Sevgili Hocam

נכתב על ידי banaderlermirko

152K 3.5K 615

Sen babasın, beni koruyup kollaman gerek.. Her gece yorganın altında ağlatman değil... עוד

Bölüm 1: Kadir Arıkan
Bölüm 2: Sübhanallah
Bölüm 3: Dedikodu
Bölüm 4: Sanırım Bana Aşıksın
Bölüm 5: Fakir Bir Revir
Bölüm 6: Bana da Anlatın
Bölüm 7: Babamı bulalım
Bölüm 8 : Sanırım Bende Kalıcaksın
Bölüm 9 : Ben Razıyım
Bölüm 10 : Benim Kızım
Bölüm 12 : Öp Geçer
Bölüm 13 : Takdiri İlahi
Bölüm 14 : Kayıp İhbarı
Bölüm 15 : Kızın Kül, Biz Toz
Bölüm 16 : Aç Gözünü
Bölüm 17 : Neden Böylesin?
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Okuyun Lütfen
Hi
Yine ben geldim

Bölüm 11: Bende Bir Problem Var

4.1K 123 7
נכתב על ידי banaderlermirko

Günler önce annemden yediğim boyuna azar üstüne kesinlikle ona hiçbir açıklama yapamamıştım ve şimdide arkadaşlarımla birlikte Banu hoca ile görüşmek için sıra bekliyordum.

"Ya of! Acaba Yusuf hocada içeride midir?"diye sordu Fulya heyecanla kapıya bakarken. Ali ona doğru yaklaşıp kolunu onun omzuna attı.

"Tabiki canım, Fulya gelicek gitmem diyordur şu an."diye alay ettiğinde Fulya onu ittirdi ve ona sinirle bakmaya başladı.

"Hiç komik değilsin haberin olsun."diye onlar didişirken gözlerimi yanımda dikilen Sefa'ya çevirdim. Yine telefonuyla ilgileniyordu. Daha sonra gözlerimi onun yanında dikilen Cengiz'e çevirdim. Onu da zorla kolundan tutup vokalistsin artık diye getirmiştik yanımızda. Öyle ya da böyle, bütün güzel seslileri toplamıştı Ali. Hakan'la birlikte dört vokalistimiz, bir solistimiz yani ben, birde bateristimiz Ali vardı. Keman'da çalabildiğini iddia eden Cengiz, gitarda da Hakan ve Sefa olucaktı. Orgda ise Fulya. Evet, 6 kişilik bir müzik grubu kurmuştuk ve kesinlikle daha önce hiç beraber şarkı söylememiştik. Bu bir ilk olucaktı.

Konferans salonunun kapısı açıldığında hepimiz o yöne doğru döndük. Banu hoca güler yüzüyle kapıya çıktı ve hemen onun ardından da Gizem ve ekibi çıkmışlardı. Gizem, okulun zengin züppesi. Hiç haz etmezdik birbirimizden. Alara'dan daha fenası. Tüm okulu elden geçiren bir kızdan bahsetiyorum. Ayrıca amigo takımının başkanıydı. Kız futsal takımı ve erkeklerin basketbol takımının amigoları! Tabi bende futsal takımındaydım.

"Hocam, bizden daha mükemmelini bulacağınızı hiç sanmıyorum. Bence hemen başlayalım çalışmalara."diye vıcık bir şekilde konuşunca gözlerimi devirdim. Tabi birde boyundan büyük olan egosu vardı.

"Gizem, topla şu egonu boğulacağız şimdi."dedi Cengiz'de aynı benim gibi gözlerini devirirken. Cengiz'de okulun çoğunluğu gibi Gizem'in kurbanlarındandı. İki haftalık bir ilişki süreçleri olmuştu ve sonra Gizem onu postalayıp başka biriyle ilgilenmeye başlamıştı. Gizem gözlerini ona doğru çevirip ters bir bakış attı ve sonra hepimize tek tek göz gezdirdi. Gözleri bende durunca merakla beklemeye başladım. Acaba bugün ne gibi bir laf sokma çabasına girecekti?

"Ah Cengiz! Benden sonra düştüğün yer pekte iç açıcı görülmüyor. Yoksa öylesine performans sergilemeye mi geldiniz?"diye sorduğunda histerik bir şekilde gülüp gözlerimi kaçırdım. Onunla münakaşaya girmek demek, yemek yemeyen bir bebeğe zorla yemek yedirmekten daha da yorucuydu. Beynim yorucu!

"Ne yapsaydı Gizem, seninle olup havasız ortamda mı bulunsaydı? Biliyorsun senin yanın egondan dolayı fazla sıkışık."dediğinde Ali hepimiz kıkırdamaya başlamıştık. Gizem ise yüzündeki muzip gülümsemeden eser kalmamışken bize ters ters bakmaya başlamıştı.

"Neyse, sizinle mücadele etmeyeceğim çünkü galibiyet çoktan alındı. Gidelim kızlar."dedi ve kıvıra kıvıra koridorda ilerlemeye başladı. Bizde arkasından 'bu kız bayağı mal' bakışımızı atıyorduk.

