YENİDEN | TAMAMLANDI |

By yazankelebek_

3M 194K 53.2K

Bu sefer doğum sırasında karışan bir bebek yok. Bir kızın ailesini kaybettikten sonra kurduğu yeni ailesini o... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM PART 1
34.BÖLÜM PART 2
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37. BÖLÜM PART 1
37.BÖLÜM PART 2
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
FİNAL
YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM
14 ŞUBAT ÖZEL BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM 3
YENİDEN
ULUHAN AİLESİ YENİ KİTAP

ÖZEL BÖLÜM 4

14.7K 932 212
By yazankelebek_



Uzun bir aradan sonra özel bölüm ile geldim ve hepinizi çooook özledim

Bölümü okurken bol bol yorum yaparsanız sevinirim.

İyi okumalar ❤️



Okurken yaş hesaplamakla uğraşmayın diye buraya karakterlerin kaç yaşında olduğunu yazdım.

DURU 27 YAŞINDA

YAMAÇ 32 YAŞINDA

BATI 12 YAŞINDA

ALYA 15 YAŞINDA

KUZEY 5 YAŞINDA

DEMİR VE DAĞHAN 2 YAŞINDALAR

ULUHAN AİLESİ ❤️






•••





Geçen yıllar zamanımdan azaltmış olsa da bana birçok şeyi de katmıştı. Her anımı güzel anılarla dolduracak kadar olgunlaşmış ve sevdiklerime odaklanmıştım. Mutsuzluğa her zaman açık olsam da sevdiğim insanlar yanımda olduğu sürece hiçbir şey önemli değildi. Mutlulukta mutsuzlukta beraberdi.

Yıllar bana anne olmayı öğretse de hala öğrenecek birçok şeyim olduğunun kanıtı hemen yanımda elimi tutarak hiçbir suçu yokmuş gibi yürümeye devam eden küçük oğlumdu. Artık eskisi kadar küçük olmasa da benim için hala öyleydi. Ona kızdığımın farkında olsa da umurunda değil gibiydi ve bu beni daha çok sinirlendiriyordu. Yüzüme bakması için elini hafifçe çekiştirsem de pek oralı olmamıştı ve en sonunda ''Kuzey.'' demek zorunda kalmıştım.

''Efendim anne.'' derken babasının birer kopyası olan gözleri ile yüzüme bakıyordu ve ona olan tüm sinirimde böylece azalıyordu ama hiçbir şey demezsem aynı şekilde davranmaya devam edeceğini de biliyordum. Batı benim ilk göz ağrımdı ve onunla birlikte büyüyerek bir çocuğa nasıl davranmam gerektiğini öğrenmiştim. Yamaç ise bu süreçte en büyük destekçimdi.

''Kavga etmemen gerektiğini seni her anaokuluna bıraktığımda söylüyorum . Senin hakkında şikayet duymak istemediğimi de biliyorsun.'' dediğimde kaşlarını çatarak yüzüme baktı ardından da elimi bıraktı. Sanırım Kuzey'ın en kötü huyu ona bir şey söylendiği an çekip gitmeye çalışmasaydı. Bu huyu ile bizi fazlasıyla zorluyordu. Gitmesine engel olmak için bileğini sertçe tutmak dışında bir çarem yoktu. Bileğini sertçe kavrasam bile canını yakmıyordum. Güç kullanmıyordum.

''Dışarıdayken elimi bırakmaman gerektiğini sana söyledim Kuzey ve şuan anneni daha çok sinirlendiriyorsun.'' dediğimde oflayarak elimde taşıdığım beslenme çantasını alarak kendi taşımaya başladı.

''O çocuğu hiç sevmiyorum anne! Sürekli benim oyuncaklarım ile oynamak istiyor ama ben onunla oynamak istemiyorum! İstemiyorum işte!''

Bağırdığı için yanımızdan geçen birkaç kişi baksa da pek umursamamıştım. Batı da kavgacı bir çocuktu ama Kuzey'in yaşındayken bile bir kere bana bağırmamıştı. Batı bana hiçbir şekilde sesini yükseltmezdi. Sinirlense bile bunu bana sakince söylerdi. Kuzey ise onun aksine o kadar fazla hırçındı ki onunla nasıl baş etmem gerektiğini bilemiyordum. Yamaç' a aynı hırçınlığı gösteremese de ben bu huyundan nasibimi fazlasıyla alıyordum. Sanırım bana hayatım boyunca en çok Kuzey bağırmıştı.

''Kuzey!!''

Batı'nın sesini duyduğum zaman omzumdan geriye bakmıştım. Omzundan düşen sırt çantasını düzeltirken hızlı adımlarla yanımıza geliyordu. Kuzey ise abisinin sesini duyunca gerilmişti. ''Annemize bağırmaman gerektiğini sana defalarca söyledim.'' derken yavaşça da başına vurmuştu. ''Abi ya.'' diye mırıldansa da bana bağırdığı gibi sesini çıkartamamıştım. Neden sadece bana bağırdığını ise anlamış değildim. Kuzey'in çantasını elimden aldığı zaman itirazlarına rağmen bende onun sırt çantasını almıştım. Çantasının Kuzey'in çantasından daha ağır olduğunu biliyordum.

''Sizi görünce servisten indim.'' dediğinde kolumu omzuna atarak yürümeye başladım. Muhtemelen Yamaç kadar uzun boylu olacaktı belki onu da geçerdi. On iki yaşında olmasına rağmen omzumun yaklaşık beş altı santim altındaydı. Yaşıtlarına göre de uzundu.

''Günün nasıl geçti bakalım?'' diye sorarken her zamanki gibi gülümseyerek bana baktı. Annesine aşık bir oğlum olduğu için mutluydum. ''Güzel geçti. Sosyal dersinin sözlüsünden de geçtim anne.'' dediğinde yanağına bir öpücük bıraktım. ''Afferin sana.'' dediğimde Kuzey'in kendi kendine bir şeyler mırıldandığını duysam da pek anlayamamıştım. ''Kuzey yine ne yaptı?'' diye sorduğunda omuz silktim. ''Her zamanki şeyler.'' dediğimde kardeşinin ilgisini çekmek için ''Bu sefer babama söylemelisin anne.'' dedi. Yamaç, Kuzey'in anaokulunda bu kadar uyumsuz olup ardından da suçu yokmuş gibi bana bağırdığını bilmiyordu. Ona söylememiştim.

''Bu annemle benim aramda bir kere!'' diyen Kuzey'in alnına düşen beresini düzelttim. ''Annemize bağıramazsın.'' diyen Batı ile gözleri dolmuştu. ''Bağırırım işte sanane.'' dediğinde avucumu Kuzey'in dudaklarının üzerine yasladım. ''Bağırma Kuzey. Şuanda abine saygısızlık yapıyorsun.'' dediğimde başını çekerek elimi bıraktı. ''Kendim gideceğim eve.'' dediğinde önümüzden yürümesine izin verdim. Sitenin içerisine girmiş olduğumuz için yaya yolunda arabalar yoktu ve zaten hemen arkasından yürüyorduk. ''Bence babama söyle anne. Kuzey sana hep bağırıyor ve fazla şımarık davranıyor.'' dediğinde sıkıntıyla iç çektim. ''Yamaç ona gerçekten kızar.''

