyle yumuşayıp tav olmuşken günün meselesini araya sokuşturdum. "Kıyafetime laf etmeyeceksin değil mi aşkım?" "Söz verdin bak!"

Güldü. Dudaklarıma son bir öpücük kondurup üzerimden kalktı. "Hadi görelim bakalım nasıl bir şeymiş şu kıyafet."

Evden çıktıktan sonra ilk durağımız Arenin terzisi olmuştu. Hazır, temizlemeye gidip gelmiş kıyafeti üzerinde gördüğümde nutkum tutulmuştu. Ama yani olamaz ki. Aldığım beyaz kıyefetten daha ağırı yoktu! Bir de papyon takacaktı benim sevgilim! Öyle yakışıklı görünüyordu ki , randevu aldığımız kuafördeki makyöze makyajımı biraz daha abartmasını söyleyecektim. "Tamam çıkar , daha fazla görmek istemiyorum şu anda!" dedim ayna karşısında tamamen yakışıklılığın farkında egoyla kendini izlerken.

Gülerek bana döndü. "Yarın gece yanımdan bir saniyeliğine bile ayrılırsan beni dişi yamyamlara kaptırırsın ona göre."

"Daha fazla sinirlerimi bozmaz mısın lütfen?"

Güldü. "Tamam çıkarıyorum."

Giyinme odasına girip tekrar eski kıyafetleriyle çıktığında takımını teslim alıp arabaya koyduk. Evet bakalım , şimdi sıra bendeydi.

Kıyafeti teslim ettiğim kuru temizlemeden alıp tekrar arabaya geçtiğimde "Evet gidelim öyle bakarız." dedim Arene.

"Eve girip tekrar çıkabiliriz, burada ya da evde görmem bir şeyi değiştirmez biliyorsun değil mi?"

"Ya Aren!"

Omuzlarını silkerek arabayı sürmeye devam etti. O kadar da değildi yahu. Pekala sakin. Beğenecek eminim.

Herhangi bir muhabbet girişimine ortak olmadan evimin önüne tekrar geldiğimizde kıyafetimi astığım arka taraftan alıp arabadan indim ve eve doğru yürüdüm. Arka taraftan dolanıp sabah açık bıraktığım bahçeye açılan camımdan odama girdim. Çok geçmeden Aren de peşimden girdi.

Yatağa kurulup "Haydi." dedi. Karşısında askıdan tutup kılıfın fermuarını aşağı doğru indirirken tepkilerini özellikle kaçırmamaya dikkat ediyordum. Çatık kaşları tahmin ettiğim gibi rengini gördüğünde havaya kalktı ve öyle kaldı. Ağzını açtı kapattı , baştan aşağı elbiseyi takip ederken ilk önce bir şey söyleyemedi.

Sonra "Beyaz." dedi.

"Evet."

"Yarına nikah günü almam imkansız."

Güldüm. "Sakin ol , rengini de kendisini de çok beğendiğim için beyaz aldım."

"Emin misin?"

Kafamı onaylarcasına salladım. "Güzel bir evlilik teklifi almadan evlenmem."

"Sanırım üzerinde gördüğümde edeceğim, giyer misin?" dediğinde kendimi tutamayıp gülmeye başladım.

"Bırak o sürpriz olsun bari."

Kendine gelmeye çalışır gibi silkelendi ve kaşlarını tekrar çattı. "Pekala." "Bu yakadan göğüslerin fırlamadı mı senin?"

"Hayır iyiydi." diye cevap verdim hemen.
Yalan.

Kafasını salladı ve ellerini elbisenin kumaşında dolaştırarak derin yırtmacı buldu. "Buna diktirmek mi diyorsun sen?" "Bu dikilmiş haliyse önceden nasıldı bu?" dedi şaşkınlığına karışmış sinirle.

"Hayatım unutuyorsun herhalde, boyum bir yetmiş beş değil, bir altmış beş. "Haliyle bana göründüğü kadar da kısa olmuyor."

"Ne fark eder , ayakkabılarını giydiğinde en az on santim daha uzayacaksın." "Yine benim tahmin ettiğim olacak!"

"Dikkat ederim , yürürken diğer tarafını tutup fazla açıklığı örterek yürürüm."
Peki , ne manası kaldı o zaman bu elbiseyi giymemin? Of Aren, of.

"Peki ya oturduğunda ne olacak?"

