KOR

By ilaydaatac

5M 153K 16.1K

GENÇ KURGU İÇİNDE # 2 Kitap içerisinde cinsellik mevcuttur! More

1.Bar
2.Gece
¤ Ev ¤
¤ Okul ¤
¤ Yanlış Alarm ¤
¤ Dedikodu ¤
¤ Ceza ? ¤
¤ Kamp ¤
¤ Dövüş ¤
¤ Makarna ¤
¤ Aptal ¤
¤ Şeytan Görümce ¤
¤ Ziyaret ¤
¤ 'Biz' ¤
¤ 15.Bölüm ¤
¤ Sinema ¤
¤ Sürpriz ¤
~ 'İstiyorum' ~
'~ Emrivaki ~'
~ 'Yakınlaşma' ~
~' Spor '~
~ 'Yanlış olan?' ~
~'Arenciğim ?'~
~ 'Benim' ~
~ 'Gerçek' ~
Taze evli çiftler gibi
26.Ben bu gece hiç içmedim
27.Sen Benim
28.Davetsiz misafirler!
29.Sana aşığım ben!
30.O Aren di
32.Seni Seviyorum
33.Ben ve müstakbel sevgilim
34.Beklentilerimin Arasında
35.Aren sorunsalı
36.Arenin Kayıp Kuzeni
37.Doğanların Kuşu
38.Ne yapardım?
LÜTFEN OKUYUN!
39.Mezuniyet
40.Delilik
41.Aile albümümüz
42.Evleneceğim!
43.Bu da mı değil!
44.Güzel bir yürüyüş?
45.Ailem
46.Mezar
47. 14 Şubat
48.Adım adım
49.İyi ki...
50.Nikah
51.Bekarlığa veda
52.Nikahı ertelemek
53.Final-28 Temmuz
Özel Bölüm 1

31.Üfle De Söneyim

92.8K 2.8K 243
By ilaydaatac

Yatağımda gerinerek keyifle gözlerimi açtığımda ne kadar rahat ve huzurlu uyuduğumu düşünüyordum.
Ellerimi bedenimde dolaştırarak çıplaklığımı kontrol ettim. Saten pijamalarımı üzerimde hissetmek beni rahatlattı. Gece kendi evimde oluşumdan dolayı kalkıp tekrar giysilerimi giymiş ve öyle uyumuştum. Allah korusun Sena birden odaya dalıp da beni o şekilde görse olacakları düşünmek bile istemiyordum.
Usulca kafamı uyandığımdan beri yanımda varlığı hissettiğim uyuyan Aren'e çevirdim.
Ah, yanlış tahmin ! Uyumuyor!

'Günaydın.' dedi gözleri yüzümün her bir tarafında tebessüm ile dolanırken.

'Günaydın' dedim çekingen bir ifadeyle.
Gerinirken biraz komik oluyordum da, beni öyle görmüş olma ihtimali utandırmıştı!

'Ne zaman uyandın sen?'

'Bilmiyorum , birkaç saat oluyor herhalde.'

'O kadar saat ne yaptın yatakta , kalksaydın ya.' dedim kaşlarımı çatarak. Kızlardan mı çekinmişti acaba ?

'Kalkmayı istemedim , seni izledim.'

Cevap vermeden , yüzüne bakakaldım.

'Çok huzurlu uyuyorsun ve çok güzel gözüküyorsun.'

'Teşekkür ederim' dedim. İltifat karşısında başka ne denilir di? Kendimi mahçup olmuş hissederek gözlerimi gözlerinden başka her yerde gezdirmeye başladım.

'Buna benim sebep olduğumu bilmek güzel.' dedi o ego yüklü ses tonu.

Kendine pay çıkartacağını tahmin etmem gerekiyordu! Ve o mahçup ifadem kalkar!

'Eminim, ben uyurken hep öyle gözüküyordum.'

Güldü. 'Uykunda sayıkladın.'

'Rüya bile görmedim , sayıklamış olmam imkansız.' dedim gözlerimi devirerek.

'Tam üç kere aynı şeyi söyledin.'

'Ne söyledim?' Umarım şimdi çat diye 'Seni seviyorum dedin' falan demez! Ya bunun için hazır değilim daha!

'İsmimi söyledin.'

Rahatlamış bir ifadeyle güldüm. Aklıma geçen gece onun da benim ismimi sayıkladığı gelmişti.
'Egonu sarsmayı istemem ama sende benimkini sayıklıyorsun.'

