Denizkızı (Tamamlandı)

By ciddikediler

2.8M 123K 9.6K

Romantizm #3 "Sen de gözlerine bir deniz hapsetmişsin sanki. Denizden uzak kalmaya dayanamayan ben, bu gözler... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Tanıtım 2
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45 - Final
Özel Bölüm 1
Özel Bölüm 2

Bölüm 30

54.4K 2.5K 277
By ciddikediler

Medya;Çırağan Sarayı
Bölüm müziği;Por Una Cabeza-Carlos Gardel

Merhabalar yeni bölümle yeniden karşınızdayım:) Fakat bölüme geçmeden önce sizi bilgilendirmek istediğim bir konu var. Ben bu hikayeye başlamadan önce Atlas karakteri olarak paylaştığım oyuncudan etkilenerek ve sırf onunla ilgili bir hikaye yazmak isteyerek 'Denizkızı'na başladım. Kendisi her filmini izlediğim ve ciddi anlamda çok beğendiğim bir oyuncu. Fakat bu bir hikaye ve kafanızda kimi canlandırıyor ve görmek istiyorsanız onu düşünmeniz kesinlikle en doğrusu. Belirlediğim karakterlere bağlı kalmanızı kesinlikle istemiyorum.

Sadece şunu bilmenizi isterim ki hikayemde klişe wattpad karakterlerinden ziyade farklı oyunculara yer vermek amacımdı. Ayrıca çizmiş olduğum olgun ve işadamı karakterine genç biri gitmeyecekti. Fakat şu yorumlarınız çok hoşuma gidiyor 'kafamda başka birini canlandırarak okuyorum'. Bu cümle benim için o kadar önemli ki. Hikayeme destekleriniz beni çok mutlu ediyor:)

Bunun için hepinize çok teşekkür ediyorum ve sizleri anlıyorum her zevk birbirini tutmaz. Özellikle kitaplarda okurken zihnimizde canlandırdığımız karakterleri filmi çekildiğinde oynayan oyuncularla bağdaştıramayız ve hayal kırıklığı yaşarız. Ben de bu kırıklığı çoğu zaman yaşıyorum hatta belki de daha ağır eleştirilerde bulunuyorum.

O yüzden bundan sonraki hikayelerimde özellikle yazmak istediğim Atlas'ın arkadaşları Demir ve Barlas'ın hikayelerinde sizlere sunacağım seçenekler doğrultusunda sizin tercihleriniz olan oyuncularla hareket etmek istiyorum.

Hatta Demir karakteriyle ilgili hikayemin ilk dört bölümünü de yazdım. Fakat sanırım Denizkızı final yaptığı zaman ancak yayımlayabileceğim ve Denizkızı'nın kurgusunun daha yarısındayım yakın bir zamanda final olamayacağı için hikayeyi paylaşamayacağım. Ama bundan sonrasında sizlerin fikirlerini alacağımı bilmenizi isterim:)
Buraya kadar okuduysanız cidden vay be diyorum. Çünkü çenem düştü ve belki de saçmaladım ama en azından sizlere içimi dökmek istedim umarım beni anlamışsınızdır:)

Lafı daha da fazla uzatmadan sizleri yeni bölüme alıyor ve keyifli okumalar diyorum. Bu bölümü hayalinizdeki Atlas ve Azra'ya ithaf ediyorum:)

*****

Atlas'ın sorusuyla içimde farklı kıvılcımların oluştuğunu farketmiştim.Bu kıvılcımların onu görmemle daha da alevleneceğine emindim.

Ayağa kalkıp arkamı dönmüştüm. Kaptan'ımla göz göze gelmemle tam da düşündüğüm alevlenmeler ortaya çıkmıştı. Atlas neredeyse siyah gibi duran koyu lacivert üzerine tam oturan bir takım elbise giymiş, kuzguni siyah saçlarının çevrelediği yakışıklı yüzünü saçlarını geriye doğru atmasıyla daha da ortaya çıkarmıştı. Benim onda yakıştırdığım ve en çok da beğendiğim tarzı buydu. Beni benden alan ela bakışları ise aynı beğeni dolu bakışların onun da bana karşı hissettiğini bana perçinliyordu.