''Belki de gerçekten kızılmasından anlıyordur.'' dediğinde başımı belli belirsiz salladım. Onu anaokulundan her aldığımda aynı sorunu yaşıyorduk. Anaokulunda bir sorun yaşadığını düşünerek birkaç gün ondan habersiz kapıdan onu izlemiştim bile ama bir şey olmamıştı.

''İkizler nerede?'' diye sorduğunda gülümsedim. Beni evde bekleyen iki tane de küçük bebeğim vardı. Onlara hamile kalmam beklenmedikti ve biz tek bir bebek beklerken ikizlerdi. Dört çocuğun bize yeteceğini söylesem de Yamaç bir kızımız olmasını fazlasıyla istiyordu ama ikizler biraz daha büyüyene kadar tekrar hamile kalmak gibi bir niyetim yoktu. ''Arya ile evdeler.'' dediğimde başını belli belirsiz salladı. Arya da büyümüştü ve genç kızlığa adım adım yaklaşmıştı. On beş yaşında güzeller güzeli bir kızdı. Çocukluğunda aldığı psikolojik destek sayesinde ise tamamen toparlanmıştı. Sadece ara ara uyku sorunu çekiyordu ama bir şekilde onunda üstesinden geliyorduk.

Kuzey boyu zile basmaya yetişmediği için kapıya tekme atmaya başladığı zaman ''Kuzey!'' diye bağırmak zorunda kalmıştım. Arya çok geçmeden kapıyı açtığı zaman Kuzey koşarak içeri girmişti. ''Birisi yine sinirlenmiş.'' dediğinde başımı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım. ''Anne ben babam gelmeden duş alacağım. Yemekten sonra duş almayı sevmiyorum.'' dediğinde ''Tamam canım.'' dedim. Kendi çantasını da alarak yukarı odasına çıktığı zaman ben de üzerimdeki montumu çıkartarak askılığa asmıştım. Ev terliklerimi de giydikten sonra bileğimdeki toka ile saçlarımı topladım. ''İkizler sakince durdular değil mi?'' diye sorduğumda ''Evet, çizgi film izliyorlar.'' dedi.

''Süper o zaman bende biraz dinlenebilirim.'' dediğim zaman yanağıma bir öpücük bıraktı. Yüzüne gelen saçlarını kulağının arkasına çekiştirirken her geçen gün bana benziyordu. ''Ben odama gidip yemeğe kadar ödevlerimi bitireceğim.'' dediğinde ''Tamam canım.'' dedim. Arya da odasına gittiği zaman Kuzey'in de ikizlerin yanında olduğunu düşündüğüm için mutfakta kendime hızlıca bitki çayı hazırladım. Salona doğru giderken Dağhan'ın ağlama sesini duyduğum zaman adımlarımı hızlandırdım.

Dağhan ağlarken hemen yanında oturan Demir'in suratı asıktı ve Kuzey ise her zaman ki gibi çatılan kaşları ile ayakta duruyordu. ''Kuzey kardeşine mi kızdın?'' diye sorduğum zaman elindeki kumandayı görmüştüm. Dağhan elinden alınan kumanda yüzünden ağlıyor olmalıydı. ''Onlar televizyon izledi. Sıra bende.'' dediğinde ''Birlikte izleyebilirsiniz. Kardeşini ağlatma.'' dedim.

''Banane ağlasın! Hem o konuşamıyor bile!'' dediğinde elimdeki bitki çayını masanın üzerine bırakarak Kuzey'i kucağıma aldım. ''Seninle ciddi bir konuşma yapmanın zamanı geldi.'' dediğimde kumandayı da tekrardan Dağhan'ın kucağına bırakmıştım ve ağlaması durmuştu. Kuzey ise kucağımdan inmek için debelendiği için bacakları karnıma çarpıyordu. ''Rahat dur.'' desem de pek umursamamıştı.

''Kuzey?''

Yamaç'ın sesini ikimizde duyduğumuzda başımızı salonun girişine çevirmiştik. Kuzey kucağımda debelenmeyi bırakırken Yamaç ise şaşkınca kucağımdaki oğlumuza bakıyordu. Anaokulundan eve her geldiğinde neler yaşadığımızı bilmiyordu. Baş edebileceğimi sansam da sanırım bilmeliydi.

''Baba gel!''

Demir neşeyle konuşurken Yamaç gülümseyerek yanımızdan geçti ve ikizlerin yanaklarına birer öpücük bırakarak kucağımdaki Kuzey'i kendi kucağına aldı. ''Birileri çok sinirlenmiş.'' dediğinde Kuzey anında ''Yok.'' demişti.

''Ben artık Kuzey ile baş edemiyorum.'' derken omuzlarım yorgunlukla çökmüştü. Masanın üzerine bırakmış olduğum bitki çayımı alarak ikizlerin ortasına oturdum. Yamaç da kucağındaki Kuzey ile tekli koltuğa oturmuştu. Kuzey ise onu babasına söyleyeceğim için gergindi. Yamaç meraklı gözleri ile kucağındaki oğlumuza bakarken iç çektim.

''Kuzey bana sürekli bağırıyor. Onu uyarsam da devam ediyor. Bugün de anaokulunda yine kavga etmiş.'' dediğimde biçimli kaşlarını çatarak ''Yine?'' derken ona önceki birkaç kavgadan bahsetmediğimi hatırlamıştım.

''Kuzey'e göre çocuklardan biri sürekli onun oyuncaklarını çalıyormuş.'' dediğimde başını eğerek kucağındaki Kuzey'e baktı.

''Kuzey?''

''Ama ne zaman yanıma gelse ve benimle oynasa senin bana aldığın oyuncaklar kayboluyor baba.''

''Oyuncağını alıp gittiğini gördün mü?'' diye sorduğunda başını olumsuz anlamda sallamıştı. Dağhan başını dizime yasladığında Demir de ondan gördüğü için aynı şekilde başını dizime yaslamıştı. Sırayla ikisinin de saç tutamlarıyla oynarken televizyondaki çizgi filmi izlemeye devam ediyorlardı. ''Görmedim baba.''

''Annene neden bağırıyorsun?'' diye sorduğunda vereceği cevabı merakla beklesem de bir şey söylememişti. ''Sana hep mi bağırıyor?''' diye sorduğunda benden önce Demir cevap vermişti. Başını kucağımdan kaldırarak kendince kaşlarını çatmıştı. ''Abi ıı anneye!'' dediğinde kahverengi saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım. Kuzey babasının kucağından inmek istese de pek başarılı olamamıştı.