Kaşlarını çattı. 'Öyle mi?'

'Evet, geçen sefer bana geldiğinde duydum.' dedim onu bozmuş olmanın keyfiyle.

Tek kaşını kaldırdı şaşırmışcasına. 'Uyurken beni mi izledin sen.'

'Hayır sadece henüz uyumamıştım.' dedim.
Of, hiçbir ayrıntıyı kaçırma zaten!

İnanmadığını gülüşünden anlamıştım . Eh, en azından üstüme gelmedi.

'Şimdi kalkalım mı ?' 'Ben çok acıktım.'

'Düşünceli bir insan olsan, kalkıp bana kahvaltı hazırlardın.' dedim yataktan kalkmış banyoya giderken onu eleştirdim.
Hoş , aslında eleştirilecek bir yanı yoktu ,  ben demin bana söylediğinin acısını çıkartmayı istemiştim.

'Benim gibi oğlanı bulmuşsun ve hala şikayet ediyorsun.' 'Ayrıca senin evindeyiz, tam tersinin olması gerekir.'

Ardımdan kapıyı kapamadan evvel duyduklarım ile gülümsedim. Ne kadar da tatlı geçinen bir çifttik.
Sadece beş dakikalık bir duşun ardından havluma sarınarak odama geçtim. Dağılmış yatakta uzanmış telefonuyla uğraşan Aren başını kaldırıp ilgiyle bana baktı.

'Sanırım açlığım yer değiştirdi.'

'Hiç yer falan değiştirmesin bir daha duş alamam!' diye şikayet ettim.

'Peki' dedi muzur ifadesiyle gülerek. ' O zaman bende bir duş alayım.'

Kaşlarımı çatarak, keyifle yataktan kalkmasını izledim. Sanki böyle keyifli olmaması gerekiyordu ya ? Hem niye sırıtıyor?

Garip bir yavaşlıkla yanımda geçerken durumun anormal olma sebebini anlamaya çalışıyordum ki Aren fazla geç kalmadı. Arkamdan bana sarılarak üzerimdeki havluyu çözdü. Ön tarafım tamamen açıldığında hangi akla hizmet bornozumu giymemiş olduğumu düşündüm. En azından onu böyle alamazdı üzerimden.

'Aren!'
'Yapma ya bak kızlar damlar şimdi!' dediysem de dinlemedi. Çoktan beni kucağına almış , daha demin çıktığım duşakabine götürüyordu .

'Görürsün sen bunun acısını çok pis çıkartacağım senden!' diye tehdit ettim.
Beni duşakabinin içine sokmuş üzerime suyu açarken gülüyordu.
Daha demin çıkmış olduğum için ilk anda ılık akan su üzerime akarken Aren geriye çekilip üzerini çıkartmaya başladı.

Tamamen soyununca girip ardından kabini kapatınca dediğini yapmış olmanın sevinciyle baktı gözlerime. İri bedeni zaten pek büyük olmayan kabini kapladığında bana düşen kişisel alan mesafesinden çok daha azıydı.
Akan suyun altında bana bir adım atınca gayriihtiyari bir adım geriye çekilince sırtım soğuk duvara değdi. İrkilerek ileriye gittiğimde kollarının arasına girmiş oldum. Kazananın o olduğunun farkında dudaklarıma eğilmesini izledim. Her ne kadar eninde sonunda kazanacağıni bilsem de! Derin bir nefes aldım. Su ıslak saçından süzülerek dolgun dudaklarına kadar geldi ve o küçük aralıktan içeriye kaydı. Kendimi bir an kalpli emoji gibi hissettim. Bu görüntüye hayır diyemezdim ki , kazanan o olsundu zaten.

Geçen yarım saatin ardından uzun uğraşlar sonucu kıyafetlerimi giymiş, saçlarımı kurulamış odadan çıkıyordum.
Kuyruğum gibi mutfak yolu boyunca beni takip eden Aren merak etmeme sebep oluyordu. Acaba bu ne kadar daha böyle sürecek ?

Tam dolaba yönelecekken donatılmış masayı görünce sabah sabah ikinci kere emojiye dönmüştüm. Ben dertli dertli acıkmış karnımla ne hazırlayacağımı düşünürken , yok yok diyebileceğim bir masa karşımda hazırlanmış duruyordu.
Bunu kesinlikle kızlar hazırlamış olamazdı!

Sevinçle Aren'e döndüğümde yüz şeklimden dolayı olacak ki sırıtıyordu.
'Sen mi?' dedim şaşırarak.

