KOR

By ilaydaatac

5M 153K 16.1K

GENÇ KURGU İÇİNDE # 2 Kitap içerisinde cinsellik mevcuttur! More

1.Bar
2.Gece
¤ Ev ¤
¤ Okul ¤
¤ Yanlış Alarm ¤
¤ Dedikodu ¤
¤ Ceza ? ¤
¤ Kamp ¤
¤ Dövüş ¤
¤ Makarna ¤
¤ Aptal ¤
¤ Şeytan Görümce ¤
¤ Ziyaret ¤
¤ 'Biz' ¤
¤ 15.Bölüm ¤
¤ Sürpriz ¤
~ 'İstiyorum' ~
'~ Emrivaki ~'
~ 'Yakınlaşma' ~
~' Spor '~
~ 'Yanlış olan?' ~
~'Arenciğim ?'~
~ 'Benim' ~
~ 'Gerçek' ~
Taze evli çiftler gibi
26.Ben bu gece hiç içmedim
27.Sen Benim
28.Davetsiz misafirler!
29.Sana aşığım ben!
30.O Aren di
31.Üfle De Söneyim
32.Seni Seviyorum
33.Ben ve müstakbel sevgilim
34.Beklentilerimin Arasında
35.Aren sorunsalı
36.Arenin Kayıp Kuzeni
37.Doğanların Kuşu
38.Ne yapardım?
LÜTFEN OKUYUN!
39.Mezuniyet
40.Delilik
41.Aile albümümüz
42.Evleneceğim!
43.Bu da mı değil!
44.Güzel bir yürüyüş?
45.Ailem
46.Mezar
47. 14 Şubat
48.Adım adım
49.İyi ki...
50.Nikah
51.Bekarlığa veda
52.Nikahı ertelemek
53.Final-28 Temmuz
Özel Bölüm 1

¤ Sinema ¤

107K 3.3K 269
By ilaydaatac

Merhabalar ,bu bölümü paylaşmak için izlemek isteyen okuyucuların filmi izlemesini bekledim der mişim inanmayın, vizelerim var😭 Meğer çok sıkışmışım da şimdi dank ediyor. Üzgünüm çok da geciktim biliyorum 😟  Her neyse bu sefer  günümüzden , zamanımızdan kısa bir şeyleri paylaşmak istedim haliyle spoiler içerir. Her bölüm başında ay ,ay çok saçma oldu bu endişesi yaşıyorum .
Umarım bu sefer de beğenirsiniz ,iyi okumalaar😙

Kapıdan giren görevliyi gördüğümde 'Kalk ta gidelim, sınıfı kilitleyecekler' diye söylendim.
Dakikalardır dizlerime sarılmış , kalkmamak için direniyordu. Bundan çok hoşlansam da acıkmıştım işte .
Geçen birkaç günün acısını çıkartıyor olmalıydı.
Guruldayan karnımı duyduğumuzda 'Bak senin yüzünden açlık çekiyorum' diye kızdım.
Aç olduğumda ruh halim istemsizce çok sinirli oluyordu.
Sabah kahvaltı etmeden çıkmıştım. Hoca da ara vermeden tüm dersi kitleyince sonuç olarak hal böyle olmuştu.

Söylenmemden bıkmış olmalı sıkıntılı nefesini üflerken başını artık uyuşmuş olan dizlerimden kaldırdı.
'Ne yemek istersin?'

Merakla bizi izlemekte olan görevliye baktım göz ucuyla.
'Önce bir çıkalım da' diye cevapladım .

Paltomu ve çantamı alarak kapı önüne doğru ilerledim.
Aynı zamanda canımın neyi çektiğini düşünüyordum.
En sevdiğim şeyler :
İskender ? Et ? Tavuk ? Mantı ?
Hmm, mantı!

'Karar verdin mi?' dedi Aren henüz çıktığımızda.

'Mantı' yiyelim diye cevapladım sevinçle.
Hayali görüntüsü mideme çok fena oturmuştu şuan.

Hemen yanımda deri ceketini üzerine geçiren Aren kolunu kaldırıp saatini kontrol etti.
'Saat henüz öğlen bile değil , ağır gelmez mi bu saatte?'

