『𝐘𝐚𝐦𝐢 𝐧𝐨 𝐇𝐢𝐤𝐚𝐫𝐢』...

By Ece81194

5.5K 723 2.5K

Y/N Acemi bir dedektiftir. Dedektif Todoroki Shoto ile birlikte çalışmaktadır... More

0.0 | Bedenin Ardında
Karakter Tanıtımı
0.1| Kabullenmek
0.2 | AquaPink
0.3 | İdolün Çağrısı
0.4 | Konser Bileti
0.5 | Bencil İdol
0.6 | Tuhaflık
0.7 | Giriş İçin Bir Adım!
0.8 | Emin Olmak
0.9 | Düğümün Ucu
1.0 | Dabi
1.1 | Sohbet
1.2 | Korku
1.3 | Yumi
1.4 | Uyanış
1.5 | Nefret
1.6 | Gelecek
1.7 | Ai
1.8 | Hiddetin Tadı
1.9 | Dönüş
2.0 | Sae Yurokawa
Karakter Tanıtımı 2
2.1 | Shoto × Yaoyorozu - Geçmiş
Happy! Birthday!
2.2 | Farkına Varmak
2.3 | Gerçeğin Başlangıcı Part 1: Bir Yeni Adım!
2.4 | Gerçeğin Başlangıcı Part 2 : İki Yeni Adım!
2.5 | Acıtıyor...
2.6 | Hisler
2.7 | Kaygılar
2.8 | Geçmiş Ve Gelecek
2.9 | Hala Kimsenin Bilmediği Bir Dilek
3.0 | Bundan Sonrası
3.2 & 3.3 | Seçenekler ve Seçimler
3.4 | Paylaşılan Sırlar
Bölüm değil

3.1 | Zayıflıklar

82 12 89
By Ece81194


Bölüm şarkısı
bu şarkıyı seviyorum

Kapaktaki oğlanlara aşığım beyaz saçlı favori anime karakterimdir





Sae Yurokawa

<3

"Ha? Bekle o çocuğu niye götürdüler?"

Yuichi salona girdiğinde gülümseyen ifadesi Anri'nin lafıyla değişmişti.

"Size ne amk o piçten!?"

"Sen Yurokawa'yı kıskandın değil mi?" dedi Reo kolunu Yuichi'nin omzuna atarken.

Yuichi Reo'nun kolunu omzundan ittirdi.

"Ksıkanamaz mıyım?"

Onları izlerken omzumda hissettiğim dokunuşla odağım değişmişti.

"Sae..."

"Ne oldu Hira?"

"Kardeşinle yanındaki dedektif... Onların aralarında ne var?"

"Neden soruyorsun?"

"Balkona onları çağırmaya gitmiştim ama çok yakınları ve melez saçlı önemli bir şey konuştuklarını söyledi. Başta Kei dediğin çocukla alakalıdır diye düşündüm. Ama melez saçlıyı tuvalette ağlarken gördüm."

Shoto ağladı mı?

"Bunu neden bana anlatıyorsun?"

"Y/N'nin abisisin diye, o çocuktan hoşlanmıyor gibi-"

"Y/N de senden hoşlanmıyor."

Anri'nin gözleri genişlerken burnumdan sessiz bir iç çektim. Önümdeki tabaktaki yarım kalmış pastaya bakarken dudaklarımı araladım.

"İkisinin arasında ne olacağı beni çok ilgilendirmiyor. Shoto'nun güçlü olduğunu kabul ediyorum ama duygusal açıdan ona güvenmiyorum. Y/N'le ilişki yaşamaları pek sorun değil. Sonuçta Y/N onu seviyor. Ben izin vermesem bile ilişki yürüteceklerine eminim. Shoto neden ağladı bilmiyorum. Ne konuştuklarını da bilmiyorum. Buraya geldiklerinde Y/N'nin sarhoş olmak istemesine yok açan şeyi de bilmiyorum. Sadece onlara güvenip akışına bırakacağım. İlişkileri birbirlerine zarar verirse zaten ayrılırlar. En ufak olayda gidip işlerine karışıp Shoto'yu dövecek bir abi değilim. Ben sadece Y/N'in zarar görmesini istemiyorum."

"Neden?"

"Ne?"

"Neden bu kadar kibarsın?"

Dediği şeye kıkırdadım.

"Çünkü zarar görmenin verdiği hissi biliyorum. Kardeşimin ve o ibnenin o hissi tatmasını istemiyorum."

Ayağa kalkıp Anri'yi kanepede yalnız bıraktım. Reiji ile konuşan Yuichi'nin yanına gidip ikisinin arkadan sırtına atladım.

"Ne saklıyorsunuz bakalım."

Yuichi telefonunun ekranını göğsüne bastırıp saklarken kaşlarını çattı.

"İlk önce üstümden in."

Yuichi'den ayrılıp Reiji'ye arkadan sarıldım. Kollarımı omzunun üstüne atıp çenemi kolumun üstüne yasladım.

"Bana anlatmıyorsun intihar manyağına mı anlatıyorsun?"

Somurtarak söylediğimde Reiji'nin yüzünde bir sırıtma olmuştu.