Atlas Aladağ bana böyle bakarken her daim konuşma yetimi kaybetmek zorunda mıydım anlayamıyordum.

Bana doğru yaklaşmaya başlaması ve güçlü bedeninin zarif bir şekilde karşımda süzülmesiyle bir an için kendime gelebilmiştim. En sonunda yanımda biten Atlas yanaklarımdan nefesini içine çeke çeke öpmüş ruhumu nefesiyle bedenine hapsetmişti.

"Güzelim ağladın mı gerçekten?" Yanaklarımı ellerinin içine alan Atlas bana tepeden bakarken dayanamamıştım ve sonunda konuşmaya başlamıştım.

"Ağlamadım Derin'in abartması o." Benim sözlerimle bakışları yumuşayan ve muzip pırıltıları içine hapseden Atlas sonrasında gülümseyerek kızlara bakmıştı.

Derin'in konuya dahil olmasıyla dikkatim benim de Kaptan'ımdan kaymış kızlara dönmüştü.

"Ya Atlas yalan söylüyor hüngür hüngür ağladı dansözü duyunca." Fakat benim cevap vermem beklenmemiş söze Çisem atlamıştı.

"Hayır dansözü duyunca değil Zehra'nın sarhoş olup dansözün bir yerlerine para takarlar demesiyle ağladı."

Beni iki dakikada satan arkadaşlarımın keyifli suratlarına bakarken gözlerim öfkeyle kısılmış 'Siz görürsünüz.' bakışlarımı onlara armağan etmeden yapamamıştım.

"Valla işiniz var Atlas bey bu şimdiden böyleyse cidden bilemiyorum." Fakat Çisem bakışlarımı takmamış aklı sıra 'çiş Çisem' lakabının intikamını almaya çalışmıştı.

Atlas'ın kahkahası ortamımızı doldururken benim çemkiren sesim ona eşlik etmişti.

"Ya siz nasıl arkadaşlarsınız iki dakikada sattınız beni. Ama siz görürsünüz nasıl uğraşıyorum sizinle." Alıngan mavilerim tek tek üzerilerinde dolaşırken bu sefer gülme sırası kızlardaydı.

'Hayır o değil de ben ne zaman gülecektim?'

İçsel soruma Kaptan'ımın cevabı gecikmemişti.

"Ben onu her haliyle severim istediği kadar iş açsın başıma." Nefesini içine çekerek şakağıma dayadığı ve hemen ardından öptüğü biçimli dudakları, yüzümde aptal bir sırıtma halinin canlanmasına sebep olmuştu.

Benim bu halime kızların gözlerini devirmeleri gecikmemişti.

"Allah'ım bana da böyle yakışıklı, aşık, zengin bir işadamı nasip eyle yarabbi. Kısaca Asrın'ı versen yeter." Derin'in ellerini havaya kaldırarak söylediği duaya gülmeden edememiştim.

Fakat beni asıl güldüren salona giren Asrın'ın da Derin'in bu söylediklerini duymasıydı.

"Hiç bu kadar içten bir duaya konu olmamıştım." Derin'in duyduğu sesle dudaklarından sessiz bir 'siktir' kelimesini salması durumun ne kadar zor olduğunu bize kanıtlıyordu. Ama abimin mavi bakışlarındaki muzır pırıltılar bu duadan büyük keyif aldığını bize belli etmişti.

Daha sonra dikkati Derin'den uzaklaşan ve bana kayan Asrın beğeni dolu bakışlarını bana armağan etmeden yapamamıştı.

"Benim Azra'm ne güzel olmuş." Yanaklarımı öpen ve bana sarılan Asrın benden ayrılmasının hemen ardından elini gülümseyerek Atlas'ın omzuna koymuştu.

