love wins all; 2min

By ilvlino

13.4K 2.8K 1.1K

far away in the universe from earth to mars will you please go with me? royalty, ftl, 2min uyarlama bir hikay... More

my universe
don't know where you are right now, did you see me on tv?
'cause everybody wants something from me now, and I don't wanna let them down
and you say, "as long as i'm here, no one can hurt you"
creating treasures in this lightless lonely night
curfews at midnight, we watch the sunrise
in a world of boys, he's a gentleman
there's no one, who ever has done better at making me feel worse
i hope you're happy but don't be happier
glimpse of us
so now i come to you, with open arms
stay with me a little longer
you're always on my mind
you're the scars on my skin
long for you
love me or leave me
kiss me like you wanna be loved
volcano
valentine
forever with me
nothin' in the world can make me feel the way you do
now, i'll always be here, i won't ever run
you are the bane of my existence and the object of all my desires
still with you
love wins all -final

dearest, darling

1.8K 137 74
By ilvlino

3. Dünya Savaşından sonra dünya büyük hasarlar almış ve bunun sonucunda bir daha böyle bir savaş yaşamamak için ülkelerin kast sistemine ayrılmasına karar verilmişti.

Ne kadar iyi olduğu tartışılan bu sistemde bir asır geride bırakılmış, alt seviyedeki insanların nasıl yaşadığı bir süre sonra kimsenin derdi olmamaya başlamıştı.

Üst seviyede bolluk içinde yaşayanlar bir süre sonra zenginliğin etkisine kapılıp alt seviyelere sırt çevirmiş ve onları yurttaş olarak değil de çalışan olarak görmeye başlamıştı.

8 seviyeye ayrılan ülkede sekizinci seviye olanlar evsiz olarak adlandırılırken, her seviyenin belirli bir çalışma alanı vardı.

Yedinci ve altıncı seviyeler üst sistemdekilerin evlerine gidip ayak işleri yapan, canını dişine takıp çalışan hizmetlilerdi. Beşinci seviyeler heykeltıraşlıktan şarkıcılığa kadar sanatın her türlüsünü seçebilen zanaatkarlar, dördüncü seviyeler genelde öğretmenlik ve avukatlık yapan işçiler, üçüncü ve ikinci seviyeler ise kraliyete bağlı çalışan ya da modellik, oyunculuk gibi işleri yapan kraliyet ailesinden sonraki en zengin kişilerdi.

Kraliçe, kral ve tek çocuklarından oluşan kraliyet ailesi ise sistemin haksızlığını gözünüze sokmak istercesine birinci seviye olarak adlandırılırdı.

Haksızlıklarla dolu ve düşük seviyeliler için mutlu olmanın imkansız sayıldığı bu kast sisteminin içinde, beşinci seviye zanaatkar bir ailenin ortanca çocuğu olan Kim Seungmin ise mutluydu. Onun için mutluluk, elde edilmesi zor bir şey değildi üstelik.

Sevgi dolu bir ailesi, sevdiği bir işi ve en önemlisi de aşık olduğu birisi vardı. Fakat bütün bu mutluluğuna rağmen, içinde bir yerlerde sistemin haksızlığından yakınan tarafın bulunduğunu da inkar edemezdi. Kendisi yokluğun içindeki mutluluğu görebiliyor olsa bile, kendisinden daha zor durumda olan insanların mutluluğa erişemediğinin bilincindeydi ve bu yüzden bu sistemin bir an önce değişmesini umuyordu.

Çok değerli ülkesinin çok değerli kraliyet ailesini yalnızca bir kere panayırın açılışını yapmak için geldiklerinde görmüş fakat kralın soğuk duruşu ve kraliçenin herkese üstten bakan tavırları yüzünden sistemin yakın zamanda değişeceğine dair umudunu kaybetmesine neden olmuştu.

Çoğu kişinin aksine Seungmin için sayıların önemi yoktu. Hatta Seungmin'in herkesten çok sevdiği, yakın zamanda evlenmek için gecesini gündüzüne katarak çalıştığı bir sevgilisi vardı.

Hyunjin ile aileleri çocukluklarından beri arkadaştı. Aralarında bir yaş vardı ve eskiden yalnızca arkadaşı olarak gördüğü adam yıllar geçtikçe onun için farklı anlamlar ifade etmeye başlamıştı, zaman zaman abisi, zaman zaman sevdiği adam olmuştu.

Ne kadar kendilerinden bir seviye düşük olsalar da Seungmin asla Hyunjin'i bu şekilde yargılamamıştı ve bir süre sonra iki genç bütün zorlukları göz önüne alarak kendilerini aşka bırakmıştı.