"Ben ana centerim. Senden daha çok sevileceğim elbette."

Egoyla söylediğinde kaşlarımı çatıp onu ittim.

"Bu hayatta övündüğün tek şey IR'nin centeri olman."

Reiji kalbin üstüne sahte bir ok saplanmış onu itmeye çalışıyor gibi davrandı.

"B-bu acıttı... Çok kabasın Kawa-chan..."

"Hee beklediğimden daha erken."

"" Ney? ""

Yuichi arkasına dönüp odasına ilerledi.

"Yakında öğrenirsiniz."

Y/N Yurokawa

Kapının kapanıp çarpma sesi beni uykumdan ederken esnedim.

Uykum var...

Gözlerimi kırpıştırdığımda odanın karanlık olduğunu fark ettim. Rahat bir şekilde açtıktan sonra odanın perdesinin açılmasıyla gözlerime aniden vuran ışık acıtmıştı. (yazar:bunasıtümceamk)

''Shoto ben senin perdeyi açan elini...''

Gözlerimi elimin tersiyle ovuştururken homurdandım. Elimi tutan el elimi gözümden çektiğinde karşımda eğilmiş Shoto'yu görmüştüm. Renkli saçlarının uçları gözünün üstüne düşmüştü.

''Elimi ne?''

(yazar:ben yine kudurmaya başladım aq)

''T-tutarım diyecektim.''

Yalandan gülümseyerek söylediğimde elimi bırakıp ayağa kalktı.

''Kalksan iyi olur. Yapacak işlerimiz var.''

''Tamam patron.'' diye mırıldanıp koltuğu döndürdüm.

Shoto ile ilk çalışmaya başladığımda ona patron diyordum. Aslında başta sürekli soğuk davrandığı için emir verir gibi duruyordu. Bir ara sinir olup ona patron demiştim ama Shoto çok garip bir şekilde bakmıştı. Ondan sonra zevkine demeye başladım. Her deyişimde azar yiyordum. Onu sevdiğimi kabullendiğim zaman patron demeyi kesmiştim.

''Bana öyle seslenme demiştim!''

Ayağımla tekerleklerin oynamasına sebep olup koltuğu döndürürken sırıttım.

''Ama zevk alıyorum.''

Shoto elindeki bilgisayarı bırakıp bana tuhaf bir bakış atmıştı. Onu umursamayıp koltuğu tekrar döndürecekken dediği şeyle ayaklarım hareket etmeyi kesmişti.

''Dün gece seni öpmeme rağmen hala o lafı söylemekten zevk alıyorsun yani?''

Ses tonundan ima ettiği anlaşılıyordu. Aklıma dün geceki olay gelirken yanaklarımın içini ısırıp aptal heyecanımı bastırmaya çalıştım.

''Ö-öyle değil...''

Koltuğun kenarlarını sıkarken birkaç kelime gevelemiştim. Ayağa kalkıp odadan çıkmaya karar verdim.

''Ke-keigo-san ayılmıştır değil mi? Ben onu kontrol edeyim en iyisi!''

Götümü koltuktan ayırıp ayağa kalktığımda Shoto'dan yeni bir laf yedim.

''Utandığım için kaçmak istiyorum da diyebilirdin Y/N.''

Kaşlarım çatılmış ellerimi yumruk yapmış sıkarken omzumun üstünden Shoto'ya baktım.

Ben dün içerken bu yürek mi yedi amınakoyayım!?

Yüzü de hiç kızarmadı. Utanmıyor mu yoksa?

K-konu romantizme gelince egoist mi oluyor...?

Y-yok be-

''Y/N.''

''E-efendim!?''

Yanına geldikten sonra Shoto bilgisayardaki klasörlere göz atıyordu.

''Ç-çok fazla... değil mi?''

''Kim bilir kaç yıldır o işi yapıyor...''

Shoto rastgele bir maile girdikten sonra ekranın üstündeki tarihe takılmıştı gözlerim.

06/24/2017

''Cidden mi?''

''Y/N-''

Shoto'nun ne diyeceğini bildiğimden sözünü kestim.

''Bekle! Çok fazla dosya var hepsini kontrol etmek istemiyorum. Bu sefer ilk sen kontrol et! Ben Keigo ile konuşurum!-''

''Reddedildi.''

Kollarımı ve kafamı eğip mırıldandım,

''Neden...''

''Keigo'yu kendi tarafımıza çekmeyi planlıyorum.''

Yutkunduktan sonra kafamı kaldırıp ona baktım.

''Gerçekten mi?''

Shoto elini saçıma sürtüp okşadığında birkaç saniyeliğine nefesimi tutmuştum.

''Evet. Muhtemelen yakalandığı haberi içinde olduğu birliğe ulaşmıştır. Onu kurtarmaya geleceklerini sanmıyorum.''

''Ama Himiko-chan'ı katil gelip kurtarmıştı.''

''Toga Himiko bir lakap kullanmıyordu. Ama Keigo kullanıyor. Katilin Hawks'ı yakaladığımızı öğreneceğini sanmıyorum.''

Shoto ayağa kalktıktan sonra elini saçımdan çekti. Peşinden ilerlediğimde sorgu odasına gittiğimizi fark ettim.

