Cryin Moon

By paenitetprinceps

25K 1.2K 192

Camila aşkının nasıl bir bedende can bulabileceğini tahmin edemezdi. Örneğin, tarif edilemez güzellikte gözle... More

0.1 // Cryin Moon
0.2 // Cryin Moon
0.3 // Cryin Moon
0.4 // Cryin Moon
0.5 // Cryin Moon
0.6 // Cryin Moon
0.7 // Cryin Moon
0.8 // Cryin Moon
0.9 // Cryin Moon
1.0 // Cryin Moon
1.1 // Cryin Moon
1.2 // Cryin Moon
1.3 // Cryin Moon
1.4 // Cryin Moon
1.5 // Cryin Moon
1.6 // Cryin Moon
1.7 // Cryin Moon
1.8 // Cryin Moon
1.9 // Cryin Moon
2.0 // Cryin Moon
2.1 // Cryin Moon
2.2 // Cryin Moon
2.3 // Cryin Moon
2.4 // Cryin Moon
"Angel of Death,Lauren" Final part1
♥CryinMoon♥
Epilogue

"Be Drowned" Final

764 43 31
By paenitetprinceps

Heiii bu bölüm final olduğu için diğerlerine göre bayağı bir uzun oldu. Her neyse. Sizi seviyorum. Teşekkür bölümü gelecek. Epilogue siz isterseniz gelecek. İstiyor musunuz? :)
Şarkıyla...

Lauren sabahtan beri Camila'dan haber alamıyordu.Yaptığı aramalar cevapsız kaldıkça içindeki umut gözyaşlarında boğuluyordu. Belki kendini sorumlu tutmalıydı. Camila'yı bu kadar kırmasaydı şu an onun güzel yüzünü izliyor olurdu.

Saatten bir an olsun ayırmadığı gözleri akreple yelkovanın Camila ve ona biçtiği zamanı ölçüyordu. Vakit daralıyordu. Ama belki de o vakit hiç olmamıştı, Camila hiç düşünmeden Lauren'i ardında bırakacaktı. Lauren böyle olmaması için dualar ediyordu. Bunu kaldıramazdı. Her şeyi bir çırpıda rafa kaldırıp yaşananları eski birer anı olarak adlandıramazdı. Camila'yı yine imkansız görmeye başlayamazdı.

Kapı çaldığında yüzüne yerleştirdiği gülümsemesi ile merdivenleri hızla indi. Ama kapıyı açtığında gülümsemesi yüzünde soldu. Karşısındaki Camila değildi. Aslına bakılırsa, karşısındaki sarı saçlı kahverengi gözlü lacivert elbiseli bu kadını tanımıyordu bile.

"Kimsiniz?" dedi Lauren kaşlarını sorarcasına kaldırırken.

"Ben, Camila'nın üvey annesiyim" dedi kadın.

💔💔💔

Camila üstüne doğru gelen kamyondan kurtulmuştu. Fakat ölüm yakasını bırakmayan bir düşman gibiydi. Ölüm yine acımasızdı. Kamyondan kurtulmak için sağa kırdığı direksiyonu ile arabası uçurumda yuvarlanarak denize düşmüştü. Çarpmanın etkisiyle kırılan camın parçaları kollarına, yüzüne ve bacaklarına saplandığında acı ona ölmeyi diletti. Gözleri torpidoya ulaştığında kalbi acıyla burkuldu. Eğer ölürse, mektupları Lauren'a asla ulaşamayacaktı. Ama buna gerek olmayacaktı, olmamalıydı. Camila, arabanın kilidini açmaya çalışıyordu. Kırılan ön camdan içeri dolan su git gide yükseliyordu. Camila, emniyet kemerini çözmeye çalıştı ama bu da başarısızlıkla sonlandı. Emniyet kemeri açılmıyordu. Sıkışmış mıydı? Camila birden daha çok paniğe kapıldı. Suyun üstünde değil içinde olması onu hiç de iyi hissettirmiyordu.

Arabanın kilidini açsa bile, emniyet kemerini çözmeden çıkması imkansızdı. Kendini sakinleştirmeye çalıştı, paniklerse buradan kurtulamazdı. Şu arabadan çıksa yeterdi. Gerekirse üst yola kadar tırmanırdı. Belki de yorulmak ve acı çekmek daha iyiydi. Sonu Lauren'a ulaşmak olduğu sürece. Ama suyun derinliği, koyuluğu, ıssızlığı sakinleşmesine hiç de yardımcı olmuyordu.

Camila ümidini her geçen dakika derin sulara biraz daha teslim ederken Lauren'i düşünmekten başka bir şey yapamıyordu. Mektupların en azından bir tanesinin Lauren'a ulaşması için dua ediyordu.

Camila düşünmeye çabalıyordu, kapı hiçbir şekilde açılmazdı. Boşuna uğraşıyordu. O yüzden çıkabileceği ön camı kırabilecek bir şey aramaya koyuldu. Ve eline geçen her nesne ile ön cama vurmaya çalıştı. CD, telefon ne bulursa o an ihtiyacı olan yüzde yüz işe yarayacak nesneler değildi camı zedeleyecek şeylerdi. Camın üstündeki, örümcek ağı gibi duran kesikler her darbede daha da arttı ve kopan parçalar açılan boşlukta su yüzeyine doğru yüzmeye başladı. Ama şöyle bir şey vardı ki, içeri dolan su miktarı ne yazık ki aynı kalmıyordu.

