KUZEN.

Par iremwho

38.1M 825K 202K

Almanya'ya gitmemle hayatımın degismesi, neredeyse ayni anda oldu. Yeni okuluma alısmak bir yana bir de evde... Plus

KUZEN.
Wtf?
Almanya yolcusu İrem.
Şans.
Roket Memeler.
Numara.
Oha.
iPhone.
İç Çamaşırı.
Anan Sofia, Anan.
Dinazor.
Babalac.
Sevgili.
Öpücük.
Facebook
Cenaze Namazi
Kavga.
Playful Kiss
Erkek Atma.
Odun
Yılbaşı.
Ayran Gönül.
Burası?
Atkı.
Tatil.
Yolculuk.
Yardım.
Bar.
Kayak.
Tek Kaş.
Çarpışan Araba.
Sarhoş.
1 MİLYON?!
Köle.
Playboy
Son Gün.
'Yeşiliş'
Alışveriş.
İrem Olmak.
Mission Completed.
Fick Dich.
Haydar.
Lunapark.
Sofia
Operasyon.
Okul.
Kafe.
Çach

Fotoğraf.

781K 16K 3K
Par iremwho

Again and again phen! Çıldırıılmış 'yeni bölüm' yorumlarımdan anladığım kadarıyla tekrar gelmemden hiçbir şikayetiniz yok :D Yorumlarınızdan anladığım kadarıyla şöyle sorular var, cevap vereyim dedim:

-Evet cast eklendi mutlu musunuz heeaa mutlu musunuz?!?!!!bir11

-Ne zaman yeni bölüm yazacağım belli olmuyor. Yani özellikle şu günlerde yazıyorum diye bir şey yok. Genellikle haftasonu yazıyorum ama boş vaktim olduğunda hafta içi de yazıyorum. Bu konu da beni zorlamayın lütfen.

-Son olarak, bu bir durum hikayesi gibi galiba. Bu yüzden her bölümde 20 sayfa yazıp 30 bölümde kitabı bitirmek istemiyorum. Bölümlerimin kısa olmasının sebebi, hikayeyi hemen finale götürmemek.

Şimdilik cevaplar bu kadar. Merak ettiğiniz olursa twitterdan sorabilirsiniz.

Kişisel hesabım: @ihahahateyou

Hikaye hesabı: @iremwho_kuzen

Not: Yorumlarınızın bazılarına cevap verebiliyorum, gözden kaçırdığım oluyor. Twitter'dan sorarsanız bir cevap alabilirsiniz. 

Dipnot: GALK GIZ SEN PATTES DOĞRA SEN SOĞAN!

Bölüm Şarkısı: Karmin- Acapella 

Multimedia'da Maxim var. (LUKE?! FUUUU!)

Bölüm @suzanecess 'e gelsin. O hastalığı bana bulaştırmadan iyileş!

Birkaç saat Zach'le birbirimize mal mal kartopu fırlattıktan sonra öksürmeye başladım.

"Zach öhö öhöööö."

"Ne oldu?"

"Ya dondum ben gidelim artık, hapşuaaaağğğğğ."

Deprem olmuş olabilir.

"Tamam odaya götüreyim seni sonra da yemek isteriz."

"Ta-öhöö-öhöö"

Attığım her iki adımda bir öksüre öksüre odaya geldik.

"Sen dur burada ben dışarı çıkıp geliyorum."

Öksürmekten cevap veremediğim için başımı salladım.

O gelene kadar çekmeceden tombik pijamalarımı aldım ve giyindim.

Ne var yani, bunların adı da tombik.

Zach elinde bir tepsiyle odaya girdiğinde yatağa kurulmuş telefonu kurcalıyordum.

"Yemek yiyoruz." Öksürdü.

Sırıttım.

"Hasta olduk biz, söyliyim."

"Ben öyle kolay kolay hasta olm-HAPŞUUUĞĞ." 

Zaa, dememek için kendimi tuttum ve hayvan gibi gülmeye başladım. 

"Aahhahahöhö-öhööö."

Zach yüzünü buruşturdu.

"Öleceksin sandım."

Onun repliğini çalıp:

"Ben öyle kolay kolay ölmem." dedim.

Gözlerini kıstı.

"Neyse içelim çorbaları. Sonra ilaç varsa içeriz."

Başımı salladım ve çorbalara gömüldük.

"Oha en sevdiğim!"