'Yok birşey olmaz , alışığım ben' diye cevapladım rahatlıkla.
Nereden bilebilirdim ki buna takılacağını?

Gülerek alayla konuştu.
'Günde kaç öğün yiyorsun sen?'

'Ne demeye çalışıyorsun?' dedim asabice.

Güldü.
'Yanlış anlama , sadece kahvaltını ne zaman yaparsın ozaman ?'

Omuzlarımı silkerek konuştum. 'Etmem, o öğünü atlayabilirim.'
Bunu sık sık yapıyordum gerçekten de.

'Bu sağlığına çok zararlı.'

'Kim demiş?' dedim tekrar omuzlarımı silktiğimde.
'Benim senin gibi vücut geliştirme derdim yok ki istediğim gibi beslenirim.'

'Vücut geliştirmeye ihtiyacım yok , sadece formumu koruyorum.'
'Ve evet haklısın.' dedi aşağıdan yukarıya gözleri ile vücudumu süzerken.
'Hiç te öyle bir derdin yok.'

Bu sinir bozucuydu işte!
Kendini beğenmiş!

'İstemiyorsan niye yanında gezdiriyorsun beni ozaman?'

'İstemediğimi söylemedim.'

'Ama bir on kilo daha alsam istemeyeceksin?'

Çapkınca sırıttı.

Ne geçiyor kafasından Allah bilir!

'Eminim bazı bölgeler için güzel olacaktır.'

Gözlerimi devirdim.
Nasıl tahmin edememiştim ben bunu?

'Ama hayır , onun yerine birlikte spor yapabiliriz.'
'Beraber koşuya çıkar ya da bir salona yazılabiliriz.'
'Bu beni çok memnun eder.'

Neden acaba?

'Çünkü , istediğin o mâlum bölgeleri geliştiririz.' dedim dalga geçen ses tonumla.

Bir süre düşündü.
Düşündü yani!

Sonunda cevap vermeye tenezzül ettiğinde otoparka inmiştik.
'Yok , aslında hiç ihtiyacın yok.'

'Ciddi olamazsın' dedim ağzımda geveleyerek.

'Anlamadım?'

'Diyorum ki araban nerede?'

'Yok.'

Etrafı tekrar kolaçan ederken kaşlarım çatıldı. 'Nasıl yani?'

'Bugün motorumla geldim.'

'Şaka yapıyorsun herhalde' dedim önümde adım atmamı engelleyen bir harley var olmasına rağmen.
Umudum başkasının olduğu yönündeydi.

'Sorun yok , kaskı sana takacağım.'

'Asla olmaz!' dedim fal taşı gibi açılmış gözlerimi motordan çekip ona döndüğümde.
'Ben taksi ile giderim.'

Güldü.
'Bir ilki daha benimle yaşamandan gurur duyarım.' Kollarıyla belimi sarıp beni motoruna çekerken 'Aren , çok korkarım.' diye isyan ettim.

Ben lunaparktaki küçük ahtapot'a  binmeden önce bile defalarca düşünürdüm.

Sonrasında çok severdim orası ayrı tabi!
Adrenalini severdim aslında , hem sever hem korkardım.
Bu durumda tam bir sevici olamıyorum sanırım.

'Bana güven , hızlı sürmeyeceğim.'

Bedenimi belimden tutup kaldırarak koltuğa oturmama yardımcı oldu. Kendisi de ters bir şekilde koltuğa oturup yüzünü bana doğru döndü.
Saçlarımı okşayıp kulaklarımın arkasına ittiği esnada bende yüzünü inceliyordum.
Okuyabildiğim şey ;şefkatti.

Şefkat!

Gerçekçi olmak gerekirse bu çok fazla hoşuma gidiyordu.
Yine tav olmama bir sebep!
Zaten bu sebeple beni ikna edebilmişti.

Kaskı nazikçe kafama oturttuktan sonra aparatını bağladı.
'Sıkı sarıl tamam mı?'

'Hızlı sürmeyeceğini söylemiştin!'

'Sürmeyeceğim , sadece daha güvenli'

Evet evet kesin!

'Herşey den kendine pay çıkartmasan olmuyor mu?'

'Söz konusu sen iken mi?'
'Asla olmaz.'

Bir kere de şaşırabilseydim keşke .