"Yine diğer tarafıyla örterim."

Bir adım geriye çekilip elbiseyi tekrar baştan aşağıya inceledi. İnceledi, inceledi ve yaka kısmında durdu. Boşuna zeki demiyorum ben bu adama. Nerede görülmüş böyle erkek aklı? "Ver bakayım sen şunu bana."diyerek elbiseyi askısıyla birlikte elimden aldı ve sırt kısmını çevirdi. "Mehir bu ne?" diye öfkeyle soludu.

"Yeter ama!" "Bana baksana sen, gülü seven dikenine katlanır!" "Sen de bu kıyafeti giymeme katlanacaksın!" "İtiraz istemiyorum, işte o kadar!" diyerek sinirle askısına asılı kıyafetimi elinden aldım ve dolabıma yöneldim. Yarına kadar ütüsünün bozulmayacağı bir yere koymalıydım. Giderken de kılıfıyla götürürdüm.

"Yarın gece saniyeliğine bile olsa yanımdan ayrılmayacaksın!"

"Bunu giydiğim için değil zaten yanında olacağım için evet , ayrılmayacağım!"

"İyi." dedi arkasını dönüp bahçeye açılan kapımdan çıkarken. "Yarın seni kuaförden alırım!"

Peki. Beni öpmeden gittiğine göre kızmıştı. Yarına kadar yumuşardı herhalde. Öyle umuyordum.

Kapım tıklatıldığında bu sefer o tarafa doğru döndüm. Yeşim ve Sena sadece kafaları gözükecek şekilde uzanıp odamı kolaçan ettikten sonra tamamen içeriye girdiler. "Ucuz atlattın bence." dedi Sena.
"Daha fazla tepki göstermesini bekliyorduk." dediğinde Yeşim de onu onayladı.

"Rengini ve bence genel olarak elbisenin tamamını sevdi." "Bir de gece boyu yanımda olacağı için fazla tepki göstermedi sanırım."

"Her neyse bunu da atlattığımıza göre gel de yemek yiyelim."

"Siz yiyin , yarın şiş olmak istemiyorum duşumu alıp uyuyacağım."

"Emin misin?" dedi Yeşim tekrar. Evet, biraz şaşırtıcı bir durumdu.

"Evet." dedim. "Yarın kaçta çıkarız?" "Öğlen kahvaltıdan sonra çıkarız işte."

"Tamam." dediğimde ikisi odadan çıktı ve bende banyoma girdim.
Sıcak, dinlendirici ve tüm vücuduma uyguladığım bir saatlik bakım sonrasında banyodan çıkarak üzerime çamaşırlarımı ve pijamalarımı giydim.

Saat sekiz de yatağa girdiğimde telefonumda Arenden gelen hiçbir mesaj görmemek canımı sıkmıştı. Bu seferlik olgunluk bende kalsın diyerek "Seni Seviyorum." yazdım ve gönderdim.

Birkaç dakika sonra cevap geldi. "Seni Seviyorum."

Huzurla gülümsedim. Artık güzelce uyuyabilirdim. Öğlen de olsa alarmımı kurup telefonumu komidinimin üzerine koydum ve kendimi keyifli rahatlamış bir uykunun kollarına bıraktım.

Erken uyuduğum için değil de büyük ihtimalle içimdeki heyecandan dolayı erkenden gözlerimi açmıştım. Kendime hafif bir kahvaltı hazırlayıp kahvaltımı ettim. Sonrasında kızlar da uyanıp bana katılmışlardı.

Kahvaltıdan sonra Yeşimin arabasına kıyafetlerimiz, topuklu ayakkabılar ve çantaları koyduktan sonra kuaföre doğru yola çıktık.
Aslında kuaför ve güzellik salonu ikisini de barındıran bu yere gittiğimizde ilk olarak sırasıyla manikür ve pedikürden geçtik.
Daha sonra yüz bakımı ve sonunda sürülen nemlendiricinin cilt tarafından emilmesi beklenirken saçlarımız yapılmaya başlandı.

Kıyafetimi gösterip "Siz en iyisini bilirsiniz." diyerek saç için seçimi onlara bırakmıştım. Tabi toplu olmasını istediğimi belirtmistim.
Bir saati alan uğraşlardan sonra gözlerimi beklentiyle aynaya doğrulttuğumda yüzümde güzel bir tatmin ifadesi yer almıştı.