Zach kafasını kaldırıp bana baktığında sırıtıyordum.

"Mercimek çorbasııı!"

Ağzıma ekmeklerı tıktıktan sonra kalan iki kaşığı da mideme indirdim.

Zach'e baktığımda daha çorbayı yarılamamıştı.

"İçmeyecek misin?"

Tek kaşını kaldırıp bana baktı.

"İçiyorum işte. Akbaba gibi bekleme başımda."

Somurttum.

"2 saatte içemedin."

"Sindire sindire içiyorum."

Göt kadar çorbanın neresini sindire sindire içiyor bu?

"İyi."

Zach paşazadeleri sonunda çorbayı bitirdiğinde  telefonda fotoğraf çekiniyordum.

Babama 1 yıl bu telefon için yalvardım. Tek sebebi de retrica. Şu tipi anca retrica düzeltiyor çünkü.

"Ne yapıyorsun?"

Hiiç."

Telefonun ekranını kararttım.

"Fotoğraf çekiniyordun?"

"Nolmuş yani?"

Tepsiyi masaya bıraktı ve yanıma geldi.

"Beraber çekinelim."

Ha?

Tip tip suratına bakınca sırıttı.

"Hadi işte."

Telefonumu eline aldı ve ekranı açtı.

"Hangi efekt? Suratıma boş boş bakmaya devam edecek misin?"

"Allah Alla- öhöö öhö."

Ben öksürük krizine girmişken o 32 diş sırıttı ve fotoğrafımızı çekti.

"Ne yapıyorsun ya? Ölüyoruz şurada insan bi su getirir."

"Ölmediğine göre sorun yok." deyince tırnaklarımı koluna geçirdim ve o bağırırken ben de yanında kozmik kahkahalar atarken fotoğrafımızı çektim.

"Kötülük." dedim yandan gülerek.

"Ödeştik artık."

"Evet."

Telefonu tekrar eline aldı ve başka bir efekt açtı.

"Yuh, 9'lu poz mu?"

"Evet."

"Saçmalama, 9 tane farklı poz veremem ben."

"Görürüz." dedi ve ekrana bastı.

İlk pozumuz ben ağzım bir karış açık kalmış o da sırıtırken çıkmıştı. 2.de kendimi topladım ve 32 diş sırıttım. 3.ye geldiğimizde ikimizde dilimizi çıkarmıştık.

9. poza geldiğimizde ikimiz de sırıttık.

"Oh, çenem ağrıdı ya."

"Daha fazla olmadığına dua et."

Yüzüm Edward Munch'ın Çığlık tablosundaki adamın suratına yatay geçiş yaptı.

"Afedersin ama 5. fotoğrafta ne yapmaya çalışıyorsun?" deyince telefonu elinden aldım.

Cidden napmışım lan ben?

"Sanırım suratımı dinlendiriyordum."

"Anlıyorum."

Omzuna yumruğumu geçirdim.

"Ahh."

Piç smile yapınca gözlerini kısarak baktı ve ben ne olduğunu anlamadan beni omzundan sarkıttı.

Böyle şeyler de hiç nolduğunu anlayamıyorum aq.

"Yaa! İndir beni!" Ayaklarımı savurudm.

"Rahat dur."

"Durmam! Ya ben sakatım indir beni! Davnlood mi qülüm." deyince tip tip baktı.

"Bana kar atarken de sakattın."

Somurttum ve tepindim.

"Ya! Nereye gidiyoruz?!"

"Görürsün." dedi ve kapıyı açtı.

"Zach?"

Katja'nın sesini duyunca kafamı kaldırdım ve kıpkırmızı oldum.

"Ne yapıyorsun Zach?" Fuat amca da gelince bileklerime faça atıp güçlü kalamadım anneeğ. demek istedim.

Zach beni omzundan indirince saçlarımı düzelttim ve gülümsedim.

"Gelmişsiniz."

Katja bana gülümseyerek baktı.

"Evet tatlım. Dizin nasıl?"

"Daha iyi. Yürüyebiliyorum."

"Güzel. Zorlama ama."

Başımı salladım. Bu sırada birden öksürük geldi.

"Öhöö, öhöö."

"İrem? İyi misin?" Fuat amca yavaşça sırtıma vurdu.

"Üşüttüm galiba."

"Grip ilacı vardı. İçersin şimdi." İçeri girdik ve çantasından hapı çıkartıp bana verdi.

"Ben de bir tane alabilir miyim anne?"

Katja kaşlarını çatıp Zach'e baktı ama hapı çıkartıp verdi.

"ikiniz de üşütmüşsünüz galiba. Gününüz nasıl geçti?"

"Güzel. Oyun salonuna gittik vee kartopu savaşı yaptık." Zach'e baktım.

"Ondan üşüttünüz sanırım."

"Galiba. Sizinki nasıldı?"

"Güzeldi, teşekkürler canım. Yemek yediniz mi?"

Zach başını salladı.

"Tamam. Biz çok yorulduk. Bir film izleyip yatarız herhalde. İsterseniz siz oturabilirsiniz. Gece ateşiniz var mı diye kontrole gelirim. İyi geceler." dedi ve yanağımızdan öpüp odaya gitti.

O gider gitmez Zach'in omzuna vurudm.

"Rezil olduk ya!"

Yavaş ol! Onlar benim annem ve babam, rezil olmadık."

"Senin omzunda olmamın bir açıklaması yok ama."

Omuz silkti.

"İyi, yatıyorum ben."

"Ne yatması ya? Saat daha 22.00. Film izliyelim." dedi ve yatağa kurulup televizyonu açtı.

"Hey! Kendi odanda izle." dedim ve boş tarafa yayıldım.

Beni dinlemeyerek bir film açtı.

"Almanca bu."

"İzlemezsin diye açtım."

"İzliyorum işte!"

Piç smile yaptı.

"Annem DVD almış. Bekle." dedi ve komidinin çekmecesini açtı.

Tekrar yanıma geldiğinde elinde 4 DVD vardı.

"Aşkın 500 Günü- geç, Uzaktaki Anılar- geç, Şeytan Marka Giyer- geç, Leon? Korku filmi yok mu ya?"

"Yoo, çok güzel bence. Leon izleyelim."

"Korku filmi izlemek istiyorum." dedi ve somurttu.

"Ciddi misin? Kreşteki bebeler gibi davranıyorsun. Aç işte şunu." dedim ve yastığımı düzelttim.

Oflayarak kalktı. DVD'yi takıp yanıma geldi ve kumandadan filmi başlattı.

"Leon değil bu?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Evet."

"Aşkın 500 günü? Romantik film izlemek istemiyorsun diye Leon demiştim.Gerçi, o da romantik gibi."

Omuz silkince, elalemin derdi beni mi gerdi, dedim ve filme odaklandım.

Summer'la Tom'un tanışma sahnesinde çalan şarkı yüzünden kapanan göz kapaklarımı büyük bir mücadeleyle tekrar açtım.

En sonunda gözümü açmaya üşendiğimde yastığı yatırdım ve yana döndüm.

"Uyuyor musun?"

"Hmm."

Ve çalan şarkı eşliğinde uykuya daldım.

***

"Böyle uyuyakalmışlar." Katja'nın fısıldayarak konuşmasını duyunca kıpırdandım.

Televizyonu kapattı ve üstümüze battaniyeyi örttü.

Bir dakika. Üstümüze?

Zach yanımda uyumuş. Allah'ım ya. 

Dur lan. Nerede benim kafam?

Kafamı oynatınca bir kemik kafama battı.

"Off." diye mırıldandım.

Zach kıpırdanınca kafamın omzunda olduğunu anladım.

Katja'nın elini alnımda hissedince gözlerimi kırpıştırdım ve açtım.

"Şşt. Uyu tatlım. Çok ateşin var ama.Bekle." Fısıltıyla konuşmuştu.

Katja odadan çıktığında tekrar gözlerimi kapattım. Tam tekrar uyuyacakken içeri girdi.

"Tatlım. İç şunu hadi."

Gözlerimi açıp suratına baktım.

"Hadi tatlım." Hapı ağzıma götürünce dudaklarımı araladım. Sonra suyu içirdi.

"Tamam, yatabilirsin." dedi ve elini son kez alnıma koyup çıktı.

Battaniyeyi üstüme iyice çektim. 

Donuyorum ya.

Zach kolunu boynuma atınca koluna sarıldım.

Denize düşen yılana sarılırmış.

Olm lan, bulduğum atasözleri cuk oturuyor.

Kendi kendime zeqi olmaq bunu qereqtirir, diye mırıldandım ve gözlerimi kapattım. 

Hâlâ donuyorum.

Continuer la Lecture