İçeri girmeden önce camın ardından baktığımda Keigo yanağını avcunun içine yaslamış sıkıldığı belli olan yüz ifadesiyle oturuyordu.

Shoto da yanıma gelip içeriyi izlemeye başlamıştı.

''Sıçacağım işinize lan! Canım sıkılıyor benim gelin hadi ne yapacaksanız!''

Keigo duvardaki kameraya bağırdığında gülmemek için kendimi sıkmıştım. Shoto iç çekip kapıyı açıp içeri girdiğinde peşinden gittim.

''Geldik patlama.''

Mırıldanan Shoto'nun ardından içeriye girdiğimde Keigo ile göz göze gelmiştik.

Shoto duvara yaslanırken ben masanın karşısındaki sandalyeye oturdum.

''Başın ağrıyor mu?''

Keigo'ya yönelttiğim soruyla odada yedi saniyelik bir sessizlik oluşmuştu.

Keigo-san başta şaşırdığı belli olan bir afallamayla bakmış ardından gülümsemişti.

''Hayır pek sorun değil, alışığım ben.''

''Emin misin? Kahve istersen getirtebilirim.''

Keigo sessiz kaldığında Shoto'ya dönüp bir bakış attım. Ondan kahve getirmesini istediğimi anlamış olacak ki yaslandığı duvardan ayrılıp odadan çıktı. Keigo kapıya bakarken gülümsedim.

''Merak etme, kahve almaya gitti.''

''Ha?''

Keigo arkasına yaslanıp gözlerini masanın üstündeki kelepçelenmiş bileklerinde gezdirdi.

''Burada onun üstün olduğunu sanmıştım. Sadece ortakmışsınız.''

''Ortak...

Dünkü olaydan sonra ortak olduğumuzdan şüpheliyim.''

''Dünkü olay?''

Keigo konuştuğunda gözlerimi kırpıştırdım.

''B-ben az önce sesli mi konuştum?''

''Evet...''

''Geçen gün evinizin önünde Himiko-chan vurulduğunda katil bize de saldırdı Shoto güvenliğimin tehlikede olduğunu düşünüp beni evine götür-''

''Himiko... vuruldu derken?''

Gözlerim genişlerken ağzım aralanmıştı.

''Sen bilmiyor muydun?''

Keigo'nun yüzünden bir damla ter süzülürken kafasını hafifçe iki yana salladı.

''O kız ölmez. Ölmedi... değil mi?''

Başımı eğerken yutkundum.

''Himiko için ben de üzgünüm... Onu bu odada tutuyorduk. Ama katil biz büroda yokken Denki'nin dosyasını çalmış ve onu serbest bırakmıştı. Muhtemelen Himiko farkındaydı. Katilin yüzünü gördüğünü düşünüyorum yoksa öldürülmezdi. Onu koruyamadım özür dilerim-''

''Dileme. Benden dilemene gerek yok. Demek bu yüzden Dabi ortalıkta yoktu... Dabi'nin kimliğini öğrenmişsinizdir.''

Kafamı salladım.

''Anlatmaya devam et.''

Keigo'ya bakarken anlatmaya devam ettim.

''Onun evindeyken abim aradı evde olmadığımı öğrenince S-shoto'ya verip vermediğimi sordu-''

''N-NE!? B-BEKLE TAM OLARAK NE DEDİ!?''

Keigo'nun ses tınısından eğlendiğini anlıyordum.

''Y/N abicim korkarak soruyorum o yarı yarı ibneye vermedin değil mi?, dedi.''

Keigo tam anlamıyla anırarak gülmeye başladığında sinirle yüzümü buruşturdum.

''Abine bu yüzden bayılıyorum.''

Keigo'nun kafasına sinirle bir yumruk attım. ''Kes sesini!''

Daha sonrasında olanları ona anlattığımda sessizce dinlemişti.

''Anladım. Sizin için sevindim.''

İçten bir şekilde gülümsediğinde aynı şekilde karşılık verdim.

''Umarım hala ortak değilizdir.''

''Takma kafana Y/N-chan o çocuk sadık birine benziyor. Biraz utangaç ama değil mi? Eninde sonunda beraber olursunuz.''

''Bir an cümlenin sonunu fesatlığa bağlayacaksın sandım.''

''Hehe~ Sae-chan kadar fesat biri değilim.''

Ortamda bir sessizlik olduktan sonra gülümsedim.

''Keigo-kun şuan içinde olduğumuz durum hakkında ne düşünüyorsun?''

''İkimiz arasındaki durumu mu diyorsun?''

Kafamı salladım.

''Abin öğrendiğinde ne tepki verdi merak ediyorum doğrusu."

''Kanıt göstermesem inanmazdı. ''

''Y/N-chan senin zayıflığın- hayır bu abinde de var. Sizin zayıflığınız insanlara gereğinden fazla güveniyorsunuz. Sen dedektifsin. Yarın bir gün Shoto villain olsaydı-''

''Olmaz!''

''Neden olmasın? Abiside benim birlikte. Kardeşler değil mi? Shoto da kötü biri olabilir. Olursa napardın?''