"Enişte bey sınavı geçti güzellik. Bu akşam benden tam not aldı." Asrın'ın kurduğu cümleye tek kaşını kaldıran Atlas aynı samimi gülümsemeyi abime aktarmadan da yapamamıştı.

Asrın'la Atlas'ın birbirini sevmeleri beni fazlasıyla mutlu ediyor içimi huzurla dolduruyordu. Darısı babamın başınaydı.

*****

Sonunda düğün günü gelmiş çatmış 7 ocak kapımızda bitmişti.

Bugün Atlas'la evleniyor sonunda Azra Egeli tarafıma veda edip Azra Aladağ oluyordum. Şuanda hissettiğim heyacan ve mutluluğu hayatımın hiçbir anında hissetmemiştim sanırım.

Atlas'ın kısa sürede sana herkesin görüp görebileceği en güzel düğünü yapacağım sözü masraftan kaçınılmayarak harika bir organizasyonla hazırlanmıştı.

Çırağan Sarayı bu gece bizim düğünümüze ev sahipliği yapıyordu.

Şuan benim için özel olarak tahsis edilmiş gelin odasında makyajım yapılıyor ve saçım hazırlanıyordu. Annemin benim için tasarladığı gelinlik gören herkesin hayran bakışlarını üzerine toplarken ben de mavilerimi gelinliğimin üzerinden alamıyordum.

En sonunda saç ve makyaj tamamlanmış kuaför ekibi odadan çıkmıştı. Doğal tonlarda yapılan makyajım tam da bu gece için hayal ettiğim bir biçimde yerini alıyordu. Saçımdaki zarif topuza eşlik eden ince gümüşi taç ve dantelli duvak da kusursuz bir biçimde yerlerini almıştı.

Annem ve Derin'in yanıma gelmesi artık gelinliğimi giyeceğimin sinyallerini bana fazlasıyla veriyordu.

O kadar heyecanlıydım ki kalbim bir sinek kuşunun kanatlarını çırpmasıyla eşdeğer bir biçimde göğüs kafesimi zorlayarak atıyordu.

Üst kısmı ful dantel olan gelinliğimin oldukça zarif askıları vardı. Göğüslerimi kavrayan gelinliğim üstü onları transparan bir tülün ardında saklamak istese de biraz da olsa dekolteyi görüş açımıza sunuyordu. Gelinliğimin alt kısmı kabarık ve birçok tülün birleşimiyle hacim kazanan bir şekildeydi. Bu hacim altına tarlatan giyilmesini engelliyordu. Zira ciddi anlamda o tarlatandan nefret ediyordum bu şekilde elde edilen doğal kabarıklık en şık ve güzeliydi.

Uzun topuklu beyaz ayakkabılarım gelinliğin altında kaybolsa da şıklıkları ve rahatlıkları bu gelinliği tamamlayan en güzel detaylardan biriydi.

Sonunda eserine biraz geri çekilerek bakışlarındaki parıl parıl parlayan gururla bakan annem odadaki heyecanlı sessizliği duru sesiyle doldurmuştu.

"Sarıkuşum o kadar güzel oldun ki. Ne kadar güzel bir kız doğurmuşum ben böyle ya." Annemin ilk cümlesinden sonra tıpkı Derin Güntan tarzı bir cümle kurması beni şaşırtmamıştı.

Funda Başköse Derin'in bir numaralı idolü olmanın bütün sorumluluklarını yerine getiriyordu.

Her ne kadar gözlerimi devirmek istesem de annemin benimle kendi tarzında gurur duyuyor oluşu beni oldukça mutlu etmişti.

Acaba ben de kızımın gelinlikli hali karşısında böyle gururla ve biraz da dolu gözlerle mi duracaktım? Sanırım öyle duracaktım.

Duyumsadığım anın yoğunluğuyla gözlerim dolmaya başlamıştı feci şekilde ağlama ihtiyacı hissediyordum.

