Sıfır Noktası +18

By Algoritmalar_

4M 135K 41.6K

|| Mardin'den Kaçış Serisi II || +18 Bazı kaderler kesişim, bazı kesişimler ise kaderdi. "BDSM içermektedir... More

Sıfır Noktası : 1
Sıfır Noktası : 2
Sıfır Noktası : 3
Sıfır Noktası: 4
Sıfır Noktası 5
Sıfır Noktası: 6
Sıfır Noktası: 7
Sıfır Noktası: 8
Sıfır Noktası : 9
Sıfır Noktası : 10
Sıfır Noktası : 11
Sıfır Noktası : 12
Sıfır Noktası : 13
Sıfır Noktası : 14
Sıfır Noktası : 15
Sıfır Noktası : 16
Sıfır Noktası : 17 (Part I.)
Sıfır Noktası: 17 (Part II)
Sıfır Noktası: 18
Sıfır Noktası: 19
Sıfır Noktası: 20
Sıfır Noktası 21
Sıfır Noktası 22
Sıfır Noktası: 23
Sıfır Noktası: 24
Sıfır Noktası: 25
Sıfır Noktası: 26
Sıfır Noktası : Bölüm 27 (Part I)
Bölüm 28 (Part II)
SN. Bölüm 29 : Sıfır Noktası: Bölüm 1
SN Bölüm 30: Sıfır Noktası Bölüm 2
SN Bölüm 31: Sıfır Noktası Bölüm 3
SN Bölüm 32 : Sıfır Noktası Bölüm 4
SN Bölüm 33 : Sıfır Noktası Bölüm 5
SN Bölüm 34 : Sıfır Noktası Bölüm 6
SN Bölüm 35: Sıfır Noktası 7
SN Bölüm 36 : Sıfır Noktası 8
SN Bölüm 37: Sıfır Noktası 9 (Part I)
SN Bölüm 37: Sıfır Noktası 9 (Part II)
SN Bölüm 38 : Sıfır Noktası 10
SN Bölüm 39 : Sıfır Noktası 11
SN Bölüm 40 : Sıfır Noktası 12 (Part I)
SN Bölüm 40 : Sıfır Noktası 12 (Part II)
SN Bölüm 41 : Sıfır Noktası 13
SN Bölüm 42: Sıfır Noktası 14
SN Bölüm 43: Sıfır Noktası: 15
SN: VERTEKS NOKTASI : KISIM II (Prolog)
VN KISIM II : Bölüm 1 (Part I)
VN KISIM II : Bölüm 1 (Part II)
VN KISIM II : Bölüm 2
VN KISIM II : Bölüm 3
VN KISIM II : Bölüm 4
VN Kısım II : Bölüm 5
VN Kısım II : Bölüm 6 (Part I)
VN Kısım II : Bölüm 6 (Part II)
VN Kısım II : Bölüm 7
VN Kısım II : Bölüm 8
VN Kısım II : Bölüm 9 (Part I)

SN Bölüm 44: Sıfır Noktası: 16 (Yarı Final)

22.7K 1.7K 515
By Algoritmalar_

1 Hafta sonra

Bazen insanlar öldüğünü çok da hissetmezler, nefes aldıklarını bilip, yaşamadıklarını hissetmettiklerinde bile.

Gülümsedim. Ruhlar birbirleri ile savaş verirken, tek yapabildiğim şey gülümsemekti.

Sahi gerçekten gülmek için ne gerekliydi, çarpaşık zihin aralığımda gerçekten gülebildiğim nedenler nadirdi.

İnanır mısınız bilmem ama bu adamla bile vardı güldüğüme dair anılarım. Daha çok küçükken ama.

Zaten büyürken ne buradaydım, ne de babam yanımdaydı.

Büyümüştüm. Büyümem ile herkesin zalimliği bir bir ortaya çıkıyordu sanki.