''Olmazdı-''

''İnkar ederdin.''

Aynı anda konuştuğumuzda Keigo kazandım dercesine gülümsedi.

''Demek istediğim bu. Birinin birden fazla yanı olabilir. Sen onun her yanını tanıyamazsın. Ve senin zayıflığın güvendiğin, hayran duyduğun insanların kusurlarını kabullenememen.''

Sessiz kalmayı seçtiğimde Keigo daha da konuşmamıştı. Shoto elinde kahve bardağıyla içeri geldiğinde ikimize bir bakıp kahve bardağını Keigo'nun önüne koydu.

''Minik Todoroki'ciğim elim kelepçeliyken nasıl içmemi düşünüyorsunuz acaba ahaha~''

''Bir daha bana minik Todoroki deme.''

''Eh şansımı denedim en azından.''

Keigo boynunu geriye atıp mırıldandıktan sonra iç çekti ardından kafasını eğip bardaktaki pipeti ağzına alıp kahveyi içmeye çalıştı.

''Keigo Takami üye olduğun birlikte ne kadar üsteydin?''

Shoto yanımdaki sandalyeyi oturmak için çekerken sorduğunda Keigo ağzında pipetle konuştu.

''Tomura'nın en güvendiği ikinci adamıydım.''

''İki?''

''Evet. Dabi'nin Himiko haricinde çalıştığı bir kız var. Shiggy birliği kurarken ilk onu yanına almış. Çok fazla bir şey bilmiyorum.''

''Adı ne?''

Keigo pipeti ağzından çıkarıp yüzüme bakmaya başladığında kaşlarmı çattım.

Ne dedim ki?

''Bilsem bile sana söylemem. Birlikle alakalı sorularınızı daha fazla cevaplamayacağım.''

''O zaman üstündeki takip cihazından çoktan yaklandığını öğrendiklerini varsayıyorum. Muhtemelen seni kurtarmazlar.''

''O aptalların işi belli olmaz.''

''Bizim tarafımıza geç Takami.''

Keigo kahvesinden içtiği yudumu yuttuktan sonra sırıttı.

''Ha, neden? Sizinle iş birliği yapmam bana ne yarar sağlar ki?''

''Bizimle iş birliği yaparsan cezanı azaltmalarını sağlarım. Korumamız altında olur-''

''Yalancısın Minik Todoroki.''

Keigo son kelimeyi bastırarak söylediğinde dudaklarımı ısırdım. Shoto'nun sinirlendiği belli oluyordu. Keigo da eminim onu bilerek kışkırtıyor.

''Himiko-chan size birlik hakkında bilgi verdi. Konumlarımızı anlattı. İşinin nasıl işlediğini anlattı. Onu zaten kurtarmazdık, sadece bir süikastçiydi. Yine de onu koruyamadınız. Benim rolüm ondan daha büyükken beni koruyacağınıza neden inanayım?''

''Himiko takma ad kullanmıyordu değil mi?''

''Evet.''

Shoto birbirine kenetlediği parmaklarını ayırıp geriye yaslandı.

''Katil nasıl öğrendi bilmiyorum. Himiko'nun yakalandığını bir tek Kyouka-''

''Ehem, şeey... bir kişi daha biliyordu.''

Çekinerek söylediğimde Shoto'nun baskısını üzerimde hissettim. Alt dudağımın kenarını dişledikten sonra gözlerimi kaçırarak dudaklarımı araladım.

''Katsuki'ye söylemiştim...''

Shoto sesli bir iç çektikten sonra kafasına geriye attı. Kısa bir sessilikten sonra onuşmaya devam etti.

''O zaman Kyouka ve Katsuki'nin çevresinden duyup öğrenmiş olmalı. Katilin çok büyük bağlantıları olduğunu sanmıyorum. Sen Hawks adını kullanıp onunla tanıştın. Gerçek kimliğini bilmiyor. Seni yakaldığımızı Kyouka ve Katsuki'den gizleyeceğiz. O zaman Katil sana ulaşmaz. Ayrıca birlikten biri sırf seni kurtarmak için kendini yakmaz.''

Shoto sandalyeye yasladığı kafasını ileriye ittikten sonra sırıttı.

''Bu yüzden bize güvenmelisin. Ayrıca evindeki bilgisayarına el koydum. Şifreleri kırdık. Sen söylemezsen oradan bulabiliriz. Her türlü Katili öğreneceğiz ve sen ceza alacaksın. Bize yardım edersen-''

''Anladım. Kes sesini artık.''

Keigo kafasını eğdikten sonra duyabileceğimiz bir nefes verdi.

''Her türlü hapse gireceğim. Gerçi bu alışık olmadığım bir şey değil. Y/N...''

''Evet?''

''Mahkeme süreci başlayana kadar buradaki hücrelerde kalacağım değil mi?''

''Evet. Burada kalacaksın.''

Keigo kafasını biraz daha eğmişti. Yavaşça yukarı kaldırdığında burukça gülümseyerek yüzüme bakmıştı. Gözleri yaşarıyordu...

''Sence Sae-chan ziyaretime gelir mi? Onunla sohbet etmek gerçekten eğlenceliydi...''