"Bak sakın ağlamak yok ne bu canım dünden beri sürekli makyajın tazelenmek zorunda kalıyor. Beni sinir etme Azrakuşum bak o rimel akar gelinliğine damlar işte o zaman ayıkla pirincin taşını." Derin'in art arda hararetle kurduğu cümle bende olduğu kadar annemde de bir panik silsilesi yaşatmış gibi duruyordu.

"Ay hayır hemen gözlerini yukarı kaldır sarıkuşum ve derin nefes al hadi güzel kızım."

Annemin hızla çenemden tutarak başımı yukarı kaldırması ve elleriyle hava yapmaya çalışması tamamen ağlamamı engellemek içindi. Onun bu hali yeterince komik ve benim gülmemek için kendimi tutmama sebepken Derin'in de bir yandan üflemesi ve bir yandan da eliyle hava yapması kendimi tutmamın son raddesini de ortadan kaldırmıştı.

Oldukça sesli ve bir o kadar da keyifli kahkaham bulunduğumuz odayı sararken en az benim kadar heyecanlı olan kadınlar bana eşlik etmekten kendilerini alamamışlardı.

Kapının çalmasıyla gülüşmelerimiz biraz da olsa hafiflemişti.

Dışarıdan gelen Atlas'ın güçlü sesiyle biraz olsun kendimize gelebilmiştik.

"Denizkızım hazır mısın? Artık vakit geldi konukların önüne çıkma zamanı."

O aşık olduğum hoş ve tınılı ses ilk karşılaşmamızda olduğu gibi onu daha görmeden sesine vurulmama sebep olmuştu.

"Geliyoruz." Annemin sesi odadan dışarıya kadar duyulacak bir kuvvette sessizliğimizi doldurdu.

Annem gelinliğim ve duvağımdaki son rötuşları yapmış ince ve zarif tacımı kontrol etmişti. Her şey tam anlamıyla kusursuz göründüğünde artık dışarı çıkmak için hazır olduğumu farketmiştim.

Derin'in kapıyı açmasıyla odadan dışarı doğru yürürken son anda farkettiğimiz detayla pembe orkidelerden oluşan gelin buketimi annem hemen ellerime tutuşturmuştu. İşte şuanda gerçekten hazırdım.

Odadan çıkmamız ve hemen ardından Atlas'ı karşımda görmemle bir duygu yoğunluğunun içine düşmeden yapamamıştım. Karşımda uzun ve güçlü bedeni simsiyah bir takım elbiseyle kuşatılmış Atlas, yüzünü çevreleyen uzun kuzguni saçları, yakışıklı hatlara ev sahipliği yapan çehresi ve ela bakışlarıyla hayallerimin de ötesinde bir gerçeklikle karşımdaki yerini almıştı.

Aynı yoğun bakışlarını bana armağan eden Kaptan'ım beni baştan aşağıya süzerken içimdeki hoş titremeye engel olamamıştım.

Bana yüzündeki kocaman bir gülümsemeyi hediye eden Atlas aynı hediyenin bir başka karşılığını ifademde bulmuştu.

Bizi anında yalnız bırakan annem ve Derin'e içsel teşekkürlerimi sunmadan yapamamıştım çünkü böyle bir anda karşımdaki bu adamın varlığı beni her an eritip sarayın zeminine karışmama sebep olacak kadar kuvvetliydi.

"Denizkızım büyülü bir prenses gibisin şuanda. Hatta gibisi fazla tam olarak öylesin." Birkaç güçlü adımıyla dibimde biten Atlas hızla kollarımı tutmuş ve sıcak ellerini çıplak kollarımda okşayarak gezdirmişti.

"Asıl sana ne demeli Kaptan? Bu gece sana bakan her kadının içimde yaratacağı kıskançlık duygusu beni yiyip bitirecek."

Gözlerine kadar gülen ve aşkla bakan bu adama aynı duygularla karşılık verirken düşündüğüm tek şey bu adamı hakedecek ne yaptığımdı.

