The Cliff | Hyunlix [Omegaver...

By hyunjwang

23K 3.2K 2.5K

"Bu gece... İntihar edeceğim. Yerçekimi ortadan kalksa bile, kendimi atmanın bir yolunu bulacağım. Ve yaşarke... More

Bölüm 1: "İntihar"
Bölüm 2: "Eve Gidelim Mi?"
Bölüm 3: "Git!"
Bölüm 4: "Gitme..."
Bölüm 5: "Yara"
Bölüm 6: "Lütfen Gel..."
Bölüm 7: Çiçekler
Bölüm 8: "Hae."
Bölüm 9: "Yaralarıma Çiçekler Çizer Misin?"
Bölüm 10: "Neredesin Hyunjin?"
Bölüm 11: "Beni hiç sevmemiş..."
Bölüm 12: "Bırak Beni!"
Bölüm 13: Durak
Bölüm 14: İntihar Notu
Bölüm 15: "Öldü Mü?"
Bölüm 16: İkinci Şans
Bölüm 17: İlk Gün Heyecanı
Bölüm 18: "Daha Sık Yapmalıyız." (m)
Bölüm 19: Film Gecesi
Bölüm 20: "Suyu Sevmiyorum."
Bölüm 21: "Yapabilir Miyiz?" (m)
Bölüm 23: "Kedi ve Köpek"
Bölüm 24: "Senden Nasıl Nefret Ederim Hyunjin?"
Bölüm 25: Mutfak Masası (m)
Bölüm 26: "İyi Geceler Bir Tanem." FINAL

Bölüm 22: Doktor Muayenesi

716 100 21
By hyunjwang


Birkaç gün sonra, beraber oturıp bir şeyler izliyorlardı. Felix'de hala geçmişini hatırladığına dair en ufak bir iz yoktu. Güler eğlenerek günlerini geçiriyor, zaman harcıyorlardı.

Hyunjin'in telefonu çaldığında, ikisi de telefona baktılar. Minho'nun sürekli onları arayıp halini hatrını sorduğundan Felix memnundu, abisi onunla ilgileniyordu.

Hyunjin telefonu alıp hoparlöre aldığı anda, Minho'nun sesi duyuldu. "Hyunjin pol-" Hyunjin aniden telefonu suratına kapattı. Felix şaşkınca bakınca, gülümseyerek elinin çarptığını söyledi, yeniden Minho'yu aradı. Telefon açıldığında konuşmasına izin vermeden, direk olarak söze girdi.

"Felix'le film izliyoruz hyung. Çok acil değilse, sonra arayayım mı?"

Felix araya girdi. "Bir şey diyordun abi."

"Polonya." Dedi Minho, son anda ani bir karar vererek. "Hiç Polonya'ya gittiniz mi? Bir arkadaşım orada okumayı düşünüyor da, acil cevap alması gerekiyormuş."

Minho son cümlenin üzerine bastığında, Hyunjin bir terslik olduğunu anlamıştı, Felix ise gülerek abisine yanıt verdi. "Yahu abi, bunun ne aciliyeti olabilir ki?"

"Haklısın, sonra konuşuruz." Minho aniden telefonu kapattı. Hyunjin mesajı almıştı. Minho'yla yaptıkları telefon konuşmasını geçiştirdi, izledikleri filme odaklanmalarını söyledi.

Birkaç dakika sonra, tuvalete gideceği bahanesiyle telefonunu aldı, doğrudan tuvalete girdi. Geri Minho'yu aradı. "Hyung, ne oldu?"

"Yalnız mısın?"

"Yalnızım."

"Polisler geldi. Felix'in ikameti hala burada olduğu için buraya gelmişler. Onunla konuşmak istiyorlar. Telefonu hoparlöre alacağım, onlarla konuş."

"Pekala..." Hyunjin derin bir nefes aldı. "Memur bey?"

"Dinliyorum bay Hwang." Dedi telefonun öbür ucundaki polis memuru.

"Sanırım Felix'in ilacı nereden temin ettiğini araştırıyorsunuz."

"Evet."

"Dinleyin, durum şu ki... Araştırdığınıza eminim, Felix hastaneye bir intihar vakası olarak geldi ve karnındaki bebeğini kaybetti. Yani, hatırlamak istemeyeceği kötü bir geçmişi var. Yine de size yardımcı olmak isterdim, ama Felix geçmişine dair hiçbir şey hatırlamıyor."

"Yine de bunu sormamız gerekiyor."

"Sorduğunuzda da, bir cevap alamayacaksınız. Dediğim gibi, hafızasını kaybetti. Ve ona geçmişini hatırlatmanızı, saygıyla reddedeceğim."

"Rol yapmadığını nereden bileceğim?" Diye sordu polis memuru, şüpheyle yaklaşarak.

"Hastanede raporları mevcut."

"Yine de özel bir hastanede yazılan rapora güvenmememde bana hak verirsiniz. Eğer gerçekten dediğiniz gibiyse, emniyete bağlı bir doktor tarafından kontrol edilmesini rica ediyorum."