Bedenini döndürüp kolları kavradığında , gövdesini dikleştirip hafifçe boynunu bana döndürdü.
Bu sanırım 'Neyi bekliyorsun?' anlamına geliyordu.

Kollarımı bedenine dolar dolamaz sürmeye başlaması da düşüncemi kanıtlar nitelikteydi.
Onunla vakit geçirdikçe beden dilini çözebilme zorluğunu aşıyordum.
Öğrendiğim bir şey daha ise durum çıkarları olduğunda sık sık küçük yalanlar söylediğiydi.

Örneğin şu an!

Kesinlikle.
Hızlı sürmeyeceğini söylemiş olmasına rağmen oldukça hızlı kullanıyordu.

İşin gerçeği, korkmuyordum.
Aksine çok hoşuma gitmişti.

Kollarım gövdesine sarılı , başım ise sırtına yaslı idi.
Tek şikayetim deri ceketini giyiyor oluşuydu.
Hazır sarılmışken hiçbir şeyini hissedemiyor olmak tamamen haksızlıktı.

Küçük bir yerin önünde durduğumuzda mecburen bedeni ile olan bağlantımı kestim.
Etrafa kısa bir göz gezdirdiğimde küçük bir 'Mantı evi' ne gelmiş olduğumuzu fark ettim.
Her yeri de biliyordu!

Acaba o da seviyor muydu ?

Neden gelmeden önce sormamıştım ki?
Başka biri yapmış olsa kabalığından dolayı yadırgayacağım şeyi şimdi kendim yapmıştım.
Hiç incelikten anlamıyordum!

Bu sefer kaskımı çıkarıp tekrar saçlarımı düzeltti. Anahtarlarını alıp içeriye yöneldiğimiz sırada 'Sen sever misin? diye sordum.
İçeriye girip cam kenarında bir masaya yerleştiğimizde 'Severim' diye cevapladı beni.
'Pek aramam ama.'

Ona ne şüphe!

'Peki böyle çok yer bilir misin ?' diye sordum bulunduğumuz mekanı kastederken.
'Yani biraz bilirim' dedi etrafına göz atarken.

Gözlerim sevinçle parladı.
'Ozaman beni yine getirebilirsin!'
'Dalak,ciğer,böbrek neredeyse herşeyi severim ben!'

Ne diyorum ben ya , durup dururken iştahım mı açıldı acaba ? İyice aç gözlü birşey oldum çıktım.

Bir dakika!
Yüzünü mü ekşitti o ?

'Ne o yoksa soğuyor musun benden?'
Kendimi kahkaha atmamak için zor tutuyordum.
Vay canına , onu sıkıştırmak cidden eğlenceliydi!

Niyetimi anlamış gibi ifadesini hemencecik düzeltti.
'Yok , rahmetli annem de severdi aslında bakarsan.'

Annesini bana benzetiyor?
Yok, doğal olarak beni annesine benzetiyor.
Bundan birşey çıkarmalımıydım şimdi?
Ne demek istemişti acaba ?

Bende bozuntuya vermedim. 'Demek annenin senin aksine bir damak tadı varmış.'

'Seninkiler sever mi peki ?'
'Onlara mı benziyorsun bu konuda?'

'Hayır hiç ' dedim düşünürken.
'Onlarla damak tatlarımız hiç uyuşmuyor.'

Zaten neyimiz uyuşuyordu ki .
Ben onlara kıyasla bambaşka biriydim.

Güldü.
'Neden acaba?'

Dalga mı geçiyordu o?

Söylemek istediğini anlamamıştım. 'Nasıl yani?' diye sordum.
Bu sırada garson yanımıza yaklaştığı için sorumu duymazdan geldi.

Uzatılan menüye hızlı bir bakış attı.
'Herhalde en büyük porsiyon'u istersin öyle değil mi?'

En büyük porsiyonu ister mişim.
Pislik. Ne isteyecektim başka ?

Garsona dönerek 'Evet , mümkünse' dedim hafifçe gülümseyerek. Onu cevaplamıyor ,garsondan rica ediyordum!

Tabiki kimin derdinde!

'Bende orta boy tabak alayım ozaman , içecek olarak fanta alırız.'
'Birde sarımsak sız olsunlar lütfen.' derken menüyü geri uzattı .