Atlas sanki bu cümlemi hissetmiş gibi aynı cümleyi kulaklarıma doldurmuştu.

"Ben seni hakedecek ne yaptım?" Orkide buketini tutan ellerimi kavrayan Atlas onları dudaklarından düşen sayısız öpücükle şımartırken bu adamda ve varlığında kaybolacağımı düşünmeye başlamıştım.

"Ben seni hakedecek ne yaptım Kaptan?" Benim onunkinin aynısı olan sorumla daha da keyiflenen Atlas sıcak nefeslerini ikram ettiği ellerimi uzun uzun öpmeye devam ederken sonrasında buna ara vermiş konuşmaya devam etmişti.

"Aşık olduğum denizi gözlerinde taşıyan denizkızım şimdi bir başka Deniz'imi karnında taşırken hiç olmadığım kadar tam ve tamam hissediyorum. Ailemsin, varlığımsın, her şeyimsin."

Gözlerini mavilerime perçinleyen Atlas içimi titreten cümlelerinin aramızda yankılanmasına sebep olurken yüreğimizde de yankılarını bulduğunu çok net bize hissettiriyordu.

En sonunda konukların arasına ilerlememiz gerektiğini farketmiş ve koridorda yürümeye başlamıştık. Atlas'ın kolunda yürürken düşündüğüm tek şey iyiki bu adamın benim olduğu gerçeğiydi.

Organizasyonun gerçekleştiği salona doğru inen merdivenlerin başında durup konuklara baktığımız zaman hep bir elden tuttukları alkış ve gülücükler görüş açımızı doldurmuştu.

Görüş açımızı dolduran bambaşka ve öyle bir detay vardı ki o da babam ve ailesinin de karşımızda olduğu gerçeğiydi. Babam her ne kadar tamamen mutlu bir ifadeyi bünyesinde taşımasa da beni gördüğü zamanki yüzünde oluşan gülücük paha biçilemezdi.

Sanırım ısrarlarıma kulak vermiş ve inadından vazgeçerek yanımdaki yerini almıştı. Gözlerime kadar ulaşan gülümsemem tüm yüzümü kaplarken şuanda gerçek anlamda tam hissediyordum.

Atlas'ın kolunda merdivenlerden inmem heyecanlı bedenime güç veren en önemli olgu olmuştu.

Nikah masasına alkışlar ve keyif nidaları eşliğinde hızla ilerlemiştik. En sonunda nikah memuruyla masada yerimizi alırken bize Demir'le Derin eşlik ediyordu. Benim şahidim hiç kuşkusuz Derin olurken Atlas'ın şahidi ise arkadaşı Demir olmuştu. Barlas'tan daha olgun ve aklı başında duran Demir, Atlas'ın şahidi olma konusunda en iyi tercihti.

"Merhaba sevgili konuklar bugün burada bu güzel çiftin aldıkları evlilik kararını gerçekleştirmek için toplandık."

Nikah memurunun konuşmasını arka fondan duyulan bir müzikmişçesine hayal meyal işitirken Atlas'ın adının telaffuz edilmesiyle olduğum yerdeki gerçekliğe dönüş yapmıştım.

"Siz Nusret oğlu Atlas Aladağ hiçbir baskı altında kalmadan hür iradenizle Halis kızı Azra Egeli'yi eş olarak kabul ediyor musunuz?" Atlas'ın gür "Evet." i sarayın gösterişli duvarlarında yankısını bulurken bir alkış tufanı daha kopmuş kulaklarımızı doldurmaya başlamıştı.

"Siz Halis kızı Azra Egeli hiçbir baskı altında kalmadan hür iradenizle Atlas Aladağ'ı eş olarak kabul ediyor musunuz?" Salondaki tanıdık simalarda gezen gözlerim en son beni benden alan elalarla buluşurken cevabımı onun gözlerinin içne bakarak söylemek en doğrusu gibi gelmişti.

