Denizkızı (Tamamlandı)

By ciddikediler

2.8M 123K 9.6K

Romantizm #3 "Sen de gözlerine bir deniz hapsetmişsin sanki. Denizden uzak kalmaya dayanamayan ben, bu gözler... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Tanıtım 2
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45 - Final
Özel Bölüm 1
Özel Bölüm 2

Bölüm 33

44.9K 2.3K 144
By ciddikediler

Medya;Azra tasviri
Bölüm müziği;John Legend - Love Me Now

Herkese yeniden merhaba yeni bölümle karşınızdayım:) Size burada daha aktif olacağımı söylemiştim. Yeni bölümün üstünden daha yirmi dört saat geçmemişken bol Azra ve Atlas'ın olduğu bir bölümü size yazmak istedim. İtirafların ve biraz da yoğun duyguların olduğu bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz. Lütfen yorum ve beğenilerinizi eksik etmeyin:)
Sizleri yeni bölüme alıyor ve keyifli okumalar diliyorum:)

*****

Rüyalar alemimden Atlas'ın her zerresi haykırış dolu sesiyle uyanmış gerçekliğe hızla çekilmiştim. Gözlerimi açmamla yanımda uyuyan Kaptan'ımın huzursuz bedeni terler içinde kıvranıp titrerken "Hayır!" bağırışları yüreğimin en derinine kadar iğnelerini saplıyor, artçı şoklarını beraberinde getiriyordu.

Titreyen güçlü bedenine ve yastığında sağa sola çevirdiği çehresine bakarken rüyasında gördüğünün ne olduğunu fazlasıyla merak etmiş, bu merakın varlığıyla kıvranmıştım. Yanına yanaşıp kolumla belini sararken durulmayan bedenini öpücüklerimle sakinleştirmeye çalışıyordum. Sakinleşen bedeni ve susan sayıklamaları biraz olsun Kaptan'ımın kendine geldiğini bana gösteriyordu.

"Azra?" Uykulu ve biraz da şaşkın bir tınıyla duyduğum sesi mavilerimi beni benden alan elalarına kaldırmama ve karşımdaki yoğun bakışlarda kaybolmama sebep olmuştu.

"İyi misin?" Sorumla kendine gelen ve kaşlarını çatan Atlas bu soruyu daha çok kendisine ve kaybolmuşluğuna için için soruyor gibi duruyordu. Yavaşça kolumu gövdesinden çeken ve benden uzaklaşan Atlas yatağın kenarına oturup başını ellerine yaslarken fazlasıyla bitik ve yıpranmış gibiydi. Onu böyle görmek içimi acı ateşiyle yakıp kavururken ondan daha fazla uzak kalmaya dayanamayacaktım.

Hızla arkasına geçip kollarımı beline sarmamın ardından bacaklarımı da bacaklarının yanında yatağın kenarından sallandırmış bedenini bedenime hapsetmiştim. Çıplak sırtını ve güçlü kalp atışlarını yanağımda hissetmek bana fazlasıyla iyi gelmiş içimi güven ve aitlik duygusuyla karış karış doldurmuştu.

Onun sıcaklığı ve varlığı benim ait olduğum yegane yerdi.

"Sessiz kalma anlat, acın benim de acım ve sen sustukça benim içim kanıyor, canım acıyor."

Kurduğum cümleyle derin bir nefesi bünyesine çeken Atlas bir koluyla belindeki kolumu sarmış diğer kolunu da sağ bacağımla buluşturmuştu. Eli boydan boya çıplaklığımda gezip onu sahiplenirken şuanı tamamen farklı ve tam anlamıyla bize özel kılıyordu.

"Senin canının acımaması için sessiz kalıyorum ben zaten." Atlas'ın kurduğu cümle içimdeki ruhun yeni oluşan yaralarına bir çizik daha atmış ve hemen ardından tekrar titrediğimi hissetmiştim.