"Hadi bakalım çocuklar, sıra sizde."dediğinde Banu hoca sırayla içeri girdik. Fulya'nın da istediği gibi Yusuf hocada içerideydi ve en ön koltuklardan birinde oturuyordu. Bizim geldiğimizi görünce bize doğru çevirdi başını ve Fulya'yı görünce gülümsedi.

"Fulya! Beni şaşırtıyorsun."diye çoşkuyla konuştuğunda Fulya utançtan bukalemun gibi renk değiştirmeye başlamıştı. Harbi harbi yanıktı bu kız ve dışarıdan bakan herkes bunu fark edebilirdi. Belki de Yusuf hoca bile farkediyordu.

"Hocam bence dinlemeye hiç gerek yok biz direkt olarak çalışmaya başlayalım. Çünkü ben ekibime güveniyorum. Biz mükemmeliz."dedi Ali göğüsünü gerip aynı Gizem gibi konuşarak. Hepimiz onun taklidini yaptığını anlamıştık bile.

"Ee? Ben hepinizin sesinin güzel olduğunu biliyorum. Hanginiz solist olacak?"diye sordu Banu hoca, Yusuf hocanın yanına otururken bize göz gezdirerek. Tüm bakışlar bana döndüğünde sebepsizce çekinmiştim. Daha önce sınıf karşısında çok şarkı söylemiştim ama şimdi ki biraz daha tuhaftı. Ali beni elimden tutup yanına doğru çekti ve kolunu omzuma attı.

"Tabiki de Eflal hocam, bu nasıl bir soru?"dedi Fulya diğer yanıma gelip koluma sarılarak. Diğerleri de onaylayınca yaşadığım duygu karmaşasıyla birlikte gergince dişlerimi göstererek gülümsedim.

"Pekala, diğerleriniz ne yapacak?"diye sorduğunda Yusuf hoca, Fulya öne atıldı.

"Ben org çalacağım, Ali bateri. Hakan ve Sefa gitarda ve Cengiz'de eğer lazım olursa keman çalacak."diye açıkladığında Banu hoca memnun bir tavırla gülümsedi.

"Peki hangi şarkı?"diye sorduğunda hepimiz birbirimize baktık. Hepimizin bildiği ve çalış söylediği bir şarkı vardı. Sadece bir şarkı. Gülümseyerek Banu ve Yusuf hocaya doğru döndüm.

"Bende bir problem var."dediğimde, Banu hoca gülümsedi ve eliyle sahneyi işaret etti. Ali ve Fulya koşarak sahneye çıkarken yavaş adımlarla onları takip ettim. Ali heyecanla bateriye otururken, Fulya'da en az onun kadar bir heyecanla orgun başına geçişmişti. Sefa ve Hakan baterinin yanında bırakılan gitarları alıp taktıklarında Cengiz'de arkadaki vokalist sandalyesine oturmuş ve mikrofonla oynuyordu. Onlara gülüp sahnenin ortasındaki mikrofona doğru yaklaşıp elimde kavradım.

"Hazır mıyız?"diye sorduğunda Ali başımı arkaya doğru çevirdim. Elindeki bagetleri çevirirken yarım bir gülüşle tek tek hepimize bakıyordu. Ben başımla onayladığımda o da Fulya'ya işaret verdi. Fulya orgu çalmaya başladıklarında stresle mikrofonu daha sıkı kavradım. Gerçekten geriliyordum. Ali'nin baterisine başlarken, Hakan ve Sefa gitarları çalmaya başlamışlardı. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirdim ve gözlerimi kapatım şarkıyı söylemeye başladım.

"Hayat, kolay değil elbet bana bilmediğim bir şey söyle.
Telaş, yarış, savaş, barış niye?
Ben, kaydıranlar arasında sırıtan kimliksiz ooo!
Sen, ay çiçeklerinin yüzünü döndüğü güneş!"diye söylerken Cengiz ve Fulya arkadan bazı yerlerde katılıyorlardı. Ben nakarata geçerken diğerleride arkadan vokal vermeye başlamışlardı. Onlarla birlikte söyleyince heyecanım daha aza iniyordu. Ve sahneye alışıyordum.

"Beni bırak, takıntılarım var!
İnsanlara yönelttiğim anlamsız sorular!
Beni terk et, valla sorun olmaz! Hoşlanırım yalnızlıktan.
Bende bir problem var."diye söyledim ve mikrofondan biraz uzaklaşıp gözlerimi açtım. Banu ve Yusuf hoca memnun görünüyorlardı. Mikrofonu tekrardan kavrayıp daha emin bir şekilde söylemeye başladım. Sahne bizimdi, sahne benimdi.

"Hayat, uzun bi yolculuk götür bilmediğim bi yerlere, ay ay!
Talan, yakım, bilmem yarım niye?!
Ben, yol boyunca uzanan gri sıkıcı bariyer!
Sen, vadinin ardında ilk defa görülen deniz!"diye söyledim ve tekrardan nakarata geçtik. İyi gittiğini düşünüyordum. Bir ilke göre bayağı iyiydi bence.

