♠ 8 ♠

14.3K 877 1.1K
                                    

Gözlerimi araladığımda içime derin bir nefes çekmem üzerine bir acı dalgası vücuduma yayıldı. Ne olduğunu anlamak için gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalışıyordum. Aradan geçen bir kaç saniyenin ardından dün gece olanlar gözümün önünde canlamıştı. Suratım ekşirken ve ağzımdan ister istemez bir inilti dökülürken doğrulmaya çalıştım. Ama yaranın biraz üstünde bana sarılı olan el durmamı sağladı.

"İyi misin?" diyen Draco'nun boğuk sesini duydum.

"Sızlıyor."

Arkamda bir kıpırdanmanın ardından, Draco'nun bana bakan meraklı gözleri görüş alanıma girdi. Buz mavilerini büyütmüş bir şekilde dikkatle yüzüme, ardından yarama bakıyordu. Elini yavaşça tişörtüme götürüp yukarı kaldırdı ve yaraya baktı. Suratını buruşturduktan sonra içine derin bir nefes aldı.

"Gece biraz kanamış. Dikişler patlamamış ama kan vardı biraz. Sızlaması normal, kıpırdamamaya çalış."

"İmkanı yok. Harry ve Ron var, ders var, kıpırdamamamın imkanı yok."

"Habire kanar bu." dedi Draco kalktıktan sonra.

Beni kaldırması için elimi yavaşça ona doğru uzattım. Ters bir şekilde elime ve bana baktıktan sonra sabır dilenirmişçesine gözlerini etrafta gezdirdi ve derin bir nefes aldı tekrar.

Elimi tuttuktan sonra yavaşça yere eğildi ve belimden de destek olarak kaldırdı. Uyuşmuş ayaklarım yüzünden neredeyse yere yapışacakken, tekrar Draco beni yakalamış ve düşmemi engellemişti.

Koluna tutunarak dengemi sağladıktan sonra kafamı yavaşça kaldırdım ve bana fazla yakın buz mavisi gözlerle göz göze geldim. Göz göze geldiğimizde bile tüm bedenimi titreten elektriği hissetmemiş olmasını umuyordum.

Fazla yakındık. Dudaklarımız. Bedenlerimiz.

"İyi misin?" diye mırıldandı. Dudağından çıkan hava tanecikleri, önce yüzümü yalamış ardından saçlarımın arasında kaybolmuştu. Gözlerimi kırpıştırarak ona bakmaya devam ettim. Yakınlığımızdan ötürü boğazım kurumuştu.

"Evet." dediğim zaman çatallı çıkan sesim yüzünden boğazımı temizlemiş ve tekrar "Evet." diye mırıldanmıştım.

"Güzel." dedi aynı şekilde. Ardından ise beni yavaşça bıraktı ve gülümsedi. Uyuduğumuz yerin rahatsızlığına göz gezdirdikten sonra, saati sormak anca aklıma gelmişti.

O da aynı telaşa kapılmış önce, ardından saatine bakmıştı.

"İlk dersi kaçırmışız." dedi hızla.

"Ben bittim." diye mırıldandım.

"Neden?"

"Harry ve Ron." dedim içime derin bir nefes alarak. "Kesinlikle canımı okuyacaklar. Hem ilk derse girmedim, hemde nerede olduğum belli değil. Ginny sabah yatakhanede olmadığımı onlara söylemiştir. Bir şeyler yapmam gerekecek." derken çıkışa doğru yürüyordum.

Attığım her bir adım karnımın acımasına neden olsa da elimden geldiğince bunu görmezden gelmeye çalışıyor ve adımlarımı hızlandırmaya devam ediyordum.

"Kendini zorlama." diye arkamdan seslenen Draco'yu duydum. Ama bu öneriyi kabul edecek durumda değildim. Draco ve Harry bu gün beni fazlasıyla zorlayacaklardı zaten. Hızla Hogwarts'ın koridorlarına çıktıktan sonra yürümeye devam ettim. İnsanlar bana bakıyor ve bu dağınık görüntümün amacını çözmeye çalışıyorlardı.

Sonunda Gryffindor kulesinin önüne geldim ve parolayı girip içeriye girdim. Harry ve Ron'un burada olmaması için umut ediyor ve çok dikkat çekmemek adına kafam öne eğik yürüyordum.

'till the end // dramioneWhere stories live. Discover now