Sabah yine babama bana aldığı arabayı versin diye yalvarıyorum. Altını çizerim yine. Durumumuz ortaydı ama babam bana ehliyet aldığım için iyi kötü bi araba almıştı. Her sabah babama yalvarırdım ama her zaman cevabı:
"Olmaz sen araba için daha küçüksün"
"Peki madem küçüğüm niye aldın. Hem bugün karne günü."
"iyi tamam zaten yaz tatilinde verecektim bir gün erken vereyim."
Koşarak sarıldım ve:
"Canım babam yaa."
Hemen arabamın anahtarlarını alıp sürdüm. Karne günü olduğu için extra süslenmiştim. Arabada son ses müzik dinliyordum. Değiştir tuşuna bastım açtığım şarkı Cem Belvi Günaydın Sevgilim bende eşlik ediyordum e sesim güzel demeyi çok isterdim ama ne yazık ki sesim o kadar da güzel değildi aman ne olacak arabada bi ben varım zaten deyip şarkıya eşlik ettim.
(multi medyada şarkı var)
Günaydın sevgilim
Tatlı uykundan uyandın mı
Benden ayrı bu sabah güllere boyandın mı
Yalan mı söyledion yoksa kendini kandırdın mı
Okula gelmiştim. Arabadan indiğimde herkes bana bakıyordu demeyeceğim çünkü herkes kendi halindeydi hem zaten göz önünde bulunmayı pek sevdiğim de söylenemez. En yakın arkadaşım Selin hızlıca yanıma geliyordu.
"Way kanka süper olmuşsun."
"Sağol kankam."
"Baban arabayı verdi mi ? "
" Evet yalvar yakar aldım hadi gidelim."
"Let's go baby."
Kol kola girip sınıfa ilerledik hoca daha girmemişti sıramıza geçip hocayı bekliyorduk ki hoca içeri girdi. Ne yazık ki bizim hocamız öyle ultra taş çok yakuşuklu ve tatlı bir hoca değildi. Böyle göbekli kısa ve yaz kış üstünden çıkarmadığı kırmızı ceketi ile Fatih Hocaydı işte. 3 senedir bu okuldayım bir kere bile şu ceketi üstünden çıkarmadı. Bide böyle sınavları okumadan önce şeytani bi gülüş atıp ceketini düzeltir ve okumaya başlardı. Tabi bizim takım ful emmeli gömmeli notlar alırdı. Ama şimdiye kadar hiçbirimiz sınıfta kalmamıştık. Ali arkasını dönüp.
-"Maviş ne geliyor ?"
kendimi gururla dikleştirdim ve sonra tekrar büzülüp.
" Siktirname kanka senin ?"
-"Aynı durumdayız kardşim."
Can arkasını döndü ve ağlamaklı ses tonuyla.
"Sadece siz değil olum hepimiz siktirname alıyoruz. Babam ağzıma sıçıp annem de terlikleri götüme sokacak."
-"Olum ne bok yicez ?"
Fatih Hoca gelip elindeki karneleri arkasına dönmüş olan Ali ve Canın kafasına vurdu ve.
" Lan okulun son günü azar mı çektireceksiniz 5 dakika sabredin lan."
-"Hocam 6 dakika sabretsek."
dedi Can her zamanki gevşekliğiyle hoca sinirle."
"İkinizi toplasam bi adam etmezsiniz lan."
Can bilmiş bir edayla ayağa kalkıp piç bir şekilde güldü ve.
-"Doğru hocam ikimizi toplasanız bi adam etmez."
herkes şaşkınca ona bakarken herkese piç bir bakış attı ve.
"Çünkü iki adam eder. Sizin gibi bir biyolojiciye yakışmadı bu lütfen hocam."
"Oğlum sen beni deli mi edeceksin lan çık dışarı lan çık dışarı."
"Peki hocam çıkıyorum karnemi imha ederseniz çok mutlu olurum."
deyip dışarı çıktı. Hoca bize dönüp.
"Yaz kampı var çocuklar aileniz size herşeyi açıklar iyi tatiller."
Hoca sınıftan çıkınca sınıfa dalan Can sıranın üstüne çıkıp
"Sahte karne hazırlayan var mı lan ne isterse vericem bak. Tabi kendim hariç."
deyip gevşekçe gülünce eski sevgilisi olan Buse kafasına tahta kalemi atıp
"Piçsin sen kendini de verirsin. Ben sana güveniyorum Can'cım."
Can sıradan atlayıp Busenin yanına gitti üstüne eğilip belinden kendine çekti ve" tıpkı senin kendini bana verdiğin gibi mi Buse'cim."
dedi ve burnunu burnuna sürtüp geri çekildi. Ezgiye baktığımda gözleri dolmuştu. Kolunu ben burdayım dercesine sıkınca bana baktı ve burukça gülümsedi.Ezgi bizim takımın en sakiniydi. Onun bi sırrı vardı o grubun en şebeği en çapkını ve en tatlısına aşıktı. Yani Cana ama bunu sadece ben ve Selin biliyorduk çünkü Ezgi Canın bunu öğrendiğinde ondan uzaklaşacağını düşünüyordu. Ali ve Can sınıftan çıkınca bizde çıktık onları takip edince çatıya çıktıklarını anladım gülümseyip yanlarına gittik hepimiz el ele tutuşup avazımız çıktığı kadar bağırdık.