Şaşırsamda yüzüme yansımasına izin vermedim. Shoto'ya döndüğümde göz ucuyla bana bakıyordu. Ondan yardım alamayınca önüme dönüp zoraki gülümsedim.

''Önce işimizi yapalım sonra kankini ararım.''

Shoto ayağa kalktıktan sonra camın arkasındaki odaya girdi. Kısa sürede geri geldiğinde elinde Keigo'nun evinden arakladığı bilgisayarı gördüm.

Shoto Keigo'nun bileklerindeki kelepçeyi çıkardıktan sonra Keigo bileklerini ovmaya başlamıştı. Shoto onun yanında ayakta dururken Keigo pipeti alıp bardağın içinden çıkarıp masaya koydu. Kalan kahveyi kafasına diktikten sonra bilgisayarı alıp bir sekmeye girdi.

''23 Kasım 2023 tarihinde sipariş aldın değil mi?''

Shoto mırıldandığında Keigo hafifçe sırıtmıştı.

''Çok zekiymişsin.''

Denki gerçekten az kaldı...

Elimin terini eteğime sürterken Keigo'nun sesiyle yüzümdeki gülümsemeyi silip kafamı havaya kaldırdım.

''Buldum mail burada.''

Yutkunduktan sonra Keigo parmaklarını bilgisayardan çekti.

Keigo Takami

''Buldum mail burada.''

Ellerimi bilgisayardan çekip arkama yaslandım. Shoto ekrana eğilirken kafasını kaldıran Y/N ile göz göze gelmiştim.

"Yuichi mi? Aman Y/N'i hiç anlayamıyorum zaten. Aynı anda on çocuk seviyor. Dur bekle-"

Sae'nin parmakları ekranda biraz belirirken saymaya başladı.

"İlk Katsuki denilen bir herifi seviyordu. Sonra Neito Mano bilmem ne diye bir oyuncu vardı gerçi hala seviyor mu bilmiyorum. Dediğin Yuichi var. Onları yan yana görsen bir! Bazen Yui de onu seviyor diye korkuyorum. Sanki bunlar yokmuş gibi yanındaki dedektif ibnesini seviyor bide. Aralarında bir bok da geçmiyor zaten."

Öğrenince ne tepki vereceksin merak ediyorum Y/N-chan...

''Denki Kaminari'nin katili oyuncu olarak tanınan Neito Monoma.''

Shoto dişlerini sıkarken ekranı Y/N'e çevirdi.

''Ne?''

Y/N'nin mavi gözleri büyüyüp koyulaşırken ekrandaki isme bakıyordu. Karşımdaki kızı izlerken yutkunup gözlerimi kıstım.

Bundan sonrasını gerçekten merak ediyorum...





Katsuki Bakugou

''Hoş geldin!''

Karşımdaki sarı saçlı kendini beğenmiş adama bakarken tepki vermeden yanından geçtim.

''Kaba herif! Yönetmeninizim ben!''

''Kudurma amına koduğumun İssei Malı!''

Duyduğum tanıdık sesle hızla kafamı çevirdiğimde tahminimin doğru olduğunu fark ettim.

''Bana öyle deme Ru-''

''Sen...''

Konuşmamla yönetmen olduğunu söyleyen herifle onun kafasına vuran kız duraksamıştı. Bana bakarlarken işaret parmağımı karavanın kapısında dikilen kıza uzattım.

''Sen o sürtüksün!''

''Sürtük?''

Kız karavandan inerken az önceki sarı saçlı herif önüme gelip yakamı tutmuştu.

''Düzgün konuş lan! Sen benim yıldızıma sürtük diyemezsin! Onun ne kadar güzel olduğunu görmüyor-''

''Çekil be şuradan!''

Kız adamın kafasına dirsek attıktan sonra onu itip karşıma geçti. Kaşlarını hafifçe çatmıştı.

''Beni tanıyor musun?''

Ha!?

Dalga mı geçiyor lan bu benimle!?

''Tanımamam imkansız olurdu, ne yazık ki gıcık insanları hafızamdan silemiyorum.''

Sinirimi tutmaya çalışarak söylediğimde Rui kafasını yana eğdi.

''Seni gıcık mı ediyordum? Üzgünüm sizi hatırlamıyorum. Adın neydi?''

''B-BEni hatırlamıyor... Yalancı! Beni unutamazsın! Seni cadı benimle dalga geçiyorsun!''

Rui kıkırdadığında bağırmayı kesip yutkundum.

''Tabi ki dalga geçiyorum Catsuki! Senin gibi bir yıldızı programımda uyuz edip tüm Japonya'ya rezil ettikten sonra seni nasıl unutabilirim ki!? Ah sonradan sana söylemeyi unuttum, senin sayende program çok tutuldu! Teşekkür ederim!''

Alay ederek söylediğinde dişlerimi sıktım.

''Seni sürtük... sana gıcık oluyorum.''

''Aa~ çok yazık. Üzüldüm şimdi sana...''

''Ne noldu?''

''Haberin yok değil mi? Ben Eris Kamado rolünü oynayacağım. Yani ortak olacağız.''

''Sahiden mi?''