Kalbimin tek sahibi bu adamın ruhundaki eski ve derin yara benim yeni yaram haline gelirken onun tüm acısını almak ve bizden okyanuslarca öteye fırlatmak istiyordum.

"Hem yaramsın hem de merhemimsin sen. Lütfen anlat rüyanda ne gördün söyle bana." Dakikalarca sessiz kalan Atlas derin nefeslerini bünyesine defalarca çekerken onları geriye hiç salmayacakmış gibi güçle içine hapsediyordu.

Artık konuşmayacağını düşündüğüm bir anda bitik bir eseflikle işittiğim sesi ona daha da sıkı sarılmama sebep olmuştu.

"İhanet. İhaneti gördüm." Soğuk ve bir o kadar da sert kelimeleri aramızdaki sessizliği doldururken kolumda gezen tüy gibi dokunuşlarını kesmiş yerini güçlü bir kavrayışa bırakmıştı.

"Kimin ihaneti?" Sessiz fakat bir o kadar da yakıcı sorum onun kulaklarına hitap ettiği kadar ruhuna da hitap ediyor gibi duruyordu.

"Onun ihaneti. O kadının. İhaneti." Kesik kesik savurduğu kelimeleri tümcede sıkışıp kalmış cümleyi tamamlayamamışken kafasını yana doğru döndürmüş beni tam anlamıyla göremese de varlığımı kavradığını belli etmişti.

"Onu gördüm ben biliyor musun? Tam 26 yıl önce onu bir adamla gördüm. Beni parka oyun oynamaya götürürken amacı aslında her defasında aşığıyla buluşmak ve gizli planlar yapmakmış. Onu o herifle..."

Atlas ilk defa içini bana bu kadar açmış ve ilk defa yüreğinden geçenleri engelsiz bu denli savurmuşken tekrar içine kapanmasından ve sessizleşmesinden deli gibi korkuyor, tek kelime edemiyordum. Ağzından çıkan her bir kelime ve harfin benim kederim olacağını düşünürken neredeyse nefes almamı daha engelleyecek bir cesareti kendimde görüyordum.

"Onu o herifle öpüşürken gördüğümde altı yaşındaydım Azra sadece altı yaşında. O beni susturup bir köşeye çekerken, konuşmamam için tembihlerken sadece altı yaşındaydım. O küçük aklımla gördüğüm o şeyin yanlış olduğunu bilmek ve babama bunu söyleyememek benim kalbimi kırıyordu. Ama fazla saklamama gerek kalmadı. Neden biliyor musun?" Atlas'ın işittiğim sorusu önceki cümlelerinden perişan izlerini taşırken çatlayan sesimle sadece "Neden?" diyebilmiştim.

Neden?

"Bizi terketti Azra. Babamı terkettiği gibi beni de terketti. Bir anneye en çok ihtiyacım olduğu zamanda beni yapayalnız bıraktı. Gitti ve bir daha asla geri dönmedi."

Çöken omuzlarına başımı yaslarken omzuna birkaç sıcak öpücüğü de bırakmadan yapamamıştım.

"Ben hep senin yanındayım Atlas, varlığım sadece senin varlığında nefes alabilir yalnız senin yanında huzur bulabilir." Bana doğru döndürdüğü bedeniyle bacaklarımın arasındaki yerini alırken kendimi yatağa gerisin geriye bırakmıştım.

Kuzguni siyah saçlarının çevrelediği yakışıklı çehresi ve her haresinden farklı bir yoğunluk akan elalarıyla bende tüm ruhumu okuyormuş izlenimini yaratıyordu.

Sert gövdesi ve güçlü sıcaklığı altında kalırken yanağına uzanan elim çıkmak için direnen sakallarının üzerinde hareket etmeye başlamıştı. Kısılan gözleri dokunuşumun etkisiyle yumuşarken kendini bana daha çok bastırıyordu.