Dakikalar sonra yara almadan çıkabileceği boşluğu yaratmıştı. Kolları veya bacakları belki yaralanacaktı ama bu kadarı önemli değildi şimdi tek yapması gereken emniyet kemerini çözmekti. Demek ki bu şeyler her zaman hayat kurtarmıyordu. Yapacak tek şey vardı o da, kemerin arasından geçip dışarı çıkmaktı.

Göğsünü çaprazlama örten kemeri kolunun altına aldı, ardından ayakların, belini saranın ve kolunun altına aldığınınkinin, üstüne çıkardı ve işte olmuştu. Ellerini, kendine çıkmak için açtığı boşluğa uzattı ve kendini derin sulara itti. Kurtulabilirdi. Yapabilirdi. Gövdesi tamamen dışarı çıkmıştı tam yukarı doğru hareket edecekken ayağının kemere takıldığını fark etti. Dikkatle içeri girdi, kafasını kemere bakmak için indirdiğinde yüzü su ile buluşuyordu.

Ayağını kemerden bir türlü kurtaramıyordu, suyunda etkisiyle kemeri her oynattığında ayağını hareket ettirdiğinde işi daha da zorlaşıyordu. Kafasını yukarı kaldırdığında suyun oldukça yükseldiğini fark etti. Kafasını arkaya yatırıp arabanın üst kısmına bakmadığı sürece nefes alamazdı. Su git gide yükseliyordu ve burnu artık arabanın üst kısmına değiyordu.

Derin bir nefes aldı ve yine kendini dışarı attı. Paniklediğinden dolayı nefes alması zorlaşıyordu artık arabaya girse bile nefes alamazdı. Ayağını çekmeye çalışıyordu ama artık canı yanıyordu.

Ayağını kurtarırsa yüzeye çıkması fazla uzun sürmezdi. Sonunda nefes alacağını hayal ederek ayağını kurtarmak için daha da çabaladı ve nefesini daha fazla tutabilmek için çabaladı. Zaten başka şansı da yoktu.

Saniyeler birbirini kovalarken Camila ciğerleri menteşe ile sıkıştırılıyormuş gibi hissediyordu. Bir el boğazını sıkıyormuşçasına elini boğazına götürdü. Nefes almak istiyordu. Ölmek istemiyordu.

Bu kadardı. Ciğerlerindeki nefesin son zerresini de mezarlığı olan derin sulara bahşetti ve sonsuz uykuya kucak açtı. Saniyeler sonra ruhunun soğuk sulara karışacağının farkındaydı.

İçinden son bir cümle kurdu, "Seni seviyorum Lauren Jauregui."

💔💔💔

"Siz burayı nasıl, nasıl buldunuz?" dedi Lauren.

"Camila'yı bir keresinde takip etmişti v-"

"Babasına söylediniz mi?"

"Hayır, söylemedim. Yemin ederim." dedi kadın. Lauren buna şaşırmıştı. Belki Camila üvey annesini çok yanlış tanımıştır ya da ona bir şans bile vermemiştir.

"Camila benimle konuşmak istemediği için sizi gönderdi öyle değil mi?"

"Aslına bakarsan hayır...Lauren, içeri geçebilir miyim?" dedi kadın. İkisi içeri geçtiler ve salondaki deri koltuklardan birine oturdular.

"Sorun ne? Camila iyi mi?"

"Bak Lauren şimdi söyleyeceklerimi iyi dinle tatlım," "Camila evden çıkarken bana senin yanına geleceğini ve gece dönmeyeceğini artık seninle kalacağını söyledi. Benden ilk defa bir şey istiyordu. Ciddiydi. Ve ben sizin mutlu olmanızı...inan bana, istiyordum." "Saatler geçti, Camila haber vereceğini söylediği halde vermemişti ve bende babasına bundan bahsettim. Sen ve ikinizden değil ama. Alışverişe çıktığını filan söyledim." "Babası, oldukça tanınan biri ve aslına bakarsan Camila da öyle. O hastaneye kaldırıldığında, ölüymüş"

Lauren salonun etrafında döndüğünü ve duvarların üstüne üstüne geldiğini hissetti. Bu, nasıl olabilirdi? Camila onunla sonsuza dek yaşamaya karar vermişken...sonsuzluk yarım kalmıştı. Lauren ağlamaya başladı. Kendini durduramıyordu. Üstündekileri çekiştiriyor ve Camila diye sayıklıyordu.

"Üstüne doğru gelen kamyondan kurtulmak için direksiyonu kırmış fakat uçuruma düşmüş. Kamyonu süren kişi ambulans ve polisi aramış. Dalış ekipleri Camila'nın ölü bedenini bulmuş"

"Ve bunlar, yola saçılan birkaç mektup. Sana."

