Dikkat Öküz Var !!

By Ssiyah_kelebekk

98.8K 4.8K 973

"Tescilli sapık." "Tecavüzcü Coşkun." sert bir şekilde beni yatağa bastırınca sustum. "Coşkun kim ?" dedi fıs... More

Tanıtım Videosu
LANET ARABA
BAY HAYVANAT !
HAY ANASINI...
Nöronlarına ko....
"Seve seve güzelim."
"Gözünde Çapak kalmış."
Oyun
"Delirsene..."
"At dönüyor..."
"Benim pantolonumu giy..."
"Öpeyim de Geçsin..."
Hikaye tanıtım videosu 2
Duyuru !!
"Sizi mahvedeceğim..."
"Balonlar..."
"Siktir Git..."
"Son duanı et..."
Tanıtım Videosu 3
"Tecavüzcü Coşkun..."
Wp GRUBU
"... sazan."
7 K ŞEREFİNE SÜPRİZ ÇEKİLİŞ !!
"..Artık gidemezsin Erva."
"...birine ihtiyacım yok."
"..Geber. pis çiyan."
"...Beyin nöronlarına koyayım."
"...Benim bebeğim."
Araf
"...Yazık."
"Yalnız adam..."
"Uyu melek yüzlüm..."
"...Acıyor."
SPOİLER
"Çünkü..."
SPOİLER
"Yiğidim, Erim..."
DUYURU !
"...Koku."

İntikam

2.7K 136 19
By Ssiyah_kelebekk

Çatalı yavaşça salatalığa batırdım. İki saatten beri tabağımdaki salatalıkla oynayıp duruyordum. Berke evde değildi. Tam tamına iki gündür eve uğramıyordu. Bende okula gitmiyordum. Emre'den de haberim yoktu. Her şey karışmıştı sanki. Bugün Emre'lere kesinlikle gitmeliydim. Sonuçta Berke'nin arkadaşıydı ve onun hakkında benden çok şey bildiği kesindi. Tabağımdaki kahvaltılıkları bırakıp evden çıktım. Bugün cumartesiydi. Yani Berke'nin gelmediği üçüncü gün. Umarım Emre evde olurdu. Yoksa gerçekten düşüncelerimle ne yapacağımı bilmiyordum. Her şey boğuyordu beni. Biliyorum çok saçma. Benim bir ilgimin olmamasına rağmen kötü hissediyordum. Emrelerin kapısını yavaşça tıklattım. Ve ayağımı ritmik hareketlerle sallamaya başladım. Neden aramadıysam ? Şu iki gündür akıl mı kalmıştı bende yahu ? Yemin ediyorum tımarhanedeki delilerden beter hale geldim. Geçen gün çamaşır asıyorum diye, sadece mandalları takmışım ipe. Bulaşıkları, bulaşık makinesine değil de, çamaşır makinesine atmışım. Eee haliyle kafa gidince... Delirdik işte...

"Erva ?"

"Hıı." kafamı kaldırıp Emre'ye baktım eliyle içeriyi işaret ettiğinde yavaş hareketlerle içeriye girdim. Sanki her şeyi hızlı yaparsam, zaman çabuk bitecekmiş gibi oluyordu. Kim bilir belki de öyle olurdu.

"N'oldu ?" yanaklarımı şişirip nefesimi dışarı üfledim.

"Berke nerede biliyor musun ?" dedim sessizce. Gözlerini üzerimde gezdirdi. Yüz ifadesi çok komikti. Sanırım ruh halim böyle olmasaydı kahkaha atmıştım...

"Eminim sen nerede olduğunu biliyorsundur."

Evet. Biliyordum. Sadece öylesine sormuştum zaten bu soruyu. "Senden bir şey isteyebilir miyim Emre ?" yanıma hızlıca gelip ellerini bileğime yerleştirdi. "Tabiki." yavaşça yutkundum. Zamanı gelmemiş miydi sizce ?

"Bana Berke ile ilgili her şeyi anlatır mısın ?" gözlerinin içine umut dolu bakışlarımı yolladım. Acıyıp söylerdi belki. "Her şey ?"

"Yani, İrem kim ?"

