Denizkızı (Tamamlandı)

By ciddikediler

2.9M 123K 9.6K

Romantizm #3 "Sen de gözlerine bir deniz hapsetmişsin sanki. Denizden uzak kalmaya dayanamayan ben, bu gözler... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Tanıtım 2
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45 - Final
Özel Bölüm 1
Özel Bölüm 2

Bölüm 7

89.3K 2.8K 151
By ciddikediler

Bölüm müziği;John Legend-All Of Me

Veeee sonunda beklenen bölüm geldi.Atlas ve Azra'nın o çok beklenen sahnesi bu bölümde.Yorum ve beğenilerinizi lütfen eksik etmeyin.Bu tutkulu aşkın daha uzun soluklu olmasını hep beraber sağlayalım:) Herkese keyifli okumalar:)

*****

Atlas arabayı büyük bir ustalıkla kullanıyor ve ben de yan profilinin ne kadar yakışıklı olduğunu düşünmeden edemiyordum. Bu adam tapılası yakışıklıydı, bazen bu içimi acıtsa da onun yanımda olması bana huzur ve mutluluk veriyordu. Bazen diyordum keşke bu kadar gizemli olmasaydın Atlas Aladağ. Her şey o zaman ne kadar kolay olurdu.

Beni dün akşam ki telefon görüşmemizden sonra evimin önünden akşam saat 8'de almış gideceğimiz yeri de mümkün değil söylememişti. Üzerimde Atlas'ın görünce arzuyla bakmasına ve gözlerinin koyulaşmasına sebep olan mini mor bir elbise ve altında da yüksek topuklu siyah bantlı ayakkabılar vardı.

Büyük ticari gemilerin olduğu marinaya geldiğimizde onunla en çok özdeşleşen cisim olan gemilerde gözlerimi gezdirdim. Gemi tutkunu beni gemilerin olduğu bir yere getirmişti, bu şaşılacak bir şey değildi ama yine de planını çözememiş burada ne işimiz olduğunu sorgulamaya devam etmiştim.

Arabadan indiğimizde soran gözlerle ona baktım. Onun sert mizaçlı yüzüne eşlik eden cevabı ise sadece "Gel." oldu. Gemilerin içindeki en ihtişamlı ve gösterişli görünen geminin önünde durduğumuzda "Bu senin mi?" Dedim. Cevabı ise"Hepsi benim."oldu. Tabi ya zengin armatör iş adamının birçok gemisi vardı, sormam hataydı.

Tekrar "Gel" diyip elimi tutmasının ardından beni ihtişamlı gemiye doğru sürükledi. Gemiye çıktığımızda güvertedeki organizasyonu görmemle olduğum yere çakılı kaldım. Bu da nesiydi?

Güvertenin bir çok kısmı ateş şeklindeki küçük fenerlerle aydınlatılmıştı. En ortasında beyaz minderler uzanıp yıldızların izlenmesi için yerleştirilmiş gibilerdi. Minderlerin üstündeki tepsilere baktığımda bir tepside şampanya ve kadehler, diğer tepside atıştırmalık yiyecekler ve diğer tepside de birçok çeşit meyveler olduğunu gördüm. Şuan ortama o kadar güzel bir ambiyans hakimdi ki şaşkınlıkla açılan ağzımı kapatmak zor olmuştu. Büyük bir hayranlıkla ortamı süzerken görüş açıma Atlas girdi ve yüzünde keyifli bir ifade vardı,dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı.

"Bu gece seni kaçırıyorum denizkızı."

Cevap veremeyerek ona baktım, dudaklarımdan tek kelime dökülmüyordu. Elimden tutup çekiştirdiğinde kamaraya gittiğimizi farkettim. Dümene geçmeden önce birkaç düğmeyle ayarlamalar yapmasının ve motorun seslice çalışmasının ardından dümene geçti ve dümenin yanındaki vitese benzeyen kolu geriye çekti. Gemi yavaş yavaş kıyıdan uzaklaşırken büyük bir hayretle bu koca gemiyi hareket ettiren ve bunu büyük bir rahatlıkla yapan adama baktım. Atlas'a.

Denizde biraz açılmış ve etrafımız sularla çevrildikten sonra demir atmıştık. Amacını anlamıştım. Bu geceyi yani ilk gecemizi denizin ortasında ona en çok huzur veren yerde geçirecekti. Ona hayretler içerisinde bakmamın ardından güverteye inmiş ve romantik ortamın içine kendimizi bırakmıştık.

Bu adamın beni bu denli etkilemesi neredeyse kafamı yememe sebep olacaktı.