"Beni bırak, takıntılarım var!
İnsanlara yönelttiğim anlamsız sorular!
Beni terk et, valla sorun olmaz! Hoşlanırım yalnızlıktan.
Bende bir problem var!
Bi problem var!
İnsanlar!
Bende bir, problem var!"diye bağırarak söylerken ayağımla yerde ritim tutuyordum. Bir anda sessizleştim ve gözlerimi kısıp iyice mikrofona yaklaştım. Diğerleride yavaşça çalmaya başladıklarında yavaşça söylemeye başladım şarkıyı.

"Beni bırak, takıntılarım var.
İnsanlara yönelttiğim anlamsız sorular.
Beni terk et,valla sorun olmaz.
Hoşlanırım yalnızlıktan."dedim ve gözlerimi kocaman açıp kaşlarımı kaldırdım.

"Bende, bir, prob-lem var."diye söyledim heceleyerek ve mikrofonu bırakıp geriye doğru çekildim. Ben heyecandan titrerken ikiside bize gülümseyerek bakıyordu. Yusuf hoca elini kaldırıp alkışlamaya başladığında Banu hoca şaşkınlıkla ona doğru döndü.

"O kadar grup arasında sadece bunları alkışladın?"diye merakla ve coşkuyla konuştuğunda gözlerimi geriye doğru çevirip bizimkilere baktım. Fulya heyecanla ellerini birbirine kavuşturmuş hocalarımıza bakarken diğerleride merakla bakıyorlardı. Tekrar önüme döndüğümde Yusuf hoca yerinden kalktı ve sahneye doğru yaklaştı. Tam önümüzde durdu ve gözlerini kısıp tek tek hepimize bakmaya başladı. Daha sonra gözlerini bende durdurdu ve gözlerimin içine bakarken konuşmaya başladı.

"Diğer bütün gruplar, şeker kız şarkıları söyledi Banu. Bunlar ise resmen şarkıyı yaşadılar."dedi ve gözlerini yavaşça kıstı ve gözlerime bakmaya devam etti. Daha sonra yavaşça gözlerini Fulya'ya doğru çevirdi. Bir süre Fulya'yla bakıştıktan sonra derin bir nefes aldı ve Fulya'ya bakmaya devam ederken konuştu.

"Bu ekibi istiyorum Banu. Yarışmaya Fulya'larla çıkacağız."dediğinde heyecanla güldüm ve geriye doğru dönüp Ali'ye baktım. O da gülerek bana baktı ve gözlerini sağ tarafında kalan Fulya'ya doğru çevirdi. Bende Fulya'ya doğru döndüğümde kıpkırmızı olmuştu ve transa geçmiş gibi Yusuf hocaya bakıyordu.

"Tamam, o zaman. Haftaya çalışmalara başlayalım çocuklar. Sizde bu sırada başka bir şarkı seçersiniz."dediğinde Banu hoca Yusuf hoca cıkladı.

"Şarkılarını ben seçtim bile."dediğinde ona doğru döndüm. Hala Fulya'ya bakmaya devam ediyordu ve bu çok garip bir hal almaya başlamıştı artık. Banu hocada bu garip anı farketmiş olacak ki histerik bir şekilde güldü.

"Tamam, o zaman. Çocuklar sınıflarınıza geçebilirsiniz. İyi dersler."dediğinde hızlıca sahneden indim ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp arkama döndüğümde hepsi arkamdan geliyordu. En son gelen Fulya başını utançla eğmişken, Yusuf hoca garip bir gülümseme ile Fulya'ya bakıyordu.

Garip olaylar, çok garip. Yusuf hocanın Fuyla'la ne derdi vardı acaba? Yoksa Fulya'nın ilgisinden haberdar mıydı? Belki de o da ilgi duyuyordu, belli mi olur?

Aman saçmalama Eflal! diyerek içimden kısaca geçirdim ve koridorda ilerlerken ellerimi polarımın cebine soktum. Az önce yarışma hakkını kazanmıştık ama hiç birimizden ses soluk çıkmıyordu. Belki de, olmaması gereken bir şey olmuştu ve biz henüz bunun farkına varamamıştık. Çocuklar önden ilerlerken durdum ve geriden gelen Fulya'nın bana yetişmesini bekledim. Bana yetiştiğinde ona doğru yaklaştım ve kolumla onun koluna vurdum. Fazla düşünceli duruyordu ve bu onu garip gösteriyordu. Bildiğimiz şıkır şıkır, deli dolu Fulya gibi durmuyordu. Gözlerini bana doğru çevirdi ve meraklı bakışlarımı görünce hafifçe gülümsedi.

"İyiyim."dedi ve tekrardan önüne dönüp derin bir iç çekti. Daha sonra sessizce mırıldadığını duydum.

"Değilim."

המשך קריאה

You'll Also Like

1.8M 30.7K 34
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
837K 58K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
328K 7.7K 27
Öğretmen ve öğrenci hikayesi... Kitap şarkısı :madrigal - dip
859K 28.3K 56
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!