''Annene neden bağırıyorsun Kuzey. Bana cevap vermek zorundasın. Sakın kaçabileceğini düşünme.'' dediğinde onu odasına götürmek istesem de kendime engel oldum. Küçük omuzlarının nasıl gerildiğini ve bakışlarına yerleşen tedirginliğin farkındaydım.

Dakikalar geçmesine rağmen cevap vermemişti ve Yamaç'ın sabrını zorladığının farkındaydım. ''Yamaç bırak odasına gitsin. Sonra konuşuruz.'' dediğimde başını olumsuz anlamda iki yana salladı. ''Şimdi konuşacak.'' dedi. Canını acıtmayacak şekilde çenesini kavrayarak gözlerinin içine bakmaya başladı. ''Söyle Kuzey.''

Mavi gözleri anında dolarken iç çektim. ''Onları istemiyorum!'' diyerek iki yanımda oturan ikizleri işaret etti. ''Abimi de istemiyorum!''

''Sadece ben annemin çocuğu olacağım ve hep onunla oynayacağım!''

Böyle bir şey söylemesini beklemediğim için şaşkınca ona bakarken bağırdığı için iki yanımda oturan ikizlerde huzursuz olmuştu. Yüksek sesi pek sevmiyorlardı.

''Annen seni abinden ya da kardeşlerinden ayırıyor mu Kuzey?''

Ağlamaklı çıkan sesi ile ''Hayır.'' dediğinde ''O zaman kıskanmanı gerektirecek bir şey yok.'' diyen Yamaç onu pek de sakinleştirmiş gibi durmuyordu. Kuzey ağlayarak babasının kucağından indi ve salondan çıktı. Koridorda ağlayıp sonra da yanımıza geleceğini hepimiz biliyorduk. Peşinden gitmek istesem de ''Anne güzel.'' diyerek bana sarılan Demir yüzünden gidememiştim. ''Bırak ağlasın. Yanımıza geldiğinde konuşuruz.'' dediğinde içim rahat etmese de başımı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım.

''Dağhan için az önce konuşamıyor bile dedi. Sinirlendim.'' dediğimde iç çekerek ayağa kalktı ve Dağhan'ı kucağına alarak yanıma oturdu. Dağhan'ın sarı saçlarını karıştırdığım zaman güldü ve başını babasının geniş göğsüne yasladı.

Dağhan ikizi gibi konuşamıyordu. Anne baba mama gibi kelimeleri söylese de Demir gibi kısa cümleler kuramıyordu. Bir sorun olup olmadığından emin olmak için doktora bile götürmüştük ama çok şükür ki bir sorun yoktu. Bazı çocukların daha geç konuşabileceğini söylemişti hoş Dağhan hiç konuşmayan bir çocukta değildi. Sanırım benim minik oğlum biraz tembeldi.

''Kuzey'in sana bağırdığını neden bana söylemedin? İkizler ile de yalnız bırakma bir süre. Kıskandığı için ne yapacağı belli olmaz.'' dediğinde başımı omzuna yasladım. ''Kendim hallederim sandım ama beni dinlemedi. Kuzey ile uğraşırken toksik bir ilişkim var gibi hissediyorum.'' dediğimde güldü. ''Kardeşlerini iki yıl sonra kıskanmaya başlamasına biraz şaşırdım aslında.'' dediğinde ''Bende şaşırdım.'' dedim.

''Anne mama.'' diyen Dağhan ile gülümseyerek onu kucağıma aldım. Yamaç'da Demir'i kendi kucağına almıştı. Dağhan Yamaç'ın bir kopyası iken Demir de benim erkek versiyonum gibiydi. Sırtımı Yamaç'ın göğsüne yaslarken Demir ile birlikte saçımla oynuyorlardı. Ben de Dağhan'ı emziriyordum.

''Arya ve Batı nerede?'' diye sorduğunda ''Arya ödevlerini yapıyor Batı da duş alacaktı.'' dedim.

Ben Dağhan'ı emzirmeyi bitirdikten sonra ağlamayı bırakmış olmalı ki Kuzey içeri girmişti. "Bitti ağlamam." dediği zaman yanaklarını ısırmak istesem de kendime engel oldum. Yamaç ikizleri yere bıraktığında düşe kalka yürüyerek halının üzerinde oyuncakları ile oynamaya başladıklarında Kuzey de ikimizin ortasına oturmuştu.

Omuzları düşmüş ve başı öne eğikti. Parmakları ile oynuyor olması iç çekmeme neden oldu. Gergin ya da suçlu hissetmesini istemiyordum.

Yamaç "Kardeşlerini neden şimdi kıskanmaya başladın aslanım?" diye sorarken kahverengi saçları ile oynamaya başlamıştı.

"Ben okulda oluyorum ama annem onların yanında. Benden daha çok annemi görüyorlar." diyerek omuz silktiğinde eğilerek yanağına bir öpücük bıraktım.

"Seni gündüzleri görmüyorum diye daha az sevmiyorum ki bebeğim neden bunu kafana takıyorsun?" diye sorduğumda onunla konuştuğum için başını kaldırarak yüzüme baktı. Kollarını belime sararak başını da göğsüme yasladığında "Ama ya zamanla onları daha çok seversen?" diye titreyen dudakları ile sorduğunda ona sıkıca sarıldım.

"Hepinizi çok seviyorum Kuzey. Asla sevgimi kardeşlerinkilerle kıyaslama. Hem babanı da beni de çok seviyorsun değil mi? Ben de çocuklarımı öyle seviyorum. Sen babanla beni farklı mı seviyorsun?" diye sorduğumda kaçamak bakışlarla hemen  yanımızda oturan Yamaç'a bakıyordu.

"Bazen babamı sinir etmek için seni daha çok sevdiğimi söylüyorum ama ben ikinizde kocaman kocaman seviyorum." dediğinde gülerek başına bir öpücük bıraktım. "O zaman endişelenmene gerek yok." dediğimde Yamaç da onun yanağına eğilerek bir öpücük bırakmıştı.

"Peki, bana da bu yüzden mi hep bağırıyorsun?" diye sorduğumda dudaklarını büzerek başını aşağı yukarı salladı. "Sadece beni doğursaydın anne onları kıskanmam gerekmeyecekti." dediğinde gülmek istesem de kendime engel oldum. Yamaç'ın da benden bir farkı yoktu.

"Ama oğlum abin senden büyük. Hem kardeşlerinle oynamayı da seviyorsun." dediğimde kaşlarını çatarak başını babasına doğru çevirdi.

"Abim esneme vurdu! Bana bağırdı! Baba kız ona!" diyerek abisini şikayet ettiğinde gözlerimi devirmeden edemedim.

"Abin bana bağırdığın için ensene vurdu. Babana şikayet edecek bir şey yapmadı." dediğimde üzgünce dudaklarını büzdü.

Kucağımdaki Kuzey'i yere indirirken "Bu sorunu çözdüğümüze göre ben yemekleri ısıtayım da yemek yiyelim." dedim.

"Bende çizgi film izleyeceğim. Dağhan yüzünden izleyemedim." derken az önce oturduğum yere oturmuştu.

"Ben sana yardım edeyim." dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Mutfaktan salon gözüktüğü için çocukların tek kalması sorun değildi. Hem kocamı da özlemiştim ve onunla biraz baş başa kalmak istiyordum. Mutfağa girer girmez yanımızda çocukların olmamasını fırsat bilerek dudaklarıma hızlı bir öpücük bıraktığı zaman gülümseyerek kollarımı beline sardım. ''Kocamı tüm gün özledim.'' dediğimde dudaklarını şakaklarıma bastırmıştı ve onu her geçen gün mümkünmüş gibi daha fazla seviyordum. ''Bende karımı tüm gün özledim.''

Birkaç dakika boyunca birbirimize sarılarak biraz özlem gidersek de çocuklara bakmak için kolları arasından çıkmıştım. Kuzey'in kardeşlerine büyük bir zarar vermeyeceğini bilsem de canını acıtmayacağını sanıp bebeklere vurabilme ihtimali beni içten içe korkutuyordu.

''Merak etme. Beş yaş sendromu, düzelecektir. Batı da da benzer şeyler yaşamıştık.'' dediğinde başımı belli belirsiz sallayarak buzdolabına yöneldim. ''Batı uysal ve söz dinleyen bir çocuktu. Kuzey bana kimsenin bağırmadığı kadar çok ve sık bağırıyor.''

''İki tane vursaydın poposuna sonra odasında durma cezası verseydin bir saat, daha erken söylerdi hissettiklerini belki.'' dediğinde ''Öyle şeyler benim değil senin işin.'' dediğimde arkamdan gelerek belime sarılmıştı. ''Evdeki kötü polis olduğumu bilmiyordum.'' dediğinde güldüm ve şirin olduğunu umduğum bir şekilde gülümseyerek kolları arasından çıkarak elimdeki tencereyi ocağın üzerine bıraktım.

''Bence bu tatlılığa kötü polis olmak yakışmaz.'' dediğimde yüzünü eğerek yanağımı ısırmıştı ve itiraf etmek gerekirse biraz canım yanmıştı. ''Acıdı.'' diye söylendiğimde ısırdığı yere öpücük bıraktı.

''Ben Batı ve Arya'ya bakayım.''

Yamaç mutfaktan çıktığı zaman ara ara salondaki çocukları da kontrol ederek yemekleri ısıtmış ve masayı da dakikalar içerisinde hazırlamıştım. Ailemiz genişledikçe evin içerisinde de bazı tadilatlar yapmıştık ve evi bu hali ile daha çok seviyordum. Kalabalık ailem için daha büyük ve sıcak bir ev haline gelmişti.

Dağhan paytak adımları ile yanıma geldiği zaman bacağıma sarılarak gülümsemişti. ''Beni mi özledin?'' diye sorarken gülümsememe engel olamadım. Birini sevmek çok ayrı bir şeyken sevdiğin birine sevgiyi öğretmek apayrı bir şeydi ve bu duyguyu seviyordu. Onu kucağıma aldığım zaman kendince yanağıma bir öpücük bıraktı. ''Anne baba kucak.'' dediğinde tombul yanağına sert bir öpücük bıraktım. ''Baban abinin yanında.'' dediğimde dudaklarını büzmüştü. ''Baba gelsin.'' dediğinde onu kucağımdan indirdim. ''Çağır babanı.'' dediğimde koşar adımlarla koridora çıktı. Merdivenlerin başında durduğunda yukarı çıkmayacağını biliyordum. İkisi de tek başlarına yukarı çıkamayacaklarını biliyordu. Öğretmek biraz zor olsa da Yamaç da ben de fazlasıyla sabırlıydık.

''Baba!''

''Babaa!''

''Efendim oğlum?''

Yamaç ona yukarıdan cevap verdiği zaman yüzünde beliren gülümseme benimde gülümsememe neden olmuştu.

''Baba gel! Gel!'' diye bağırdığında gülmeden edemedim.

''Yemek hazır!'' diye seslendim ve herkesin tabağına sırasıyla çorba koymaya başladım. Ben çorbaları doldurana kadar da herkes içeri girmişti.

"Çok acıktım çok." dedi Batı ve oturmadan önce yanağıma bir öpücük bıraktı. Dağhan babasını görüp hevesini almış olmalı ki Arya'nın yanına gitmişti. Arya da onu yanındaki mama sandalyesine oturttu. Dağhan'ın ona karşı ayrı bir düşkünlüğü vardı. Yamaç da yanına gelen Demir'i kendi yanında mama sandalyesine oturturken  Kuzey de benim ve Batı'nın ortasına oturmuştu. Yemek masasının yuvarlak olmasını istemiştim. Böylece birbirimizin yüzünü daha rahat görebiliyorduk  ve bence daha samimi bir ortam oluşuyordu. Ayrıca yemek saatleri de bence bir ailenin en önemli anlarından biriydi. Herkes gününün nasıl geçtiğinden bahsediyordu.

"Abi." dedi tatlı bir şekilde Kuzey ve yanında oturan Batı'ya biraz yanaştı. Göz ucuyla onlara baksam da Kuzey'in dikkatini çekmemeye çalışıyordum. Ne yapacağını merak ediyordum. Çorbamı yavaş bir şekilde içerken bir yandan da onları dinlemeye çalışıyordum ve Yamaç'ın da benden bir farkı olmadığına emindim.

"Ben sana bağırdım ya özür dilerim çok. Küsmedin bana değil mi?" diye sorduğunda Batı onun saçlarını karıştırmıştı. "Küsmedim ama bir daha annemize bağırmak yok. O zaman gerçekten küserim."

"Yok bir daha bağırmam." dedi ve tekrardan önüne döndü. "Benim yardım etmemi ister misin anneciğim?" diye sorduğumda başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Ben kendim yiyebilirim." dediğinde hevesini kırmadım. "Ye bakalım." dedim.

"Ben yarın okul çıkışı biraz geç gelebilir miyim?" diye soran Arya ile başımı kaldırarak ona baktım.

"Bir yere mi gideceksin?" diye sorduğumda başını olumlu anlamda salladı. "Tamam ama telefonun açık olsun." dedim.

Yamaç su içmesi için Demir'e biberonunu verirken "Kiminle?" diye sormuştu. Arya'nın hafif kızaran yanakları ile kiminle gideceğini anlasam da bir şey demedim. Batı ile bir yerlere gideceklerdi muhtemelen.

"Batı ile." derken sesi az çıkmıştı. Onların sevgili olduğunu bilsek de Arya bu konuda fazla utangaç davranıyordu.

"Akşam yemeğinde evde olmanı istiyorum." dediğinde hemen yanımda oturan Yamaç'a doğru başımı çevirdim.

