"...Benim bebeğim."

2.1K 113 29
                                    

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Ve geri çekilerek Anıl'a bir tane çaktım. Evet çaktım. Beni benden izinsiz öpmeye hakkı yoktu. Bakışlarımı Berke' ye çevirdiğimde gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Bana nasıl baktığı belli değildi. Bende bu durumu nasıl izah edeceğimi bilmiyordum.
"Bu kadar da olamaz yani. Berke'nin hizmetçisi, onun can dostuyla yasak ilişki mi yaşıyor ?" İrem bana bakıp yüzünü buruşturdu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. İrem'in dediklerine de karşı çıkamıyordum. Sanki dilim tutulmuştu. Ellerimi gözlerime götürüp yavaşça ovdum. "Berke... Bi-birden arkamda belirdi. Sizin geldiğinizi görünce de beni öptü. Bana oyun oynadı." Hızlı hızlı konuştuktan sonra, gözümde yaşlar birikti. Berke hiçbir şey demiyordu. Sessiz olması beni daha çok korkuturken, ona doğru yaklaştım. "Lütfen inan bana. Ben böyle bir şey yapar mıyım ?" Sesim titremeye başlayınca sustum. Daha fazla konuşursam eğer, kendimi tutamayıp haykırarak ağlamaya başlayacaktım. "Ay canım, kendini acındırmaya çalışma. Biz bu numaralı çok gördük." İrem Berke' ye bakarak konuşunca içimden sabır diledim. Berke hiçbir tepki vermeyince eve girerek odama çıktım. Hep ben yanlış anlaşılıyordum. Başım hep belaya giriyordu. Neden hiçbir şey yolunda değildi ki ?

Ağlamam şiddetlenince annem aklıma geldi. Hep ağlayınca geliyordu. Çünkü ne zaman annemin yanında ağlasam, bana şarkı söyleyip, saçlarımı tarıyordu. Ellerimi yüzüme götürüp yavaşça iç çektim. Duygusal olmaktan nefret ediyordum. Söz sahibi olamamak beni küçük ve aciz gösteriyordu. Yorganın altına hızlı bir şekilde kafamı soktum. Sessiz sakin ve karanlık ortamları seviyordum. Kendimi aşağılayacak çok fazla vaktim oluyordu. Gözlerimi kapatarak kirpiklerimin üzerindeki yaşları döktüm. Uyku bastırmıştı sanki. Dinlenmeye. Kafamı dinlemeye ihtiyacım vardı. Derin bir nefes alıp uykuya daldım.

***

Böyle herkes hayatında dönüm noktası belirler ya. Ben sanırım dönüm noktamı bilmiyordum. Belki babamın gidişiydi. Belki annemle ayrılmamızdı. Belki de benim dönüm noktam Berke'ydi.

Üstümde tonlarca ağırlık vardı sanki. Yavaşça gözlerimi araladıktan sonra yorganın altından çıktım. Tam o anda da odamın kapısı açıldı. Berke yavaşça yanıma gelerek yatağa oturdu. Onu karşımda görünce dayanamayıp ağlamaya başladım.

"Ö-özür dilerim." Ufak hıçkırıklar dudağımın arasından garip sesler çıkartarak dışarı ulaşıyordu. "Anıl ben farketmeden yap-" Berke konuşmama izin vermeyerek iki parmağı ile dudağımı sıkıştırdı. Normal insanlar işaret parmağıyla sustururdu. Fakat Berke ördek dudağı gibi dudağımı sıkıştırmıştı. Tabi normal insanlar ve Berke ayrı sınıflandırılıyordu. Sağ elini tişörtünün ucuna götürerek tişörtünü ters çevirdi. Burnuma getirerek burnumu silmeye başladı. Gözlerim kocaman açılınca güldü. "Çok sümüklüsün. Müdahele etmeseydim eline damlayacaktı." Gözlerini devirip devam etti. "Bu sefer de elime sümüğüm damladı diye zırlayacaktın. Yani kendimi düşünerek bu hareketi yaptım." Gözümün önüne gelen saçlarımı da geri çekmeyi ihmal etmedi.

"Ne o ? Dilini mi yuttun birden. Bu kadar şaşırmana gerek yok. 5 yaşındaki çocuğun burnunu sildim işte." Diyerek gülümsedi. Elimi burnuna götürüp sıktım. "Seni bakıcım olarak ilan ediyorum. Teşekkür ederim." Gülmeye başladığımda kaşlarını çattı. Resmen burnumu silmişti !! Hem de iğrenmeden. Kim böyle bir hareketi yapardı ki ?

Tuhaf davranmıştı. Bana inanıp inanmadığını bilmiyordum. Ama sanırım gülümsemesi bile yetmişti. "Şımarma hemen, çirkin şey."

"Pardon efendim."

"Ne dedin ?"

"Pardon ?"

"Ondan sonra ki ?"

"Dediysem duymuşsundur sen söyle."

Dikkat Öküz Var !!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin