AHALİ

By yazardayazar

8.3M 461K 1.4M

Aleyna'nın yaz tatili için doğduğundan beri, bir kez bile görmediği amcasının yanına gönderilmesi ve onun üve... More

HİKAYE TANITIMI
KARAKTER TANITIMI
BİRİNCİ BÖLÜM
İKİNCİ BÖLÜM
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TENİMDEKİ İMZA ÖN SATIŞTA!
BEŞİNCİ BÖLÜM
ALTINCI BÖLÜM
YEDİNCİ BÖLÜM
SEKİZİNCİ BÖLÜM
DOKUZUNCU BÖLÜM
ONUNCU BÖLÜM
ON BİRİNCİ BÖLÜM
ON İKİNCİ BÖLÜM
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ON BEŞİNCİ BÖLÜM
ON ALTINCI BÖLÜM
ON YEDİNCİ BÖLÜM
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM
ON DOKUZUNCU BÖLÜM
YİRMİNCİ BÖLÜM
YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM
YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM
YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM
YİRMİ ALTINCI BÖLÜM
YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM
YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM
YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM
OTUZUNCU BÖLÜM
OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM
OTUZ İKİNCİ BÖLÜM
OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM
OTUZ ALTINCI BÖLÜM
OTUZ YEDİNCİ BÖLÜM
OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM
OTUZ DOKUZUNCU BÖLÜM
KIRKINCI BÖLÜM
KIRK BİRİNCİ BÖLÜM
KIRK İKİNCİ BÖLÜM
KIRK ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KIRK DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KIRK BEŞİNCİ BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
AHALİ (2. SEZON)
KAPAK, AYRAÇ VE POSTER
ÇIKIŞ TARİHİ, İMZA GÜNÜ VE SIKÇA SORULAN SORULAR
FRAGMAN, İMZA GÜNÜ VE SEZON FİNALİNE DAİR İPUÇLARI
FRAGMAN, KAPAK VE AYRAÇ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

250K 14.7K 11.9K
By yazardayazar


AHALİ - ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


# Katy Perry - Last Friday Night (T.G.I.F.)


ATAKAN,


Beşimiz de resim sergisindeki bir tabloyu inceler gibi kıza bakarken Merih Amca onun hemen peşi sıra da hizmetçilerden biri elinde bardakla salona girdi.

Merih Amca tereddütlü bir şekilde, "Aleyna?" dedi kıza arkadan bakarken.

Kız arkasını döndü ve onunla, dolayısıyla hizmetçiyle de yüz yüze geldi. "Amca?" dedi aynı tereddütle.

"Amca mı dedi o?" dedi Lodos, şaşırarak. Yalnızca o değil hepimiz şaşırmıştık.

"Pembe dizi sahnesi izler gibi oldum he... Hani yıllardır birbirini görmeyen baba ve kız birbirleriyle ilk kez karşı karşıya gelir, bakışırlar, bakışırlar ve bakışlar ya hani? Tam o sahne. Burada roller farklı ama olsun...'' dediğimde bana bakarak, ''Senin aksine pembe dizi izlemediğim için bilmiyorum kardeşim," diye laf soktu Lodos.

Aslında annem Merih Amca'yla evlenmeden önce ben de hiç pembe dizi izlememiştim; onlar evlenip hep birlikte buraya, Merih Amca'nın evine taşındıktan kısa bir zaman sonra izlemiştim ilk kez.

''Seni hizmetçilerle pembe dizi izlerken yakaladığım günü hiç unutmayacağım,'' dedi İlker. Ben de unutmayacaktım çünkü unutmama izin vermeyeceklerdi. ''Ben senin hizmetçilerden biriyle işi pişirdiğini düşünüyordum ama sen...''

Bir yaz günü, öğlen saatlerinde baş hizmetçi Selma Hanım'a şimdi hatırlayamadığım bir şey söylemek ya da sormak için müştemilata gitmiştim. Müştemilat, yani hizmetçilerin kaldığı ev, bizim kaldığımız eve on dakika belki daha az bir yürüme mesafesindeydi, ben de yürüyerek gitmiş ve kapıyı çalmıştım. Ama açan olmamıştı. Bunun üzerine evin etrafından dolanıp evin açık bahçe kapısından içeri girdiğimde ortalıkta kimseler yoktu, seslenmiştim fakat cevap veren olmamıştı.

Duyduğum televizyon sesini takip ederek evin içinde ilerlemiş ve bir odanın kapısının önüne varmıştım. Bir de ne göreyim... İçlerinde baş hizmetçi Selma Hanım'ın da bulunduğu bir grup hizmetçi, televizyonun başına toplanmış bir yandan yemek yiyor, bir yandan pembe dizi izliyor, bir yandan da dizideki karakterleri eleştiriyorlardı. Hepsi o kadar konsantre olmuştu ki kapı ağzında durduğumda benim varlığımı bile fark etmemişlerdi. Bu kadar ilgilerini çeken dizinin nasıl bir şey olduğunu merak etmiş ve durup ben de izlemeye başlamıştım. İzlemez olaydım...

Aslında niyetim sadece birkaç dakika izlemekti ama nasıl olduysa dizinin bölümü bitinceye kadar orada kalıp izlemiştim. Bittiğindeyse oraya neden geldiğimi falan unutmuştum. Aklımda tek bir soru vardı: İsabella gerçek babasının Eduardo değil de Alfonso olduğunu öğrenecek mi?

Hatırlıyordum da dizi sonunda Selma Hanım ve diğer hizmetçiler girdikleri transtan çıkıp beni karşılarında gördüklerine çok şaşırmıştı. Onlara bu dizinin haftanın hangi günlerinde yayınlandığını sormuştum, onlar da her gün cevabını vermişti. Bunun üzerine başka bir şey söylemeden arkamı dönüp müştemilattan çıkıp gitmiştim. Günün geri kalanında, uyumadan önce hatta uyurken rüyamda bile aklımda aynı soru vardı. İsabella gerçek babasının Eduarda değil de Alfonso olduğunu öğrenecek mi?

Bunun üzerine ertesi gün, kendi kendime bunun son olacağını tembih ede dede, öğlene doğru yine müştemilata gidip kapının ağzında durarak diziyi izledim. Dizi bitiminde sorumun cevabını almıştım ama bu defa da aklımda başka bir soru baş göstermişti: İsabella hamile olduğunu Carlos'a söyleyecek mi?

Günler boyunca böyle devam etmişti bu. Selma Hanım ve diğerleri zamanla beni gördüklerinde şaşırmamaya başlamış, alışmışlardı. Hatta biraz zaman geçtikten sonra kapının ağzında durmak yerine odaya girip onlar gibi koltuklarda oturarak onlarla birlikte izlemeye, biraz daha zaman geçtikten sonra onlarla birlikte yemek yemeye ve dizideki karakterleri eleştirmeye de başlamıştım. Her ne kadar hizmetçilerle o odanın içinde bir arkadaşlık -dizi arkadaşlığı- kurmuş olsak da odanın dışında yine patronun oğlu ve çalışan çizgimizden çıkmıyorduk. Onlara herhangi bir uyarıda bulunmama rağmen yanlarına gelip gittiğim süre boyunca evdekilere dizi arkadaşlığımızdan bahsetmemişlerdi. Belki Merih Amca'ya veya anneme bahsetmişlerdir, fakat biliyorlardıysa bile bildiklerini bana hiç belli etmemişlerdi.

Günler hatta haftalar boyunca kardeşlerimden gizli olarak buna devam ettikten sonra bir gün patlamıştım. İlker patlatmıştı beni, her gün öğlen saatlerinde nereye kaybolduğumu merak edip sonunda dayanamayarak gizlice beni takip etmiş ve beni hizmetçilerle pembe dizi izlerken yakalamıştı.

O gün, pembe dizi izleme günlerimin son günü oldu çünkü çok sevgili kardeşlerim benimle o kadar çok dalga geçtiler ki bir daha gidemedim. Gitmek istemediğimden değil gitmeye utandığımdan. 

"Aleyna..." diye tekrarladı Hakan, eliyle çenesini sıvazlayıp düşünürken. Birden kafasının üzerinde hayali bir ampul yandı ve avuç içiyle alnına vurdu. "Ah, ben nasıl unuttum!"

Dördümüz de Hakan'a baktık. Meraklı bir ses tonuyla, "Neyi unuttun?" diye dördümüzün de aklındaki soruyu sordum.

"Bu o!" dedi vurgulayarak.

"Kim?" diye sordu Lodos.

''Hani size bahsetmiştim ya...''

"Kim anasını satayım kim?" diye üsteledi İlker, sabırsızca.

"Valla merakımdan, orta yerimden çaaat diye çatlayacağım,'' dedim uzatarak. ''Çat diye çatlamak üzereyim, neresinden tutup da düzeleyim...'' Kenan Doğulu şarkısından alıntı yapmıştım.

''Kuzenimiz,'' diye açıkladı Hakan. ''Hani bu yaz kuzenimizin gelip bizim evde kalacağını söylemiştim ya size? Bu kız, o bahsettiğim kuzen işte.''

''Teknik olarak kuzenimiz değil. Üvey kuzenimiz,'' diye düzeltti Lodos.

''Bilinmeyenli denklem gibi oldu lan. Aleyna'nın babasının bir erkek kardeşi ve bu erkek kardeşinin evli olduğu bayanın önceki evliliğinden beş tane erkek çocuğu vardır. Bu durumda Aleyna ve bu beş çocuk kuzen midir? Üvey kuzen mi?'' dedim ve birden bire midemde hissettiğim rahatsızlık hissiyle, ''Bak, matematik dedim midem bulandı. Adı batasıca... Günahım kadar sevmiyorum şerefsizi,'' diye ekledim.

Lodos, ''Matematik beyin gerektiriyor ondandır,'' dediğinde ona ters ters baktım.

Hakan hak verircesine başını sallayarak, ''Evet, doğru. Üvey kuzenimiz,'' dedi Lodos'a bakarak.

İlker Hakan'a bir soru yöneltti: ''Sence de küçücük, minicik, miniminnacık bir ayrıntıyı atlamamış mısın sevgili kardeşim?''  

''Ne gibi?''

''Kuzenimizin kız olması gibi!'' dedi vurgulayarak.

''Fark edeceğini düşünmemiştim,'' dedi Hakan omuz silkerek.

''Tabi canım... Niye fark etsin ki? Erkekle kız arasında ne fark var zaten? Alt tarafı birinin pi-''

Merih Amca deminden beri sürdürdüğü sessizlik yeminini bozdu ve Hakan'la eş zamanlı olarak, ''İlker!'' diye uyardı.

''Terbiyeni takın,'' diye devam etti Merih Amca.

İlker omuz silkmekle yetinirken Merih Amca bakışlarını beşimizin üzerinde dolaştırdı ve ''Bu ne hal? Misafirimiz olduğunu görmüyor musunuz? Gidin üzerinize bir şeyler giyin!'' diye azarladı.

''Ne var ki halimizde peder? Çıplaklık abartılıyor bence. Sonuçta hepimiz anamızın karnından çıplak doğmadık mı? Hem çırılçıplak da değiliz, üzerimizde mayolarımız var,'' dediğimde bakışları bana odakladı.

''Kredi kartlarının iptal edilmesini istiyorsun galiba Atakan?''

''Ben hemen gidip giyiniyorum Merih Amcacığım,'' diyerek kapıya yöneldim. Kapının önünde durup, ''Bu arada seni çok sevdiğimi söylemiş miydim Merih Amcacığım? Çünkü çoook seviyorum,'' dedim uzatarak ve devam ettim. ''Delice seviyorum, çılgınlar gibi-''

Daha devam edecektim ama İlker arkamdan gelip kafama vurunca durdum. ''Yalakalık yapmayı bırak da yürü hadi.''

''Aaa üstüme iyilik sağlık!'' dedim alınmış bir ses tonuyla. ''Birine sevdiğimi söylemek ne zamandan beri yalakalık yapmak oldu?''

''Sen parayı seviyorsun parayı...''

''Hiç de bile!'' diye yalanladım. 

''Ah, öyle mi? O zaman bana bir 100'lük çakarsın? Borç olarak, sonra öderim.''

Başımı iki yana sallarken, ''Olmaz maykıl bende de yok,'' diye yalan söyledim. Vardı.

''Zaten ne zaman var ki anasını satayım?''

''Cimri olduğumu mu ima ediyorsun?''

''Yoo ima falan etmiyorum. Direk söylüyorum; cimrisin,'' dedi üstüne basa basa. ''Bu evdeki en pinti kişi sensin.''

Lodos yanımıza gelerek, ''Ülkedeki demek istedin herhalde,'' diye düzeltti. Onun ardından Hakan ve Atahan da kapının önünde bize katıldı.

Hakan'a döndüm. ''Hakan bari sen bir şey söyle.''

''Doğru söze ne denir?''

''Sen de mi Brütüs?'' Sahte bir üzüntüyle dudaklarımı büzüp, ''Sesi duydunuz mu? Kalbimin kırılma sesini?'' dedim elimi sol yanıma götürerek. ''Çünkü kırıldı. Ponçik kalbim paramparça ettiniz. Bilmiyorum gönlümü nasıl alacaksınız...''

''Bir 100'lük versem?'' dedi 'Bir Biskrem versem?' reklamına gönderme yaparak.

''Kalbimin değeri bu kadar mı? Bir 100'lük? Arttır arttır...''

''Biliyorum ben malımı,'' dedi İlker. ''150?''

Elimi havada sallayarak, ''Arttır arttır...'' diye tekrarladım.

''200?''

''Gel 400'de anlaşalım.''

''Yok anası-''

Araya girerek, ''Beyler,'' dedi Merih Amca. ''Bırakın şu para muhabbetini de gidin giyinin.''

En önde ben, beşimiz salonu terk ettik.


ALEYNA,


Çocuklar salondan çıkınca odada ben, Selma Hanım ve Merih Amca kaldık. Selma Hanım'ın elindeki bardağı da o zaman fark ettim. Ah, doğru ya... Su istemiştim. Tam da ihtiyacım olan şey, diye geçirdim içimden. Birkaç dakika içinde hem yarı çıplak çocuklarla hem de hiç görmediğim amcamla karşı karşıya gelmek, sıcak hava yüzünden zaten kurumuş halde olan dilimi damağımı çöle çevirmişti.

Elimle bardağı işaret ederek, ''Alabilir miyim?'' diye sordum.

Selma Hanım, ''Tabi, buyurun,'' diyerek bardağı bana takdim ettiğinde elinden kaptığım gibi bardağı kafama dikip kana kana içtim. Hepsini tek dikişte bitirip elimin tersiyle ağzımı sildiğimde Selma Hanım'la Merih Amca'yı beni izlerken buldum. Selma Hanım'ın yüzünde bu hareketimi tuhaf bulmuş gibi bir ifade vardı. Merih Amca ise... gülümsüyordu.

Selma Hanım boş bardağı elimden alıp, ''Başka bir isteğiniz var mı?'' diye sordu, Merih Amca'yla ikimize hitaben.

Merih Amca soru soran gözlerle bana baktığında başımı hayır manasında iki yana salladım. Bunun üzerine, ''Hayır, yok. Teşekkürler. Çekilebilirsin,'' diye cevapladı.

Selma Hanım da odadan çıkıp yalnızca ikimiz kaldığımızda Merih Amca odanın içinde ilerleyerek koltuklardan birine oturdu ve eliyle başka bir koltuğu işaret ederek, ''Otursana,'' dediğinde herhangi bir şeye çarpmamak için dikkatli bir şekilde yürüyüp işaret ettiği koltuğun ucuna kıvrıldım.

''Öncelikle evimize hoş geldin, sonunda seninle tanışabildiğim için çok mutluyum. Seni çok merak ediyordum.''

''Hoş buldum,'' dedim sahte bir gülümsemeyle. O da gülümsedi ama benimkinin aksine gülümsemesi gerçek görünüyordu.

''Bu arada bizim çocukların kusuruna bakma lütfen. Hala çok gençler...'' dedi mahcup bir şekilde. ''Böyle tanışmanızı hayal etmemiştim. Ama bugün işle ilgili beklenmedik bazı komplikasyonlar oldu. Sabahtan beri onları halletmeye çalışıyorum. Telefon elimden düşmedi, inan. Görüşme üstüne görüşme yaptım... Hizmetçilerden biri gelip senin geldiğini haber verinceye kadar saatin kaç olduğunun farkında bile değildim, yoksa çocuklarla birlikte kapıda karşılamak isterdim seni,'' dedi ve ekledi: ''Giyinik olarak tabi.'' 

''Sorun yok,'' dedim omuz silkerek. ''Bir karşılama töreni beklemiyordum zaten.''

''Aslında eşim de seni karşılamak için burada olacaktı. O da benim gibi seninle tanışmayı gerçekten çok istiyordu. Ama dernekte acil birkaç işi çıkınca apar topar oraya gitmek zorunda kaldı. Onun adına senden özür dilememi istedi benden.''

''Özre gerek yok. Elbet tanışırız, acelesi yok. Ne de olsa üç ay buradayım,'' dedim hissettiğimin aksine bu durumdan memnunmuş gibi. 

''Eee evimizi nasıl buldun?'' diye sordu.

Ne diyeceğimi bilemeyerek elimle yüzüme düşen perçemleri kulağımın arkasına iteledim ve ''Büyük,'' dedim.

''Annen de böyle yapardı,'' dedi pat diye.

''Ne?'' dedim şaşırarak.

''Ihımm, şey...'' diye geveledi. Koltukta dikleşip boğazını temizledi, ardından tekrar temizledi. ''Annen de ne diyeceğini bilemediği zamanlarda eliyle saçlarını kulak arkası ederdi,'' diye açıkladı. ''Tabi gençken... Hala yapıyor mu bilmiyorum.''

''Yapıyor,'' diye onayladım. Annemde göre göre edindiğim huylardan biriydi bu zaten.  ''İyi de siz annemin gençliğini nereden biliyorsunuz?'' diye sordum merakla.

''Annenle baban sana benimle ilgili herhangi bir şey anlattı mı?'' dedi temkinli bir şekilde. Sanki yanlış bir şey söylemekten çekinir gibiydi.

''Sadece babamla ikinizin küs olduğunu biliyorum, hepsi bu,'' diye yanıtladım. ''Sahi babamla niye küstünüz?''

''Onlar anlatmadıysa bana bir şey söylemek düşmez. Ama önceki sorunu cevaplamak adına şu kadarını söyleyeyim, annen sadece babanın çocukluk arkadaşı değildi. Benim de arkadaşımdı. Gençliğimiz birlikte geçti bizim, o yüzden anneni çok iyi tanırım.''

Annem ve Merih Amca çocukluk arkadaşı mıydı? Merih Amca'nın dediğine göre öyle. Yalan mı söylüyordu acaba? Ama yalan söylemek için ne nedeni vardı ki? Diyelim ki doğruyu söylüyordu, annem niye bana bundan hiç bahsetmemişti? Babam amcamla küs olduğu için ismini bile ağzına almazdı. Ama annem? Bana birçok gençlik anısını anlatmasına rağmen hiçbirinde amcamın lafı bile geçmemişti fakat amcam gençliklerinin birlikte geçtiğini söylüyordu. Amcamla olan geçmişinden bahsetmemek için ne gibi bir nedeni vardı ki?

Kafamın içinde sorular dört dönerken çocuklardan biri salondan içeri girdi. Onun ardından diğeri ve diğeri...

Atakan -adını biraz önceki konuşmada öğrenmiştim- önce bana bakarak, ''Selam gençler,'' dedi ve hemen ardı sıra Merih Amca'ya bakarak, ''ve genç kalanlar,'' diye ekledi. ''Fantastik Beşli geri döndü!'' Kendisini ve kardeşlerini kast ediyordu. 


*


Gelecek bölümde neler olmasını bekliyorsunuz?


Aleyna'nın babasıyla amcası neden küs sizce?


Favori karakteriniz kim?


İlker mi?


Atahan mı?


Atakan mı?


Lodos mu?


Hakan mı?


Aleyna mı?


Bu arada önceki bölümlere 1800'den fazla oy ve 1200'den fazla da yorum gelmiş. Harikasınız. Aynen böyle devam edelim. :'')


*


Bana ulaşmak isteyenler için;

Instagram: dem.irem

Facebook: İrem Demirbaş

Twitter: yazardayazar11

Snapchat: yazardayazar11


Hikayemizin Facebook Grubuna'da bekleriz. Arama kısmına 'AHALİ' yazıp bulabilirsiniz.



Bu kalp,

Sizin için.

xXx yazardayazar

Continue Reading

You'll Also Like

42.6K 3.7K 56
Yıllar oncesine dayanan bir efsaneye göre, bir takım seçilmiş insanlar farklı güçlere sahipti. Onlar Elitlerdi. Kimileri onların gördüğünü iddiaa et...
130K 12.1K 35
*WATTYS 2021 FANTASY WINNER* Ciara Clifford, antikacıda bulduğu bir haritanın onda uyandırdığı ilgiyle ve mesleği dolayısıyla daha önce keşfedilmemiş...
VİRÜS By Rumi

General Fiction

515K 37.3K 76
Siz hiç tanımadığınız insanlarla birlikte bir hastanede karantinaya alındınız mı ? Onlar alındı.. Hem sorun sadece karantina da değildi, hastanede b...
4.1M 140K 27
Beni tanıyan herkes, şu hayatta tahammül edemediğim iki şeyin karanlık ve uykusuzluk olduğunu bilir. Geceleri karanlık fobim yüzünden ışıkları açık b...