Her akşam sokağa çıkma yasağından sonra ikisi de bütün risklere rağmen evden kaçar, ortak bahçelerindeki ikisine özel, artık evleri haline gelmiş ağaç eve giderler ve bütün günün yorgunluğunu birbirlerinin gözlerinin içine bakarak atarlardı.

O günün de başta diğer günlerinden bir farkı yoktu, Seungmin her zamanki gibi camdan çıkmış ve sevgilisinin kendisini beklediği ağaç eve doğru sessiz adımlarla gitmişti. Elinde kendi akşam yemeğinden Hyunjin için ayırdığı bir parça ekmek duruyordu.

Hyunjin'in kendisinden 2 yaş küçük olan ikiz erkek kardeşleri ve onlardan 6 yaş küçük olan minik bir kız kardeşi vardı. Üst sınıflara hizmetçi olarak çalışan annesi, yıllar önce sakatlandığı için artık çalışamayan babası ve bütün aileyi geçindirmek zorunda kalan, ona verilen bütün ayak işlerini yapan Hyunjin ile bu altı kişilik ailenin akşam yemeğinde bir parça ekmek bulması bile zorken, Hyunjin her zaman kardeşlerini düşünür ve kendi payını da kardeşlerine paylaştırırdı.

Bunu bilen Seungmin ise kendileri de çok iyi durumda olmasalar bile elinden geldiğince sevgilisine bir şeyler ayırmaya çalışırdı. Başta sevgilisi buna karşı çıksa da Seungmin'in samimi olduğunu anladıktan sonra izin vermeye başlamıştı.

Seungmin, kısa bir yürüyüşün ardından ağaç eve varmış, ahşap merdivenleri dikkatlice çıkarak dışarının soğukluğunun aksine ev gibi hissettiren sıcaklığın yüzüne vurmasına izin vermişti.

Evlerinden gizlice buraya getirdikleri birkaç yastık ve örtüden başka bir şeyleri yoktu fakat içeride Hyunjin'in olduğunu bilmek bile evi gibi hissetmesi için yeterliydi. Yavaşça elindeki peçeteye sarılı ekmeği küçük taburenin üstüne bırakıp, çoktan örtüye yatmış olan sevgilisinin yanına oturdu.

Varlığını fark eden Hyunjin kafasını onun dizlerine koyduğunda Seungmin, alışkanlık olmuş bir şekilde sevgilisinin kahkülleri gözlerine girecek kadar uzamış saçlarına elini attı ve sevgi sözcükleriyle beraber arada öpücükler kondurarak yumuşacık saçları sevmeye başladı. Bir süre sessiz ama huzurlu bir şekilde gözleri kapalı dizlerinde yatan sevgilisini izledi, ardından istemeyerek de olsa sevgilisini uyandırmaya çalıştı.

Hafif mırıltılarla kalkmak istemediğini belirten sevgilisine karşı en tatlı kıkırdamasını sundu. Kulaklarına arya gibi gelen o kıkırtıdan sonra Hyunjin gözlerini açmış, karşısında parlak ve aşk dolu gözlerle kendisini izleyen sevgilisiyle göz göze gelmişti.

Sadece sevgilisinin gözlerinin içindeki kendi yansımasını görmek için bile bütün zorluklara katlanabilirdi, çünkü aynı Seungmin gibi Hyunjin de o gözlerde can buluyordu.

İkisinin de iyiliği için en büyük zorluğa katlanacaklarını hatırlamak ise derin bir nefes almasına sebep oldu, 'bunu kendim için değil, bizim için yapıyorum' diye kendi kendine tekrar etti. Günlerdir düşündüğü şeye sonunda karar vermişti ve ne kadar zor olsa da artık bu teklifi yapmak zorundaydı.

Sevgilisi çoktan taburenin önüne gitmiş, ekmeği getirmeye hazırlanırken Hyunjin yavaşça yerinde doğruldu ve kızları kıskandıracak güzellikteki sevgilisine arkadan sarıldı. Tam bu zamanlarda, sevgilisine küçük bir teması bile onu ayakta tutarken onu bırakacak olması kalbinin sızlamasına neden oluyordu.

Bir sorun olduğunu sezmiş olan Seungmin ise meraklı gözlerle sevgilisine dönmüş, neler olduğunu anlatmasını bekliyordu.

"Aşkım, bence seçime adını yazdırmalısın."

Seungmin, o an her şeyi bekledi. Hyunjin'in kardeşlerinin hastalandığını, işinden kovulduğunu ya da en kötü senaryoda babasının durumunun kötüye gittiğini bile düşünmüştü.

Fakat şuna emindi ki, sevgilisinin ağzından çıkan kelimeleri beklemiyordu. Gözlerinden hayal kırıklığı okunurken Hyunjin'in neden böyle bir karar verdiğini defalarca kere sorguladı.