"Pek tabi, onu hangi doktora göstermemizi isterseniz öyle yapacağım. Ama rutin bir kontrole gittiğimizi söyleyerek getireceğimi, yaşanan uğursuz olayların konusunu açtırmayacağımı bilmenizi istiyorum."

"Pekala, bir saat sonrasına randevu ayarlayacağım."

"Memur bey... Şu anda Gyeongju'dayız. Direk olarak yola çıkacağız. Ancak oraya gelmemiz 4-5 saati bulur."

"Yarın sabah sekiz?"

"Uygundur efendim."

"Pekala bay Hwang, dikkatli gelin." Tam telefonu kapatacakken, tekrardan memurun sesini duydu. "Bu arada..."

"Hm?"

"Bay Lee'nin durumunu düşünmenizi anlıyorum, ama meseleyi bu kadar kişiselleştirmeyin."

"Anladım, teşekkürler."

Derin bir nefes verdi, telefonun kapanmış ekranına baktı. Kafasında kusursuz görünen bu planda çuvallaması, çok kötü sonuçlar doğurabilirdi. Hayır, Felix mutluydu ve kimsenin bunu bozmasına izin vermeyecekti.

Koltukta oturan Felix'in yanına gidip oturdu, o kendisine çekerek yanağına ufak bir öpücük kondurdu. "Kontrol zamanımız gelmiş." Dedi gülümseyerek.

"Kontrol mü?"

"Hı-hm. Dikişlerine baktıracağız. Bazı testler yapacaklar, bu yüzden artık dönmemiz lazım."

"Ne zaman gideceğiz?"

"Kontrol, yarın sabah sekizde."

"Öyleyse..." Felix kollarını Hyunjin'in beline sardı, kafasını göğsüne doğru yasladı. "...hala biraz daha zamanımız var." Dedi gülümseyerek.

Hyunjin de gülümsedi, Felix'in yanaklarını okşadı. "Hastaneye gittiğimizde yorgun olmanı istemiyorum. Şimdiden toparlanıp çıksak iyi olur."

"Peki..." Felix, her zamanki gibi hiç sorgulamadan Hyunjin'in sözlerini kabul etmiş, söylediği şeyi yapmaya başlamıştı.

Bir saati bulmadan tamamen toparlanmış bir şekilde çıktılar, tekrardan yola koyuldular.

O gece, Hyunjin'in evine vardıklarında Minho onları kapıda karşılamıştı. Geleceklerini bildiğinden ve kardeşini özlediğinden ona sımsıkı sarıldı, kısa bir sohbetin ardından dinlenmesi için odasına gitmesine izin verdi.

Felix odada uyurken, Hyunjin ve Minho mutfaktaki duvara yapışmış, fısıldayarak bir şeyler konuşuyorlardı.

"Felix'in telefon kayıtlarında bir şey bulamamışlar." Dedi Minho. "Bu yüzden Felix'i soruşturmak istediler. Durumu ne kadar anlatsam da kendisiyle konuşmakta ısrarcıydılar. İyi idare ettin."

"Şimdilik öyle." Dedi Hyunjin, yorgun bir sesle. "Ama yarını da atlatmamız lazım."

"Polis, doktor muayenesinde yanına kimseyi almayacaklarını söyledi. Testten önce doktorla konuşmamız gerekiyor. Yine de, belki hatırlamaz."

"Hatırlamasa da, sorgulamaz mı? Neden intihar ettiğini, en azından denediğini... Bunu sorarsa, ne cevap vereceğiz hyung?"

"Sikeyim, ömrümüzün sonuna kadar böyle diken üstünde mi olacağız? Onunla sohbet edip gülerken bile için kötü oluyor, sanki her an kötü bir şey olacakmış gibi."

"Sorma, aynı his bende de var. Bu yüzden onunla evlenip yurt dışına kaçırmak istemiştim."

"Ya sence bu bir çözüm mü? Mantıklı düşün biraz. Ya orada bir şeyleri hatırlarsa, nasıl geri döneceksin oradan?"

Hyunjin kenardan sandalyeyi çekti, kendini bırakırcasına oturdu. "Biliyor musun hyung... Felix bana çok değişmiş gibi gelmiyor nedense. Saf kalbi, konuşurkenki mimikleri hala aynı gibi. Sadece, beni sevdiğini kabul etmiş gibi."

"Diğer her şeye sünger mi çektin? Senin de mi hafızan sıfırlandı, hayırdır?"

"Eğer tüm bunlar yaşanmadan önce bana bir şans verseydi, hafızasını kaybetmeden yaşayacağı hayat bu olacaktı. Ona her şeyi unutturup mutlu edecektim. Her şey, aynı hayallerimdeki gibi. Onu tanıyorum, o hala aynı kişi."

"Yine de... Çok karmaşık..." Minho alnını kaşıdı, gözlerini sıkıca kırptı. "Nasıl kurtulacağız bu boktan... Her an hafızası geri gelecek diye diken üstünde duramayız amına koyayım, canım sıkılıyor artık."