"Anıl kim ?"

"Berke'nin hayatı nasıldı ?"

Sorduğum sorular karşısında durdu. Epey bir duraksadı öyle. "Lütfen.. Bilmeye hakkım var değil mi ?"

"Berke'den duysan daha iyi olur Erva." dediğinde yüzümü düşürdüm. Ufacık bir bilgi verse bile yeterdi. Hakkım vardı işte ya. Neden anlamıyorlar ? Öğrenmeye hakkım vardı.

"Kapatalım bu konuyu şirine."

"Anıl karşımıza çıktı." birden söylediğim şeyle durdu. Öylece baktı karşıya, sonra bana döndü. "Ne dedin sen ?"

"Anıl diye birisi, karşımıza çıktı." dedim tekrar ederek.

"Ne zaman ?"

"İki gün önce." dediğimde elini sıkıp alnına götürdü. Kimdi bu Anıl ? Ne boklar yemişti.

"Benim karşıma çıktı. İrem'den falan bahsetti." Emre konuşmuyordu. Yavaşça başımı aşağıya eğip gözlerini buldum. "Anlatacak mısın ?" gözlerini önünden ayırıp bana baktı.

"Berke 8 yaşındayken onunla bu mahallede tanışmıştık. Aslında daha öncesi de vardı ama tanımıyorduk birbirimizi. Çok yakındık. Sürekli birbirimizi koruyup kollardık. Berke'nin annesiyle babası ayrılmıştı. Babası zaten alkolik herifin tekiydi. Annesini dövüp dururdu. Berke' de her zaman evden kaçıp benim yanıma gelirdi."

Anlatmaya başladığı anda nefesimi tuttum. Onu o kadar çok merak ediyordum ki...

"... İşte bunun anne babası ayrılınca, bir kaç yıl sonra annesi başka bir adamla evlendi. Berke hiç karışmıyor tabi. Kendi halindeydi hep zaten. Ona çok özeniyordum. Bütün sorunlar karşısında tek başınaydı. İtiraz etmek yerine kabullenip güçlü duruyordu. Annesi evlenince Berke'nin üvey babası, Ankara ' da yaşamak istemedi. Zaten zengin bir aileydi. Yurt dışına gideceklerdi. Tabi ben çok üzüldüm. Ayrılacaktık ya. Bana güç veren çocuk gidecekti. Bunlar gittiler yurt dışına. 2 sene sonra Berke'yi benim kaldığım yurtta gördüm. Gözlerim doldu sarıldık falan."

"Neden yurtta kalıyordun ?" sözünü kestiğimde bana baktı. Sanki 1 milyon kazanan şanslı kişiyi açıklayacak olan adamın ağzına bakar gibi bakıyordum Emre'ye.

"Okuduğum okul evden çok uzaktı. Bende ailemden uzaklaşmak istiyordum zaten. O sebepten dolayı. Her neyse gözlerim doldu falan. Bunun yanında bir kız vardı."

Berke' den. (4 yıl önce.)

Emre yanımda duran İrem'i süzüp bana baktı. Vay piç. Ne kadar da büyümüş görmeyeli.

"İrem sen odana geç hayatım." İrem yanağımı öpüp gitti. Arkasından iç çekerek baktım. Nasıl da seviyorum ulan.

"Bu kız kim abi ?" Emre'nin sırtına vurup sarıldım. "Anlatacağım koçum. Önce oturalım." köşedeki koltuklara oturup bana baktı. "Daha dün altına yapan velet, yakışıklı bir piç olup çıkmış he." kahkaha atmaya bvaşlayınca bende güldüm.

"Aynı yaşta olduğumuzu unutma." dediğinde kollarımı dizime koydum.

"İrem. Sevgilim."

"Onu farkettim abi. Nasıl oldu ? Neden döndün ?" derin bir nefes aldım.

"Biliyorsun Emre, Ankara hep bir parçam olmuştur. Döndük işte." güldü kerata. Bak sen, çarpık dişlerini de yaptırmıştı he. Vay oç. "Yengeyi anlat abi."