Gerçekten de işlerinin ehliydiler. Hayalimdekine ancak bu kadar yakın olabilirdi. Saçlarım iki yandan örgü şeklinde başıma sabitlenmiş topuz gibi duruyordu. Açıkta kalan kulaklarıma kıyafetimi tamamlaması için normalde asla takmayacağım büyük gösterişli mücevher takacaktım. O kadar parayı vermişken bir kerecik takacak olmak koyuyordu. Bu geceyi ne çok önemsemiştim böyle.

Sıra makyajıma geçildiginde en fazla bir saati daha alacağını öğrendiğimden o sırada Arene telefon etmiştim. "Hazır olduğunu" söylediğinde telefonumdan konum atıp tekrar kendimi onların ellerine teslim ettim.
Çok da fazla abartmamalarını söylemiştim ve açıkcası biraz korkuyordum. İnstagramdaki sayfalarında paylaştıkları yüzler hep aşırı abartıydı çünkü. O yüzden aradan gözlerimi açıp müdahale ettim. Her ne kadar onlar bundan pek memnun olmasada sanırım en iyisini yapmıştım.

Geçen zorlu bir saatin daha ardından gözlerimi açtığımda hayatımda ilk defa kendimi aşırı güzel buldum. Tam anlamıyla mükemmel görünüyordum. Başımda bekleyen iki uzmana baktığımda yüzlerindeki ifadeden onlarında benimle hemfikir olduğunu anlamıştım.
Gülümseyerek "Çok teşekkür ederim." dedim. "Cidden harika oldum."

Pürüzsüz görünen tenim , kalkık kaşlarım , hafif dumanlı bir kedi göz makyajım, çıkık bolca aydınlatıcıyla aydınlatılmış elmacık kemiklerim ve dolgun dudaklarımda mükemmel bir tona sahip kırmızı bir ruj.

Kızlara döndüm. Aynı ağızdan "Çok güzel olmuşsun." demeleri beni güldürdü. İkisi de saçlarını düz topuz yaptırmıştı. Sena çılgınlığını belli edercesini abartılı bir makyaj ve kıyafetine uyumlu koyu mor bir ruj sürdürmüşken Yeşim sadelikten yana turuncu tonlarında göz makyajı, hafif aydınlatıcı ve koyu kahve bir ruj sürdürmüştü. İkisi de benden farksız çok güzel gözüküyordu.

"Siz de harika gözüküyorsunuz." "Hadi giyinelim!" dedikten sonra benim söylememi bekliyorlarmış gibi bir heyecanla ayağa kalkıp giyinme odalarına yöneldik.

Kıyafetimin giyimi oldukça basitti. Fermuarını bile kendim kapatabilmiştim. Portföy çantama koyacaklarımı koymuştum. Ayağıma aldığım tam on iki santimlik , on beşi bulmuştum da ayakta kalamamıştım bundan dolayı on iki samtimlik ayakkabıları da geçirdiğim de hazırdım. Giyinme odasından çıktığımda bir kez daha rujumu tazelediklerinde Aren gelmiş dışarıda bekliyordu.

Kızlar da çıktığında , çıkardığımız günlük kıyafetleri alarak çıkışa yöneldim. Ücreti randevuyu alırken peşin olarak ödemiştik. Kapının ön yüzünde karşılaştığımız aynada kızlarla birbirimize göz süzüp bir çığlık koyverdik. Harika görünüyorduk!

Heyecanlı bir nefes alarak Arenin beni ilk gördüğünde vereceği tepkiyi bekledim. Bundan dolayı ilk dışarı çıkan kızlar ve en geriden çıkan ben oldum.

Gözü zaten kapıda olan sevdiceğimin büyük ihtimalle ilk kızları gördüğünden kaşları çatıktı. Beni görmesi tam tersi bir etki yaratmış, kaşları havada ağzı açık kalakalmıştı. Sadece gözleri yerinden oynuyordu. Yırtmacıma bakıp biraz gerildiyse de belli etmedi.

Tepkilerini gözlemeyi bırakıp gözlerimi geldiğinden beri ilk defa üzerinde gezdirdim. Saçlarını üçe vurdurmuş ve bu bir şekilde yeşil gözlerini daha da açığa çıkartmıştı. Tıraş olmuştu ama sakalları kısa da olsa hala yerli yerindeydi. Gözlerim daha aşağılara inerken olduğum yerde durdum.