''Sahiden sahiden. Gıcık olduğun biriyle partner olmak zor olmalı. Nasıl dayanacağım ben sana?''

''Kes sesini.''

''Heyecanlı mısın?''

''Sanırım biraz.''

Yönetmen Rui'ye kızdıktan sonra diğer oyuncuları karşılayacağını söyleyip gittiğinde Rui ona göz devirip karavanın önündeki sandalyelerden birine oturdu.

Rui masadaki manganın 14. cildinin kapağını incelerken yanındaki sandalyeye yaslanarak oturdum.

''Sen heyecanlı değil gibisin.'' diye mırıldandım onun yüzündeki sıkıcı ifadeyi incelerken. Bana kısa süreliğine baktıktan sonra manga cildini masaya bıraktı.

''Manga okuyan biri değilim.''

Söyledikten hemen peşinden söylendim.

''Yüz ifadenden belli oluyor zaten.''

Yan gözle bakıp sessiz kaldığında sırıttım.

''Az önceki alaycı haline noldu bebek?''

Bebek kelimesine vurgu yaparak söyledikten sonra Rui bana dönmüştü. Kahve gözleri koyulaşmış öldürecekmiş gibi bakarken gülmemek için kendimi sıkıyordum.

''Bir. Daha. Bana. Bebek. Deme.''

Soğuk ama sakin bir sesle söylediğinde kendimi daha fazla tutamadım, ağzımdan birkaç kıkırdama çıkarken elimle ağzımı kapatmıştım.

''Tamam demem... Be-''

''Sana deme dedim lan!''

Rui az önceki mangayı yüzüme fırlattığında gülmemi durdurmaya çalıştım. Yüzümden kayıp kucağıma düşen mangayı alıp sayfalarına bakarken bakışlarımı karşımda duran kaşlarını çatmış kıza döndürdüm.

''Demek Rui Hikari'de sinirlenebiliyormuş.''

''Seni...''

Onu sinirlendirmek için bilerek dediğimi anlayınca aldığım zevkle sandalyeye daha çok yaslandım.

''Sinir etmek için dedim ama bebek denilmesi gerçekten hoşuna gitmiyor gibi.''

''Gitmiyor bir sorunun mu var?~''

Gülümseyerek söylemişti ama evet dersem ağzıma sıçacak bir şekilde duruyordu. Aynı şekilde gülümseyerek onu yanıtladım.

''Hayır,~ yok.''

Kısa süreli bir sessizlik oluşmuştu. Rui sürekli ağzını aralıyordu ama bir şey demeden geri kapatıyordu. Bir süre sonra sinirimi bozmaya başladığı için kaşlarım çatılmıştı. Ona laf edeceğim sırada gözleri masada gezinirken sonunda konmuşmuştu.

''Grubun... dağılmamış. ''

Ondan beklemediğim bir konu açılınca dudağımı dişledim.

''Dağılmasını mı isterdin? Tch. Herkes bunu söyleyip duruyor.''

Moralim yine bozulurken Rui sakin bir şekilde ''Hayır.'' demişti. Gözlerim dizlerimden ayrılıp yüzüne döndüğünde bakışlarının ilk defa bu kadar sakin ve rahat duruduğunu fark ettim.

''Muhtemelen bilmiyordun. Ben onların yan dairelerinde oturuyorum. Kız kardeşimin o idollerle derin bir bağı var. Kyouka evi ajanstan gizlediklerini söylemişti... Olaylar kardeşimide etkiledi. Uzun bir süre depresifti... İster istemez sizinle ilgileniyorum işte... Uzun bir süre ses çıkmayınca dağılırsınız diye düşündüm. Kaminari-san sizin grubun yüzüydü değil mi? Genelde yıldızını kaybeden gruplar kısa sürede dağılıyor... Gerçi siz ülke çapında baya popülersiniz. Popüleriniz düşer ama dağılacağınızı sanmıyorum.''

''Seni ilk defa bu kadar düşünceli gördüm. Yaklaşık bir dakikadır sakince sohbet ediyoruz. Garip hissettirdi... senden bunları duymak.''

''Garip hissetmeye alışsan iyi olur.''

Rui kıçını sandalyeden ayırıp ayağa kalktığında arkamdaki yoldan yürümeye başladı.

''Sonuçta artık partneriz. İşimi paylaşacağım kişiyle sorunlu olmayı çekemem.''

Dediği şeyle ister istemez yüzümde bir gülümseme oluşurken elimdeki mangayı masaya bırakıp ayağa kalktım. Arkasından onun sülietini izlerken yanağımı kaşıdım.

''Doğru... Artık partneriz.''

Oynayacağım ilk dizi değildi. Reklam işleri haricinde bir filmde de oynamıştım. Az çok ne yapmam gerektiğini biliyorum.

Rui'nin peşinden ilerleyip karavanların olduğu bölümü terk ettim.

Rui birden durunca aramızdaki mesafeyi kapatıp yanına geçtim. Karşımda gördüğüm simayla dona kalırken Rui'nin mırıltısı kulaklarımı doldurmuştu.

''Neito?...''