'O kadar da değil ama neticede fikir benim.'

'Ya inanamıyorum sana!' demem ile kollarına atılmam bir oldu. Ufak da olsa yine az önceki öfkemi unutmuştum.

Beraber masaya yerleşmiş ben kıtlıktan çıkmış gibi yerken o sakindi. Sakin olabilirdim ama beni bu hale getirmiş olan oydu. O yüzden de alaya almıyordu zaten ya , farkındaydı.

Biraz olsun karnımı doyurduktan sonra, geçte olsa kızlar aklıma gelmişti.
'Kızlar eve gelmedi mi ?'

'Ben nereden bileyim?'

'Senin arkadaşlarınla gitmediler mi ,daha gelmemişler baksana.'

Çayından bir yudum alıp , 'Eren'i arayayım.' dedi.

Iphone unu çıkartıp gayet resmice Eren Doğan diye kaydettiğini kuzenini ararken beni nasıl kaydettiğini merak etmiştim.
Bende olan Aren kaydını Arenciğim olarak değiştirmiştim. Kalıbının, duruşunun hiçbir şekilde 'ciğim' takısı ile alakası yoktu ama ismini o şekilde görmek beni aşırı şekilde eğlendiriyordu.

'Sende ne diye kayıtlıyım?' diye sordum telefonu henüz kulağına dayamışken.

Düşünceli bir ifade ile bakan gözleri bana döndü. 'Küçük.'

'Ne alakası var ya?' dediğimde gülerek 'Alo Eren?' dedi telefona.
Soracağım şeyler iki!

'Kızlar sende mi?'

Artık her ne duyduysa gittikçe daha fazla sırıtıyordu.
'Anladım bir kaç saate anca gelirler o zaman.'

'Tamam , tamam görüşürüz.' dedi bu sefer güçlü bir kahkaha patlatarak.

İstemsizce yüzüme gülümsemesi bulaşmıştı. 'Ne olmuş?' dedim kolunu dürterek merakla. Hala gülüyordu çünkü.

'Senin Sena , gece bizim Erenin yatağına tünemiş.'  Tekrar bir kahkaha daha attı.
'Şimdi de kızı uyandıramıyorlarmış.' 

Ah, Sena. Ah!

'Eren diyor ki Mehir bir arasın sesini duyuralım , belki ona kalkar.'

'Benim sesime mi ?' 'Hemde Erenin yatağından?' 'Şu geçirdiğim iki haftanın gündemden düşmeyen çocuğunun yatağından.' dedim şaka ediyorsun herhalde ses tonu ile.

'Ne yapacaklar o zaman?' 'Eren ciddi anlamda sıkılmış durumda , birazdan kızı yatakla birlikte atar bak demedi deme.'

'Yemin ediyorum hasta bu Sena ya!' dedim sinirle.

'Keşke sende öyle benim yatağımda yapışıp kalsan.'

'Cidden mi?' 'Tek düşündüğün bu mu yani şuan da ?'

'Fena mı olurdu?' dedi gülerek.
Of, bu sabah çok hareketli geçiyordu!

'Ben biliyorum ne yapacağımı.' 'Ancak dedikodu kaldırır onu.'
'Ne söylesek acaba?' dedim düşünceli bir ifade ile Aren'e bakarak.

'Hamileyim de.'

İrkilerek Aren'e baktım. 'Az kalsın unutuyordum!'

Kalkıp dolaptan çıkardığım ilacımı içerken , Aren sessizlikle bana bakıyordu.

'Ne diyeceksin?'

Telefonumu elime alıp Senaya tıkladım. 'Söylediğini söyleyeceğim , kesin kalkar.'

Yanıt aldığıma dair gelen sesin ardından 'Ayy Mehir şu an neredeyim bir bilsen!' diye mırıldanan Senaya zorla öfkemi yuttum. 

'Bırak şimdi nerede olduğunu , hemen yanıma gelmen lazım.'

'Ay niye be , hiç kalkamam valla.'

'Hastaneye geldim ben , teste aldılar beni.'
'Galiba hamile olmamdan şüpheleniyorlar.'

Kulaklarımda çalınan bir çığlık eşliğinde telefonu kulağımdan uzaklaştırarak yüzümü buruşturdum.

'Şaka ediyorsun değil mi?'

'Ya yok yanıma gel diyorum sana!'

'Tamam geleceğim , neredesin sen şimdi!'