"Almanya'da tanıştık. Çocukluk aşkım İrem. E haliyle eşek kadar olunca İremle beraber ailelerimizin yanına gittik konuşmaya. Böyle böyle anne Ben Ankara'da yaşamak istiyorum, İremle beraber. Bir de 18 yaşına girince. Onun da ailesi izin verince, annem bir miktar para ile gönderdi bizi buraya." Emre'nin yüzü düşünce ona dik dik bakmaya başladım. Sevinmemiş miydi lan yoksa ?

"N' oldu lan ?"

"Abi, nasıl geçineceksiniz burada ?" dediğinde benimde yüzüm düştü. Acaba fikrimi ona söylese miydim ?

"Bak koçum. Biz bir mekan açmaya karar verdik. Bar, kafe, lokanta farketmez. Oradan gelen parayla da geçiniriz. Zaten burda evimiz var. Sıkıntı olmaz merak etme."

"Tamam abi." dediğinde ayağa kalktım.

"Var mı bu işlerle ilgilenen senin tanıdığın biri ?" Kararlıydım bu mekan işinde. Sevgilimle mutlu bir hayatımız olacaktı bizim. İrem... Çok güzel, melek gibi bir kızdı. Yurt dışına gittiğimizde, mahallede gözüme çarpan ilk kızdı. Sürekli ip atlarken görürdüm onu. O zaman başlamıştı aşkım. Şimdi ise mutluydum onunla. Nefesim, ellerim olmuştu.

"Fuat abi var. Böyle mekan falan çoık bilir. Adresini yazayım ben sana." kenarda duran masadan kağıut kalem aldı.

****

Elimdeki kağıda bakıp, binaya baktım. Hadi bakalım, işim rast giderse her şey kusursuz olacaktı. Birde evlenirdim İremimle. Binaya adımımı atıp şubeye ilerledim. "Fuat Kara. Görüşmem vardı."

"3. kat sağdaki oda beyefendi." hemen merdivenlere yönelip çıkmaya başladım. İnşallah bir aksilik olmadan hallederdim şu işi. Odaya girdiğimde Fuat denilen adam koltuğunda oturmuş, evraklarla ilgileniyordu. Boğazımı temizleyip içeri girdim.

"Berke ?"

"Evet." hemen ayağı kalkıp elini uzattı. "Ben Fuat." elini sıkıp başımı salladım. Eyvallah, memnun olduk. "Tam olarak ne istiyorsun sen ?"

"Bir mekan. Farketmez nasıl olduğu. Ama kısa sürede lazım." dediğimde sesli bir şekilde kahkaha attı. Kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladım. Ne gülüyor lan bu gevşek ? "Bak koçum. Bu devirde ölyle bir iki günde bedava mekan bulamazsın. Para kazanıp açman lazım." kaşlarımı kaldırıp başımı yere eğdim. Nasıl olacaktı o iş ? Eğer yatarsa, İremim çok üzülürdü.

"Kısa sürede para nasıl kazanacağım ?" ellerini masaya koyup bana yaklaştı.

"Boksörlük yap. Büyük bir maç olursa, gecede 1 milyon cepte."

Gecede 1 milyon. Abi çok iyiydi be. Ama bu vücutla hayatta boksörlük yapamazdım. "Tabi hazırlanmak gerek koçum. Merak etme o iş bende." dediğinde ayağa kalkıp elini sıktım. "Tamam abi haberleşiriz." odadan çıktığımda hemen İrem'i aradım.

"Buldum güzelim, buldum." telefondan bir kahklaha sesi yükselince gözlerimi kapattım. İşte benim huzur bulduğum ses. Sanki ilahi yerine İrem'in sesi vardı. Kalbim onun sayesinde atıyordu.

"Çok sevindim hayatım, hemen gel de kutlama yapalım." Telefonu kapatıp gülümsedim. Sevgimi anlatamam ki ulan. Kalbim atarken sevdiğim tek insan.

2 ay sonra.

Vücut çalışmalarına başlamıştık. Hatta bugün ilk maç vardı. Önemli bir maç değildi. Kazanırsam 1000 lira alacaktım. Daha çok çalışıp büyük maçlara çıkmam lazımdı.