Sarı saçlı pezevenk elini havaya kaldırıp gıcık olduğum gülümsemesiyle konuşmaya başladığında yüzümü buruşturdum.

''Sana da merhaba Rui-chan~''

''Hayır, Hayır, hayır. Bu bir kabus olsun lütfen...''

Rui mırıldandığında sarı saçlı pezevenk kıkırdamaya başlamıştı. Arkasından elleri cebinde ölü gözün geldiğini görünce iç çekip alnımı ovuşturdum.

Benim aksime Rui Shinsou'yu görünce yüzünde bir parlama olmuştu.

''Hitoshi!''

Ölü göz Rui'nin sesini duyunca eğik kafasını kaldırıp buraya bakmıştı. Yüz ifadesinden şaşırdığını ama sevindiğini çıkarmıştım.

''Rui?''

Rui yanımdan ayrılıp ölü gözün yanına adımlamıştı.

''Lütfen bana oyunculardan biri olduğunu bu malı da yanında eğlence olsun diye getirdiğini söyle.''

Rui ellerini birleştirmiş umut dolu bir sesle konuştuğunda ölü göz dudağını dişleyip gözlerini kızdan kaçırmıştı.

Sarı saçlı pezevenk Rui'ye dönüp o kahkahasını atmıştı.

''Tam tersi olacaktı Rui-chan~''

Bu adamın halleri yine beni sinir ederken Rui'nin yüzünün düştüğünü fark ettim.

''''Siz birbirinizi tanıyor musunuz?''''

Ölü gözle aynı anda konuştuğumuzda göz göze gelmiştik. Onunla en son Denki ölmeden önce kavga ettiğimizde görüşmüştük. Aramızda gergin bir hava olduğu için gözlerimizi kaçırdık.

''Malesef.''

Rui kısık sesle mırıldandığında sarı saçlı pezevenk müzipçe sırıtıyordu.

''Sende mi oynayacaksın?''

Shinsou Rui'nin kafasını kaldırıp kendisine bakmasını sağlayıp konuştuğunda Rui hafifçe kafasını sallamıştı.

O aptal programa geçenlerde BlueSky'da katılmıştı ama... İkisi ne ara bu kadar yakınlaştı ki?

Bir elim belimde gözlerimi kısarak onları izlerken neşeli bir sesin yankısıyla odağımı kaybetmiştim.

''Eris Kamado'yu kim oynayacak!?''

Yüzünü ilk defa gördüğüm benden biraz kısa boylu esmer bir erkekti sesin sahibi.

''Ben?...''

Rui meraklı bir tınıyla sorduğunda çocuk gülümseyerek gelip kızın elini öptü.

''Hikari-san ha? Ben Hikaru'yu canlandıracağım, Eris Hikaru'ya aşık olacağı için onu kim oynayacak merak ediyordum. İyi geçinelim olur mu?''

Bu adam kim bilmiyorum ama iyi bir çekiciliği var.

''Olur. Beni tanıyormuşsun! Adın neydi?''

''Yuichirou Aoe. İstediğin şekilde seslenebilirsin~.''

(Yazar notu : Şimdi bu kitaba yeni karakter ekledikçe sizin kafanız karışıyor o yüzden yeni karakter eklemek istemedim zaten kitap bitiyor üşendim birazda. O yüzden eğlenceli karakterim Yuichi ile devam ediyoruz!)

''Ana kadro toplandı o zaman.''

Sarı saçlı pezevenk onları izlerken konuştuğunda duraksadım.

''Ben Ugetsu'yu alıyorum. Karizma çocuk Hikaru'yu oynayacaksa... Ana kadro dedi...''

Gözlerim sarı saçlı pezevenke kaydığında sinirden feels geçirecekmişim gibi hissettim.

Ardından kapağın diğer tarafındaki sırıtan siyah giyinimli koyu mavi saçlı çocuğu gösterdi.

"Kötü ana başrol. Tokota Shiba. Açıkçası bu karakteri sevmiyorum. Umarım gıcık olacağım biri oynamaz."

''Şansıma sıçayım. Oyuncuları kim seçti aq.''

Arkamdan bir ses duyunca irkilip hafifçe sıçramıştım.

''Ben seçtim.''

Bu herif...Yönetmenim demişti değil mi?

''Neden onun gibi birini seçtin?''

Adının Haru olduğunu hatırladığım genç kolunu omzuma attı.