Simsiyah takımının içinde öyle yakıcı görünüyordu ki o an da moralimin bozulmasına engel olamadım. O bile bunu fark etmişti ki yanıma geldiğinde bana sarılarak "İyi misin?" diye fısıldadı kulağıma.

Zoraki gülümsedim. "Çok yakışıklı görünüyorsun."

"Mezuniyet pek de umurumda değil , senin için hazırlandım." "Hazırlanmak da iyi de etmişim , mükemmel görünüyorsun." "Umarım bu gece çabuk biter de bir an önce evime gideriz."

Güldüm. "Çabuk bitmesin , daha eğleneceğim." "Haydi gidelim."

Biz orada dikilmiş konuşurken Yeşim ve Sena çoktan yola koyulmuştu. Beni onayladığında bizde arabaya geçip yola çıktık.

Yarım saatin ardından okula ayak bastığımızda henüz çok kalabalık yoktu.
Ayarlanılan organizasyon şirketi tam bir mezuniyet gecesi havası yaratmıştı. Etrafa kurulmuş yuvarlak masalar ,atıştırmalıklar, garsonlar, dans edilecek de geniş bir alan bırakmışlardı.

Her ne kadar Arene söz verdiysem de beş dakika diyerek onu ikna etmiş ve Yeşimi beraberimde alarak üst katta geniş balkonda elbiseyi aldığımdan beri hayal ettiğim o pozu çektirmeyi başardım. Hiç beklemeden aralarında en beğendiğimi sosyal hesaplarımda paylaşmıştım bile.

Sonra aklıma Areni unuttuğum geldi. İkimizin böyle güzel bir gece de fotoğrafı olmayacaktı da ne zaman olacaktı? Arayıp, yanıma gelmesini söylediğimde bir iki dakika da yanımdaydı.

"Fotoğraf çektirelim."

Yanıma yanaşıp kolunu belime doladı. Kameraya bakarak gülümsedim. Ama Arenin pek bakmaya niyeti yok gibiydi. Ya bana bakıyordu ya da beni öpüyordu.

"Neden kameraya bakmıyorsun sen?"

"Yan profilden daha karizmatik çıkıyorum." dedi kendini beğenmiş ses tonuyla.

Güldüm. Aslında "Çok güzel kokuyorsun." "Sana doyamıyorum." tarzında bir şeyler bekliyordum.

Gülmeye devam ederken , dudaklarını alnıma yasladı. Bir de düğün günümde ve çekimimdeymişiz gibi bu pozum olmuştu.

Yeşim "Bence bunlar yeterli." dediğinde Arenden ayrılarak yanına gittim ve çektiklerine baktım.

Haklıydı. Kameraya baktıklarım değil ona baktıklarım güzel çıkmıştı ve tabi onun yan profili.

Birbirimize güldüğümüz ki bunu aşırı beğenmiştim, çok güzel ve romantik duruyordu, bir taneyi instagram ve watsapp hesabımda paylaştım.

"Tamamdır!"

"Haydi inelim o zaman, kalabalık olmaya başladı." dedi Yeşim.

"Bir saniye telefonu alabilir miyim?"

Telefonunu uzatan Yeşim kafası karışmış bir yüz ifadesiyle Arene baktı.

Saniyeler içerisinde kibarca "Teşekkür ederim." diyerek gülümsedi Aren. "Fotoğrafları kendime gönderdim."

Aşağı indiğimizde neredeyse herkes gelmiş, ayarlanılan masalara yerleşmişti. Rezervasyon yapılan masamıza geçtiğim de Erenin de bizim masada yer aldığını gördüm. Sena neredeydi acaba ? Bu gece vay halimize!

Göz ucuyla Su ve Onatı gördüğümü sansam da umursamadım. Bu gece kimsenin keyfimi bozmasına izin vermeyecektim.

Gece ilk olarak Dans ile başladı. Onlarca çift ve biz geniş alana yayılmış dans ediyorduk.

"Sana doyamıyorum." dedi bana sımsıkı sarılmış kokumu soluyan Aren.

Gülümsemek ile yetindim. Elbette geç te olsa söylemiş olması çok güzeldi.

Sarmaş dolaş uzun süre dans ettiğimizde birden araya Pop bir şarkının girmesiyle ondan koparak ellerim havada oynamaya başladım. Anında masada Erenin yanında yer alan Aren asla beyefendiliğine leke sürdürmeyecekti bu akşam belli.