'Merkez hastanedeyim işte.' 

'Tamam, geleceğiz' dedikten sonra çağrı sonlanmıştı.

'Yeşim onu direk eve getirir , biz buraları böyle bırakıp çıkalım.'

Herhangi bir tepki vermeyen Aren'e döndüm. 'İşin yoktu öyle değil mi?'

'Yok, hayır' dedi düz bir ifade ile.

'Sanki bir şey var gibi?' dedim kaşlarımı çatarak. Bariz yüzü asılmıştı.

'Yok bir şey , nereye gidelim?'

'Bilmiyorum, gezelim işte' dedim. 'Güzel yerlere götür beni.'

Güldü. 'Tamam, hazırlan da gidelim o zaman.'

'Olur' dedim sevinçle yerimden kalkarak.
Son senenin son finalleri yaklaşıyordu ve ben iyice adapte olmadan evvel gezip kafamı boşaltmayı istiyordum. Sonra iyice derslere gömülürdüm.

Dolaptan üzerime ince bir kazak , altım için de bir jean aldım. Nisan ayındaydık ve hava şu anda güneşli gibi dursa da bir anda yağmur yağabiliyordu. O yüzden üzerime de mevsimlik trençkotumu almıştım.

Hafif makyajım ve yine hafif toprak renginde rujumu sürdüğüm de hazırdım. Spor ayakkabılarımı ayağıma giyerek dışarı çıktım.
Aren çoktan hazır arabaya yaslanmış bir şekilde beni bekliyordu.

Yürüyerek yolcu koltuğu tarafına geçtiğimde o da arabaya binerek , motoru çalıştırdı.
Radyoya uzanıp , müzik listesinde gezinirken Sezen Aksu'nun yeni albümünü görmek beni şaşırtmıştı.
Aynı ifademle Aren'e dönüp 'Sezen Aksu dinliyor musun?' diye sordum.

'Eh , dinlerim biraz biraz.'

Biraz biraz ama bütün albüm , üstelik aşağılara doğru indiğimde eski şarkıları da indirilmişti.
Benim için koymuş! Ben seviyorum diye!

'Sevdiğimi nereden biliyorsun?'

'Söylemiştim, ben çok fazla şey biliyorum.'

Başka neler biliyordu acaba hakkımda ? Bunun peşine düşmeyi aklıma kazıyarak , en yenilerinden bir tanesini açtım. 'Üfle de söneyim.'

'En sevdiklerimden.' dedim. 'Keşke yeniden konser verse.'

'Sanki bunu ben dillendiriyor muşum gibi değil mi ?'

Güldüm. 'Öyle mi?' Cidden aşıktı yahu!

Somut bir tepki vermeyince , söze başlamadan boğazımı temizledim. 'Peki o zaman , nereye gidiyoruz ?'

'Galata'ya ne dersin?'

'Çok, güzel olur!' dedim heyecanla. Daha önce hiç sevgilimle gitmemiştim. Yanlış hatırlamıyorsam birkaç sene önce kızlarla beraber gitmiştik o kadar.

'Nereden aklına geldi?'

'Eşsiz bir manzarası var , huzurlu.' dedi omuzlarını silkerek. 'Umarım kalabalık değildir.'

'Umarım' diye cevapladım.

'Ya da fark etmez.' dedi telefonunu çıkartarak.

Sonrasında Şafağı arayıp , Aren Doğan adına yetkili kişiyle görüşüp geleceğimizi bildirtmesini istemişti.

'Bu haksızlık.' dedim telefonunu kapadıktan sonra. 'O kadar insan var sırada bekleyen.' 'Onların hakkını çalıyoruz , bizde sırada beklemeliydik.'

'Pekala madem öyle diyorsun , biz yinede sırada bekleyebiliriz.'

'Tamam.'dedim huysuzca.

Bir süre ardından ilk istikametimize geldiğimizde Aren arabayı bulduğu uygun konuma park ettikten sonra , inerek kuleye doğru yürümeye başladık.

Önümüzdeki uzun , çok uzun sıra görüş alanımıza girdiğinde 'Hala haksızlık ettiğimiz konusunda ısrarcı mısın?' dedi Aren kulağıma eğilerek.

'Vazgeçtim , girelim.' dedim başımı kaldırıp gülen yüzüne bakarak.