Önümdeki kum torbasına sert bir şekilde geçirdim. Kendimi daha güçlü hissediyordum. Sanki biraz olsun, yenilmez gibi. Bir tekme atıp nefesimi kontrol ettim. En önemlisi buydu işte. Ne kadar sakin vurursam, galip gelme oranım yükseliyordu. Derin bir nefes alıp kum torbasına geçirdim bir tane. Hissedebiliyordum. İremimle çok mutlu olacaktık.

Bir tane daha vurdum, bir tane daha. Nefes alıp bıraktım.

"Aferin koçum. İki ayda hallettin sen bu işi." Gülümseyip Fuat abinin elindeki su şişesini aldım. Kafama diklediğim gibi aklıma İrem geldi. Bana sürekli öyle içmemem gerektiğini söylerdi. Su şişesini kenara atıp, havluyla yüzümü sildim.

"Evet abi, senin sayende."

1 yıl sonra

Ben boksörlük yapalı tam bir yıl olmuştu. Ustalaşmıştım. İrem'den ayrı kalıp, sürekli antrenman yapıyordum. Günün her saatinde, her dakikasında çalışma yapıyordum. O kadar iyi olmuştum ki 5 ay içerisinde 15 maça çıktım. Ve 15 inide aldım. Sevgim, aşkım beni yenilmez yapıyordu. Ve son maç. Fakat daha bir yıl vardı. Ve ben bir yıl öncesinden çalışmaya başlamıştım. Bir yıl boyunca ara vermeden çalışmam lazımdı.

Sadece bir gecede 30 milyon alacaktım. Bu maç benim için o kadar önemliydi ki. Gecem gündüzüm olmuştu. Eğer kazanırsam, hayallerim gerçek olacaktı. Tam 30 milyon. Hem de tek maçla.

Zincirleri alıp eklemlerime yerleştirdim. Kum torbasına vurup nefes aldimt. Vurup nefes aldım. Ayrıca, ek olarak ders de alıyordum. Bütün savunma hareketlerini öğrenmiştim. Rakibin ayaklarına bakarak hangi hareketi yapacağımı tahmin edebiliyordum. İşte avantajım buydu.

Kazanacaktım. İrem' den uzaklaşsam bile kazanacaktım.

Maç günü

"Bak koçum sağ ayak hafif önde is-"

"Sol el abi."

"Aferin." Fuat abi sırtıma vurup güldü. Her gün hayvan gibi çalışmıştım, kazanacaktım tabiki.

"Berke sakın heyecanlanma." İrem'in endişesine küçük bir kahkaha attım.

"Merak etme güzelim." Yanağından makas aldığımda dudaklarımı öptü. Derin nefes aldım dudaklarında.

"Dudakların... Evim olsun." Güldü. Geri çekilip gözlerime baktı.

"Seni çok seviyorum Berke." Dudaklarına bir öpücük kondurdum. Ellerimi çenesine yerleştirdim.

"Sen benim aklımı aldın ulan." Alnımı alnına yasladım. "Kirpiklerinin en dibine kadar sevdiğim, gözyaşından öptüğüm hep yanımda ol olur mu..." Dediğimde çenesindeki ellerimi avuçlarına aldı. Yanağına yerleştirdi, öptü. "Ölene kadar.".fısıldadığında sımsıkı sarıldım.

"Berke son 2 saat." Fuat abinin sesiyle İrem' den ayrıldım.

Ellerimi sıkıca sararak kum torbasına yöneldim. Akıllı ol Berke. Her zaman güç yenmez. Zeki olursan, rakibini şaşırtırsın. Sağ el vur... Nefes al vur. Bacağını dengeleyerek tekme at, yoksa çıkabilir.

Aklıma İrem' i gördüğüm ilk gün gelince gülümsedim.

Yenebilirdim. Fakat, kuralsız bir maç olacaktı. Belden aşağı vurmak serbest, sporcunun etrafında 360 derece dönmesi falan filan. Boşuna gecede 30 milyon değil. Demek ki karşımdaki güçlü bir rakip. Kum torbasını bırakıp elime ipleri aldım. Ve atlamaya başladım. Fuat abi gelip beni durdurdu.