Bir an önce vereceğim evet cevabını büyük bir istekle bekleyen Atlas gözlerimin içine bakarken aynı kayboluşu onun da yaşadığını farketmiştim.

"Evet!" Heyecanlı ve bir o kadar da istekli evetim salonda yankılanıp bir alkış silsilesinin daha ebeliğini yaparken düşündüğüm tek şey bu anın verdiği uçsuz bucaksız mutluluktu.

Şahitlerin de onaylarını alan nikah memuru imza defterini önümüze tutuştururken kalemin elimden kayıp gitmemesine sevinmiştim. Çünkü heyecanım ellerimi de titreten boyutlara ulaşmaya başlamıştı.

Şahitlerin de imzalarının alınmasının ardından nikah memurunun kulaklarımızı dolduran sesi yeni hayatımın ve açtığım tertemiz sayfanın başlangıç tonu gibiydi.

"Ben de sizi karı koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz."

Yerimizden kalkmamız ve doğrulmamızla yüzümüzün iki yanını kavrayan güçlü eller biçimli dudakların alnıma yerleşmesinde güç kaynağı gibi duruyordu.

Nefesini içine çeken Atlas kokumu bünyesine hapsederken alnımda eşsiz sıcaklığını bırakıyordu.

Bir alkış tufanı daha Çırağan Sarayı'nın varlığını doldururken en sevdiğim dans şarkılarından biri olan Por una Cabeza şarkısı salonun ortasında almamız gereken yerin bizi beklediğini ifade ediyor gibiydi.

Dans etmek için salona yürümemizin hemen öncesinde nikah memurunun elime tutuşturduğu evlilik cüzdanı benim artık tam anlamıyla Atlas Aladağ'ın eşi Azra Aladağ olduğumu gösteriyordu.

Azra Aladağ.

Bu adamın ismimin yanındaki soyadı bile içimin kaynamasına ve kaynayan içimin fokurdamasına sebep olacak kadar büyük bir güçteydi.

Beni güçlü bedenine hapseden ve elleriyle belimi kavrayan Atlas dans konusunda ne kadar becerikli olduğunu bana bir kez daha yansıtmış bedenlerimizi başka alemlere doğru sürüklemeye başlamıştı.

Sonunda içinde kaybolduğum elalardan kopup çevreme baktığımda annemin Ekrem amcayla, babamın Selma ablayla dans ettiğini görmüştüm. Artık tamamen kayınbabam olan Nusret Aladağ'ın masasında otururken bize gülümseyerek baktığını görmek beni de gülümsetmişti. Kadınlardan uzak duran tarafını görmek içimi burksa da bizim için oldukça mutlu gibi duruyordu.

Sonrasında gözlerimi farklı yerlerde dolaştırdığımda Demir ve Barlas'ın tanımadığım iki kadınla dans ettiklerini farketmiştim, bu iki yakışıklının da bir an önce mutluluğu ve aşkı bulmalarını diliyordum.

Fakat beni asıl gülümseten ve güldüren Derin'in abim Asrın'ı kapmış olduğuydu. Asrın'la dans ederken takınmış olduğu sevimli tavırlar ve gülücükler karşısındaki kişiyi etkilemek için yaptığı taktiklerden sadece birkaçıydı. Ve sanırım abim bu taktikleri şimdiden yemiş gibi görünüyordu.

"Derin, Asrın'a fena halde taktı." Benim savurduğum cümle Atlas'ın kulağıma yaklaşmasına ve sıcak nefesini üfleyerek konuşmasına sebep olmuştu.

"Ben de sana fena halde taktım denizkızım ve bak artık tamamen benimsin." Atlas'ın içimi delicesine titreten bu cümlesinin beni bu denli etkilemesi aslında tüm gerçeği bedenime üflemesiyle alakalı gibi duruyordu.

Evet ben Atlas'ın eşi ve tamamen onun olmuştum.

Benim ona ait olduğum kadar o da bana ait olmuş içimde tarifi mümkün olmayan sarp duyguların yankısını uyandırmıştı.

Atlas Aladağ'ın eşi ifadesi aynı zamanda da Azra Aladağ'ın eşi ifadesini de beraberinde getiriyordu. Bu ifadeler sanırım beni bayıltıcı güçteydi.

"Kızım?" Babamın yanımda işittiğim sesi beni daldığım elalardan uzaklaştırırken benimkilerin birebir aynısı olan mavi gözlere bakışlarımı yöneltmişti.

Mavilerindeki gurur, pişmanlık ve biraz da burukluk benim içimde de aynı duyguların bir yansımasını ortaya çıkarmaya başlamıştı.

"Babacım?" Atlas'la duran dansımız babamla devam edecek gibi duruyordu.

Babamın kollarını genişçe açmasıyla da bu durum netlik kazanmıştı.

Sıkıca sarıldığım beden ve beni çevreleyen güçlü kollar içimdeki eksik güven duygusu ve üzüntüyü silip götürmüştü.

"Babacım hoşgeldin. Gelmezsin diye düşünüyordum ve çok korkuyordum." Benim ağlamaklı bir şekilde dudaklarımdan kopup gelen sözlerime karşın Halis Egeli'nin cümleleri sağlam ve tam da istediğim tondaydı.

"Kızımı en güzel gününde yalnız bırakamazdım, şu inattan vazgeçmem gerekiyordu. Bu düğünü farklı biriyle hayal etsem de şuan şahit olduğum bu güzel an tüm hayalleri aldı götürdü güzelim."

Babamın yanaklarımı öpen dudakları benim içimi daha da çok mutlulukla doldururken huzuru da beraberinde bana bahşediyordu.

Dansa kaldığım yerden babamın kollarında devam ederken Atlas da annem Funda Başköse'yi kollarına almıştı. Bana bakıp göz kırpan ve hemen ardından gülümseyen Atlas halinden fazlasıyla memnun gibi duruyordu.

*****

On katlı gösterişli bembeyaz düğün pastasının da kesilmesinin ardından pastanın bende yarattığı buruk tat midemi bulandırmıştı fakat kendimi biraz olsun tutmam gerekliydi.

Yüzümün halini farkeden Atlas hemen yanıma yanaşmış sıkıca belimi kavramıştı. İlgili elalarına bakarken benim için endişelendiği her halinden belli oluyordu.

"İyi misin güzelim bebek mi yine?" Onun sorusuyla olumluca başımı sallamış ve derin bir nefes almaya çalışmıştım.

"Hem o hem de etraftaki kalabalık ve tebrik telkinleri başımı döndürdü."

Bana anlayışla bakan Atlas biçimli dudaklarını şakağıma yanaştırmış ve iç rahatlatıcı bir öpücüğü bana armağan etmişti.

Bu anımızı bölen ses Atlas'ı ve beni tebrik etmek amacını taşısa da Tekin Biçer'in içten içe ne denli rahatsızlık duyduğunu anlayabiliyordum.

"Tebrikler Atlas bey evliliğiniz hayırlı olsun." Atlas'a imayla bakan Melih'in babası yanındaki oğluyla beraber dururken güçlü bir işadamı imajı çizmeye çalışıyordu.

Ama hepimiz biliyorduk ki karşısındaki Atlas Aladağ asla yarışamayacağı ve mücadele edemeyeceği bir işadamıydı. Bu gerçeği en iyi kendisi biliyordu.

"Teşekkürler demeyi çok isterdim ama düğünümde ne işiniz olduğunu anlayamadım sanırım babam sizi bilmeden davet etti." Direk dobra bir şekilde altında kızgınlık barındıran cümlelerini karşı tarafa savuran Atlas aynı kızgınlığın geri dönüşümünü Melih'ten almıştı.

