Parlayan Işığım

By Kelebek_1221

30.7K 2.9K 1.5K

"Gidelim o halde. Evine götüreyim seni." Dedi Maude. Elena, sanki Maude onun ile alay etmiş gibi güldü. Hatta... More

1.bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm
5. bölüm
6. bölüm
7. bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10. bölüm
11. bölüm
12. bölüm
14. bölüm
15. bölüm
16. bölüm

13. bölüm

1.2K 153 29
By Kelebek_1221


Merhaba arkadaşlar. 🦋

Yeni bir bölüm ile karşınızdayım.🥳

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.

...

" Ay, yeter. Bırakın beni. Saatlerdir işinizi bitirmenizi bekliyorum. Boynum tutuldu." Diye isyan ettim.

"Ama Elena-" dedi Joyce. Onun birşey demesine fırsat vermeden araya girdim.

"Hayır Joyce. Cidden yoruldum ve sıkıldım. Ben biraz hava alacağım." Dedim ve oturduğum sandalyeden kalkıp odadan dışarıya çıktım.

Hızlı bir şekilde yürürken bir yandan da elbisemin kenarlarından, takılıp düşmemek için tutuyordum.

Bugün Joyce'un doğum günüydü. Onun için baya heyecanlı ve mutluydu. Sırf bunun için sarayda büyük bir hazırlık vardı. Herkes büyük bir aceleyle ordan oraya koşturuyordu. Joyce, herşeyin kusursuz olması konusunda ısrarcıydı. O da yetmezmiş gibi iki saatten fazla bir süredir beni hazırlamaya çalışıyordu. Saray hanımları saçımı yapıyor, Joyce ise beğenmeyip başka bir model yapmalarını söylüyordu.

Bu durum bir döngü halinde yedi, sekiz defa devam etmişti. Elbisem içinde baya bir uğraşmıştık. İyi niyetini suistimal etmemek için sessiz kalmaya çalışmıştım. Çünkü bunları yaparken fazla hevesli görünüyordu.

Her ne kadar sakin kalmaya çalışsam da ne yazık ki sabrımın sonuna gelmiştim.

Merdivenlere yöneldim ve yukarı çıkmaya başladım. Bugün Maude'u hiç görmemiştim. Nedense onu kısa bir süre bile görmesem hemen özlemeye başlıyordum.

Aramızdaki ilişki henüz kesin bir sonuca varmamıştı. Her ne kadar beni öpüp niyetini belli etmiş olsa da(!) yine de daha çok erken olduğunu düşündüyordum. En azından biraz zamana ihtiyacım vardı.

Kurtlar hakkında öğrendiklerim beni artık daha temkinli yapmaya başlamıştı. Çünkü biliyordum.

Benim canım onun canı demekti...
Bana gelebilecek en küçük bir zarar, onun canının yanması demekti...

Mühür olayı hiç de düşündüğüm gibi basit bir durum değildi. Öğrendiklerimden sonra  kurtlar hakkında daha fazla bilgi edinmek için sarayın ortak kütüphanesine gitmiştim ve öğrendiklerim beni bir hayli şaşırtmıştı.

"Kraliçem," dedi bir ses. Kafamı o tarafa doğru çevirdiğim de karşımda Roger'ı görmüştüm. En son buraya ilk geldiğim zaman kahvaltı için indiğim salonda görmüştüm. Onu şuan görmek beni şaşırtmıştı. "Kraliçem nereye gidiyorsunuz?" Dedi.

Sanki yanlış bir yere gidiyormuşum gibi temkinliydi.

"Maude'un yanına," dedim. Ardından çıktığım merdivenlerden birkaç adım inerek aramızdaki mesafeyi indirdim. "Bir sorun mu var?"

"Yanlış yere gidiyorsunuz," dedi. Dediği şey şaşırmama yol açmıştı. Kafamı kaldırdığım zaman Maude'un odasının olduğu katı geçtiğimi gördüm. "Bu kata gitmek yasak. Sadece kral Maude gidebilir. Neden gidiyordunuz? Bir sorun mu vardı?" Dedi.