Babamdı o benim. Nasıl bu kadar acımasız olduğunu düşünmeden edemiyordum? O gün onu o halde yalnız bıraktığım gecenin akşamında saatlerce o adamın çaresizliğine ağlarken, babam hayatım boyunca beni hep yalnız bırakmıştı.

Karşımdaki adamın bakışları, ruhumu vicdanımı belki de ruhumu deliyordu. Sanki kızı değil de düşmanıydım velhasıl.

Kızı olmak zaten istemiyordum, benim savaşım annem içindi zaten. Bana baba olmayı bile beceremeyen bir adamdan, uzun süredir baba olmasını istemeyi bırakmıştım.

"Annemi bu evden istesen de istemesen de alacağım!"

Ruhsuz bir ifade ile gazetesini okuyan adam, bakışlarını bir kez daha kaldırdı. Bana baktığında yüzünde ne insaf, ne de başka bir ifade vardı.

Ben zaten alışıktım babamın bana bakarken hiçbir şey görmeyişine. Ama ben onun kızıydım. Hiç mi başımı okşayıp, ne derdin var diye sorası gelmiyordu?

Hayatımın boktan oluşu bu adamı hiç mi üzmüyordu!? Ben ölüyordum, oğlu ölüyordu. Hiç mi içi titremiyordu bize, hiç mi sizin suçunuz yok diyesi gelmiyordu.

Ben bu adamın, beni kuma olarak görürse en azından beni seveceğini düşünmüştüm. O kadar acizce bir şeyi kabul ederken, babamın beni asla kabul etmeyişi beni öfkelendiriyordu.

Ruhsuz bir şekilde benimle aynı renk göz rengine sahip olan adamın kaşları çatıldı. Ardından alaycı bir ifade ile gülümsedi.

"Bu evden, yanına alacağın tek şey eşyalarındır. Git daha önce nerede kalıyorsan sessizce orada kal, paranı da ben karşılayacağım yine. Onurumu iki paralık ettin ama ben babalık vazifemi yine yapayım!"

Dudaklarımdan alaycı bir ses kaçarken, seslerden dolayı aşağıya inen abimler ile bakışlarımı o tarafa çevirdim. Yüzlerinde ruhsuz bir ifade oluşurken, Emir abim bileğimden kavradı.

Kaşlarım çatılarak o tarafa döndürdüm bakışlarımı. Yapma der gibi bakıyordu. Benim ise yine gözlerim dolmuştu. Abimin yüzünde üzgün bir ifade oluşurken, beni biraz daha ileri çekerek, babamdan azıcık uzaklaştırdı.

"Emir, biletini al. Nereye yolluyorsan yolla şunu! Kafamı sikmiştir çocuk gibi!"

Babamın öfkeli sesi ile yutkunamadım. Beni bu kadar istemediğini nasıl kolayca yüzüme vurmuştu öyle?

"Senin isteğine bakarak yollamam bacımı baba, kendi isterse gider. Evinde kalıyor, misafir değildir Roza."

Perver abimin diklenişi ile babamın kaşları çatılırken, yerinden kalktı babam. Hırslı, bir o kadar da öfkeliydi.

Donup kalırken, abime doğru elini kaldırarak gitmişti. Ben ise hırsla önüne geçmiştim.

Abimin yüzüne değecek tokat sertçe yüzüme değerken, ağzımdan bir inleme kaçtı. Dönük olan yüzümü hırsla o tarafa çevirdim.

Yüzümde ise öfkeli bir gülümseme belirdi.

"Sen ne arsız bir kızsın, kendi haline bir bak. Aptal aptal davranıyorsun!"

Babamın öfkeli sesi ile, dudaklarımda buruk bir tebessüm belirdi.

"Ben Evindar'ım, senin tüm kötü özelliklerini ben aldım!"

Hırsla bağırırken, yine tüm konaktaki insanların aşağıya inip, bizim kavgamıza indiğini biliyordum.

Susmayacaktım bu sefer. Beni geri püskürtemeyecekti. Gidecektim bu evden, ama annemiz değil.

Ne için geldiysem buraya, onu alarak geri gidecektim.