Elimden tutarak , beni insanların arasından geçirdi ve güvenliğin önünden herhangi bir engelle karşılaşmadan asansörlere kadar ilerledik.
Kapıları açılan asansörden terasa çıkarken gelen esinti yüzünden irkilince Aren iyice bana sarıldı. Öyle sarmaş dolaş birlikte terasa çıktığımızda manzaraya karşı temiz havayı soludum.
Bir süre Aren ile birlikte kulenin etrafını dolanıp her tarafı karış karış gördükten sonra kendime en güzel yeri seçip orada durdum.
'Haydi fotoğraf çektirelim!'

Gülerek telefonunu çıkaran Aren'e 'Sen çek ben sana sarılacağım.' dedim.

Beni belimden tutarak iyice kendine yapıştırınca bende parmak uçlarıma kalkarak ona yetişmeye çalıştım. Sıkıca boynuna sarılıp çenesinden öperken Aren birinci fotoğrafı çekmişti. Gülerek yanağımı yanağına yasladım ve ikinci pozumu verdim .
'Aç da bakayım bir'

Fotoğrafları açtığında 'Ya çok güzel çıkmışız!' dedim yerimde zıplayarak.
'Bu ikisini hemen instagrama atalım.'

'Sen mi?' dedi şaşkınlıkla.

'İkimizde' dedim bilmiş bilmiş sırıtarak.

Manzara o kadar güzeldi ki. Hiçbir şekilde kesme, kırpma ve efekt işlemi yapmadan hesap ekle diyerek iki fotoğrafı da tek fotoğraf halinde hesaplarımızdan paylaştım.
Kendi profilimi de gizliden açarak yer bildirimi yapmıştım ki artık beni görebilsinler.
Aren'in hesabına gelen iki yüz elli mesaj isteği de gözümden kaçmamıştı! Neyse ki hiç birine cevap vermemişti benim akıllım. Yine de hesabını bir gün gözden geçirmem şarttı!

Daha sonra kuleden çıkarak , Eminönü'ne kapalı çarşıya geçmiştik. Parlak renkli ışıkların süslediği büyük mekanı gezerken mutluluktan uçuyordum. İnsanın sevgilisiyle el ele gezmesi ne güzel şeymiş! Onat ile hiç böyle şeyler yaşayamamıştım. Kim bilir belki de bu biraz da Aren farkıydı.

Aldığımız fıstığı çantama yerleştirdikten sonra yine el ele çarşıdan çıkıp , Galata Köprüsüne geçtik.
Fazlasıyla açıkmıştım ve balık yiyecektik! Daha güzeli olabilir miydi acaba?

Köprü üzerinde gözümüze güzel görünen restaurantlardan birine girerek üst kata çıktık. Aren gelen yaşlıca adama 'Usta' dedi.
'Bize iki kilo kalamar , iki kilo karides bir de ikimize sarıkanat , ortaya bir çoban salata.

'Rakı alalım mı?' diye sordu bana dönerek.

'Şimdi almayalım , başka zaman?'
Açıkcası bu saatte buram buram kokmak istemiyordum ve belki çarpar diye de pek sıcak bakamamıştım rakı fikrine.

'Sen nasıl istersen.' dedi beni gülümseterek.

'Tamamdır o zaman Usta.' dediğinde adam teşekkür ederek yanımızdan uzaklaştı.

'Çok güzel vakit geçirdim , bunu hep yapalım.'

'Kesinlikle.' dedim beynim balık kokularıyla dolmuş , çok da fazla çalışmıyordu.

'Neden rakı istemedin?'

'Bilmiyorum hava daha yeni kararmak üzere , erkenden içmek istemedim.'

'Peki.' dediğinde gözlerim yüzünden gelen adamlara döndü. Önde elinde salata olan hemen arkasında ise kalamar ve karides!

Önüme koyulan şeylere giriştiğimde 'Diğerini bekleyemeyeceğim , nasıl olsa onu da yerim.' dedim omuzlarımı silkerek.

Gülen Aren 'Bu iştahla geleceğini düşünemiyorum.' diye laf attı.

'Obez olsam da mutlu olurum ben sen merak etme.' dedim lokmalarımın arasından. 'Hem çok acıktım ne yapayım?'

'Tamam , tamam haklısın acıktık' dedi o da önündekilerden yemeye başladığında. Biraz sonra eksik siparişimizde gelmiş ve tam anlamıyla bir ziyafet çekmiştik.

'Patlıyorum.' dedim yemeğimj bitirip geriye yaslandığımda. Midem aşırı şişmişti ve tabaklarda salata hariç hiçbir şey kalmamıştı.