"Bak koçum kesinlikle her şeyi dikkatli yapıyorsun. Boksta duruş çok önemlidir. Çünkü bir boksörün saldırı ve savunma gücü ile hızı, dengesine ve harekete her an hazır olmasına bağlıdır. Senin duruşun rahat olmalıdır. İyi bir duruşta sağ ayak, biraz öndeki sol ayakla bir denge oluşturacak biçimde sağa doğru biraz açılmalıdır. Her iki ayağın ucu da hafifçe sağa dönük olmalıdır. Böylece bedenin yalnızca sol yanı rakibe açık tutulur. Bu da koçum, rakibin sadece bir tarafını yorabilir. Zeki olursan, hamleleri görebilirsin. Sağ ayağını hafif öne doğru getirirse aparkat yapıyorsun. Sol ayak, direkt yumruk. Gerisini sen biliyorsun." Kafamı sallayıp ipleri bıraktım.

"Rakibim kim ?" Bana baktı yavaşça iç çekti.

"Senden daha tecrübeli. Fakat senin zekana güveniyorum. Unutma Berke, sadece güç değil, akıl da önemlidir. Rakibin ise Anıl Erez."

Anıl Erez mi ? Şu boksta dünya şampiyonluğuna katılan. O adam neredeyse çocukluğundan beri boks yapıyordu. Fakat ben.... Motivasyonunu düşürme.Berke. İrem' i düşün. Gülüşünü, gözlerini. Nasıl da masum. Ona güzel bir hayat vermek istiyorsan, bu maçı kazanmalısın.

"Hadi Berke, tak eldivenleri maça çıkıyorsun." Derin bir nefes alıp boks eldivenlerimi taktım. Fuat abi önden giderek ringe çıktı. Umarım daha ilk raundta nakavt olmazdım. Profesyonel boks olduğu için raundlar 3' er dakika olacaktı. Ringin köşesinde durup bekledim. Tribune baktım. İrem orda oturmuş heyecanla bana bakıyordu. Ah be güzelim, senin için alacağım bu maçı. O kadar çok ses vardı ki. Sadece İrem'in sesine odaklanmalıydım.

"Portland' den Berke Tuğlu." Ringe çıktığımda pek fazla kişi alkışlamıyordu. Çünkü seni tanımıyorlar Berke.

Hadi bakalım onlara kendini tanıt.

"Ve şimdi de çok güçlü boksörümüz. Gresham ' dan Anıl Erez." Bir alkış tufanı kopunca ringe çıkana baktım. Kaşlarının altında karanlık mavi gözleri vardı. Benden iri yarıydı.

Zekanı kullan Berke.

Nefes al.

Hazırlan.

Duruşun çok önemli.

Ring hakemi aramıza girdi.

"Kural yok. Başlayın." Dediği anda çan sesini duydum. Anıl sırıtıp bütün ağırlığını sol tarafına verdi.

Yanlış hareket. Kesinlikle bütün ağırlık değil, ağırlığının yarısını vermesi gerekiyordu. Hafif sol bacağımı kırdım. Ellerimi çene hizamda tutarak kendimi dengeledim.

Nefes al.

Sesler...

İrem...

Anıl... Herkes sanki yabancı gibiydi. Burada sadece ben vardım. Unutma yenmek sadece güçte değildir. Aklını kullanırsan rakibin bocalar.

Anıl sağ ayağını hafif öne çekince anında eğilerek karnına yumruk attım. Hamlesini görebiliyordum. Yeterince hızlı değilsin Anıl. Hamlelerini bana göstermemen lazım.

"İyi gibisin." Deyip güldüğünde, sağ bacağımı öne atıyormuş gibi göstererek sol taraftan tekme attım.

Kahretsin, engellemişti.

"Ama yeterince değil." Dediğinde ben ne olduğunu anlamadan sol çeneme yumruk geldi. Etraftan sesler yükselince İrem ayağa kalktı.

"Unutma çömez, tek raundluk bir maç. Dayanabilecek misin ?" Vuruşundan etkilenmemeye çalışarak nefes aldım. Tek raundluk olduğunu bilmiyordum. Sağ elimi bacağından aşağı çektim. Hemen aşağı eğilince dirseğimi sırtına geçirdim. Kalkamadan dizimi de karnına vurunca bağırdı.