Arenin oturmasıyla kızların kalkması bir oldu. Gelip bana katılmalarından itibaren saatlerce oynadık diyebilirim.
Ankaranın Bağları , Hayatı Tesbih Yapmışım , Armudu Budakladum , Delilo , Hap koydum , sırasıyla bütün havaları oynamıştık. 

Üzerimdeki kıyafetle tüm bunları yapmam tam anlamıyla komediydi ama aşırı eğlenmiştim. Arada Arene baktığımda bana kahkahalar ile gülüyor oluşu da dikkatimden kaçmamıştı. Aradan da açılan yırtmacımı örtmem için bana işaret ediyordu.

Ben fazla içmemiştim ama kızlar habire içkileri gömüyordu. Gece bitimine yakın Pop şarkılar çalmaya devam ederken topuklu ayakkabılarımı ayağımdan hiç çıkarmadığımın farkında artık pes ederek Arenin kolları arasına girdim.

Buradan sonra topluca gece klübüne geçilecekti ama biz eve geçecektik. Aren zaten gitmeyi istemiyordu ben ise kesinlikle dayanamazdım.

"Burada otur, birazdan geliyorum tamam mı?" diye beni tembihleyen Aren bana sardığı kollarını çekerek ayağa kalktı. Nereye gittiğini takip etmeye çalışmıştım ama kısa süre içerisinde kalabalıkta kaybolmuştu. Eren hala masada oturduğuna göre çok da önemli bir şey olamazdı zaten.

On dakikadır telefonumla uğraşıyordum ve hala Arenin gelmemiş olmasıyla fazlasıyla huzursuzdum.

Telefonu masadaydı , yani arayamazdım. Dayanamayarak Erene dokundum. "Arenin nereye gittiğini biliyor musun?" diye sordum bana döndüğünde.

"Hayır, sana söylemedi mi?"

"Hayır." dedim ve o sırada gözlerimiz birden çıkan büyük sesin kaynağını aradı.

"Hassiktir!" dedi Eren masadan kalkarak. "Kavga ediyor."

"Ne!" "Kiminle?" dedim peşinden koştururken.

O oluşan kalabalığı yararak Arene ulaşırken bende dibinden, ezilmeden ilerliyordum.

Onlara ulaştığımızda Onat baygın gibi duruyordu. Aren üzerinden yeni kalkıyordu ve Su bir köşede müdahale etmeden izliyordu! İcabına bakmam gereken bir Aren olmasaydı , Su'yu da ben dövebilirdim!

Aren, Eren ve ben kalabalıktan sıyrıldığımızda Aren Erenle konuşmak yerine beni bir köşeye çekti. Cebinden çıkardığı anahtarını elime tutuşturup "Bir taksi çağır ve eve git , geleceğim." dedi.

"Hayır, seni bırakmam." "Gideceksek beraber gidelim."

"Hayır sen gidiyorsun."

"Hayır Aren!"

"Söz veriyorum , onu karakola bırakıp yanına geleceğim tamam mı." "Bir gece içeride yatsın da aklı başına gelsin."

"Söz mü?"

"Söz, Eren de benimle olacak zaten."

Dönüp gerideki Erene baktım. Arene güvenmesem bile ona güveniyordum. O kuzenini tehlikeye atmazdı.

"Tamam." dedim onaylayarak.

Öyle pişmandım ki Onat gibi biriyle olduğum için. Bu gece de bile Arenin damarına basmayı başarmıştı. Kim bilir niye başlamıştı kavga.

Onlar oluşan kalabalığı dağıtırken ben kızlarla vedalaşıp bir taksi çevirdim. Aradığımda ulaşabileyim diye telefonunu Arene vermeyi de ihmal etmemiştim.

Evin önünde indiğimde ücreti ödeyerek bahçe kapısından içeri girdim. Anahtarla kapıyı açar açmaz yaptığım ilk şey ayağımdaki topukluları bir köşeye fırlatmak olmuştu. Salona geçip kanepeye oturarak gece boyu çile çeken ayaklarıma masaj yapmaya başladım.