"Düşünmeyelim." Dedi Hyunjin de aynı kısık sesle. "Düşünmeyelim, yoksa aklımı kaçıracağım."

Polisin ayarladığı doktora görünmek üzere, üç kişi çıktılar evden. Kısa bir araba yolculuğundan sonra, Hyunjin ve Minho'nun planladığı gibi erken geldiklerinden, kahvaltı yapmak için kafeterya tarafına geçtiler. Zaman yaklaşırken Hyunjin lavoboya gideceği bahanesiyle kalktı, elinde doktorun adının yazılı olduğu kağıda baka baka doktorun odasını buldu.

Bir iki ufak tıktan sonra izin isteyerek içeri girdi.

"Merhaba efendim." Dedi karşısındaki masanın önünde oturan 40'lı yaşlarındaki doktora bakarak. "Ben birazdan muayene randevunuzun olduğu Lee Felix'in yakınıyım da, sizinle konuşmak için geldim."

Doktor eliyle karşısındaki sandalyeyi işaret etti. "Buyurun, sizi dinliyorum."

Hyunjin hızla sandalyeye oturduktan sonra doktora döndü. "Efendim, muhtemelen olayları biliyorsunuzdur. Felix, intihar etmeye kalktığı için bir ilaç yuttu, polis araştırmasının amacı bu. Ama olay şu ki, Felix hafızasını kaybetti. Yani soruşturmaya yardımcı olamayacak. Size de bunu kanıtlamanız için bir randevu ayarlandı. Bu yüzden öncesinde gelip sizden bir şey rica etmek istedim."

"Rol yapıyor da bunun-"

"Hayır efendim." Dedi Hyunjin doktorun lafını bölerek. "Rol yapmıyor. Sizden rica edeceğim şey, biraz kişisel bir mesele. Felix, çok kötü bir hayat sürdü; bu yüzden kendisini öldürmeye kalktı. Ama şimdi hafızasını kaybettiğinden, mutlu bir hayat sürüyor. Bir şeyleri telafi ediyoruz, etmeye çalışıyoruz..."

"Sizin yüzünüzden mi intihar etmeye kalktı?"

"Yanında olamadığımız için... Yani evet, suçluyuz. Felix çocukluğundan beri intihara meyilliydi. En ufak boşlukta kendisine zarar vermeyi ya da öldürmeyi deniyordu. Yalnız kaldığında, bu sefer başarıya çok yaklaştı. Yine de, hafızası gittiği için, durumu lehimize çeviriyoruz."

"Benden ricanızın tam olarak ne olduğunu anlamadım." Dedi doktor kaşlarını çatarak.

"Hatırlatmamanız. Testleri yapıp sonucu aldığımızda, konuyu uzatmamanız. İntihardan, yaşananlardan, geçmişinden bahsetmemeniz. İlaç konusunu açmamanız. Bunun rutin bir kontrol olduğunu söyleyerek yalanımızı devam ettirmeniz. Yeterince açık mıydı?"

"Yine de ona geçmişine dair sorular sormam gerektiğini bilmiyor musunuz? O cevapları düşünürken, beynindeki sinyalleri kontrol etmem gerekiyor."

"Elbette, sorun. Birkaç ay önce kaybettiği annesini sorun mesela. Lisedeki arkadaşlarını, hiç sigara kullanıp kullanmadığını, kaç sevgilisi olduğunu sorun. Size doğru cevapları verip yardımcı olacağıma söz veriyorum. Ama dediğim konular-"

"Anladım..." Dedi doktor, çattığı kaşlarını gevşeterek. "Bu, epey kişisel bir mesele. Söylediğiniz konularda dikkatli olmaya çalışacağım. Ancak bunun ciddi bir polis soruşturması olduğunu unutmayın. Geçmişini hatırladığına dair en ufak bir ipucu alırsam, ilaç hakkında konuşmak zorundayım."

"Sorun değil efendim. Öyleyse, ben Felix'i getiriyorum."

Doktor eliyle kapıyı işaret etti. "Bekliyorum."

Önceden hazırladığı testi önüne çekti, elindeki kalemle kağıtta bir şeyleri karalamaya başladı. Hyunjin gülümsedi, teşekkür ederek Felix'i getirmek için odadan ayrıldı.

Bu bölüm epey bok koktu dimi 🤓

Continue Reading

You'll Also Like

Band-aid By Rojin

Fanfiction

5.2K 707 11
Küçükken ektiğin aşk tohumu şimdi kalbimde bir sarmaşık... Hyunlixin çocukluktan yetişkinliğe hikayesi ∆ SEMELİX
37.9K 3.8K 42
"seni seviyorum ama sevmemeliyim Seungmin.Çünkü biz düşmanız,değil mi?"
39.1K 2K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
7.2K 501 15
bilinmeyen numara Beni aptallaştırıyorsun görüldü | 22:32 {Tamamlandı} Başlama : 22 /03 /2022 🐰 Bitiş : 13/ 05/ 2022 🐰