"Benimle mutlu değil misin? Kazanırsam ayrılmamız gibi bir durum söz konusuyken nasık böyle bir şey söyleyebilirsin, ya kabul edilirsem ve seni bir daha göremez, o saray denilen yerde kapana kısılırsam?"

"Sevgilim, benim güzel bebeğim, seninle mutsuz olmam gibi bir durumun olması düşünülemez bile ama seçimin önemini biliyorsun, kazanırsan ailenin üst sınıfa çıkacağını ve daha rahat yaşayacağını biliyorsun. Sırf benim için burada kalmanı ve ailenin de senin de her gün acı çektiğini görmek istemiyorum. Seçilip seçilmeyeceğin kesin değil üstelik seçilsen bile bir süre orda kaldıktan sonra yanıma dönebilirsin."

"Ailemi benden önce düşündüğün için teşekkür ederim ama benim açımdan düşündün mü hiç Hyunjin? Biliyorum, beşinci seviyeden birisi daha önce hiç seçilmedi seçilme ihtimalim de zor, seçime adımı yazdırsam ve kazanamasam bile aileme yüklü bir miktarda para verilecek evet, ama ya o küçücük ihtimalde kazanırsam ve elenene kadar sevdiğim adamın kollarından uzak, yüzünü bile görmediğim bir adamın yanında yaşamaya başlamak zorunda kalırsam? O zaman sadece ailem daha fazla para alabiliyor diye daha mı mutlu olacağım?"

Seungmin'in sözlerinden ve haklılık payının da oluşundan sonra Hyunjin derin bir nefes aldı ve sevgilisinin, kendisinin yanında küçücük kalan ellerini tuttu.

"Haklısın, özür dilerim. Sadece sabah kasabada seçim hakkında konuşanları duydum ve gitmemeni istersem bencillik yapmış olacağımı düşündüm. Bana ve buraya bağlı olmanı seviyorum ama eğer aklında küçücük de olsa denemek isteyen bir taraf varsa lütfen bunu benim için geri plana atma ya da göz ardı etme sevgilim. Sadece bir kere de olsa etraflıca düşün."

Kafasını eğip sevgilisinin avuçlarının içinde kaybolan ellerine baktı Seungmin. Hyunjin'in yanına gelmeden önce de ailesiyle bu durum hakkında kavga etmişti.

Bu sabah kapılarına seçime katılabileceğine dair mektup bırakıldığından beri annesi gitmesi konusunda baskı yapıyordu ve Seungmin katılma ihtimalini her düşünüşünde sevgilisi yüzünden vazgeçiyordu.

Belki de annesi de Hyunjin de söylediklerinde haklıydı, beşinci seviye birisinin daha önce kazandığı görülmemişti ve kast sisteminde düşük sıralarda sayıldıkları için de yakın bir zamanda kimsenin beşinci seviye bir şarkıcıyı seçeceğini düşünmüyordu.

Sadece başvuru kağıdına yapıştıracağı bir resim ve atacağı bir imzayla bile ailesine en az yarım yıl yetecek miktarda para verilecekti. Bununla iki kardeşi rahatça okuyabilir, annesi yemeğin içine et koyabilir, yeni doğum yapmış ablasına bebeği için kıyafet alabilir ve Hyunjin ile evlenmesine yetecek kadar para biriktirmiş olabilirdi.

Bütün bunlara rağmen içindeki 'ya kazanırsam' diyen tarafı da susturamadığı için eli o başvuru kağıdına bir türlü gitmiyordu.

"Bilmiyorum Hyunjin, ailemi düşünmem gerektiğini biliyorum ama sen de benim ailemsin, seni bırakmak istemiyorum."

İki sevgili yorgun gözlerle birbirlerine baktı bir süre, Hyunjin eğilip Seungmin'i saçlarından öpmeden ve o gece ikisi de evlerine gitmeden önce Hyunjin son kez konuştu.

"En azından bu gece düşün sevgilim. Beraber mutlu olsak da benim yüzümden ailenin zor duruma düşmesi, beni birlikte olduğumuz her zaman rahatsız eder. Lütfen bir şans ver."

Continue Reading

You'll Also Like

96.2K 17.9K 35
"sana gelmemek için binlerce bahane ürettim ben."
36.6K 4.7K 27
felix: sana o şarkıyı yazdıran insanlardan nefret ediyorum. [texting + düzyazı] -for @loresresa 26082022 26032023
24.9K 5.1K 13
"Got everyone watchin' us, so baby let's keep it secret."
252K 27.9K 30
babanın sana bıraktığı yaraların olduğunu biliyorum. biriciğime 🍀 | 220510 | daddy issues, psikolojik