Annem ve Mihrimah ananın da aşağı inmesi ile, anneme birkaç saniye baktım. Üzgün, ve gözleri kan çanağına dönmüş bir şekilde bakmıştı.

Ağlamamak için direnirken, bakışlarımı tamamen anneme çevirdim.

"Bavulunu hazırla anne, gideceğiz bu evden."

Annem garip bir ifade ile baktı suratıma. Babam ise annemin gözlerine delici ifade ile bakıyordu. Sanki sindirmek ister gibi.

Bu sefer izin vermeyecektim. Hayır yine annemi sindirmesine izin vermeyecektim.

Babamın önüne geçtim.

"Bu sefer onu indirmene izin vermem!"

Öfke ile ona bakarken, babamın yüzünde alaycı bir ifade gördüm.

"Sor bakalım annene, seninle gelmek istiyor mu diye?"

Dudaklarımda buruk bir tebessüm oluştu.

"Senin olmadığın yer onlara cennettir. Emin ol Evindar!"

Diklenişim onu güldürürken, annem bir anda kolumdan çekti. Yüzlerimizi yüz yüze getirdiğinde, gözleri dolu dolu yüzünde ise öfke dolu bir ifade vardı.

"Roza, anlıyorum kötü bir psikolojidesin ama yeter, çıldırmış gibi davranıyorsun. Herkese saldırıyorsun, huzurumuzu kaçırıyorsun. Benim bir yere gitmeye niyetim yok, ama sen gitsen iyi olur. Burası senin psikolojini bozuyor, senin psikolojini bozduğu gibi herkese saldırdığın için de, bizim de bozuluyor. Git buradan.''

Duyduğum sözler ilk duyduğumda çok da anlam kazanamamıştı ama zihnimde yankı bulduğunda kaşlarım çatıldı. Ne diyordu annem? Bakışlarımı bir kez daha anneme çevirdiğimde, Mihrimah ananın ve Hazal yengemin dehşet içinde anneme baktığını görmüştüm.

Annem ise, yüzünde şimdi ruhsuz bir ifade ile bakarak konuşmaya devam etti. Sanki benim annem değildi. Acımasız bir kadın olmuştu. Dün ben bu kadının dizlerinde uyurken, beni teskin etmeye çalışıyordu. Beraber buradan gitme hayali kuruyorduk. Daha dün, ne olmuştu da bu kadar acımasız bir hale gelmişti cümleleri?

Gözlerimdeki kırgınlığı görmesine rağmen susmadı. Sanki canımı yakmaya uğraşıyordu bu kadın.

''Hayatının bu kadar kötü olması seni suçun iken, gelip burada kimseye sataşamazsın. Gelip burada kimsenin huzurunu bozamazsın. Gelip burada, babanı da suçlayamazsın. Ben bir kızım olduğunu biliyordum evet ama tanımıyormuşum. Bu kadar hırslı, kendi hayatındaki acılar yüzünden gidip, saçma sapan davranarak insanlara acı çektiren bu kız benim kızım olamaz!"

Gözlerim dolarken, kaşlarım çatılmıştı. Bana bunları söyleyen benim öz annem miydi?

"Ben kimin için mücadele ediyorum ya? Ne için bu siktiğimin şehrinde boynumu eğmeden seni bu cehennemden kurtarmaya çalışıyorum?"

Sesim sitem ve kızgınlık doluydu. Ağlamaklı olması beni sinirlendirirken annem kızgın bir ifade ile baktı. Onu bana karşı ilk defa böyle görüyordum. Neredeydi benim şefkatli annem.

"Sen önce kendi hayatını toparlamaya bak, benim hayatımı bırak da. Nasıl insanların içerisine çıkacaksın bak, insanların bu şehirde sana acıyarak bakmalarını engelle. Acınası haldesin Roza. Haline bak, canlı ceset gibisin. Boran'ın seni herkesin önünde nasıl değersizleştirdiğine bak! Ben demesem, sen Mirza ile çoktan evlenmiştin. Mirza ile evlenmedin ama, Boran ile evlenmen de seni perişan etti. Bu şehirde kalırsan daha da gülünç konuma düşeceksin!"