"Çocuklar zaten okuldan saat üçte çıkıyor. Bir iki saat mi gezecekler? Olmaz öyle. Kıskançlık yapma şuan. Ablacığım akşam sekiz ya da dokuza kadar gel yeter, tamam mı?"

Arya kaçamak bakışlarla Yamaç'a baksa da "Tamam." dedi. "Bende o zaman maça gidebilir miyim? Yemeğe gelirim. Söz." diyen Batı ile başımı olumlu anlamda salladım.

"Hali sahaya gittiğinde bana fotoğraf at." diyen Yamaç ile gülmemek için kendimi zor tuttum. "Bana inanmıyor musun baba?"

''Bir araya geldiğiniz zaman neler yapabileceğinizi biliyorum Batı. O yüzden itiraz yok.''

Birkaç kez okuldan sonra ödev yapmak için kütüphaneye gideceklerini söyleseler de her defasında farklı bir yerde yakalanmışlardı. İnternet kafe, kahvehane ve alışveriş merkezlerindeki oyun parklarında. En son gittikleri yer kahvehaneydi ve sanırım Yamaç'ın sabrını taşıran son damla olmuştu. Çok sinirlenmişti. Onu ilk defa Batı'ya bu kadar çok kızarken görmüştüm.

Arya ''Bir iki saatliğine Batılar'a gitsem olur mu?'' derken Yamaç'a sorsa da bakışları benim üzerimdeydi ve bu abla lütfen gideyim demekti. Yamaç huysuz bir şekilde önündeki taze fasulyeyi yerken başını olumsuz anlamda iki yana salladı. ''Yarın zaten gezeceksiniz hem okulda da yan yanasınız. Olmaz.'' dediğinde Arya'nın suratı asılmıştı.

''Gidebilirsin ablacığım, Yamaç abine bakma sen.''

''Ney?''

Yamaç benden böyle bir cevap beklemiyor olacak ki oldukça şaşırarak sormuştu. ''Gece benimle uyumak istediğini sanıyordum kocacığım ama yeni aldığımız koltukları denemek istersen bir şey diyemem.'' dedim ve gülümseyerek göz kırptım. Elini sandalyemin arkasına yaslarken ''Git bakalım Arya ama eve döneceğin zaman beni ara. Ben almaya gelirim seni. ''

Arya yemeğini bitirdiği için odasına çıkmıştı ve çok geçmeden bize haber vererek evden çıkmıştı. ''Genç kız oldu.'' diye mırıldandı Yamaç.

''Teyzem çok güzel.'' dedi Kuzey ve çatalını salatalık turşusuna uzatmaya çalışsa da başarılı olamadı. Turşuyu yemesine yardım ederken gülümsedim. ''Evet, teyzen çok güzel.'' dedim.

''Babacığım benim harçlığım bitti hem de bana ayakkabı alacaktın. Sözün vardı.'' diyen Batı ile gülmemek için yanağımın içini ısırdım. Yamaç ile iddiaya girmişlerdi ve Batı kazanmıştı. Yamaç ise kaybettiği için fazlasıyla söylenmişti.

"Baba bana da bana da!"

Kuzey hevesle Yamaç'a bakarken hemen karşımda kendi kendine makarnasını yiyen Dağhan'a göz kırptım. Demir ondan daha konuşken olsa da yemek yemek gibi bazı şeyleri tek başına pek yapamıyordu. Demir ise onun aksine pek konuşmasa da daha becerikliydi. Bardaktan bile su içebiliyordu.

"Sana bir süre hediye yok oğlum. Benim haberim olmadan annene kök söktürmüşsün."

Kuzey suçlu olduğunu bildiği için bir şey demezken asılan  suratı moralimi bozsa da bir şey demedim. Ufak çaplı bir ceza alması gerekiyordu.

Batı ise kardeşinin suratının asılmasına dayanamamış olmalı ki Yamaç'ın Demir'e yemek yedirmesini fırsat bilerek kısık sesle "Üzülme. Ben sana alırım." dedi ve gülümsedi. Kuzey ise abisinin yanağına bir öpücük bıraktı ve başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı. Keyfi yerine gelmişti.  Benim duymadıklarımı sandıkları için onlara belli etmedim. Hemen yanlarında oturduğum için rahatça duymuştum.

Yemeğimizi bitirdiğimiz zaman Kuzey hemen sandalyesinden inerek "Hadi ikizler! Oyun zamanı!" diye neşeyle bağırdı ve kardeşlerinin hemen arkasında olmasını bekledi. Her akşam yemeğinden sonra önemli bir işimiz olmadığı sürece hep birlikte çocuklarla bir saat boyunca oyun oynuyorduk. Hepimiz oynuyorduk.

"Siz oyuncaklarınızı hazırlayın. Biz de burayı toplayıp gelelim. Kardeşlerine dikkat et anneciğim." dediğimde "Tamam annem." dedi ve bana öpücük atarak salona geçtiler.

"İki numaraya bak sen? Hem ağla bağır çağır hem de öpücükler at."

Batı "Her zaman favoriniz olduğumu biliyorum babacığım." dediğinde Yamaç onu kolunun altına alarak saçlarını bozmuştu. "Baba ya baba yapma!"
Batı ise saçlarının karıştırılmasından büyüdükçe hoşlanmamaya başlamıştı .

"Babaya ya denmez."

"O bir kere anneler için. Anneme ya demem ama sana derim." dediğinde Yamaç da onun ensesine vurmuştu. Yemek masasının üzerindeki tabakları tezgaha taşırken "Çocuğumuza vurma." dedim.

"Ama çocuğumuz babasına laf yetiştiriyor."

"Anne babama bir şey de ya."

İkisi de aynı anda konuştuğunda güldüm. "Hani bana yardım edecektiniz? Ben şuan kendim topluyorum." dediğimde atışmalarına son vermişlerdi.

Batı masanın üzerindeki tezgaha bırakırken ben de tabakları sudan geçirerek Yamaç'a uzatıyordum. O da bulaşık makinesine yerleştiriyordu. Birbirimize yardım ettiğimiz için işimiz on dakikada da biterken birlikte salona geçmiştik.

Kuzey ve ikizler oyun halısında oturmuş bizi bekliyorlardı. "Anne!"

Dağhan beni görünce heyecanla seslendi ve yanına oturarak kahverengi saçlarının üzerine bebeksi kokusunu içime çekerek bir öpücük bıraktım. "Oğlum."

"Ben de."

Kuzey kendini kucağıma bıraktığı zaman kollarımı bedenine sararak ona sarıldım ve onunda saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım. Babasının kopyası olan gözleri ile yüzüme bakarken "Ben de öpeyim annem." dediği zaman gülümsemiştim.

Onları canımdan bile çok seviyordum ama onlarında beni çok sevmesi her zaman gülümsememe ve ağlamak istememe neden oluyordu. Yamaç ile benim birbirimizi nasıl sevdiklerimizi gördükçe çocuklarımızda kendilerine bizi örnek alıyorlardı. Sevgi sözcükleri kullanmaktan , sarılmaktan ya da öpmekten hiçbiri asla çekinmezdi. Sevgilerini göstermeyi biliyorlardı.

