'till the end // dramione

De ravenclawdahisi

330K 18.2K 17.3K

Yanlış olduğunu bile bile onunla böyle bir işe kalkışmak, beni ne kadar akıllı yapardı? Mais

♠ 1 ♠
♠ 2 ♠
♠ 3 ♠
♠ 4 ♠
♠ 5 ♠
♠ 6 ♠
♠ 7 ♠
♠ 9 ♠
♠ 10 ♠
♠ 11 ♠
♠ 12 ♠
♠ 13 ♠
♠ 14 ♠
♠ 15 ♠
♠ 16 ♠
♠ 17 ♠
♠ 18 ♠
♠ 19 ♠
♠ Final ♠

♠ 8 ♠

14.3K 877 1.1K
De ravenclawdahisi

Gözlerimi araladığımda içime derin bir nefes çekmem üzerine bir acı dalgası vücuduma yayıldı. Ne olduğunu anlamak için gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalışıyordum. Aradan geçen bir kaç saniyenin ardından dün gece olanlar gözümün önünde canlamıştı. Suratım ekşirken ve ağzımdan ister istemez bir inilti dökülürken doğrulmaya çalıştım. Ama yaranın biraz üstünde bana sarılı olan el durmamı sağladı.

"İyi misin?" diyen Draco'nun boğuk sesini duydum.

"Sızlıyor."

Arkamda bir kıpırdanmanın ardından, Draco'nun bana bakan meraklı gözleri görüş alanıma girdi. Buz mavilerini büyütmüş bir şekilde dikkatle yüzüme, ardından yarama bakıyordu. Elini yavaşça tişörtüme götürüp yukarı kaldırdı ve yaraya baktı. Suratını buruşturduktan sonra içine derin bir nefes aldı.

"Gece biraz kanamış. Dikişler patlamamış ama kan vardı biraz. Sızlaması normal, kıpırdamamaya çalış."

"İmkanı yok. Harry ve Ron var, ders var, kıpırdamamamın imkanı yok."

"Habire kanar bu." dedi Draco kalktıktan sonra.

Beni kaldırması için elimi yavaşça ona doğru uzattım. Ters bir şekilde elime ve bana baktıktan sonra sabır dilenirmişçesine gözlerini etrafta gezdirdi ve derin bir nefes aldı tekrar.

Elimi tuttuktan sonra yavaşça yere eğildi ve belimden de destek olarak kaldırdı. Uyuşmuş ayaklarım yüzünden neredeyse yere yapışacakken, tekrar Draco beni yakalamış ve düşmemi engellemişti.

Koluna tutunarak dengemi sağladıktan sonra kafamı yavaşça kaldırdım ve bana fazla yakın buz mavisi gözlerle göz göze geldim. Göz göze geldiğimizde bile tüm bedenimi titreten elektriği hissetmemiş olmasını umuyordum.

Fazla yakındık. Dudaklarımız. Bedenlerimiz.

"İyi misin?" diye mırıldandı. Dudağından çıkan hava tanecikleri, önce yüzümü yalamış ardından saçlarımın arasında kaybolmuştu. Gözlerimi kırpıştırarak ona bakmaya devam ettim. Yakınlığımızdan ötürü boğazım kurumuştu.

"Evet." dediğim zaman çatallı çıkan sesim yüzünden boğazımı temizlemiş ve tekrar "Evet." diye mırıldanmıştım.

"Güzel." dedi aynı şekilde. Ardından ise beni yavaşça bıraktı ve gülümsedi. Uyuduğumuz yerin rahatsızlığına göz gezdirdikten sonra, saati sormak anca aklıma gelmişti.

O da aynı telaşa kapılmış önce, ardından saatine bakmıştı.

"İlk dersi kaçırmışız." dedi hızla.

"Ben bittim." diye mırıldandım.

"Neden?"

"Harry ve Ron." dedim içime derin bir nefes alarak. "Kesinlikle canımı okuyacaklar. Hem ilk derse girmedim, hemde nerede olduğum belli değil. Ginny sabah yatakhanede olmadığımı onlara söylemiştir. Bir şeyler yapmam gerekecek." derken çıkışa doğru yürüyordum.

Attığım her bir adım karnımın acımasına neden olsa da elimden geldiğince bunu görmezden gelmeye çalışıyor ve adımlarımı hızlandırmaya devam ediyordum.

"Kendini zorlama." diye arkamdan seslenen Draco'yu duydum. Ama bu öneriyi kabul edecek durumda değildim. Draco ve Harry bu gün beni fazlasıyla zorlayacaklardı zaten. Hızla Hogwarts'ın koridorlarına çıktıktan sonra yürümeye devam ettim. İnsanlar bana bakıyor ve bu dağınık görüntümün amacını çözmeye çalışıyorlardı.