Bazen ruhlar ölür bir yerlerde, o ana kadar öldüğünü hissedemezsiniz. Fakat bir bakmışsınız ki, kalbinizin atışları artık kulaklarınızı çok tırmalamıyor.

Gözlerimin dolduğunu hissederken birkaç adım geriledim. Annemin yüzünde pişmanlık baş göstermişti ama ben çoktan ölmüştüm.

"Anne ne diyorsun sen Allah için?"

Berkin bana doğru yürüdüğünde onu elimle durdurdum. Gelmeyi keserken, ayağımda emanet gibi duran terlik düştü.

Umrumda değildi. Sadece annemin gözlerine bakıyordum. Aynı bana benzeyen gözlerine.

"Roza, Sırma ana saçmalar. Gel bir oturalım kardeşim!"

Perver abimin bana doğru yürürken, elimle onu da durdurdum. Anneme döndürdüm bakışlarımı. Ağlamayacaktım. Hayır, ağlamayacaktım.

Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Ama hemen toparladım. Hayır, ağlamayacaktım. Ne için olduğunu biliyordum, annem bana bu kelimeleri söylemezdi. Ben onun mis kokulu kızıydım.

Ne hata yaparsam yapayım, annem hep arkamda dururdu benim.

"Mihrimah ana bu kelimeyi bana söyleseydi affederdim anne, Mihrimah ana kızını benim öldürdüğümü düşünüyor. Dicle söyleseydi kocasını çalan bir kadın görüyor, normal derdim. Boran, kız kardeşlerinin tehditi olarak gördü beni, o da beni ekarte etmeye çalıştı!"

Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Nefret ediyordum bu huyumdan. Islak gözlerim ile anneme baktım.

"Ben babama ne yaptım, gelip beni bu evden göndermek için bana senin aracılığın ile tüm hakaretleri sayıp, beni yıldırmaya çalışıyor?"

Sona doğru sesim tizleşmişti. Babama çevirdim bakışlarımı. Anlamama şaşırmış gibiydi. Annemin bana bunları söyleyeceğine inanacağımı zannetmişti.

Babama doğru yürüdüm. Ardından ilk defa, çocukluğumdan bu yana, hiç yapmadığım bir şekilde eline tutundum babamın.

Şaşırmış gibiydi. Gözlerime baktığında, göz çevresinde oluşan yaşlılık çizgilerini gördüm.

"Ben sana hiç hata yapmadım baba, beni sev diye hayatım boyunca asla yapmayacağım, etik bulamadığım bir şeyi, kuma olmayı kabul ettim. Sırf sen üzülme diye. Ama sen hiçbir zaman beni görmedin, baktın ama görmedin. Evimden afaroz edildim yıllarca. Geldiğimde de sevinirsiniz zannettim. Sevinmediniz!"

Geri çekildiğinde bir umut konuşacağını düşündüğüm adam ruhsuz bir ifade ile baktı.

"Perver, uçak biletini al. Nereye gidiyorsa gönder. Ayak altında daha fazla dolaşmasın! İstemem bu kızı buralarda."

Sert sesi ruhumu acıttı. Benden birkaç adım uzaklaşırken, ellerim havada boş bir şekilde kalmıştı.

Geri çekildim. Dudaklarımda buruk bir tebessüm belirdi.

"Yine bu evin kurbanı ben seçildim."

Ağlamaklı sesim ile babam ozunun üstünden bana döndü. Dudaklarımda buruk bir tebessüm belirdi.

"Söylesene baba, beni neden hayatında hiçbir yere sığdıramadın sen? Neden hep fazlalıkmışım gibi davrandın bana?"

Beklenti ile bakarken, öfke dolu bir ifade ile bana döndü.

"Senin beni değil, Mihrimah mutlu etmen gerekirdi."

"Ölen kızının ismini koyup, mutlu olmasını bekleyerek mi baba?"