Yanaklarıma birer öpücük bıraktıktan sonra kucağımdan kalkarak az önceki yerine oturdu.

"Benim de annem!"

Demir kaşlarını çatarak ikizine ve Kuzey'e baktığında gülerek eğildim ve onun da yanağına bir öpücük bıraktım. "Evet oğlum senin de annenim."

"Baba? Baba diyen yok mu?"

Yamaç yalandan alınmış bir şekilde konuşurken Batı gülerek hemen yanında oturan babasının koluna başını yasladı. "Favorin olduğunu biliyorum baba."

Yamaç da gülerek onun yanağına bir öpücük bıraktı. "Ben de favoriyim bir kerem!" diyen Kuzey ile Batı gülmüştü.

"Bir kerem değil bir kere." diyerek kardeşini düzeltse de Kuzey omuz silkmekte yetinmişti. Kendisini abisi ve babasının arasındaki küçücük yere sıkıştırdı. "Ben burada oynayacağım."

"Evet, bugün nelerle oynuyoruz?" diye sorduğumda "Araba!" dedi Kuzey.

Demir "Ayaba!" derken "Düt düt!" diyen Dağhan ile güldüm.

"Zaten bebeklerle oynamanızı beklemiyordum." dediğimde Yamaç yanağımı parmaklarının arasına alarak çekiştirdi. "Merak etme hayatım kızımız olduğunda evcilik de oynayacağız bebeklerle de oynayacağız." dediğinde Batı'nın yanında böyle konuştuğu için utanmıştım. Kuzey ve ikizler anlayacak yaşta olmasalar da Batı'dan pek emin değildim.

"İkizler büyümeden lütfen bir kardeş daha yapmayın bize. Biraz bebek ağlaması olmadan uyumak istiyorum." dedi Batı.

Kuzey ise çatılan kaşları ile bana ve babasına baktı. İşaret parmağını ikimizde arasında gezdirirken "Başka kardeş yok." dedi.

Yamaç onu kucağına alarak havaya kaldırdığında "Oldu paşam başka emrin?" diye sordu. "Bu kadar babacığım." diyerek tatlı tatlı konuştuğunda Yamaç onun yanaklarını ısırmıştı ve Kuzey de bu durum hiç hoşuna gitmememesine  rağmen bir şey dememişti . Babasının kucağında oturmaya devam etmişti.

"Ben!" diyerek Demir oyuncak arabasını sürmeye başladığında Dağhan da onun peşine takılmıştı. Batı ise oyun halısının üzerine yapmış olduğumuz yolun karşı şeridinden gelirken bilerek Kuzey'in arabasına çarpmıştı. Batı gülerek "Sonraki oyunu bekle velet." diyerek Kuzey'i oyun dışı yaptığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Kuzey yalandan gözlerini doldururken benim abisine bir şey demeyeceğimi bildiği için babasına nazlanarak ona sarıldı. "Abim bana çarptı. Sen de ona çarp baba."

"Tamam aslanım."

Yamaç elindeki oyuncak arabayı Batı'ya doğru sürerken kendi elimdeki oyuncak arabayla Yamaç'a çarptım. "Çarptım. Oyun dışısın canım!" diyerek yanağından makas aldım.

Yanağıma öpücük bırakırken sadece benim duyabileceğim şekilde "Bende sana gece çok güzel çarpacağım." dediğinde "Terbiyesiz." diyerek omzuna vurdum. Bu gece Kuzey'i ikimizin ortasında yatırmak gibi planlar gelmişti aklıma. Böylece Yamaç da rahat durmuş olurdu.

"Ama anne neden babama çarptın. Benim intikamımı alacaktı."

"Oyunda intikam olmaz Kuzey." dediğimde hoşnutsuz bir şekilde yüzüme bakarak sırtını Yamaç'ın göğsüne yasladı.

İkizler kendilerine çarptıklarında gülerek oyuncak arabalarını bıraktılar. Yaptığımız küçük yolda herkes birbirine çarpıyordu ve en sona kalan kazanıyordu. Batı ile ikimiz kalmıştık. Arabasını bana doğru sürerken ondan önce davranarak çarpmıştım. Ya da bilerek bana çarpmamıştı bilmiyorum.

"Annem kazandı!" dedi Kuzey ve alkışladı. İkizler de ona eşlik ettiği zaman Batı yanağıma bir öpücük bırakmıştı. "Bilerek yenildiğin gözümden kaçmadı." dedim saçlarını okşarken. Batı ise gülümseyerek omuz silkti ve ayağa kalktı. "Ödevlerim var biraz. Benden bugünlük bu kadar."

"Abi abi abi!" dedi Kuzey hevesle ve o da ayağa kalktı.

"Benimde ödevim var bugün. Ben de yanında yapayım mı? Hım? Sessiz olurum, kardeş sözü."

"Bana ödevin olduğunu söylememiştin. Abin ödev demese yapmadan gidecektin değil mi? Unutmuştun." dediğimde başını olumlu anlamda salladı.

Batı kardeşini kucağına aldı ve "Odamdayız." diyerek salondan çıktı.

"Ödev dediği boyama yapmak onu da unutuyor. İlkokula başladığı zaman tüm ödevlerini sen yaptıracaksın. Okuma yazmayı da sen öğreteceksin." dediğimde Yamaç gülmüştü.

"Kuzey sana gerçekten kök söktürmüş." dediğinde iç çekerek başımı olumlu anlamda salladım. Fazlasıyla yorucu bir çocuk olduğunun farkındaydım.

"Hafta sonu onu annemlere bırakayım mı?" diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.

"Olmaz. Hem yorucu bir çocuk diye başımızdan atacak değiliz. Hem de oğlumu özlerim ben."

"Bir şey demedim canım." dedi ardından da "Kaldık ikizlerle baş başa."

"Saklambaç oynayalım mı?" diye sordum. Demir ayağa kalkarak babasının omzuna vurdu ve "Ebe!" diyerek koltuğun arkasına saklandığında gülerek ayağa kalktım.  Saklambaç oynama zamanıydı ve çocuklar her zaman Yamaç'ı ebe yapıyordu.

•••


Yorgun adımlarım ile geniş odanın içerisinde yürürken kucağımdaki Demir'in hala uyamamış olması başlı başına bir sorundu. Akşam o kadar çok koşturmuştu ki kolay uyuyacağını sanmıştım ama pek öyle görünmüyordu. Dağhan ise ikizinin aksine mışıl mışıl uyuyordu. Demir'in kolay kolay uyumayacağını fark ettiğimde bebek telsizini de alarak yatak odasına geçtim.

