"Size verecek param yok." yanlarından geçip gitmek için hareketlendiğimde ikisinden biri kolumu tutarak beni arkamda ki duvara ittirdi. "Burası geldiğin yere benzemez, güzellik." bana yaklaşıp gözlerini üzerime diktiğinde titrek bir nefes aldım.
Gerçekten benzemiyordu.
Burası hiçbir şekilde geldiğim yere benzemiyordu. Özellikle bu okul. Önceki okulumla hiçbir alakası yoktu. Ne bahçede gezinen nöbetçi bir öğretmen ne de bu lanet kameraları kontrol edip bahçede neler oluyor diye bakan birileri vardı.
Sadece, herkes kendi götünü kurtarsın vardı ve ben bu ikisi karşımda dikilip açıkça beni tehdit ediyorken nasıl yapacağımı bilmiyordum.
Buraya yabancıydım.
Buraya derken, okuldan bahsetmiyordum. Bu şehre, hatta bu ülkeye bile yabancıydım ve geldiğimin ilk günü yine başım beladan kurtulmuyordu. Eski okulumu ve bir daha asla göremeyeceğimden emin olduğum arkadaşlarımı şimdiden özlüyordum.
"Buranın nereye benzemediği umrumda değil tamam mı? Eğer beni rahat bırakmazsanız, sizi şikayet etmekten kaçınmam." önümde duran esmeri göğsünden ittiğimde diğer çocuk gülüyordu.
Derin bir nefes alırken, korktuğumu bu iki serseriye belli etmemeye çalışıyordum. Çünkü eğer edersem üzerime daha fazla geleceklerini biliyordum.
Önümde ki esmer çocuk sinirle çenemi kavrayarak suratını benimkine yaklaştırdı. "Eğer para vermiyorsan, alacak daha başka şeyler de bulabiliriz." dedi bedenini bana bastırmaya başlamışken. Yada korktuğumu belli etmesem bile üzerime gelmeye devam edeceklerdi ve bu iğrençti.
Hayatım boyunca hiç böyle bir şey yaşamak zorunda kalmamıştım.
Gözlerim yaşadığım acı ve korkuyla dolmaya başlarken beni ezip geçen gözlerine bakmamaya çalıştım. Ama bu onu sinirlendirmiş olmalı ki çenemi daha fazla sıkarak gözlerimi ona çevirmemi sağladı. Ellerimi, sıkıca çenemi kavramış olan elinin bileğine koyarak onu engellemeye çalıştım ancak başarısızdım.
Benden çok daha güçlü ve korkunçtu.
"Param yok." diye fısıldadım kafamı geri çekmeye çalışırken. Muhtemelen lanet olası bağımlıların tekiydiler ve bu yüzden bu kadar ısrarcılardı.
Yanaklarıma damlamaya başlayan göz yaşlarımı görünce gülmeye başladı.
"Mızıkçılık yapıyorsun, daha yeni başlamıştık." kafasını boynuma yaklaştırmaya başlayıp kıpırdamamam için bir bacağını bacaklarımın arasına yerleştirdiğinde kendimi geriye çekebilmek adına daha fazla duvara yapıştırdım.
"Ed ne yapıyorsun?" başka bir ses daha aramızda yankılanıp adım sesleri duyulmaya başladığında sıkıca kapattığım gözlerimi açtım. Bir kişi daha yanımıza geliyordu.
Harika, beni öldürüp organlarımı satacaklardı ve kazandıkları paralarla uyuşturucu havuzunda yüzeceklerdi.
"Para kazanıyorum." dedi önümde ve bana hala çok fazla yakın olan çocuk.
"Kızlara dokunmak yok demiştim. Gidip süt oğlanlarını köşelere sıkıştırman gerekiyordu." elleri cebinde sakince yanımıza ilerliyordu ama önümde ki çocuk tedirgin olmaya başlamıştı.
Sonunda çenemi bıraktığında onu iterek duvarla arasından kaçarak çıktım.
"Ah, hadi ama. Şuna baksana. Buralı bile değil ve taktığı saati okutsak bile bizi 2-3 ay boyunca idare eder." üzerimdeki ceketin sıyırdığım kolunu, diğer çocuğun da bana bakmasıyla parmak ucuma kadar çekerken geriye adımladım.
"Bu bir şeyi değiştirmez. Gidip işini diğerleriyle hallet." diyerek bana doğru adımlamaya başladığında bende geriye adımlıyordum. Gözlerini devirerek büyük bir adım attı ve kolumu kavrayarak beni o iki gerizekalının arasından aldı.
"Böyle bir saati bu okula gelirken takıyor olman için kafayı yemiş olman gerekir. Kaçık falan mısın?" onu cevaplamadım. Çünkü korkutucu gözüküyordu. Saçları özensizdi, gömleğini rastgele iliklemişti ve kollarında bir sürü dövmesi vardı. Yani bana göre bir sürü.
"Benden korkmana gerek yok." dediğinde onu onaylarcasına kafamı salladım.
"Dilini falan mı yuttun?"
"Onlar senin arkadaşın mı?" diye mırıldandım gözlerine bakarak. "Hayır." dedi basitçe. "Öyleyse neden seni dinliyorlar?" kafa karışıklığı içinde yüzüne baktığımda başını bana çevirdi. "Cidden burada yenisin değil mi?"
Kafamı olumlu anlamda sallarken bahçede ki birkaç kızın ona baktığını gördüm. Kimdi ki bu çocuk?
"Evet, seni tanımam falan mı gerekiyordu?" cebinden sigarasını çıkarıp bankların oraya ilerlediğinde annesini takip eden bir ördek yavrusu gibi peşinden gidiyordum. "Hayır, ama eğer burada yaşıyor olsaydın en az bir kere ismimi duymuş olurdun."
Ben ilgiyle ona bakıyorken ayaklarını bankın üzerine koydu ve daha sonra aslında sırtımızı yaslamamız gereken yerin üzerine oturdu. "Neden?" önünde durup ona bakmaya başlamışken sigarasını yakmış burada olmamı umursamadan içiyordu.
"Zamanla anlarsın."
"Okul bahçesinde sigara içmen oldukça rahatsız edici."
"Seni burada zorla tutmuyorum."
Tuhaf biriydi. Öncelikle oldukça diğerleri gibi gözükmesine rağmen insani duyguları daha fazlaydı ve henüz 17 yaşında falan olmasına rağmen sigara içiyordu. Bu çok zararlıydı. Ama diğer şeyleri de içtiğinden neredeyse emin olduğum için o kadarda zararlı değildi.
"Yani bana artık gitmemi mi söylüyorsun?" dediğimde garipçe bana baktı. "Evet? Sonsuza kadar benimle kalma gibi bir planın mı var?" iki parmağı arasında tuttuğu sigaranın külünü yere atışını bile izlediğimi fark ettiğimde başımı iki yana salladım.
"Hayır, şey.. Haklısın. Az önce yaptığın şey için teşekkür ederim." dediğimde kafasını sallamakla yetindi.
*
"Beni mi takip ediyorsun?" dedi sonunda arkasını dönüp. Uzun bir süredir aynı yolda ilerliyorduk ve onu takip ettiğim falan yoktu. "Hayır." birden durmasıyla korkarak yüzünü incelediğimde gözlerini devirdi.
"Sadece, şu adrese gitmeye çalışıyorum ve telefonum hangi sokağı gösterirse oradan dönüyorum." dedim elimdeki telefonumu ona gösterirken. Kaşlarını çatarak ona uzattığım telefonda yazan adresi tekrar tekrar okudu. "Neden evimin adresini arıyorsun?"
Telefondan başını kaldırdığında kaşları çatıktı. Muhtemelen-bu kelimeden artık nefret ediyordum.- başına bir bela aldığını düşünüyordu.