"Benim yaptığım hatalar olmasaydı olacağın yerde şuanda ben duruyordum Atlas Aladağ bence bana bir teşekkür borçlusun." Melih'in savurduğu öfkeli cümlesi Atlas'ın bedenini bir nefret silsilesiyle sarsarken kendini zor tuttuğunu her halinden anlayabiliyordum.

Demir'in hızla yanımıza gelmesi ve en yakın arkadaşı Atlas'ın sakince kolunu tutmasıyla bu meselenin büyümesini engelleyeceğini anlamıştım.

"Atlas sakin ol." Korkudan titreyen bedenim bir başka mide bulantısını daha bünyeme davet ederken kurduğum cümle benim yankım gibiydi.

Bu halimi fazlasıyla farkeden Atlas endişeli gözlerini bana döndürürken sakin olmak için her şeyi yapacağını o dakika anlamıştım.

Sonrasında ciddi ve sert bakışlarını karşı tarafa çevirmiş konuşmaya başlamıştı.

"Hemen defolup gitmezseniz sizinle bugün değil her gün uğraşırım ve canınızı yakarım." İkisine bakarak kurduğu cümle Tekin Biçer'in şaşkınlıkla ve biraz da korkuyla kalmasına sebep olurken sonrasında sadece Melih'e bakarak kurduğu cümle kan dondurucuydu.

"Seni bu sefer dövdürmem öldürürüm pezevenk anladın mı ve emin ol bunu kendi ellerimle yaparım. Azra'nın adını hiçbir şekilde ağzına almayacak düşüncesini dahi aklından geçirmeyeceksin beni anladın mı!"

Atlas'ın tüm nefretini barındıran bu cümle beni titrettiği kadar karşı tarafı da titretmiş gibi duruyordu.

Sonrasında Demir'in sesi kulaklarımızı doldurmuş ve karşı taraf gitmesi gereken mesajı almıştı.

"Ben de büyük bir zevkle ona yardım ederim. Hadi şimdi bu salonu terkedin." demiş ve yanına gelen Barlas'a bakarak konuşmuştu.

"Barlas kardeşim hadi şunları yolcu edelim."

Atlas arkadaşlarına minnetle bakarken Tekin Biçer ve ailesi görüş açımızdan uzaklaşmıştı. Sonunda rahat bir nefes alabilmiştim.

Ama derdim az önceki cümle ve içimde uyandırdığı derin yankılardaydı.

"Atlas böyle cümleler kurma beni korkutuyorsun." Beni saran ve kollarıyla bedenine hapseden Atlas mavilerime perçinlediği elalarıyla aşkını haykırırken cümlelerinde ne kadar ciddi olduğunu da bana ifade ediyordu.

"Denizkızım senin ve Deniz'imin uğruna yapmayacağım yapamayacağım şey yok." Bana kurduğu bu cümle içimdeki güzel etkisini bir korkuyla devam ettirirken konuşmadan yapamamıştım.

"Tamam ama sen yine de yapma." Benim panik halime ve yüzümdeki çocuksu olduğuna emin olduğum ifademe bakarken Atlas güçlü bir kahkahayı bedeninden salmadan yapamamıştı.

"Merak etme güzelim. Şuan benim düşündüğüm tek şey senin mutluluğun, sadece mutluluğun."

*****

Bölümü beğendiyseniz lütfen votelemeyi unutmayın:)

Hikayemin geneli, bu bölüm ve gelecek bölümle ilgili yorumlarınızı merakla bekliyorum.Ayrıca 'ciddikediler' hesabımızdaki bir diğer hikaye olan 'Bal Porsuğu' na da desteklerinizi esirgemezseniz seviniriz:)

Continue Reading

You'll Also Like

430K 3.6K 24
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
726K 27.8K 90
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
329K 19.1K 6
Nisa'nın bir iş çıkışı durakta otobüs beklerken eski eşini kanlar içinde görmesi ile hikayeleri tekrardan başlar... Yanlışlıkla olan "tesadüfler" baz...
75K 1.7K 35
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...