Kuzey uyumak için beni bekleyeceğini söylese de çoktan uykuya dalmıştı ve Yamaç'da onun saçlarını okşuyordu. ''İkinci bir misafirimiz daha var.'' dediğimde Kuzey'in sesimize uyanmayacağını biliyordum.

''Bu akşam rahat durayım diye Kuzey'i bizimle uyuttuğun gözümden kaçmadı hatunum.'' dediğinde omuz silkerek yatağın üzerine oturdum ve Demir'i de kucağımdan indirdim.

''Anne baba  ,abi uyuyo.'' dediğinde ''Keşke sende uyusan.'' dedim.

''Gel bakalım babanın kolları arasına aslanım.''

Demir kendini babasının kollarının arasına atarken bende Kuzey'in yanına uzanmıştım. Çok uykum vardı. Üç tane küçük çocuğun enerjisine uyum sağlayabilmek fazlasıyla yorucuydu ve bazı günler ağlamak istiyordum. Sadece yatağımda uzanmak ve hiçbir şey yapmak istemiyordum ama bu tabi ki de pek mümkün değildi.

Uykuya dalmak üzere olduğum zaman alnımda hissettiğim dudaklar ile gözlerimi kısıkça aralarken "Yamaç." diye mırıldandım.

"Uyu canım." dediğinde biraz daha mayışmıştım. "Demir uyudu mu?" diye sorduğumda "Uyudu." dedi.

Yanağımı yastığımıza biraz daha yasladığımda Kuzey'in "Anne." demesiyle ağlayabilirdim . Sadece uyumak istiyordum. "Annen geldi ama uyuyor. Hadi sen de uyu oğlum." diyen Yamaç ile gözlerimi tekrardan kapatmıştım. Uyumak istiyordum.

•••

Yanaklarımın üzerinde hissettiğim dudaklar ile uyanırken iki yanımda kendince beni öpen ikizleri görmüştüm. Saçlarımın arasında gezinen parmaklar ise Yamaç'a aitti. "Günaydın." dedi ve eğilerek şakağıma bir öpücük bıraktı. "Günaydın." derken yeni uyandığım için sesim pürüzlü çıkmıştı.

Dağhan ise babasının hareketlerini taklit ederek önce şakağıma bir öpücük bırakmış ardından da küçük parmaklarını saçlarımın üzerinde gezdirmeye başladı.

"Saat kaç? Çocuklar okula gitti mi?" Arya uyandı mı? Hem senin işte olman gerekmiyor mu? Hava aydınlanmış."

Yamaç sorularım yüzünden gülerken yanaklarımı da parmaklarının arasına sıkıştırmıştı. "Saat sekiz ve Arya'yı okula bıraktım. Kuzey ve Batı ise kahvaltı ediyor. Bugün işe gitmeyeceğim. Karım ve çocuklarım ile vakit geçireceğim."

"Kuzey bugün anaokuluna gitmeyecek." derken yattığım yerde doğrulmuştum. İkizlerin yanaklarına sırasıyla öpücükler bıraktım.

"O zaman alışveriş merkezine gidelim. Biraz alışverişiz yaparız. Çocuklara yeni kıyafetler lazım." diyen Yamaç ile Demir başına onun karnına yaslayarak "Oyuncak." dedi. Yamaç ile birlikte ona güldüğümüz için kaşlarını çatsa da Dağhan küçük parmakları ile onun kaşlarını düzelttiğinde gülmüştü.

"Kuzey tekrar kıskançlık krizine girmeden gidelim." dediğimde Yamaç kucağına Demir'i alarak ayağa kalktı. "Servise haber vereyim de Batı'yı bugün okula biz bırakalım. Oradan da bir yerlere gider kahvaltı yaparız. Alışveriş merkezine geçeriz."

Yamaç günün planlamasını yaptığında başımı olumlu anlamda salladım. Üç çocuk ile mecbur olmadığım sürece dışarı çıkmayı tercih etmesem de Yamaç yanımda olduğu için bir sorun yoktu. Hem çocukları ile biraz da o uğraşsın.

Yüzümü odadaki banyoda yıkadıktan sonra bende kucağıma Dağhan'ı aldım ve aşağı kata inerek mutfağa geçtik. Çocuklar kahvaltılarını bitirmek üzereydiler.

"Günaydın canlarıım!" diye neşeyle konuştuğumda Kuzey gülümseyerek yüzüme baktı.

"Günaydın annem." diyen Batı ile Kuzey de "Günaydın güzel annem." diyerek abisine ters ters baktığında gülerek ikisinin de yanağına birer öpücük bıraktım. Hala paylaşılamayan kişi olmaya alışamamıştım oysa ki evde bunun kavgası çoğunlukla oluyordu. Hepsi beni birbirinden kıskanıyordu.

"Doydunuz mu bakalım?" diye sorduğumda Batı başını olumlu anlamda sallarken çayının kalanını da içmişti. "Çikolatalı ekmek yemedim." diyen Kuzey ile gülümsedim. "Onu da dışarıda yersin oğlum." dedi Yamaç.

"Bensiz kahvaltıya mı gidiyorsunuz? Alındım." diyen Batı'ya arkadan sarılarak saçlarının üzerine bir öpücük bıraktım.

"Kardeşlerinin kıyafetleri küçüldü. Alışverişe gideceğiz o sırada da kahvaltı edeceğiz. Hafta sonu da seninle gideriz. Sana da almamızı istediğin bir şey var mı?" diye sorduğumda geri çekilmiştim ve masanın üzerini toparlamaya başlamıştım.

"Anne bana da pijama ve çorap alır mısınız? Bir de okumak istediğim birkaç kitap vardı. Kitapların fotoğrafını sana atarım."

"Ben biliyorum aslanım hangi kitaplar olduğunu." diyen Yamaç ile Batı'nın gözlerinin içi parlamıştı.

"Unutmamışsın." dediğinde Yamaç başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.

Mutfağı toparladıktan sonra hızlı bir şekilde hazırlanırken Yamaç da küçük çocuklarımızı hazırlıyordu.

Batı'yı okula bıraktığımız zaman evden çıkarken almayı unuttuğu küçük kutuyu ona uzattım. "Bunu unuttun." dediğimde gülümsedi. "Sağol anne. Sen olmasan bir gün daha sabretmek zorunda kalacaktım." dedi.

Hepimizin yanaklarına birer öpücük bıraktıktan sonra okul bahçesinden içeri girmişti. "O kutuda ne var?" diye sorduğunda emniyet kemerimi tekrardan takmıştım.

"Birlikte dolaşırken bir bileklik beğenmişti. Beren'e verecekti." dediğimde gülümsedi. "Şimdiden böyleyse sonrasını düşünmek istemiyorum." dedi.

Batı ve Beren küçüklüklerinden beri birbirlerini severek büyüsülerde şuan sevgili değillerdi. Akıllarına böyle bir şey gelmemişti ki belli ki ama liseye geçtikten sonra sevgili olacaklarına inanıyordum.

"Anne ben şimdi okula gitmeyeceksem neden dün ödevimi yaptım. Söyleseydin yapmazdım."

"Boyama yaptın diye incilerin dökülmez Kuzey." dediğimde bir şey demedi. Yamaç ise belli etmemeye çalışsa da bu halimize gülüyordu.

"Ben düt düt!" diyen Dağhan ile omzumun üzerinden bakarken aslında işaret parmağıyla babasını gösteriyordu. Yamaç dikiz aynasından birkaç saniyeliğine arka koltuklara oturan çocuklara baktı. "Sonra babacığım." dedi.

Alışveriş merkezine geldiğimiz zaman ilk önce güzel bir şekilde kahvaltı etmiştik ardından da çocuk mağazalarında gezinmeye başlamıştık. Ben yavaş adımlarla yürüyen Kuzey'in elini tutarken Yamaç da ikizlerin bebek arabasını sürüyordu.

"Hatunum sana da bir şeyler alsak ya." diyerek ilerideki iç giyim mağazasını işaret ettiğinde gözlerimi devirmeden edemedim ama yine de "Alalım." dedim.

Yamaç keyifli bir şekilde gülümserken gösterdiği mağazaya girmiştik. Çorapların olduğu kısmı Kuzey'e elimle gösterirken "Abine ve kendine gidip çorap seç bakalım." dedim. Hevesle başını olumlu anlamda sallarken gösterdiğim yere gitti.

Parmaklarım askıda ki geceliklerin üzerinde gezinirken "Hangi renk istersin?" diye Yamaç'a sordum. Kolunu belime sararak hemen yanımda dururken "Kırmızı ve siyaha hayır demem. Bir de sen koyu yeşil al. Sana çok yakışıyor." dediğinde gülmeden edemedim. "Ekmeğinin peşindesin." dediğimde benim gibi o da gülmüştü.

"Ne yapalım yavrum." dedi ve tikim olduğunu bilmesine rağmen kimsenin görmediğine emin olarak  boynuma bir öpücük bıraktı.

"Kuzey'e yardım etsene. Şimdi numaraları doğru alamaz." dediğimde başını olumlu anlamda salladı.

Yamaç ile birlikte seçtiğimiz geceliklerin arasına birkaç tane de jartiyer eklediğimde küçük sürprizimin hoşuna gideceğini biliyordum.

Küçük çaplı alışverişimizi tamamladığımızda mağazadan çıkmıştık. "Seni cuma akşamı yemeğe götüreceğim." diyen Yamaç ile kolunun altına girmiştim. "Nereye gideceğiz kocacığım?" diye sorduğumda kirpiklerime karışan saç tutamlarımı geriye doğru itti. "Yeni bir restoran açılmış. Seni oraya götürmek istiyorum." dedi ve Kuzey'in duymaması için de dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırarak fısıldamaya başladı. "Hem sonrasında da aldığın geceliklerden birini giyersin. Gece bizim olur." dediğinde yanaklarım biraz kızarmıştı.

"O gece sana bir sürprizim olacak." dediğimde merakla yüzüme bakıyordu. Söylemem için ısrar etse de söylemeyecektim.

"Kuzey ve Arya'yı abimlere bırakırız. Diğer üç numaraları da annemlere bırakırız." dediğinde Kuzey merakla babasına baktı. "Nereye gidiyormuşum ben?" diye sordu.

"Bir gece amcanlarda kalmak ister misin?" diye sorduğumda hevesle gülümsedi. "İsterim! Hem de çok." dediğinde gülümseyerek saçlarını karıştırdım.

Yaman abinin yaratıcı oyunları sayesinde onlarla oynamayı çok seviyordu. Asmin abla da her defasında Kuzey için kurabiye yapıyordu ve benim küçük oğlum onlara bayılıyordu.

Bakışlarım bebek arabasında birbirleri ile konuşan ikizlere kaydığında gülmeden edemedim. Yamaç da onları görmüş olmalı ki benim gibi gülümsedi. "Ne konuştuklarını merak ediyorum." dedim.

"Ne kadar güzel bir aileleri olduklarını konuşuyorlardır." dediklerinde başımı daha çok Yamaç'ın göğsüne yasladım.

Onunla iyi ki evlenmiştim. Başta pişman olmaktan korksam da öyle olmamıştı. Onu seviyordum. Çocuklarımı seviyordum ve mutluydum. Yamaç ile kendimi tamamlanmış hissediyordum.

Hayatıma baştan başlayacak olsam bile yeniden onunla evlenmek isterdim.

•••

BÖLÜM SONU

Bölümü nasıl buldunuz? Onları okumayı özlemiş miydiniz?

Kuzey-Dağhan-Demir üçlüsünden favoriniz hangisi?

Mart ayında bir aksilik çıkmazsa Arya'nın kitabını yayınlayacağım ve çok heyecanlıyım. Kitabın içerisinde her şey olacak: Aşk, dram, erotizm...

Tabi Uluhan ailesini de okuyacaksınız.

Yıldız Çiçeği Mahallesi'ni de Ocak ayı içerisinde düzenlemeyi bitirip hafta da bir bölüm gelecek şekilde yayınlamaya başlayacağım. O kitap içinde aşırı aşırı hevesliyim destek olursanız sevinirim.
(Düzenleme sebebim: kurguya aralıklı bölüm attım ve biraz uzaklaştım. Yazacağım her şey aklımda olsa da yazarken zorlanıyorum bir de ilk bölümlerde mantık hataları olduğunu fark ettim. )

BERCESTE adlı kitabıma da bir şans verirseniz sevinirim 🙏

Ayrıca yeni yayınladığım KELEBEK ETKİSİ kitabımı da YENİDEN'i okuyanlar olarak beğeneceğinize eminim.

Bir ara fırsat bulduğumda tekrar özel bölüm yayınlayacağım. Özel bölümde görmek istediğiniz bir sahne varsa buraya yazabilirsiniz.

Kendinize çok ama çok iyi bakın❤️

Diğer kitaplarıma da bir şans verirseniz çok sevinirim ❤️

Instagram: yazankelebek_

Kitaplarımla ilgili videolar paylaşıyorum yakında da bir TikTok hesabı açacağım. Videolara etkileşim vererek destek verirseniz çok sevinirim ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

1.8K 278 23
her şeyin içinde kaybolmuş melisa nolacağı hakkında hiçbir haberi yok. Lise 3'e gidiyodu ama yeni okulunda başına neler gelicek? bu durumda da abisi...
730K 41.8K 33
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
172K 12.8K 67
Yazgı kartları karıştırır, biz de oynarız, diyordu Arthur Schopenhauer. Kartları ben dağıtmış, geri çekilmiş ve elime umutsuzca bakarken aylar geçir...
13K 9.8K 56
(DÜZENLENİYOR) "İnanıyorum... Güzel günlerin geleceğine inanıyorum, inanmak zorundayım. Hayatın bir adaleti varsa bana güzel günleri göstermeliydi. B...