• Bᴀᴅ Bᴜɴɴʏ Π Jᴇᴏɴ Jᴜɴɢᴋᴏᴏᴋ •...

By ArmyLieber

1.9M 172K 132K

[05.12.17 / Aksiyon #1] [02.10.20 / Hayrankurgu #1] Alyssa Martin, sosyal görevi için bir akıl hastanesine g... More

◆1◆
◆2◆
◆3◆
◆4◆
◆5◆
◆6◆
◆7◆
◆'8'◆
◆'9'◆
◆'10'◆
◆11◆
◆'12'◆
◆13◆
◆'14'◆
◆15◆
◆17◆
◆'18'◆
◆19◆
◆20◆
◆21◆
◆'22'◆
◆'23'◆
◆'24'◆
◆'25'◆
◆A◆
◆26◆
◆'27'◆
◆28◆
◆'29'◆
◆30◆
◆A◆
◆31◆
◆'32'◆
◆33◆
◆'34◆
◆35◆
◆A◆
◆The Past◆
◆Revenge◆
◆36◆
◆'37'◆
◆Unattainable◆
◆A◆
◆Swagbeast◆
◆'38'◆
◆Taeji◆
◆Taeji/2◆
◆'39'◆
◆40◆
◆A◆
◆41◆
◆Monster◆
◆'42'◆
◆43◆
◆'44'◆
◆Kim Jimin◆
◆Cought In A Lie◆
◆45◆
◆A◆
◆Like The Spider Man◆
◆Tricked You Badly◆
◆46◆
◆A◆
◆47◆
◆'48'◆
◆'49'◆
◆Enemy Of Nightmare◆
◆'50'◆
◆You Killed My Son◆
◆A Little Help◆
◆51◆
◆52◆
◆53◆
◆54◆
◆A◆
◆Death◆
◆The End◆
◆Thanks◆
◆ Special For 1M ◆
Bad Bunny MV + Reklam
yeni fic bildirisi

◆'16'◆

34.3K 2.7K 2.1K
By ArmyLieber

Medya, Aeda

İyi okumalar~

***

"Seni buraya, sana özel bir görev vermek için çağırdım Bad Bunny."

The Dark'ın büyük ve geniş ofisinde, masasının önündeki misafir koltuğunda oturmuş ona bakıyorum. Ellerini masada birleştirmiş, her zamanki ciddi yüz ifadesiyle beni izliyor.

"Kısa zamanda uzun yol kat ettin ve Killer grubu içinde en güvendiğim kişi de sensin. Yeteneklerin inkar edilemeyecek kadar üst düzey bir seviyede. Düşmanlarının en büyük korkususun. Bu yüzden bu görevde sana ihtiyacım var."

Başımı sallıyorum. Bana vereceği görevin, Aeda'nın anlattığı şeyle alakası olup olmadığını merak ediyorum.

"Belki sana doğru gelmeyebilir fakat sen sadece emirlerimi uygulamak için buradasın, o yüzden ne diyorsam yap. Şimdi sana olayı açıklayacağım." diyor siyah deri koltuğuna yaslanarak.

"Yıllar önce bir kadını sevip, onunla birliktelik yaşamıştım. Bu süre zarfında bir âlim; bana gelecekte bir çocuğumun olacağını ve bu çocuğun yaşadığı sürece başıma felaketler getireceğini, sonra önemli bir görev edineceğimi fakat o çocuk yüzünden görevimi tamamlayamayacağımı söylemişti. Ve söyledikleri birer birer tuttu. Sevdiğim kadın çocuğumuzu doğurdu, ardından korkunç şeyler yaşamaya başladım. Önce iflas ettim, sonra arkadaşlarımı, kaldığım evi bile kaybettim. Âlime ne yapabileceğimi sorduğumda bana tek bir cevap verdi: çocuğu ortadan kaldırmak. O çocuk benim muhterem görevimi tamamlamama engel olacak kişiydi. Bu yüzden onu öldürmekten başka çarem yoktu. Daima alimlerin ve kahinlerin sözünü dinleyerek kazanç sağlamıştım ve bu hala da böyle. Şu ana dek dedikleri her şey doğru çıktı, çıkmaya da devam ediyor. O çocuk hâlâ hayatta, muhtemelen senin yaşlarında. Onu öldürmeni istiyorum."

Kaşlarımı çatarak ona bakıyorum. "Yanlış anlamayın Bay Wonhyuk fakat bana daha çok aptal bir medyumun saçma sapan bir sözüne inanmışsınız gibi geldi. Kim kendi öz çocuğunu öldürmek ister ki?"