Lauren titreyen elleri ile iki mektubu aldı. Karşısındaki kadının da ağladığını fark etti ve ne yaptığını bilemeden ona sarıldı.

Geri çekildiğinde kadının ona gülümsediğini gördü ama Lauren'in dudakları yukarı kıvrılmamak için mühürlenmiş gibiydi.

"Cenaze yarın. Bizim evden gideceğiz sabah sekizde orada ol. Ama kaldıramayacağını düşünürsen gelmek zorunda değilsin" dedi Bayan Cabello ve cevap beklemeden gitti.

Lauren hızla odasına çıktı. Ağlama krizi geçiriyor olabilirdi çünkü kendini durduramıyordu. Masasının üstündekileri yere attı, dolabındaki giysi askılarını yere attı. Çerçeveleri parçaladı. Ama o ve Camila'nın olduğu fotoğrafı eline alınca kalakaldı. Bakışlarını fotoğraftan çektiğinde yatakta oturan Camila'yı gördü. Beyaz gömleği kanlıydı. Yüzü ve kolları yara bere içindeydi. Kafasını yatağın başlığına yaslamış uyuyordu. Lauren ona doğru adımını attığında Camila kayboldu. Tabii ya. Lauren yeniden ilaçlara başlamalıydı hatta belki dozlarını arttırması gerekiyordu.

💔💔💔

Lauren dün dağıttığı hiçbir şeyi toplamamıştı. Dağınıklığın arasından cenaze töreni için giyilecek bir şeyler aldı.

-

Camila'nın ailesi ve arkadaşları arasında kendisini fazlalık gibi hissediyordu ama burada olması gerekliydi. Camila bunu hak ediyordu.

Kiliseye girdiğinde tabutun etrafına toplanan insanların ağzından ilahiler yükseliyordu. Tabutun yanına yaklaştığında Lauren Camila'nın soluk yüzü ile karşı karşıya geldi. Üstü camdan olan oyulma tahta tabut içerisinde Camila buz gibi bedeniyle yatıyordu. Lauren ağlamaya başladı. Camila'nın üstündeki soluk pembe elbise ayak bileklerine kadar uzanıyordu.

Hala güzeldi. Ölüm bir insanı nasıl güzel kılabilirdi? Oysa ölüm çirkin ve acımasızdı.

Bir saat süren cenaze töreninin ardından Lauren, Camila'nın cesedinin yakılmayacağını öğrendiğinde buna sevindi. Trajikomik bir olaydı cidden. Camila'nın gömülmesine seviniyordu.

-
Son ilahiler okunduktan son çiçek demetleri toprağın üzerine bırakıldıktan sonra herkes gitti. Lauren hariç.

Dünden beri o kadar çok ağlıyordu ki hala yüzünü ıslatabilen bu damlalara hayret ediyordu.

Önce dizleri toprakla buluştu sonra elleri. Bir zamanlar Camila'nın ellerini tutan elleri, şimdi Camila'nın toprağını avuçlarına hapsediyordu. Toprağın her zerresine karışan ruhu Lauren'a daha iyi veya daha kötü hissettirmiyordu. Herşey, hisler düşünceler hayat paramparçaydı.

Camila bugün yola, Lauren ile önlerindeki sonsuzluk için çıkmıştı.

Ama sonsuzluk yarım kalmıştı.

💔💔💔

Camila'nın kurtulup sağa çekmesi, Lauren'i görmesi hepsi son nefesini vermek üzereyken, ruhunu karanlık sulara teslim etmeden önce gördükleriydi.

Ölüm tehlikeli bir kumardı ve zamanı geldiğinde kartlarımız işlev görmezdi. Son paramızı yatırırdık ama fark etmediğimiz tek şey çoktan iflas etmiş olmamızdır. Bu, o gidişin kirli anlatımıdır. İnsanlar buna ölüm der. Birçok duyguyu tek bir kelimeye hapsetmek bana hep acımasızca gelmiştir tıpkı bedenin tabuta ve toprağın yedi kat dibine hapsedilmesi gibi.

2 ay sonra...

Lauren Camila'yı hala unutamamıştı. Zaten bunu istemiyordu da. Salondaki kadife, ikili siyah koltuktan kalkmıyordu. İçki şişelerini kafasına dikip Camila'dan arta kalan iki mektubu tekrar tekrar okuyordu.

İlaçlarını çöpe atmıştı çünkü ilaç içtiği zaman Camila'yı göremiyordu. Böylesi daha iyiydi.

Camila ile konuşup duruyordu, Camila'yı hep beyaz kanlı gömleği yaralı yüzü ve kolları ile başını bir yere yaslamış uyurken görüyordu. Camila ona hiçbir zaman cevap vermiyordu ve bu Lauren'i deli ediyordu. Fakat ona asla zarar vermiyordu.

Lauren, Camila ile mesajlarını bir kez daha okudu ve ardından titreyen baş parmağı ile düşüncesini gerçekleştirdi.

[Tüm konuşmalar silindi]

SON
₪₪₪₪



















Continue Reading

You'll Also Like

449K 36.7K 28
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
887K 71K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
403K 36.9K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
38.7K 3.3K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !