Başkasına Aitsin -Tamamlandı-

By rasgar

395K 24.2K 2.5K

Madem başkasına aittin neden baktı ki gözlerin benim gözlerime? Neden izin verdin ki sana bağlanmama? Açil gö... More

-1-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-
-49-
-50-
-51-
-52-
-53-
-54-
55.Final

-2-

17.4K 506 36
By rasgar


Foto : Açil

Helen koşa koşa odaya girdiğinde Açil kardeşine anlamsız bir şekilde baktı. Amy ise gözlerini kısarak kardeşine baktı. "Ne oldu söyle bakalım." Helen derin derin nefes aldı.

Açil ablasının bir şey olduğunda yüzlerinden anlaması huyuna bazen bayılsa da bazen sinir oluyordu. Onun bu kadar zeki olması mı sorundu yoksa duygularını gizleyememesi mi bilmiyordu. Helen kendine gelince "Kraliyet mührü var bu zarfta." dediğinde Açil hızla ayağa kalktı. Bir süre önce Hera'dan ona evlenecek bir adam bulmasını istemişti. Bu evde daha ne kadar yaşayabilirdi ki? Her genç kız gibi evlenip yuva kurmak istiyordu ama evde otururken bu imkansızdı.

Amy mektubu açıp sesli bir şekilde okuduğunda Açil neşeyle "Kraliçe bizi baloya davet ediyor." dedi. Amy de başıyla onayladı onu. Helen heyecanla "Ben de gelebilir miyim?" diye sorduğunda "Nereye?" diyen anneleri odaya girdi.

Açil gülümseyerek "Hera bizi baloya çağırıyor." dediğinde Ana kararsız bir şekilde kızlarına baktı. Ne zaman bu kadar büyümüşlerdi? Hep yanında kalsalar olmuyor muydu sanki? İç geçirerek "Ve siz de gitmek istiyorsunuz." dedi kızlarına bakarak.

Açil hızla başını sallayıp "Lütfen anne." dediğinde Ana Amy'e odakladı bakışlarını. Amy başıyla onaylayıp "Ben de gitmek istiyorum." diye cevap verdiğinde Ana başını salladı. Ona kabul etmekten başka bir çare kalmamıştı. Kızlarının yanına gidip onları kollarının arasına aldı.

"Çok dikkatli olun olur mu?" İki kızı da uslu bir şekilde başlarını salladı. Ana iç geçirerek "Ne zaman büyüdünüz siz böyle?" diye mırıldandı.

Açil annesinin yanağından öptü. "Burada yazana göre balo yarın, ne giyeceğiz biz peki?" diye sordu.

Ana kızlarına gülümseyerek baktı. "Sanırım anneniz de bir zamanlar gençti ve güzel kıyafetleri vardı." dedi muzip bir şekilde. Açil heyecanla çığlık attı.

"Gerçekten mi?" Ana kahkaha attı. "Tavandaki küçük odaya gidip bakalım. Bakalım beğenecek misiniz?" 

Kızlar heyecanla annelerini takip ederken Ana yıllar sonra kızlarının sarayda olacağına inanmaya çalışıyordu. Onun gençliğinin geçtiği saraya...Saray ona çok güzel şeyler kazandırmıştı. Çok güzel anılar biriktirmişti orada. Aşk dışında. Aşkı bulması için saraydan ayrılması gerekiyordu.

Odaya geldiklerinde Ana kızlarına dönüp "Hazır mısınız?" diye sordu. Helen gözlerini devirdi. "Çocuklaşma anne." Ana küçük kızının burnunu sıkıp "Öyle mi küçük hanım?" dedi alay ederek.

Odaya girdiklerinde Ana sandığa doğru ilerledi. Büyük sandığı açtığında kızlar gözlerine inanamadı. Kendini ilk toparlayıp konuşan Amy oldu. "Bu kadar güzel eşyaların olduğunu bilmiyorduk." 

Ana omuz silkti. "Fazla lükse ihtiyacım olmadığı için olsa gerek."

Açil sandıktaki işlemeli aynayı eline alıp kendine baktı. "Bu ayna çok güzel." diye mırıldandı. Ana kızına gülümsedikten sonra başını salladı.

"Prenses Helen'indi. Ben de aynayı ilk gördüğümde sizin gibi büyülenmiştim. O da hiç kullanmadan bu kadar değerli bir şeyi bana uzatıp benim olmasını söylemişti."

Helen gülümsedi. "O yüzden mi bana bu ismi koydun?"

Ana gülümseyerek başını salladı. "Çünkü onun gibi merhametli, neşeli ve güzel bir kızım olsun istedim." dediğinde Helen neşeyle gülümsedi.

"Öyle oldum, değil mi?" diye sorduğunda Ana başını salladı. "Evet canım, öyle oldun." Ana anılara dalmış bir şekilde bir süre sandığa baktıktan sonra kızlarına gülümsedi. "Burada belki de hiç giymediğim kıyafetler bile var." 

Açil eğilip sandıktan bir elbise çıkardı. Buz mavisi göğüs bölümünde minik inciler olan bu elbise çok güzeldi. Açil büyülenmiş gibi elbiseye bakıp "Bunun gibi mi?" diye sordu.

Ana başını iki yana salladı. "Onu babanızla evlenirken giymiştim."  Açil "Kim bilir nasıl güzeldin." diye mırıldandı.

Ana bir süre evlendiği günü düşünerek gülümsedi. Sonra "Hadi ama kızlar elbise seçmeniz gerek hemen. Sonra da üstünüze göre ayarlamamız lazım." dediğinde kızlar heyecanla sandıktaki elbiselere baktılar. Açil yeşil bir elbiseyi üstüne tuttu. Elbisenin kesimi hoşuna gitmişti. Gülümseyerek "Sanırım ben elbisemi buldum." dediğinde Ana gülümsedi.

"Çok yakışacak canım. Giyip baksana." dediğinde Açil başını salladı. "Birazdan aşağı gelin." diyerek neşeyle aşağı inince Ana gülümsedi. "Sen ne giyeceksin canım?" diye sordu Amy'e. Amy kararsız bir şekilde bakınca Ana kızının seçemeyeceğini anladı.

Elbiselere bir süre baktıktan sonra altın rengi işlemeleri olan zarif bir elbiseyi Amy'nin üstüne tuttu. Amy annesine inanamayarak baktı bir süre. "Açil'in seçtiği elbise daha sade ve şık değil mi?" dedi şaşkınlıkla.

"Prenses Helen bu elbiseyi giydiğinde bütün gözler onun üstüne çevrilirdi. Bence bunu giymelisin." 

Amy başını iki yana salladı. "Dediğin gibi bunu bir prenses giyebilir."

"Senin bir prensesten bir eksiğin yok canım. Bunu giy." 

Amy kararsız bir şekilde elbiseyi aldı. "Emin misin?" diye sordu son bir kere daha. Ana başını sallayınca Amy elbiseyi alıp odadan çıktı.

Odada Helen ve Ana kalınca Helen küskün bir şekilde "Prenses Helen'in giydiği bir elbiseyse bana vermeliydin." diye sinirle söylendiğinde Ana kahkaha attı.

"Bir gün saraya gidersen sana Prenses Helen'in giydiği başka bir kıyafet veririm." dediğinde Helen "Gerçekten mi?" diye sordu heyecanla.

Ana başını sallayınca Helen "İyi bari." diyerek saçlarını omzuna attı. Ana ise kızına Helen ismini vermenin iyi bir fikir olup olmadığını düşünmeden edemedi. Kızı büyüdükçe Helen'e benziyordu garip bir şekilde.

***

Açil elbisesini giydiği sırada Amy odaya girdi. "Sen ne seçtin?" diye heyecanla ona doğru yürüyünce Amy elbiseyi gösterdi dikkatli bir şekilde. Açil kıkırdayarak "Biri tüm gözler üstünde olsun istiyor demek." diye alay ettiğinde Amy "Alay etme." dedi utanarak.

Açil gülümsedi. "Etmiyorum, gerçekten çok güzel olduğunu düşünüyorum Amy. Bu elbiseyle güzelliğine güzellik katacaksın."  

Amy gülümsedi. "Teşekkür ederim." 

***

Balo günü saraydan onları almak için bir araba gelmişti. Açil arabayı gördüğünde neşeyle gülümsedi. Hera onu bir yerlerde duyuyor olmalıydı. Amy ile arabaya bindiklerinde Açil heyecandan ellerinin titrediğini hissetti. Belki de evleneceği adamla bugün tanışacaktı. Amy'e bakıp "Nasıl birini tavlayacaksın bu gece?" diye sorduğunda Amy kızardı.

"Saçma sorular sorma bana Açil." diye sinirli bir şekilde söylendiğinde Açil omuz silkti. "Ben gözleriyle insanı büyüleyen bir adam istiyorum. O odaya girdiğinde herkes başını çevirip ona bir baksın. Ama o kalabalığın içinde sadece bana baksın. Öyle bir gülümsesin ki kalbim yeniden doğuyormuş gibi hissedeyim." Yazar notu: Ah Açil ah, ne istediğine dikkat et!

Amy bir süre kardeşine baktıktan sonra "Başına bela arıyorsun herhalde." diye söylendi.

"Diyene bak." dedi Açil alayla. "Balo salonuna girip tüm gözleri üstüne çekeceksin ve böyle birini baş belası olarak görüyorsun."

Amy sinirle Açil'e baktıktan sonra "Geri dönemeyiz, değil mi? Şimdiden pişman oldum bunu giydiğime senin yüzünden." dediğinde Açil sırıttı.

"En azından birimiz erken evlenecek." dedi muzip bir şekilde. Amy duymazlıktan geldi ve diğer tarafa bakmaya başladı.

Saraya geldiklerinde Açil bir süre koca sarayı izledi. Bu kadar büyük olduğunu hayal bile etmemişti. Şaşkın şaşkın bir süre baktıktan sonra Amy'nin de aynı şaşkınlıkla baktığını görünce gülümsedi. "Annem böyle bir yerde mi yaşamış?" dedi güçlükle.

Amy başını salladı. "Artık içeri girsek iyi olacak galiba." Açil başını sallayınca birlikte saray koridorlarında ilerlemeye başladılar. Saray koridorlarında duran görevliler onlara yolu gösteriyordu. Açil koridorları utanmasa koşarak geçecekti. Balo salonunu ve baloyu çok merak ediyordu. Yanında duran ablasına bakınca her zaman ondan olgun olmasına rağmen şu an aynı olduklarını görünce gülümsedi.

Balo salonuna girip biraz ilerledikten sonra Açil Amy'e "Burada duralım işte." diye fısıldadı. Amy başını salladı. Annesi son anda kendini hasta hissetmemiş olsaydı şimdi yanlarında olacaktı. O zaman her şey daha güzel olurdu diye düşünmeden edemedi.

Bir süre balodaki insanları izlediler. Değişik kıyafetler içinde insanlar ne kadar da güzel görünüyorlardı.Sanki görkemli bir oyunun içindeydiler. İnsanların baştan aşağı kusursuz olmalarına şaşkınlıkla bakıyorlardı. Bir süre sonra Açil surat astı. "İnsanların böyle giyineceğini bilmiyordum. Çok gölgede kaldım." diye söylendi.

Amy kız kardeşine muzip bir şekilde baktı. "Ne güzel işte, o kadar kişi süslüyken sen daha çok dikkat çekiyorsun."  

Açil burun kıvırdı. "Şimdi alay etme sırası sende mi?" diye söylendi.

Amy kardeşine gülümsediği sırada Hera koşar adım yanlarına geldi. İkisine de sımsıkı sarılıp "Hoş geldiniz." dedi.

Kızlar heyecanla ona bakıyordu. Hera onlara gülerek baktıktan sonra "Saraya ilk defa geliyorsunuz değil mi?" diye sordu.

Amy şaşkın şaşkın başını salladı. Hera kızlara gülümsedi. "Bunda benim hatam var sanırım ama bundan sonra her baloda buradasınız. Önümüz kış ve balolar gittikçe çoğalacak. Ayrıca bu güzellikle kapılmanız an meselesi. Bugün çok şıksınız kızlar." dediğinde kızlar gülümseyerek ona baktılar. Amy "Teşekkürler, siz de çok güzelsiniz kraliçem." diye resmi bir şekilde konuştuğunda Hera umursamayan bir şekilde elini salladı.

"Beni beğenen beğendi canım." dedikten sonra bir şey hatırlamış gibi "Gelin de sizi birkaç kişiyle tanıştırayım." dedi heyecanla. Kızlar onu takip ederken Açil muzip bir şekilde Hera'nın kulağına eğilerek "Sadece tanıştıracak mısın?" diye sorduğunda Hera kahkaha attı.

"Seçin, beğenin. Size istediğinizi ayarlayacağım." dedi parlayan gözlerle.

"Ama ya doğru kişiyi seçemezsek?" diye sordu Amy endişeyle. İşte en çok korktuğu şey de buydu. Yanlış zamanda yanlış insanla yanlış şekilde birlikte olmak.

Hera gülümsedikten sonra "Kalbiniz doğru olanı seçecek." dedi kendinden emin bir şekilde.

"Yine de bize düşündüğün birileri vardır Hera." dedi Açil. Belki de topu Hera'ya atarak kendini rahatlatıyordu. Daha önce hiç erkeklerle konuşmamıştı. Nasıl olacağı konusunda en ufak bir fikri bile yoktu.

Hera gülümsedikten sonra "Tabi ki var." diye gülümsedi. O sırada kapıdan giren adamı görünce gülümsemesi büyüdü.

"Ve kadro tamamlandı." dedi neşeyle.

Açil ve Amy Hera'nın baktığı yöne doğru baktılar. Amy Dario'yu gördüğünde iç geçirirken Açil gözlerini şaşkınlıkla açarak "Hera aynı adama mı bakıyoruz?" diye sordu. Adamın gözleri çevresini büyülemekle meşgulmüş gibi bakıyordu. O balo salonuna girdiğinde herkes ona bakmıştı. Açil içinde garip bir hareketlenme olduğunu hissetti. Böyle bir adamla birlikte olmak istiyordu. Onu kendine sanki aralarında görünmez bir ip varmış gibi çeken bir adamla.

Hera kahkaha attı. "Şu yakışıklıyı diyorsan evet canım." dedi neşeyle. Sonra eğilerek sır verir gibi onlara baktı. "Bekar ama bir sevgilisi var." dedi. Sonra umursamaz bir şekilde "Ve eğlenmek için kullandığı bir sürü kız." diye ekledi.

Açil hayal kırıklığıyla bakınca Hera gülümsedi. "Ne yazık ki kız evlenebileceği bir kız değil. Ailesi, çevresi ve ben asla onaylamıyorum o kızı. O kızla evlenirse her şeyini kaybedecektir."

Amy bir süre gözlerini ayırmadan adama baktıktan sonra "Seven insanların arasına girmek... çok kötü değil mi Hera?" diye sorduğunda Hera omuz silkti.

"İnsanlar anlık mutlu olabilecekleri değil ömürlük mutlu olabilecekleri insanlarla evlenmeli." 

Açil bir süre Hera'ya baktı. Anlık mutluluk ve ömürlük mutluluk... Sevdiği insanı başkalarının onaylamıyor oluşu çok kötü olmalıydı. Bir an adama acıdı. Kim bilir nasıl bir durumdaydı? Peki Hera neden istemiyordu bu kızı? Hera gibi sevdiği insanların mutluluğunu düşünen biri neden böyle bir şey yapıyordu?

"Peki biz ömürlük insanı bulduğumuzu nasıl anlayacağız?" diye sordu Amy.

Hera gülümsedikten sonra "Bunu anlayacağınızı söylemiştim sanki." dedi. "Beni takip edin, sizi bekar erkeklerle tanıştıracağım." diyerek yürümeye başladığında kızlar birbirlerine baktıktan sonra Hera'yı takip ettiler.

***

Hera aklına koyduğu gibi Fidel'in yanına ilerledi. Fidel'in evlenmek istediğini biliyordu. Bunu neden yaptığını biliyordu aslında ama çok da önemsemiyordu şu an. Onu tanıdığı ilk andan itibaren onunla evlenecek kadının şanslı olacağını düşünmüştü.

Fidel kadın ruhundan anlayan kadınlara hak ettiği saygıyı sonuna kadar veren bir adamdı. Kibar ve nazikti. Bir kadının onun yanında kendini özel hissetmemesi talihsizlik olurdu. Herkese hak ettiği gibi davranırdı. Kavga etmeyi son seçenek olarak kullanırdı her zaman. Fazlasıyla güçlü bir adamdı ama yine de bunu durduk yere kullanmak istemezdi hiçbir zaman.

Fidel etrafında toplanmış kadınlarla sohbet ediyordu. Hera kızların arasına girip "İzninizle bayanlar." dediğinde kızlar birden dağıldılar. Hera kraliçe olmanın iyi yönleri de olduğunu düşünerek gülümsedi.

"Nasılsın Fidel?" diye sordu.

Fidel cüssesinden beklenmeyecek zariflikle selam verdikten sonra "İyiyim kraliçem." diye yanıt verdi.

Hera gülümsedikten sonra Amy ve Açil'e bakarak "Yabancı değiller." diye açıkladığında Fidel gülümsedi. Hera kızları göstererek "Açil, Amy." diye tanıttı. Fidel başıyla selam verdi.

"Sizin gibi güzel hanımlarla tanışmaktan mutluluk duyarım." dediğinde Amy kızardı. Açil ise "Sizinle tanışmaktan biz de mutluluk duyduk." derken fazlasıyla cesurdu. 

Fidel kızlara bir süre bakınca Hera gülümsedi. "Kızlara bir dans sözü vermeye ne dersin Fidel?" diye önerdiğinde Fidel gülümsedi.

"Ben de tam sormak üzereydim." dedi hayran bakışlarla. Hera gülümsedi. "Kızları birkaç kişiyle daha tanıştıracağım." diyerek yürümeye başlayınca kızlar da onu takip etti. Hera Amy'nin kulağına eğilerek "Hoş adam, değil mi?" diye fısıldadı.

Amy iyice kızarınca Hera gülümsedi. "Fidel hoş adam canım. Senin gibi zarif bir kız için uygun olduğunu düşündüm." dedikten sonra durdu.

"Leon." dedi neşeyle. "Nasılsın?" Leon Hera'yı görünce selam vererek "Sizi görmek mutluluk demek kraliçem." dediğinde Hera gülümsedi.

"Seni görmek de öyle. Uzun zamandır ortalıklarda yoktun yine nereye gittin?"

Leon kahkaha attı. "Yokluğumu fark eden bir siz varsınız efendim. Deniz aşırı ülkeleri gezdim. Çok güzel diyarlardı."

Hera kaşlarını kaldırarak "Bir ara anlatmalısın Leon." derken gözleriyle sanki bunu ona mecbur tutuyor gibiydi. Leon gülümseyerek "Elbette efendim." dedi kibarca.

Hera Açil ve Amy'yi göstererek "Açil ve Amy, babamın kuzeninin kızları." dediğinde Leon dikkatini kızlara verdikten sonra selamladı.

"Aynı genleri taşıdığınız ne kadar da belli oluyor." dediğinde Hera gülümsedi.

"Çok hoşsun Leon. Beni gülümsettiğin için kızlarla dans ayarlayabilirim belki." Son cümlesini gizli bir şey söyler gibi söylemişti.

Leon muzip bir gülümsemeyle "Neden olmasın?" diye yanıtladığında Hera memnuniyetle gülümsedi. "Bir ara yaşadığın şeyleri anlatmak için saraya uğra." dedikten sonra başını hafifçe eğip yürümeye başladı.

Hera yürürken "Kocanızla oradan oraya gezip arada buraya gelmek istiyorsanız, düşünebilirsiniz." diye yorum yaptı.

Ewan ile konuşup kızları tanıştırdıktan sonra Hera "Fazla çekici ama boş beyinli bir koca isteyenler için ideal aday." diye açıkladı.

Oprah için "Annesi cadının teki." diye yorum yaptı.

"Pisliğin teki." dedi Bernard için.

Az önce baktıkları adamın yanına geldiklerinde "Nasılsın Dario?" diye sordu Hera. Sesi nedense biraz sert çıkmıştı. Kızlar buna pek anlam veremeseler de konuşmayı dikkatle dinlemeye başladılar.

Dario kaşlarını kaldırıp Hera'ya baktıktan sonra "İyiyim kraliçem." dedi.

"Hiç iyi gibi görünmüyorsun." Dario alayla baktı Hera'ya. Düşüncelerini saklayamadığı tek insanın bu kadın olması canını sıkıyordu.

Dario tam bir şey söyleyecekti ki Hera "Her neyse..." diyerek onu susturdu. "Kızlarla tanış Açil ve Amy." dediğinde Dario başıyla hafifçe selam verdi. Kızların yüzüne bakmaya gerek bile duymamıştı. Tek gecelik kaçamak yapamayacağı kızlar pek de ilgi alanına girmiyordu.

"İzninizle gitmem gerek." dediğinde Hera sinirle "Hiçbir yere gidemezsin." dedi.

Dario gözlerini kısarak Hera'ya baktı. "Emrediyorum." dedi Hera neredeyse bağırarak.

Dario yerinde çakılıp kaldıktan sonra inanamayarak Hera'ya baktı. Hera hiçbir zaman onunla bu ses tonuyla konuşmamıştı. Başkalarının önünde asla bunu yapmazdı.

"Emredersiniz." dedi Dario ne hissettiğini belli etmemeye çalışarak.

Hera kırgın gözlerle baktı karşısındaki adama. Kızları onunla tanıştırmak için getirdikten sonra gitmesi gerektiğini söylemesi fazlasıyla kabaydı ona göre. Hera iç geçirdikten sonra "Önemli bir işin mi var?" diye sordu daha sakin bir ses tonuyla. Dario başını iki yana salladıktan sonra alayla "Sizin emrinizden daha önemli işim olamaz." dedi.

Hera bu sözü duyunca kardeşi gibi sevdiği adamın kalbini kırdığını düşündü. Kızlara baktıktan sonra "Kızlar izin verir misiniz?" diye sordu.

Açil ve Amy hızla başlarını salladıktan sonra gittiler.

Hera bakışlarını Dario'ya dikti. "Ne yapmaya çalışıyorsun sen?" diye sorduğunda Dario omuz silkti. "Ne yapıyormuşum?"

"Az önce prensesle konuşuyordun Dario. Kocam kız kardeşiyle konuştuğunu duysa neler olur farkında mısın sen? Üstelik kız evli."

Dario iç geçirerek "Konuştuğum herkese bir bahane mi bulacaksın böyle?" diye sordu.

Hera başını iki yana salladı. "Sadece sana uygun olanla evlenmeni istiyoruz. Ve tüm bu saçmalıklara son vermeni."

Dario omuz silktikten sonra "Özgür olacağımı söylemiştin." diye mırıldandı.

Hera iç geçirdi bıkkın bir şekilde. "Pekala, evlendikten sonra istediğini yapabilirsin. Dediğim gibi eşinin izin verdiği ölçüde." diye açıkladığında Dario başını salladı.

"Hangisi?" diye sorduğunda  Hera zafer kazanmış bir edayla gülümseyerek "Esmer olan." diye yanıtladı.

***

Kızlar giderken ikisi de Hera'nın neden böyle davrandığını anlamaya çalışıyordu. Açil ablasına bakarak "Hera neden o kadar sinirlendi?" diye sordu.

Amy "O adam tehlike kokuyor canım. Hera neden bizi o adamla tanıştırmak istedi ki?" diye sordu anlamayarak. O adamdan hoşlanmamıştı nedense. Hera ile konuşma tarzı falan, garip gelmişti.

"Adamın gözleri ateş saçıyor." diye mırıldandı Açil düşüncelere dalmış bir şekilde. Acaba her kızdığında böyle insanları korkutan şekilde mi bakıyordu yoksa tepki veremediği için miydi?

Amy kardeşini dürttükten sonra onun hayallere dalmış olduğunu gördü. "Açil dışarı çıkıp biraz hava alsan iyi olacak." dediğinde Açil itiraz edecekti ki ablasının bakışlarını görünce sustu ve başını salladı.

Açil salondan çıkıp saray bahçesine ilerledi. Gözlerini kapattığında gözlerinin önüne bir çift göz beliriyordu. O adamın gözleri sanki onu kendine çekiyordu. Sadece birkaç saniye yakından gördüğü bu adam nasıl onu bu kadar etkileyebilmişti ki? Yanlış insana çekilmenin bedeli ne olabilirdi ki? Nasıl kurtulmak gerekirdi bu duygudan?

Hayallere dalmış bir şekilde ilerlerken beynini boşaltmak için üstün bir çaba harcıyordu. Gerçekten evlenmek istiyor muydu bunu bile bilmiyordu şimdi. Nasıl biriyle evlenmesi gerektiği konusunda da sorun yaşıyordu. Hayal ettiği adam belki de karşısına çıkmıştı ama o gözlerdeki tehlike... Evlenecek adam konusunda daha doğru dürüst bir şey bile bilmiyordu.

Rüzgarın yüzünü tatlı tatlı okşamasına izin verdi bir süre. Sonra derin nefesler alarak bahçede adımlamaya başladı. Ağaçların arasında bir süre ilerledikten sonra sarayın ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemedi. Geri döndüğünde saraya girmek istemediğini fark ederek kapıya yakın bir yerde duran oturaklardan birine oturdu. Açık hava düşüncelerinin temizlenmesine faydalı olmuştu gerçekten.

"Birileri balodan sıkılmış olmalı." diyen sesi duyduğunda korkarak ayağa kalktı. Hızla kalkınca dengesini kaybetti bunun arkasından ayağı kayınca çığlık attı.

Dario hızlı bir hareketle kızı belinden yakaladı. Kıza doğru eğildiğinde dudakları çok yakındı. Kızın çilek kokan nefesini hissedebiliyordu. Lanet olsun, kadınlardan uzak durmak istese de duramıyordu işte. Hep sevgilisinin ondan uzak durması yüzündendi. 

İç geçirdikten sonra dudaklarını genç kızın dudaklarına götürdü. Kızı usulca öperken kızın acemice verdiği karşılık onu eğlendirmişti. Öksürük sesiyle birbirlerinden ayrıldıklarında Amy ve yanındaki insan topluluğu onlara bakıyordu.

***

Açil yanan yanaklarıyla ablasına baktı. Sonra göğsünde hissettiği ağırlıkla karşısındaki adama baktı. Bu adamın eli ne zaman göğsüne gelmişti. Utançla adamın elini ittirdikten sonra gözlerinin dolduğunu hissetti. Herkes onlara bakıyordu.

Açil sinirden ne diyeceğini bilemiyordu. Ne vardı adam onu öptüğünde şaşkınlıkla yerinde kalakalacak? Bu da yetmezmiş gibi adamın onu öpmesine karşılık vermişti. Şimdi herkes onlara bakarken ne yapacağını bilemiyordu işte.

"Açil yürü eve gidiyoruz!" dedi Amy sinirle.

Açil hızla koşarak arabalarına gitti ve arabaya binip göz yaşlarının yanağını ıslatmasına izin verdi.

Amy yanan gözlerle Dario'ya baktıktan sonra "Lanet herif." diyerek arabaya doğru ilerledi.

Dario kızlar gittikten sonra ona bakan topluluğa baktı bir süre. Sonra hiçbir şey olmamış gibi ıslık çalarak saraya doğru ilerledi.

***

Amy ağlayan kardeşine bir süre baktıktan sonra "Göz yaşlarını sil." diye tısladı. "Eve gidince annemle babama gerçeği anlatmamı istemiyorsan ağlama. Bunu bir süre düşündükten sonra halledeceğim." Hoş nasıl halledeceğini bilmiyordu ama kardeşi üzülmesin diye bir şey düşünecekti.

"Bizi görenler var." dediğinde Amy ona baktı.

"Senin aklından ne geçiyordu Açil? O adam seni öperken ne geçiyordu gerçekten? Senin gibi bir kızın onu itip tokadı suratına geçirmesi gerekmez miydi?" dedi sinirle. Kardeşinin yaptığına inanamıyordu gerçekten.

Açil göz yaşlarını silmeye çalışarak "Annemlere bu gece söyleme." diye fısıldadı.

Amy iç geçirdikten sonra "Yarın öğrenecekler ama." dedi.

Açil başını salladı. "Yarın öğrenecekler."

***

Sabah olduğunda Açil yataktan kalkmak istemiyordu. O adam yüzünden çoktan adı çıkmış olmalıydı. Artık kimse onunla evlenmek falan istemeyecekti. Güçlükle yataktan kalktıktan sonra elini yüzünü yıkadı.

Annesi ve babasına gerçekleri anlatmak için aşağı indiğinde komşularının evde olduğunu gördü. Hararetle bir şeyler anlattığını duyunca salona koştu. Salona girdiğinde annesi ve babasının her şeyi öğrendiklerini anlamıştı. Göz yaşlarıyla "Dinleyin." dediğinde babası hiçbir şey söylemeden odadan çıktı. Annesi ise komşularına bakarak "Sizi geçireyim." dedi.

Açil iç geçirdikten sonra hızla odasına gidip pelerinini aldı ve aşağı indi. Ahıra gidip atını aldıktan sonra atı sürmeye başladı. Yolda giderken nereye gittiğini bile bilmediğini düşünüyordu. Neden saraydan dışarı çıkmıştı ki? Çıktıysa bile neden hemen dönmemişti? Lanet adam hayatını karartmıştı birden.

Saraya geldiğinde burnundan soluyordu resmen. Kraliçeyi görmek istediğinde muhafızlar kim olduğunu nerden geldiğini ve daha birçok şey sormuştu. Zaten yeterince sinirliydi bir de bu sorulara cevap vermek eziyet gibiydi. Annesi ve babası onun yüzüne bile bakmamışlardı. Buna katlanamazdı.

Hera'nın yanına geldiğinde Hera şaşkınlıkla "Canım." dedi.

"Konuşmamız lazım." dediğinde Hera bir şey olduğunu anlayarak onu boş bir odaya götürüp "Neler oldu?" diye sordu.

Açil olayları anlattıktan sonra "Çok utanıyorum Hera." dedi dolu gözlerle.

Hera Açil'in ellerini tuttu şefkatle. "Merak etme canım her şey düzelecek. Sadece sakin ol, ben birkaç gün sonra Ana Hala'nın siniri geçince gelip sizi barıştırırım."

Açil burnunu çekerek başını iki yana salladı. "O adamla konuşmam lazım." 

"Her şey daha kötü olabilir canım." diye mırıldandı Hera.

"Olsun, yine de konuşmak istiyorum." diye direttiğinde Hera istemeyerek de olsa başını salladı. "Şu an kaldığı evin adresini vereyim o zaman." 

***

Açil atı sürerken rüzgarın saçlarından kayıp gitmesini umursayacak durumda değildi. Saçlarının iyice dağıldığını biliyordu ama şu an yapacak bir şeyi yoktu. Dario'nun evine geldiğinde adamın onu öpüşü aklına geldi. Lanet olsun bunu düşünmemeliydi. Odaklanmalıydı. Kapıyı çaldığında bir uşak kapıyı açtı.

"Efendin nerede?" diye sordu heyecanla.

"Odasında fakat rahatsız edilmek istediğini sanmıyorum." dedi adam sıkılmış bir şekilde. Açil hızla adamı iterek eve girdi.

"Dario!" diye haykırdı ama adam ortalıklarda görünmüyordu. Hizmetçisi ona yaklaştığında Açil daha yüksek sesle "Dario" diye bağırdı. Hizmetçi kolunu tutup "Çıkmanız gerekiyor." dediğinde Açil kolunu çekti ama adam sıkı tutuyordu. Adam çekiştirince "Dario." diye bağırdı son kez.

Çıkmayınca umudunu kesip hizmetçiyle kapıya doğru giderken "Kızı bırak gelsin." sesiyle durakladılar. Hizmetçi kolunu bırakınca Açil bir süre kolunu ovuşturduktan sonra sese doğru baktı. Adam bir üst kattan ona bakıyordu.

Açil hayatını mahveden adama baktı sinirle. Sonra hızla merdivenleri çıktı. Adam o merdivenleri çıkınca koridorda ilerledi. Açil de onu takip etti. Bir odanın kapısını açıp Açil'in girmesini beklediğinde Açil bir an kararsız kaldıktan sonra içeri girdi. Adam da odaya girip kapıyı kapattı. Kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde bir süre Açil'i izledi. Açil onun bakışlarından rahatsız olarak "Öyle bakma." diye söylendi dişlerinin arasından.

"Nasıl bakayım?" derken sesi bir hayli alaylı çıkıyordu.

"Lanet olsun sen nasıl bir adamsın böyle?" derken karşısındaki adama muhtaç olduğunu tekrarladı kendi kendine. Derin bir nefes aldıktan sonra "Dün... baloda yaşananlar..." Açil devam edemeyince Dario alayla kaşlarını kaldırıp "Ne olmuş?" diye sordu eğlendiğini gizlemeyerek.

Açil dayanamayarak "Ne mi var?" diye sordu. "Beni öptün sen!" diye haykırdı.

Dario omuz silkerek "Ne varmış bunda? İnsanlar uzun zamandır öpüşüyor." dedi umursamaz bir şekilde.

"Sen beni herkesin içinde öptün ve onurumu lekeledin." 

Dario kaşlarını kaldırdı. "Bekaretini almışım gibi bakma bana." 

Açil ellerini yumruk yapmış karşısındaki duvardan adama bakıyordu. Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyordu? "Benimle evleneceksin." diye tısladı.

Adam alayla ona bakıyordu. "Evlenmezsem ne olur?" dediğinde Açil sinirle ona baktı. "Bu ihtimali düşünme. Çünkü evleneceksin. Sadece mezarda olman bu evliliği engelleyebilir."

Dario kahkaha attı. "Mezara doğru hazırlıklarımı yapayım o zaman. Çünkü küçük hanım beni evlenmeye hiçbir güç zorlayamaz."