Minderlerin üstüne oturmuş beni de yanına çekmişti. Ben ilerleyen saatlerde olacakları düşünüp heyecanımı bastıramazken onun yanında nasıl rahat olacağım sorusu geçiyordu aklımdan. Benimle birlikte olmayı çok istediğini ve her zaman da istediğini aldığını ve alacağını fazlasıyla belirtmişti. Sözde en çok istediği kadın olmuştum onun. Ama biliyordum ki kendimi çektikçe daha da dikkatini çekmiştim. O ilk tanıştığımız günün gecesi yatta olmuş olsaydık böyle bir ortamda asla bulunmayacağımız gerçeği zihnime süzüldü. Kendime çoğu zaman onunla vakit geçirmemin Melih'e olan hırsım yüzünden olduğunu söyleyip duruyordum. Ama sadece kendimi kandırıyordum resmen bu adama kapılmış gidiyordum, hem de Atlas'ın bana daha çok zarar vereceğini bile bile.

Bu adama aşık olmak bir kadının başına gelebilecek en tehlikeli durumdu ve ben de tehlikeli sularda yüzüyordum. Önce bir şeyler atıştırmış ve havadan sudan sohbetlerle dakikaları geçiştirmiştik. Sonrasında,
"Şampanya?"diye sormasıyla başımı onaylarcasına salladım, biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı.
Şampanyalarımızı doldurdu ve önümüze meyveleri getirdi. Bütün sevdiğim meyveler bir aradaydı. Gözlerim mutlulukla parladı.

"Kivi yok, alerjin olduğunu öğrendikten sonra hayatımdan o şekilsiz meyveyi çıkarmaya karar verdim."

Bunu öyle rahat ve umursamaz bir tonda söylemişti ki gerçekten romantik olan bir cümleyi bile sıradanlaştırarak kendi ciddi yapısına uyarlamıştı.

Kıkırdadım ve yanağına öpücük bırakmak için uzandım. Dudaklarım yeni traş olmuş yanaklarına değdiğinde onun sadece yanağını bile öpmemin içimde inanılmaz etkileşimler yarattığının bilincine vardım. Bir yandan öperken bir yandan nefesimi içime çekmemle onun kendine has erkeksi ve güzel kokusunu duyumsamam bana iyi gelmişti. Güzelce yanağını öptükten sonra kendimi geri çektim. Benim bu hareketimle gerilmiş ve duruşu dikleşmişti. Ama hiçbir şey söylemedi.

İlerleyen dakikalarda şampanyanın da verdiği rahatlıkla yıldızları seyrederek kendimi arkamdaki yastıklara attım, tam da hayal ettiğim gibi yıldızların altında uzanıyordum. Kıkırtım aramızdaki sessizliği doldurdu.

"Keşke yıldız kaysa da bir dilek tutsam, keşke tuttuğum dilek de gerçek olsa."

Yüzümü inceleyen yüzünü hissettim ama ona bakmadım. Gözlerim ilk defa bu kadar berrak gördüğüm gökyüzündeydi. Hava biraz serinlemişti, bu her ne kadar içimi ürpertse de yanımdaki adamın varlığı beni ısıtıyordu.

"İstemen yeterli, iste ve olsun. Bana söyle ve gerçekleştireyim." Onun bu her şeye gücüm yeter tavırları beni güldürdü.

"Senin bile gücünün yetmeyeceği şeyler var Atlas Aladağ." İnanamaz bir şekilde dudaklarını kıvırdı.

"Neymiş onlar denizkızı?" Bu soru sana inanmıyorum ve cevabına şimdiden gülüyorum havasındaydı.

"Paranın ve gücün alamayacağı şeyler de vardır Atlas,manevi şeyler gibi." Kaşlarını çatmış ve cevap vermemişti. Ama tamamen materyalist bir adama bu söylediğim kesinlikle komik ve anlaşılmaz gelmişti.

Sonra yanıma uzandı ve beni göğsüne yatırdı. Bakışlarımı yıldızlardan ona çevirdim ve o bir çift ela gözle göz göze geldim. En çok korktuğum şey bu adamın gözlerinde kaybolmak ve bir daha geri dönememekti. Ciddi ve gülmeyen yüzü dikkatle bana bakıyordu. Sanki ne düşündüğümü sorguluyor, buna ciddi kafa patlatıyordu. Onun bu haline gülümsedim. Gülümsememle gözleri dudaklarıma kaydı ve hiç vakit kaybetmeden dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı.

(Buradan sonrası yetişkin içeriktir. Rahatsız olacak olanlar belirttiğim yerden devam edebilirsiniz.)

Alt dudağımı kavrayan dudakları inlememe yol açtı. Ben de onun üst dudağını kavradım ve aynı inlemenin ondan gelmesiyle keyiflendim. Öpüşmemiz gittikçe derinleşirken hayatımdaki en ateşli öpüşmeye imza atıyorduk. Bir önceki imza attığımız öpüşme bile bunun gölgesinde kalmıştı. Sonunda ağzımı aralayan dilinin dilimle buluşması ve resmen dillerimizin birbirine sarılmasıyla ikimiz de coşkuyla inledik.