'Yedikten sonra birşey ler yapmak ister misin?' diye sordu garson yanımızdan ayrıldığında .
Gözlerim ister istemez kısıldı.
'Nasıl birşey ler?'
Okadar çok huylanacağım davranışlarda bulunmuştu ki artık elimde olmadan şüpheleniyordum.

'Sinemaya gitmek ister misin?'

Ne!
Sinema mı dedi o ?
Ay şimdi aklım başımdan gidecek.
Ne diye değişiyor bu?

Derin bir nefes aldığımda 'Neden ki?' diye sorabildim saf saf.

'Film izlemeyi seviyorum , senin istediğin oldu benimki de olsun öyle değil mi?'

Olsun tabi!

Ben hala şaşkın henüz birşey diyemeden 'Sessizliğini onaylamış sayıyorum.' dedi.

Onaylamayacaktım da ne yapacaktım?
Bu fırsatı kaçırır mıyım ben ?
Sokayım seni olan en romantik filme de gör sen!

Tepside gelen koca bir tabak mantıyı gördüğümde vicdanım sızladı.
Yapmasa mıydım acaba ?
Yemek benim için çok hassas bir konuydu.
Ama yok , kendime söz vermiştim bir kere.
Eziyet etmekten geri durmayacaktım.
Yaptıklarını her halükârda ödeyecekti.

Dolu tabak önüme koyulduğunda büyülenmiş gibi tabağa bakmaktan kendimi alıkoyamadım.
Onunla yeterince rezillik yaşamıştım zaten , umursamadan tabağıma yumuldum.
Ki zaten ben hiçbir zaman bir erkek karşısında yemek yemekten utanan bir kız olmamıştım. Hemcinslerimin bu konuda ki çekingenliklerini de anlayamıyordum bu yüzden .

'Boğulacaksın.'

'Yani , tabi şuan yediğim gibi de yenmemeliydi!'
Eh, birazcık böyle azıcık daha nazik!
Sadece şuan çok acıkmıştım işte , sonra nazik oldurdum.

'Birşey olmaz' dedim fantama uzanırken.

'Aslında genelde takıldığım kızlar hep diyet yapar.'

Hala bilerek benimle eğleniyordu.
Hayret birşey!

'Ben nadir yaparım' dedim sahte tebessümümle.
'Bizde benimkilerle her gün bir tabak mantıyı gömeriz.'

Böyle de bozulursun işte!

Bu son söylediğimden sonra daha konuşmamıştık. Öyle ki koca tabağın sonuna gelmiştim.
Trip atıyor olabilir miydi acaba?
Yok canım ben atmıyorum da o mu atacak.

'Kalkalım mı doyduysan?'

Konuştu!
Ama hala bozuk sanki.

İşte bu çok garip.
'Olur kalkalım' dedim.

Ceketini giyip masaya bir yüzlük bırakarak önden ilerledi.
İlk defa önceliği kendine ayırıyordu!
Sanırım gerçekten de bozulmuştu.
Hızlı adımlarla peşinden yürürken motorunun önünde durup kaskını bana uzattı. Sakince kaskı takıp koltuğa yerleştim.
Eh, en azından sarılmamı beklemişti.

Yol üzerinde rastladığım her alışveriş merkezini bakma zahmetinde bile bulunmadan geçmişti .
Sinema demişti evet yanlış hatırlamıyordum , nereye gidiyorduk acaba ?
Biraz sonra her zamanki gibi beni şaşırtarak bir pasajın önünde durdu.
Acaba daha sakin olabileceğini mi düşünmüştü ?

İçeri girdiğimizde bu konuda hemfikir olduğumuz kanısına vardım . Bir alışveriş merkezinin olabileceğinden çok daha sakindi.
Büyük ekranın karşısına geçtiğimizde gösterimde olan filmlere baktım.

'Bence cehennem filmi güzeldir ' diyerek kendi fikrini öne attı.

Aksiyon severdim ama şuan da değil. 'Ben ikimizin yerine diyorum ' dedim.
Kesinlikle ona gitmeliydik , şarttı bu!

'Yapma lütfen' dedi istemediği her halinden belli.

'Hem yerli yapımı , hem de Nejat İşler oynuyor.'
Söylediklerime kulak asmadan hala ekranı inceleyip yerli yerinde durduğunu gördüğümde resti çektim.