"Bu yüzden hiçbir kadını istemedim, hiçbir kadına güvenmedim. Çocukken bunda sıkıntı yoktu fakat ergenliğe geçtiğimde durumum pek iyi değildi. Kadınlardan bir o kadar nefret edip bir yandan da kabaran duyularımın esiri olmak fazlasıyla zordu. Sonra üniversite dönemi geldi, tek gecelik geçirdiğim ilişkiler beni mutlu etmiyor sadece anlık bir haz almama sebep oluyordu."

Bitmeyen cümleleri içimdeki kıskançlık ateşiyle kavrulan kanımın içine benzin dökerken mavilerimden fırlayan öfke oklarının onun bakışlarına hapsolduğunun farkındaydım.

"Mezun olup holdingin başına geçtikten sonra kendimi fazlasıyla işe vermiş ve yalnızca başarı odaklı hareket etmeye başlamıştım. Etrafımda kadınların varlığı hep vardı ama hiçbiri bir geceden öteye geçemiyordu çünkü dokunduğum her kadından tiksiniyordum. Sonra bir gün yatımda otururken bir çığlık duydum ve birkaç çırpınış sesi. Suda batıp çıkan seni görmemle denize atlamam ve kendimi yanında bulmam bir olmuştu."

Konuşma ilk tanışmamıza geçerken mavilerime perçinlenen elalarındaki yumuşaklık içimdeki kıskançlık ateşini bir süreliğine geriye göndermiş içimdeki farklı duyulara sıcaklığını bırakmaya başlamıştı.

"Güzelim seni yatımın zeminine bıraktığım ilk andan beri düşündüğüm tek şey bu gerçek olamayacak kadar güzel olan şey ancak bir denizkızı olabilir düşüncesi. Güzel yüzünden ve deniz gözlerinden uzaklaşan bakışlarım vücudunda, o minik bikininde dolaşırken seni bir an önce altıma almak istemiştim fakat sende farklı bir şeyler olduğunu anlamam çok da uzun sürmemişti. Güzelim o bikiniyle sana bakan Derin'in yanındaki pezevenkleri dövmekten beter etmediğim için hala çok pişmanım biliyor musun?"

Sorusuyla bir kıkırtıyı bedenimden salmış ve bir sırıtışı yüzümde canlandırmıştım. Bakışları gülüşüme kayan Atlas alnını alnıma yaslamış ve beni tekrar ruhuna esir almıştı.

"İlk birlikte olduğumuz gece ki o çığlıkların var ya denizkızım." Cümlesiyle sırıtmam yüzümde solmuştu, atladığı konuya ve bir başka itirafa şaşkınlıkla kulak kesilmiştim.

"O çığlıkların hala kulağımda biliyor musun? Seni hayvan gibi zorlarken kıvranışın ve ilkin olduğunu kavradığımdaki tatminim acımasızdı. Canını yaktım isteyerek ve bilerek. Ama bir yandan da aşırı mutluydum çünkü tek erkeğindim senin Azra. Ölesiye istediğim kadının ilkiydim. Bunun benim için anlamını tahmin edebiliyor musun? Melih ve Poyraz şerefsizlerinin adı geçince neden tırlattığımı anlayabiliyor musun şimdi?"

Onun içimi cayır cayır yakan itirafları beni yok edip tekrar yeni bir benlik yaratmama sebep olurken  hissetmediğim kadar Kaptan'ıma hak verdiğimi ve dayanılmaz kıskançlığının ardından gelen öfkesini anladığımı farkediyordum.

"Artık anlıyorum aşkım ama sanırım bu kıskançlığı biraz daha önce farketmiş ve sana hak vermiş de olabilirim." Bana çatık kaşlarıyla anlamazca bakan Atlas ne dediğimi bakışlarıyla sorguluyor gibiydi.

"Nasıl yani?" Onun hoş ve tınılı sesi kulaklarımı doldururken cevabımın onun için fazlasıyla önem arz ettiğini anlayabiliyordum.

"O Burcu kızılından nefret ediyorum çünkü sende gözü var." Bana şaşkınlıkla bakan Atlas iri iri açtığı gözlerini birkaç saniye o şekilde bıraksa da sonra onları yeni bir kaş çatışla süslemiş ve hemen ardından konuşmaya başlamıştı.

"Saçmalıyorsun Denizkızı yok öyle bir şey." Bu cümleyi duymamla zaten kanımı kaynatan kıskançlık ateşi yerini hamilelik hormonlarıyla harmanlanmış kıvamına bırakırken bu sefer kaşlarımı çatma ve öfkelenme sırası bendeydi.

"Ya Allah aşkına kaç yaşında adamsın hiç mi anlayamıyorsun sana ilgisi olan kadını." Benim bu öfkeli halime önce gülecek gibi olmuş fakat bakışlarımdaki ciddiyeti farkettiğinde gülümsemeyi yüzünde soldurmuştu.

"Sen ciddisin. Bak Denizkızı öyle bir şey yok, seni böyle düşündüren ne anlayamadım." Onun bu açıklama ve inkar etme havasındaki hallerine sadece gözlerimi devirebilmiştim. Çünkü ciddi anlamda şuan bir sinir harbi geçirmek üzereydim.

"Ben kadınım kadın. Kim sana ne gözle bakıyor ne beklenti içerisine giriyor anlıyorum tabiki. Hem... Başka şeyler de duymuş olabilirim."

Yüzündeki keyifli ifade çekinerek söylediğim son cümleyle kasılırken kaşlarına mesken edinmiş o derin çatık yeniden ait olduğu yerde yerini almıştı.

"Bu da ne demek?" Onun öfke kırıntılarının tekrar kabardığı sesini işittiğimde konuyu fazla merak ettiğini ve şimdiden sinirlendiğini anlayabilmiştim. "Bir şey mi yaptı Burcu sana!" Sonunda sinirlenme şerefine nail olan sesini işitmemle sakinleşmesi için elimi yanağına koydum ve biraz da okşadım.

"Sakin ol anlatıyorum işte güzel güzel." Benim cümlemle biraz sakinleşse de sinirle kastığı kollarıyla benden biraz uzaklaşmış ve yüzüme daha dikkatli bakmıştı. Şuan en ufak bir uzaklaşmayı kaldırabilecek gibi durmuyor tamamen onu yanımda istiyordum.

"Devam et Azra." Bu 'artık beni bekletme sinirleniyorum' cümlesiydi.

"Ya bak hemen sinirlenme sadece bir konuşmasına şahit oldum o kadar, ha bir de sana olan bakışları başka tabi. O konu apayrı." Çatık kaşlarıyla bana bakmaya devam eden Kaptan'ım her an patlamaya hazır bir volkan gibi duruyordu. Ama onun bu patlamasının hedefinin ben olmadığımı çok iyi biliyordum.

"Ne konuşuyordu?" Israrlı ve öfkeli sesine daha fazla dayanamamış ve konuşmaya başlamıştım.

"Aylardır elde etmeye çalıştığı patronunu yeni yetme bir kızın kaptığını ve neredeyse parmağında oynattığını düşündüğü için fazlasıyla mutsuz gibiydi."

Öfkeyle dudaklarından bir küfür savurup yatakta oturur pozisyon alan Atlas o kızıla karşı ne denli kızgın olduğunu bana ifade ediyor gibiydi. Ama benim susmaya niyetim yoktu. Hemen ardından ben de yerimde doğrulmuş ve karşısına oturmuştum.

"Hem sen cidden nasıl farketmiyorsun ya nasıl bana bir söyler misin! Ya yanında giydiği dekoltelerini ve dosyaları gösterirken bile nasıl bunları sana sergilediğini görüyor ve niyetini anlamıyor musun!"

Benim öfkeli sesim aramızda çağlayıp tonunu yükseltirken Atlas'ın benden böyle bir tepkiyi beklemediğini anlayabiliyordum. Bana şaşkın ve biraz da çekinerek bakan Atlas az önceki öfkesinin yerinde yeller estirirken şuan tamamen benim sert tepkime konsantre olduğunu anlamam hiç de zor değildi.