Sonunda Gryffindor kulesinin önüne geldim ve parolayı girip içeriye girdim. Harry ve Ron'un burada olmaması için umut ediyor ve çok dikkat çekmemek adına kafam öne eğik yürüyordum.

Birden bir şeye çarpıp geriye sıçramam üstüne, hem karnımın acısı artmış, hemde kafam acımıştı. Elim ister istemez karnımda ki yaraya giderken suratımı buruşturmamak için büyük bir savaş veriyordum.

"Tanrım, sen nerelerdeydin?" diye bağırdı Ron herkesin dikkatini bir kaç saniye içinde üstümüze çekerek.

"B-ben.."

"Derslerin iptal olduğunu duyunca kütüphaneye gitmiştir Ron, nerede olacak." dedi Harry sırıtarak. Suratında büyük bir sırıtma vardı ve uzaktan ikimizi izliyordu.

Dersler iptal mi olmuştu, neden?

"Evet!" dedim heyecanla. "Evet, evet kesinlikle!"

Harry'nin gülen suratı kendini ciddi bir ifadeye bırakırken Ron biraz daha sinirlenmiş gibi görünüyordu. "Kütüphanede değildin oraya baktık." dedi Harry kollarını göğsünde birleştirerek.

Sanırım sıçmıştım?

"Yasak bölüme baktığınızı düşünmüyorum." dedim kendimi biraz daha dibe batırarak.

"Yasak bölümde ne işin vardı senin?"

"Bir kaç iksir diyelim." dedikten sonra boğazımı temizledim. Bir insan kendini daha fazla ne kadar batırabilirdi?

"Ne iksiri?"

"İksir işte!" dedim kurtulmak adına.

"Bunu konuşacağız, Hermione." dedikten sonra Harry üstüne kürkünü geçirdi. "Her neyse, biz şimdi Hogsmeade'e gidiyoruz. Gelecek misin?"

Kafamı sallayarak onay verdim. "Bekleyin üzerimi değiştireyim."

Hızla yukarı çıktıktan sonra yatakhanenin boş olduğundan emin olduktan sonra ilk olarak tişörtümü değiştirdim ve bu sırada sargının üzerinde ki kanları görmezden gelmeye çalıştım. Elimden geldiği kadar erteleyecektim. Altıma dar bir kot pantolon geçirdikten sonra üzerime kalın bir şey aldıktan sonra Harry ve Ron'u daha fazla bekletmemek adına adımlarımı hızlandırdım.

Sonunda yanlarına ulaştığımda, Ginny'de onlarlaydı. Bana gülümseyerek baktıktan sonra Harry'nin elini tuttu ve ondan önden yürümeye başladılar. Ron ile arkada kalmış onların peşinden gidiyorduk.

"Bana neler olduğunu anlatmıyorsun, sinirleniyorum ve kırılıyorum." diye mırıldandı Ron. Yavaş yavaş yürüyorduk ve bu benim için bir nebze daha iyiydi.

"Sizden gizlediğim bir şey yok." diye mırıldandım.

Ron kolunu omzuma attıktan sonra beni kendine doğru çekti ve gövdesine sertçe yasladı. Ağzımdan istemsiz bir inildeme kaçarken, bir elimle karnımdaki yaraya bastırıyordum. Ron ya duymamıştı ya da duymazdan gelmişti.

"Sen benim biricik arkadaşımsın. Biliyorsun değil mi? Başına bir şey gelmesinden korkuyorum." dedikten sonra gülümsedi ve dudaklarını yanağıma değdirdi. "Kardeşimden bir farkın yok. Çok da değerlisin. Ve bu günlerde seni çok yorgun ve solgun görüyorum. Bunu istemiyorum." dedikten sonra beni biraz daha kendine bastırdı ve kafamın üzerine bir öpücük kondurdu.

O sırada karşıdan bizi izlemekte olan Draco'ya takılmıştı gözlerim. Ne kadar zamandır orada oturuyor ve bizi izliyordu bilmiyorum. Ama gözleri büyük bir dikkatle benim ve Ron'un üzerinde geziyordu. Göz göze geldiğimizde bile en ufak bir mimiği kıpırdamazken, ben yine de kendimi gülümsemeye zorlamıştım. Havanın soğukluğunu Ron'unda vücudu ile hissetmiyordum.

Yürümeye devam ederken, bu günün çabuk bitmesini umut ediyordum. Bir an önce yatmak ve dinlenmek istiyordum.