"Sana söylememem gereken bir sebepten dolayı, bu Yaser amca ile konuşmam gereken bir konu." dedim onu daha fazla sinir etmek için. Telefonumu elinden aldım ve önden önden sanki buraları çok iyi biliyormuş gibi yürümeye başladım.
"Yanlış yerden gidiyorsun." dedi sağa döndükten sonra arkasına dahi bakmayarak. Fazla sinir bozucu ve ukala olmasına rağmen insanları önemseyen bir tavrı da içinde barındırıyor olması beni biraz şaşırtmıştı.
Öncelikle hiç bir lise öğrencisine benzemiyordu ama, okuldaki kimsenin lise öğrencisine benzemediğini düşününce, okulun disiplinsizliğinden ya da her birinin en az iki kere sınıf tekrarı yaptığından dolayı olduğunu düşünerek bunun üzerinde vakit kaybetmekten vazgeçtim.
"Babamı neden arıyorsun?"
"Baban?" kaşlarımı çatarak ona baktığımda derin nefesler alarak ofladı. Tahammülü olmayan bir çocuktu. "Yaser senin baban mı?" bir iki adımımı hızlı hızlı atarak onun biraz önüne geçtikten sonra yüzüne baktığımda konuştu. "Anlama kıtlığı mı yaşıyorsun? Sorum gayet açıktı."
"Sabah olduğunun aksine şuan çok kabasın."
"Sende sabah olduğunun aksine çok daha aptalsın." kaşlarını meydan okur gibi kaldırdığında yumruklarımı sıktım. "Okula bir daha bu kılıkta gelmezsen iyi edersin."
Ellerimi formalarımın üzerinde gezdirip herhangi bir yerinin düzgün olup olmadığını kontrol ettim ama düzgündü, öyleyse kılığımın ne hali vardı?
"Neden?"
"Son model bir cep telefonu, milyarlık bir saat ve buram buram para kokan eşyalar kullanıyorsun. Burası geldiğin yere benzemez. Sadece o küpelerinin edeceği para için bile derini yüzebilecek insanlarla dolu burası."
Söyledikleriyle kanım donarken ellerimi kulaklarıma götürdüm. Bunlar en sevdiğim küpelerimdi.
"Sen de onlardan biri misin?"
"Evet." ona attığım ürkek bakışlarımı gördüğünde gülmeye başladı. "Ama sadece okuldaki işe yaramaz çocuklara. Kızlarla ben değil, Zoe ve Malia ilgileniyor." göz kırparak güldüğünde kollarımı kendime sardım. Ne diyordu bu böyle?
"Olman gereken en yanlış yerdesin, neden?" yutkunarak gözlerine baktım ve susma hakkımı kullandım. "Pekala." diye mırıldanarak bir bahçe kapısını araladı.
Ama bu bahçe kapısının sadece bir eve değil, beni bekleyen bambaşka bir dünyaya açıldığını o zamanlar bilmiyordum.
İlk bölüm böyle oldu ama sonra ekşın ekşın ekşın
NOT NOT NOT
Şimdiden söyleyeyim, baya uygunsuz bir içerik olacak ama uygunsuz diyince akla direk cinsellik olarak geldiğini biliyorum, o şekilde değil.
Uyuşturucular, haraç kesmeler, küfürler, hırsızlıklar bilmem neler falan filan baya böyle yeraltı hikosu yazcam Zayne hep sövceksiniz çok gözal olacak xisbxjsjxijsixjsid
P.S Requiem for a dream'in izlediyim yarım saatinden etkilenerek dedim ki ben niye uyusturuculu bradford hikosu yazmiyom LAN MQ hazır elimde Zen varken (tamamını izlesem neler olcaqtı acb)>>bunu da zaman göstercek
♡♡♡♡
YENI BÖLÜM YERINE YENI HIKAYE YAZIYOM KÜFÜRLER BU ALANA LÜTFEN♡♡