Dik dik baktıktan sonra kollarını masaya dayayıp bana doğru eğiliyor. "Beni iyi dinle Jungkook. Sana dediğim gibi, sen burada benim emirlerimi uygulamak için varsın. Hoşuna gitsin ya da gitmesin, sadece sana söylenileni yap. O aptal medyum dediğin adamlar bana senden de bahsetmişti. Bundan emin olabilirsin. Elbette kimse öz çocuğunu öldürmek istemez. Ama bu çocuk günün birinde benim görevime yani ISD'ye liderlik etmeme engel olacaksa, onu yok etmekten başka çare yok demektir. Eğer ISD olmazsa suçluları ortadan kaldıracak başka bir örgüt de olmaz. Bu tüm dünyanın iyiliği için."

"Peki ya o çocuğun masumiyeti?" diyorum doğrularak. "Onun hiçbir şeyden haberi yok. Muhtemelen babasının siz olduğunu bile bilmiyor. Benden masum bir insanı öldürmemi mi istiyorsunuz?"

"Senden gelecekte suç işleyecek olan birini öldürmeni istiyorum." diyor gözlerini kısarak.

"Bunu bilemezsiniz. Suç işlenmeden önce kimse öldürülemez."

"Jeon Jungkook. Üçüncü kez mi tekrar etmeliyim?!" diyor sesini yükselterek. "Bu görevi başka bir Killer'a da verebilirdim, ama özellikle seni seçtim, seni! Şimdi bana karşı mı çıkıyorsun?!"

Derin bir nefes verip koltuğa geri yaslanıyorum ve başımı karşıdaki cama çeviriyorum. Bu görevi üstlenemem ama başkasına vermesine de izin veremem.

Ama üstleniyormuş gibi yapabilirim, öyle değil mi?

"Pekâlâ. Dediğiniz gibi olsun." diyorum ona dönerek. "Size ve verdiğiniz kararlara saygı duyuyorum, bu yüzden bu görevi kabul edeceğim."

Kısılmış gözleri aralanıyor ve koltuğuna yaslanıp başını sallıyor. "İyi bir seçim yaptın. Sana güveniyorum."

"Peki, nerede bu çocuk?"

"İşte işin en zor kısmı da bu." diyor başını cam duvara çevirerek. "Öldürmesi kolay ama bulması zor." derince soluklanıp bana dönüyor. "Annesi, onun hakkındaki planlarımı öğrendiğinde çocuğu kaçırdı. Henüz yeni doğmuştu ve cinsiyetini bile hatırlamıyorum. Onu her yerde aradım ama bir türlü bulamadım. O çocuğun hayatta olduğu her an başıma kötü şeyler gelmeye devam etti. Sonunda bir kâhine başvurup benim için koruyucu bir büyü yapmasını istedim. Bu sayede işlerim biraz yoluna girdi, etraftaki iğrençlikleri fark edip bu örgütü kurdum. Fakat kahin bana bu büyünün en fazla birkaç yıl dayanabileceğini söyledi. Bu yüzden büyü tamamen bozulmadan önce çocuk ölmeli."

The Dark şu ana dek tanıdığım en mantıklı düşünen insanken az önce sarf ettiği sözlerle tüm düşüncelerimi yerle bir etmiş oluyor. Sanki söylediği şeyler çok mantıklıymış gibi konuşmuştu fakat... Büyü mü? Kâhin mi? Bunlar saçmadan da saçma!

"Annesinin adı Sally Clark. İngiliz." diyor ve masasının çekmecesinden eskimiş bir fotoğraf çıkarıp önüme atıyor. Fotoğrafta kısa dalgalı saçlı, gülümseyen ve yabancı uyruklu olduğu belli olan güzel bir kadın var.

"Hakkında tek bildiğim şey bu. Normal görevlerini yaparken, diğer yandan da araştırmanı yap. Öğrendiklerini bana rapor et."

Başımı sallayıp fotoğrafı alıyor ve yerimden kalkıyorum. The Dark'a başımla selam verdikten sonra büyük ofisten çıkıyorum.

Demek Aeda haklıymış. Gerçekten de kendi çocuğunu öldürtmek istiyormuş. Üstelik saçma sapan batıl inançları yüzünden... Onun böyle biri olduğunu kim bilebilirdi ki? Gözümde örnek alınacak bir idol seviyesindeyken şimdi hızla alçalarak yere yapışmıştı. Örnek alabileceğim biri değildi artık. Bunca zaman boyunca inandığı şeyler saçmalıktı, muhtemelen zamanında bu kâhin ve fal işleri yüzünden iflas etmişti.