*

Hogwarts'a girdiğimizde, tuvalete gideceğim diyerek bizimkilerden ayrılmış ve iksiri yaptığımız ihtiyaç odasına doğru ilerlemiştim. İçeriye girdiğimde, buraya gelmemi beklemiyor olacaklar ki, hepsinin suratında büyük bir korku vardı. Pansy ve Blaise derin bir nefes alıp rahatladıklarını son derece belli ederlerken, Draco oraya geldiğim için son derece sinirli görünüyordu.

"Ne işin var burada?" dedi diğerlerinin bir şey demesine izin vermeden.

"B-ben ne yapıyorsunuz diye bakmak için gelmiştim." dedim.

"Gelme!" diye bağırdı Draco. Olduğum yerde sıçramış ve bir kaç adım geriye gitmiştim.

"B-ben.."

"Karnında lanet olasıca bir yara var ve ciddi anlamda büyük ama sen buraya geliyorsun öyle mi?" dediğinde gerçekten son derece kızgın olduğunun farkına varabiliyordum.

"Sakinleşir misin?" dedim derin bir nefes aldıktan sonra. "Sana yardımcı olmak için geldim buraya zevkten değil."

Sakinleşmek istercesine içine derin bir nefes aldıktan sonra bir şey söylemeden beni kolumdan tuttuğu gibi çekiştirmeye başlamıştı. Kendimi bir kaç saniye içinde ıssız Hogwarts koridorlarından birinde bulduğumda nefes nefese kalmıştım ve karnımdaki yaranın sızlamasının arttığını hissedebiliyordum.

Elimi karnıma götürüp bastırdıktan sonra gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım içime. Nefeslerimi düzene sokmaya çalışarak gözlerim kapalı bir kaç saniye orada bekledim.

Sonunda biraz da olsa düzeldiğimde gözlerimi araladım. Araladığımda tam olarak dibimde bir Draco Malfoy görmeyi beklemiyordum. O anki korku ile sıçramış ve tam arkamda duran duvara sırtımı yaslamak zorunda kalmıştım.

"Çok güzelsin." diye mırıldandı. Bir eli belimde dururken, bir diğeri yanağımı okşuyordu. "Sana zarar gelmesini istemiyorum. Ayakta durmaman gerek, ama sen yine de bana yardım için buraya geliyorsun. Yapma Hermione." dedikten sonra kafasını omzuma koydu ve derin bir nefes aldı içine.

"Benim için kendinden vazgeçme." diye mırıldandı. Aynı zamanda saçlarımı okşamaya ve içine derin nefesler çekmeye devam ediyordu.

Ardından kafasını yavaşça kaldırdı ve göz göze geldik. Buz mavisi gözleri kızarmıştı ve sabah gördüğüm gibi duygusuz bir şekilde bakmıyordu.

"Ron'la aranızda ne var?" diye fısıldadı uzunca bir sessizliğin ardından. Kaşlarımı çattıktan sonra sorduğu soruya karşılık ister istemez dudaklarımdan bir kıkırtı döküldü.

"Aslına bakarsan, hiçbir şey." diye mırıldandım yere bakarak. "O benim ağabeyim gibi."

Bunun üzerine derin bir nefes alarak gülümsedi. "Bu beni sevindirdi." dedi hala yanaklarımı okşayarak. "Sanırım daha fazlası olması canımı yakardı."

Karnımdaki acıdan mı uykudan mı kaynakladığını bilmeyerek söylediklerine bir anlam yükleyememiştim. Sadece ona bakmaya devam etmiştim.

"Daha fazlası olmasın, Hermione. Kimseyle." dedikten sonra dudaklarını yavaşça yanağıma değdirdi ve o an dünyanın durduğunu düşünmem için yeterli bir sebebim vardı. Yumuşacık dudaklarının tenime teması üzerine tüm tüylerim diken diken olmuş ve yanağımdan tüm vücuduma bir titreşim gönderilmişti. Kollarımı bir şeye dolama ihtiyacı hissederek onun boynuna doladıktan sonra bende aynı şekilde dudaklarımı yanağına değdirdim. Pürüzsüz ve yumuşacık yanakları bende inleme isteği uyandırırken, kendime gelip buradan uzaklaşmam gerektiğimi biliyordum. Ama birbirimize sarılmış bir haldeyken ve dudaklarım hala onun yanaklarındayken, içimdeki bu sese itaat etmek istemeyen başka bir tarafım vardı.

Ve işin kötüsü gitmek isteyen taraf beynimken, kalmak isteyen taraf kalbimdi.


artIK BUNLARI ÖPÜŞTÜRMEK İSTİYORUMSDPGJIWEP95TUKYHSRP9GOSDIFG


Continue lendo

Você também vai gostar

368K 33.9K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
215K 8.8K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
88.7K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
1.3K 77 11
☾ ~Bençe anlaşmak için konuşmaya gerek yoktu gözlerinde ki duygu sözlerinde ağır geldi bana...~☾