Açil karşısındaki adamın duygusuzluğuna inanamıyordu. Çaresizliğin verdiği hayal kırıklığıyla bir damla yaş yanağına süzülürken "Lütfen." dedi. "Ne istersen kabul ederim. Sadece onurumu kurtarmama yardım et." 

Dario bir şey söylemedi bir süre. Hera'nın bu kızla evlenmesini istediğine göre bir düşüncesi olmalıydı. Kızı bir süre inceledi. Yanağına süzülen yaşı hızla sildikten sonra "Para veririm." dedi.

Dario iç geçirdi. "Evlenmek istemiyorum dedim ya."

"Ben de benimle evleneceğini söyledim." dedikten sonra bir süre düşündü. "Evlenmek istememenin nedeni özgür olmak istemen mi?" diye sordu.

Dario başını sallayınca Açil "Tamam." dedi. "İstediğin kadar özgür olabileceksin. Hatta beni görmek zorunda bile değilsin."

Dario iç geçirdi. Kız bu kadar zor durumda olmasa ısrar etmezdi diye düşündü. Baloda yaşanan olaylarda gerçekten de karşısındaki kızın suçu yoktu. O yüzden kızı suçlayamazdı. Herkesin içinde onu öpmüştü. Lanet olsun, böyle bir dengesizlik daha önce hiç yapmamıştı. Sonunda iç geçirerek başını salladı.

"İstediğim özgürlüğü alacağım ve seni düğün gününden sonra görmeyeceğim." derken Açil'in bunu anladığından emin olmak istiyordu. 

Açil başını salladı. "Yani kabul ediyorsun?" diye sordu utanarak.

Dario başını salladı onaylamak için. "Düğün masraflarını babamın karşılayacağına emin olacağım. Sonrasında beni görmeyeceksin."

Dario başını sallayınca Açil giderken Dario kolunu tuttu. "Bakire misin?" diye sordu.

Açil şaşkın şaşkın bakınca Dario dişlerinin arasından "Öylesin." diye mırıldandı. Açil Dario'nun ne düşündüğünü anlayamamış bir şekilde ona baktı.

"Üzgünüm ama başka biriyle birlikte olmana izin veremem. Seni görmeyeceğim ama onurumu lekeleyecek bir şey de yapamazsın." dediğinde Açil bu adamın lanet bir adam olduğunu düşünüyordu. Kendi her istediği haltı yiyecek ama karısı uslu uslu oturacaktı, öyle mi?

Dario Açil'in kolunu bıraktıktan sonra "Neden bu kadar masum bir kızı öptüm ki." diye söylendi kendi kendine. Bir süre sonra kıza bakmak için döndü ama odada yalnız olduğunu fark etti.

***

Dario odadan çıktığında sarı saçlı mavi gözlü kadınla göz göze geldi. "Günaydın." derken yüzünde bir gülümseme vardı. "Bugün erkencisin." dediğinde kız başını salladı.

"Sesler duydum sanki. Bir şey mi oluyor?" diye sorduğunda Dario ne demesi gerektiğini bilemedi. "Bir şey yok Breanna."  

Kız kaşlarını kaldırıp ona baktı. "Bana yalan söylüyorsun." 

Dario bu kızdan hiçbir şey saklayamadığını fark etti. Çoğu zaman saklamak istemiyordu zaten. Sakladığında da Breanna hemen anlıyordu böyle. İç geçirerek "Kraliçenin beni evlendirmek istediğini  biliyorsun." diye fısıldadı. 

Kız gülümsedikten sonra "Biliyorum." dedi.

"Ama kimse benim özgür kalma isteğimi onaylamıyor." 

Breanna'nın yüzünde şefkatle karışık bir gülümseme belirdi. "Meşru bir varisin olmalı, değil mi?"

Dario karşısındaki kızın bu kadar anlayışlı olmasına inanamadı. Sonra gülümsedi. Bu kızın yanında bunun için duruyordu işte. Her şeyden önce onu düşünüyordu. "Ne düşünüyorsun?" diye sordu.

Breanna gözlerini karşısındaki adama çevirdi. Gülümsemeye çalıştı. "Şansını denemeni."

24.08.2019

Edit 2 : 15.07.2023

Continue Reading

You'll Also Like

işgal By simay

Historical Fiction

2.1M 180K 57
Vatanını savunan bir Türk askeri ile işgalci bir Yunan askeri... +18, cinsellik, küfür ve olumsuz davranışlar vardır. İki erkeğin ilişkisini konu alm...
60.3K 3.4K 20
Aşk, nefret ve intikam hırsıyla dolu kalplerde yer edebilir miydi? İskoçya ve İngiltere arasında yaşanan en kanlı savaşın ardından bir anlaşma yapıld...
301K 15.8K 21
"Hangimiz daha pişman? Senin için ailesini terk eden ben mi? Ailesi için beni terk eden sen mi?" .... "Senden de, senin için ailesinden vazgeçen...
121K 7.2K 51
Hayatını bir anda kaybeden kız ve bunlardan bir tek allahı sorumlu tutan ateist bir kız donmuş buz rengi gözleriyle babasının kanlı ve boylu boyunc...