"Hayır," dedim hemen. Beni yanlış anlamasını istemiyordum. "Sadece dalmışım. O yüzden fark edemedim." Dedim kendimi açıklayarak.

"Anladım," dedi ve içten bir şekilde gülümsedi. "Size kral Maude'un odasına kadar eşlik etmemi ister misiniz?" Dedi. Bu teklifi reddedemezdim. Çünkü içimi kemiren bir sorum vardı.

"Tabi, çok güzel olur." Dedim ve merdivenlerden geri dönüp aşağıya inmeye başladık.

"Birşey sorabilir miyim?" Dedim.

"Tabi, ne isterseniz sorabilirsiniz." Dedi beni onaylarayak.

"Yasak kat demiştin yanlış hatırlamıyorsam. O kat sadece bana mı yasak?" Dedim.

Sorum onu güldürmüştü. Merdivenleri bitirip uzun koridorun sonundaki Maude'un odasına doğru ilerlemeye başladık. Bana dönüp "hayır, kraliçem. Orası herkese yasak. Kral Maude dışında hiç kimse gidemez." Dedi.

Aldığım cevap daha da meraklanmama sebep olmuştu. O katda ne vardı acaba?

Sonunda odanın önüne geldiğimizde Roger bana döndü.

"Bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim." Dedim. İri cüssesine oranla kısa kalan boyum yüzünden ona kafamı kaldırarak bakıyordum.

"Bu benim için büyük bir onurdu." Diyip baş selamı verdi ve bulunduğumuz yerden uzaklaşmaya başladı. Onun gözden kaybolmasıyla elimi kapı kulpuna atıp hızlı bir şekilde açtım ve içeriye girdim.

Kapıyı açmam ile gözlerim anında büyük odada çalışma masasında oturan Maude'u bulmuştu. Kalbim onu görmenin heyecanı ile hızlı bir şekilde atmaya başlamıştı.

Belli ki beni fark etmemişti. Ya da ben öyle düşünüyordum.

*

(Yazar anlatımından)

Maude, sevgili eşinin kokusunu almasıyla odasına geleceğini anlamıştı. Kokuyu derin derin içine çekti. Bu koku onun herşeyi olmuştu. Bir dakika bile bu kokuyu almaktan maruz kalsa çılgına dönerdi.

Saatlerdir kafasını gömdüğü çalışma masasının üstündeki parşömenlere baktı. Belli ki işi daha uzun sürecekti.

Elini boynuna götürüp erkeksi bir şekilde kütlettikten sonra şarap şişesinde ki son yudumu içti. Bugün eşi ile ilgilenememişti. Joyce'un doğum günü olduğu için farklı ülkelerden farklı ırklar, gelecekti. Aslında çağırdığı ırkların çoğu uzun zamandır tanıdığı kişilerdi. Yine de tedbiri elden bırakmamak için elinden geleni yapmıştı.

Elena ile uçurumda yaşananlardan sonra Maude, rahat bir uyku çekemez olmuştu. Her anını tetikte ve eşini kontrol ederek geçiriyordu. O olaydan sonra bir hafta geçmiş ve Maude bu bir haftalık süreçte nerdeyse hiç uyumamıştı. Hoş! Normalde de pek uyuduğu söylenemezdi zaten.

Kapının çalınmadan girilmesi ile dudaklarının kenarları kıvrıldı. Sevgili eşi gelmişti. Eğer bir başkası odasına kapısını çalmadan gelirse hiç düşünmeden öldürmesine sebep olabilecek bu hareketi sevdiği kadın yapınca mutlu olmuştu. Elena'nın bu hareketi eskisi kadar Maude'dan çekinmediğini gösteriyordu.

Elena, içeri gelince Maude bilerek tepkisiz kaldı. Elena'nın tepkisini merak ediyordu.

Elena, içeriye tıpkı daha önce de yaptığı gibi kapıyı çalmadan girdiği için kendisine kızmıştı. Yapacak birşey yoktu artık.