"
BITTIII"
Eve geldiğimde babam şu yaz kampı işini açıklamıştı 11.sınıflara moral amaçlı düzenlenen bişeydi malum seneye sınav vardı. Odama çıkıp bavulumu hazırladım. Içine Bursada giymek için yeterince elbise sıkıştırıp zorla da olsa kapağını kapattım. Kendimi sırt üstü yatağa bırakıp yorgunlukla gözlerımi güzel bi uykuya kapattım
Arabamla yolda güzel güzel gidiyordum. Kampa herkes istediği araçla gidebilirdi ben arabamla gitmeyi tercih ettim. Birden arkadan bir çarpma sesi geldi hemen durdum donakalmıştım daha istanbuldan bile çıkamadan kaza yapmıştım. O şans denen ibnetor yine bana en büyük kazığı soktu . Bi süre şansıma sövdükten sonra arabadan indim bana çarpan kişi de indi. Arabanın arkasına baktım arka kısım mahvolmuştu. Lanet olsun babam bidaha bana asla arabayı vermezdi. Bu düşüncelerle kafamı kaldırdım ve bana çarpan çocuğa baktım.
"Çocuk deme lan çarpılırsın. Kız yine iyisin arabana meteor çarptı."
"
Susar mısın içses seni çekemem."
"Aman iyi be hadi bay ben şu meteorun işçisiyle konuşucam.
" iç sesime küfredip çocuğa dönüp bğırmaya başladım
"Salak mısın. Resmen arabama çarptın görmedin mi koca arabayı ?"
"Sus bi ya. Ne çene var sende bi susta düşünelim."
"Aa hayvanların düşünme yetisi var mıydı."
"Bana hayvan mı dedin sen?"
" Kaç köşeli?"
"Ne kaç köşeli manyak mısın kızım sen?"
"Senin jeton diyorum kaç köşeli?"
"Ha ha çok komiksin espri canavarı. Nereye gidiyorsun ?"
"Yaz kampına niye ?"
"Bu arabayla yola çıkamazsın bende oraya gidiyorum bavullarını getir birlikte gidelim. "
" Eğer mecbur kalmasıydım gelmezdim."
" eminim öyledir."
"Sana meraklı değilim gerizekalı dediğin gibi bu arabayla oraya gidemem bu yüzden kabul ediyorum."
deyip kendi arabamın bagajını açtım
"
Kabul et ama yakışıklı birinin arabasına bineceksin."
"Ve de ukala birinin."
"Yani yakışıklı olduğumu kabulleniyorsun?"
"ben sana yakışıklısın dedim mi bay ukala öküz?"
"Ama yakışıklı olduğumu kabul ettin güzelim."
"Çokbilmiş."
Dedim ve bavullarımı çıkartıp onun arabasına koydum. Yolda giderken:
"Adım Anıl ama sen kısa ultra yakışıklı taş meteor diyebilirsin"
"Bende Çağla sana kısaca bay ukala öküz manda çokbilmiş egoist piç diyecem."
"Bak güzelim bana ihtiyacın var benle iyi geçinmeye bak derim."
"Allah Allah neden sana ihtiyacım varmış."
" Çünkü Bursaya gideceksin ve araban neredeyse pert ama ben yine herzamanki centilmen tavırlarımla seni oraya götürecem."
"Arabamın o halde olmasının nedeni sensin dostum."
"Bak o bir kazaydı tamam mı ?"
"Ama bu arabama çarptığın gerçeğini değiştirmez anladın mı?"
"ÖZÜR DİLERİM OLDU MU !"
"OLDU GERİZEKALI!"
"BANA BAĞIRMA!"
"ASIL SEN BANA BAĞIRMA! "
bir anda arabayı durdurunca öne savruldum başım öne çarpınca emniyet kemerimi takmadığım için içimden kendime küfredip acıyla inledim. Gözlerim dolmuştu kafamı kaldırıp pencereye doğru döndüm beni ağlarken görmesini istemedim.
"Çağla bana bak."
bunu o kadar kibar bi şekilde söylemişti ki tüm kızgınlığım gitmişti. Ama bir anda çenemden tutup ona bakmamı sağlayınca sinirim geri geldi hatta daha da arttı.
"Sana bana bakmanı söyledim. "
" Öyle mi Anıl bey."
"Öyle güzelim."
" Bırak beni."
"Bana emir verme."
" Bırak dedim."
"Sana bana emir verme dedim!"
"Anıl canım yanıyor bırak."
"Başın ağrıyor mu?"
"Umurunda mı?"
"Evet."
"Peki neden ?"
"Çünkü benim yüzümden oldu."
"Umurunda olmamalıyım çünkü sen de benim umurumda değilsin."
"Güzel. "
"Evet. Artık yola devam edebilir miyiz? "
"Tabi."deyip çenemi bırakıp önüne döndü ve arabayı çalıştırdı.Ben de kafamı pencereye yaslayıp gözlerimi kapattım. Daha Bursaya yetişemeden başıma neler gelmişti. Kim bilir Bursada neler olacaktı. Zihnim bu düşüncelerle doluyken uyku bedenimi esir almıştı bile.
**************3Saat Sonra******************
Gelen seslerle gözlerimi açtığımda Ali vardı ve ben onun kucağındaydım. Uyandığımı görünce beni yere bıraktı Anıl ve diğerleri de arkasındaydı. Ali Anıla baktı sonra bana dönüp abi edasıyla "Neden Anılla geldin kendi arabanla gelecektin hani?" O sırada Anıl yanımıza gelip Alinin koluna dostça vurup gülünce şaşkınlıktan ağzım ve gözlerim aynı orantıda açıldı.