'Eğer istediğim film'e gitmiyorsak, gidiyorum!'

'İyi , peki tamam' diye konuştu isteksizce gişe tarafına yürürken.

Vay be!
İşe yaradı!

O az olan sıraya girmişken bende boş bulduğum bir duvara yaslanarak etrafı incelemeye başladım.
Ve bingo!
Gözlerim toplu halde duran üç kıza takıldı.
Aren'den az ötede parmaklarıyla onu işaret ederek aralarında bir şeyler fısıldaşıyorlardı. Benimki ise hiç farkında olmadan panodaki fragmanları izliyordu ,canım.
Az sonra , aralarında daha alımlı olan saçlarını düzeltip kırıta kırıta Aren'e doğru yürümeye başladı.

Derhal yerimden doğrularak harekete geçtim. Ben henüz yanına varamadan kız Aren'i çevirmiş konuşmaya başlamıştı bile!
Biraz daha yaklaşınca 'Canım?' diyerek yüksek sesle seslendim.
Kızın aval aval bakışları altında uzanıp kolunu kavradığımda Aren durumu çoktan anlamış kendi kendine sırıtıyordu.

'Buyurun efendim.' Uzanarak 'Teşekkür ederim' dedi biletlerimizi alırken.
Salona doğru geçerken arkadaşlarının yanına dönmüş olan kıza kısa bir bakış attım. Bir ayağını yere vurarak bizi izliyordu.
Oh, keyfim daha da yerine gelmişti. İstediğim filmi de izleyecektim , benden iyisi yoktu şuan .
Çift koltuklarına yerleştiğimizde beni koltuğunun altına alıp , göğsüne yaslamasına tam olarak bu yüzden izin vermiş olabilirim .
Tabi böyle bir filmi yine romantik bir şekilde izlemeyi istememin de biraz katkısı vardı.
Işıklar kapandığında üzerimdeki kolumu bedenine sarıp kendimi olabildiğince filme verdim.

Başlangıçtan itibaren yılın en iyi yerli filmi olmaya aday olduğunu düşünüyordum.
Böyle sıradan değil de daha farklı duyguları uyandırıyordu insanda. Sıradan bir öğretmenin durup duruken yine sıradan öğrencisine aşık olması başından beri garip gelmiş , bir tuhaflık olduğunu zaten anlamıştım. Bazen annenin bir şizofren olduğunu düşünmüştüm. Ya da çiçeğin evlatlık olabileceğini . Hatta Doğan'ın daha önce annesi ile ilişkisi olabileceğini bile düşünmüştüm de ölmüş bir kız kardeşi olabileceği aklımın ucundan geçmemişti. Başından sonuna kadar adaletsiz bir dünyada yaşıyorduk ve başımıza gelen kötü şeyleri asla hak etmiyorduk . Gerçek olan buydu.
Işıklar açılıp salonda Teoman'ın sesi yankılanırken kafamı hafifçe yukarı kaldırdım.
'Kim bilir neler bekliyor beni ' diye düşündüm hüzünle. Hissedebiliyordum. O hem doğruydu hem yanlış.

İçime çöken kasveti dağıtmak istercesine doğruldum. 'Kabul et , güzeldi.'

Gülümsedi . 'Haklısın , güzeldi.'

Ayaklanarak soğuk havaya adım attık . Motorunu park ettiği yere geldiğimizde herşey gayet normal gözüküyordu . Sabah ki gibi kaskı da bağlamıştı .
'Ne yapıyorsun?' dedim kaşlarımı çatarak. Fermuarını açarak ceketini çıkarmaya başladı.

'Hava soğumuş , üşüyeceksin.' dedi kendi ceketini sağ kolumdan geçirmeye çalışırken.

'Olmaz sen üşürsün ozaman.'
Üzerinde incecik bir gömlek vardı sadece.

'İnan bana ben alışığım , giy hadi.'

Pekala hayır diyemeyecektim çünkü şimdiden üşüyordum. Ceketi üzerime geçirmesine yardım ettim . Beni oturtup vakit kaybetmeden kendi de hemen önümde yer aldı.

Soğuk hava şansım olmuştu!