Maude'un hala kendisini fark etmediğini düşünen Elena, ne yapacağını bilemez bir halde odanın ortasında Maude'un sırtıyla bakışıyordu.

Maude, olması gerektiğinden biraz fazla hızlı atan kalp atış seslerini dinledi. Çok güzeldi...

"Uhmm," diye yapmacık bir öksürük sesi çıkardı Elena. Amacı burda olduğunu belli etmekti. Oysaki Maude onun geldiğini hatta adım seslerinden bile ne zaman geleceğini önceden biliyordu. "Müsait misin?" Diyerek devam etti.

Maude, Elena'nın kendisine yönelttiği soru ile oturduğu sandalyeden ayağa kalktı. Arkasını dönüp eşinin eşsiz güzelliğine baktı. Ona doğru birkaç adım attı ve hemen önünde durdu.

"Bir sorun mu var?" Dedi Maude. Elena kendisine sorulan soru karşısında çekingen bir ses ile cevap verdi.

"Yanlış bir zamanda mı geldim? Sonra da gelebilirim." Diyip Maude'un hiçbirşey demesine fırsat vermeden arkasını dönüp kapıya ilerlemeye başladı.

"Hayır, kraliçem." Dedi Maude sakin bir sesle. "Sadece Joyce ile akşam için hazırlanıyorsunuz diye biliyordum. Hazırlığınızın bu kadar erken bitmesini beklemediğim için sordum." Dedi kendisini açıklayarak.

Elena, duydukları ile rahatlamıştı. Yumuşak yatağın üstüne oturdu ve Maude'a baktı. Zaten boyu Elena'nın iki katı sayılırdı. Birde oturunca baya bir boy farkı oluşmuştu.

"Aslında hazırlıklar gayet güzel ilerliyor sayılırdı." Dedi. Maude, gözlerini bir an bile olsun eşinin üzerinden almıyordu. "Ama Joyce..."

"Kavga mı ettiniz?" Dedi Maude tek nefeste. Joyce'u iyi tanıyordu. Hatta o kadar iyi tanıyordu ki eşi ile karakter uyumsuzluklarının da farkındaydı.

"Hayır, hayır. " Dedi Elena hızlı bir şekilde kendisini açıklayıp bu yanlış anlaşılmayı düzeltmeye çalışarak. "Sadece o çok fazla enerjik. Ben ise onun yanında fazla uyuşuk kalıyorum sanırım. Bir süre sonra da sıkıldığım için yanına gelmeye karar verdim " dedi.

Maude anladığını belirtircesine kafasını salladı. "Bir sorun olursa bana söyle." Dedi tembihleyerek. Sonra da dolabına doğru yöneldi. Elena'nın gözü önünde kendisine boxer ve giymek için birkaç parça üst aldı.

"Nereye?" Dedi Elena düşüncesizce.

"Duşa gireceğim. Sende yorgun görünüyorsun. Biraz dinlen. İstersen burda kalabilirsin." Dedi ve banyoya doğru ilerleyip içeriye girdi.

Onun banyoya gidişi ile Elena sırt üstü bir şekilde yatağa uzandı. Maude haklıydı. Dinlenmesi gerekiyordu. Üzerinde elbisesini çıkartması gerekiyordu.

Maude'un dolaplarının olduğu tarafa gidip rastgele açtı ve kendisine göre birşeyler aramaya koyuldu. Elini küçük çekmeceye uzatıp çekti. O an içinden kendisine küfürler yağdırmaya başladı. Hızlı bir şekilde çekmeceyi geri kapattı.

Açtığı çekmecenin içine boxer vardı!

Üzerindeki şaşkınlığı atıp diğer dolaplara bakmaya devam etti. O kadar fazla dolap verdi ki hepsine tek tek bakmak zorunda kalıyordu. Alt olarak kendisine giyecek birşey bulamamıştı. İç çamaşırları ile idare edecekti mecbur. Alt kısmı çıplak olduğu için üstüne giymek için uzun birşeyler arıyordu.