"Kendine fazla güvenme." Dakik bir şekilde kalkıp çelme taktı. Düşmedim. Kolumdan tutup çeneme tekme atınca sarsıldım.

Çenem çıkacaktı.

Kalkmama fırsat vermeden yumruklarını karnıma geçirmeye başladı. Bir sonrakini engelleyip aparkat atmaya başladım. Ard arda yumrukluyordum. Aşağıdan tekme atınca mağlum bir yerime geldi. İki büklüm olup geri. Çekildim.

Bana uzunca baktı. İrem' e baktım. Baktığım yere baktı. Bana dönüp sırıttı. Elini kaldırarak tek parmağını oynattı. Ne yani, maçın daha 30. Dakikasında mola mı istemişti.

Mola hakkını çok erken bitirmişti. Bu senin için avantaj Berke. Hemen ringten inip, kum torbasına yöneldim. Sadece 30 dakika daha kaldı. Sabret.

Mola süresini antrenman yaparak değerlendirmiştim.

Ringe tekrar çıktık. Hala sırıtıyordu. Maç başlayınca birden sırıtmayı kesti. Ona hamle yapacakken geri çekildi.

"Yanlış hareket çömez." Sakın sinirlenme. Sakın. Bir hareket daha yapacakken yine kaçtı. Bunun derdi neydi ?

Gülüp İrem'in olduğu tarafa baktı. "Maça sevgilinle gelmemelisin çömez." Bende İrem' e baktığımda... Ne ?

Seni orospu çocuğu. Arkasında Anıl'ın adamları silah dayamışlardı. Ya ona bir şey olursa. Onu getirmemeliydim. Anıl' a baktığımda güldü. Hile yapmıştı piç. Anında atak yaparak yumruk attı. Ard arda yumruklarını atıyordu. Ve ben...

Engellemiyordum. İrem'siz 30 milyonun değeri yoktu. Olmayacaktı. Bilincim kapanmaya başlarken, sesleri artık net duyamıyordum.

İrem'i göremiyordum.

"Ve kazanan, Anıl Erez. 30 milyonun sahibi." Sesler karışınca beni ringten çıkardılar.

******

2 ay. Tam tamına iki aydır Anıl denen şerefsizin her bokunu araştırıyordum. Tc kimliğine kadar her şeyini öğrenmiştim. İntikam damarlarımda öyle bir geziyordu ki. Yanıp tutuşuyordum. Ve bugün. İntikam günüydü. İrem üzerinden beni alt etmeye çalışmak ne demek görecekti. Gerçek Berke ile tanışacaktı. Gerekirse onu öldürürdüm. Aslında öldürmek daha mantıklıydı ama o zaman intikam almış olmazdım. Elimdeki fotoğraflara baktım

Hande... Anıl beyimizin senlerdir sevdiği kadın. Onun için canını bile verirmiş. Demek sevdiklerimizin üstünden oynuyoruz he. Anıl bu kadını seviyor ama Hande onu sevmiyormuş.

Hande Anıl hariç herkesin altına giren bir kadın. Büyük oynamayacaktın Anıl. Sen benim canımı yaktıysan, hile yaparak kaybetmemi sağladıysan, en ağır yerden vuracağım seni.

Fotoğrafın altındaki telefon numarasına baktım. Hande' nin numarası.... Onu arayarak buraya çağıracaktım. Bir iki konuşma, Anıl ile ilgili birkaç bilgi ve kapanış ise sevişmemiz olacaktı.

Anıl'ın sevdiği kadınla, hatta onun için öleceği kadınla birlikte olacaktım. Bunların hepsini kaydedip Anıl' a gönderecektim.

O büyük oynuyorsa, bende büyük oynayacaktım.

Continue Reading

You'll Also Like

396K 24.5K 16
Mafya ,arkadaşımın abisi, yaş farkı, aşk, erotizm,dram,aksiyon,romantizm...
307K 20.9K 33
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
1.3M 78.8K 51
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
5.6M 187K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...