Dişlerinin arasından tıslayarak bana dönerken, nefret dolu bir ifade ile bana döndü.

"Sırma, sabrımı sınamasın bu babası belli olmayan kız. Bu sefer sağ bırakmam. Yemin olsun ki!"

Kaşlarım çatılırken, bir anda annemin yüzünde oluşan korkuyu gördüm. Annem korku ile bana bakıp, beni çekiştirdi.

"Roza, yukarı çık! Hadi kızım."

Babası belli olmayan derken? Kaşlarım çatılarak ona bakıp, elimi annemden kurtardım. Önüne geçip, ona dik bir ifade ile baktım.

"Babam belli değil derken? Bu sefer de annemi seni aldatmakla mı suçlayacaksın?"

Öfke ile baktım ona. Hayatım boyunca babamın anneme korkunç ithamlar ile saldırdığını hatırlıyordum. Adice sırıttı babam.

"Bunu duymak için fazlaca büyüdü mü Sırma kızın?"

Annem kaşları çatılarak baktı babama. Ben ise anlamaya çalışır bir vaziyette bakmıştım ona.

Kaşlarım çatılırken, bir anda annemin yüzünde oluşan korkuyu gördüm. Annem korku ile bana bakıp, beni çekiştirdi.

"Roza, yukarı çık! Hadi kızım."

Babası belli olmayan derken? Kaşlarım çatılarak ona bakıp, elimi annemden kurtardım. Önüne geçip, ona dik bir ifade ile baktım.

"Babam belli değil derken? Bu sefer de annemi seni aldatmakla mı suçlayacaksın?"

Öfke ile baktım ona. Hayatım boyunca babamın anneme korkunç ithamlar ile saldırdığını hatırlıyordum. Adice sırıttı babam.

"Bunu duyabilecek cesarette misin?"

Annem kaşları çatılarak baktı babama. Ben ise anlamaya çalışır bir vaziyette bakmıştım ona.

"Agir, sus!"

Babam o pis sırıtışlarından birini bana sunmuştu.

"Neden Sırma, kızın öz kızımız öldüğü için, onun üzerine getirilen, görevi sadece Mihrimah'ın mutlu olmasını sağlamaya çalışan, kan bağımızdan dahi olmayan bir kız. Onu niye kandırıyoruz ki hala, evimde istemiyorum bir yabancıyı! Gönderin şunu! Kan bağımdan olmayan kimseye tahammülüm yoktur. Hiç de olmadı."

- Büyük bir bombayı patlatıp yarı finali öyle verdim. Nasıl olmuş? Dömfödödö

- Yarı final olması bölümü uzatacağım anlamına gelmiyor, bölüm yazmaya gidiyorum himennn.

- Sadece aklımda iki soru var, ikinci yarısına yeni bir isim mi vermeliyim, yoksa Sıfır Noktası II olarak mı yazmalıyım? Yeni isim koyacaksam da, adı Verteks Noktası olsun mu, yeni başlangıç döngüsü anlamına geliyor?

- Ha bir de, yeni bölümde nasıl bir Roza ile karşılamak istiyorsunuz!? Boran ile araları nasıl olmalı?

Tüm sorulara cevap vermeyi unutmayın çiçeklerim. Muaahhh

Continue Reading

You'll Also Like

4.5K 907 30
Dudakalarım her saniyede onunkilerde daha çok iz bırakırken kendimi o tehlikeli bir zehri olan kıskaçlarında kaybetmemek için zor tuttum. Sakinleşmes...
19.1K 338 44
Jasmine Gibson zor bir durumdadır. Banka hesabı neredeyse boştur, işi yoktur ve ailesinin onun için seçtiği eşi reddettiği için ailesi ona sırt çevir...
545K 16.9K 25
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
732K 19.2K 72
Pars'ın tanıdığı ve içinde var olduğu, Sara'nın tanımadığı ve içinde yok olduğu bu karanlıkta ikisinin yolları kesiştiğinde, karanlık hiç bu kadar ac...