Bir Killer olabilirim ama benim kitabımda hiçbir suçu olmayan masum bir insanı öldürmek yazmaz. Ben sadece ölmeyi hak edenleri öldürürüm. Bu kişi her kimse onu bulup, babasından korumam gerek.

Ekip salonuna girdiğimde tüm başlar bana çevriliyor. Stain ayaklanıp yanıma geliyor. "N'oldu? Ne dedi sana?"

Bir süre durup düşünüyorum. Bunu onlara anlatabilir miyim? Onlar The Dark'a güvenen insanlar. Belki de benden daha çok. Bu dediklerimi ve asıl amacımı anlatırsam içlerinden biri bunu ona söyleyebilir.

En çok güvendiğim Jin hyung bile.

Eğer anlatabileceksem bile bana kesinlikle inanacağına emin olduğum birine anlatabilirim. Bu örgüte ait olmayan birine, ve en baştan beri The Dark'tan şüphe eden birine.

Aeda.

"Size dahi anlatamayacağım özel bir görev verdi." diyerek ikili koltuğun başına oturuyorum. Diğerleri masanın etrafında toplanmışlar. The Dark bazen kişiye özel gizli görevler verdiğinden bu dediğime şaşırmıyorlar.

"Peki şu çocuk öldürme olayı ne? Bir şey öğrenebildin mi?" diyor Nemesis merakla.

Başımı sağa sola sallıyorum. "Hayır."

"Aeda gidip kulaklarını yıkat, fazla paslanmışlar. Öyle ki artık olmayan şeyler duyuyorsun." diyor Hope alayla.

Aeda sinirle oturduğu sandalyeyi geri ittiriyor. "Umrumda değil, tamam mı?! Kimseyi bir şeye inandırmak zorunda değilim. Gerçek olduğu zaman kendiniz görürsünüz!" diyor ve hışımla salondan çıkıyor.

Stain peşinden gitmek üzereyken Nemesis kolundan tutuyor. "Bırak gitsin."

"Pekâlâ. Onu sinir eden benim, ben giderim." diyor Hope ayaklanarak. Odadan çıktığında ben de peşinden gidiyorum.

"Sen niye geliyorsun?" diyor dönüp bana bakarak.

"Aeda'nın o sinirle seni boğazlayarak öldürme ihtimali çok yüksek. Unuttun mu? Eğer Killer olursa ölüm listesinde ilk sıradasın." diyorum alayla.

"Hah." dalga geçercesine gülerken hızlı adımlarla ilerliyor. Bir süre sonra koridordan konuşma sesleri duyuluyor.

"Seni daha önce buralarda görmedim, kimin kızısın sen?"

Bu ses, DarKnight'ın sesi.

"Kimsenin kızı falan değilim! Defol git başımdan." diyor Aeda.

Hope kaşlarını çatarak adımlarını hızlandırırken ben de ona ayak uyduruyorum. Birkaç saniye içinde Aeda ve DarKnight görüş açımıza giriyor.

"Hadi ama, neden bu kadar atarlısın? Sadece arkadaş olmaya çalışıyorum." diyor DarKnight.

"Benden uzak durarak en iyisini yaparsın." diyor Aeda hızlıca yürürken. DarKnight sigarasını üflerken adımlarını hızlandırıp ona yetişiyor. "Hey, kim kızdırdı seni bu kadar? Öfkeni dışarı atmana yardımcı olabilirim."

Aeda sonunda öfkeyle olduğu yerde durup ona dönüyor. "Bana bak, ben sigaradan nefret ederim. Havaya duman üfleyerek çekici göründüğünü sanıyorsan yanılıyorsun. Çek şu zıkkımını."

"Hadi ya?" diyor DarKnight alayla sigarasını yere atıp ayağıyla ezerken. "Nasıl istersen prenses. Dediğin gibi olsun. Ama çekici olduğumu kabul etmek zorundasın."

Hopelight araya girip DarKnight'ı göğsünden yavaş sayılabilecek bir şekilde ittiriyor. "Kız sana uzak dur dedi, duymadın mı?" diyor kaşlarını çatarak.

DarKnight alayla ona bakıyor. "Nesin sen, onun koruyucu meleği mi?"

"Seni ilgilendirir mi?" diyor Hope gözlerini kısarak. İlk kez onu görev haricinde sinirli bir şekilde görüyorum.