Elleri önce belimi kavradı ardından hızla göğüslerime tırmandı. Göğüslerimi sıkıp okşayan elleri sert ve istekliydi. Sonra bacaklarıma kayan eli bacağımın iç kısımlarından yukarı tırmanmaya başladı. Bu hisle heyecanım gittikçe artarken o bunu umursamadan tırmanmaya devam ediyordu. Önce iç çamaşırlarımı bulan parmakları iç çamaşırımı yana kaydırdı ve parmaklarını kadınlığımın girişine dayadı. Benim iniltime onun hırıltısı eklenmişti. Parmakları tepemden bir aşağı bir yukarı hareket ederken neredeyse kendimden geçmek üzereydim.

"Islanmışsın Azra, ben kafayı yiyeceğim! Seninle hemen şimdi olmak istiyorum!"

Önce gömleğini parçalarcasına çıkarmıştı. Etrafa saçılan düğmelerden bunu anlamak çok da zor değildi. Sonra üzerimdeki mini mor elbiseyi parçalarcasına sanki o ölümcül bir engelmiş gibi bedenimden sökmüştü. Siyah dantelli iç çamaşırlarımla karşısında onun ihtiyaçlarına sunulmuşçasına uzanıyordum ve gözleri arzunun ateşiyle beni süzüyordu. Kemerini çözen Atlas pantolonunu da kısa sürede çıkarmıştı.

Kısa bir süre sonra tüm kıyafetlerimizden tamamen kurtulmamızla Atlas daha fazla dayanamıyormuş gibi hırlayarak üstüme çıktı ve erkekliğini kadınlığıma dayadı.

"Bugüne kadar sana kimsenin veremediği zevki vereceğim güzelim. Kadınlığını benimle hissedeceksin. Öncesini unutacaksın." Öncesi var mıydı ki? Bu adama bakire olduğumu bir türlü açıklayamamıştım ve o şimdi önüne arsızca uzanan bu kadının elbette tecrübeli olduğuna inanıyordu. Kaşlarımı ister istemez çattım ve gözlerimi kaçırdım. Beni bu şekilde düşünmesi canımı yakmıştı. Fakat o an kadar terlemiş ve duyularımızda o kadar kaybolmuştuk ki herhalde birazdan buharlaşıp havaya karışacaktık ve ben bu yüzden hiçbir şeyi düşünemez bir hale gelmiştim.

Atlas hırlayarak dirseklerinin üzerinde doğruldu. Güçlü bacaklarıyla bacaklarımı araladı ve erkekliğini kadınlığımın girişine dayadı. Ardından hep bu anı bekliyormuş gibi hırlayarak büyük erkekliğini sertçe içime kaydırdı. O kadar sert içime girmişti ki hissettiğim acıyla bir an nefesim kesildi, bu acının bir tarifi yoktu resmen içim parçalanmıştı. Attığım çığlık bütün gemiyi, geceyi ve hatta yıldızları inletmişti. Kendini geri çekip erkekliğini tekrar içime ittiğinde içimde bir şeylerin daha fazla parçalandığını, daha da derine girdiğini hissettim ve bir kere daha çığlık attım. Çığlıklarımdan bir gariplik olduğunu anlayan Atlas zorlukla durdu, elini aramıza kadınlığımın girişine dokundurdu ve geri çekti.

Elindeki kanıma şaşkınlıkla biraz da hipnotize olmuş bir şekilde bakan Atlas dudaklarından saldığı iki kesik cümleyle duygularını tamamen yansıtmaya çalışmıştı.

"Azra bakireydin! İlkin oldum!

Sesi o kadar yoğun ve boğuktu ki kendini zor tuttuğunu alnında şişen damarlardan ve kaskatı olmuş karnından anlayabiliyordum.

Kanımla kaplı parmaklarını kalbinin üstüne sürdü ve gözlerini arzuyla titreterek kapattı.Bu görüntüyle hissettiğim saf arzudan boğuk bir sesle uzunca bir süre inledim.

Ardından büyük bir iştahla tekrar öpüşmeye başlamıştık.İkimizin de içinde dayanılmaz bir arzunun kol gezdiğini bütün hücrelerimle hissediyordum.Bu arzuyla ikimiz de inledik ve içimdeki erkekliğini geri çeken Atlas sertçe tekrar içime çarptı.Çığlığım boğazımdan onun bedenine akmış,içinde kaybolmuştu.Hızla içime girip çıkan ve beni altımızdaki minderlere çivileyen Atlas'ı daha fazla içimde hissetmek isteyerek bacaklarımı beline doladım ve bu hareketimle onun daha da derinime girmesine yol açtım.İkimiz de zevkle inledik.Artık acının yanında zevk de hissediyordum ve bu his benim neredeyse delirmeme aklımın başımdan gitmesine sebep olacak kadar güçlüydü.

"Güzelim hadi gel bana!" Boğuk ve ihtiyaçtan kıvranan sesi onun da zirveye ulaşmak üzere olduğunu kanıtlar nitelikteydi.Gözlerimi açmamla arzudan kapkara olan elalarla karşılaşmam bir oldu ve tam o anda onun gözlerinin içine bakarak boşaldım.

"Atlas!"

Zevk çığlığım geceye karışırken Atlas da hiç vakit kaybetmemiş ve kısa bir süre sonra da hırıltılar eşliğinde başını geceye doğru geri kaldırarak hızla boşalmaya başlamıştı.Bedenimdeki yeni değişimler beni tarifi imkansız bir şaşkınlığa sürüklemiş ve ruhumun bu adamın himayesine geri dönülemez bir şekilde geçtiğini farketmiştim.

(Buradan devam edebilirsiniz.)

Yanıma sertçe devrilen Atlas beni kolunun arasına çekti ve göğsüne yatırdı. Yorgunluktan pelte gibi olmuş bedenime bu yakınlık iyi gelmişti. Gözlerini yıldızlara kilitleyen ve bir süre sadece gökyüzünü izleyen Atlas onun yan profilini izleyen bakışlarıma elalarını çevirdi.

"Bakire olduğunu neden söylemedin Denizkızı? Bir sürü arsız laf ettim sana. Neden bir şey demedin?"

"Tecrübeli kadınları sevdiğini söylemiştin beni istememenden korktum." Her zaman ciddi olan yüzündeki bakışlarının biraz da olsa yumuşadığını hissetmiştim. Bir elini yanağıma koymuş ve hemen ardından okşamıştı.Onun dokunuşunun yarattığı bu güzel hisle gözlerimi kısmıştım.

"Seni istememek ne mümkün." İşittiğim samimi sesinden çıkan bu güzel cümleyle ona gülümsemekten kendimi alamadım. Bir şey kalbimi sıkmış ve sonrasında bırakarak yeniden atmasını sağlamıştı. Bu adama gittikçe daha fazla kapılmama engel olamıyordum...

"Güzelim ilk defa bir kadının içine boşaldım. Resmen aklımı başımdan aldın." Bir anda hissettiğim panikle gözlerimi açtım. İçime boşalmıştı, korunmamıştık. Bu hatayı nasıl yapmıştık? Benim paniğime karşı onun dudakları kıvrıldı.

"Korkma yarın ertesi gün hapı alırız." Onun bu planlı ve ben her şeyi kontrol ederim sesi beni ürperttiği gibi etkilemişti de. Adamdaki rahatlığı ve kendine güveni hiç kimsede görmemiştim bugüne kadar. Resmen gittikçe ona çekiliyor ve içinde kayboluyordum.

"Canın acıyor mu?" Sorusuyla dikkatimi verdiğim bedenimin alt bölgesinde, kadınlığımda hissettiğim acı yerini belli edecek güçteydi ama katlanılamaz değildi. Az önce içimde olduğu gerçeği titrememe yol açtı.

"Biraz."

"Özür dilerim güzelim. Bilseydim, ıı bilseydim. Of kimi kandırıyorum, yine böyle olurdum seninle." Ahlaksız ve cesur lafları her defasında içimi titretiyor ve kasıklarımda yankısını buluyordu. Asıl bu adam benim aklımı başımdan almıştı hem de bir daha geri vermemek üzere...

*****

Bölümü beğendiyseniz votelemeyi lütfen unutmayın:)

ciddikediler hesabımızdaki Kamuflaj adlı genç kurgumuza da bakmayı unutmayın:)

Continue Reading

You'll Also Like

70.8K 1.5K 49
Ben Nefes 17 yaşımda üniversite hayalleri kurarken yâşça büyük Urfanın en zengin en tehlikeli Şariwan ailesine gelin giden Nefes. Babam doğduğumda...
538K 36.4K 34
Aşkın rüzgarı saçlarınıza karışacak, kalbinizi 1000 RR'dan daha hızlı attıracak. 🏍️💛
2.1M 102K 43
Abisinin arkadaşına yaptığı sosyal medya akımından sonra hayatı değişeceğini kim bile bilirdi ki? ○●□■ Siz : Seni bir arkadaş bir dos...
511K 1.5K 2
Hafızasını kaybetmiş olan Elaina yan odasında kalan düşman mafyanın ondan bu kadar nefret etme sebebinin geçmişte yaptığı en büyük günah olduğunu bil...