Aradan tam on dakika geçmemişti ki kapı ya vuruldu. Kimdi bu ? Aren bu kadar çabuk gelmiş olamazdı herhalde.
Paytak adımlarla yürüyüp kapıyı açtığımda karşımda Su yu görmeyi asla beklemiyordum. Neden aklıma kapı dürbününden bakmak gelmemişti ki sanki. Tam bir gerizekalıydım!

"Ne işin var senin burada?"

İzin istemeden içeri girişi daha da sinir olmama sebep olmuştu. "Seni aydınlatmaya geldim."

"Ne yapmaya çalıştığınla ilgilenmiyorum , defol git bu evden!"

"O kapıyı açmadan olmaz!" "Sana göstereceğim!" diyerek koluma yapıştı ve beni merdivenlere doğru çekmeye başladı.

"Sana defol dedim!" "Hemen!"

O beni çekiştiriyor , bende onu çekiştiriyordum. Sonunda pes ederek kolumu bıraktı ve kendisi inmeye başladı.

Onu bir an önce dışarıya atmak için peşinden indim. Spor odasının karşısındaki odaya yaslandığında ben girmeyi denediğimde bu odanın kilitli olduğunu hatırlıyordum.
Ne yapmaya çalışıyordu bu?

"O oda kilitli, giremezsin!" diyerek peşinden gittim.

"Sen giremezsin, ben girerim!" dediğinde elindeki anahtarla kapıyı zorluyordu.

Anahtarı iki kere çevirip kapıyı açmayı başardığında onu durdurmaya çalışarak koluna yapıştım ama kendini de benimle birlikte odanın içine savurdu.

Onun yüzündeki şok olmuş ifadeyi gördüğümde gayriihtiyari etrafıma bakmak zorunda hissettim kendimi. Başımı kaldırıp etrafıma bakındığımda kaşlarım çatıldı.

Duvarlara asılı bir sürü kağıt ve bir sürü fotoğraf yer alıyordu. Benim fotoğraflarım. Ama neden?

Ayağa kalkıp fotoğraf dolusu duvara yanaştım. Benim dört beş yaşındaki hallerim. Yanımda tanımadığım başka bir kadın vardı. Başka bir fotoğrafta tanımadığım bir erkek.

Aynı kadının babamla fotoğrafı vardı. Başka bir karede Babamla ve Arenin babası Ekrem bey ile.

Bir başka fotoğrafta tanımadığım iki kadının ortasındaydım ve yanımızda benden daha büyük duran bir erkek çocuğu vardı. Çocuk Arene benziyordu!

Sıradaki fotoğrafı görmem beynimde patlama etkisi yaratmıştı. Kaza günü , üzerimdeki kıyafetlerle aynı şeyleri giyiyordum. Kaza yaptığımız araba! Ama, ama yanımda Annem yoktu. Tanımadığım o iki kadın vardı ve ikisine de sarılmış gülümsüyordum. Ve sonra parçalanmış arabanın fotoğrafı!

Beynimde canlanan görüntü irkilmeme sebep olmuştu. "Anne, lunaparka gitmek istiyorum." diyordum ve o kadın gülümseyerek beni onaylıyordu!

Elimi ayakta kalmaya çalışarak yanımdaki masaya koydum. Başım dönüyordu. Tüm bunlar ne demekti ? Neden tanımadığım bir kadına Anne diyordum? Arenle çocukluktan beri tanışıyor muyduk?

Gözlerim önümdeki masaya çevrildi. Kapağı kapalı dosyayı açtım. Kağıdın üzerinde okuduğum tarih ve yazılanlarla dank etmişti. Arenle beraber olduğumda hamileyim şüphesiyle gittiğim hastane , arkadaşı Doktor Canın bana bakması , yapılan kan testleri!

Sonuç %99 oranında pozitif.

Ardımdan gelen Su'nun sesini işittim.
Sen kayıp çocuksun. Kayıp yiğen , kayıp kardeş ve Arenin kayıp kuzeni.

Arenin kayıp kuzeni!

Olduğum yere sinip ağrıyan başımı dizlerimin arasına eğdim. Tüm bunlar doğru olabilir miydi? Babam fotoğraflarda yanımdaydı! Test pozitifti! Fotoğraflardaki kız bendim!

Allahım! Ben nasıl bir kabusun içine düşmüştüm böyle!

Continue Reading

You'll Also Like

25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
337K 21.9K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
1.1M 23K 13
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik ve fiziksel şiddet gibi r...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

870K 42.3K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...