Kollarımı sımsıkı gövdesine sarıp yüzümü sırtına gömdüm. Bir erkek nasıl böyle güzel kokabilirdi!
Biraz daha ileri gidip yüzümü sırtına sürdüğümde , kasıldı .
Bilerek yaptığım birşey değildi , kendimi kaptırmıştım ama o da artık bu süreyi uzatmak istercesine daha yavaş sürüyordu .
Sanırım ikimiz de bu durumun keyfini sürüyorduk .

'Mehir?'

'Hı?' diye mırıldandım mayışmış bir halde.

'Mehir?'

Başımı kaldırdım.
'Ya ne var!'

'Geldik.'

Ay, ben adamın sırtında hayallere dalıp geldiğimizi fark etmemiştim ya!

'Ha tamam , içim geçmiş bir an' dedim başka ne diyeceğimi bilemeyerek.
Hafiften de kızarmıştım galiba.

Ceketini ve kaskını çıkartıp ona uzattım.
'Bugün için teşekkür ederim , bütün o takılmalarına rağmen çok güzel zaman geçirdim.'

'Mehir?'

'Efendim?'

'Tekrar istediğin zaman tabak tabak mantı gömebiliriz.'

Gülümsememe engel olamayarak gözlerinin içine baktım.
O kadar farklı bakıyordu ki içimde tarif edemeyeceğim bambaşka hisler canlanıyordu.

'Yarın görüşürüz.'

'Peki' dedim salak salak sırıtarak.
Ağzımı toparlayamıyordum!

Gittiginde hala otuz iki diş gülümseyerek hoplaya zıplaya eve girdim.
Bizimkiler oturmuş çay içiyordu.
Hemen sabırsızlıkla karşılarına geçerek sabahtan beri olanları baştan sona anlattım.

'Senin için bir sorun yoksa benim için de yok' dedi Yeşim.
Sena'ya baktım.
Oda kafasını onaylar biçim de salladı.
Peki ozaman , benim için hiçbir sorun yoktu.

Üzerimi değiştirip kendime de bir çay alarak yeniden salona yanlarına döndüm.
'Mehir?' dedi Sena.

'Efendim canım?'

'Görmedin herhalde sen , bugün okula afiş asmışlardı.

Ben bir tek Aren'i görmüştüm.
'Yoo, görmedim ben öyle birşey ne afişi?'

'Yurt dışına gezi düzenliyorlar.'

'Hadi ya ne zaman?' diye sordum.
Bu çok güzel bir haberdi. Henüz hiç çıkma şansım olmamıştı ve çok istiyordum. Hatta bir ara bunun için imza bile toplamıştık ta kurul onaylamamıştı.
Şimdi nereden esmişti acaba?

'Haftaya , ama bir sorun var?'

'Ne gibi?' dedim kaşlarımı çatarak.

'Geziye çok fazla ögrenci katılmak istiyor ve sınırlı sayıda kişi alıyorlar.'
'Büyük ihtimalle en başarılı öğrencileri kabul edecekler' diye tamamladı Yeşim.
'O yüzden diyorum ki sen bir yönetici ile konuşsan da bizim için de ikna etsen.'

'Kabul edeceklerini sanmıyorum ' dedim.
'Mâlum bu ara benim de derslerim pek iyi sayılmaz , derslerde de çok yetersizim.'

'Şey aslında sadece dersler ile alakalı değil , o yüzden senden istiyoruz aslında.'

'Niye ki kimmiş yönetici?' dedim çayımdan bir yudum alırken.

"Aren"

Yine ikisi aynı anda konuştu!
Ve bu olduğunda sonuç genelde kritik oluyordu!
Çayımı sertçe önümdeki masaya bıraktım.
'Yine mi birşey isteyeceğim yani!'













Continue Reading

You'll Also Like

246K 4.8K 34
Instagram hesabı; maviibulutt__official Başlama tarihi: 28.10.2023 Bitiş tarihi: ----------------- "Bir, iki, üç, dört" Dediğinde ilerlemeyi bırakt...
121K 6.6K 13
Sera: Numaranızı yönetici olan Asuman hanımdan aldım. Sera: Yemeyin beni. 05***: Asuman hanımın neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum ama üzgünüm...
4.3M 122K 41
054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :
804K 36.4K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...