Sonunda aradığını bulduğunda Maude duştan çıkmadan önce hızlı bir şekilde üzerindekileri çıkardı. Giyindiği zaman bedeninin verdiği rahatlama hissi ile kendisini hızlı bir şekilde yatağa attı. Alt tarafı çıplak olduğu için başını yorganın altına koydu ve kendisini derin bir uykuya bıraktı.

*

Maude, eşini odada bıraktıktan sonra kendisini duşa atmıştı. Başından aşağıya sular akarken o sadece eşine ait olan kulağındaki kalp atış seslerine odaklanıyor ve bir yandan da düşünüyordu. Gitmemişti. Bu odada kalmıştı.

Elena'nın korkuları vardı. Maude, bunu ister istemez fark etmişti. Uçurumun kenarında yaşananlardan sonra onun bir deniz kızı olduğunu düşünüyordu. Lakin anlam veremediği şeyler vardı. Eğer bir deniz kızı ise neden suya düştüğü zaman dönüşmedi?

Yıllar önce deniz kızlarının soyunun tükendiği söylenirdi. Dış görünüşlerinin fazlasıyla çirkin olduğu ve karada yaşayan bütün canlılara karşı büyük bir nefret duyduğu da söylenirdi.

Uçurumun kenarında yaşananlardan sonra Maude'un emin olduğu birşey daha vardı. Elena'nın tek korkusu Doyle değildi. Başka birşey daha vardı. Hatta Doyle'a karşı olan korkusu o şeye olan korkusunun yanında nerdeyse hiçbir şeydi.

Peki o halde Elena neyden korkuyordu?

Doyle mevzusu için de birkaç hafta sonra soğukların ülkesine gidecekti. Onu bulup ilk gördüğü yerde yakalacayak, ülkesine getirecek ve işkencelere boğup öldürecekti.

Elena'ya yaşattıklarının cezasını ödemesi gerekiyordu.

Birde Ember mevzusu vardı. Elena'nın anlattıklarına göre cidden yakın olmaları gerekiyordu. Acaba o da Elena ile aynı ırka mı sahipti? Her ne olursa olsun içten içe o kız hakkında kötü şeyler hissediyordu. Yine de Ember'ı bulmalıydı. Elena için...

Sonunda düşünmeyi bırakıp duştan çıktı. Beline havlusunu sarıp saçlarının ıslaklağını az da olsa eliyle aldı.

Altına iç çamaşırını giydi. Kapıyı açtı ve gözü ilk görmesi gereken kişiyi, eşini gördü. Uyumuştu. Zaten duştayken Elena'nın düzenli nefes alış verişlerinden bile uyuduğunu anlamıştı.

Yatağın etrafında dolandı ve kadınının yatakta uyuduğu tarafa geçti. Yatağın kenarına oturdu. Büyük elleri ile sevgili eşinin narin saçlarını okşadı. Ona bakarken içi gidiyordu. Bu zamana kadar hiçbir kadından etkilenmemişti. Ama Elena farklıydı...

...




Continue Reading

You'll Also Like

986 262 16
İyi bir oyuncusunuz, iyi bir sevgiliye sahipsiniz ve iyi bir aileniz var... Peki bu güzel şeyler bir ihanetle yerle bir olsa? ✨Yıldızlar mükemmel ş...
4.5K 311 23
Aile şiddeti ile apar topar evlendirilen zeynep ile cüneyd bir süre sonra ayrılmak zorunda kalır. kansere yakalanan zeynep dayanmaya çalışır.
4.1K 519 21
Ben hâlâ ona tuhaf tuhaf bakarken başını kaldırıp gözlerimin içine baktı, o kadar derine bakmıştı ki, bir an zihninden geçenleri anlayacak diğe içim...
130K 9.1K 14
Tüm diyar, doğudaki savaş yüzünden kaosa sürüklenmiştir. İmparatorluğu ayakta tutmanın ve Wisteria'yı kurtarmanın tek yolu ise Saige Nerth ve Zaiden...