Aeda tek kelime etmeden uzaklaşıyor. Hope ve DarKnight şaşkınca onun ardından bakarken, aralarından geçerken ikisinin omzuna pat pat vuruyorum. "Onu etkileyebilmek için daha kibar olmayı öğrenmeniz gerek." diyor ve Aeda'nın peşinden gidiyorum. Maskemi yüzüme geçirip Aeda'ya yetişiyorum. Binadan çıkmış, ormanlık alana doğru ilerliyor.

"Şimdi de sen mi?" diyor göz devirerek.

"Merak etme, suratına sigara üflemeye ya da seninle alay etmeye gelmedim."

"Çok şaşırdım. Niye geldin peki?"

"Konuşmalıyız. The Dark hakkında."

Birden durup bana bakıyor. "Ne?"

Kolundan tutup onu ISD kalesinden olabildiğince uzaklaştırıyorum. Ormanlık alanda ağaçların açıkta bıraktığı bir yere geldiğimize çimenlerin üstüne oturuyorum. Bana bön bön baktıktan sonra o da yanıma oturuyor.

"Sen örgütten değilsin. Bu yüzden kesin olarak güvenebileceğim başka kimse yok. Gerçekleri sana anlatacağım fakat dayınların öğrenmemesi şartıyla. Tabii sen de benimle aynı fikirdeysen."

Başını sallıyor. "Bana güvenebilirsin."

Derin bir nefes alıp her şeyi anlatıyorum. The Dark'ın saçma inançlarını ve çocuğu hakkındaki düşünceleri karşısında Aeda şok oluyor.

"Onu nasıl bulacaksın?"

"Annesi aracılığıyla. Uzunca bir araştırma yapmam gerekecek."

"Peki bulunca ne yapacaksın?"

"Bir şekilde onu güvende tutmalıyım." diyorum omuz silkerek.

"Aynen, onu korumalısın. Eğer yardım lazım olursa elimden ne gelirse yaparım. Ve bir de..." çimenlere diktiği gözlerini bana çeviriyor. "Hope ve Night'ı bilmem ama, dayıma ve Nemesis'e güvenebilirsin. Şimdilik bunu gizli tutsan bile daha sonra onlara anlat. Dayım ve Nemesis, The Dark'ın emirlerini uyguluyor olabilirler ama onun kulu köpeği değiller. Bu durumu öğrendiklerinde bizden yana olacaklardır. En azından ben öyle düşünüyorum."

Başımı sallıyorum. "Haklı olabilirsin. Yine de örgütten birine anlatıp risk almak istemedim."

"Kimseye güvenemezsin." diyor gülümseyip beni taklit ederek. "Ama sen bana güvendin. Örgüt üyesinin yeğeni olmama rağmen."

"Ve belki de gelecekte örgüte katılacak olmana rağmen." diyorum alayla.

"Iıh... Pek sanmam." diyor yüzünü buruşturarak. "Biliyor musun Jungkook bundan sonra sen benim en iyi kankamsın." diyor alayla koluma vurarak.

Gülüyorum. "Sen de öyle. Öyleyse bir görevimiz var, dostum." diyorum elimi uzatarak.

"Anlaştık!" Elimi sıkıp bırakıyor. "Havalı olması için bir isim bulmalıyız." biraz düşündükten sonra heyecanla gülümsüyor. "Buldum!"

"Nedir?" diyorum gülerek.

"Operasyon: Masum Koruma!"

***

Aekook friendship is the best uwu

Biraz gülün diye buraya iki adet sapık Tae bırakıyorum

CİDDEN SAPIK ŞXMWMDÇWMDNSNSJÇŞ

Continue Reading

You'll Also Like

5.4K 677 12
"Bileğinde ki bilekliği isterim." "Bu bileklik senden değerlidir!" {Not: Bu hikâye 'bamsı beyrek' isimli filmden uyarlanmıştır.} {Başlangıç:010120} ...
43.7K 4.6K 6
"Eğer senin için birini öldürseydim beni daha çok sever miydin?" Alec Benjamin'in şarkısından esinlenilmiştir. ~ ~✘~ 6 böl...
427K 47.6K 53
"Eğer sen..." dedi ve bir süre gözlerimin içine baktı. "Beni beklemeseydin ben bu koca şehirde kaybolacaktım." Yüzümüz giderek birbirine yaklaşırken...
1.1M 66.6K 50
"Zamanın gerisinde olanlar, zamanın ilerisinde olanlara ilelebet tutsak kalacaktır. Öyleyse çık ve göster onlara yaranı. Göster yarayı, hâlâ kanayan...