"Denizkızım benim gözüm senden başka hiçbir kadını görmüyor ki yanımda o şekilde giyindiğini bile farketmemişim." Atlas'ın dürüst tepkisine her ne kadar fazlasıyla inanmış olsam ve gururum okşanmış olsa da biraz daha bu sinir harbine devam etmekten bir zarar gelmezdi. Karşımdaki bana aşık Atlas Aladağ bile olsa erkeklerin gözlerinin korkutulması ve ciddi bir gözdağının verilmesi fazlasıyla gerekliydi.

"Yalana bak ya gözü görmüyormuş. Güzel bir kadın geçse dönüp bakmayacak mısın! Hiç yattın mı o Burcu'yla doğruyu söyle. Hemen bana doğruyu söyle!" Benim hızla ayağa kalkmama ve küçük siyah geceliğimle karşısında dikilmeme şaşkınlıkla baksa da gözlerinde farklı pırıltıların da olduğunu anlayabiliyordum. Farkettiğim bu pırıltılar oldukça güzel anlamlar içeriyordu. Fakat o yine de eksiltmediği endişesiyle ayağa kalkmış ve hemen karşımda dikilmişti.

"Güzelim cidden öyle bir durum yok. Ne yatması ben işyerinde bu tarz konuları asla sevmem. Bu hayatım boyunca hep böyleydi."

Bu sorunun cevabını fazlasıyla güvendiğim Sevinç'ten öğrendiğim için zaten biliyordum. Kaptan'ımın bu açıklaması yalnızca malumun ilanı olmuştu.

"Yaptığı bu konuşmaları ne zaman duydun?" Bana ilgi ve biraz da kızgınlık pırıltılarıyla bakan Atlas bu işin peşini bırakmayacak gibi duruyordu.

"Düğünümüzden bir hafta önce." Sinirle elleriyle yüzünü sıvazlayan Atlas bedenindeki öfke titreşimlerine engel olamıyor gibi duruyordu.

"Bu affedilir bir konu değil. Sen bu konuyu yanlış da anlayabilirdin ve benim hayatımda her şeyden çok istediğim evliliğimin üstüne gölge de düşürebilirdi o hadsiz."

Atlas'ın sinirle yerinden kalkması ve telefonuna davranmasıyla ne yapacağımı şaşırmış az önceki çok bilmiş öfkeli hallerimden eser kalmamıştı.

"Ne yapıyorsun?" Telefonunda bir şeyleri kurcalarken yüzüme bakmamış amacı her neyse gerçekleştirmek için kaldığı yerden devam etmişti.

"Tarık'a Burcu'nun istifasını yarın öğlene kadar istediğimi yazıyorum, artık seni rahatsız edecek davranışlar sergileyemez."

Kıskanmak başka bir şey insanların ekmeğiyle oynamak bambaşka bir şeydi ve ben bunun sorumluluğuna girebileceğime inanmıyordum.

"Kaptan sakin ol ve yazmayı kes. Benim kıskançlığım yüzünden kimsenin işinden olmasını istemiyorum." Telefonu tutup kendime çekmeye çalıştığım sırada sinirle yüzüme bakmış ve onu ellerimden geri çekmişti.

"Bırak Azra." Onun öfkesini kaldığı yerden telefonuna akıtmasına devam etmesi daha da fazla sinirlenmeme ve neredeyse kriz geçirmeme sebep olmuştu.

"Atlas yeter diyorum yeter! Bir şeyi anlattığıma pişman etme, bu davranışlarına devam ederse o zaman düşünürsün bunu. Beni bu sorumluluk altına sokma, yeni yetme kız adamı parmağında oynatıyor dedirtme!" Telefonundan başını kaldıran ve iri gözlerle bağırışıma bakan Atlas'ı bu gecenin her saniyesinde fazlaca şaşırttığımın farkındaydım ama Kaptan'ım hormonlarımın hassaslığının farkına varmalı ve beni daha fazla zorlamamalıydı.