Aren omuz silkti. Kesin içinden 'Yerken bana mı sordun?' diyordu. Gözlerinde resmen öyle bir bakış vardı çünkü.

'Ben bir lavaboya gideyim , zaten ellerimi de yıkamam lazım.' diyerek yanından kalktım.

'Bende geliyorum.' deyince kalkarak ardımdan yürümeye başladı. Açılır kapıdan geçip sol tarafa girdim , Aren de sağ taraftan girmişti.

Tuvaletlerden birine girip , çişimi yaptıktan sonra ellerimi güzelce yıkayıp lavobadan çıktım.
Etrafta Aren'e bakınırken kapıya doğru ilerliyordum ki o sırada asla tahmin edemeyeceğim bir şey oldu. Girerken gayet kuru olan zemin ben içerdeyken silinmiş olmalı ki ıslak bir haldeydi ve ben maalesef kayarak düştüm.
Bir çığlık eşliğinde yeri boylarken ikinci acı çığlığım sağ bacağımın kapı arasında sıkıştığını fark ettiğimde yükseldi. Felaket bir acı hissetmiştim!

Anında başıma toplanan bir kaç kişi onları yararak hemen baş ucumda bana çömelen Aren endişeyle 'Bir yerine bir şey oldu mu?' dedi.

İnleyerek 'Bacağım..' diye mırıldandım.

Aren uzanıp bacağıma dokunduğunda daha büyük bir acı hissederek yüksek sesle bir çığlık daha attım.
'Tamam şimdi seni kucağıma alacağım , hastaneye gidiyoruz tamam mı?'

Usulca kafamı salladım . Hala aynı acıyı hissediyordum.

Yavaşça beni kucağına alan Aren , inlememe sebep olda da çığlık atacağım kadar canımı yakmamıştı.
Göz açıp kapayıncaya kadar restaurant dan fırlamış beni yine yavaşça yolcu koltuğuna koymuştu.

Kendisi de koşar adım sürücü koltuğuna geçtiğinde arabayı çalıştırarak tahminimce kendi hastanelerine doğru sürmeye başladı.

'Yavaş sür , acıyor.' dedim mırıldanarak.

'Nasıl düştün?' derken artık daha yavaş sürüyordu.

'Tam bilmiyorum ama zemin ıslaktı , kaydım sonra nasıl olduysa bacağım kapı arasına sıkışmış' 'Nasıl olduğunu anlayamadım bile.'
'Ya ne olmuştur sence?' diye sordum üzüntüyle.

'Umarım kırılmamıştır canım.' dedi şefkatli sesiyle.

Olamaz!

Sonraki yarım saat içerisinde yine Aren'in kucağında hastaneye çıkmış , doktor bey ile görüşülmüş , film çekilmiş ve şimdi yine doktor karşısında diyeceklerini bekliyorduk.

Çekilmiş filmimi göz hizasından indirerek , gülümseyen doktor 'Korktuğumuz gibi değil.' dedi.

'Ne olmuş peki?' dedi Aren merakla.

Ona uyarak kafamı salladım. 'Ufak bir çıkığı var , önce buz uygulayıp sonra bileği sardıralım.'

'Ama, kapı bacağıma geldi' dedim şaşkınlıkla. 'Nasıl çıkabilir?'

'Büyük ihtimalle düşüşünden kaynaklanıyor.'

'Peki ne kadar süre sargı da kalacak?'

'Tahminlerime göre bir ay kadar.'

'Ne!' 'Bir ay mı?' dedim sesim istemsizce yükselmişti.

'Ama bir ay çok fazla değil mi?'

'Maalesef ,en azı diyebilirim sana kızım.' dedi doktor babacan tavırlarıyla.

'Of , ama bir ay boyunca nasıl yapacağım ben.' derken doktor üzgün bir şekilde bana bakıyordu.

Bakışlarım sessizlik içerisinde içten içe plan yapıyormuş gibi duran Aren'e kaydı. Öyle netti ki ifadesi.
Gözleri gözlerimi bulduğunda söyleyeceğini söylemişti. 'Şimdi sadece bana kaldın.'

Hayır ya olamaz! Yandım ben! Önümüzdeki bir ay kesin ben mahvoldum!

Continue Reading

You'll Also Like

675K 45.2K 35
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
56.4K 3.2K 22
☆"Kayla ne biçim isim Rus musun sen?" "Hatırlatma travması var"
366K 21.1K 43
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
750K 8.9K 5
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...