''Manga seven biri olduğunu biliyorum Bakugou-san. Muhtemelen fark ettin ben senden daha gencim. Aramızda üç yaş var. Rui ile aranda yedi yaş var. Ailemin bağlantıları sayesinde yönetmen olmakta zorluk çekmedim ama iyi işler ortaya koymam lazım. Bağlantılar seni bir yere kadar sürükleyebiliyor. Rui olmasaydı bu kadar başarılı olamazdım. O yüzden ona yıldızım diyorum. Nigrum Rosis anime olamadı çünkü mangakası Toru-chan stüdyoyla anlaşamadı. Belki kendine başka stüdyo bulup ileride mangasının anime olmasını sağlayabilir. Ama bu zaman gerektirirdi ben de hem Toru-chan için hem kendim için bu projeyi başlattım. Senin oyunculukta yetenekli olduğunu biliyorum. Yuichirou bir model sen bir idol. İkinizde rol yapabilirsiniz ama çoğunlukla kapak yüzü olacaksınız hayranlarınız sayesinde dizi reyting alacak ama gerçek tecrübeyede ihtiyaç var. Hem Rui hem de Neito Monoma gerçekten yetenekli oyıncular . Şuan yetenek ve tecrübe açısından sizi kıyaslarsak gıcık olduğun Monoma ilk sırada yer alır. Bu projenin batmasını istemiyorum o yüzden Rui'ye destek olması için Monoma'yı istedim. Toru-chan'ın üzülmesini istemiyorum. Sizin açıklarınızı kapatmak için o burada. Hem oynayacağı Shiba rolü onun karaterine de uyuyor. Monoma'dan başka birini alamazdım.''

Kolunu omzumdan çekip konuşmama izin vermeden ilerlediğinde arkasından baka kalmıştım. Haru ellerini çırptığında personeller dahil herkes susmuştu.

''Ekip burada olduğuna ve çoktan tanıştıklarına göre kostümlerinizi giyin. Bugün dizi için tanıtım posteri hazırlanacak. Karakterlerinizin fotoğraflarını çekip gün içinde tasarımı düzenleyip görseli internette yayımlayacağız.''

Haru konuşmayı bitirdiğinde Rui yanıma gelmişti.

''Gidelim.''

Rui'yi takip etmeden önce birkaç saniye yönetmenle konuşan Monoma'ya baktım.

Önüme dönüp geldiğimiz yönden geri dönüp karavanlara ilerledik.

''Rui.''

''Evet?''

''Bu dizi gerçekten önemli mi?''

''Önemli. Bunu çoktan anladığını düşünmüştüm. Batırırsak çokça kişi zarara girecek. En önemlisi bu live action olacak. Mangakanın itibarını da üzerimizde taşıyoruz. Sevilecek bir ürün ortaya koymazsak çokça fan tarafından linçleniriz.''

Haklıydı.

Rui ofladıktan sonra kollarını gerdi.

''İşte bu yüzden live actionlardan nefret ediyorum.''

Mina sadece medyada yer alayim diye projeyi kabul etmemi istemişti.

''Cidden... İki baş belasıyla partner olacağım. Ne sıkıcı ama...''

''HEY!''

Rui kafama yumruk atarken kıkırdayıp onu üzerimden ittim.

''Yalan mı ama!''

''Catsuki! Kapa çeneni!''

Ellerimi havaya kaldırıp gülüşümü kesmeye çalıştım.

''T-tamam, tamam...''

×××××

Bir Asami chan atasözü vardır bilir misiniz?

WAAARR İSSS OVERRR

Şuan o kadar rahatladım ki. Keigo'nun cümlesini yazarken ağladım.

Bu bölümü 1 hafta içinde anca yazdım sadece 8 dk sürmüş okunması çok sinirini bozdu. Bu tatil çok yarım geçti benim için hiçbir şeye düzgünce çalışamadım.

Katil hakkında demek istediğiniz bir şey var mı?

Katili çoğu kişi doğru bildi.

Aferin size.

Şuan buruk hissettim Yyamedekudasai bu bölümü ne zaman okur acaba...

Rui ve Katsuki'yi partner yapmayı Bi 15 bölümdür bekliyordum.

Dizi olayı için hoşunuza giden/gitmeyen kısımlar var mı?

Ben size katili 3 bölüm içinde yakalatacağım dedim ama o üç bölüm iptal oldu. Biraz uzayacak kitap. Çok değil ama. Bu ay bitirmeyi planlıyorum en azından yazım işini. İki bölüm bir arada atmayı düşünüyorum. Max 16 bölüme kitap bitecek.

Bundan sonraki bölümler Sae'yi göremeyeceğim :'(

Siz Katsuki'yi göreceksiniz siz sevinin jdkskfnxmd

Baya ama göreceksiniz. Bundan sonraki Bi 10 bölümün çoğunda Katsuki'nin ağzından okuyacaksınız.

Bir önceki bölüm 100 yorumu geçmiş teşekkür ederim yorum yapan herkese^^

Dizi seti içinde ya da Shoto Y/N arasında şu şöyle olsun diyeceğiniz fikirler var mı

Şey şey sizce Y/N katilin Neito olmasına ne tepki verecek ya da siz ne tepki verirdiniz

Yorulduğum için şuan aklıma başka soracak bir şey gelmiyor.

Her konuda yorum yapabilirsiniz. Oylarınızı bekliyorum.

Baibayy💙❄️


Bu animenin kendi artı kitabın ilk bölümlerini yazdığım zaman indirmiştim. Neito çok tatlı

Çizim pek iyi değil ama üçlüyü sevdim


Yuui<3



Bunu az önce gördüm hoşuma gitti

~~

Continue Reading

You'll Also Like

40.6K 3.4K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
889K 71.1K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
215K 22.4K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
49.1K 3.6K 22
"Oikawa-san, seni seviyorum." Oikawa Tooru. | angst orijinal hikaye @strwbrrybyun hesabına aittir ♡