Ona arkamı dönmemle telaşlı bir "Nereye gidiyorsun?" sorusunu işitmem bir olmuştu. Ona tek kaşımı kaldırarak bakmış ve gittiğim yönü ellerimle göstererek "Yatağın diğer tarafına." demiştim.

Yatağa uzanmamın ve yastığa başımı koymamın ardından ona sırtımı dönmüş uyumak için gözlerimi kapatmıştım. Fakat uyumaya niyetimin olmadığını her an yanıma gelmesini bekleyen bedenimden anlayabiliyordum. Tam da tahmin ettiğim gibi olmuş ve Kaptan'ım hemen yanıma uzanmıştı.

Sırtımda hissettiğim sert bedenini bana yapıştırırken güçlü kollarıyla da belimi ve karnımı hükümranlığı altına almıştı. Saçlarıma kondurduğu sayısız öpücük benim birazdan kendimden geçmeme sebep olacakken dayanamamış ve beni benden alan elalara doğru dönmüştüm.

"Kıskanınca çok güzel oluyorsun Denizkızım." Bana keyifli gülümsemesiyle kurduğu bu cümle beni gülümsetmiş ve ona daha da sokulmama sebep olmuştu.

"Kıskançlığım boğucu mu peki Kaptan?" Cevabını oldukça merak ettiğim soruma sesli bir kahkahayı armağan eden Atlas beni belimden biraz daha kavramış ve bedenine doğru yapıştırmıştı. Bu temasla bedenimin her zerresini, şişliği belirgin karnımla beraber hissettiğinin fazlasıyla farkındaydım.

"Ne boğucusu? Beni her an her şeyden ve herkesten kıskan istiyorum ben." Duymayı istediğim cümleyle yüzüme bir sırıtma hali yayılırken kollarımı Kaptan'ımın boynuna dolamadan yapamamıştım.

"Ben de öyle yapıyorum zaten." Biçimli dudaklarına bastırdığım dudaklarım ait oldukları yerde eriyip yok olurken bana hızla ve hırsla karşılık veren dudaklarıyla da neredeyse ruhumu teslim etmek  üzere olduğumu düşünmeye başlıyordum.

Aşık olduğum adamın ömür boyu her zerresinde ve her hareketinde kaybolacağımı çok iyi biliyordum.

Öpüşmemizi yarıda kesen Atlas bana arzudan koyulaşmış elalarıyla dikkatle bakmış ve bakışlarımın harelerini arşınlamıştı. Şuan bir şey söylemek istediğini anlamıştım.

"Dünden beri sinirlenip sürekli ani hareketler yapıyorsun. Deniz'imi korkutma, biraz dikkatli ol."

Bana ciddi bir şekilde kurduğu bu cümle sesli bir kahkaha atmama sebep olurken onun bu çocuksu hallerinin aslında hiç yaşayamadığı çocukluğundan kaldığını biliyordum.

"Tamam aşkım dikkat ederim. Başka bir isteğin veya arzun var mı?" Benim imalı sözlerime gülmüş ve beni tekrar kendine çekmişti. Gecenin kaç olduğunu bilmediğim bu zaman diliminde bana kim olduğumu unutturacak saniyelere gelmeden işittiğim tek cümle zihnimde yankısını gece boyu bulmuştu.

"Arzuladığım tek şey sensin Denizkızım."

*****

Bölümü beğendiyseniz lütfen votelemeyi unutmayın:)

ciddikediler hesabımızdaki bir diğer hikaye olan 'Bal Porsuğu' na bakarsanız da sevinirim:)

Continue Reading

You'll Also Like

490K 4.2K 25
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
Atlas By m

Romance

53.3K 4.4K 20
Bir mantık evliliği hikayesi.
2.3M 37K 55
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
85.6K 1.9K 40
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...